Browsing by Author "Köseoğlu, Burhan"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Article Akut Karın Şeklinde Prezente Olan Bir Salmonella Mezenter Lenfadenit Olgusu(2004) Köseoğlu, Burhan; Doğan, Murat; Bay, Ali; Temizöz, Osman; Etlik, Ömer; Öner, Ahmet FaikMezenter lenfadenit akut apandisiti taklit edebilir ve sağ alt kadran karın ağrısı nedeniyle acil servise başvuran çocuk hastalarda ayırıcı tanıda karışıklığa yol açarak gereksiz yere cerrahi girişim yapılmasına sebep olabilir. Bu çalışmada 7 yaşında şiddetli karın ağrısı, ateş ve kusma şikayetleri ile akut karın tablosu ile başvuran bir salmonella mezenter lenfadenit olgusunu sunduk. Olgumuzda büyümüş nıezenterik lenf bezleri apandisit benzeri tabloya neden olmuştu. Serolojik testlerde Salmonella O antijenine karşı oluşan antikor titresi 1:800 saptanan hasta, uygulanan seftriakson tedavisi ile cerrahi operasyona gerek kalmadan tedavi edildi.Other Çocuk, Erişkin ve Yaşlı Populasyonda Akut Apandisitin Klinik Özelliklerinin Karşılaştırılması(2000) Barut, İbrahim; Kotan, Çetin; Sönmez, Reşit; Aras, Abbas; Bilici, Salim; Köseoğlu, BurhanAkut apandisit, özellikle erken çocukluk çağı ve yaşlı populasyonda yüksek perforasyon oranı nedeni ile morbidite ve mortalite nedeni olabilmektedir. Çalışmamızda Genel Cerrahi ve Çocuk Cerrahisi Kliniklerinde ameliyat edilen akut apandisitli olgular, perforasyon, postoperatif komplikasyon, mortalite oranları ve hastanede yatış süreleri açısından karşılaştırıldı. Çalışma periyodunda çocuk cerrahisi kliniğinde ameliyat edilen 84 ve genel cerrahi kliniğinde ameliyat edilen 176 olgu retrospektif olarak incelendi. Onbeş yaş altı grupta perforasyon oranı % 50, 16 yaş üstü grupta ise % 41.5 olarak bulundu. Perforasyon oranı açısından gruplar arasında anlamlı farklılık yoktu. Yaş gruplarına göre perforasyon oranları incelendiğinde 0-4 yaş grubunda % 86, 60 yaş üstü grupta ise % 83 perforasyon oranı bulundu. Pediatrik gruptaki olgularda yedi günden uzun süren adinamik ileus, mekanik intestinal obstrüksiyon, intraabdominal apse ve sepsis komplikasyonları erişkin gruba göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Erişkin grupta ise akciğer komplikasyonları anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Pediatrik grupta mortalite oranı (% 2.7) erişkin gruba göre (% 0.77) anlamlı olarak daha yüksek bulundu. Hastanede yatış süresi 0-4 ve 60 yaş üstü gruplarında diğer alt gruplara göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu.Other Çocuklarda Kronik İnvajinasyon: Dört Olgu Sunumu(2001) Köseoğlu, Burhan; Demirtaş, İsmail; Önem, Önder; Bakan, Vedat; Bilici, Salimİnvajinasyon çocuklarda barsak tıkanıklığının sık nedenlerinden biridir. Akut invajinasyonda, hastaların çoğunda klasik semptom ve bulguların varlığıyla doğru tanı konur. Kronik invaginasyon da ise atipik klinik prezentasyon ve kronik semptomlar nedeniyle tanıda gecikme olabilir. Bu makalede dört kronik invaginasyon olgusu sunulmuştur. Hastaların hiç birinde başlatıcı nokta bulunamazken, tümünde mobil kolon saptanmıştır. Kronik invajinasyon olgularında tipik olmayan klinik ortaya çıkış ve tanısal gecikme vurgulanmaktadır.Article Çocukluk Çağı Gastrointestinal Yabancı Cisimlerinin Tedavisi(2001) Bakan, Vedat; Köseoğlu, Burhan; Katı, İsmail; Bilici, Salim; Önem, Önder; Demirtaş, İsmailAmaç: Gastrointestinal sistem yabancı cisimleri, çocukluk çağında önemli bir sağlık problemi olmaya devam etmektedir. Retrospektif olarak yapılan bu klinik çalışmada, gastrointestinal yabancı cisimlerde, yabancı cismin tip ve lokalisazyonuna göre tedavi yaklaşımı ve başarısı incelendi. Metod: Haziran 1995 ile Şubat 2000 tarihleri arasında, gastrointestinal yabancı cisim tanısı almış yaşları 1 ay ile 15 yaş arasında değişen 74 hasta kliniğimizde tedavi edilmiştir. Bulgular: Yabancı cisimlerin 65' i (% 85.5) metaldi. En sık çıkarılan yabancı cisim madeni para olup sıklıkla özefagus 1. darlığa yerleşimliydi. Altmış bir hastada (%82.4), yabancı cisim endoskopik olarak çıkarılırken 2 hastada (%2.7) mideye itildi, dokuz hastada (%12.1) yabancı cisim defekasyonla çıktı. İki hastada (%2.7) ise cerrahi olarak alındı. Olgularımızda önemli komplikasyon izlenmezken mortalite gözlenmedi. Sonuç: Midedeki ve duodenumda keskin ve batıcı yabancı cisimlerin endoskopik olarak çıkarılması, midedeki künt ve barsaklardaki tüm yabancı cisimlerin konservatif takip edilmesi gerektiği görüşündeyiz. Peritoneal irritasyon bulguları varlığında veya yabancı cismin 48-72 saatten fazla aynı lokalizasyonda kalması halinde cerrahi girişim planlanmalıdır. Çocukluk çağı özefageal yabancı cisimlerin çıkarılmasında endoskopik yaklaşım, yüksek başarı oranı, emniyetli ve kolay uygulanabilirliği nedeniyle ilk tercih olmaya devam etmektedir.Other Gecikmiş Trakeobronşial Yabancı Cisim Aspirasyonu Olgusu: Pisi Pisi Otu (Hordeum Murinum)(2000) Köseoğlu, Burhan; Önem, Önder; Bilici, Salim; Bakan, VedatYabancı cisim aspirasyonu çocukluk çağında morbidite ve mortalitenin önemli bir sebebidir. Tekrarlayan alt solunum yolu infeksiyonu hikayesi olan ve tedaviye cevap vermeyen hastalarda yabancı cisim aspirasyonu altta yatan gerçek neden olabilir. Yabancı cisim aspirasyonu tanısında gecikme sebebi ile segmentektomi yapılan bir olgu sunularak erken tanısal ve tedavi edici bronkoskopinin önemi vurgulanmıştır.Other Hastanemizde Son Bir Yıl İçinde Açılan Hemodiyaliz Amaçlı Arteriovenöz Fistüllerin Retrospektif Analizi(2000) Köseoğlu, Burhan; Sönmez, Bingür; Ekim, Hasan; Özkökeli, Mehmet; Erkoç, RehaNisan 1998 ile Nisan 1999 tarihleri arasında kronik böbrek yetmezliği olan 52 hastaya hemodiyaliz amaçlı 70 arteriovenöz fistül açılmıştır. Bu arteriovenöz fistüllerin 38'i snuff-box, 19'u Brescia-Cimino (B.C), 12'si brakiosefalik nativ ve bir olguda da brakioaksiller sentetik greft idi. Postoperatif dönemde toplam 27 komplikasyon görüldü. Tromboz en sık karşılaşılan komplikasyon olarak 23 olguda görüldü. Üçüncü ve altıncı ayda snuff-box fistülde açık kalma oranları sırası ile 22/30 (%73.3) ve 12/17(%70.6), B.C fistülde 11/14 (%78.6) ve 6/9 (%66.7) ve brakiosefalik fistülde 5/6 (83.3) ve 3/4 (%75) olarak saptandı. İlerde tekrar nativ fistül gerçekleştirilebilmesine olanak sağlaması açısından ilk tercih olarak snuff-box fistül açılmasının daha uygun olduğu, koldaki tüm nativ fistül lokalizasyonları tüketildikten sonra sentetik greft kullanılması gerektiği düşünüldü.Article Perikard Tutulumu Olan Bir Castleman Hastalığı(2005) Köseoğlu, Burhan; Bayram, İrfan; Etlik, Ömer; Temizöz, Osman; Bay, Ali; Öner, Ahmet FaikCastleman hastalığı (CH) lenf bezlerinin malign olmayan büyümeleri ile karakterize nadir bir hastalıktır. CH'nın Hiyalin vasküler, plazma hücreli ve mikst tip olmak üzere üç histopatolojik tipi ve lokalize ve multisentrik olmak üzere iki klinik formu vardır. Nadiren ekstralenfatik bölgelerde tutulabilmekle beraber perikard tutulumu çok nadiren rastlanan bir durumdur. Tanı cerrahi olarak lenf bezinin çıkarılıp histopatolojik incelemesiyle konur. Multisentrik yerleşimli olgular histopatolojik olarak genellikle plazma hücrelidir ve malignensi gelişme olasılığı lokalize forma göre daha yüksektir. Biz burada iki ay içinde boyundan inguinal bölgeye kadar ve büyüklüğü 2cm den 8cm ye kadar değişen çok sayıda lenf bezinin büyümesi ile kliniğimize başvuran ve histopatolojik inceleme sonrası CH tanısı koyduğumuz 12 yaşında bir kız olgu sunduk. Olgumuz histopatolojik olarak hiyalen vasküler tip olmasına rağmen multisentrik yerleşim göstermesi ve perikart'da kalınlaşma ve 0.5 cm çapında nodul olması ilginçti.Other Spinal Progressif Musküler Atrofide Anestezi Uygulaması (Olgu Sunumu)(2000) Köseoğlu, Burhan; Demirel, Cengiz Bekir; Hüseyinoğlu, Ürfettin Abbasov; Katı, İsmailBu çalışmada; Werdnig-Hoffmann Hastalığı (Spinal Progressif Musküler Atrofi) olan 5 aylık bir çocuğun sol akciğerindeki yaygın segmenter atelektazi nedeni ile yapılan bronkoskopi için uygulanan anestezide karşılaşılan sorunlar tartışılmıştır.Article Yaygın Lenfadenopatili Sinus Histiositozisi (Rosai-Dorfman Hastalığı): Olgu Sunumu(2003) Demirtaş, İsmail; Köseoğlu, Burhan; Uğraş, Serdar; Öner, A. Faik; Bakan, VedatRosai-Dorfman hastalığı yada yaygın lenfadenopatili sinüs histiositozisi nedeni bilinmeyen, ağrısız lenfadenopati, ateş ve kilo kaybıyla karakterize selim bir hastalıktır. Sıklıkla çocuk ve genç erişkinlerde görülür ve genellikle kendiliğinden geriler. Nadir görülen bir hastalık olması nedeniyle Rosai-Dorfman hastalığı tanısı alan 3 yaşındaki bir olgu sunuldu. Tanı servikal lenf bezi biyopsisi ile kondu. Hastalık kendiliğinden geriledi ve 3 yıllık izlemi normaldi.