Browsing by Author "Kaplan, Yunus"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Disciplining the Soul According To Ibn Miskawayh and Al-Ghazali(2019) Korkmaz, Serkan; Kaplan, YunusAhlâkın değişebilmesini, olgunlaşmasını ve insanın kötü yönlerinden arınmasını İslâm filozofları nefis terbiyesi adı altında tartışmışlardır. Bu bağlamda çalışmamız İslâm ahlâk felsefesinin önemli filozoflarından olan İbn Miskeveyh ve Gazzâlî'nin nefis terbiyesi ile ilgili görüşlerini oluşturur. İbn Miskeveyh, Meşşâî geleneğini temsil eden ve ahlâki konuları sistematik bir şekilde ele alan bir filozoftur. Gazzâlî, kelamî-tasavvufî geleneğin öncülerindendir. Bu iki filozofun nefis terbiyesi ile ilgili görüşleri ele alınmaya çalışılarak benzer ve farklı yönlerinin incelenmesi amaçlanlmıştır. Nefsin isteklere boyun eğmeden olgunlaşması için terbiye edilmesi gerektiğini düşünen İbn Miskeyh, nefsin terbiye edilmesinde daha çok Yunan Filozoflarının etkisinde kalmıştır. Özellikle erdemler ve insanın psikolojik hastalıkları üzerinden hareket etmiştir. Gazzâli, nefis terbiyesinin mümkün olduğunu kabul ederek bu konuda gelenekçi ahlâk ve tasavvufi ahlâk arasında telif yaptığı görülmüştür. Kalp temizliği ve nefsin arınmasını ön plana çıkarmıştır. Sonuç olarak her iki düşünürümüzün ahlâk anlayışı ve nefs terbiyesinde görüşleri birbirine benzeyen yönlerinin olduğu tespit edilmiştir. Bu çalışma İslâm ahlâk felsefesi tarihindeki psikoloji tartışmaları açısından katkılar sunacaktır.Master Thesis Ethics Change and Ethical Education in the Philosophy of Al-Farabi(2023) Kuru, Ebrar; Kaplan, YunusYaşamın tam içinde kendine yer bulmuş olan ahlâk, insanın eyleme geçtiği her anda karşısına çıkmış ve birtakım sorgulamalara neden olmuştur. İnsan bu ahlâkî sorgulamaları neticesinde ahlâkın değişmesi, ahlâkın kaynağı, iyinin mâhiyeti, ahlâk eğitimi, ahlâkın mutlaklığı ve ahlâkî yaptırım gibi problemlerle karşı karşıya kalmıştır. Ahlâk, kadim geleneklerde olduğu gibi, İslâm düşünce geleneğinde de önemli bir yere sahiptir. Kelâm, tasavvuf, fıkıh gibi disiplinlerde de hakkında birçok yoruma rastlayabileceğimiz ahlâk, İslâm filozofları tarafından da ele alınmış İslâm felsefesinin de merkezi konularından biri olmuştur. Eserleriyle İslâm felsefesini sistemli bir yapıya kavuşturan Fârâbî, ahlâk felsefesi alanında da önemli bir yere sahiptir. Kadim felsefeyi Müslüman bir kimlik ile okuyup özgün ve tutarlı bir felsefî sistem inşâ eden Fârâbî, mutluluğun kazanılması üzerine kurduğu bu sistemde ahlâkı merkezi bir konuma yerleştirmiştir. İnsanın son yetkinliğe ulaşması yani mutluluğu kazanması erdemli bir insan olmasıyla mümkündür. Erdemlerin kazanılması noktasında karşımıza çıkan en önemli husus ise ahlâkın değişmesi ve ahlâk eğitimi konularıdır. Bu çalışmada İslâm düşüncesinde pratik felsefenin ilk defa Fârâbî tarafından kapsamlı bir şekilde ele alınması ve filozofun düşüncelerinin günümüze de hitap etmesi nedeniyle, Fârâbî felsefesinde ahlâkın değişmesi ve ahlâk eğitimi konuları incelenmeye çalışılmıştır. Buna ek olarak Fârâbî'nin ahlâk felsefesinin inşâsında hangi gelenek içinde yer aldığı, ahlâkın değişimi ve ahlâk eğitimi konularını ele alırken kimlerden etkilendiği, ayrıca bahsi geçen konularda ne ölçüde özgünlük taşıdığına da yer yer değinilmiştir. Fârâbî'nin kendi eserlerine, Fârâbî takipçisi filozofların eserlerine ve günümüz felsefe çalışmalarına başvurularak oluşturulan bu tez ile Fârâbî'nin nitelikli bir ahlâk eğitimi ile ahlâkın değişimini mümkün gördüğü ve ahlâk eğitiminde bireysel farklılıkları göz önüne alarak oluşturduğu eğitim yöntemleri incelenmiştir.Article Fârâbî’nin Siyaset Felsefesinde Fikrî Güç ve Fikrî Erdemler(2021) Kaplan, YunusFârâbî felsefesinde ahlak ve siyaset merkezli insan açıklamaları, mutlulukkavramı etrafında şekillenir. Ona göre, dünyadaki mutluluğun ve ahirettekien yüce mutluluğun milletler ve şehirler düzeyinde hasıl olabilmesi için herbir insanda nazarî erdemlerin, fikrî erdemlerin, ahlâkî erdemlerin ve amelîsanatların mükemmel bir seviyeye ulaşması şarttır. Bu erdemlerinkazanılması ve amelî sanatların elde edilmesi için öncelikle varlıkla ilgiliincelemelerin tamamlanması gerekir. Fârâbî, böyle bir incelemenin bizi ilkadımda nazarî güçle elde edilen ontolojik, teolojik ve metafiziksel bilgilereulaştıracağını belirtir. Varlık hakkındaki incelemeler sonucunda eldeedilecek diğer ilimlere ait bilgilerle birlikte siyaset ilmi, mutluluğunkazanılmasına imkân sunabilecektir. Fârâbî, epistemik süreçlerintamamlanabilmesi için insanın nazarî gücünün yanında fikrî gücününrolüne de işaret eder ve siyasî fikrî erdemler açısından bu gücün kâmil birmertebeye ulaşması gerektiğini belirtir. Fârâbî’nin sözünü ettiği fikrî gücün,insan hayatının vazgeçilmez gayesi olan mutluluğun kazanılması ve doğrubir siyaset ilminin imkânı meselesi açısından öneminin bir kez dahavurgulanması gerekmektedir. Bu maksatla ortaya çıkan çalışmada, öncelikleFârâbî’nin fikrî güç ve fikrî erdemin arka planını oluşturan varlıkhakkındaki incelemelerin metodolojisine dair izahlarına yer verilmektedir.İkinci olarak, fikrî güç ve fikrî erdem kavramları tahlil edilmekte ve siyasîfikrî erdem kavramı bu çerçevede değerlendirilmektedir. ÇalışmadaFârâbî’nin ilgili tüm eserleri incelenerek, ilgili görüşleri metin içerisindetahlil edilmekte ve sadece onun görüşleri dikkate alınmaktadır. Nihaîtahlilde günümüz insanının mutluluk ve doğru siyasetle ilgili teorikihtiyaçlarına Fârâbî’nin fikrî güç ve fikrî erdem kavramları çerçevesindegetirdiği çözümlerin hâlâ geçerliliğini koruduğunu söylemek mümkündür.Article A General Look at the Islamic and Islamic Philosophy Studies in the Usa(Cumhuriyet Univ, Fac theology, 2019) Kaplan, YunusIslamic studies in the United States of America is a dense, productive, and globally acclaimed field because of the numerous academic opportunities and international publications in many languages, especially English. However, as in the general of Western universities, the Islamic philosophy/history studies at the universities of the U.S. is rather rare. In this article, firstly, the general state of Islamic Studies from the past to the present in the USA will be analyzed with a descriptive method and the rare position of Islamic Philosophy within the Islamic Studies will be examined. Secondly, the prominent names of the Islamic Philosophy in the Post-Orientalist process and their works will be evaluated. In conclusion, because of the general structure of the U.S. university system, it is revealed that the studies of Islamic Philosophy in the USA are quantitatively less than that in the European and Islamic geographies. This situation can be explicated by two ways. The first is the Islamic Philosophy's weak relation to the knowledge-power target which is the basic principle of the American state philosophy and to the political interests of the U.S. This circumstance forms the background of the Post-Orientalist tendency. The second is the growing interest in the phenomenological method and the dominant positions of cosmopolitanism and interdisciplinary approaches in the American higher education system. Summary: The Islamic studies in the leading universities of the world and the Islamic philosophy studies taking place within these studies are a significant academic area of interest. This interest has a history of 150 year-time in the United States of America. In recent years, there has been not only a significant increase but also a diversity in the Islamic studies in the United States. There has not been yet any academic work examining both the situation of Islamic studies in the U.S. and the Islamic philosophy studies in particular. By considering the latest developments, it is required to maintain studies concerning the field and to trace missing points in the studies of the Islamic philosophy. From this point of view, we will benefit from the research concerning university curricula, web scans, and written materials in the present article. Additionally, we will descriptively analyze the subject by scanning related books, articles, and other sources. The reason why we preferred this method is to present the general picture rather than carry out an in-depth research and to give information on the present circumstances. We did not choose other methods owing to the width of the area, the diversity of resources, and the structure of this subject requiring more particular and intensive work. This work is composed of two main headings. The first heading is related to the state of Islamic Studies in the U.S. Under this title, I stretch some information about how Islamic Studies in the U.S. followed a course from the 18th century onwards and provide details about its current state. The second title is related to the position of Islamic Philosophy in the Islamic Studies and in the U.S. academies. Under this title, by evaluating some academics and their works, I describe the phases in which the studies of Islamic Philosophy from the past to the present has gone through. It is seen that the works in the field of the Islamic studies have not reached to an adequate level though this field have a history of 150 year-time. Nevertheless, because of the academic opportunities and the multitude of international publications in different languages, especially in English, the works in this field at the U.S. Universities would be more intense and productive than expected. However, in spite of this, the variety of academic staff of the U.S. universities, at which phenomenological and interdisciplinary methods are preferred more, the wide variety of publications in diverse languages, especially in English, and the open academic activities via the social media in recent years have gradually increased the effectiveness of the U.S. in the field of the Islamic Studies. Such studies, having represented orientalist tendencies for a long time and conducted in the countries such as England, France, Germany, and the Netherlands which played a leading role in the Islamic studies in the past, continue at the present American universities by gaining an interdisciplinary and multidisciplinary format. The most significant driving force behind the Islamic studies is orientalist propensities according to the academic works focusing on the Islamic studies in the U.S. In addition, it is necessary to touch on an increasing interest because of the events of September 11. This interest has contributed to not only emergence of new employment opportunities but also an increase in the number of researchers. If we look at the general circumstance of the Islamic philosophy studies at the U.S. universities, the second part of this work, it is difficult to say that these studies have diversities like those seen in the areas such as social, anthropological, and cultural studies. The Islamic philosophy studies at the U.S. universities is maintained under the general framework of the Islamic studies. At the beginning, the prominent figures of the orientalist tendencies and many others are carrying out researchin the field. Because of the U.S. academic system, these researchers publish different works not only about the Islamic philosophy but also about the history of Islamic science, Islamic history and civilization, Islam and the West, etc. Additionally, in order to educate students at the graduate level, they give lectures at different universities at which research in the Islamic Studies is carried on. From this point of view, we can state that the studies of Islamic philosophy is rare in comparison with other areas of the Islamic studies. The reasons for this are as follows: 1-This area's weak connection to the knowledge-power goal, the basic principle of the American state philosophy, and to the American political interests. This political interest relationship established with sciences forms the background of the Post-Orientalist tendency. 2-The increasing interest in the phenomenological method at the American universities and the domination of cosmopolitanism and interdisciplinary approaches in the American higher education system. 3-The courses of the Islamic philosophy in the Near East, the Middle East and the Islamic Studies at the U.S. universities occupy a place in the curricula as a part of the history of philosophy or philosophy. 4-The partly lack of the rigid orientalist tendencies seen in the continental Europe and the pool method curricula formed by the requirement of the American state policies. 5-Some experts of the Islamic philosophy left the field in order to concentrate more on the contemporary discussions and to study more on the debates produced from the question of the backwardness of Muslims. In conclusion, because the Islamic philosophy is not a discipline interested by all Muslims, the institutional structures, in which the Islamic philosophy studies are carried out, have not yet been formed outside the universities in the United States of America. In some departments, the Islamic Philosophy maintains its existence as a sub-branch of the history of the Islamic thought. On the other hand, the Islamic philosophy has not yet found an independent place at the U.S. universities. In the U.S., it is likely to claim that even if the number of the Islamic studies have not reached a sufficient level, these studies can lead other Islamic studies in the world.Master Thesis Husaın Waı'z Al Kashıfı's Akhlaq-ı Muhsini(2019) Çazım, Kasım; Kaplan, Yunusİslâm ahlâk düşüncesinde ahlâk ile ilgili farklı türlerde birçok eser verilmiştir. Ahlâk-ı Muhsinî de siyasetnâme türü olarak dönemin sultanı Hüseyin Baykara'nın isteği üzerine Hüseyin Vâiz el- Kâşifî tarafından Ebü'l Muhsin'e ithafen yazılmıştır. Bu anlamda birçok İslâm ahlâkçısı ve eserinin akademik çalışmalara konu edildiği görülmektedir. Diğer taraftan yapılan incelemelerde Ahlâk-ı Muhsinî adlı eserin çok az sayıda akademik çalışmaya konu edildiği tesbit edilmiştir. Böylece bu çalışma kendi alanındaki bir açığın kapatılmasına katkı sağlamak amacıyla yapılmıştır. Bu bağlamda çalışmanın konusunu Osmanlı dönemi ahlakçılarından biri olan ve yazdığı eserlerle klasik dönem ahlak anlayışını önemli ölçüde yansıtan Hüseyin Vâiz el- Kâşifî'nin Ahlâk-ı Muhsinî' adlı eserinin incelenmesi oluşturmaktadır. Çalışma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Hüseyin Vâiz el- Kâşifî'nin hayatı ve eserleri hakkında bilgiler verilmektedir. İkinci bölümde Ahlâk-ı Muhsinî etraflıca ele alınmakta ve İslâm ahlâk düşüncesindeki yeri, içerik ve üslup açısından incelenmektedir. Üçüncü bölümde ise eserde geçen belirli erdemler çerçevesinde Ahlâk-ı Muhsinî'nin içerik analizi yapılmaktadır. Anahtar Sözcükler : İslâm ahlâk düşüncesi, Ahlâk-ı Muhsinî, Siyasetnâme, Kâşifî, Erdem Sayfa Adedi : 70 Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Yunus KAPLANMaster Thesis Methophysic Fundamentals of Political Philosophy in Al-Fārābī(2023) Kuru, Muhammet; Kaplan, YunusBu tezde Fârâbî'nin (870-950) varoluşsal süreci izah ettiği sudûr teorisi, insanın mâhiyeti ve gayesi ve son olarak yasaların kaynağı incelenmiştir. Çalışmanın amacı, Fârâbî'de siyaset düşüncesinin metafizik temellerini tespit etmektir. Söz konusu tezde sudûr teorisinin, kemâl fikrinin ve mütehayyile gücünün Fârâbî'de siyaset düşüncesinin metafizik temellerini teşkil ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Fârâbî'nin felsefî kurgusunda toplumsal hayatın varlığı ve kuruluşu, tabii varlıklardaki işleyişin tezahürü olarak teşekkül eder. Bu bakımdan insanî varlık alanında teşekkül eden siyasî birliktelik, ilahî tedbirin uygulanabilir formu niteliğindedir. Bir başka ifadeyle toplumsal yapı, sudûr sürecinin insanî seviyedeki karşılığıdır. Fârâbî felsefesinde her bir varlık kendine özgü yetkinliği kazanmak için var kılınmıştır. İnsanın kendine özgü yetkinliğini mutluluk olarak tasvir eden düşünüre göre insan, varlıktaki kemâline ancak siyasî organizasyonla ulaşabilir. Her bir fert varoluşundaki gayesini bilme ve ona ulaştıran fiilleri tespit etme de yeterli olmadığına göre söz konusu hakikat, siyasî zümre tarafından insanlara öğretilmelidir. İnsanların kabul etmesi gereken görüşler hususunda hareketlenmesi ve onları eylem alanına taşımak üzere ayaklanması da ancak tahayyül ettirme ile mümkündür. Çünkü insanların çoğunluğu ya tabiat bakımından düşünüp taşınmaya sahip değildir ya da günlük hayatta onu kullanmaktan kaçınır. Bu sebeple halkın bilmesi gereken temel ilkeler, her bir insan için anlaşılır kılınabilecek duyusal formlara dönüştürülmelidir. O hâlde insanlara bilinmesi gerekenlerin öğretilmesi de ancak tahayyülle mümkündür.Article Osmanlı’da Adalet Mefhumunun Kökenleri(2020) Kaplan, YunusOsmanlı siyaset düşüncesi adalet merkezli bir yapıya sahiptir. Bu düşüncede genel itibariyleüç şekilde tarif edilmiş olan adalet, öncelikle âlem tasavvuru bağlamında âlemin nizamı için birzorunluluk olarak anlaşılmıştır. Burada adalet, âlem tasavvurunun bir tezahürü olan külli, metafizikbir mefhumdur. İkinci olarak adalet, toplum ve devlet alanında ortaya çıkan problemleringiderilmesi, zulmün ve haksızlığın ortadan kaldırılması anlamında kullanılmıştır. Üçüncüolarak ise adalet, sultanın reayaya karşı insaflı davranması ve zulmetmemesi anlamını kazanmıştır.Bu tarifler dikkate alınarak bu makalede Osmanlı adalet mefhumunun kökenleri üzerindedurulmaktadır. Bu makalede Osmanlı adalet mefhumunun anlamını kazanmasında İslâmöncesi döneme ait Türk örf ve âdetlerinin, Türk-İslâm devletlerinin adalet anlayışının, KlasikŞark düşüncesinin, İslâm siyaset düşüncesinin ve Bizans adalet pratiklerinin tesiri tartışılmaktadır.Sonuç olarak Osmanlı toplumunun, yaşadığı coğrafyada hayat bulan adalet anlayışınınepistemolojik yönünü ve ameli felsefenin külli bir kaidesi olarak adalet mefhumunu bir mirasolarak devraldığı ve yaşadığı coğrafyanın kültürel kodlarını barındıran siyaset tecrübesinin deadalet mefhumunun teşekkülünde önemli bir yere sahip olduğu tespitini yapmak mümkündür.Diğer taraftan Osmanlı siyaset düşüncesinin, kadim medeniyetlerin mirası ve siyasi tecrübelerinmezcedilmesiyle oluşmuş özgün bir adalet teorisini ve pratiğini üretmiş olduğunu da söylemekmümkündür.Article Pediatric Inverted Papilloma of the Middle Ear: Case Report and Review of the Literature(Elsevier Ireland Ltd, 2014) Ulkumen, Burak; Kaplan, Yunus; Kiroglu, Ahmet Faruk; Bayram, IrfanInverted papilloma of middle ear is a very rare clinical entity. It has been reported only in the adult population. We report a middle ear inverted papilloma in an 11-year-old male. To the best of our knowledge it is the first pediatric inverted papilloma of middle ear. The patient had a history of chronic suppurative otitis media and the lesion was found during preoperative evaluation for a tympanoplasty procedure. Total excision of the lesion and a tympanoplasty operation was accomplished. We reviewed the middle ear inverted papilloma cases regarding the age distribution, pathophysiology, treatment and prognosis. (C) 2014 Elsevier Ireland Ltd. All rights reserved.Master Thesis The Problem of Sources of Knowledge in Suhrawardi(2022) Hırslı, Betül; Kaplan, Yunusİşrâk felsefesi, 12. yy'da Sühreverdî'nin (ö. 587/1991) temsilcisi olduğu önemli bir ekoldür. Bu düşüncenin zemininde keşif ve müşâhede yer almaktadır. Bu ekol yöntem, bilgi, teorik fizik ve metafizik alanında birtakım iddialara sahiptir. Bilginin akıl dışı sezgisel yöntem ile de elde edilebileceğini savunan Sühreverdî, bu yöntem ile mutlak bilgiye de ulaşılabileceğini savunmuştur. Sühreverdî mutlak bilginin sezgisel kökenlerine dikkat çekerek hakikatin salt akıl ve duyulardan öte daha sağlam ve kesin bir yöntem ile ulaşılabilmenin imkânına işaret etmiştir. Bunun yanında aklî faaliyetleri ve duyusal verileri reddetmeyen Sühreverdî, nesnel gerçekliği vasıtasız bir şekilde kalbe doğan ilham üzerine temellendirmiştir. Ona göre bilgi formel ve sezgisel olmak üzere çeşitlendirilebilir. Formel bilgi duyusal ve akılsal verilerin kaynak alındığı bilgiyi temsil ederken, sezgisel bilgi keşif ve müşâhede yöntemi ile elde edilen bilgiyi temsil etmektedir. Kişi, ruhî arınmayı esas alarak birtakım riyazî süreçler ile nefsini tecrit ederek nûrlar âlemindeki gaybî bilgilere muttalî olabilmektedir. Bunun yanı sıra Sühreverdî bilgiyi müşâhede ile elde eden hikmet gelenekleri ile irtibat halinde olmuş birçok noktada onlardan etkilenmiştir. Buna göre Hermes, Eflâtun, Yeni Eflâtunculuk, kadim İran geleneği ve İslâm Tasavvufu, Sühreverdî'nin sırtını dayadığı ve ortaya koymuş olduğu Hikmetü'l-İşrâk düşüncesinin kökenlerini oluşturan gelenekler olması bakımından önem arz etmektedir. Bu çalışmada İşrâk filozofu Sühreverdî'nin bilgiyi elde etmede kullandığı yöntemler ve onun düşüncesinde bilginin kaynakları problemi incelenmektedir. Bunun yanı sıra bu felsefenin ana ilkeleri ve dayandığı kökenler araştırılacaktır.Master Thesis State Administration and Society in Nasiruddin Tûsi(2023) Bülte, Hasan; Kaplan, YunusBu çalışma 13. yüzyılın önemli düşünürlerinden olan Nasîrüddin Tûsî'nin devlet ve toplum hakkındaki görüşlerini ele almaktadır. Toplumların yönetimi ilk insan topluluklarından itibaren var olagelen ve birçok önemli düşünür tarafından ele alınan bir önemli bir husus olarak karşımıza çıkmaktadır. Nasîrüddin Tûsî'de bu düşünürlerden biridir. Tûsî, pratik felsefeyi tehzîbü'l-ahlâk, tedbîrü'l-menzil ve tedbîrü'l-medîne olmak üzere üç alanda ele almıştır. İnsanın doğası itibarıyla sosyal bir varlık olduğunu (medeniyyün bi'ttab') belirten Tûsî, doğada yaşayan her herhangi bir kimsenin diğer insanlardan yardım almadan kendi türünün sürekliliğini devam ettiremeyeceğini savunmaktadır. Toplumda farklı mizaç ve karakterlere sahip insanların olmasını toplumsallaşma için önemli bir unsur olduğunu ortaya koyan Tûsî, bu durumun insanların, fiillerinin de farklı olmasına yol açacağının belirtmektedir. Buradan hareketle Tûsî, toplumda yer alan farklı yapıdaki insanlar arasında adaletin temin edilebilmesi ve düzenin sağlanıp insan türünün devamının sağlanması için zorunlu olarak devlete (yönetime) ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır. Tûsî, siyâset felsefesini, insandan başlayarak toplumun en küçük birimi olan aileye ve nihayet buradan da topluma geçerek kurmaya çalışır. Bu çalışmamızı Tûsî'nin, devlet başkanın sahip olması gereken özellikler, erdemli olan toplumlar, erdemli olmayan toplum türleri ve özellikleri, devlet ve toplum ilişkisi gibi konular hakkında ortaya koyduğu fikirleriyle sınırlandırmaya çalıştık. Bunun yanı sıra Tûsî'nin bu fikirlerin oluşumuna kaynaklık eden İbn Miskeveyh, İbn Sînâ, Fârâbî ve Platon gibi düşünürlerin siyâset felsefesi ile ilgili olarak ortaya koyduğu fikirlere de tezimizde yer verdik.Article Tanzimat Dönemi Osmanlı Adalet Düşüncesi ve Geçiş Dönemi Adaleti: Karşılaştırmalı Bir İnceleme(2019) Kaplan, YunusSiyaset felsefesi tartışmalarından biri de Geçiş Dönemi Adaleti’ne tarihsel perspektiften bakışla ilgilidir. Bu tartışma tarihsel perspektifle elde edilecek verilerin Geçiş Dönemi Adaleti uygulamalarında işe yarayıp yaramadığı noktasında odaklanmaktadır. Diğer bir tartışma konusu Geçiş Dönemi Adaleti ile ilgili değerlendirmelerde sadece yakın zamanda meydana gelen olayların ve reformların dikkate alınması ve tarihten örneklere çok sık müracaat edilmemesi ile ilgilidir. Bu çalışmada ABD’nin Yeniden Yapılanma Çağı’nda ve Osmanlı’nın Tanzimat Dönemi’nde gerçekleştirilen reformlar Geçiş Dönemi Adaleti açısından incelenmektedir. Makalede, her iki zaman dilimininde gerçekleşen reformlar örnek iki vaka olarak alınmakta ve Geçiş Dönemi Adaletine tarihsel perspektifle bakışın imkânı sorgulanmaktadır. Çalışma, esas alınan süreçteki yasal düzenlemeler ve yapısal reformlarla sınırlandırılmaktadır. İnceleme sonucunda her iki sürecin başarısızlıkla sonuçlandığı görülmektedir. Buna rağmen her iki dönemde atılan adaletle ilgili adımların ve reformların gelecekteki birçok anayasal ve yasal reformun zeminini teşkil ettiğini de söylemek mümkündür. Ayrıca bu iki örnek geçiş dönemi adaleti incelemelerinde tarihsel perspektifin önemini ortaya koymaktadır.Master Thesis Tedbîru'l-mudun in the Islamic Ethical Thought(2018) Engin, Mesut; Kaplan, YunusTezimizin içeriğini, felsefî ahlâk alanının önemli düşünürlerinden olan İbn Miskeveyh, Nâsıruddîn et-Tûsî ve Kınalızâde Ali Çelebî'nin ahlâk düşüncelerinde toplum ve siyaset ahlâ-kını nasıl ele aldıklarının değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Giriş ve üç bölümden oluşan tezimizin giriş bölümünde tezin konusu, önemi, amacı, yöntem ve sınırları hakkında bilgiler verildi. Birinci bölümde, Tedbîrü'l-müdün kavramı eti-molojik açıdan açıklandıktan sonra, tezimize konu olan düşünürlerimizin de içinde bulunduğu İslâm ahlâk düşüncesine kaynaklık eden birikimler hakkında bilgiler verilerek bu birikimlerin İslâm düşüncesine nasıl ve hangi yollarla geçtiği ele alındı. Bölümün sonunda da, İslâm felse-fesinde ilk dönem İslâm filozoflarının siyaset düşüncelerine yer verildi. İkinci bölümde, siyaset ve ahlâk düşüncesine kaynaklık eden en önemli araçlardan biri olan akıl ve bu aklın öncülük ettiği insanın nefsî, iradesi ve erdemleriyle ilgili bilgiler, keza Tedbîrü'l-müdün'ün pratik akılla ve ahlâkla ilişkisi düşünürlerimiz nezdinde ele alınarak, Tedbîrü'l-müdün'ün uygulamadaki önemine vurgu yapıldı. Tezimizin son bölümünde, Tedbîrü'l-müdün bağlamında toplumsal hayat ve bu toplumsal hayatın sosyal ve siyasal yönleriyle ortaya çıkan önemli dinamikleri ve ahlâkın bunlara nasıl yansıdığı, düşünürlerimizin fikirleri ekseninde ele alındı. Sonuç kısmında ise, düşünürlerimizin toplum ve siyaset ahlâkıyla ilgili görüşleri bağlamında genel bir değerlendirme yapılarak çalışma sonlandırıldı. Bu çalışma boyunca teze konu olan filozofların ahlak, toplum ve siyasetle ilgili dü-şüncelerinden elde edilen bilgilerden hareketle, öne sürülen bu düşünceleri destekleyen argü-manlar ortaya konulmaya çalışıldı.Master Thesis Verification and translation of Kitâbü'l-ḥadâʾiḳ fi'l-Meṭâlibi'l-Aliyeti'l-Felsefiyyeti'l-ʿAvîṣa of Ebû Muhammed Abdullah B. Muhammed B. Sîd al-Batalyawsî(2022) Deniz, Mahire; Kaplan, YunusBu çalışmada 'Ebû Muhammed Abdullâh b.Muhammed b. Sîd el-Batalyevsî'ye (ö. 521/1127) ait Kitabü'l-Hadâ'ik fi'l-metalibi'l-âliyeti'l-felsefiyyeti'l-'avîsa isimli eserinin tahkik, tercüme ve tahlili yapılarak literatüre kazandırılması hedeflenmektedir. Söz konusu eser XI. yüzyılda yazılmış felsefi bir metindir. Temel felsefi problemler hakkında sorulan yedi soruya verilen cevaplardan oluşmaktadır. Eser XI. ve XII. yüzyıl Endülüs felsefi anlayış ve birikimini anlama ve felsefeye bakış açılarını yakalama noktasında önem arz etmektedir. Eserde Tanrı-âlem ilişkisi, varlık mertebeleri, insanın eşyayı tasavvur etme keyfiyeti ve sınırı, ilâhî sıfatlar, nefsin ölümsüzlüğü, ilm-i ilâhî konuları işlenmektedir. Batalyevsî bu konulardan her birini ayrık başlık altında ele alarak açıklamıştır. Çalışmamız beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, eserin müellifinin hayatı, hocaları, öğrencileri ve eserleri hakkında genel bilgiler verilmektedir. İkinci bölümde, bu çalışmada faydalanılan yazma nüshalar, tahkik ve tercümede takip edilen yöntem ve eserin tanıtımıyla ilgili bilgiler yer almaktadır. Üçüncü bölümde eserin tahkikli metnine yer verilmiştir, Dördüncü bölümde Arapçadan Türkçeye yapılan tercüme yer almaktadır. Son bölüm olan beşinci bölümde ise eserin tahlil ve değerlendirmesi yapılarak çalışma sonlandırılmıştır.