Browsing by Author "Karahan, Aktan"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ayaktan Kemoterapi Ünitesinde Tedavi Alan Hastaların Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamalarına Başvurma Sıklığı ve Nedenleri(2007) Şahin, Hüseyin Avni; Uğurluer, Gamze; Edirne, Tamer; Karahan, AktanTamamlayıcı ve alternatif tıp (TAT) konvansiyonel tedaviler dışında kalan uygulamalar için kullanılan bir kavram olup kanser hastaları arasında kullanımı artmaktadır. Bu çalışmada Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Y.Y.Ü) Tıp Fakültesi Medikal Onkoloji Kliniği Ayaktan Kemoterapi Ünitesinde tedavi alan hastaların TAT uygulamalarına başvurma sıklığı ve nedenlerinin araştırılması amaçlandı. Yöntem: Ayaktan kemoterapi ünitesinde 1 Ağustos 2006-31 Aralık 2006 tarihleri arasında tedavi alan hastalara yüz yüze görüşme yöntemiyle anket uygulandı. Veriler SPSS programında değerlendirildi. Çalışmaya 143 hasta dâhil edildi. Bulgular: Hastaların %56,6'sı erkek, %43,4'ü kadındı. Yaşları 16–76 arasında değişiyordu (medyan 51). Hastaların %44,7'si okur-yazar değildi. Hastaların %55,9'u yeşil kart sahibiydi, %42,6'sı şehir merkezlerinde ikamet etmekteydi ve sadece %4,9'u çalışıyordu. Hastaların %45,5'i gastrointestinal sistem, %16,1'i meme, %12,5'i akciğer, %7,7'si genitoüriner sistem kanseriydi. Hastaların %93'ü “Sizce hastalar hekim dışı kişi ve uygulamalara başvuruyorlar mı?” sorusuna evet yanıtı verdi. “Siz bu hastalığınızdan önce hekim dışı kişi ve uygulamalara başvurdunuz mu?” sorusuna %5,6'sı evet yanıtı verirken “Bu hastalığınız için başvurdunuz mu?” sorusuna %44,8'i evet yanıtı verdi. Hastaların %81,2'si TAT uygulamalarına konvansiyonel tedavileri devam ederken başvurmuştu. Hastaların %56,3'ü hastalığı yenmek için, %26,6'sı fiziksel olarak daha iyi hissetmek için, %17,2'si zararı olmaz belki faydası olur veya ruhsal olarak daha iyi hissetmek için kullandıklarını belirtti. TAT yöntemlerine başvuran hastaların %90,6'sı bitkisel karışımlar ve bitki çayları kullanmıştı (%89,6'sı ısırgan otu). Hastaların sosyodemografik özellikleri ile TAT kullanımı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı. Sadece tanı grupları ile TAT kullanımı arasında fark bulundu (p=0,028). Genitoüriner sistem kanserli hastaların ise bu uygulamalara daha az başvurduğu görüldü. Sonuç: TAT yöntemlerine başvurma kanser hastaları arasında sıktır. Bu konuda bilimsel çalışmalar yapılmalı, bu yöntemlerin yararları ve olası yan etkileri araştırılmalı, hastalar ve sağlık personeli bu konuda bilgilendirilmelidir.Master Thesis İnvestigation of Prevalance in Children at 0-1 Age in Education Village Clinic Area Using Substitude Their Mothers Milk To Infant Formula and Preference Causes.(2009) Hazar, Nevroze; Karahan, AktanHazar N, 0-1 Yaş arası çocuklarda annelerin anne sütü yerine bebek maması kullanma sıklığı ve tercih nedenlerinin araştırılması, YYÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2009. Bu araştırma tanımlayıcı ve kesitsel tipte olup 0-1 yaş arası çocukları olan annelerin bebeklerine anne sütü yerine bebek maması verme sıklığı ve tercih nedenlerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evreni Muş ilindeki Eğitim Sağlık Ocağının ETF kayıtlarından tespit edilen 0-1 yaş arasında çocukları olan 237 anne olup 200 kadına (%84,4) ulaşılabilmiştir. Toplanan veriler bilgisayar ortamına aktarılıp düzenlendikten sonra analizleri SPSS (Statistical Package for Social Sciences) programı aracılığıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı istatistiksel değerlendirmelerin yanı sıra karşılaştırmalı analizler için ki-kare testi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan kadınların %46,0'ı ilköğretim 1.kısmı tamamlamış olup %85,5'i ev hanımıdır. Kadınların %85,5'i çalışmayıp çocuğuna kendisi bakmıştır. Kadınların %96,5'inin sosyal güvencesi bulunmaktadır. Çocukların %89,5'i hastanede, 76,0'ı normal vajinal yolla doğmuştur. Araştırmaya katılan kadınların %89,5'i en az bir kez doğum öncesi bakım aldığı, %46,9'u ise gebelikte sağlık personeli tarafından 4 ve üzeri defa muayene olmasına rağmen, %64,0'ı ise gebelikte anne sütü ve emzirme eğitimi almamıştır. Kadınların %69,0'ı doğumunu bebek dostu hastanede yapmış ancak, %43,5'i ise doğumdan sonra anne sütü ve emzirme eğitimi almamıştır. Kadınların %90,0'ı bebeklerine doğumdan sonra ilk olarak anne sütü vermiş, bu kadınların %26,5'i ilk bir saat içinde çocuklarını emzirmeye başlamıştır. Annelerin genellikle (%89,2'si) bebeklerini emzirmediği dönemlerde bebeklerine mama verdiği saptanmıştır. Kadınların %20,5'i(34) bebeklerine hiç mama vermediğini belirtmişken, annelerin %21,7'si ise bebeklerine ilk 1 ay içinde mama başlamıştır. Araştırmaya katılmış olan kadınlardan %75,5'i TV'de mama reklamı görmüştür. TV dışında mama reklamlarını nerelerde gördükleri sorulduğunda birinci sırada(%55,5) doktor muayenehanesi/ hastane gelmektedir. Kadınlardan 49'unun TV'de , 38'inin de TV dışı bir yerde reklam görmediği saptanmıştır. Ancak hiçbir şekilde bebek maması reklamı görmemiş kadın bulunmamaktadır. Mama vermiş kadınlara mamaya başlamalarında mama reklamlarının etkisi olup olmadığı sorulduğunda %97,6'sı etkisi olduğunu ifade etmiştir. Kadınların bebeklerine mama başlamalarında en etkili olan reklamın TV'de gördüğü reklamlar, onu doktor muayenehanesindeki, eczane ve hastanedeki reklamlar izlemiştir. Tüm annelere anne sütü ile mama arasında fark olup olmadığı hakkındaki görüşleri sorulmuş ve kadınların tamamına yakınından fark olduğu yönünde yanıt alınmıştır. Fark olduğunu belirtmiş olanların %82,4'i de anne sütünün daha yararlı olduğu görüşündedir.Anahtar Kelimeler: Anne sütü, bebek beslenmesi,bebek maması, bebek maması reklamlarıArticle Üniversite Öğrencileri Güvenli Cinselliği Nasıl Algılıyor(2005) Erbaydar, Tuğrul; Ateş, Didem; Karahan, AktanBu çalışma gençlerin güvenli cinsellik stratejilerine ilişkin algılarını değerlendirmek amacıyla yapıldı. İstanbul'da bir üniversitede okuyan, sağlık meslekleri dışında 512 öðrencinin kendileri tarafından doldurulan anketler değerlendirildi. Çalışmada gençlerin kondom kullanımının AIDS'i önleyici etkinliğini yüksek düzeyde algılamadıklarını; ayrıca kondomu kullanmayı önermeyi de kolay algılamadıklarını saptadık. 1'den 5'e kadar bir puan verilmesi istendiğinde, \"Prezervatif cinsel ilişkide AIDS bulaşmasını önlemek için ne kadar etkili/ güvenilir bir yöntemdir?\" sorusuna öðrencilerin yüzde 43.2'si 3 ya da daha düşük puan verdiler; yani orta ya da düşük derecede güvenli bulduklarını belirttiler (ortalama=3.53; %95CI=3.43-3.63). \"Sizce kondom kullanımı ne kadar kolaydır?” sorusuna 3 ya da daha düşük puan verenlerin (zor bulanların) oranı yüzde 30.2 (ortalama=3.94; %95CI=3.84-4.04) ve \"Yeni bir ilişkide, kondom kullanmayı önermek de zor” bulundu.Tüm grupta, tek eşlilik kondomdan daha etkili bir yöntem olarak algılanmaktadır; ancak sürdürülebilirliğine ilişkin puanlar düşüktür. Cinsel birleşmesiz ilişki, öğrencilerin çoğunluğu tarafından, özellikle de cinsel yaşantısı olanlar tarafından sürdürülebilir bulunmamaktadır. Eğitimlerin kapsamı, güvenli cinsellik stratejilerinin etkinliği konusunda doğru bilgilenme, güvenilirliği konusunda olumlu tutum kazanma ve bir yöntemi kullanmayı önerme konusunda beceri geliştirmeye yönelik olarak genişletilmelidir.