Browsing by Author "Keskin, Mehmet"
Now showing 1 - 20 of 22
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Abdulkahir Al-Baghdadi and Fahreddin Er-razi's Methods of Classifying Islamic Sects(2022) Dalgın, Buşra; Keskin, MehmetMezhep veya fırka gibi oluşumlar, Hz. Peygamber' in vefatının ardından karşılaşılan yeni durum ve bir takım sorunlar üzerine ana bünyeden ayrılarak yeni fikirlerle meydana çıkmıştır. İslâm Mezhepler Tarihi Bilimi bu oluşumları günümüzde bilimsel bir yöntemle inceliyor olsa da ilk dönemlerden itibaren kaleme alınan eserlerde fırkalar, çeşitli ve genellikle taraflı şekilde incelemeye tabi tutulmuştur. Genel görüşün aksini düşünerek farklılaşan kişiler kendi fikirlerini temellendirmek ve savunmak maksadıyla makaleler yazmışlardır. Zamanla 'İlmu'l-Makâlât ve'l- Fırak' adıyla bir literatür oluşmuştur. Bu tür eserler amaç itibariyle müelliflerinin kendi fikirlerini ispat ve muhaliflerini eleştirme gibi tarafgir bir bakış taşır. Ancak buna rağmen subjektif bile olsa ilk dönem mezheplerinin kendi ifadeleriyle yazılmış olmaları ve tarihe ışık tutmaları açısından büyük önem arz etmektedirler. Bu tezde klasik dönem mezhepler tarihi alanında söz sahibi olmuş Eş'arî mezhebine mensup iki mezhepler tarihi müellifi ve eserleri ele alınacaktır. Bu eserlerin ortak yönü aynı itikâdî ekole mensup müellifler tarafından yazılmış olmalarıdır. Ancak farklı zaman dilimlerinde yaşamışlardır. Kendi dönemlerinde öneme haiz eserler bırakan bu müelliflerin İslam mezhepleri yazıcılığı alanında ortak ve farklı yönlerini ortaya koymaktır. Eserlerin değerlendirilmesi, karşılaştırılması ve eldeki malumatları derlemek bu sahadaki birikime katkı sağlayacaktır. Bu çalışmada el-Bağdâdî' ye ait olan el-Fark Beyne'l Fırak eseri ile Fahreddin er- Râzî' nin İtikâdâtu'l-Fıraki'l Müslimin ve'l-Müşrikin eserleri merkeze alınmıştır. İki müellifin mezhepleri tasnif yöntemleri bu eserler bağlamında karşılıklı olarak değerlendirilmiştir. Böylece müelliflerin mezhepleri tasnif yöntemleri, fırkaları ele alış metotları ve bunun yanında muhalif fikir ve mezheplere karşı yaklaşımları karşılaştırmalı bir metotla incelenmiştir.Master Thesis Abu'l-muine the Nasafi and Place in the History of Islamic Sects(2013) Sarıbulak, Zekerya; Keskin, MehmetEbu'l-Muin Meymun b. Muhammed en-Nesefî, Matüridiyye Mezhebini sistemleştirerek aynı isimle anılmasına katkı sağlayan en önemli kelam bilgini olarak kabul edilir. Bu Mezhebin İmam Matürididen öncede var olduğu ancak belirli bir kişiye nispet edilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim bu dönemlerde ya Hanefî Ehl-i Rey veya Maveraunnehir Ulemâsı adıyla anılmaktadır.Bu ulemâ gurubunun yaşadıkları bölgede Hicri IV. yüzyıla kadar tek dini otorite olarak varlıklarını sürdürdükleri görülmektedir. Bu dönemle beraber Eş'arî Mezhebinin önemli kelamcıları bölgeye yerleştiği anlaşılmaktadır. Bundan dolayı her iki mezhebe mensup kelamcılar arasında şiddetli tartışmaların olduğu konu ile ilgili eserlerde anlatılmaktadır. Nesefî ?Tabsiratu'l-Edille? adlı eserinde tartışmaları verirken Hanefi Ehl-i Rey/Maveraunnehir Ulemâsının detaylı bir listesini vermektedir. Bu listede en fazla övgüyle sözettiği kelamcı Ebu Mansur el-Matüridî olduğu görülmektedir. Ancak Matüridiyi mezhep imamı olarak değil sadece Ebu Hanife'nin görüşlerini en iyi bilen kişi olarak vermektedir. Nesefî'nin bu gayretlerinden dolayı Ebu Mansur el-Matüridî Ebu Hanife'den sonra mezhebin en önemli kelamcısı konumuna geldiği anlaşılmaktadır. Nesefî tarafından imamlık mertebesine yükseltilen İmam Ebu Mansur el-Matüridî, daha sonraki dönemlerde Hanefi Ehl-i Rey/Maveraunnehir Uleması geleneğinin boş kalan kelam imamlığı makamına oturtulmuş olduğu kuvvetle muhtemeldir.Nesefî'nin, başka mezhepleri şiddetle eleştirdiği gibi Eş'ariliğide eleştirmekten kaçınmadığı anlaşılmaktadır.Mezhepteki katkılarının görülebilmesi için Eş'ari kelamcı İmam Cüveynî ile karşılaştırıldığında Nesefî'nin kendi mezhebinin isimlendirmesine daha fazla katkı sağladığı görülmektedir.Sonuç olarak Nesefî'nin gayretleri, bu geleneğe mensup kelamcıların bir otorite etrafında toplanmaya sebebiyet verdiği ve bu otoriteninde İmam Ebu'l-Mansur el-Matüridî olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Matüridiyye adıyla anılan bir mezhebi İslam Mezhepleri Tarihine kazandırarak katkı sağladığı görülmektedir.Master Thesis Decomposition Process of Mu'tazile Into Basra and Bağdat School(2013) Okulevi, Mahfus; Keskin, MehmetBir şeyden uzaklaşan, ayrılan manasına gelen Mu?tezile İslam akaidinin aklî esaslarını ortaya koyan ve onları açıklayan kelam ekolüne verilen isimdir. Mezhepler Tarihi kaynakları Mu?tezile?nin Basra?da Hasan Basrî?nin halkası etrafında ortaya çıktığını söylemişler, ancak Mu?tezile?nin ortaya çıktığı yılı belirtmemişlerdir. Vâsıl b.Atâ?nın Basra Mescidi?nde büyük günah işleyen kimsenin durumu hakkında ders vermekte olan Hasan el-Basrî?nin meclisinden ayrılarak böyle bir kimsenin `ne mü?min ne de kâfir olduğunu? söylemesi üzerine kendisine ve kendisi gibi düşünenlere `ümmetin görüşünden ayrılma? manasına gelen Mu?tezile ismi verilmiştir. Mu?tezile?nin Basra?da doğmasında Basra?da cereyan eden siyasî, kültürel ve dini faktörlerin etkisi olmuştur. Mu?tezile Kaderiyye, Cehmiyye, Adliyye ve Muvahhide isimleriyle de lakaplandırılmıştır. Mu?tezile?nin Basra ve Bağdat ekollerine ayrılışının temelinde İmamet meselesi yer almıştır. Ayrıca iki ekol arasındaki kelamî tartışmaların yaşanması, iki ekol mensubunun birbirlerinin aleyhine reddiye yazmaları, iki ekol mensubunun Basra ve Bağdat dışında fikrî düşüncelerini yaymaları da Mu?tezile?nin Basra ve Bağdat şeklinde iki ekole ayrılmasında etkili olmuştur. Basra ekolü özellikle İmamet konusu başta olmak üzere pek çok konuda Ehl-i Sünnet çizgisine yakın dururken Bağdat ekolü özellikle İmamet konusundaki görüşlerinde Şia?ya yakın bir görüş serdetmişlerdir. Özgür düşüncenin yayılışında Mu?tezile?nin büyük katkısı olmuştur. Mu?tezile mensupları felsefe,kelam, mantık, cedel ve münazara ilmindeki yöntemleri kullanarak İslam akaidini savunmada büyük bir rol oynamışlardır.Master Thesis Ebu Muzaffer El-i̇sferayini's the System of Categorization of Sects in His Work Called Et-Tabsir Fi'd-din(2013) Kaplan, Nesrullah; Keskin, MehmetBu çalışmada Ebu Muzaffer el-İsferâyînî ve et-Tabsîr fi?d-Dîn adlı eserinde mezhepleri tasnif sistemi ele alınmıştır. Ebu Muzaffer el-İsferâyînî?nin hayatı ve eserleri incelendiğinde Ehl-i Sünnet mezhebinin Eş?arî ekolünün önemli savunucularından biri olduğu görülmektedir. et-Tabsîr fi?d-Dîn adlı eserini de Ehl-i Sünnet?in fikirlerini savunmak amacıyla yazdığını eserinin hemen başında ifade etmektedir. Eser incelendiğinde 73 fırka rivayetine göre tasnif edildiği görülmektedir. Sistemli bir eser olan et-Tabsîr?de fırkalar on ana kola ayrıldıktan sonra alt kolları ile birlikte sayı yetmiş üçe tamamlanmaktadır. Ancak mezkûr sayıya ulaşmak için birçok çelişkiye düşülmektedir. Diğer klasik kaynaklarla karşılaştırldığında metod ve tasnif bakımından çağdaşı ve kayınpederi Bağdâdî?nin el fark adlı eseri ile büyük ölçüde benzediğini söylemek mümkündür. Eseri önemli kılan en önemli husus ise bir başlığın diğer din ve inanç sistemlerine ayrılmasıdır.Master Thesis El-Hayderî'nin Şerh Ala ez-Zevrâ li'Devvanî adlı eserinin edisyon kritiği ve muhtevasının değerlendirmesi - The edition criitique of al-Haydarî's book called 'Sharh Ala al-Zavrâ li Dawanî' and its content analysis(2020) Ramzı, Mahır Zakvan; Keskin, Mehmetİbrahim b. Hayder b. Ahmed b. Hayder b. Muhammed el-Hüseyn Âbadî el-Hayderî Hicri XII. Yüzyılda yaşamış bir İslam alimidir. Kendinden önceki İslam alimleri gibi İslami ilimler sahasında birçok eser yazmıştır. Bu eserlerden biri de müteahhir kelam döneminin meşhur simalarından Celalüddin ed-Devvanî'ye ait olan ez-Zevra adlı kitaba yazdığı eş-şerh ala ez-Zevra li'd-Devvanî adlı eserdir. Şerh olan bu eser tahkik edilmediği gibi bildiğimiz kadarıyla üzerinde akademik bir çalışma da mevcut değildir. Bu tezde el-Hayderî'nin hem hayatı hem de adı geçen esri ele alınıp incelenmiştir. Ayrıca el yazması eserin edisyon kritiği yapılarak muhtevası değerlendirilmiştir. Tez bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde metin yazarı olan ed-Devvanî'nin hayatı üzerinde ana hatları ile durulmuştur. Fakat şarih olan İbrahim el-Hayderî'nin yaşamı, ilmi kişiliği, eserleri gibi konulara daha geniş yer verilmiştir. İkinci bölümde yazmanın incelenmesi ve tahkik yapılmıştır. Burada eserin ismi, yazılma nedeni, kitabın söz konusu müellife nisbeti, yazmanın özellikleri ve takip edilen metod incelenmiştir. Ayrıca yazmada yar alan ayet, hadis, yer ismi, özel isimler, mezhep isimleri ve kapalı ifadeler üzerinde dip notta durulmuştur. Devvanî'ye ait olan ez-Zevrâ metni parantez içinde verilmiştir. Çalışma bir sonuç ile tamamlanmıştır. Anahtar kelimeler: ed-Devvanî, ez-Zevrâ, el-Hayderî, Şerh al ez-Zevrâ, ahkikMaster Thesis Et-Tahtî'nin Hulâsâtü'l-Akâid adlı eserinin edisyon kritiği ve muhtevasının değerlendirilmesi The edition critique of et-Tahtî's book called 'Hulâsat al-ʻAqâʼid,' and its content analysis(2020) Mosa, Kaıfı Murad; Keskin, Mehmeteş-Şeyh Abdülkadir b. eş-Şeyh Muhammed Said el-Tahtî Hicri XIII. Yüzyılda yaşamış bir İslam alimidir. Kendinden önceki İslam alimleri gibi inanç alanında 'Hulasatü'l-Akaid' adıyla bir eser yazmıştır. Fakat bu eser tahkik edilmediği gibi bildiğimiz kadarıyla üzerinde akademik bir çalışma da mevcut değildir. Bu tezde el-Tahtî'nin hem hayatı hem de adı geçen esri ele alınmıştır. Ayrıca el yazması eserin edisyon kritiği yapılarak muhtevası değerlendirilmiştir. Tezimiz bir giriş iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yazarın hayatı, eserleri, ve mezhebi mensubiyeti ele alınmıştır. İkinci Bölümde yazmanın incelenmesi ve metnin tahkiki yapılmıştır. Bu bölümde eserin ismi, yazılma nedeni, kitabın söz konusu müellife nisbeti, yazmanın özellikleri ve takip edilen metod incelenmiştir. Ayrıca yazma eserin edisyon kritiği yapılmıştır. El yazmasında yar alan ayet, hadis, yer ismi, özel isimler, mezhep isimleri ve kapalı ifadeler üzerinde dip notta durulmuştur. Çalışma bir sonuç ile tamamlanmıştır. Anahtar kelimeler: Mezhep, et-Tahtî, Hulasatü'l-Akaid, Akide, KelamArticle Evaluation of Thyroid Nodules in Children and Adolescents: Multicenter Study in Turkey(Galenos Publ House, 2021) Kaplan, Emel Hatun Aytac; Cakir, Aydilek Dagdeviren; Esen, Ihsan; Akbas, Emine Demet; Bitkin, Eda Celebi; Akyurek, Nesibe; Keskin, MehmetIntroduction: Ultrasonography and fine needle aspiration biopsy are reliable diagnostic methods used to predict malignancy in thyroid nodules. They are useful in identifying patients for therapy or preventing unnecessary surgery. Materials and Methods: The aim of this study was to compare clinical and ultrasonographic findings with fine needle aspiration biopsy and histopathological examination results in children with thyroid nodules. Retrospective study. This multicentre study included pediatric patients with thyroid nodules, followed up between July 2002 and November 2019 in nine Turkish Pediatric Endocrinology Units. Clinical, ultrasonographic, cytological and histopathological findings (malignant or benign) were analyzed retrospectively. Fine needle aspiration biopsy findings were classified according to American Thyroid Association criteria. Results: A total of 203 children were included, of whom 82.3% (n=167) were female. Mean +/- standard deviation age was 14.06 +/- 2.26 (range 3.7-19) years. Cytological diagnoses were: non-diagnostic or unsatisfactory 1.9%; benign 59.6%; atypia or follicular lesion of undetermined significance, suspicious for follicular neoplasm in 2.4%; suspicious for malignancy 12.8%; and malignant in 1.9%. Surgery was performed in 59 (29.1%) patients. In total 33 (16.3%) patients were diagnosed with malignancy. In patients with benign fine needle aspiration biopsy results, malignancy was detected in 17.6% when they underwent surgery. Malignancy was present in 44.4% of the patients with cytologically determined atypia or follicular lesion of undetermined significance. The diagnostic accuracy of fine needle aspiration biopsy was 79%. Conclusion: This study is first multicentre study investigating thyroid nodules in children and adolescents in Turkey. In this population fine needle aspiration biopsy has an important role in diagnosis, but ultrasonographic features of nodule should also be taken into consideration. Atypia or follicular lesion of undetermined significance may be of greater clinical significance than has previously been reported.Master Thesis Imamete Adn Imams in the Thought of Ali Shariati(2024) Atay, Kübra; Keskin, MehmetÖZET Ali Şerîatî (1933-1977) İran asıllı bir sosyolog, aktivist ve günümüz İslâm Mezhepler Tarihi açısından önemli bir fikir adamıdır. Şerîatî, çalışmalarını özellikle Sosyoloji ve Dinler Tarihi alanında yoğunlaştırmıştır. Onun fikirleri hem İran hem de Türkiye gibi diğer İslâm ülkelerindeki İslâmi çevreler üzerinde oldukça etkili olmuştur. Günümüzde İran, İmâmiyye Şîası'nın merkezi konumunda olduğu gibi aynı zamanda İran'ın resmi mezhebidir. İmâmiyye Şîası'nın merkezidir. Bu yüzden kendisine yöneltilen eleştiriler bakımından oldukça kapalıdır. Budan dolayı muhalif kişiler, fikirlerini açıkladıkları zaman tutuklanmalara ve ölümlere maruz kalabilmektedirler. Şerîatî, İranlı Şîî bir aileden gelmesine rağmen İran merkezli İmâmiyye Şîası'na sert eleştiriler yöneltmiştir. Bu yüzden Sünnîlikle itham edilmiştir. Bunun sonucunda da önce sürgün edilmiş daha sonra da hapsedilmiştir. 1977 yılında İngiltere'de kaldığı odada ölü bulunmuştur. İran istihbarat örgütü olan Savak tarafından suikaste uğradığına inanılır. Fikirleri İran dışında da ilgi görmüştür. Bundan dolayı fikirleri çağdaş İslâm akımları açısından da önemlidir. Şerîatî, Şîa İmâmet anlayışına farklı bir bakış açısı geliştirmiştir. Çalışmamızda Şerîatî'nin İmâmet ve imamlara bakış açısı ele alınmakla birlikte bu konuyla bağlantılı olan diğer dini meselelere de değinmeye çalıştık. Şerîatî, yaşadığı dönemde özellikle İran'ın için de bulunduğu sosyal ve toplumsal konuları anlaya bilmek açısından İmâmiyye Şerîatî İmâmiyye Şîası'nı da tarihi açıdan iyi bilmek gerekir. Bu yüzden İmâmiyye Şîası'na genel hatlarıyla değinmeye çalıştık. İmâmiyye Şîası'nı; Safevi Şîası ve Ali Şîası olarak isimlendirmiştir. Kendi Şîa anlayışını gerçek Şîa olarak kabul ettiği Ali Şîası olarak isimlendirmiştir. Biz de çalışmamızda isimlendirmeleri bu şekilde yapıp mukayeseli bir şekilde konuları incelemeye çalıştık. Şerîatî hakkında yazılan tezlere baktığımız zaman Şîîliğe yönelik açılım arayışları ve Şîîliğe bakış açısını ele alan tezler yazıldığını gördük. İmâmet ve İmamlar konusunda yapılan bir teze rastlamadığımız için bu konu üzerinde çalışmamızı yoğunlaştırdıkMaster Thesis In the Cultural Origins Ali Thought of Alevi Bektaşi Phisolophy: the Nesîmî Example(2014) Kacır, Adil; Keskin, MehmetAlevi- Bektaşi düşüncenin kültürel kaynaklarından olan Seyyid Nesîmî, mensub olduğu Hurufilik düşüncesini Alevi müktesabatına dâhil etmiş, İslam Mezhepleri Tarihi açısından önemli bir düşünce, fikir ve aksiyon adamıdır. O Kendinden sonraki birçok şairi etkilemiş ve fikirlerinden dolayı acı bir şekilde öldürülmüştür. Vefatı üzerinden asırlar geçmesine rağmen unutulmamış, felsefesiyle, kendine has üslubu ve deyişleriyle özellikle Alevi edebiyatında önemli bir değer olarak benimsenmiş, yedi ulu ozanların ilki ve öncüsü olarak anılmıştır. Nesîmî eserlerinde, Ehl-i Beyt'e olan aşır sevgisi neticesinde mürşidi olarak gördüğü Fazlullah-ı Esterebadi'yi yüceltmiş, onu Allah'ın insanlara bir fazlı olarak görmüştür. Ayrıca Hz. Ali hakkında velayet, imamet, yiğitlik, seçilmiş ve Allah'ın özünden yaratılmış olduğu algısından ilahlığa varıncaya kadar, farklı bir o kadar da karmaşık Ali telakkileri oluşturacak deyişler ve beyitler kaleme almıştır. Onun dilinden yazıya aksetmiş bu fikirleri, Hurufilik ve Vahdet-i vücud felsefesinden ayrı düşünülemez; çünkü Nesîmî'ye bu tasavvuru veren ve onu ölüme götüren unsurun, mensub olduğu felsefe olduğunu unutmamak gerekir.Master Thesis The Influence of Ehli Sunnah and Shia Conflict on the Historiography of Sects in Hijri Fourteenth Century (the Case of Tabarî and Ya'qubî))(2019) Azız, Sadıq Ibrahım; Keskin, MehmetAraştırmamızda Hicri III-IV. Asırda yaşamış biri Ehl-i Sünnet'in diğeri Şia'nın iki büyük tarihçileri olan Taberî (ö.310) ve Yakubî (ö.292)'nin İslam mezhepleri açısından önemli olan ve mezhepler arasında temel ihtilaf konusunu oluşturan erken dönem olaylarındaki tutumu ele alınmaktadır. Her iki tarihçi de el-Fitnetü'l-Kübra'yı (büyük fitneyi/erken dönem olaylarını) işleyen ilk tarihçilerdendirler. Çalışmamızda onların sosyal, kültürel ve siyasi arka planları yanı sıra 'fitne' kavramı ve ilk dönem olaylarına her iki tarihçinin bakışa farklılıklarını da ortaya koymaya çalıştık. Bu tez, büyük fitnenin hadiselerini öğrenmek için iki önemli kaynak olan Taberî ve Yakubî temel alınarak Hicri IV. Asırda ilk dönem olaylarını ele alan bir çalışmadır. Bu çalışma, bir taraftan fitne olaylarının derin bir şekilde idrak edilip anlaşılmasını sağlamaya çalışırken diğer taraftan da fitne olaylarını ele alan tarihçilerin olaylar karşısındaki tutumları incelemektedir. Hicri IV. Asırda Ehl-i Sünnet - Şia çatışmasını ve etkilerini ele alan bu çalışma aynı zamanda kaos ve düzensizlik döneminde grup ve hareketlerin ortaya çıkmasının yanında yeni kurulan Sünni ve Şii devletlerinin geçirdiği dönemlere de değinmektedir. Ayrıca Abbasilerin kendilerine karşı olan Şii hareketlerle olan çatışması ve Abbasi halifelerin Şii devletlerle olan ilişkileri incelenmektedir. Tezimiz bir giriş üç bölümden oluşmaktadır. Giriş kısmında araştırma planını metodo, sınırlıkları gibi konular üzerinde durularak en önemli kaynaklar ve referanslara işaret edilmiştir. Ayrıca Sünni-Şia çatışması ile ilgili ön bir değerlendirme yapılmış ve grupların ortaya çıkması ve teşekkül etmesinde erken dönem olaylarının izleri takip edilmiştir. Birinci bölümde: Büyük fitne olayının (ilk dönem olaylarının) kısa bir tarihçesi sunmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde: Sünni devlet olan Abbasi devleti ile Şii devlet olan Karamita ve Fatımiler arasındaki çatışmalara yer verilmiştir. Üçüncü bölümde: Hicri III - IV. Asırlarda Mezhepler Tarihini yakından ilgilendiren ilk dönem olaylarıyla ilgili tarihin tedvininde Ehl-i Sünnet ve Şia çatışmasını yanı sıra büyük fitnenin (erken dönem olaylarının) tarihsel analizi Sünni tarihçi olan Taberi ile Şii olan Ya'kubi örnekliğinde ele alınıp irdelenmiştir. Sonuç kısmında araştırmada varılan sonuçlar ve çıkarımlarla birlikte önerilere de yer verilmiştir. Anahtar kelimeler: Mezhep, Hicri IV. Asır, Sünnilik, Şiilik, Taberi, Ya'kubî Sayfa adedi: 470 Danışman: Doç. Dr. Mehmet KESKİNMaster Thesis Kâkâiyye'nin Tarihi ve İnançları: 'kuzey Irak Örneği' History And Beliefs Of Kakaiyye 'example Of Northern Iraq'(2020) Ahmed, Ahmed Abdullah; Keskin, MehmetKâkâiyye Mezhebi ezoterik ve kapalı görüşlülük ile karakterize edilen mezheplerden biri olup günümüzde dahi pek çok insan bu mezhep mensupları ve inançları hakkında bilgi sahibi değildir. Kâkâiyye, asıl itibariyle Kürt kökenli ve Hz. Ali'yi kutsayan dini ve sofi karakterli bir mezheptir. Mensupları Irak, İran, başta olmak üzere Pakistan, Afganistan, Azerbaycan, Hindistan, Rusya gibi ülkelerde yaşamlarını sürdürmektedir. Bu çalışmada genel olarak bu dini grubun tarihçesi, inançları üzerinde durulmuştur. Ancak Irak Kürt Bölgesinde yaşayan Kâkâiyye konusu detaylı bir şekilde ele alınıp incelenmiştir. Tez giriş iki bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde genel bir bakış ile Kâkâiyye'nin isimlendirilmesi, tarihçesi, kökeni ve temel inançları ele alınmıştır. İkinci bölümde Kuzey Irak Kürt Bölgesindeki Kâkâiyye incelenmiştir. Bu dini grubun bu bölgedeki doğuşu, tarihçesi, inanç ve ibadetleri, dini hiyerarşisi, örf ve adetleri, diğer din ve mezheplerle ilişkileri ve günümüzdeki durumu üzerinde durulmuştur. Çalışma bir sonuç, kaynakça ve resimlerin yer aldığı bir ekle tamamlanmıştır. Anahtar kelimeler: Mezhep, Kâkâiyye, Tarih, İnanç, Kuzey Irak, Kürt, İnançMaster Thesis Kelam Sciences in Ottoman State After the Edict of Islahat(2020) Arı, Büşra; Keskin, MehmetOsmanlı Devleti'nde, Tanzimat ve Islahat Fermanlarının ilanından sonra siyasi, sosyal, dini, ekonomik açıdan değişimler ve bazı sıkıntılar daha fazla görülmeye başlanmıştır. Batılı ülkeler Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışmışlardır. Batılı ülkelerin bu tavrı siyasi açıdan sorunlara sebep olmuştur. Gayri Müslimlere tanınan haklar ile onlar, ibadetlerini daha serbest bir şekilde yapmaya başlamışlardır. Bu durum Müslümanlar tarafından hoş karşılanmamıştır. Osmanlı Devleti'nin son döneminde ilmi çalışmaları ve alimlerin görüşlerini incelemek için devletin kuruluş yıllarından itibaren eğitim kurumları içerisinde büyük öneme sahip olan medreseleri dikkatli bir biçimde incelemek gerekir. Çünkü son dönem alimlerinin büyük çoğunluğu medreselerde eğitim almış kişilerdir. Dolayısıyla düşünce yapılarının oluşmasında medreseler etkili olmuştur. Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan yıkılışına kadar etkin olan bu eğitim kurumlarında okutulan eserlere bakılınca Eş'arilik mezhebinin Osmanlı medreselerinde etkili olan bir mezhep olduğu görülmektedir. Islahat Sonrası dönemde Anadoluda yaşamış olan İslam âlimleri arasında özellikle kelam ilminde yeniliğe gitmenin ihtiyacı hissedilmiştir. Zamanın şartları değiştikçe üzerinde durulan konular ve çağın ihtiyaçları da farklılık göstermiştir. Müteahhirin dönemi kelam ilmi o gün için artık yeterli görülmemekteydi. Zira bu kelam ilmi Yunan felsefesine, Yunan felsefesini yayan İslam filozoflarına, bazı filozofların felsefelerine, o zamanlar ortaya çıkan bidatçiler ile inkarcılara karşı ortaya konulmuştu. İslam dininin muhafızı konumunu üstlenen kelam ilminin ve kitaplarının ihtiyaca göre yenilenmesi gerekiyordu. Bu döneme 'Yeni İlmi Kelam' dönemi adı verilmiştir. Değişimin nasıl olacağı konusuda belirgin bir düşünce olmasa da bu konuda çalışmalar yapan ve önemli görüşler ortaya koyan alimler olmuştur. Bu çalışmada Osmanlı Devleti'nin son döneminde yeni ilmi kelamın öncüleri olarak tanınan Abdullatif Harputî, İzmirli İsmail Hakkı, Şehbenderzade Filibeli Ahmet Hilmi ve o dönemde Anadolu'da yaşamış yenilik taraftarı olan Gümüşhanevî, Seyyid Bey, Babanzade Ahmed Naim, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Mustafa Sabri Efendi gibi mütefekkir alimlerin hayatları, eserleri ve kelami görüşlerine yer verilmiştir. Yaşadıkları dönemin fikri, dini özelliklerine değinilmiştir.Article Magmatic Evolution of the Early Pliocene Etrusk Stratovolcano, Eastern Anatolian Collision Zone, Turkey(Elsevier, 2016) Oyan, Vural; Keskin, Mehmet; Lebedev, Vladimir A.; Chugaev, Andrey V.; Sharkov, Evgenii V.The Pliocene Etrusk stratovolcano, located in the northeast of Lake Van (Eastern Anatolia; Turkey), is one of the important volcanic centres in the Eastern Anatolian collision zone. Mt. Etrusk overlies a widespread volcanic plateau, consisting of basaltic and hawaiitic lavas formed by fissure eruptions between 4.9-4.5 Ma. These basic lavas contain a phenocryst phase consisting of olivine, plagioclase and clinopyroxene. Trace element ratio diagrams imply that these basic magmas were generated from a mantle that contained a clear subduction component that is related to the subducted sediments rather than fluids or altered oceanic crust. Results of the melting models on the basaltic plateau lavas indicate that there was a marked variation both in the mantle source mineralogy (i.e. the ratio of garnet peridotite to spinel peridotite in the source varies between 60/40% and 40/60%) and the degree of melting (i.e. F between 0.8-4%). This can be explained by a model in which magmas were generated by partial melting of both metasomatised lithospheric and deeper asthenospheric mantle sources in an extensional setting in response to the partial delamination of the lithospheric mantle of Eastern Anatolia and then mixed with each other during Pliocene times. Central eruptions that formed the Etrusk volcano lasted similar to 600 kyr between 43-3.7 Ma during Zanclean times. The estimated depth of the Etrusk magma chamber is similar to 9-12 km. The volcano erupted lavas with a rather narrow compositional range from latite to rhyolite, which are either transitional or mildly alkaline in character. The Etrusk lavas contain plagioclase, clino- and orthopyroxene, biotite, K-feldspar and rarely, minor amounts of olivine and amphibole in the phenocryst phase. A composite chemo-stratigraphic section of the volcano and petrological models indicate that the evolved lavas of the Etrusk volcano differentiated from a parental magma composition, which is similar to that of the most primitive plateau basalt lavas underlying the volcano, via the AFC process, and experienced at least two major magma replenishment episodes at 4.1 Ma and 3.8 Ma during the magma chamber evolution. (C) 2016 Elsevier B.V. All rights reserved.Master Thesis Mohammed Al-Baqer and His Position in Imamiyyah(2022) Erörs, Yunus; Keskin, MehmetGünümüzde yaşayan en büyük Şiî fırka, İmâmmiyye Şîa'sıdır. İmâmiyye, Hz. Muhammed (s.a.v) den sonra Hz. Ali ile başlayan ve onun soyundan gelen on iki imamın sırasıyla Hz. Peygamber'in dinî ve siyasî temsilcileri olduğunu iddia ederek ortaya çıkmış Şiî bir fırkadır. İmâmiyye, bu iddialarına dinî metinleri ve imamların bu metinlerle ilgili yaptıkları açıklamaları referans göstermektedir. İmamiyye'nin görüşlerinin önemli bir kısmını kendisine dayandırdığı imamlardan biri, Ca'fer es-Sâdık'ın babası Muhammed el-Bâkır'dır. İslamî kaynaklarda güvenilir bir tâbiîn kabul edilen el- Bâkır, menkibevî ve ilmî kişiliğiyle Ehl-i beyt medresesinin kurucusu sayılmaktadır. el-Bâkır'ın tefsir ettiği âyetler, rivayet ettiği hadisler ile ortaya koyduğu fikir ve görüşler, İmâmiyye inancının oluşmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu fırkanın başta imâmet olmak üzere birçok siyasî ve itikadî görüşleri, el-Bâkır'a nispet edilen rivayetler etrafında şekillenmiştir. Bu yönüyle el-Bâkır'ın İmâmiyye düşüncesine ektisinin mahiyetinin bilinmesi, siyasî ve itikadî görüşlerinin araştırılarak tespit edilmesi, önem arz etmektedir. İmâmiyye tarafından kendisine farklı bir rol biçilen el-Bâkır'ın imâmet anlayışının ortaya konulması, hakkındaki iddiaların aydınlanmasına bir katkı sağlayacaktır. Çalışmada imâmiyye kaynakları esas alınmıştır. Böylece imamiyye kaynaklarına göre el-Bâkır'ın İmâmiyye'deki yeri incelenmek hedeflenmiştir. Bu Çalışma bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde el- Bâkır'ın hayatı ve hakkında ileri sürülen imâmet, mehdîlik ve vasîlik iddiaları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde el-Bâkır'ın İmâmiyye düşüncesine etkisi, Ehl-i beyt medresesi ve el-Bakır'ın Hadis, Tefsir ve Fıkıh gibi İslamî ilimlerdeki yeri ile itikadî ve siyasî görüşleri ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Mezhep, Şîa, İmâmiyye, İmâmet, Muhammed el-BâkırMaster Thesis Molla Abdullah El-bitevâtî'nin Nadi'l İslam Fi İlmi'l-kelam Adlı Eserinin Edisyon Kritiği ve Muhtevasının Değerlendirilmesi(2019) Rahman, Abdulkhaleq Ahmed; Keskin, Mehmetel-Bitevâtî Hicri XIII. Yüzyılda yaşamış bir İslam alimidir. Kendinden önceki İslam alimleri gibi inanç alanında 'Nadi'l-İslam fi İlmi'l-Kelam' adıyla bir eser yazmıştır. Fakat bu eser tahkik edilmediği gibi bildiğimiz kadarıyla üzerinde akademik bir çalışma da mevcut değildir. Bu tezde el-Bitevâtî'nin hem hayatı hem de adı geçen esri ele alınmıştır. Ayrıca el yazması eserin edisyon kritiği yapılarak muhtevası değerlendirilmiştir. Yazmanın edisyon kritiği yapılırken yazmada yer alan hadisler, ayetler, fırkalar, özel isimler hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca mevcut olan iki yazma nüsha karşılaştırılmıştır. Tezimiz bir giriş üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yazarın hayatı ele alınmıştır. İkinci Bölümde yazarın Kaza ve kader, husün ve kubuh, Nübüvvet ve Risalet, Mucize ve keramet, Melekler ve Cinler, İman, Ahiret Ahvali gibi belli başlı görüşleri ele alınıp incelenmiştir. Müellifin bu konulardaki görüşleri başta mensubu olduğu Eş'arilik olmak üzere İslam düşüncesindeki yerinin tesbitine gidilmiştir. Üçüncü bölümde yazma eserin her iki nüshası karşılaştırılarak edisyon kritiği yapılmıştır. Eserin tahkiksiz basımı da bu arada değerlendirilmiş yazma nüsha ile olan farklılıklarına dikkat çekilmiştir. El yazmasında yar alan ayet, hadis, yer ismi, özel isimler, mezhep isimleri ve kapalı ifadeler üzerinde dip notta durulmuştur. Çalışma bir sonuç ile tamamlanmıştır. Anahtar kelimeler: el-Bitevâtî, Kelam, Nadi'l-İslam fi İlmi'l-KelamArticle Petrology and Geochemistry of the Quaternary Mafic Volcanism To the Ne of Lake Van, Eastern Anatolian Collision Zone, Turkey(Oxford Univ Press, 2017) Oyan, Vural; Keskin, Mehmet; Lebedev, Vladimir A.; Chugaev, Andrey V.; Sharkov, Evgenii V.; Unal, EsinCollision-related Quaternary mafic volcanism to the north of Lake Van (Eastern Anatolia, Turkey) occurred by eruptions from both volcanic centres and extensional fissures trending approximately north-south. We report new major, trace and rare earth element abundances, Sr-Nd-Pb isotope ratios and K-Ar ages for basaltic and more evolved hawaiitic and mugearitic lava flows. The new K-Ar ages indicate that magmatic activity occurred between 1.0 and 0.4 Ma. The volcanic products consist of mildly alkaline lavas, ranging in composition from basalt to hawaiite and mugearite. Energy-constrained assimilation and fractional crystallization (EC-AFC) model calculations suggest that the least evolved basaltic samples were unaffected by the combined effects of fractional crystallization and crustal contamination processes, in contrast to the more evolved hawaiitic and mugearitic lavas, which have experienced up to 2-3% crustal assimilation. Calculations based on crustal temperatures and Curie point depths indicate that the magma chamber, from which the basic to evolved lavas were derived, might be located at a depth of around 6-8 km, within the upper crust. Enrichment of large ion lithophile elements and light rare earth elements relative to high strength field elements, and higher Sr-87/Sr-86 and Pb isotopic ratios and lower Nd-144/Nd-143 of the least evolved basaltic samples indicate that the mantle source region of the Quaternary mafic magmas might have been enriched by melts that were derived from subducted sediments with a partial melting degree of around 10% rather than from Altered Oceanic Crust melts and fluids. Our model melting calculations show that the basaltic melts might have been produced by melting of a mantle source containing both amphibole and garnet with a partial melting degree of similar to 3%. Results of our petrological models indicate that a metasomatized mantle source, which was infiltrated by a mixture of 93% mantle melt and 7% sediment melt plus 0.01% residual rutile, added to mantle melt, could have been the source composition of the basaltic melts that produced the Quaternary mafic volcanism.Doctoral Thesis The Process of Hanafi's Creed From Abu Hanifa To Maturidi(2019) Sarıbulak, Zekerya; Keskin, MehmetBu çalışma, Ebu Hanife'nin itikadî görüşlerinin Matüridî'ye kadar uzanan süreci konu edinmektedir. Bir giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Ebu Hanife'nin hayatı, ilmî kişiliği, kelamcılığı, eserlerinin aidiyetiyle ilgili şüpheler ve kısaca bazı temel görüşleri ele alınmıştır. Dönemin siyasi kargaşaları ve ilmi durumun gereği, Ebu Hanife itikat alanıyla ilgilenmiştir. Ayrıca erken dönem eserlerde mevcut olan kayıtlara göre, eserlerin aidiyet problemi bulunmamaktadır. Fakat ilk dönem eserleri olmaları hasebiyle konulara göre tasnif edilmemişlerdir. İkinci bölümde Matüridî'nin hayatı, ilmî kişiliği ve kısaca temel görüşleri ele alınmıştır. Erken dönem eserlerde onunla ilgili çok az malumat vardır. İlim icazet silsileleri Ebu Hanife'ye dayanan dört hocadan ders almış ve Ebu Hanife'nin eserlerini bu hocalarından rivayet etmiştir. Bu yolla Matüridî'nin ilim silsilesi Ebu Hanife'ye dayanmaktadır. Üçüncü bölümde Ebu Hanife'nin itikadî görüşlerinin Maveraunnehir bölgesine girişi ele alınmıştır. Onun itikadî görüşlerini bölgeye taşıyan bizzat öğrencileri olmuştur. Bu öğrencilerin ders halkalarında yetişen Hanefî âlimlerin birçoğu kelamla ilgilenmiştir. Fakat bunların arasında sistematik kelam yapan bir kelamcı olmadığı için Ebu Hanife ve Matüridî arasındaki dönemde, bölge kelam açısından kapalı bir muhit olmuştur. Dördüncü bölümde ise Ebu Hanife ve Matüridî'nin itikadî/kelamî görüşleri detaylı ele alınmıştır. Matüridî'nin ihtilaf yaratacak kadar önemli olmayan bazı kelamî görüşleri dışında, esasta Ebu Hanife'nin itikadî görüşlerinin devamı olduğu kanaatine varılmıştır.Master Thesis Salaf and Salafism According To Ramadan Al-Bûtî(2021) Ekinci, İshak; Keskin, MehmetÇağdaş İslâm âlimlerinden biri olan Muhammed Said Ramazan el-Bûtî, İslâm düşüncesinin saf, katıksız, bid'ât ve hurafelerden arınmış fikirleri ortaya koymayı hedeflemiştir. Bûtî'ye göre Selefilik bir mezhep olmaktan çok zamansal bir aşamadır. O ilk üç asırda yaşayanları Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat çizgisinde saymıştır. Ehl-i Sünnet'in Selef asrı ile sınırlı olmadığını belirten Bûtî, hangi asırda yaşarsa yaşasın Selef'e ait ilmin kurallarına bağlı kalan herkesin söz konusu daire içerisinde olduğunu söylemiştir. Selefilik tabirini muayyen bir mezhep/grup olmadığını belirten Bûtî, Selefe tabi olma ile Selefi mezhep edinmeyi kesin çizgilerle birbirinden ayırmıştır. Bu çalışma bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Bûtî'nin hayatı giriş bölümünde işlenmiştir. Birinci bölümde Selef ve Selefilik konularına değinilmiştir. İkinci bölümde ise Bûtî'nin Selefilik ile ilgili temel düşünceleri ele alınmıştır. Ülkemizde Bûtî'nin farklı alanlardaki fikirleri üzerinde çalışmalar bulunmaktadır. Ancak Selefilik ile ilgili eserleri ve düşünceleri olmasına rağmen, bu konu ile ilgili görüşlerini ele alan bir çalışmaya rastlanılmamaktadır. Bûtî'nin çağdaş bir âlim olması ve Selefilik ile ilgili eseri olması hasebiyle onun Selefilik hakkındaki düşünceleri önem arz etmektedir. Bu çalışmada onun konuya bakışı irdelenmiştir.Master Thesis Salaf and Salafiyya Accordi̇ng To Ibn Taymiyya(2020) Yeşilova, Selma; Keskin, Mehmetİslam mezhep ve ekolleri içerisinde ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı, bir mezhep mi yoksa bir zihniyet mi olduğu hususlarında tartışmaların yaşandığı Selefiyye son zamanların en çok tartışılan konularından biridir. Selef ve Selefiyye kavramları çerçevesinde ortaya çıkan tartışmalar, farklı tarihsel arka plandan dolayı çeşitlilik arz etmektedir. Selef kavramının neye işaret ettiği hususunda genel bir uzlaşıdan söz etmek mümkünken Selefiyye ile ilgili aynı durumdan bahsetmek zor görünmektedir. Selefiyye tartışmalarında adı en çok gündeme gelen şahsiyet şüphesiz İbn Teymiyyedir (ö. 728/1328). Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) bütün Selefi ekoller için önemli bir figür olmasına rağmen Selef ve Selefiyye ile ilgili çalışmaların merkezinde hep İbn Teymiyye olmuştur. Eserlerinde bu kavramları çok sık kullanan İbn Teymiyye bu kavramların her zaman gündemde kalmasına da katkıda bulunmuştur. İbn Teymiyye'nin bütün eserlerinde Selef ve Selefiyye kavramlarının yoğun bir şekilde kullanıldığı herkesin malumudur. Selefiyye ekolünün oluşmasında büyük etkisi olan İbn Teymiyye eserlerinde bu kavramların anlamlarını, Selef ve Selefiyye'den kasdın ne olduğunu, Selef denilince akla kimlerin geldiğini ve Selef'in hangi döneme dayandırılması gerektiğini açıklamaya çalışmıştır. Kendisi de Selefi prensipler uğruna mücadele etmekten, doğru kabul ettiği görüşleri savunmaktan ve bu görüşlere uygun düşmeyen düşünce ve bid'atlerle savaşmaktan asla vazgeçmemiştir. Bundan dolayı da görüşleri yüzünden birçok sıkıntılara maruz kalmış ve çeşitli işkencelerden geçmiştir. Biz de bu çalışmamızda İbn Teymiyye'nin uğrunda bu kadar sıkınıntılara katlandığı Selef ve Selefiyye ile Selef metoduna yakından bakmaya çalışacağız. Selef ve Selefilikle ilgili ya da İbn Teymiyye ile ilgili yapılan çalışmalara baktığımızda genel olarak bu konuların ayrı ayrı ele alındığı tespit edilmiştir. Yani bu konular ayrı ayrı ele alınmış olup birebir İbn Teymiye'nin bu kavramları nasıl kullandığı, bu kavramlara nasıl bir anlam yüklediği, onun Selef'ten kimleri kastettiği, Selefiyye ekolünün görüşlerinin ne olduğu ve bu ekolün diğer mezheplere ve fikirlere bakış açısının ne olduğu gibi konulara değinilmediğini fark ettik. Bu çalışmada öncelikle İbn Teymiye'nin eserleri ve bu konuda yapılan diğer çalışmalar doğrultusunda konu aydınlatılacak ve değerlendirmeler yapılacaktır. Esasında Selef ve Selefiyye kavramlarının ve Selefilik hareketinin kurucusu sayılan İbn Teymiye ile beraber değerlendirilmesi ve araştırılması yerinde olacaktır. Umuyoruz ki çalışmamız bu alandaki boşluğu dolduracak ve bu konuda çalışma yapacak olanlara yardımcı olacaktır.Master Thesis The Life of İmam Bayhaqi and His Opinion of Creed(2013) Yiğit, Eyüp; Keskin, MehmetBeyhâkî IV. yüzyıl sonu ile V. yüzyılda yaşamış önemli şahsiyetlerden birisidir. Özelde hadis âlimi genelde ise İslâmi ilimlerin hemen hepsinde otorite diyebileceğimiz bir konumdadır. Burada Beyhâkî'nin hayatı, ilmi çalışmaları ve itikadi fikirleri ele alınmaya çalışılmıştır. İtkadi fikirleri ele alınırken 'el İtikad ve'l Hidaye' adlı eseri ölçü alınmıştır. Bu eser tamamıyla itikadi konulara ayrılmıştır. Müellif itikadi konuları incelerken ayet ve hadislerin ışığında fikirlerini ortaya koymaya çalışmıştır. Mantık yürütme teknikleri ile uğraşmaz öncelikli ikna yöntemi ayet ve hadislerdir. Ayet ve hadisleri tefsir, tevil veya yorumlamaya tabii tutmaz olduğu gibi bırakır. Eserin genel itibariyle sistematik olmadığı söylenebilir çünkü birbirine yakın konular dahi kitabın farklı yerlerine serpiştirimiş vaziyettedir. Bu tasnif sistemi muhalifler tarafından eleştirilmiş ve kendisinin selefi veya ashabu'l hadis tarafdarı olarak değerlendirilmesine sebep olmuştur. Yazdığı eserlerle Beyhâkî Şafiî-Eş'arî ekolünde önemli bir yer tutmuştur. Bu mezhepte hem fıkhi hem de itikadi konularda fikirlerini beyan etmiştir. İmam Şafiî'nin eserleri ve mezhebi üzerinde ciddi katkılarda bulunmuştur. Aynı şekilde Eş'arî'nin düşünce ve fikirlerinin yayılması noktasında faydalı çalışmalarda bulunmuştur. İtikadi konuların tamamında fikirler beyan etmiştir.