Browsing by Author "Keskin, Mehmet Emin"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bir Üniversite Yoğun Bakım Ünitesinde Eritrosit Süspansiyonu Transfüzyon Değerlendirmesi: Retrospektif Çalışma(2021) Tekeli, Arzu Esen; Keskin, Mehmet EminAmaç: Yoğun bakım ünitemizde bir yıllık eritrosit süspansiyonu transfüzyonları incelendi. Transfüzyon uygulama kararları ve bu kararların arkasındaki kriterlerin ortaya konulması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Ocak 2017- Ocak 2018 tarihleri arasında Anesteziyoloji ve Reanimasyon kliniği yoğun bakım ünitesinde yatan ve herhangi bir nedenle eritrosit süspansiyonu transfüzyonu uygulanan 188 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar aktif kanama nedeni ile eritrosit süspansiyonu replasmanı yapılanlar (Grup K) ve aktif kanama olmaksızın resplasman yapılanlar (Grup NK) olarak ayrıldı. Hastaların demografik verileri, yatış tanıları, yoğun bakım kabulünün ilk 24 saatinde APACHE değerleri, eşlik eden hastalıklar, replasman için karar verildiğinde mevcut hemoglobin (Hb) değeri, hastaların yoğun bakımda yatış süreleri not edildi. Bulgular: Grup K’da hastaların yaşlarının Grup NK’dan anlamlı (p < 0.05) olarak daha düşük olduğu görüldü. Grup K’da komorbidite oranının Grup NK’dan anlamlı düşük olduğu izlendi (p < 0.05). Yoğun bakımda ilk 24 saatte bakılan APACHE değerlerinin Grup K’da anlamlı düşük (p < 0.05) olması dikkati çekti. Replasman kararı verildiğinde bakılan Hb değerleri açısından yapılan karşılaştırmada Grup K’da Hb değerlerinin anlamlı yüksek olduğu (p < 0.05) görüldü. Yoğun bakım yatış sürelerinde ise Grup NK’ nın belirgin farkla (p < 0.05) önde olduğu izlendi. Sonuç: Oluşturulmuş bir transfüzyon protokolü olmamakla birlikte esas belirleyicinin Hb değeri olduğunu, bununla birlikte diğer faktörlerin de etkili olduğunu gözlemledik. Aktif kanaması olmayan hastalarda, kanıtlar kan transfüzyonları ile daha konservatif bir yaklaşım önermektedir. Yoğun bakımda yatan hastalarda transfüzyon stratejilerini kişiselleştirmek ve etkenlerin farklı kombinasyonlarının ortak etkilerini ölçmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge The Effect of Sugammadex on Coagulation in Pregnant Rats(2020) Keskin, Mehmet Emin; Kaplan, Havva SayhanGiriş ve Amaç Sugammadeksin, bazı çalışmalarda koagülasyon parametrelerini etkilediği bildirilmiştir. Ancak gebelerde sugammadeksin, koagülasyon üzerine etkileri yeterince araştırılmamıştır. Sugammadeksin gebelere uygulanmasında tedbirli olunması belirtildiği için bu çalışmada sugammadeks uygulamasının gebe ratlarda rutin koagülasyon testleri ve koagülasyon faktörleri (FII, FV, FVII, FVIII, FIX, FX) üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metod Etik kurul onayı alındıktan sonra, ağırlıkları 230-380 g. arasında değişen 12 si 19-20. gebelik gününde olan toplam 24 adet dişi Winstar albino cinsi rat rastgele 4 gruba ayrıldı. Gruplar; kontrol grubu (grup K, n=6), sugammadeks grubu (grup S, n=6), gebe grubu (grup G, n=6) ve gebe sugammadeks grubu (grup GS, n=6) olarak belirlendi. Tüm gruplara 50 mg/kg ketamin, 10 mg/kg ksilazin intraperitoneal olarak uygulandı. Grup K ve G'ye 1 ml/kg SF uygulandı. Grup S ve GS'ye 16 mg/kg dozunda sugammadeks uygulandı. Tüm ratlarda SF ve sugammadeks uygulamasından 30 dakika sonra kan numunleri alındı. Alınan kan numunelerinden elde edilen plazmada PT(INR), aPTT, fibrinojen, Faktör II, V, VII, VIII, IX, X çalışıldı. İşlem sonrası hayvanlar servikal dislokasyon tekniği ile sakrifiye edildi. Çalışılan değerler, gruplar arasında istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular Gebe grubunda (grup G ve grup GS), gebe olmayan gruba (grup K ve grup S) göre ratların ağırlık ortalamaları istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu. PT süresi ortalamaları ve INR oranı ortalamaları gebe grubunda (grup G ve grup GS). gebe olmayan gruba (grup K ve grup S) göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu. Çalışılan diğer parametrelerin tümünde sugammadeks ve SF uygulanan gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmedi. Sonuç Sugammadeks uygulamasının gebe ratlarda rutin koagülasyon testleri ve koagülasyon faktörleri (FII, FV, FVII, FVIII, FIX, FX) üzerine etkisinin olmadığı kanısındayız.Article Impact of Covid-19 Pandemic on the Circadian Rhythm of Cesarean Section Deliveries(Lippincott Williams & Wilkins, 2024) Gunes, Haci Yusuf; Keskin, Mehmet EminCircadian rhythms synchronize all biological functions, enabling humans to foresee and respond better to periodic environmental changes. The coronavirus disease (COVID-19) lockdown regulations significantly changed the lighting conditions in pregnant women, leading to chronological disruption. This study aimed to investigate the impact of the COVID-19 on the circadian rhythm of cesarean deliveries. We investigated whether the circadian rhythm of cesarean section deliveries changed during the first year of the COVID-19 pandemic at a tertiary hospital in Van Province, eastern Turkey. We analyzed the distribution of birth times for 1476 cesarean deliveries performed between March 01, 2020 and January 20, 2021 (1st year of the COVID-19 pandemic) and compared this information with data from 1194 cesarean deliveries performed during a similar period in the previous year. The primary outcome was the change in the circadian rhythm of cesarean deliveries. Secondary outcomes included cesarean section (CS) delivery rates, indications for CS, 1st and 5th minutes Appearance (skin color), Pulse (heart rate), Grimace (reflex irritability), Activity (muscle tone), and Respiration scores, and anesthesia technique use rates. Regarding the time distribution of CS deliveries in the first year of the COVID-19 pandemic, the maximum number of cesarean deliveries (n = 234, 16%) occurred between 14:00 and 16:00 (P = .112). Cesarean deliveries in pre-COVID-19 group were most frequently performed between 10:00 and 12:00, at a rate of 18% (n = 216) (P = .001). In both groups, the time point at which CS deliveries were the least performed was 04:00 to 06:00, and the rates were different (n = 35, 2% and n = 14, 1%, respectively) (P = .022). A 4-hour phase shift was detected at the peak of the birth time in the first year of the COVID-19 pandemic compared to the previous year. These results suggest that the circadian rhythm of cesarean deliveries is affected by the pandemic.Article Pnömonili Olgularda Akciğer Ultrasonografisinin Prognoz Üzerine Etkisi(2021) Üney, Brahim Halil; Keskin, Mehmet Emin; Ekin, Selami; Arısoy, Ahmet; Kaplan, Havva Sayhan; Günbatar, HülyaAmaç: Çalışmamızda pnömoni ön tanısı ile Göğüs Hastal ıkları Kliniğinde ve Anestezi Yoğun Bakım Ünitesinde takip edilen olgularda akciğer ultrasonografisinin prognostik faktörlere (parapnömonik efüzyon, ampiyem geli şimi vs.) etkisini incelemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmamıza 01.01.2017 - 01.06.2018 tarihleri aras ında Van Yüzüncü Y ıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastal ıkları Kliniğinde ve Anestezi Yoğun Bak ım Ünitesinde pnömoni ve/ veya plevral efüzyon ön tanısı ile takip edilen 50 hasta dâhil edildi. Hastalar akciğer ultrasonografisi ile takip edilerek, bu olguların prognozunu etki leyen faktörler incelendi. Bulgular: Çalışmaya dâhil edilen hastaların 16’s ı kadın (%32), 34’ü erkek (%78); yaş ortalamaları 60.4±19.4 (min. 15- max. 87) idi. Plevral efüzyon olguların %56’s ında saptand ı. Torasentez yapılan hastalarda Light kriterleri değerlendirildiğinde ortalama LDH ( 593.89±832.6), glukoz (102.50±46.67 mg/dl); albümin (2.93±3.46g/dl) olarak saptandı. 28 olgunun %28,57’si transuda, %71,42’si eksuda olarak de ğerlendirildi. Torasentez yapılan 28 olgunun s ıvı hemogram analizlerinde % 39,3 ‘ünde lenfosit, % 46,4’ünde nötrofil, % 14,3 ‘ünde eosinofil hâkimiyeti mevcut idi. Tüberküloz ön tan ısı nedeni ile 4 olguda bakılan ADA düzeyi ortalama 48,75 ±2,5 IU/L (min. 45- max 50) olarak saptandı. 4 olguya tüp torakoskopi, 1 olguya dekortikasyon yapıldı, fibrinolitik ge reken hasta olmad ı. Olguların ortalama yatış süresi 7.78±5.44 gün (min. 2-Max 22) idi. Sonuç: Çalışmamızda ortaya çıkan veriler ne ticesinde akciğer ultrasonografisinin, giri şimsel işlemlerde yüksek başarısı, komplikasyonun az oluşu ve en önemlisi başta yo ğun bak ım olmak üzere hasta ba şında işlem imkânı sunması gibi avantajları nedeniyle güncel pratikte daha sık kullanılması gerekliliğini desteklediği kanaatindeyiz.specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge A Survey Study on Anesthesiology and Reanimation Physicians' Approaches To Breastfeeding Patients(2024) Okur, Mehmet Selim; Keskin, Mehmet EminGiriş ve Amaç: Anesteziyoloji ve Reanimasyon alanında çalışan hekimlerin emziren hastalara yönelik farkındalıklarını, perioperatif yaklaşımlarını, mevcut kılavuzlara ne derece aşina olduklarını ve kılavuz önerilerini ne sıklıkla uyguladıklarını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Verileri toplamak amacıyla anket yöntemi kullanılmıştır. Perioperatif emzirme ile ilgili kılavuzlar temel alınarak, 20 sorudan oluşan özgün bir anket hazırlanmıştır. Ankete 382 anestezi hekimi katılmıştır. Anket, katılımcılara online platformlar üzerinden dağıtılmış ve sonuçlar yine online platformlar aracılığıyla toplanmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan 382 katılımcıların %48,2'si (n=184) kadın, %51,6'sı (n=197) erkekti. Katılımcıların perioperatif emzirme konusunda herhangi bir eğitim alma oranı %8,9 idi. Katılımcıların %64,7'si çalıştıkları kurumun anestezi kliniğinde perioperatif emzirme ile ilgili herhangi bir protokol bulunmadığını belirtti. Çalıştığı kurumda protokol bulunma oranı eğitim alan grupta anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p=0,012). Ankete katılanların %64,9'nun herhangi bir yönergeye veya protokole aşina olmadıkları gözlendi. Ayrıca aşina olunan en yaygın kaynak %18,6 ile Amerikan Anesteziyologlar Derneği olarak belirlendi. Katılımcılardan eğitim alan grupta aşinalık oranları daha yüksek bulundu. Katılımcılara cerrahi işlem geçirecek olan doğurganlık çağındaki hastaların preoperatif değerlendirilmesinde emzirme durumu sorgulama oranı eğitim alan grupta anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p=0,002). Katılımcıların cerrahi işlem geçirecek olan emziren hastalara önerilerde bulunma oranı eğitimli grupta anlamlı olarak daha yüksek çıktı (p=0,003). Katılımcıların %55.8'i perioperatif kullanılan ilaçlar ile alakalı kaynaklara aşina olmadığı bulundu. Sonuç: Çalışmamızda anestezi hekimlerinin emziren hastalara yönelik farkındalık düzeylerinin düşük olduğunu, perioperatif emzirme ile ilgili kılavuzların, yönergelerin ve kaynakların yeterince bilinmediğini ve bu önerilerin uygulanmasında yetersiz kalındığını belirledik. Ayrıca, eğitim durumunun bazı sonuçlar üzerinde anlamlı farklılık yarattığını tespit ettik. Farkındalığı artırmak, önerilerin uygulanmasını desteklemek ve kılavuzların daha etkin bir şekilde kullanılabilmesi için eğitim süreçlerinde bu konuya daha fazla önem verilmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Anahtar Kelimeler: Anesteziyoloji ve reanimasyon, perioperatif emzirme, anne sütü