Browsing by Author "Koşal, Volkan"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Detection of Sperm Dna Damage in Benign Prostatic Hyperplasia Model in Rats(2018) Koşal, Volkan; Gülyüz, Fetih; Uslu, Barış AtalayKoşal V, Ratlarda deneysel benign prostat hiperplazisi modelinde sperm dna hasarı tespiti. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Dölerme ve Suni Tohumlama Anabilim Dalı, Veteriner Programı Doktora Tezi, Van, 2018. Bu çalışmada testosteron hormonu kullanılarak oluşturulan benign prostat hiperplazisi modelinde sperm DNA hasarının tespit edilmesi amaçlandı. Bunun için ortalama 200 gr canlı ağırlığa ulaşmış erkek Albino Wistar Ratlar kullnıldı. Hayvanlar her bir grupta 6 rat olacak şekilde üç gruba ayrıldı. 1. Grup; placebo, 2. Grup; günlük 3 mg/kg dozunda, 3. Grup; günlük 5 mg/kg dozunda testosteron 30 gün süre ile intramusculer olarak yapıldı. Uygulamalar sonunda sacrifiye edilen ratlardan sperma örnekleri alındı. Sperm DNA hasarı, motilite, anormal sperm oranı ve yoğunluk analizleri yapıldı. Sperm DNA hasarı tespitinde COMET yönteminden faydalanılarak hazırlanan preperatlar 0 (hasarsız), 1 (az hasarlı), 2 (hasarlı), 3 (orta hasarlı), 4 (çok hasarlı) olarak derecelendirilerek her grup için yaklaşık 2000 adet sperm sayıldı. Derecelendirme sonucu üç farklı hasar tespit yöntemi kullanılarak hasar oranları tespit edildi. Sperm DNA hasar oranları; 1. grupta %3.87454, 2. grupta %9.35852, 3. grupta %15.2616. Arbitrary unite göre; 1. grupta %1.199262, 2. grupta %4.08116, 3. grupta %6.29845. Genetik hasar indeksine göre; 1. grupta %5.5351, 2. grupta %17.0475, 3. grupta %27.374 değerlerinde hasar boyutu gözlendi. Bu verilerin istatistiksel olarak anlamlı olup kullanılan testosteron miktarına bağlı alarak sperm DNA hasarının arttığı tespit edildi (p<0.001). Motilite muayenesi sonucu 1. grup %90, 2. grup %80, 3. grup %80 değerlerine sahipti. Uygulanan testosteron düzeyinden bağımsız olarak motilite oranında düşüş gözlendi (p<0.006). Sperm yoğunluğu muayenesi sonucunda tüm grupların etkilenmediği tespit edildi, istatistiki bir fark bulunamadı (p>0.05). Anormal sperm oranı 1. grup %5.75, 2. grup %11.88, 3. grup %17 değerlerine sahipti. Uygulanan testosteron düzeyine bağlı olarak anormal sperm oranında artış tespit edildi (p<0.001). Sonuç olarak; ekzojen testosteron hormonu kullanılarak oluşturulan benign prostat hiperplazisi modelinde, sperm DNA hasarı oranının arttığı, motilite ve anormal sperm oranının olumsuz olarak etkilendiği, sperm yoğunluğunun ise etkilenmediği tespit edildi. Anahtar Kelimeler: COMET, DNA hasarı, sperm.Anahtar Kelimeler: COMET, DNA hasarı, sperm.Article Diklofenak Sodyumun Rat Uterusundaki Oksidatif Stres ve Bazı Üreme Hormonları Üzerine Etkisinin Araştırılması(2024) Demirhan, Yasin; Koşal, VolkanDiklofenak sodyum (DS), non-steroit anti-inflamatuar ilaçtır (NSAID). DS, etkisini siklooksijenaz-1 (COX-1), siklooksijenaza (COX-2) bağlanarak ve araşidonik asidin şelasyon yoluyla proinflamatuar prostaglandinlere dönüşümünü önleyerek gösterir. Bu çalışmanın amacı dişi sıçanlarda DS'nin hem üreme dokusu antioksidan enzimlerinin hem de serum üreme hormonlarının mRNA ekspresyonları üzerindeki etkisini araştırmaktı. Toplam 28 adet dişi albino Wistar sıçan rastgele 4 gruba ayrıldı (Kontrol, I-II-III). Kontrol grubuna herhangi bir tedavi uygulanmadı. Grup I-II-III'e 3 gün boyunca günde bir kez 2,5 mg/kg DS dozu intramüsküler olarak enjekte edildi. 3. DS uygulamasından sonra Grup I(2 saat), Grup II(48 saat) ve Grup III(7 gün) sakrifiye edildi. Uterus ve ovaryum dokularında süperoksit dismutaz1 (SOD1), glutatyon-peroksidaz (GPx) ve katalaz (CAT) ile serum mikrozomal prostaglandin E sentaz-2 (mPGES-2), östrojen reseptörü α (ERα), β (ERβ) ve progesteron (PR) analizleri PCR yöntemiyle yapıldı. Tüm tedavi gruplarında uterus ve ovaryumda CAT düzeyleri azaldı (P<0.001). Uterin SOD1 analizinde grup I-II'de artış, grup III'te azalma görüldü (P<0.001). Ovaryum SOD1'i seviyesi grup I'de arttı, grup II-III'de azaldı (P<0.001). ERα, ERβ tedavi edilen gruplar I-II-III'de arttı (P<0.001). PR düzeyleri grup I-III'de arttı, grup II'de azaldı (P<0.001). mPGES grup I'de azaldı, grup II-III'de arttı (P<0.001). Sonuç olarak DS kullanımının dişi sıçanların üreme sistemindeki bazı antioksidan enzim ve hormonların mRNA ekspresyonunda olumsuz değişikliklere neden olduğu gözlendi. Bu çalışmadan elde edilen veriler ışığında hem insan hem de hayvan sağlığında yaygın bir uygulama olan DS uygulamasını takiben dişi sıçanların çiftleştirilmesinin yedi gün ertelenmesi önerilmektedir.Article The Effects of Different Levels of Rosehip Fruit Added in the Rations of Laying Hens Raised Under High Altitude and Cold Stress on Some Blood Parameters, Rectal Temperature, Fertility Rate and Chick Quality(2021) Belhan, Saadet; Aldemir, Resit; Demirel, Murat; Koşal, Volkan; Tekeli, Ahmet; Yıldız, Serhat; York, Ibrahım HakkıThis study was carried out to determine the effects of different doses (5g/kg, 10g/kg, 15g/kg) of rosehip fruit, which is a source of ascorbic acid (vitamine C), on fertility rate, chick quality and some blood parameters in the feed of breeder hens and roosters raised under high altitude and cold stress. It was applied during 12-week trial. While the fertility rate was not significantly affected by the treatments, the plasma vitamine C content of the laying hens was significantly affected by the treatments (P < 0.0001). While the lowest plasma vitamine C content was determined as 34.54 µg/ml in the control group, it was determined as 53.23, 133.40 and 214.69 µg/ml in the groups receiving rosehip fruit, respectively. When the blood plasma values were examined, the difference among the groups was found to be significant only in terms of triglyceride values in laying hens and uric acid values in roosters (P < 0.05). Likewise, the difference among the groups in terms of hatching body weight values of chicks was found to be statistically significant (P < 0.05). As a result, it can be said that 5 g/kg rosehip fruit can be added to the diets of breeder hens and roosters exposed to high altitude and cold stress.Article Geriatrik (3 Yaşlı) Erkek Ratlarda Üreme Parametrelerinin Araştırılması(2023) Başbuğan, Yıldıray; Koşal, Volkan; Kömüroğlu, Ahmet Ufuk; Keles, Omer FarukYaşlanmaya bağlı olarak pek çok sağlık sorunu görülmektedir. Bu sorunlardan biri de üreme sistemindeki problemlerdir. Üreme sistemi sorunlarına alt üriner sistem semptomları, prostat hastalıkları, düşük dölverimi, testis fonksiyon bozuklukları neden olur. Bu çalışmadaki amaç geriatrik (3 yaş) ve genç (3 aylık) sıçanların üreme parametrelerinin karşılaştırılması oldu. 3 yaşındaki bir rat ortalama 90-95 yaşındaki bir insana denk gelmektedir. Bu amaçla geriatrik (3 yaş) ve genç (3 aylık) ratlarda sperm analizi, testis ve prostat histopatolojisi, testiküler oksidatif stres parametreleri incelendi. Analiz sonuçlarında geriatric grupta sperm motilite oranının düştüğü (p<0.001), anormal sperm oranının arttığı (p<0.001), sperm yoğunluğunun azaldığı (p<0.001) belirlendi. İstatistiksel olarak geriatric grupta oksidatif stress parametrelerinin MDA, AOPP, T-SH seviyelerinin arttığı (p<0.05) ve CAT seviyesinin düştüğü (p<0.05) tespit edildi. Histopatolojik olarak geriatrik grupta tubulus seminiferous contortuslarda dejenerasyon, nekroz ve düzensiz dizilimler gözlendi. Geriatik grupta prostat bezinde hiperplazi ve dilatasyon tespit edildi. Bu çalışma verileri sonucunda geriatrik erkek ratlarda üreme performansının çok düşük olduğu ve üreme olasılığının çok zor olduğu düşünülmektedir.Article İnek ve Düvelerde Vücut Kondisyon Skorunun Östrus-ovulasyon Senkronizasyonu ve Gebelik Üzerine Etkisi(2021) Gülyüz, Fetih; Koşal, Volkan; Uslu, Barış AtalaySuni tohumlamanın başarısını etkileyen en önemli faktörler, hayvanların dengeli beslenmesi ve kızgınlığın belirlenmesidir. Kötü beslenme, Vücut Kondisyon Skorunda (VKS) bir azalmaya neden olur. Düşük VKS, sığırlarda hormon metabolizmasının bozulmasına, kızgınlık tespitinin zorlaşmasına ve döl veriminde azalmaya sebep olur. Bu çalışmada maksimum VKS ortalaması 2.95 olan inek ve düvelerden üç çalışma grubu oluşturularak östrus ve ovulasyon senkronizasyonu gerçekleştirilmiştir. Uygulama grupları; Grup I (n = 12) (VKS: 2.95 ± 0.62), Grup II (n = 13) (VKS: 2.03 ± 0.37) 18 - 22 aylık düvelerde en az 1 doğum yapan 3 - 6 yaş arası inekler, Grup III'de (n = 45) (VKS: 1.57 ± 0.38) en az 1 kızgınlık gösteren 18 - 22 aylık düveler kullanıldı. Tüm gruplarda progesteron implantları vajinada 10 gün kaldı. İmplantlar çıkartılmadan bir gün önce tüm hayvanlara 2000 IU PMSG ve 5 ml PGF2α enjekte edildi. İmplantlar 24 saat sonra çıkarıldı ve 1500 IU hCG enjekte edildi. İmplantlar çıkarıldıktan sonra 48. ve 72. saatlerde östrus semptomlarına bakılmaksızın tüm hayvanlar tohumlandı. Gruplara göre sırasıyla 58.33%, 38.46% ve 13.33% gebelik oranları elde edildi. Sonuçlar karşılaştırıldığında VKS oranı ile gebelik oranlarının paralel olduğu görüldü (P<0.01). Bu sonuçlar doğrultusunda beslenmenin ve daha önce doğum yapmanın önemi ortaya konmuştur.Master Thesis Investigation of the Effect of Diclofenac Sodium on Oxidative Stress and Some Reproductive Hormones in Rat Uterus(2024) Demirhan, Yasin; Koşal, VolkanDiklofenak Sodyum (DS) nonsteroid antiinflamatuar (NSAİD) ilaçtır. DS etkisini, COX-1 ve COX-2'ye bağlanarak ve şelasyon yoluyla araşidonik asidin pro-inflamatuar prostaglandinlere dönüşümünü engelleyerek gerçekleştirir. DS hem hayvan sağlığı hem de insan sağlığında ağrı, enflamasyon, şişlik, dismonera vs tedavilerinde sıklıkla kullanılır. Sunulan bu çalışmada DS'nin dişi ratlarda uterus ve ovaryumlar üzerindeki oksidatif stres parametrelerinin ve serum örneklerinden reprodüktif hormonların incelenmesi amaçlandı. 28 adet dişi Albino Wistar rat rastgele 4 gruba ayrıldı (Kontrol, Grup I, Grup II, Grup III). Kontrol grubuna hiçbir uygulama yapılmadı. Grup I-II-III'e 3 gün boyunca günde tek doz 2,5 mg/kg DS intramuskuler (IM) yolla enjeksiyon yapıldı. 3ncü DS uygulamasını takiben Grup I (2 saat), Grup II (48 saat), Grup III (7 gün) sonra sakrifiye edildi. Uterus ve ovaryumda oksidatif stres parametrelerinden SOD1, GPx, CAT analizi; serum örneklerinden Prostaglandin (PGE), Östrojen (ERa, ERb), Progesteron (PR) analizi PCR yöntemi ile incelendi. CAT değeri uterus ve ovaryumda uygulama gruplarının hepsinde (Grup I-II-III) azalma gösterdi (p<0,001). Uterustaki SOD1 analizinde Grup I-II de artış, Grup III'te azalma tespit edildi (p<0,001). Ovaryumdaki SOD1 değeri Grup I artış ve Grup II-III'te azalma gösterdi (p<0,001). Östrojen reseptörü olan ERa ve ERb analizinde uygulama gruplarında (Grup I-II-III) artış tespit edildi (p<0,001). PR düzeyinde Grup I-III'te artma, Grup II de ise azalma meydana geldi (p<0,001). mPGES seviyesinde Grup I'de azalma, Grup II-III'te artış tespit edildi (p<0,001). Tüm karşılaştırma ve istatistiksel analiz uygulama gruplarıyla Kontrol grubunun Fold Chance değerinin karşılaştırması ile hesaplandı. Bu çalışma sonucunda DS kullanımının dişi ratlarda uterus ve ovaryumlarda oksidatif stresi artırdığı ve serum örneklerinde reprodüktif hormonlarda değişimlere yol açtığı tespit edildi. Çalışmamızın verileri ışığında gerek insan gerek hayvan sağlığında sıklıkla kullanılan DS'nin uygulanmasını takiben 7 günlük süreçte yavru elde etmek amacıyla çiftleştirmenin uygun olmadığı düşünülmektedir.