Browsing by Author "Kulaz, Mehmet"
Now showing 1 - 20 of 20
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Administrative, Social and Cultural Examination of Ethnographic Museums and Sections of Ethnographic Articles in the Eastern Anatolia Region(2022) Engin, Hatice; Kulaz, MehmetEtnografya müzeleri, geçmiş ve günümüz arasında bir bağ kurarak halka ait maddi ve manevi kültür birikimlerini 'şimdiki zamana' aktarmayı hedefleyen müzelerdir. Bu müzelerin temelde kuruluş amaçlarına baktığımızda, milliyetçilik fikri ile ortaya çıktıklarını söylemek mümkündür. Özellikle Fransız İhtilali ile birlikte Avrupa'da ortaya çıkan ulus devletlerinin milliyetçilik fikri, etnografya alanındaki çalışmalarını hızlandırmıştır. Bu çalışmalar ile etnografya müzeleri, ulus hakkındaki tüm bilgileri toparlayan bir hafıza mekân olarak işlev gören kuruluşlar olarak açılmışlardır. Etnografyanın Türkiye'de gelişimi ise Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi ile Cumhuriyet'in erken dönemine tekabül etmektedir. Cumhuriyetin kuruluşu ile Türk milliyetçiliğine verilen önem beraberinde etnografya, folklor ve antropoloji çalışmalarını da getirmiştir. Bu anlamda yeni kurulan devlet, Anadolu'nun Türk yurdu olarak kabul edilmesini ve Orta Asya'ya dayanan geniş bir Türk kültür anlayışını benimseyerek kültür çalışmalarını bu yönde geliştirmeyi amaç edinmiştir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyet Devleti'nin temelinin kültür olduğunu ifade ederek, yapılacak çalışmaları da bu anlamda yönlendirmiştir. Bu çalışmada amaç, Türkiye genelinde müzecilik açısından geri planda kalmış olan etnografya müze ve bölümlerinin, özelde Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki durumuna dikkat çekerek, bu müzelerin neden ikinci planda kaldığı sorunsallığı üzerinde durmaktır. Dolayısıyla Türkiye'de zaman içerisinde müzecilik anlayışında meydana gelen değişimlerin, etnografya müzelerine neden tesir etmediği ve halkın kültürünü yansıtan bu müzelerin geri planda kalma sebeplerinin irdelenmesi hedeflenmektedir. Çalışmada, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan sekiz adet müze örneği bu çerçevede ele alınmıştır. Ele alınan müzelerin fiziki yapıları, teşhir tanzim düzeni, yönetim ve personel durumu sosyal ve kültürel faaliyetleri gibi alt başlıklara yer verilerek, konu daha detaylı incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu müzelerde sergilenen sınırlı sayıdaki eserlerden de hareketle yörelerin etnografik ve folklorik malzeme açısından zengin potansiyeli öne çıkarılarak, bunun müzelere ne düzeyde yansıtıldığı konusu da ele alınmıştır.Article Archaeo-Geophysical Investigations in Ahlat Seljuk Square Cemetery, Bitlis, Eastern Anatolia Turkiye(2023) Büyüksaraç, Aydın; Kulaz, Mehmet; Bektaş, Özcan; Dumankaya, Oktay; Ekinci, Yunus Levent; Kosaroglu, SınanGeophysical methods are frequently used in archaeological sites to obtain significant priori information. These methods assist archaeological excavation strategies by indicating the anomaly zones that may be associated with buried remains. Archaeo-geophysical methods are based on measuring the physical parameter contrast (e.g. magnetic susceptibility, dielectric constant, resistivity, density) between the buried archaeological remains and the covering environment. In this study, magnetic and ground penetrating radar methods were applied to contribute to excavation planning. The study area is a historical cemetery and has been used as an interment area for about 1000 years. Considering the information obtained from the previous excavations, the research depth was initially planned not to exceed 3 meters in general, but information up to 10 meters was obtained. We aimed at determining possible graves in the area outside the walls of Square Cemetery in Ahlat (Bitlis) district. After performing some data-processing steps to the raw data obtained, magnetic and ground penetrating radar anomaly maps were produced. Based on the distinguishable geophysical traces most promising locations were determined and suggested for archaeological excavations.Master Thesis Dragon Figured Tombstones in Ahlat Square Cemetery(2014) Denizli, Sinan; Kulaz, MehmetTürk sanat tarihinin yanı sıra kültür tarihimiz açısından da büyük önem taşıyan mezar ve mezar taşları, ait oldukları dönemin inanç sistemi başta olmak üzere sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri hakkında da önemli ipuçları veren birer tarihi belge niteliğindedirler. Bu tarihi belgelerin Anadolu'daki en eski örneklerini üzerinde taşıyan Ahlat Meydan Mezarlığı'ndaki Ejder Figürlü Mezar Taşları'nda gerçekleştirdiğimiz çalışmamız bölgenin kültür tarihi hakkında önemli veriler elde etmemizi sağlamıştır. 'Ahlat Meydan Mezarlığı'ndaki Ejder Figürlü Mezar Taşları'' başlığı altında elde edilen bu veriler yüksek lisans tez kurallarına göre bilimsel anlamda bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Öncelikle ilçenin coğrafi konumu ve tarihçesiyle çalışma alanın tanıtımı sağlanmış ardından ilçedeki mezarlıklar hakkında detaylı bilgiler sunulmaya çalışılmıştır. Katalog bölümünde Ahlat Meydan Mezarlığı'ndaki Ejder Figürlü Mezar Taşları'nda yer alan 34 adet mezar ve mezar taşının gözlem fişlerine göre tanıtımları verilmeye çalışılmıştır. Değerlendirme ve sonuç bölümünde ise şahideli, şahideli sandukalı olmak üzere iki farklı tipolojiye ayırdığımız mezarların, tipolojileri, yapım teknikleri, kitabeleri, süslemeleri, usta ve atölye problemi ile diğer tüm özellikleri göz önünde tutularak kendi aralarında ve benzer örnekleriyle karşılaştırmaları yapılmıştır. Bu bölümün ardından yararlandığımız kaynakların alfabetik listesi verildikten sonra, bu mezar taşlarının çizimleri ile fotoğrafları katalog düzenine göre sıralanmıştır. Böylece tezin amacına uygun olarak bölgenin mezar ve mezar taşı geleneği en iyi şekilde tanıtılmaya çalışılıp, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olan bu milli değerlerimizin sanat tarihi içindeki önemleri saptanarak Türk sanatındaki yerleri bir nebzede olsa vurgulanmaya çalışılmıştır.Master Thesis Examination of Some Examples of Residences in Çukurca Urban Site Area (plan and Architectural)(2024) Akar, Nurcan Adıyaman; Kulaz, Mehmetİnsanlık, göçebelik yaşam tarzından yerleşik düzene doğru geçerken, barınma ve korunma ihtiyacına hizmet eden geçici barınaklar inşa etmiştir.Bu barınakların yapımında, çeşitli doğal malzemelerden faydalanılmıştır. İlk çağlardan başlayarak günümüze kadar geliştirilen ve coğrafyaya uyum sağlayacak şekilde adapte edilen geleneksel yapı tarzı, günümüzde de sürdürülmektedir. Hakkâri ili, Çukurca ilçesindeki Çukurca Kalesi'nin güney eteğinde, bulunan çok katlı geleneksel taş evler, tarihî nitelik göstermektedir. Çukurca kentsel sit alanı içinde konumlanan geleneksel taş evler, kalenin dik yamaçlarına yerleştirilmiştir. Bu yerleşim, evlerin barınma, güvenlik ve doğal şartlarla bütünleşmesi sayesinde estetik bir siluet oluşturmuştur. Bu evlerde inşa sürecine dair herhangi bir kitabe bulunmamakla birlikte, yapıların 17. yy.'ın ilk yarısından sonra inşa edildiği düşünülmektedir. Yerel taş ve kireç harcı kullanılarak inşa edilen evler, iki, üç ve dört katlı olarak tasarlanmış olup, planları birbirinden farklı özellikler göstermektedir. Yapılar, arazinin eğimini en verimli biçimde değerlendirecek şekilde planlanmış ve her katın girişi bu eğime göre düzenlenmiştir. Tek bir giriş kapısına sahip evlerin yanı sıra, aynı evin farklı katlarına farklı kapı girişlerinin olduğu örnekler de mevcuttur. Bu evlerin mimarisinde süsleyici unsurlara yer verilmemiş olup sade bir görünüme sahip oldukları anlaşılmaktadır. Evlerin ara katları ve üst örtülerinde düz ahşap hatıllı kirişler bulunup üzeri toprakla örtüldüğü görülmektedir. Bu çalışmada, Çukurca kentsel sit alanı içinde yer alan geleneksel taş evlerden yirmi tanesini ele almış ve bu yapıların rölöve ve restitüsyon planları, kesitleri ve cepheleri çizilerek sanat tarihi disiplini içerisinde plan ve mimari özellikleri incelenmiştir. Evler, kendi içlerinde ve çevredeki diğer yapılarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın temel amacı, Çukurca yöresine özgü geleneksel mimarisi olan kale eteğindeki çok katlı taş evlerin mimari özelliklerini ortaya koymak, tarihi dokuyu korumak ve gelecek nesillere kültürel birikim sunarak yol gösterici olmaktır.Master Thesis Grave Stones in Tunceli(2012) İgit, İlter; Kulaz, MehmetTürk sanat tarihinin yanı sıra kültür tarihimiz açısından da büyük önem taşıyan mezar ve mezar taşları, ait oldukları dönemin inanç sistemi başta olmak üzere sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri hakkında da önemli ipuçları veren bir tarihi belge niteliğindedir. Bu tarihi belgelerin önemli bir kısmını üzerinde taşıyan Tunceli'de başta il merkezi ve köyleri olmak üzere diğer tüm ilçe ve köylerinde gerçekleştirdiğimiz yüzey araştırmalarında tespit edilen mezarlıklar ve mezar taşları bölgenin kültür tarihi hakkında önemli veriler elde etmemizi sağlamıştır.?Tunceli'deki Mezar Taşları? başlığı altında elde edilen bu veriler yüksek lisans tez kurallarına göre bilimsel anlamda bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Öncelikle ilin coğrafi konumu ve tarihçesiyle çalışma alanın tanıtımı sağlanmış ardından mezar ve mezar taşları hakkında detaylı bilgiler sunulmaya çalışılmıştır. Katalog bölümünün hemen öncesinde ise Tunceli'deki mezar ve mezar taşı geleneğinin şekillenişinde etkili olan Alevi inanç sisteminden bahsederek katalog ile değerlendirme ve sonuç bölümü öncesi akıllarda oluşabilecek bazı soru işaretlerinin giderilmesi sağlanmıştır.Katalog kısmında Tunceli ili ve ilçelerindeki mezarlıklar ile bunlarda yer alan 81 adet mezar ve mezar taşının gözlem fişlerine göre tanıtımları verilmeye çalışılmıştır. Değerlendirme ve sonuç bölümünde ise sandukalı, şahideli sandukalı, pehle taşlı ve figür şeklinde (koç-koyun ve at) olmak üzere dört farklı tipolojiye ayırdığımız mezarların, tipolojileri, yapım teknikleri, kitabeleri, süslemeleri, usta ve atölye problemi ile diğer tüm özellikleri göz önünde tutularak kendi aralarında ve benzer örnekleriyle karşılaştırmaları yapılmıştır. Bu bölümün ardından yararlandığımız kaynakların alfabetik listesi verildikten sonra, Gps ile koordinatları alınıp, planları çıkarılan mezarlıkların ve önem araz eden mezar taşlarının çizimleri ile fotoğrafları katalog düzenine göre sıralanmıştır.Böylece tezin amacına uygun olarak bölgenin mezar ve mezar taşı geleneği en iyi şekilde tanıtılmaya çalışılıp, yok olma telhisi ile karşı karşıya olan bu milli değerlerimizin sanat tarihi içindeki önemleri saptanarak Türk Sanatındaki yerleri bir nebzede olsa vurgulanmaya çalışılmıştır.Master Thesis Islamic period gravestones in Mardin Sakip Sabanci City Museum and Dilek Sabanci Art Gallery(2022) Sarımurat, Cemalettin; Kulaz, MehmetMezar mimarisinin şekillenmesinde insanların ve inanç sistemlerinin; ölüm kültürleri, ölümü algılama şekilleri ve ölen kişilere duydukları muhabbet etkili olmuştur. Toplumların ölüleri ile ilgi çok farklı uygulamaları olmuştur. Bazıları ölülerini yakarken, kimi denizin derinliklerine göndermiş, kimi erişilmez kuyulara atmış, kimileri de hayvanlara yem olarak vermiş ve parçalatmış, kimi de toprağa gömmüştür. Her toplum için bu uygulamalar tören biçiminde gerçekleştirilmiş ve ölüye saygı bu şekilde gösterilmiştir. Mezar geleneğinde defin olayı, belirlenen bir yerde çukur açılması, ölen kişinin toprağa gömülmesi veya bu belirlenen zemine bırakılarak üzerinin taş gibi farklı objelerle kapatılması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Mezar denilen bu çukurun şekli ölünün sahip olduğu dine, toplum ve yaşam biçimine, kültürüne ve etnik kökenine göre farklı şekillerde olabilir. Mezar taşları, milletlerin kültür ve geleneklerini göstermesinin yanında şehirlerin ve yerleşim birimlerinde yaşayan insanların etnik tarihini ve ait oldukları toplumların geçmişleriyle bağlarını güçlendiren önemli eserlerdir. İslam dinin de içinde bulunduğu diğer ilahi dinlerin mensup olduğu tüm kültürlerde ölen kişinin belirlenen yerlerde toprağa gömülerek ortadan kaldırılması en tercih edilen yöntem olmuştur. İslam dinine göre gösterişli ve yerden yüksekliği fazla olan büyük mezarlar her ne kadar hoş karşılanmasa da zamanla din âlimlerinin ve ölen yakınlarının, devlet büyüklerinin mezarlarına hürmeten büyük ve gösterişli yapılmıştır. Mezar mimarisi İslamiyet'ten önceki inanç sistemi ile İslamiyet kabul edildikten sonra İslam inancının Anadolu'da ve Mezopotamya topraklarında yaşayan farklı kültür ve etnik kökene sahip bütün kadim kültürlerle etkileşime girmesi sonucunda yeni bir kimlik kazanmıştır Mardin Mezar Taşları; Türk, Kürt, Arap, Süryani gibi etnik kültürel farklılıkları olan milletlerle; ilahi dinler olan İslamiyet, Hıristiyanlık, Süryanilik gibi tek ilahlı dinlerin ve bu dinlere ait inanç sistemlerinin tarihsel süreç içerisinde bir arada harmanlandığı, sanat anlayışlarının ortak form ve süslemeyle hayat bulduğu kültür malzemeleridir. Mardin, bu çok kültürlülüğü bir arada tutmuş, harmanlamış hem sivil hem de dini mimaride özgün bir kimlik ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmaya konu olan 34 mezar taşının her birinin fotoğrafları çekilerek, ölçülendirme ve çizimleri yapılarak eserlerin üzerindeki Arapça, Farsça ve Osmanlıca metinler çözümlenerek günümüz Türkçesine tercüme edilmiş, tipoloji, yazı ve süsleme özellikleri incelenerek bu eserlerin sanat tarihi açısından teşkil ettikleri ehemmiyet saptanmıştır. Mezar taşlarının üzerinde bulunan bilgiler ışığında ölen kişilerin bir kısmının isimleri, ölüm tarihleri, soyu ve meslekleri ile ilgili bilgiler tespit edilip kayıt altına alınmış, ayrıca Türk ve bölge sanatındaki önemleri vurgulanmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler : Mardin, Müze, İslami, Mimari, Mezar taşı, Süsleme Sayfa Adedi : X+217 Tez Danışmanı : Dr. Öğr. Üyesi Mehmet KULAZMaster Thesis Medieval Islamic Glazed Ceramics of the Ahlat Museum(2022) İbrahimoğlu, Cuma; Kulaz, MehmetNemrut ve Süphan Dağlarının yamaçlarına kurulmuş olan Ahlat ilçesi, bağlı bulunduğu Bitlis iline 59 km, Van İline ise 189 km uzaklıkta yer almaktadır. Kentte farklı medeniyetler hüküm sürdüğünden kent, birçok medeniyetin izlerini taşımaktadır. Ahlat'ta ilk kazılar, 1968-1991 yılları arasında yapılmış ve çok sayıda sırlı ve sırsız seramik ortaya çıkartılıp müzeye kazandırılmıştır. Ortaya çıkartılan bu buluntulara yönelik, Beyhan, Haluk ve Nakış KARAMAĞARALILAR tarafından hazırlanan makale ve tezler oluşan yayınlardır. Bu tarihlerden sonra kazılar devam etmiş ve çok sayıda yeni seramik buluntular ortaya çıkartılmıştır. Ahlat kazıları dışında Bitlis Kalesi'nde Prof.Dr. Kadir PEKTAŞ başkanlığında 2004 yılında başlanan kazı çalışmaları günümüzde Ahlat Müze Müdürlüğü başkanlığında devam etmektedir. Ayrıca Muş, Varto-Tepeköy Höyüğü Kurtarma Kazısı 2014, 2017-2018 tarihleri arasında Ahlat Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılmış ve yeni sırlı seramik buluntular ortaya çıkartılmıştır. Bu çalışma, yukarda belirtilen kazılardan Ahlat Müzesi'ne kazandırılan Ortaçağ İslami Döneme ait sırlı seramikler ve satın alma yoluyla müzeye getirilen buluntulardan oluşmaktadır. Çalıştığımız eserler dışında müzede; Eski Ahlat Şehri, Bitlis Kalesi, Muş Tepeköy Höyüğü, Muş Kayalıdere Kalesi kazıları ile satın alma, hibe ve müsadere (zor alım) yoluyla gelen eserler bulunmaktadır. Söz konusu çalışmada envanterlik ve etütlük eserler yer almaktadır. 61 adet seramiğin 1/100 ölçülerinde kesit ve motif çizimleri yapılarak, iç ve dış yüzeylerinin fotoğrafları çekilerek, katalog çalışmaları oluşturulmuştur. Ayrıca farklı kazı alanlarında bulunan bu seramiklerin benzer ve farklılıkları; malzeme, form, süsleme teknikleri ve süsleme çeşitlerine göre değerlendirilmeye alınmıştır. İncelenen örnekler, yayınlarda yer alan diğer kazı buluntuları ve farklı müzelerde bulunan eserler ile karşılaştırılmıştır.Yapılan karşılaştırma neticesinde bu çalışmada ele alınan seramiklerin Ortaçağ Türk-İslam Sanatındaki önemi vurgulanmaya çalışılmıştır. Farklı kazı alanlarında ortaya çıkartılan, Ahlat Müzesi'nde bulunan sırlı seramikleri belli bir disiplin içerisinde bilim dünyasına tanıtmak amaçlarımız arasında yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Ahlat, Bitlis, Lüster, Muş, Müze, Seramik, Sır,Master Thesis Metal Kitchen Equipment in the Kars Museum(2021) Daniş, Duygu; Kulaz, MehmetDoğu Anadolu bölgesinin yerleşim yerlerinden biri olan Kars eski çağlardan günümüze kadar olan süreçte farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve zengin Anadolu'nun önemli yaşam alanlarından biri olmuştur. Bu zengin kültürün oluşturduğu birçok sanat türünden sadece bir bölümünü oluşturan ve günümüzde çok büyük zorluklarla devam etmeye çalışan maden sanatının güzel örnekleri sadece müze ve koleksiyoncularda görülebilmektedir. Yazılı kaynaklar kadar önemli olan el sanatlarının, araştırılıp ve arşivlendirilmesi oldukça önemlidir. Kafkaslardan Anadolu'ya girişte ilk yerleşim merkezi olma özelliğini gösteren Kars, çok fazla uygarlığın yaşayışına tanıklık etmesi nedeni ile uzun yıllardan bu yana iskan edilmiş eski bir yerleşim merkezi özelliğine sahiptir. İpek yolunda yer alan antik Ani Ören Yerinin ve bölgedeki birçok Arkeolojik yerleşmenin bulunduğu taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarını muhafaza etmek, ihtiyacını karşılamak üzere 1959 yılında Vilayet konağında Müze Memurluğu kurulmuş ve daha sonraki süreçlerde bölgeden toplanan eserlerin artması nedeniyle 1964 yılından 1978 yılına kadar Kümbet camii olarak da bilinen 'Havariler Kilisesi' Müze'ye çevrilerek sergileme yapılmış, sonunda 1978 yılında İstasyon mahallesinde yeni bir müze binası yapılmıştır ve bu bina 1981 yılında hizmete açılmıştır. 'Kars Müzesinde Bulunan Madeni Mutfak Malzemeleri' adı altında yapılan bu çalışmada giriş bölümü Kars'ın coğrafi konumu ve tarihçesi, müze hakkında kısaca bilgi, Ortaçağ öncesi ve Ortaçağ sonrası maden sanatının tarihsel gelişimi, maden sanatında kullanılan malzemeler ile yapım ve süsleme teknikleri ana hatlarıyla işlendikten sonra, ilgili müzede yüzlerce eser arasında sağlam durumda olan 44 örnek, bilimsel açıdan incelenerek tanıtılmaya çalışılmıştır. Çalışmanın değerlendirme ve karşılaştırma bölümlerinde eserlerin yapım ve süsleme özellikleri belirtildikten sonra Anadolu'daki diğer yöre örnekleriyle karşılaştırmalar yapılarak benzer ve farklı yönleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise değerlendirmeler neticesinde sonuç kısaca belirtilmiş, çalışma bibliyografya, çizim ve resim listesi ile fotoğraflar ve çizimlerle sonuçlandırılmıştır.Master Thesis Mine Kitchen Items of the Ottoman Period in the Van Museum(2021) Akdeniz, Fethi; Kulaz, MehmetVan ili, Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan ve havzaya adını veren Van Gölü'nün etrafına yerleşmiş ve Urartulara ev sahipliği yapmış bir şehir olma açısından önem taşımaktadır. Bölgede bilinen en eski yerleşme, Urartu döneminde başkent olan Tuşpa'dır. Van ili geçmişten günüme kadar farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve maden sanatı açısından önemli bir merkez konumundadır. Urartular, maden sanatında gösterdikleri zengin işçilikleri gerek Van gerekse Doğu Anadolu Bölgesine sağladığı katkıları günümüzde halen etkisini devam ettirmektedir. Anadolu'nun her yöresinde olduğu gibi Van yöresinde de maden sanatı nadirde olsa geçmiş izlerini devam etmektedir. Müzeler, geçmişte yaşayan uygarlıklardan kalan maddi taşınabilir kültür varlıklarını günümüze taşıması açısından büyük bir rol üstlenmektedir. Bu bilgiler doğrultusunda Anadolu'nun farklı yörelerinde yer alan birçok müzede sergilenen eserler bizim için birer belge niteliğindedir. Van Müzesi de diğer müzelerde olduğu gibi kıymetli eserleri hem bölge halkına hemde dışardan gelen ziyaretçilere sergi salonlarını açması ve onlara bilgi aktarması açısından önemli müzelerden biridir. Van Müzesindeki bu kıymetli eserler geçmişe tanık olmakla beraber günümüzde akademik alanda katkı sağlamakta ve bilime ışık tutmaktadır. Van Müzesi, Osmanlı dönemine ait madeni eserleri de koruması açısından büyük bir önem taşımaktadır. ''Van Müzesi'nde Bulunan Osmanlı Dönemine Ait Madeni Mutfak Eşyaları'' başlığı altında incelenen bu çalışma ilk olarak Van ilinin Coğrafi Konumu, Tarihçesi, Müzecilik, Van Müzesi, Maden Sanatının Anadolu'daki Gelişimi, Yapım ve Süsleme Teknikleri detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Müzenin etnografya deposunda bulunan 83 eser form, teknik ve süsleme olarak detaylı olarak incelenmiş, fotoğraf ve envanter kayıtları alınarak katalog kısmında detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Müzenin Etnografya deposunda incelenen eserlerin ölçüleri belli disiplin çerçevesinde çalışmaya dahil edilmiştir. Değerlendirme ve karşılaştırma kısmında teze konu olan eserler kendi aralarında değerlendirilip, eserler farklı çalışmalara dâhil edilen farklı müzedeki eserlerle karşılaştırılmıştır. Çalışmanın son bölümünde incelenmiş eserlerden elde edilen bilgilerle bir sonuca ulaşılmış, çizim ve fotoğraflar çalışmanın sonuna eklenmiştir.Master Thesis Patterns of Carpets From the Province of Van and Hakkâri(2019) Oktay, Bülent; Kulaz, MehmetDoğal şartlara, iklim koşullarına, insanoğlunun ihtiyaçları ve inançlarına bağlı olarak geçmişten günümüze kadar yüzyıllar boyunca çeşitli gelişme ve değişimler gösteren dokumacılık, kuşkusuz insanlığın en eski sanatlarından birisidir. Özellikle soğuk iklimin hâkim ve hayvancılığın yaygın olduğu yerlerde karşımıza çıkan dokuma örnekleri önceleri insanlar için bir ihtiyaç maddesi ürünü iken zaman içerisinde giderek kişisel ve mekânsal zevklere yönelik birer süs öğesi olmuşlardır. Bunun yanı sıra dokumalar, ait oldukları halkların kendine özgü kültür ve sanat anlayışını yansıtan birer belge olma niteliğini kazanmışlardır. Orta Asya'da Türklerin yaşadığı bölgelerde ortaya çıktığı ve onlarla birlikte yayılarak geliştiği kabul edilen dokuma geleneği, Selçuklular yolu ile Anadolu'ya gelmiş ve burada gelişimini sürdürmüştür. Anadolu bu yönüyle oldukça zengin bir dokuma kültürüne sahiptir. Türk kültür ürünlerinden biri olan halı, kökeni milattan önceki yüzyıllara dayanan 'Dokumacılık' sanatının bir koludur. Halıcılık, Türklerin en eski el sanatlarından birisidir. Halının sadece bir örtü veya süsleme malzemesi olarak değil, Türk topluluklarında aynı zamanda bir taht örtüsü olarak ta kullanıldığı bilinmektedir. Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya göçüyle beraber Orta Asya'daki halıcılık bilgileri de Anadolu'ya taşınmıştır. Dokumacılık yönünden köklü ve zengin bir geçmişe sahip olan Anadolu'da her yörenin kendine has dokuma malzemesi, teknikleri ve motif özellikleri mevcuttur. Bu anlamda Van ve Hakkâri yörelerinin Anadolu'daki önemli dokuma merkezleri arasında yer aldığı ve bu yörelerde halı dokumacılığının önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Bunun en önemli sebebi hayvancılığın bu yörelerde ana geçim kaynağını oluşturmasıdır. Bu sebeple bu çalışma kapsamında Van ve Hakkâri halılarından örnekler malzeme, renk, motif ve kullanılan kompozisyon açısından değerlendirmeye alınarak tanıtılmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler : Dokuma, Halı, Motif, Van, Hakkâri.Master Thesis Şanlıurfa Metalic Post of Turkish Islamic Era(2008) Elyiğit, Ufuk; Kulaz, MehmetGüneydoğu Anadolu Bölgesi'nin önemli şehirlerinden biri olan Şanlıurfa, ilk çağlardan bugüne kadar önemli uygarlıklara ev sahipliği yapmış ve büyük bir kültür ve ticaret merkezi olmuştur.Bu zengin kültürü günümüzde halen bünyesinde barındıran Şanlıurfa bu açıdan büyük bir öneme sahiptir.?Türk İslam Dönemine Ait Şanlıurfa Madeni Mutfak Kapları? başlığı altında yapılan bu çalışmada, giriş bölümü, Şanlıurfa'nın coğrafi konumu ve tarihçesi, Maden Sanatının Anadolu'daki tarihi gelişimi, Şanlıurfa'da Maden sanatının tarihi gelişimi ve bugünkü durumu, Şanlıurfa'da maden sanatında kullanılan araç ve teknikler ile yapım ve süsleme teknikleri ana hatlarıyla işlendikten sonra Şanlıurfa Müzesinde yer alan eserlerden bazıları ile bugün bakırcı ustaları tarafından üretilen ürünler arasından 39 eser bilimsel açıdan incelenerek bunlardan 22 kap türü katalog düzeni içinde tanıtılmaya çalışılmıştır.Çalışmanın değerlendirme ve karşılaştırma bölümlerinde, incelenen örneklerin yapım ve süsleme özellikleri bitirildikten sonra, Anadolu'daki diğer yöre örnekleriyle karşılaştırılmaları yapılarak, benzer ve farklı yönleri ortaya konmaya çalışılmıştır.Sonuç bölümünde ise, değerlendirmeler ışığında varılan sonuç kısaca belirtilmiştir. Araştırma, Bibliyografya, çizim ve fotoğraf listesi ile fotoğraf ve çimlerle sonuçlandırılmıştır.Master Thesis Seals of the Ottoman in Malatya Museum(2021) Vural, İbrahim; Kulaz, MehmetBu çalışmada Malatya Müzesi'nde bulunan Osmanlı Dönemine ait 47 mühür katalog bölümünde detaylı olarak incelenmiştir. Eserler: tılsım mühür, tutamak ve yüzük mühür olarak değerlendirilmiştir. Bunların içinde yer alan tılsım mühürler genellikle bir tılsımı dile getirdikleri için bu imle anılmışlardır. Yüzük biçimindeki mühürler, şekillerinden dolayı bu ismi almışlardır. Yüzük Mühür yüzük biçiminden dolayı, tutamak mühürler de tutamaklı bir yapıda oldukları için bu ismi almış bulunmaktadır. Gümüş, bronz, pirinç, bakır, tunç ve akik gibi madenler ve kıymetli taşlar üzerine kazınan mühürler sülüs, ta'lik, rika ve mahalli yazı gibi farklı hatlardaki yazılarla süslenmişlerdir. Mühürlerin hangi yöreye ait oldukları tam olarak tespit edilemezken Malatya, Pütürge, Arguvan bölgelerinin birkaç eserde geçtiği görülmektedir. Müzede yer alan mühürlerin tamamında döküm ve kazıma tekniği kullanılmıştır. Mühür formları, başta dairesel olmak üzere; elips, üçgen, kare ve altıgen şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Malatya Müzesi'nde bulunan Osmanlı Dönemine ait damga mühürler üzerinde yaptığımız bu çalışmada mühür baskılarında betimlenen konuların genellikle kıvrık dal motifleri, çizgiler, çentikler, palmet, imame, bitkisel, rozet, Mühr-ü Süleyman motifleri karşımıza çıkmaktadır. Tılsım Mühürlerinde, Mühr-ü Süleyman motifi kullanılmıştır. İçerisine ebced hesabına göre harfler yerleştirilmiştir. Tılsımlarda tarih ve mührün hangi yöreye ait olduğu belirtilmemiştir. Genellikle dini ibareler geçmektedir. Çalışmamızın son bölümünde eserlerle ilgili çizimler ve resimlerden meydana gelen levhalar kısmı yer almaktadır.Master Thesis Şirnak Flat Weavings(2009) Asker, Zeynep; Kulaz, MehmetÇalışmamızda ''Şırnak Düz Dokumaları' başlığı altında düz dokumaları araştırarak dokumanın önemini vurgulamak istedik. Yapılan incelemeler sonucunda örneklerin bir çoğu örtü amaçlı kullanılan küçük kilimler, taban kilimleri, divan kilimleri, yolluk kilimleri, parzun , heybe, çanta ve yelek gibi düz dokumalardan oluşan dokuma örnekleridir.Master Thesis The Stone Artifacts Belonging To the Examples of the Ottoman Period in Adana Ethnography Museum(2010) Sezer, Abdullah; Kulaz, MehmetAdana İli, stratejik konumu ve verimli arazileri ile birçok medeniyet için önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. İl; Emeviler, Abbasiler, Bizans, Memluklular, Ramazanoğulları ve Osmanlı Devirlerinde de bu önemini korumuş ve bu dönemlere ait mimari yapıların günümüze kadar ulaşılabilmesi açısından da büyük önem taşımıştır. ?Adana Etnografya Müzesi?ndeki Osmanlı Dönemine Ait Taş Eserlerden Örnekler? konulu çalışmamızda, Adana Etnografya Müzesi'nde bulunan Osmanlı Dönemine ait taş eserler incelenmiş ve buradaki yapı kitabeleri, mezar taşı kitabeleri ve armalar değerlendirmeye alınmıştır.Bu çalışmamızda, Osmanlı Dönemi?ne ait 16 yapı kitabesi, 44 mezar taşı kitabesi ve 1 arma'ya yer verilmiştir. Etnografya Müzesi'ndeki Osmanlı Dönemine ait eserler; ölçüleri, orijinal metinlerin yazılışları, transkripsiyonları, anlamları, dili, yazı türleri, formu, malzeme ve teknikleri hakkında bilgilendirmenin yanı sıra, süsleme programları ve üslup özellikleri bakımından da değerlendirilmiştir.Master Thesis Tombstones Signed by Assad Bin Havend Found in the Ahlat Selçuklu Square Cemetery(2024) Yigit, Sevim; Kulaz, MehmetÇağlar boyunca bir çok farklı uygarlığın kavşak noktası olan Bitlis'in Ahlat ilçesi önemini hala koruyan pek çok kültürel varlığı bünyesinde barındırmaktadır. Çeşitli uygarlıklar tarafından 'Oğuz Taifesi Şehri', 'Ata Şehri', 'Kubbet'ül-İslam' gibi farklı sıfatlarla anılan bu şehir özellikle Orta Çağ'a damgasını vurmuş önemli bir bilim, kültür, sanat ve inanç merkezidir. Ahlat'ın bu denli önemli bir merkez olmasının asıl sebebi sahip olduğu somut kültürel değerlerdir. Bu değerlerin arasında da şüphesiz tarihi mezarlıklar ve mezar taşları ilk sırada bulunmaktadır. Türk sanat tarihinin yanı sıra kültür tarihimiz açısından da büyük önem taşıyan mezar taşları, ait oldukları toplumun başta inanç sistemleri olmak üzere o dönemin; sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri hakkında da önemli ipuçları sağlayan birer tarihi belge niteliğindedir. Türk tarihinde önemli bir yer tutan mezar taşlarının Anadolu'daki ilk örnekleri Ahlat'ta karşımıza çıkmaktadır. Bu mezar taşlarının, göçlerin Anadolu'ya geldiği ilk döneme kadar tarihlendirilmesi köklü bir kültür geleneğinin varlığının göstergesidir. Bu tarihi belgelerin Anadolu'daki en eski örneklerinin yer aldığı Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı'nda yaklaşık 1500 adet mezar taşı bulunmaktadır. Bu mezar taşlarının kitabeleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde otuzu aşkın sanatkârın imzasına rastlanmıştır. Ahlat'taki bu eserlerin üzerinde yer alan sanatkâr kitabeleri bu eserlere daha büyük önem kazandırmaktadır. Bu eserlerin tamamını bir yüksek lisans tezinde ele almak mümkün olamayacağından seçmiş olduğumuz sanatkâr Esed Bin Havend'in eserleri tespit edilerek Sanat Tarihi disiplini açısından değerlendirilmiştir. Çalışmamız hazırlanırken ilk etapta detaylı bir kaynak taraması yapılarak toplanan veriler önem sırasına göre sınıflandırılmıştır. Sanatkârın eserlerinin yerinde tespiti ve gerekli ölçümler ile fotoğrafların tezde kullanılması amacıyla arazi çalışmasına gidilmiştir. Toplanan tüm bulgular sonucunda tezin yazım aşamasında öncelikle Ahlat'ın ismi, coğrafi özellikleri, tarihi ile ilgili genel bilgiler verilmiş, ardından Türklerde mezar geleneği, Ahlat'taki tarihi mezarlıklar ve mezar taşı ustaları hakkında bilgilere değinilmiştir. Katalog kısmında ise seçmiş olduğumuz sanatkâr Esed Bin Havend'in Meydan Mezarlığı'ndaki 26 tane eseri incelenmeye çalışılmıştır. İncelenen eserlerin katalog düzeninde her bir eserin kitabe bilgileri, tarih, ölçüleri, süsleme özellikleri ve tipolojileri belli bir düzen içerisinde aktarılmıştır. Değerlendirme kısmında tüm eserlerin tipolojik, yapım ve süsleme teknikleri, ölçüleri, kitabe içerikleri, sanatkârın üslupsal özellikleri ve eserlerin birbirleri ile olan benzerlikleri göz önünde bulundurularak detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir. Bu bölümün ardından tez çalışmamız boyunca yararlandığımız kaynakların alfabetik listesi gruplar şeklinde verildikten sonra, bu mezar taşlarının çizimleri ile fotoğrafları katalog düzenine göre sıralanmıştır. Bu sayede unutulmaya yüz tutmuş, kültürel mirasımız olan bu mezar taşlarının yeniden gündeme gelmesi ve hem sanat tarihi hem de kültür tarihimiz açısından ne denli önemli birer değer oldukları vurgulanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu çalışmanın mezar taşları üzerine yapılacak başka tezlere ve çalışmalara kaynaklık etmesi amaçlanmıştır.Master Thesis The Tombstones Signed by Havend Bin Bergi in Ahlat Seljuk Cemetery(2024) Evrendilek, Seda; Kulaz, MehmetAnadolu coğrafi konumundan dolayı tarih boyunca insanların önemli bir yaşam alanı olmuştur. Tarih sahnesinde görülen ilk uygarlıklardan günümüze kadar sayısız medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu coğrafyada yaşamış, hüküm sürmüş her medeniyetten bir iz bulmak mümkündür. Tarihin karanlığına gömülmüş olsalar da bu medeniyetlerden bize kalan birçok tarihi eser bulunmaktadır. Anadolu'nun her köşesinde tarihi bir doku bulmak mümkündür. Ahlat da Anadolu'nun bu zengin tarihi mirasından nasibini almış güzide yerlerden biridir. Mezopotamya, İran ve Anadolu'da hüküm sürmüş uygarlıklardan oldukça etkilenen Ahlat'ta günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmiş birçok tarihi eser bulunmaktadır. Ahlat'ın sahip olduğu tarihi eserlerin en önemlilerinden biri kuşkusuz tarihi mezarlıklarıdır. Binlerce mezar taşının olduğu bu mezarlıklar sanat ve kültür tarihimiz açısından oldukça değerlidir. Bu mezar taşları hem birer sanat eseri hem de birinci elden kaynak niteliğinde tarihi belgelerdir. Tarihimize ışık tutan bu kaynakları araştırıp bilim dünyasına kazandırmak namına Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığında eser vermiş olan Havend bin Bergi adlı mezar taşı ustasına ait 29 eser incelenmiştir. Sanatkârın yaptığı mezarlar, sanat üslubu, tipoloji, tarihsel gelişim ve yaşadığı dönemin sanat anlayışıyla karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Havend bin Bergi adlı sanatkârı yetiştiren usta, kendisinin yetiştirdiği ustalar ve aynı dönemde eser vermiş diğer ustalarla olan etkileşimi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Havend bin Bergi'nin yaptığı eserlerle bilim ve sanat dünyasına kazandırdıkları irdelenmiştir. Eserlerinde yer alan bilgilerin özelde Ahlat genelde ise Anadolu ve İslam sanatına ve tarihine katkılarının neler olabileceği belirlenmeye çalışılmıştır. Sanatkârın yapmış olduğu tüm mezar taşları belli bir yöntem dahilinde çözümlenerek bir araya getirilmiş ve bilim dünyasının istifadesine sunulmuştur.Article Tunceli-çemişgezek- Doğan Köyü Halı Dokuma Örnekleri(2016) Güzel, Eylem; Kulaz, MehmetToplumda yüzyıllardır büyük bir çeşitlilik içinde yer bulan geleneksel el sanatları arasında en önemli grubu dokumalar oluşturmaktadır. Dokumalar, toplumun dış etkenlere karşı korunma gereksinimi ile doğmuş olmakla birlikte, zamanın kendisine yüklediği sanatsal ve kültürel bir ifade de taşımaktadır. Anadolu, dokuma sanatı açısından zengin bir coğrafyadır. Her yörede, özgün ve bazen de Anadolu'nun ortak özellikleriyle karşımıza çıkan dokuma sanatı, pek çok açıdan büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Dokuma konusunda zengin örneklere sahip kentlerden biri de Tunceli'dir. Özellikle Şavak Aşiretinin yoğun olarak yaşadığı köylerde halı ve diğer dokuma türleri teknik ve estetik açıdan hayli gelişkindir. Bu köylerden biri olan Çemişgezek İlçesi'ne bağlı Doğan Köyünde yapmış olduğumuz incelemeler sonrasında elde edilen halı örneklerinin, ihtiyaçlar neticesinde sedir, yan, taban ve yastık yüzü gibi değişik formlarda dokunduğu görülmüştür. Halıların genelinde kompozisyon olarak gôllü/göllü halı olarak düzenleme yapılmış ve bu gôller, çok kollu yıldız, kanat desenli, sekizgen madalyonlu, akrep ve ejder motifleriyle zenginleştirilmiştir. Yörede görülen bu örnekler konar-göçer kültürünün son örnekleri olarak değerlendirilebilir. Gelişen sanayi ile birlikte değişen yaşam koşulları bu kültürün artık yok olmayla karşı karşıya gelinmesine neden olmuştur. Yöreye ait ürünlerin incelenmesi, yazılması ve gelecekte tekrar ele alınması için belgelenmesi, kültürel yok oluşun engellenmesi adına yapılacak olan çalışmalar, geleneksel el sanatlarımızın geleceği açısından ivedilikle üzerinde durulması gereken konulardır.Article Tunceli-hozat Geçimli Köyü (Erkayn-enkuzi̇k) Kilisesi Taş Süsleme Örnekleri(2019) İgit, İlter; Kulaz, MehmetTunceli’nin ya da eski adıyla Dersim’in tarihi geçmişi, bilimsel kazılardan elde edilen arkeolojik bulgulara göre M.Ö. 5500’lere kadar uzanmaktadır. Tarih öncesi bu çağlardan günümüze değin üzerinde varlık göstermiş uygarlıklarınizlerini taşıyan bu kadim kent; bilimsel kazı bekleyen höyükleri, dini, askeri ve sivil mimari örnekleri ile her alanda incelenmesi gereken zengin bir kültüre sahiptir.İlin sahip olduğu kültürel zenginliğin hiç şüphesiz önemli bir bölümünü,bu topraklarda yaşamış olan farklı kültürlerin, inanç ve sanat anlayışlarıylaşekillenen dini yapılar oluşturur. Bu mimari yapılar arasında Türk-İslam dönemigenel olarak incelenmiş olsa da yörede bir dönem yaşamış Hristiyan nüfusa ait;manastır, kilise, şapel ve kaya kiliseleri gibi mimari eserler detaylı bir şekildearaştırılıp incelenmemiştir.Bizans ve Ermeni dönemlerine tarihlenen bu mimari eserlerden günümüze ulaşmış, Hozat ilçesine bağlı Geçimli Ergan (Erkayn-Enkuzik) Köyü Kilisesi,kısmen ayakta kalabilen bölümleri ile yörede tespit edilen önemli dini yapılardan biridir. Ermeni dönemime ait olan 424/975 tarihli kilise, bazilikal planda inşaedilmiş olup; taş işçiliği ve plastik süslemeleriyle dönemin sanat anlayışının tüminceliklerini bünyesinde barındırmaktadır. Bu özellikleriyle makalenin konusuoluşturan eserin çalışma doğrultusunda, öncelikle mimari yönleri ele alınmış dahasonra aynı döneme ait diğer örneklerle mukayese edilerek bir sonuca bağlanmıştır.Article Van Müzesi’nde Bulunan Bir Grup Osmanlı Resmi (KURUM ve Makam) Mührü(2023) Kulaz, Mehmet; Çabaz, MuratVan Müzesi kurulduğu günden bu yana tarih öncesi ve tarih sonrası birçok medeniyete ait eserleri bünyesinde barındırmaktadır. İlk olarak 1932 yılında Van Milli Eğitim müdürü tarafından yörede toplanan taşınır kültür varlıkları, 1945 yılında müze müdürlüğünün kurulmasıyla buraya taşınmış ve kayıt altına alınmıştır. 1972 yılında açılışı yapılan binada özellikle Urartu dönemi başta olmak üzere birçok medeniyete ait eserler sergilenmiştir. 2011 Van depreminden sonar müze binası hasar almış ve yeni bir binaya ihtiyaç duyulmuştur. Depremden sonra yapımına başlanan müze binası çağın gereksinimlerine göre yapılarak 2019 yılında yeniden hizmet vermeye başlamıştır. Müzede bulunan birçok eser içerisinde Osmanlı mühürleri önemli bir yere sahiptir. Osmanlılarda mühür şahıs (zat), resmi (kurum ve makam), vakıf ve tılsım mühürleri olarak gruplara ayrılmaktadır. Birçok müzede olduğu gibi Van Müzesi’nde de bu gruplara ayrılan 39 eser bulunmaktadır. Bu eserler içerisinde resmi işlerde kullanılan 10 adet mühür incelenmiştir. Eserler; dönem, malzeme, teknik, süsleme, form, yazı türü yönünden değerlendirmeye alınmıştır. Mühürlerin yapımında pirinç, bakır, gümüş, bronz, tunç vb. Madenler kullanılmıştır. Türk İslam sanatları eserlerinin çoğunda önemli bir yeri olan hat sanatı mühür sanatınında gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Mühürlerin ortaya çıkarılmasında süsleme sanatlarının yanı sıra sülüs, ta’lik, rik’a, ve mahalli yazı gibi farklı hatlardaki yazı çeşitleriyle kazımalar yapılmıştır. Mühürlerin özellikle sapları (tutamak) çeşitli formlarda karşımıza çıkmaktadır. Bu tutamaklar sabit veya katlanabilir formlarda karşımıza çıkmaktadır. Osmanlılarda uzun bir eğitim sürecinden geçen ve tezyin, edebiyat, kazıma gibi birçok zor sanatı bir araya getiren hakkaklar önemli eserler ortaya çıkarmışlardır.Doctoral Thesis Wooden Doors and Window Wings in Architectural Buildings in Southeastern Anatolia Region(2025) Yıldırım, Mustafa; Kulaz, MehmetKültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu'da kurulan Beylikler, Selçuklu ve Osmanlı Devletleri ile mevcut kültürler arasında yeni bir sentez ortaya çıkmıştır. Kültür ve sanattaki bu etkileşimler, Anadolu'nun farklı coğrafyalarında zengin bir sanat ortamının oluşmasına sebep olmuştur. Eserlerin yapılmasında bölgesel farklar olsa da taş ve ahşap en çok kullanılan yapı malzemelerinden bir olmuştur. Ahşabın, ulaşılabilir ve sürdürülebilir olmasının yanında, işlenmesinin kolay olması sebebiyle, insanlar bu malzemeyi her aşamada değerlendirmiş ve devrin zanaatkârlarının elinde hayat bulacağı temel bir yapı malzemesine dönüşmüştür. Kolay işlenebilir olmasından dolayı birçok mimari eserin inşasında ana malzeme olarak kullanılan ahşap; kapı ve pencere kanatlarının yapımında da tercih edilmiştir. Genelde kullanım alanları dış cephe olan kapı ve pencereler, hava koşullarına ve mikroorganizmalara karşı dayanıklı malzeme türlerinden seçilmelidir. Zanaatkârlar bir eseri meydana getirirken malzemenin varlığı, özellikleri ve ulaşılabilirliği ile ilgili bilgiye sahip oldukları yapılarda kullanılan malzeme türlerinden anlaşılmaktadır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yapılan saha çalışmasında mimari yapılar üzerinde tespit edilen 84 adet kapı ve pencere kanatları, 13.-20.yy'lar arasında geniş bir zaman dilimini kapsamaktadır. Bölgede yetişen ağaç türlerden elde edilen ahşap kapı ve pencere kanatları, süsleme kompozisyonlarının uygulanması için geniş yüzeyler sunar. Tespit edilen eserlerin geniş yüzeylerinde uygulanan süsleme kompozisyonlarına ve ahşap işçiliğine bakıldığında mevcut kültürün yanında Orta Asya, Suriye, Mısır gibi bölgelerdeki süsleme ve yapım tekniklerinin de etkisinin olduğu açıkça görülmektedir. Kompozisyonların evrenini oluşturan karakterlerde zamanla bazı değişimler olsa da süsleme tekniklerinin uygulanışı değişmemiştir. Bu bağlamda tespit edilen eserlerin farklı yapı türleri üzerinde yer alması süsleme kompozisyonlarının geniş bir perspektifte değerlendirilmesini gerektirmiştir. Değerlendirmeler kendi içerisinde fakat karşılaştırma ise bölgede ve Anadolu'da egemenlik kurmuş medeniyetlerin eserleri ile benzerlik ve farklılıklar karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak, eserler üzerinde tespit edilen yapım teknikleri ve süsleme kompozisyonları, geçmişin kültürel kimliğini günümüze kadar taşıdığı görülmektedir. Toplumun kimliğini ve karakterini belirlemede önemli roller oynayan maddi kültür varlıkları, bilinçli veya bilinçsiz yapılan davranışlar sonucunda birçoğu günümüze kadar ulaşamamaktadır. Güneydoğu Anadolu'da sivil ve dini mimari yapılar üzerinde tespit ettiğimiz maddi kültür varlıklarının fotoğrafları çekilerek, çizimleri yapılmış ve kayıt altına alınmıştır. Detaylı analizleri yapılan bu eserlerin sonraki nesillere aktarılması amacı çalışmamızı önemli kılmaktadır.