Browsing by Author "Kurdoğlu, Zehra"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
Article Anne Hayatını Tehdit Eden Obstetrik Acillerden Puerperal Vulvar Hematom: Olgu Sunumu(2010) Yıldız, Muhammet; Kurdoğlu, Zehra; Kurdoğlu, Mertihan; Çim, NumanPuerperal vulvar hematomlar ciddi morbiditeye, nadiren de mortaliteye neden olan yaşamı tehdit edebilen obstetrik acillerdendir. 30 yaşında, gravida 7, parite 7 olan hasta, evde vajinal yolla doğum sonrası postpartum kanama ve vulvar hematom şikayeti ile acil servisten kliniğimize yatırıldı. Perine muayenesinde, sol vulvada 8x4 cm’lik fluktuasyon veren hematom mevcuttu. Hemoglobini 8,6 gr/dL, hematokrit 28 % di. Ultrasonografide batın içinde orta derecede sıvı saptanması nedeniyle hasta, uterin rüptür ön tanısıyla operasyona alındı. Ancak hastada uterin rüptür ve retroperitoneal hematoma rastlanmadı. Vulvadaki dev hematom boşaltıldıktan sonra kanama kontrolü sağlandı ve hemovak dren konularak operasyona son verildi. Postoperatif takibinde; intravenöz antibiyotik, kan transfüzyonu, antiinflamatuar tedavi ve perineye buz paketi uygulanan hasta postoperatif 6. günde şifa ile taburcu edildi. Evde vajinal doğum sonrasında puerperal vulvar hematom gelişen hastayı ve kliniğimizdeki takibini literatür eşliğinde sunmayı amaçladık.Article Comparison of Propofol and Ketofol in Minor Gynecologic Interventions(2015) Katı, İsmail; Işık, Yasemin; Sözen, Dilara; Göktaş, Uğur; Kurdoğlu, ZehraAmaç: Günübirlik anestezi, hemodinamik stabiliteyi koruyacak ve anestezi derinliğini hızla sağlayacak bir anestezik ajan ile güvenli bir anestezi metodu gerektirir. Sorunsuz bir uyanma sağlamak için anestezik ilaçlar hızla metabolize olmalıdır ve metabolitleri vücutta birikmemelidir. Bu çalışma da; probe küretaj işlemi uygulanacak hastalarda, propofol ve ketofol anestezisinin sedoanaljezik etkisine, uyanma zamanına, postoperatif komplikasyonlara, Modifiye Aldrete Skalasına, Visüel Analog Skoruna, hasta ve cerrah memnuniyetine bakmayı amaçladık.Yöntemler: Çalışmaya 60 kadın hasta alındı. Grup p'ye indüksiyonda intravenöz 2 mg/kg propofol ve 1?g/kg fentanyl uygulandı. İdamede propofol 100 ?g/kg/dk ile devam edildi. Grup K'ya ise indüksiyonda intravenöz 600 µg/kg ketofol ve idamede 100µg/kg/dk ketofol verildi. Otonomik ve hemodinamik cevaplara göre Grup P'ye 50 µg fentanyl, Grup K'ya ise 25µg/kg/dk ketofol ek doz yapıldı. Bulgular: Her iki grupta demografik veriler benzerdi. Grup P'de indüksiyondan sonra hemodinamik parametrelerde belirgin bir düşme görüldü. Grup K'da indüksiyondan sonra hemodinamik parametrelerde herhangi bir değişiklik gözlemlenmedi. Grup P'de ek analjezik gereksinimi %66,6 idi. Grup K'da 2 hastada bulantı ve 2 hastada halüsinasyonlar görüldü. Hasta ve cerrah memnuniyeti her iki grupta tamdı. Sonuç: Bizim bulgularımıza göre küçük cerrahi girişim olan uterin küretaj da Ketofol anestezisi iyi bir seçenektir. Hasta da rahat ve hızlı bir uyanma sağlar, ayrıca minör cerrahi girişimlerde analjezi gereksinimini azaltarak postoperatif komplikasyonları da azaltırArticle Gebelikte Miyastenia Gravis: Olgu Sunumu(2015) Çim, Numan; Çetin, Orkun; Kurdoğlu, Zehra; Yildizhan, Recep; Güneş, GülhanMiyastenia Gravis (MG)'in reprodüktif yaştaki kadınlarda insidansı 1/10.000- 1/50.000'dir. MG nöromüsküler kavşakta postsinaptik Asetil Kolin reseptörlerine karşı antikor gelişimi ile karekterizedir. Çalışmamızda; MG tanısı ile takip edilen 28 yaşındaki gebe olgunun obstetrik yönetimini literatür bilgisi ışığında tartıştık. MG'nin gebelikteki seyri değişken olabilir. MG olguları nörolog ve obstetrisyen işbirliği ile takip edilmelidir. Doğum şekline obstetrik endikasyona göre karar verilmelidirspecialization-in-medicine.listelement.badge Investigation of Relationship Between Nesfatin' S, Chemerin' S, Apelin' S Levels and Insulin Resistance and Metabolik Syndrome in Polycystic Ovary Syndrome (PCOS) Patients(2014) Ünal, Ömer; Kurdoğlu, ZehraPolikistik over sendromu (PKOS) reprodüktif dönemdeki kadınların %5- 10' unda görülen, anovülasyon, hiperandrojenemi ve insülin direnci ile karakterize bir durumdur. Hiperinsülinemi hem PKOS' un oluşması hem de eşlik eden metabolik bozuklukların mekanizmasında merkezi rol oynamaktadır. Apelin, önceleri kardiyak kontraktilite ve sıvı dengesinin sağlanmasında rol aldığı düşünülen ancak son dönemde insülin duyarlılığının korunmasında temel bir peptid olduğu ortaya konulan bir adipokindir. Son zamanlarda keşfedilen bir hormon olan nesfatin; enerji balansı, glikoz metabolizması, obezite ve muhtemelen gonadal fonksiyonlar üzerine etki etmektedir. Chemerin ise ilk kez enflamatuar süreçlerde chemR23 eksprese eden makrofajlarda ve dentritik hücrelerde kemotaktik peptid olarak keşfedilmiştir. Pleiotropik işlevlere sahip olduğu görülen chemerin adipokinlerin farklılaşmasını sağladığı ve bu sayede glikoz uptake' inde görev aldığı için adipokin olarak sınıflandırılmıştır. Bu çalışmaya; European Society for Human Reproduction and Embryology / The American Society for Reproductive Medicine (ESHRE/ASRM) tanı kriterlerine göre PKOS tanısı koyulan 80 (40 obez ve 40 nonobez) hasta ve 40 sağlıklı olgu dahil edilmiştir. PKOS' lu hasta gruplarının serum nesfatin, chemerin, apelin düzeyleri kontrol grubuile karşılaştırılmış ayrıca bu peptidlerle gonadotropinler, androjenler, insülin, insülin rezistansı (IR) ve lipid profili ve Metabolik Sendrom (MS) arasında ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışmamızda; nonobez PKOS hasta ve obez PKOS hasta grubunun nesfatin değerleri (0,847 ± 0,091), (0,741 ± 0,14) kontrol grubundan (2,108 ± 0,13) anlamlı düzeyde düşük bulundu. Nonobez PKOS hasta ve obez PKOS hasta grubunun chemerin değerleri (313,573 ± 37,904), (344.312 ± 38,623) kontrol grubundan (232,788 ± 22,187) anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Nonobez PKOS hasta ve obez PKOS hasta grubunun apelin değerleri (0,304 ± 0,093), (0,311 ± 0,042) kontrol grubundan (0,233 ± 0,027) anlamlı düzeyde yüksek bulundu. Nesfatin, chemerin ve apelin değerleri obez PKOS hasta grubunda MS ile anlamlı şekilde korele izlendi. Nonobez PKOS hasta grubunda; HOMA-IR (Homeostasis Model Assesment – İnsülin Resistance) ile apelin ( r:0,403, p < 0,01) ve nesfatin ( r:-0,365, p < 0,05)arasında istatistiksel olarak anlamlı şekilde negatif korelasyon saptandı. Obez PKOS hasta grubunda; HOMA-IR ile apelin ( r:-0,379, p < 0,05) ve nesfatin ( r:-0,376, p < 0,05) arasında istatistiksel olarak anlamlı şekilde negatif korelasyon saptandı. Chemerin ile HOMA-IR arasında hiçbir grupta anlamlı düzeyde korelasyon saptanmadı. Sonuç olarak; PKOS tanısı alan ve insülin direnci saptanan hastaların serumlarında nesfatin düzeyi sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı şekilde düşük, apelin düzeyi ise yüksek saptanırken chemerin ve insülin direnci arasında ilişki saptanmamıştır. PKOS tanısı koyulan hastalarda serum nesfatin ve apelin düzeylerine bakılarak insülin direnci öngörülebilir. Anahtar Kelimeler: polikistik over sendromu, apelin, chemerin, nesfatin, insülin direnci.Article Kliniğimizde Adneksiyel Kitle Nedeniyle Opere Edilmiş Adolesan Yaş Grubuna Ait Verilerin Analizi(2010) Ay, E. Gülçin; Kamacı, Mansur; Kurdoğlu, Mertihan; Kurdoğlu, ZehraAmaç: Adolesan yaş grubunda adneksiyel kitle nedeniyle 2001-2010 yılları arasında kliniğimizde öpere edilen hastalara uygulanan cerrahi yaklaşımları ve histopatolojik sonuçları değerlendirmektir.Yöntem: 2001-2010 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği 'nde adneksiyel kitle nedeni ile öpere edilen adolesan yaş grubundaki 38 vaka retrospektif olarak incelenmiştir. Dosya verilerinden; hastaların yaşları, uygulanan cerrahi müdahaleler ve histopatolojik sonuçlar kaydedilmiştir.Bulgular: Öpere edilen hastaların 38'i (%9.59) adolesan yaş grubunu oluşturmaktadır. Hastaların en küçüğü 10, en büyüğü 19 yaşında olup yaş ortalaması 15.87' dir. Olguların 30'una (%79) laparotomi uygulanırken 8 'i (%21) i laparoskopik olarak tedavi edilmiştir. 12 (%31.6) hastaya ooforektomi, 23'üne (%60.5) kist ekstirpasyonu, 2 'sine (%5.3) apse drenajı ve adezyoliz ve 1 (%2.6) hastaya da salpenjektomi uygulanmıştır. Patoloji sonuçları incelendiğinde; %34.3'ünün (n=13) matür kistik teratom, %31.6 'sının (n=12) basit seröz kist, %7.9'unun (n—3) seröz kistadenom, %5.3'ünün (n=2) seröz kistadenokarsinom, %5.3'ünün (n=2) pelvik apse, %2.6'sının (n=l) müsinöz kistadenom, %2.6'sının (h=l) müsinöz kistadenokarsinom, %2.6'sının (n=l) disgerminom, %2.6'sının (n=l) korpus luteum hemorajikum kisti, %2.6'sının (n=l) grade III immatür teratom, %2.6'sının (n=l) ektopik gebelik saptanmıştır.Sonuç: Adolesan yaş grubundaki adneksiyel kitlelerin önemli bir kısmını matür kistik teratom ve basit seröz kist oluşturmakla birlikte nadir de olsa bu yaş grubunda malign ovaryan patolojiler de akılda tutulmalıdır.Article Ne Erken Ne de Geç Gebelik: Adölesan, Reprodüktif Yaş ve İleri Yaş Gebeliklerin Perinatal Sonuçlarının Karşılaştırılması(2015) Yücel, Oğuz; Kurdoğlu, Zehra; Çetin, Orkun; Verit, Fatma Ferda; Zebitay, Ali Galip; Aydın, Zuhalİstanbul'un düşük gelir seviyeli bölümünde yer alan kliniğimizin adölesan, reprodüktif yaş ve ileri yaş gebeliklerinin (İYG) perinatal ve erken neonatal sonuçlarının karşılaştırılması.Gereç ve Yöntem: 1 Ocak 2007 ve 31 Ocak 2015 tarihleri arasında Süleymaniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde doğum yapan 306 adölesan, 301 reprodüktif yaş ve 303 ileri yaş gebe çalışmaya dahil edildi. Hastaların klinik, obstetrik ve erken dönem neonatal sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi.Bulgular: Reprodüktif yaştaki gebeler ile karşılaştırıldığında, adölesan ve İYG'lerin daha kötü perinatal ve erken neonatal sonuçlara sebep olduğu görüldü. Adölesan ve İYG'lerin obstetrik sonuçları birbiri ile benzer bulundu. En kötü erken dönem neonatal sonuçlar, adölesan gebelik grubunda karşımıza çıktı.Sonuç: Adölesan ve İYG'leri yüksek riskli gebelik olarak tanımlanmalıdır. Çalışmamızın sonuçları dikkate alındığında, kadın doğum hekimleri, ebeler ve aile hekimleri bu iki gebe grubunda daha dikkatli davranmalıdırlarArticle Tek Embiryo Transferiyle Sağlananıvf Gebeliğinde Şiddetli Ovaryan Hiperstimulasyon Sendromu: Olgu Sunumu(2010) Adali, Ertan; Yildizhan, Recep; Özmen, Erdal; Kamacı, Mansur; Kolusarı, Ali; Şahin, Hanım Güler; Kurdoğlu, ZehraOvaryan hiperstimulasyon sendromu; kontrollü over hiperstimülasyonu veya ovulasyon indüksiyonuna bağlı iyatrojenik gelişen ciddi bir klinik durumdur. Vücut boşluklarında ekstravasküler alanda proteinden zengin sıvı toplanması sonucunda; hemokonsantrasyon, tromboemboliye yatkınlık, sıvı elektrolit dengesizliği, oligüri, plevral efüzyon, asit yanında maternal ölüm dahi görülebilir. Tek embriyo transferinin 10’uncu gününde batında yaygın asit, hemokonsantrasyon ve elektrolit bozukluğu nedenleriyle hospitalize edilen ve takiplerinde plevral efüzyon gelişen, karaciğer enzim düzeyleri oldukça yüksek seyreden şiddetli ovarian hiperstimulasyon sendromlu bir olguyu literatür eşliğinde sunmayı amaçladık.Article Türkiye'nin Doğusunda Çocukluk Çağındaki Cinsel İstismar Olgularının Değerlendirilmesi(2010) Kurdoğlu, Mertihan; Özgökçe, Çağdaş; Kurdoğlu, Zehra; Guler, AyseAmaç: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’ ne cinsel istismar nedeniyle konsülte edilen olguları değerlendirmek. Planlama: Retrospektif çalışma Ortam: YYÜ Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği, Van Hastalar: Cinsel istismara uğrayan 4-14 yaş grubundaki çocuklar Girişim: Yok Değerlendirme Parametreleri: Cinsel istismara uğrayan çocukların demografik özellikleri, muayene bulguları. Sonuç: Ocak-2007 ile Temmuz-2009 tarihleri arasındaki kayıtlar incelendiğinde, 4-14 yaş grubunda 52 çocuğun cinsel istismara uğradığı tespit edilmiştir. Bunlardan 42’sini kız ( % 80.77) 10’ unu erkek (%19.23) çocuklar oluşturmaktadır. Kız çocuklardan 12’ sinde (%28.57) hymen deflorasyonu, 7’ sinde (%16.67) anal livata, 4’ ünde (%9.52) her iki durum da tespit edilmiştir. Erkek çocukların 6’sında ( %60) anal livata, 7’sinde (%70) fiziksel darp hali görülmüştür. Dört kız (%9.52) ve 2 erkek (%20) çocuğunun aynı anda birden fazla kişi tarafından istismara uğrarken kızlardan 3’ ünün (%7.14) erkeklerden 1’ inin (%10) aynı kişi veya kişiler tarafından defalarca istismar edildiği anlaşılmıştır. Yorum: Bölgemizde çocuğa cinsel istismar, çoğu kez etnik ve kültürel değerler nedeniyle gizlendiği için cinsel istismara uğrayan çocukların gerçekte daha fazla olduğunu düşünmekteyiz.