Browsing by Author "Mercan, Ridvan"
Now showing 1 - 4 of 4
- Results Per Page
- Sort Options
Article İleri Evre Gastrik Adenokarsinomalı Olguların Serum ve Mide Sıvısında Vitamin B12, Folik Asit ve Vitamin C Düzeyleri(2005) Tuncer, İlyas; Uygan, İsmail; Türkdoğan, M. Kürşat; Mercan, Ridvan; Balahoroğlu, Ragıp; Noyan, TevfikAmaç: Gastrik kanserin etiyolojisinde diyet faktörleri önemli rol oynamaktadır. Gastrik dokuda antioksidan vitaminlerin düzeylerinin azalması, gastrik malignite riskini artırmaktadır. Çalışmamızda gastrik kanserli olguların serum ve mide sıvısında vitamin B12, folik asit ve vitamin C düzeylerini araştırdık. Materyal ve metod: Endoskopik ve histopatolojik olarak gastrik adenokarsinoma tanısı almış 51 olgu (16 K, 35 E, yaş ort: 56,l p 1,7), kontrol grubu olarak aktif kronik gastrit tanısı almış 44 olgu (18 K, 26 E, yaş ort: 52,8p 2,6) çalışmaya alındı. Kanserli olguların tümü ileri evre mide kanseri idi. Bulgular: Gastrik adenokarsinomada ortalama serum folik asit ve vitamin C konsantrasyonları, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak düşük bulundu (6,4 p 0,9 vs 9,5 p 1,2) ve (0,8 p 0,1 vs 1,5 p 0,2) (p<0.05). Serumda ortalama vitamin B12 düzeyleri yönünden gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark tespit edilmedi. Gastrik sıvıda ortalama folik asit düzeyleri kanserli grupta, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmasına karşın (27,4 p 2,5 vs 19,9 p 1,6) (p<0.05), vitamin B12 ve vitamin C düzeyleri yönünden gruplar arasında anlamlı farklar saptanmadı. Sonuç: Gastrik kanserli olgularda serum folik asit ve vitamin C düzeyleri kontrol grubuna göre düşük bulundu. Oysa mide sıvısında folik asit düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı oranlarda yüksek tespit edildi. Serumda folik asit ve vitamin C değerlerindeki bu düşüklüğün; kanserin oluşmasında birer etiyolojik faktör mü oldukları veya kanser sonrası oluşan malnutrisyona mı sekonder geliştikleri araştırılması gereken konulardır.Article Kronik Böbrek Yetmezlikli Olgularda Tiroid Fonksiyonlarının Değerlendirilmesi(2003) Şahin, İdris; Mercan, Ridvan; Erkoç, Reha; Doğan, Koca; Eminov, Lokman; Üstün, Yusuf; Atış, EmrullahAmaç: Kronik böbrek yetmezliği (KBY) tanısı konulan olgulardaki tiroid fonksiyon testleri ve tiroid otoantikor seropozitifliğini sağlıklı kontrollerle karşılaştırmak. Yöntem ve Gereçler: Çalışmaya, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Kliniği ve Nefroloji Kliniğine Ağustos 2001- Haziran 2002 tarihleri arasında başvuran KBY’li 216 olgu ile 87 sağlıklı kontrol dahil edildi.Bulgular: Olgularımızın 92’si kadın, 124’ü erkekti ve yaş ortalaması 48.4 ± 16.9 idi. Kontrol grubunun ise 37’si kadın, 50’si erkek ve yaş ortalaması 46.9±17.2 idi. KBY’li olguların 81’i hemodiyaliz (HD), 17’si periton diyalizi (PD), 118’i ise prediyaliz dönemdeydi. KBY’li olgularımızda %3.3 hipertiroidizm,%10.2 hipotiroidizm saptanırken bu oranlar kontrol grubunda sırasıyla %1.2, 3.5 olarak bulundu. Her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). KBY’li olgularda anti-tiroglobulin (anti-TG) antikor sıklığı %12.4 iken anti-tiroid peroksidaz (anti-TPO) antikor sıklığı %14.3 idi. Bu oranlar sağlıklı kontrollerde her iki antikor için %1.2 olarak bulunmuştur. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001). KBY’li olgularımızda tiroid stimulan hormon (TSH), total T4 (TT4), serbest T4 (ST4) düzeyleri ile sağlıklı kontrollerdeki düzeyler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamışken; total T3 (TT3) ve serbest T3 (ST3) düzeyleri arasında istatistiksel olarak fark mevcuttu (p<0.031, p<0.043).Sonuç: KBY olgularında tiroid fonksiyon testlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. KBY’li olgularda hipotiroidizm, hipertiroidizm ve tiroid oto-antikor pozitifliği belirgin olarak artmaktadır.Article Metanol İntoksikasyonu Olgularında Klinik Özellikler ve Mortalite Üzerine Etkin Faktörlerin İncelenmesi(2003) Şahin, İdris; Karaman, Ece; Eminov, Lokman; Gökdeniz, Erdem; Mercan, Ridvan; Üstün, Yusuf; Arıkan, RamazanMetanol zehirlenmesi seyrek görülen ancak görüldüğünde ölümcül olabilen zehirlenme tablosudur. Bu çalışmada, Van yöresinde metanol zehirlenmesi tanısı konulan hastaların klinik ve demografik özellikleriyle, mortalite ve morbidite üzerine etkin faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvuran, metanol zehirlenmesi tanısı konulan 15 olgu çalışmaya dahil edilmiştir. Metanol zehirlenmesi tanısı konulan 15 olgunun 14'ü (% 93.3) erkek, 1 'i (% 6.7) kadındı. Yaş ortalaması 24.5 ( 9.7 (18-50) olarak bulundu. Olgularımızın 14'ü (% 93.3) kaza sonucu, biri (% 6.7) intihar amacı ile metanol almıştı. Vakalarımızın 6'sı (% 40) alkol bağımlısıydı. Olgularımız, metanol alımını takiben ortalama 9.4 ( 5.3 saat sonra hastanemize başvurmuşlardı. Hastaların geliş anında ortalama pH değeri 7.12 ( 0.27 olarak bulundu. Olgularımızın 6'sında (% 40) geliş anında arter kan gazı pH değeri 7.05'in altındaydı. Hastaneye başvuru anında en sık rastlanan şikayetler sırasıyla: Asemptomatik: 6 olgu (% 40), baş ağrısı, bulantı-kusma: 9 olgu (% 60), bulanık görme: 7 olgu ( % 46.7), karın ağrısı: 5 olgu (% 33.3), hipersalivasyon: 4 olgu (% 26.7), koma: 2olgu (% İ3.3) ve omuz ağrısı: 1 olgu (% 6.7). Olgularımızın 6'sı (% 40) öldü. Bir olgumuzda (% 6.7) kalıcı görme kaybı gelişti. Geri kalan 8 olgu (% 53,3) tam olarak iyileşti. Metanol zehirlenmesi ölümcül seyredebilen, erkeklerde daha sık görülen bir zehirlenme tablosudur. Metanol zehirlenmesi olgularında, arter kan gazı pH değeri 7.05'in altında ise olayın ölümcül seyredebileceği unutulmamalıdır.Other Subfulminan Karaciğer Yetmezliği ile Seyreden Fatal Hemofagositik Sendrom: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi(2001) Uygan, İsmail; Türkdoğan, Kürşat; Tuncer, İlyas; Mercan, Ridvan; Dilek, İmdat; Uğraş, SerdarOtuz altı yaşında erkek hasta son iki aydan beri devam eden ateş, halsizlik, kilo kaybı ve giderek artan sarılık nedeni ile kliniğimize yatırıldı. Fizik muayenede subfebril ateş, ikter, hepatosplenomegali, yaygın asit tesbit edildi. Laboratuar incelemelerinde; pansitopeni, hipoproteinemi ile birlikte transaminazlar, serum bilirubini, alkalen fosfataz, glutamik transpeptidaz, laktik dehidrogenaz, kolesterol, trigliserid, protrombin zamanı, C-reaktif protein ve ferritin değerleri yüksek saptandı. Kemik iliği aspirasyon ve biyopsi incelemesinde çok sayıda eritrofagositoz gösteren makrofajlar, karaciğer biyopsisinde yaygın nekroz alanları görüldü. Histopatolojik bulgular ile hemofagositik sendrom tanısı konulan olgunun etiolojisi belirlenemedi. İmmunosupresiv ve pulse steroid tedavisi uygulanan hasta, tedaviye rağmen klinik tablosu hızla kötüleşerek yatışının 38.gününde exitus oldu. Hemofagositik sendrom fatal seyirli bir klinik durumdur. Etiolojisinde infeksiyöz bir proses saptanamamış ise, mutlaka altta yatan bir malign hastalıktan şüphe edilmelidir. Tedavisi tartışmalı olup, genellikle nedene yöneliktir.