Browsing by Author "Morad, Hasan"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Doctoral Thesis Arap Edebiyatında Çiçek Mufaharaların Diyalog Yapısı(2022) Morad, Hasan; Çınar, Mehmet ŞirinBu çalışma, diyaloğun dilsel yapısıyla ilgilenen, anlatı diyaloğunun en önemli biçimlerini takip eden 'Arap Edebiyatında Çiçek Mufaharaların Diyalog Yapısı' konusunu objektif olarak incelemeyi amaçlamaktadır. Çünkü diyalog herhangi bir roman, kısa hikâye, fahr veya tiyatronun üzerine inşa edilen en temel tekniklerden biridir. Diyaloğun içten ve dıştan başarılı olabilmesi için uygulanması gereken bazı şart ve kuralları vardır. Kültürler ve medeniyetler diyaloğa önem vermiş ve tarih bunun eşsiz görüntülerini korumuştur. Diyalog farklı ifade biçimlerinden biridir ve en önemli temel hitap ve iletişim aracı olduğu için günlük hayatımızda kullandığımız yöntemlerden biridir. Mufahara Arap edebiyatında büyük bir yere sahiptir. Araştırmacı ve eleştirmenler önceleri onu müstakil bir sanat türü olarak değerlendirmeyerek diğer edebiyat sanatlarından ayıran özelliklere sahip bağımsız bir dal olarak görmemişlerdir. Mufahara, bazen Makame bazen de Risale veya Münazara ya da Müarada olmak üzere övünen kişilerin hikmet sahibi olanlar veya sıradan insanlar olduğu ayırt edilmeden farklı isimler altında işlenmiştir. Hatta modern çalışmalarda da olduğu gibi; Mufahara Makamelere dahil edilmiştir. Mufaharalar okuyucunun hayal gücünü keskinleştirme kudretine sahip olduğunu gösteren cansız nesnelerin kişileştirilmesi ve ilgi çeken bir edebi diyalogu ihtiva etmektedir. Araplar bunu daha önce bilselerdi, yeni biçimiyle çocuklar için hayal gücünü besleyen hikayeler çıkarabileceklerdi. Mufahara, muhatapların karşılıklı konuştuğu ve birbirine karşı olduğu, uygun gördüğü delillerle hasmını susturmaya çalışan iki veya daha fazla insan dışındaki varlıklar arasındaki bir konuşmadır; bu da edibin övünmek için gerçekleşmesini istediği şeydir. Sanki yazar, Mufaharada iki veya daha fazla hayali varlıktan oluşur. Edip mücadele ve kavgasını tek bir metinde yazarken zihninde bu karakterleri konuşturur, tartıştırır ve birbirine nefret ettirir. Diyalog iki biçimde gerçekleşir: dış diyalog; roman olayları boyunca birbirleriyle temas halinde olan karakterlerin diyaloglarında, bazı işlerin bu kapsamda yürütülmesinde, birbirlerine karşı tepkilerini göstermelerinde, olaylar, vakalar vb. durumlarla karşılaşıldığında ağızlarından çıkan sözlerdir. İç diyalog; dış diyaloğun zıddıdır. Şöyle ki, taraflar arasında karşılıklı konuşma için iki veya daha fazla kişiye ihtiyaç yoktur. Tek taraflı bir diyalogdur. Herhangi bir konuda kişinin kendisiyle konuşması, geçmiş anıların hatırlanması ya da başkalarının duymasından ve karşı tarafın katılımından uzak bir konuşmadır. Eleştirmenler diyalog işlemi için iki vasıf şart koşmuştur: Birincisi; roman karakterlerine müdahale eden yabancı bir unsur gibi görünmemek için, diyaloğu hikâyenin merkezine yerleştirmek. İkincisi: diyalog akıcı, zarif, karakterin kişiliğine ve söylendiği duruma uygun, olayı, karakterlerin özünü, fiziki ve ruhsal hayatlarının derinliklerini izah edebilme gücüne sahip olmalıdır. Muhataplar arasında anlayışı derinleştirmek, toplum bireyleri arasında fikir alışverişinde bulunmak gerekir. Ta ki; birey, başkalarının bilmediği bilgi, değer ve adetlerle donansın. Böylelikle diyalog netleşir ve resim ortaya çıkar. Diyalog, bilgiyi canlandırma ve güncellemekle beraber kültürel mirasın nesilden nesile aktarılmasında etkin bir role sahiptir. Kendisinde iki temel rukün bulunması gerekir: muhatap iki taraf ve üzerinde diyaloğun gerçekleştiği konu veya problem. Mufahara, Cahiliye döneminden başlayarak Emeviler, Abbasiler ve Endülüs dönemine kadar birçok merhale geçirmiştir. Mufaharanın birden fazla çeşidi bulunmaktadır. Çiçekler ve güller arasında, meyveler arasında, bağ ve bahçeler arasında, şehirler arasında, insanın ten renkleri arasında ve bunlar dışında kalan eşyalar arasında vuku bulan üstünlük tartışması mufahara çeşitleri arasında yer alır. Bazı araştırmacılar, bu sanatın mucidi ve ilk defa yazıya geçiren kişinin İbn Burd el-Asğar olduğunu söylemişlerdir. Fakat çiçek çeşitleri arasındaki mufaharanın meydana çıkması İbn Rûmî'ye dayanmaktadır. Çiçeklerin mufahara yapısına gelince; mufahara sanatsal yapısına giriş açısından, mufahara genellikle Allah'a hamd Rasulullah'a salavatla başlar. Edip buradan tabiat hakkındaki hayali düşüncelerini betimlemeye geçer. Mukaddime hitaba giriş sayıldığı için büyük bir öneme sahiptir. Mukaddimenin yaratıcı, güzel, zarif ve arkasından geleni dinlemeye davet etmesi şart koşulmuştur. Mufaharada ibaresi süslü, musikisi uyarlı, sanatsal tasvir ve bazen semboller yer aldığı tasnî' üslubu kullanılmıştır. Ancak bu üslûp bazen daha üstün veya yumuşak yahut yazar, zorlaştırabilir. Fusha ve ammi olmak üzere diyaloğun iki biçimi vardır: insanı diğer canlılardan ayıran bir olgu olan sözlü diyalog. Kendisiyle her türlü iletişimi cisimleştirmeyi hedefleyen bilinçli etkileşim kast edilir. Bireyler arasındaki günlük diyalog, bu rolü mükemmel bir şekilde temsil eder. Çünkü toplumsal hayat diyalogla ayakta kalır. Şahıslar bu iletişimi kesemezler; çünkü farklı maslahatları elde edebilmek için yaşamları aralarındaki anlayışa dayalıdır. Sosyal etkileşim, insanların düşünce, duygu ve tepki alışverişi yoluyla birbirlerini etkileme ameliyesidir. İkinci tür sözsüz diyalogdur; ister bilinçli ve kasıtlı hareketler olsun, ister kendiliğinden ve kasıtsız olsun, günlük konuşmamıza eşlik eden sözsüz bir dil olan konuşan taraflar arasındaki bedensel hareketleri temsil eder. Bu çeşitli işaretler ve jestler, sağır ve dilsizlerin dilini temsil eder, bu sayede bu bireyler toplum içinde başkalarıyla onun aracılığıyla iletişim kurabilirler. Mekân, karakterlerin genel çerçevesinin, diyalogların ve olay örgüsünün şekillenmesinde büyük rol oynar. Mekan, diyaloğu sunan karakterlerin bilincinde etki eder. Mekan, olayı ilerletme ve roman karakterleri arasındaki diyaloğu yoğunlaştırma işlevi görür. Mekan ile diyaloğun gerçekleştiği zaman arasındaki alaka; diyalog, öyküleyici metinde sanatsal ve dilsel bir yapı sayılır ve konuşma sırasında değişebilen zamanla güçlü bir ilişkisi vardır. Romancı bize hayali bir hikayeyi geçmiş zaman kullanarak iki veya daha fazla kişi arasında geçen bir diyalog sunduğunda, geçmiş zaman şimdiki zamana dönüşür. Bu da okuyucunun hikayenin şimdiki zamanı içinde yaşadığı vehmini artırır. Çünkü hikaye geçmişte kaldığı için anlatım genellikle geçmiş zamanla ifade edilir. Diyalog, doğrudan diyalog şeklinde iletişim kuran iki karakter arasındadır.