Browsing by Author "Mutlu, Baris"
Now showing 1 - 9 of 9
- Results Per Page
- Sort Options
Article Alasdaır Macıntyre’ın Çağdaş Sorunlar Karşısında Yeni Aristotelesçiliği(2018) Mutlu, BarisAlasdair MacIntyre, Erdem Peşinde: Ahlak Teorisi Üzerine Bir Çalışma ile Aristotelesçi ahlak anlayışından nasıl uzaklaştığımızı ve bu uzaklaşma sonucunda modern kültürün ahlaki ve politik yaşam üzerindeki yansımalarını ve sorunlarını göstermeye çalışır. Erdem Peşinde’deki etkileyici tarihsel okumasını, Thomasçı yönü daha belirginleşecek bir şekilde diğer eserlerinde de sürdürür. MacIntyre eserleri boyunca, birbirlerine rakip farklı etik yaklaşımlar içerisinde Aristotelesçi etiğin güçlü yönlerine dikkat çeker ve bizi bu rakip yaklaşımlar konusunda ikna etmeye çalışır. Son eseri Modernitenin Çatışmaları İçerisinde Etik: İstek, Pratik Akıl Yürütme ve Anlatısal/Öyküsel’de amacı; Aristotelesçi terimlere bağlı olarak yaşamımızı ele alabileceğimizi göstermektir. Tüm gayreti Aristotelesçiliği yeniden canlandırmaktır. Çünkü, haklı olarak belirttiği gibi, Aristotelesçi felsefenin tarih sahnesinden bir dönem kaybolmasının nedeni, Aristotelesçi terimlerin rakipleri karşısında bir kenara çekilmesi, sıradan insanların gündelik yaşamlarına rehberlik edememesi olmuştur. MacIntyre, özellikle Marx’ın kapitalizm eleştirilerine de dikkat ile Aristotelesçiliğe bir dönüş çağrısında bulunur. Aristotelesçi terimlerle kuracağımız toplumsal pratiklerin, ileri modernite içerisinde önemli direnme alanları açacağını düşünür. Üzerinde durduğu Aristotelesçi toplumsal pratiklerde temel olan ise “ortak iyi”dir. Failler (agents) kendi potansiyellerini, doğalarını bu ortak iyi ile gerçekleştirirler; faillerin iyi bir yaşam sürmeleri ortak iyiyi bir kenara atmayan pratiklerle mümkündür. Bu pratikler faillerin isteklerini belli iyiler, belli erdemler yönünde disipline edecek, iyi yaşam yolunda daha güvenli yol almalarını sağlayacaktır. Özellikle isteklerimizin disiplini sonucunda yaptığımız ve karar verdiğimiz şeyleri gerekçelendirecek nedenleri öğrenir ve böylece kendi yaptıklarımızı diğer toplumun üyeleri için bilinebilir kılarız. Eylemlerimizi, kararlarımızı gerekçelendirmek toplumsal ve rasyonel bir hayvan olmamızın kaçınılmaz bir parçasıdır. Bizlerin kınanması ya da övülmesi “gerekçeler”le mümkün olacaktır ve gerekçeler de isteklerimizi yönlendirdiğimiz iyilere bağlı verilebilir. İşte MacIntyre Aristotelesçi bir şema ile pratik‐istek‐iyi ilişkisini tartışır. En son eseri Modernitenin Çatışmaları İçerisinde Etik’te bu tartışmasını, günümüzün en önemli ahlak filozoflarından biri olan Bernard Williams’a dikkatle yürütür, onunla hesaplaşarak ilerler. Bu çalışmamızda, MacIntyre’ın en son eserine dikkat ile, Yeni‐Aristotelesçi okumasını göreceğiz.Article Animals and Our Animality From a New Aristotelian View(Beytulhikme Felsefe Cevresi, 2020) Mutlu, BarisWithin contemporary philosophy, animals have rightly been the subject of an important discussion. Singer started this process, and many important philosophers also participated in this discussion. One of these names, Richard Sorabji, put forward the following thesis: Western philosophy caused an important crisis especially in the field of moral philosophy and philosophy of mind with its approach towards animals. The emergence of this crisis in the field of moral philosophy is based on not knowing our moral responsibilities towards animals. Human beings put themselves at the top of the hierarchy of living things like value and consequently found the right to do what they wanted to the animals, and they could easily kill and slaughter animals for various reasons. Sorabji rightly begins this crisis with Aristotle, because he states that "humans" are separated from animals by "reason/rationality", which is a unique faculty for human beings, and that animals exist for humans by nature. Many philosophers have made the distinction between "human" and "non-human animal" a powerful philosophical tradition with such statements. However, revolts and objections against this distinction are increasing rightly. Environmental ethicists, Utilitarians, Kantians and Aristotelians have written works on this subject. In this study, we will focus on the Aristotelian philosophers Alasdair MacIntyre, Rosalind Hursthouse and Martha Nussbaum. With paying attention to the reading of these philosophers, we will emphasize that, even though Sorabji is based the crisis on Aristotle, the acceleration of the crisis is also about getting away from Aristotelianism, and that the first biologist, Aristotle, cannot be read in line with philosophers like Descartes.Article Animals and Our Certain Practical Obligations To Animals in Christine M. Korsgaard(Beytulhikme Felsefe Cevresi, 2019) Mutlu, BarisC. M. Korsgaard is a Kantian philosopher, she proceeds in her works with the guidance of Kant, and by this guidance, she argues important subjects as "agent and identity", "self", "normativity", "practical reason", and "animals". In her works she especially argues that normativity has a necessary relationship with human nature, it has a psychological power in human nature as a form of necessity, it functions as the creator of the human soul. Korsgaard believes that: Only the rational person reaches to "the normative principles, laws which will govern the things she/he does and believes", he/she has the skill "to normatively manage himself/herself". This skill is not available in other non-human animals; they all do not have a capacity of reason, rationality rather they only act with their evolutionary instincts, their natural structures. Korsgaard, however, says that we must not exaggerate this difference and that this difference does not make us morally superior to them. For animals, like us, value their lives, pursuit certain goods and ends, live with certain functions (ergon). In this paper, we will see the Kantian theory which Korsgaard argues about animals.Article Hume’un Ahlâk Felsefesi ve Erdem Anlayışı(2017) Mutlu, BarisHume, ahlâk felsefesi içerisinde, en önemli, özgün filozoflardan biri olarakkarşımıza çıkar. Ahlâk felsefesinin en karakteristik özelliği ise, sentimentalist/duygulanımcı olmasıdır. Çünkü Hume ahlâkî ayrımları örneğin iyi ve kötüyü,erdemi ve erdemsizliği (vice) salt tutkular, duygular, hisler ile açıklar. İnsanıharekete geçiren, eyleme sevkeden, dolayısıyla amaçlar koyduran tutkulardır.Akıl ise tutkuların belirlediği amaçlara ulaşmak için bir “araç” rolü görür. Humeiçin ahlâk değerlerle, akıl ise olgularla ilgilidir, değerleri olgularla ele almamızmümkün değildir. Bu nedenle kendisi erdemin, erdemsizliğin yürekte yakala-nacak bir his meselesi olduğunu belirtir. Hume bu sonuca bir bilim adamı gibideneyime bağlı bir şekilde ulaştığını belirtir. Anlama yetisi üzerine başladığısoruşturmasında, tespit ettiği zihin ilkeleri ile temele aldığı alışkanlığı, inancıadım adım nesnelerden diğer benliklere (self) genişletir. Yaşamımızı en temeldedeneyim ve deneyime bağlı alışkanlıklar, inaçlar ile sürdürdüğümüzü düşünür.Bu düşünce, Hume’un üç kitaptan oluşan İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme’si-nin merkezinde yer alır, her üç kitabının ortak ilgisi durumundadır. DolayısıylaHume ahlâkı tartıştığı III. Kitabın bağımsız okunabileceğini söylese de ilk ikikitaba bağlı ilerler. Bu çalışmamızda bir deha ürünü diyebileceğimiz İncelemeüzerinden, Hume’un ahlâk öğretisini ele alacağız.Article John M. Coetzee’nin Gözüyle Filozoflar ve Hayvanlar(2019) Mutlu, BarisGüney-Afrikalı Coetzee’yi, Iris Murdoch gibi daha çok edebiyatçı yönüyle biliriz. Kendisininedebiyat literatüründe yeri 2003’te Nobel Ödülü’ne layık görülecek denli etkili ve önemlidir.Romanlarını İngilizce yazan bu önemli edebiyatçının birçok romanı da Türkçe’ye çevrilmiştir.Ancak Coetzee’nin edebiyat dışında önemli bir felsefe tartışma alanı olan hayvanlara yönelikbir ilgisi de mevcuttur. Bu konuda üniversitede dersler vermiş ve bu dersleri de The Lives ofAnimals adı altında yayımlanmıştır. Coetzee romanları ve bu son eseriyle önemli filozoflarıetkilemeyi başarabilmiştir. Örneğin Peter Singer, Cora Diamond, Stanley Cavell, JohnMcDowell, Stephan Mulhall gibi önemli filozoflar bir şekilde Coetzee’nin eserlerineyönelmişlerdir. Çağdaş hayvan hakları tartışmalarının öncüsü Singer, The Lives of Animals’agörüşleriyle katkı sağlamıştır. Son dönemlerde edebiyat ve sinema felsefesi üzerine olaneserleriyle dikkat çeken Mulhall ise doğrudan Coetzee üzerine bir eser kaleme almıştır. TheWounded Animal adını taşıyan bu eser, Coetzee’nin edebiyatçı yönüne dikkatle onun felsefe vehayvanları ele alışını inceler. Bu çalışmamızdaki amacımız ise Coetzee’nin hayvanlarla ilgiliaçıklamalarını görmektir; bir edebiyatçının, özellikle felsefe içerisinde önemli bir tartışmakonusu olan hayvanlara yönelik tespitlerini değerlendirmektir.Article Nel Noddings’te ‘ilgi’nin Etik Önemi ve Eğitimdeki Yeri(2018) Mutlu, BarisNel Noddings’in öncüsü durumunda olduğu “ilgi etiği” (care ethics) son dönemlerde, özellikle felsefe ve eğitim alanında tartışılmaya başlanmıştır. Noddings ilgi etiğini, liberalizmin hakim iki ahlak öğretisi olan faydacılık ve Kantçılık ile, bu ahlak öğretileri karşısında farklı bir alternatif yaklaşımla karşımıza çıkan erdem etiğinin karşısında konumlandırır. Noddings’e göre liberalizm; komüniteden, bağımlılık ve ilgi ilişkilerinden bağımsız bir şekilde ele alınan “birey”den hareket ettiği için, birçok sorunumuza ışık tutmaktan uzaktır. Öte yandan liberalizmin önemli eleştirilerini ortaya koyan erdem etiği ise, erdemler tartışması içerisinde çoğulcu birliktelikler üzerinde yeterince durmamaktadır. Erdem etiğinde, özellikle Alasdair MacIntyre gibi filozofların en azından bugün için yeterince dikkat etmediği şey, bizlerin farklı erdemlere öncelik veren farklı geleneklere sahip olabilmemizdir. Bu önemli gerçek nedeniyle, eğitimi ve kamusal yaşamı salt belli türden erdemler üzerine inşa etme isteği kolaylıkla itilaflar doğurabilecektir. Ancak Noddings’e göre “ilgi”, ilgi gösterme” ve “ilgi görme” bu itilafa yol açmayacak bir şekilde, evrensel bir istek olarak her insanın talep ettiği şeydir. Unutmamamız gereken şey, çocukluktan ölüme kadar hepimizin belli ilgi ilişkileri ve bağımlılıklar içerisinde bulunuyor olmamızdır. Noddings ilgiyi eğitimde başta olmak üzere her alanda büyütmenin birbirimizle diyalog kurabilmemize, birbirimizi dinlememize izin vereceğini belirtir. İlişki kurmamız, birbirimizi anlamamız için gerekli bu ilk adım, tüm farklılıklarımıza rağmen dünyanın birçok sorununa duyarlı olmamızı sağlayabilecektir. Tüm bu açıklamalarımız bağlamında, makelede Noddings’in ilgi etiğini, eğitime de dikkat ederek ele almaya çalışacağız.Article Peter Singer’ın Perspektifinden Küresel Dünyada Etik Bir Yaşamın Olanağı(2022) Mutlu, Baris; Yoğurtçu, GökçeBugün küresel bir dünya içerisinde bulunuyoruz. Modern dünyanın bu düzeye geleceğini belki bir çoğumuz hayal edemiyorduk. İnternetin ve teknolojinin gelişimi her alanda dünyadaki insanları, yaşadıkları ülkeleri birbirlerine giderek daha fazla yaklaştırıyor. Kimilerimiz bu gelişmelerin birçok iyi yönünün olduğunu söyleyebilir. Ancak daha önce deneyimlemediğimiz kadar büyük sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu kabul etmek durumundayız. Özellikle tüketim düzeyindeki artışı düşündüğümüzde, doğaya ve diğer canlı türlerine yönelik yıkımlarımız, dünyanın yoksul ve aç insan sayısının giderek artması daha da görünür bir hal aldı. İklim değişikliğiyle birlikte temiz su kaynaklarının giderek yok olması, kuraklığın artması, ürün miktarının azalması gibi nedenlerle açlık-yoksulluk gün geçtikte artmaya devam ediyor. Bu sorunlar karşısında ne yapabiliriz? İnsanlık kısa zamanda büyük sonuçları olacak bu sorunlara bir çıkış bulabilecek mi? Peter Singer gibi filozoflar bu konuda, pasif, umutsuz olmamış aksine, küresel sorunlarımız karşısında, dünyayı daha yaşanılabilir kılabileceğimiz bir etik yaşam geliştirmeye çalışmışlardır. Bu çalışmamızda Singer’ın küresel etik yaşam önerisi ele alınmaktadır.Article Sokrates Öncesi Felsefede Etiğin Yeri ve İmkanı(2019) Mutlu, Baris“Sokrates öncesi felsefe” terimi özel olarak Thales, Anaksimandros, Anaksimenes, Pythagoras, Herakleitos, Parmenides, Empedokles ve Demokritos gibi tarihsel olarak Sokrates’ten önce gelen filozoflar için kullanılan bir terimdir. Bu dönem filozofların ve felsefenin ilk kez ortaya çıktığı dönem kabul edilir, çünkü bu dönemde yukarıda sözünü ettiğimiz düşünürler ya da filozoflar kendilerinden öneki Homeros ve Hesiodos gibi ozanlardan farklı olarak soruşturdukları konuyu akılsal bir refleksiyonla, akılsal bir argümanla ele almışlardır. Barnes’ın belirttiği gibi, bu düşünürler onlara ilk filozoflar diyeceğimiz bir şekilde, onlardan önce karşılaşılan ilahi ve insanüstü dogmalar ve tartışılmamış efsaneler yerine, deliller ve akla dayanan argümanlar ortaya koymuşlardır. Bu nedenle Barnes onları “ilk empirik bilimciler” olarak da görür. Elbette Barnes öncesinde, Aristoteles de bu filozoflarla ilgili benzer bir nitelendirmeyi yapar, örneğin Thales’i doğa felsefesinin kurucusu olarak adlandırır. Söz konusu filozoflar bu nitelendirmelere uygun düşecek bir şekilde özel olarak doğayla ilgilenirler. Bunun yanında kozmoloji, astronomi, geometri, etik v.b. alanlarda da felsefi değerlendirmeler yaparlar. Bu filozoflara yönelik tarihsel incelemelere baktığımızda ise, felsefe tarihçilerinin değerlendirmelerinde de “etik” özel bir soruşturma konusu yapılmaz. Bunun temel nedeni ahlakın felsefi incelemesi olan etiği Sokrates ile başlatmamız ve Sokrates öncesi filozofların etik konusunda pek bir şey söylemediklerini düşünmemizdir. Bu hakim ve yaygın kabul karşısında Barnes, Kahn ve Laks kimi istisnalar olmuş, bu felsefe tarihçileri kısa da olsa bu dönemin etiğini bir tartışma konusu yapmışlardır. Bu çalışmanın konusu da bu tarihçilere dikkatle Sokrates öncesi filozoflarda etiğin yeri ve imkanı olacaktır.Article Yeni-aristotelesçi Bir Bakış Açısıyla Hayvanlar ve Hayvanlığımız(2020) Mutlu, BarisÇağdaş felsefe alanında hayvanlar, haklı olarak önemli bir tartışmanın konusu olmuştur. Peter Singer bu süreci başlatmış, sonrasında bu tartışmaya birçok önemli filozof da katılmıştır. Richard Sorabji, şu tezi ileri sürmüştür: Batıfelsefesi hayvanlara yönelik yaklaşımı ile özellikle ahlak felsefesi ve zihin felsefesi alanında önemli bir krize yol açmıştır. Bu krizin, ahlak felsefesi alanında ortaya çıkması, hayvanlara yönelik ahlaki sorumluluklarımızı bilemememize dayanır.İnsan kendini değer olarak canlılar hiyerarşisinin en tepesine koymuş, bununneticesinde de hayvanlara istediğini yapabilme hakkını kendinde bulmuş; hayvanları türlü nedenlerle kolaylıkla öldürebilmiş, katledebilmiştir. Sorabji bu krizi Aristoteles ile başlatır, çünkü Aristoteles “insan”ın salt kendine özgü bir yetiolan “akıl/rasyonalite” ile hayvanlardan ayrıldığını, hayvanların doğa gereği insanlar için var olduğunu belirtir. Birçok filozof benzer açıklamalar ile “insan” ve“insan olmayan hayvan” ayrımını güçlü bir felsefe geleneği haline getirmiştir.Ancak bu ayrıma yönelik başkaldırılar, itirazlar giderek artmaktadır. Bu konudaçevre etikçileri, Faydacılar, Kantçılar ve Aristotelesçiler çalışmalar kaleme almışlardır. Biz bu çalışmamızda Aristotelesçi filozoflar olan Alasdair MacIntyre,Rosalind Hursthouse ve Martha Nussbaum üzerinde duracağız. Bu filozoflarınokumasına dikkatle, Sorabji’nin krizi Aristoteles’e dayandırsa da krizin ivme kazanmasının, Aristotelesçilikten uzaklaşmakla da ilgili olduğunu, ilk biyolog olanAristoteles’in Descartes gibi filozoflarla aynı çizgide okunamayacağını vurgulayacağız.