Browsing by Author "Oğuz, Ahmet Regaib"
Now showing 1 - 16 of 16
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Anatomical, Histological and Immunohistochemical Investigation of Pineal Gland in Van Fish (alburnus Tarichi Güldenstädt, 1814)(2021) Örği, Elif; Oğuz, Ahmet RegaibPineal bez ve ondan salgılanan melatonin hormonu biyolojik saatin belirlenmesi ve mevsimsel değişikliklere adaptasyon, glikoz dengesi, beslenme ve lokomotor aktiviteleri üzerine fonksiyoneldir. Van balığı Alburnus tarichi (Güldenstädt, 1814) Van Gölünde yaşayan endemik bir sazan türüdür. Balık üreme göçü esnasında yumurtalarını bırakmak üzere tatlı suya toplu bir şekilde göç gerçekleştirmektedir. Bu çalışmada Van balığı pineal bezi anatomik, histolojik ve immunohistokimyasal olarak incelendi. Üreme göçü sırasında hem göl hem de akarsulardan örneklenen balık plazmalarında pineal bezden salgılanan melatonin seviyesi belirlendi. Pineal bez diğer teleost balıklarda olduğu gibi balığın baş kısmında fazla pigment hücre içermeyen pineal pencere altında yer alır. Bez Van balığında dorsal kese üzerinde pineal vezikül ve pineal sap kısımlarından meydana gelir. Pineal bez iyi damarlanma gösteren bir bezdir. Pineal organ içerisinde pinealosit ve farklı tipte hücrelerin varlığı farklı histolojik ve immünohistokimyasal işaretlemeler ile belirlendi. Pinealosit hücrelerin pineal vezikülün lümen kısmında lokalize olduğu gözlendi. Plazma melatonin seviyesinin gölden akarsuya geçen balıklarda artış gösterdiği belirlendi (P<0.05). Sonuç olarak bu çalışma ile ilk defa Van balığı pineal bezinin anatomik ve histolojik yapısı ve üreme döneminde melatonin seviyeleri belirlendi. Anahtar kelimeler: Histoloji, İmmünohistokimya, Pineal bez, Van Balığı, Van GölüArticle Comparison of the Histological Changes in the Digestive Tract of Lake Van Fish (Alburnus Tarichi Güldenstädt, 1814) During Reproductive Migration(2018) Oğuz, Ahmet Regaib; Ergöz, BurcuVan Lake is the largest soda lake in the world. The Van Fish, which is a single fish species has adaptedto the extreme conditions of the lake. The fish is anadrom and migrates from the lake to fresh water forreproduction and returns to the lake again. In the present study, the histological structure of the digestive tract ofVan Fish in the lake and the freshwater environment was investigated. It was observed that the digestive tractwas composed of a short oesophagus, a stomach-like structure, anterior intestine and posterior intestine,respectively. It has been determined that there is no obvious stomach structure as in some other fish. The digestivetract of Van Fish taken from fresh water and lakes were stained with Hematoxylin-Eosin, Periodic Acid Schiffand Alcian Blue pH 2.5. When the cross sections of digestive tracts were examined, it was observed that itconsisted of mucosa, submucosa, muscularis and serous layers. Muscularis mucosa layer was not observed inthis species. It was determined that the mucosa layer consisted of simple columnar epithelial cells, connectivetissue and blood vessels of the submucosa layer, muscularis layer along the digestive tract, both transverse andlongitudinal smooth muscle cells, and the serous layer were composed of thin connective tissue. It has beenfound that the thickness of these layers varies according to the parts of the digestive tract. Goblet cell thatcontaining neutral and acidic glycoconjugate, sizes, number, and distribution in the mucosa layer were changedaccording to the parts of the digestive tract. It was observed that the Na+, K+, ATPase (NKA) containing cells,which play a role in ion regulation, are densely in the posterior intestine and rectum of the samples taken fromthe lake adapted fish. It was determined that the digestive tract of Van Fish showed similarity to the family ofCyprinidae.Master Thesis Determination of Cytotoxic, Genotoxic and Oxidative Damage in Primary Hepatocyte Culture of Deltamethrin Van Fish (alburnus Tarichi)(2019) Kıraççakalı, Ayşe Nur; Oğuz, Ahmet RegaibDeltametrin dünya çapında popüler olan ve yaygın olarak kullanılan bir piretroit türüdür. Kimyasal, böceklerle mücadele için kullanılsa da hedef olmayan diğer canlılar üzerinde de etkileri vardır. Bu canlı gruplarından biri de balıklardır. Deltametrin, Van Gölü havzasında tarım, hayvancılık ve evsel alanlarda yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu çalışmamızda, Deltametrin'in Van balığı (Alburnus tarichi, Güldenstädt, 1814) primer hepatosit kültürü üzerinde sitotoksik, genotoksik ve oksidatif hasarın belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, Van balığı primer hepatosit kültüründe deltametrinin farklı konsantrasyonlarının toksik etkileri karaciğer enzimleri (Aspartaz aminotransferaz (AST) ve Alanin aminotransferaz (ALT), total antioksidan durumu (TAS), total oksidan durumu (TOS), lipid peroksidasyon (MDA) ve DNA hasarı (8-OHdG) parametreleri kullanılarak belirlendi. Deltametrin, doza ve zamana bağlı olarak AST ve ALT seviyelerinde artışa neden olmuştur.TAS ve TOS seviyeleri ise sadece 24. saat sonunda artış göstermiş 48.saat sonunda bir fark bulunamamıştır. Deltametrinin MDA seviyesi üzerinde bir etki göstermezken, 8-OHdG seviyesinin arttığı gözlenmiştir (p<0.05). Sonuç olarak, deltametrinin yüksek dozlarının (1ve 10 µM) Van balığı primer hepatosit kültüründe toksik etkiye sahip olduğu söylenebilir.Master Thesis The Effects of Cypermethrin on Primary Hepatocyte Culture of Van Fish (alburnus Tarichi Güldenstädt, 1814)(2018) Omar, Aso Hemn Omar; Oğuz, Ahmet RegaibSipermetrin hayvancılık ve ziraat alanlarında zararlı böceklerle mücadelede yaygın olarak kullanılan sentetik bir insektisittir. Her ne kadar böceklerle mücade için kullanılsa da zararsız diğer canlılar üzerine de olumsuz etkileri mevcuttur. Sipermetrin, Van Gölü havzasında hayvancılık ve zirai alanlarda kullanılmaktadır. Yoğun kullanım göl ve sucul alanlarda da birikime neden olabilmektedir. Bu çalışmada, sipermetrin'in Van balığı (Alburnus tarichi) primer hepatosit kültürü üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlamıştır. Van Balığından izole edilen karaciğer hücrelerine sipermetrinin farklı konsantrasyonları (1×10-7, 1×10-6 ve 1×10-5 M) 48 saat süresince uygulanmıştır. Hücre kültürünün 24 ve 48 saatlerinde Aspartat Aminotransferaz (AST), Alanin Aminotransferaz (ALT) ve Laktat dehidrogenaz (LDH) seviyelerindeki değişim hücre kültür ortamında belirlenmiştir. Ayrıca sipermetrinin total oksidan (TOS) ve antioksidan seviyeleri (TAS), malondialdehit seviyeleri (MDA) ve DNA hasarı üzerine etkileri belirlenmeye çalışılmıştır. Deneyler sonucunda hepatosit sayısının sipermetrin uygulanan gruplarda önemli ölçüde azaldığı invert ışık mikroskobunda belirlendi. Karaciğer hasarında sıklıkla kullanılan AST, ALT ve LDH seviyeleri sipermetrin dozlarına bağlı olarak artış göstermesine rağmen bu artış kontrol grubuna göre düşük veya istatistiksel olarak önemli değildi. MDA seviyeleri, inkübasyon sonunda doza bağlı olarak artış gösterdi. TAS ve TOS seviyeleri, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında herhangi bir farkın olmadığı gözlendi. DNA hasarının ise doza ve zamana bağlı olarak artış gösterdiği belirlendi. Sonuç olarak, uygulanan sipermetrinin Van Balığı primer hepatosit kültürü üzerine yüksek toksik etkilerinin olduğu net bir biçimde ortaya konulmuştur. Anahtar kelimeler: Alburnus tarichi, Primer hepatosit kültür, Sipermetrin, Van BalığıDoctoral Thesis Histological Investigation of Changes in the Kidney During Reproductive Migration of Van Fish (alburnus Tarichi (güldenstädt, 1814))(2023) Erdemir, Ayşe Nur; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü, hem tatlısu hem de deniz suyu ekosistemlerinden farklı fizikokimyasal özelliklere sahiptir. Suyu tuzlu ve sodalı olup, tuzluluk oranı ‰ 22, pH'sı ise 9.8 dir. Van balığı, bölge halkı için önemli bir geçim kaynağı olup ekonomik ve ekolojik değere sahiptir. Van balığı her yıl Nisan-Temmuz ayları arasında üremek için tatlısulara geçiş yapar. Bu göç esnasında suların farklı fiziko-kimyasal özelliklerinden dolayı çeşitli stres faktörleri ile karşılaşırlar ve hayatta kalmak için çeşitli adaptasyonlar gerçekleşir. Adaptasyonda görevli önemli dokulardan biri de osmoregülasyonun düzenlenmesinde görev alan böbrektir. Yaptığımız bu çalışmada Van balığının üreme göçü sırasında böbrek dokusunda meydana gelen değişimler histolojik ve immünohistokimyasal olarak incelendi. Van balığında böbrek dokusunun nefron yapılarının morfolojisi ve histolojisi incelendiğinde diğer kemikli balıklarda olduğu gibi, renal korpuskul, proksimal tübül, distal tübül ve toplama kanalına sahip olduğu görüldü. Göl ve tatlısulardan örneklenen balık böbreğinde proksimal tübül alanı ve çapı, toplama kanalı alanı ve çapı, glomerulus alanı, bowman kapsül alanları, glomerulus sayıları incelendiğinde farklılıklar gözlendi. Böbrek dokusunda Na+/K+ATPaz transmebran proteini, apoptotik hücreler ve HSP70 stres proteinleri her iki sucul alanda immünohistokimyasal olarak işaretlendi. Sonuç olarak Na+/K+ATPaz'ın akarsu örneklerinde yoğun olarak belirlendi. Apoptoz geçiren hücrelerin göl ortamından örneklenen dokularda sayıca fazla olduğu DNA hasarının ve ısı şok proteini içeren hücrelerin akarsu ortamında yoğun olduğu belirlendi. Proliferatif hücre nükleer antijeni işaretlemesi sonucu göl ve akarsu ortamında işaretleme seviyelerinde farklılık gözlendi. Sonuç olarak osmoregülasyonda görevli Van balığı böbrek dokusunun morfolojik yapılarının ve histolojik kısımlarının farklı ekosistemlerde çeşitli adaptif düzenlemeler gerçekleştirmesi hakkında temel bilgiler sağlandı.Doctoral Thesis Immunohistochemical Determination of Some Endocrine Cells in the Digesti̇ve Tract of Van Fish (alburnus Tarichi (güldenstädt, 1814))(2022) Ergöz, Burcu; Oğuz, Ahmet RegaibVan balığı, Van Gölü havzasına endemik anadrom bir balıktır. Balık beslenme ve büyümesini gerçekleştirdiği Van Gölü'nden nisan-temmuz aylarında göle dökülen akarsulara giriş yapar. Bu sucul ortamlarda balığın beslenme davranışlarında farklılık gözlenir. Bu çalışmada Van Gölü ve akarsulardan örneklenen Van balığı sindirim kanalı morfometrik, histolojik ve immunohistokimyasal olarak incelendi. Morfometrik olarak çap, mukoza genişliği, mukoza uzunluğu, mukoza kıvrımları, muskularis kalınlığı, submukoza kalınlığı ve uzunluğu ölçüldü. Bu değerlerin, akarsulardan örneklenen balıklara kıyasla gölden örneklenen balıklarda daha fazla olduğu belirlendi. Sindirim kanalı histolojik olarak incelendiğinde özofagus, mide benzeri yapı ve bağırsak kısımlarından oluştuğu ve kanalın enine kesitinin seröz, muskularis, submukoza ve mukoza tabakalarından oluştuğu belirlendi. Bu histolojik bulguların her iki bölgede de benzer olduğu gözlendi. İmmunohistokimyasal olarak sindirim kanalında gastrin, kolesistokinin, nöropeptit Y, somatostatin ve bombesin içeren hücreler işaretlendi. Bu hücrelerdeki yoğunluğun ve lokalizasyonun sindirim kanalının kısımlarına ve örnekleme yapılan sucul alanlara göre farklılık gösterdiği belirlendi. Sonuç olarak Van balığı sindirim kanalının morfolojik, histolojik ve immunohistokimyasal değişimlerin balığın beslenme durumuna, içerisinde bulunduğu suyun fizikokimyasal özelliklerine ve balığın maruz kaldığı strese bağlı olarak değiştiği söylenebilir.Doctoral Thesis In Vivo and in Vitro Investigation of Effect of Some Natural Hormones and Estrogens Like Chemicals on Vitellogenin Synthesis in Chalcalburnus Tarichi(2008) Oğuz, Ahmet Regaib; Ünal, GülerBu çalışmada, inci kefaline (Chalcalburnus tarichi, Pallas 1811) enjekte edilen 17ß-estradiolun (E2); total ağırlık, karaciğer ağırlığı ve glikojen içeriği, gonad ağırlığı, hepatosomatik indeks (HSI), gonadosomatik indeks (GSI), plazma total protein ve vitellogenin (Vtg) seviyelerine etkileri araştırıldı. E2 enjeksiyondan sonra, ölçülen bütün değerlerde artış vardı. Ancak; bunlardan sadece karaciğer ağırlığı, HSI, plazma total protein ve Vtg seviyelerindeki artış istatistiksel olarak anlamlı bulundu (P<0.05). E2 enjeksiyonu sonucunda karaciğer glikojen içeriğinin değişmediği histolojik olarak gözlendi. Ayrıca SDS-PAGE ve Western Blot analizi sonucunda inci kefali Vtg'nin molekül ağırlığının 145 kDA olduğu belirlendi.Jüvenil inci kefali hepatosit kültüründe E2, insan (hrGH) ve sazan rekombinant büyüme hormonu (crGH), insülin (İ), progesteron (P) ve 11-deoksikortizol (11-DOC) hormonlarının Vtg sentezine etkileri araştırıldı. Kültürlerde hepatositler serum kullanılmadan iki haftadan fazla sürede yaşatıldı. E2 uygulanan kültürlerdeki hepatositlerde sentezlenen Vtg immunofloresan metod ile görüntülendi. Kültüre uygulanan doğal hormonlardan sadece E2'nin Vtg sentezinde doza ve zamana bağlı olarak etkili olduğu, hrGH, crGH, İ, P ve 11-DOC'un Vtg sentezinde etkili olmadığı belirlendi. Bununla birlikte hrGH ve 11-DOC hormonları E2 ile birlikte uygulandığında, Vtg sentezinde artış olduğu belirlenirken (P<0.05); P ile E2 birlikte uygulandığında Vtg seviyesinin azaldığı tespit edildi.İnci kefali hepatosit kültüründe 17?-ethynil estradiolün (EE2) Vtg sentezinde etkili olduğu, nonylphenolun (NP) ise toksik etkiye sahip olduğu ve Vtg sentezinde etkili olmadığı belirlendi.Research Project İnci Kefali (Chalcalburnus Tarichi, Pallas 1811)'nde Vitellogeninin Immunohistokimyasal Lokalizasyonu Ve Vitellogenin Seviyesinin Belirlenmesi(2006) Oğuz, Ahmet Regaib; Ünal, Güler-Doctoral Thesis Investigation of Aquaporin Protein Changes in Different Tissues of Van Fish (alburnus Tarichi (güldenstädt, 1814) During Reproductive Migration(2023) Alkan, Zehra; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü Türkiye'nin en büyük gölü ve ayrıca dünyanın da sayılı gölleri arasındadır. Van balığı (Alburnus tarichi) Van Gölü'nün fiziko-kimyasal (tuzluluk oranı ‰22, pH'sı ise 9.8) şartlarına adaptasyon sağlayan tek omurgalı türdür. Anadrom bir balık olup Nisan-Temmuz ayları arasında gölden tatlı sulara üreme göçü gerçekleştir. Üremesini tamamlayan balıklar tekrar göl ortamına geri dönerler. Göç sırasında farklı sucul ortamlara maruz kalan balıklarda, adaptasyonu sağlamak için solungaç, böbrek, sindirim kanalı gibi dokularda bazı değişimler meydana gelir. Bu çalışmada adaptasyonda önemli rol oynayan bazı akuaporin ve Na+/K+- ATPaz proteinleri Van Gölü ve Karasu Çayı'ndan örneklenen balıkların solungaç, böbrek ve sindirim kanalında immünohistokimyasal olarak incelendi. Histolojik olarak solungaç, böbrek ve sindirim kanalı dokularının diğer teleost balıklarla benzer olduğu belirlendi. İmmünohistokimyasal işaretleme sonucunda solungaç dokusunda bulunan Akuaporin 1, Akuaporin 3, Akuaporin 8 transmembran proteinlerin ve Na+/K+-ATPaz pompası içeren hücrelerde ve örnekleme yapılan lokalitelerde farklılık olduğu gözlendi. Akuaporin ve Na+/K+-ATPaz proteinleri özellikle solungaç sekonder lamel ve primer lamellerde bulunan klorid hücrelerinde işaretlendiği belirlendi. Böbrek dokusunda Akuaporin 1, Akuaporin 3, Akuaporin 8 ve Na+/K+-ATPaz proteinleri içeren hücre yoğunluğun hem lokalitelere göre hem de dokuda bulunan distal, proksimal ve toplama kanallarında farklılık olduğu belirlendi. Sidirim kanalı (anterior ve posterior bağırsak) dokularında bulunan Akuaporin 1, Akuaporin 3, Akuaporin 8 ve Na+/K+-ATPaz proteinleri içeren mukoza epitel hücrelerinde ve göç sırasındaki lokalitelerde farklılıklar gözlendi. Akuaporin ve Na+/K+-ATPaz proteinleri özellikle anterior ve posterior bağırsak dokusunda bulunan epitel hücrelerde işaretlenmenin daha yoğun olduğu belirlendi. Sonuç olarak osmoregülasyonda rol oynayan solungaç, böbrek ve sindirim kanalında bulunan su kanalları olarak görev yapan akuaporinlerin ve Na+/K+-ATPaz pompasının Van Balığının farklı su ortamlarına adaptif mekanizması hakkında temel bilgiler sağladı.Doctoral Thesis Investigation of Changes in the Hematology of Van Fish (alburnus Tarichi, Güldenstädt, 1814) on the Breeding Migration(2024) Yeşilbaş, Ayşe; Oğuz, Ahmet RegaibTürkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü, sahip olduğu yüksek pH, tuzluluk ve alkalinite oranları (pH 9.8, tuzluluk ‰18-22, alkalinite 151.2 mEq/L) ile sodalı göller sınıfındadır. Dünyanın en büyük soda gölü ve üçüncü en büyük kapalı havza gölü olan Van Gölü'nün tuzlu-alkali özelliği canlı türlerinin yaşamlarını kısıtlar. Gölün bu zorlayıcı koşullarına adaptasyonunu sağlamış olan Van Balığı (Alburnus tarichi, Güldenstädt, 1814) omurgalı ve anadrom bir balık türüdür. Van balıkları beslenme ve gelişim aşamasını Van Gölü'nde geçirdikten sonra, hava sıcaklığının artmaya başlamasıyla nisan-temmuz aylarında göle dökülen çevre akarsulara üremek için göç ederler. Üreme döneminde Van Gölü'nden tamamen farklı bir ortama geçiş yapan balıklar her iki ortama da adaptasyonlarını gerçekleştirirler. Kan doku bu adaptasyon sürecinde homeostatik dengeyi sağlayan önemli dokulardan biridir. Bu çalışmada Van Balığının üreme göçü döneminde hematolojik (RBC, Hb, Hct, MCV, MCH, MCHC, WBC, periferik kan analizi) ve biyokimyasal (ALT, AST, kalsiyum, kolesterol, klor, kreatin, glukoz, potasyum, magnezyum, sodyum, fosfor, total protein, trigliserid, üre, albümin, ALP) parametrelerin analizi yapıldı. Hematolojik ve biyokimyasal analizler sonucunda elde edilen bulgular lokalite (Van Gölü ve Karasu Çayı) ve cinsiyete göre karşılaştırıldı. Hematolojik parametrelerin lokalitelere göre karşılaştırılması sonucunda RBC MCH ve WBC parametrelerinde farklılık olduğu belirlendi. Hb, HCT, MCV, MCHC parametrelerinde ise farklılık gözlenmedi. Van Balığı hematolojik parametrelerinin cinsiyet gruplarına göre incelenmesinde RBC, MCH, MCHC parametrelerinde farklılığın olduğu görülürken; Hb, Hct, MCV ve WBC değerlerinde farklılık görülmedi. Van Balığının sitokimyasal boya ile boyanan periferik kan yayma preparatları ışık mikroskobu ile incelendi. Balık kanında bulunan eritrositler, lökositler ve trombositlerin hücre yapıları incelendi. Kan hücreleri morfolojik olarak incelendi ve sitolojik ölçümleri yapıldı. İncelenen preparatlarda farklı gelişim aşamasında olan hematopoetik kan hücreleri gözlendi. Biyokimyasal analizler cinsiyet ve lokasyon gruplarına göre karşılaştırıldı. Elde edilen analiz sonuçlarına göre gruplar arasındaki farklılıklar belirlendi. Van Balığı serum kalsiyum ve ALP seviyelerinin incelenmesinde dişi ve erkek balıklar arasında anlamlı bir farkın olduğu görüldü. Ayrıca kalsiyum ve ALP parametreleri dışında ALT, AST, kolesterol, klor, kreatin, glukoz, potasyum, magnezyum, sodyum, fosfor, total protein, trigliserit, üre, albümin seviyelerinin karşılaştırılmasında ise anlamlı bir farklılık tespit edilmedi. Van Balığı serum AST, kalsiyum, kreatin, magnezyum, total protein, trigliserid, kolesterol, albümin ve ALP seviyeleri lokalitelere göre karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olmadığı görüldü. Ancak glukoz, ALT, potasyum, üre, klor, fosfor ve sodyum parametrelerinde ise istatistiksel açıdan anlamlı bir farkın olduğu belirlendi. Sonuç olarak RBC, MCH, MCHC, WBC glukoz, ALT, potasyum, üre, klorür, fosfor ve sodyum parametrelerinin Van balıklarının üreme göçü sırasında önemli ölçüde değişen kan parametreleri olduğu belirlendi. Tam kan ve serum analizleri sonucunda ölçülen bu parametrelerin, farklı fizikokimyasal özelliklere sahip su koşullarına (pH, sıcaklık, tuzluluk) uyum stresi, göç sırasında yoğun yüzme aktivitesi, metabolik stres, üreme stresi ve cinsiyet gibi faktörlere bağlı olarak değiştiği gözlemlendi.Master Thesis Investigation of Gill Mucus Cells of Van Fish (alburnus Tarichi) During Reproductive Migration(2019) Alkan, Zehra; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü, Türkiye'nin en büyük gölüdür. Dünyada sodalı göller arasında sayılı göllerden biridir. Van Gölü içerdiği fiziko-kimyasal özelliklerinden dolayı diğer sucul ekosistemlerden oldukça farklıdır. Suyu tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu, tuzluluk oranı ‰19, pH'sı ise 9.8 dir. Gölün tuzlu-sodalı içeriği, biyolojik çeşitliliği büyük ölçüde sınırlamaktadır. Van balığı, anadrom bir balık olduğu için üreme amacıyla Van Gölünün ekstrem şartlarından, göle dökülen tatlı sulara toplu bir şekilde göç eder. Üremesini tamamlayan balıklar tekrar beslenmek amacı ile göl ortamına geri döner. Bu çalışmada, farklı histolojik boyalar kullanılarak Van Balığı solungaç mukus hücrelerindeki değişim incelendi. Mukus hücrelerinin solungaç kemerlerinde, lamel uçlarında primer ve sekonder lamellerinde yer aldığı gözlendi. Mukus hücrelerinin farklı büyüklüklerde, oval ve yuvarlak şekilde olduğu belirlendi. Üreme göçü sırasında balığın bulunduğu farklı fiziko-kimyasal özellikteki sucul alanlarda mukus hücre alanlarının ve yoğunluklarının değişim gösterdiği gözlendi. Mukus boyama şiddetinin de farklı sucul lokalitelerde ve solungaç bölgelerinde değişim gösterdiği belirlendi. Sonuç olarak, Van balığı solungaçlarında bulunan mukus hücre içerik ve seviyelerinin farklı göl tatlı su ve her iki ortam karışımı sucul ortamlarda değiştiği bu çalışma ile ortaya konmuştur. Ayrıca mukus hücre alanlarının ve yoğunluğunun da üreme göçü esnasında değişim gösterdiği belirlenmiştir. Mukus hücrelerindeki değişimin farklı sucul ortamlarda karşılaştığı tuzluluk, pH, bakteri ve parazit enfeksiyonu gibi durumlardan kaynaklanmış olduğu düşünülmektedir. Solungaç mukus hücrelerindeki bu değişimler balığın sucul adaptasyonunda önemli rol oynamaktadır.Master Thesis Investigation of Some Hormones Effecting Osmoregulation of Van Fish (alburnus Tarichi) Reproductive Migration(2019) Yeşilbaş, Ayşe; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü, dünyanın en büyük sodalı gölleri arasındadır. Gölün ekstrem özellikleri canlı yaşamını büyük ölçüde sınırlar. Diğer canlılar için ölümcül olan bu ortama Van balığı (Alburnus tarichi) adapte olan tek omurgalı türdür. Van balıkları her yıl üremek için tatlı sulara göç ederler. Üremesini tamamlayan balıklar göl ortamına geri dönerler. Balıklar göç sırasında farklı sucul alanlara maruz kalırlar. Çok hücreli canlılarda olduğu gibi balıklarda da fizyolojik düzenlenmeler endokrin sistem kontrolü altındadır. Bu çalışmada Van balığının üreme göçü sırasında maruz kaldığı göl, mansap, akarsu giriş ve akarsu üst bölgelerdeki suların pH, sıcaklık ve iyon seviyeleri (Na, K, Cl) belirlendi. Ayrıca balıklarda üreme göçü üzerine etkili olduğu bilinen Kortizol, Serbest Triiyodotronin (FT3), Serbest Tiroksin (FT4), İnsülin Benzeri Büyüme Hormonu (IGF-I), Büyüme Hormonu (GH), Prolaktin Hormon (PRL) seviyleri incelendi. Örneklenen iyonların tatlı su lokalitelerinde göl lokalitelerine gore azaldığı, serum iyon seviyelerinin ise belirli düzeyde tutulduğu gözlendi. Hormon seviyelerinin üremenin başladığı göl ortamından üremenin tamamlandığı akarsu üst bölgelerinde farklılık gösterdiği belirlendi. Sonuç olarak, ölçülen hormonların diğer teleost türlerinde olduğu gibi Van balıklarında da osmoregülasyon üzerinde direkt ve dolaylı etkilerinin var olduğu belirlendi.Article Van Balığı (Alburnus Tarichi (Güldenstädt, 1814))’nın Sindirim Kanalı Üzerinde Histomorfolojik Çalışma(2023) Ergöz, Burcu; Oğuz, Ahmet RegaibVan balığı, Van Gölü havzasına endemik Cyprinidae familyasında yer alan anadrom bir balıktır. Balık beslenme ve büyümesini gerçekleştirdiği Van Gölü’nden nisan-temmuz aylarında göle dökülen akarsulara giriş yapar. Bu sucul ortamlarda balığın beslenme davranışlarında farklılık gözlenir. Bu çalışmada nisan ve temmuz ayları arasında Van Gölünden ve Karasu Çayından örneklenen 30 adet Van balığı sindirim kanalı morfometrik ve histolojik olarak incelendi. Van balığı sindirim kanalı incelendiğinde belirgin bir mide yapısının olmadığı gözlendi. Sindirim kanalı özofagus, mide görevini üstlenen mide benzeri yapı, anterior bağırsak, posterior bağırsak ve anüsten meydana geldiği belirlendi. Van balığının sindirim kanalının en dıştan içe doğru seröz, muskularis, submukoza ve lümene doğru kıvrımlardan oluşan mukoza tabakalarından oluştuğu gözlendi. Bu tabaka kalınlıklarının göl ve akarsudan örneklenen balıklar arasında değiştiği belirlendi. Morfometrik olarak çap, mukoza genişliği, mukoza uzunluğu, mukoza kıvrımları, muskularis kalınlığı, submukoza kalınlığı ve uzunluğu ölçüldü. Bu değerlerin, gölden örneklenen balıklarda akarsulardan örneklenen balıklara göre daha büyük olduğu belirlendi. Van balığı sindirim kanalında ölçümler ilk defa bu çalışma ile belirlendi. Bu ölçülen değerlerin balığın beslenme, stres ve suyun fizikokimyasal yapısı ile ilgili olduğu düşünülmektedir.Article Van Balığı (Alburnus Tarichi) Solungaç, Böbrek ve Sindirim Kanalı Dokularında Üreme Göçü Esnasında Akuaporin 3 Proteinindeki Değişimin İncelenmesi(2024) Alkan, Zehra; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü, Türkiye'nin en büyük gölü ve aynı zamanda dünyanın sayılı sodalı göllerinden biridir. Van balığı (Alburnus tarichi), Van Gölü'nün fiziko-kimyasal (tuzluluk oranı ‰22, pH 9.8) koşullarına uyum sağlayan tek omurgalı türüdür. Anadromik bir balık olup ve nisan-temmuz ayları arasında gölden tatlı sulara göç eder. Üremesini tamamlayan balıklar göl ortamına geri dönerler. Göç sırasında farklı su ortamlarına maruz kalan balıklarda adaptasyonu sağlamak için solungaç, böbrek, sindirim kanalı gibi dokularda bazı değişimler meydana gelir. Bu çalışmada Van Gölü ve Karasu Çayı'ndan örneklenen balıkların solungaç, böbrek ve sindirim sisteminde adaptasyonda önemli rol oynayan Akuaporin 3 transmembran proteini immünohistokimyasal olarak incelendi. Çalışma sonucunda solungaçlarda bulunan Akuaporin 3 transmembran proteininin Karasu Çayı'ndan örneklenen balıklarda işaretlenmediği görüldü. Böbrek dokusundaki Akuaporin 3 transmembran proteininin örnek alınan bölgeye ve dokudaki yerleşimine göre farklılık gösterdiği belirlendi. Bağırsağın ön ve arka kısımlarında bulunan Akuaporin 3 transmembran proteininin örneklenen lokaliteler arasında farklılık gösterdiği ve işaretlenmenin epitel hücrelerinde olduğu gözlendi. Su ve gliserol taşınmasında rol oynayan Akuaporin 3 transmembran proteinin Van balığı ozmoregülatör dokularında değişim göstererek adaptasyonda etkili olduğu söylenebilir.Article Van Balığında (Alburnus Tarichi Güldenstädt, 1814) Üreme Göçü Sırasında Oksidatif Stresin Araştırılması(2019) Omar, Aso Hemn; Oğuz, Ahmet Regaib; Özok, Necati; Alkan, Zehra; Kıraççakalı, Ayşe NurVan Balığı, Türkiye’nin en büyük gölüne endemik anadrom bir türdür. Balıklar, her sene üremesinigerçekleştirmek için alkali Van Gölü’nden göle dökülen tatlı sulara göç ederler. Balık bu göç sırasında açlık, tuzve pH adaptasyonu gibi farklı stres faktörlerine maruz kalır. Bu çalışmada, Van Balığının üreme göçü öncesi vesonrasında plazma, solungaç, karaciğer, beyin ve kas gibi dokularındaki total oksidan ve antioksidan, lipidperoksidasyon ve DNA hasarları karşılaştırıldı. Total oksidan durum (TOS) üreme öncesi gölden yakalananbalıkların karaciğer ve böbrek dokularında, total antioksidan durum (TAS) ise akarsudan yakalanan balıklardakaraciğerde, gölden yakalanan balıkların ise beyin ve böbrek dokularında yüksek olduğu bulundu (P<0.05).Malondialdehit (MDA) seviyelerinin akarsudan örneklenen balıkların karaciğerinde gölden örneklenen balıklardaise böbreklerinde daha fazla olduğu belirlendi (P<0.05). DNA hasarının ise sadece tatlı sudan örneklenen balıklarınkaraciğerinde arttığı belirlendi. Sonuç olarak, Van Balığında üreme göçü sırasında karşılaşılan stres etkilerine karşıorganların gösterdiği tepkiler belirlendi.Research Project Van Gölünde Östrojen ve Östrojen Benzeri Kirleticilerin Belirlenmesinde Bir Elisa Metodunun Geliştirilmesi(2017) Oğuz, Elif Kaval; Ozdemır, Kerem; Ünal, Güler; Oğuz, Ahmet RegaibVan Gölü Dünyanın üçüncü, Türkiyenin ise en büyük gölüdür. Göl suyunun ekstrem fizikokimyasal özellikleri canlı çeşitliliğini büyük ölçüde kısıtlar. Bu nedenle gölde sadece tek bir omurgalı türü olan Van Balığı (Alburnus tarichi Güldenstädt, 1814) yaşar. Tek balık türü olmasına rağmen bölge için büyük ekonomik öneme sahiptir. Balık, göl kirliliğinin belirlenmesinde biyoindikatör olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada son yıllarda gölde meydana gelen östrojen ve östrojen benzeri kimyasallardan kaynaklanan kirliliğin belirlenmesi için bir ELISA metodu geliştirildi. Östrojen uygulanan erkek balıkların plazmalarındaki vitellogenin, tek basamaklı iyon değişim kromatografisi ile saflaştırıldı. Saflaştırılan vitellogenin konsantre hale getirilerek ratlara enjekte edildi ve spesifik poliklonal antikor elde edildi. Poliklonal antikorların vitellogenine ait spesifikliği western blot ve immünohistokimya yöntemleri ile test edildi. Elde edilen antikorun Van Balığının diğer plazma proteinleri ile çapraz reaksiyon vermediği western blot metodu ile gözlendi. Vitellogeninin sentezlendiği karaciğerin immünohistokimyasal işaretlenmesi sonucunda kontrol grubunda herhangi bir işaretlenme gözlenmezken, östrojen enjekte edilen balıkların karaciğeri yoğun olarak işaretlendi. Geliştirilen ELISA metodunun belirleme limitinin 4.63 ng/ml, ve çalışma aralığının ise 7.8 ile 2000 ng/ml olduğu belirlendi. Göldeki dişilere ait vitellogenin seviyeleri oogenesis fazlarına göre belirlendi. Buna göre kortikal alveoler, vitellogenik ve olgunlaşma fazlarındaki vitellogenin seviyeleri sırasıyla 7.43±2.65, 45.95±12.46 ve 30.06±7.03 mg/ml olarak belirlendi. Göldeki erkek balıklara ait vitellogenin seviyesi ise en yüksek 23.56 µg/ml olarak ölçüldü. Bu çalışma sonucunda östrojen benzeri kimyasallara karşı Van Balığı vitellogenini kullanılarak spesifik bir antikor, bu antikorun kullanılması ile de balığa özgü bir ELISA metodu geliştirildi.