Browsing by Author "Oğuz, Ali Kendal"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article The Effects of Music Therapy on Intraoperative and Postoperative Parameters a Randomized Single-Blind Study(Lippincott Williams and Wilkins, 2025) Kaya, Murat Bayram; Tekeli, Arzu Esen; Kurt, Nurettin; Keskin, Mehmet Emin; Oğuz, Ali KendalBackground: Music therapy has been used in medicine to reduce patient stress and to improve mood. This study aimed to evaluate the effects of music therapy on intraoperative hemodynamics and medication requirement and postoperative pain and side effects. Methods: Eighty patients with American Society of Anesthesiologists I to II physical status at the ages of 20 to 60 for whom elective thyroidectomy surgery was planned were included in the study. General anesthesia was induced for patients and demographic data were recorded. The patients were randomly divided into 2 groups. The groups were determined as music group (group M) and control group (group C). The intraoperative vital signs of the patients (heart rate, blood pressure, and oxygen saturation), bispectral index values, train-of-four neuromuscular monitoring values, additional opioid and muscle relaxant requirements, and complications were recorded. At the end of the operation, extubation was performed following standard decurarization using atropine and neostigmine. The 0th hour, 3rd hour and 6th hour visual analogue scale scores of the patients were measured and recorded. Results: Intraoperative fentanyl and rocuronium consumption were found to be approximately 23% lower in group M compared to group C (P < .05).The bispectral index values of the patients were similar between the groups (P > .05). It was also observed that the postoperative pain levels of the group M were lower (P < .05). Music therapy was determined to not create a difference in terms of the blood pressure, heart rate, and saturation (SpO2) levels during recovery from anesthesia (P > .05) Conclusions: Playing music, which is a non-pharmacological intervention, is an effective method without a side effect that not only reduces the intraoperative need for muscle relaxant and analgesic use but also causes positive effects on postoperative visual analogue scale scores. © 2025 Elsevier B.V., All rights reserved.Specialist Thesis Effects of Propofol-Dexmedetomidine and Propofol-Remifentanil on Recovery and Hemodynamics in Hysteroscopic Operations, One of the Ambulatory Anesthesia Practi̇ce: Arandomized Controlled Study(2022) Oğuz, Ali Kendal; Soyalp, CelaleddinÇalışmamızda günübirlik girişimlerden histeroskopilerde; deksmedetomidin- propofol ile remifentanil-propofol birleşimlerinin perioperatif spontan solunum, hemodinami, derlenme, hasta, cerrah ve anestezist memnuniyeti üzerine etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Yöntem: Bu çalışma Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Etik Komitesi onayı alındıktan sonra prospektif olarak gerçekleştirildi. ASA I-II, 18-65 yaş arası 40'ar kişilik 2 grupta toplam 80 hasta çalışmaya dâhil edildi.Operasyon günü işlem öncesi tüm hastalara 20 G branül ile damar yolu açıldı ve jinekoloji masasına alınan hastalara supin pozisyonda işlemin gerektirdiği stantard rutin monitörizasyon yapıldı. Tüm hastalara nazal kanül ile 2 lt/dk'dan oksijen başlandıktan sonra;0.025 mg/kg Midazolam (Demizolam®, Dem, Türkiye) ile premedike edildi. Hastalar Grup DP ve RP olmak üzere randomize iki gruba ayrıldı. Her iki gruba da Propofol (Propofol-®Lipuro %1(10 mg/ml), B. Braun Indonesia ) 1mg/kg bolus yapıldı. Grup DP' ye Deksmedetomidin (Sedadomid 200 μg/2 ml, KOÇAK FARMA Türkiye) 1mcg/kg 10 dakikada bolus yapıldıktan sonra 0,2-1,4 mcg/kg/saat infüzyon dozuna geçildi. Grup RP' ye Remifentanil (Ultiva®, GlaxoSmithKline, Belgium) 0,25mcg/kg bolus sonrası 0,025-0,1mcg/kg/dakika infüzyon dozunda başlandı. Sedayon öncesi ve sonrası grupların hemodinamik verileri, solunum fonksiyonları kaydedildi. Anestezi derinliği ramsey sedasyon skalası kullanılarak, derlenme skorları ise Modifiye aldrete skoru(MAS) ile kayıt altına alındı. Ağrının değerlendirilmesinde yüz ağrı ölçeği(YAÖ) kullanıldı. Hastaların Ramsey Sedasyon Skalası dörtten büyük olacak şekilde anestezi derinliği sağlandı. RSS<4 olan hastalara ek propofol uygulanarak ve çalışma dışı bırakıldı. Bulgular: Gruplar arasında yaş, boy, ağırlık ve BMI değeri anlamlı farklılık görülmedi. Gruplar arasında anestezi indüksiyon sonrası vital bulgular, solunum sayısı, end-tidal karbondioksit değerleri ve derlenme süreleri istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdi. Sonuç: Deksmedetomidin-propofol kombinasyonun histeroskopi gibi derin sedoanaljezi gerektiren durumlarda spontan solunumu korumada remifentanil-propofol kombinasyonundan daha üstün olduğunu bulduk. Öte yandan remifentanil-propofol kombinasyonu ile derlenmenin deksmedetomidin-propofol kombinasyonundan daha hızlı olduğunu saptadık. Ancak günübirlik cerrahilerde aynı gün taburculuk planlandığını göz önüne aldığımızda, derlenmedeki bu gecikmenin aynı gün taburculuğa engel teşkil etmeyeceği kanısındayız. Tüm bu veriler ve litaratürdeki çalışmalar incelendiğinde, deksmedetomidinin günübirlik anestezi pratiğinde güvenle kullanılabileceği kanısındayızArticle Üçüncü Basamak Bir Üniversite Hastanesinde Sezaryen Vakalarının Klinik Analizi: Retrospektif Klinik Çalışma(2025) Tekeli, Arzu Esen; Soyalp, Celaleddin; Kurt, Nurettin; Oğuz, Ali Kendal; Taş, RüstemAmaç: Bu çalışma, bir üçüncü basamak üniversite hastanesinde uygulanan sezaryen operasyonlarında tercih edilen anestezi yöntemleri ile postoperatif yoğun bakım ihtiyacı, intraoperatif ve postoperatif mortalite oranları arasındaki ilişkileri değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Yöntem: Retrospektif tasarımlı bu kohort çalışma kapsamında, 2018 ile 2023 yılları arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaşı Tıp Merkezi Hastanesi'nde genel veya rejyonal anestezi ile gerçekleştirilen 2709 sezaryen vakası analiz edilmiştir. Katılımcılara ait veriler, hastanenin dijital veri sisteminden retrospektif olarak toplanmıştır. Bulgular: Çalışma kapsamındaki bireylerin yaş ortalaması 30,48 ± 6,76 yıldır. Sezaryen doğumların %66,3'ünde genel anestezi, %33,7'sinde ise spinal anestezi tercih edilmiştir. Postoperatif yoğun bakıma alınan hastaların oranı %0,6 olarak bulunmuştur. Genel anestezi kullanımının; artmış komorbidite sayısı, 1. ve 5. dakikalarda düşük APGAR skorları, yüksek ASA değerleri, HELLP sendromu, preeklampsi, plasenta invazyon bozuklukları, artmış eritrosit süspansiyonu ve taze donmuş plazma gereksinimi ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Aynı faktörler, postoperatif yoğun bakım gereksinimi ile de anlamlı düzeyde ilişkili bulunmuştur. Sonuç: Bulgular, merkezimizde genel anestezinin sezaryen doğumlarda daha sık tercih edildiğini, ancak spinal anestezinin daha avantajlı klinik sonuçlar sunduğunu ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, genel anestezi endikasyonlarının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.