Browsing by Author "Odabaş, Ö."

Now showing 1 - 8 of 8

Can Ldh Activity in Spermatic Vein Indicate Testicular Damage? a Preliminary Report
(Akademiai Kiado Rt., 1998) Odabaş, Ö.; Yilmaz, Y.; Atilla, M.K.; Tarakçioǧlu, M.; Aydin, S.
We aimed to investigate the relationship between varicocele and lactic dehydrogenase (LDH), an intracellular enzyme that indicates cellular damage. LDH levels were measured in the blood samples of 17 oligoasthenospermic infertile patients with varicocele which were obtained synchronously from spermatic and peripheral veins during operation. Sperm counts ranged from 1 to 74 million/ml, while motility ranged from 10% to 60%. LDH level in spermatic vein was found statistically higher than the level in peripheral vein (p= 0.042). There was no correlation between sperm counts and LDH level in spermatic vein. We found a significant increase in spermatic vein LDH level in varicocele. We think that further studies are needed to reveal the relationship between spermatic vein LDH level and varicocele.
Duraksama (Hesitancy) için Bir Skorlama Geliştirilebilir mi
(2001) Atilla, M. K.; Odabaş, Ö.; Aydın, S.; Yılmaz, Y.
Bir infravezikal obstrüksiyon nedeni olan benin (selim) prostat hiperplazisinde en önemli ve en spesifik obstrüktif semptomlardan biri olan hesitensi, işemeye başlamada tereddüt etme veya duraksama şeklinde tanımlanır. Ancak sayısal bir değer taşımadığından, hastanın ne derecede obstrükte olduğunu niceliksel olarak yansıtmaz. Bu çalışmada hesitensi kavramına bir skorlama getirilerek kantitatif bir tanı aracı olup olamayacağı araştırıldı. Yaşları 24-72 arasında olan 55 prostatizm semptomlu hasta, uluslararası prostat semptom skoru (IPSS), Uroflovmetri bulguları ve rezidüel idrar miktarı bakımından değerlendirildi. İşitme problemi olan, üriner enfeksiyonu olan ve iletişim kurulmasında güçlük çekilen hastalar çalışmaya alınmadı. Uroflovmetri, Laborie marka ürodinami aygıtıyla, rezidüel idrar ölçümü 10 F Nelaton sonda kullanılarak yapıldı. Hesitensi skoru \"işe\" emrinden sonra akımın başlamasına kadar geçen süre olarak hesaplandı. Bulunan değerler ile IPSS, üroflovmetrik ölçüler ve rezidfi idrar arasında bağıntı olup olmadığı Spearman korelasyon analizi ile değerlendirildi. Bulunan hesitensi değerleriyle, IPSS arasında anlamlı (p<0.05), maksimum akım hızı ve ortalama akım hızı arasında ileri derece anlamlı (p<0.001) ilintiler saptandı. Rezidü idrar miktarı ile korelasyon görülmedi (p>0.05). Hastalar hesitensi değerleri bakımından 2-4 arası (15 hasta), 5-10 arası (25 hasta) ve 10 ve daha yukarı olanlar (15 hasta) olarak gruplandırıldığında, tedavi açısından IPSS ve maksimum akım hızlarına göre olan medikal ya da cerrahi yaklaşım seçeneklerine paralel seçenekler ortaya çıkmıştır. Hesitensi değeri 4 ve daha az olan hastalara obstrüksiyon açısından tedavi gerekmemiştir. Skoru 10 ve daha fazla olan hastalardan 9'u opere edilmiş, 6 hasta ise medikal tedaviye alınmıştır. Ülkemizde ve özellikle bölgemizde IPSS'na yanıtların çok güvenilir olmadığını düşünerek, IPSS ve maksimum akım hızı gibi infravezikal obstrüksiyonu belirlemede ve tedavi seçiminde hesitensi değerlerinin 3 gruba ayrılarak (2-4, 5-10, >10) kullanılabileceği kanısındayız.
Evaluation of 42 Patients With Chronic Abacterial Prostatitis: Are There Any Underlying Correctable Pathologies
(Akademiai Kiado Rt., 1998) Atilla, M.K.; Sargin, H.; Odabaş, Ö.; Yilmaz, Y.; Aydin, S.
Forty-two young men with abacterial prostatitis underwent physical examination, semen analyses, rectal US (TRUS) and magnetic resonance imaging (MRI) of the pelvis. Findings on TRUS showed no distinct differences like capsular irregularity, dilatation of the seminal vesicles and calcified foci in the prostate. In MRI pathologic conditions were noted as transitional zone cysts, prostatic utricle cysts and abscesses of the seminal vesicles. MRI had been found superior to TRUS in imaging the prostate and to predict associated pathologic conditions. It is also concluded that some additional factors as a cause of prostatitis must be determined in patients with chronic abacterial prostatitis.
Experimental Testicular Torsion and Its Effects on the Contralateral Testicle
(1997) Aydin, S.; Uǧraş, S.; Odabaş, Ö.; Yilmaz, Y.; Atilla, M.K.; Yeǧin, E.
Objective: Following experimental unilateral torsion of the testis the histologic effects of unilateral testicular torsion on the contralateral testis were investigated. Materials and methods: Utilizing detorsion or orchiectomy at 4 hours and 8 hours after torsion, the effects of early and late treatment modalities on the contralateral testicle were observed. Results: Morphometry of the contralateral testis revealed some alterations including focal sclerosis, decrease in mean seminiferous tubular diameter and a marked increase of the Leydig cells in some subgroups. Conclusion: In spite of some changes, definite evidence for contralateral damage due to ipsilateral torsion contributing to male infertility was hardly observed.
Histological Investigation of Testicular and Accessory Sex Glands in Ram Lambs Immunized Against Recombinant Gnrh Fusion Proteins
(TIP ARASTIRMALARI DERNEGI, 2008) Odabaş, Ö.; Kanter, M.
Aim: The aim of the study was to investigate the histological appearance of testis, epididymis, prostate and seminal vesicles of ram lambs immunized against gonadotrophin releasing hormone (GnRH). Methods: The study was performed on 14 male lambs, 7 in the study group and the other 7 in the control group. Another 5 lambs were included from the study after biopsy samples were taken from their testes at age 10 weeks to determine testicular histology at the start of the study. Seven male lambs aged 10 weeks were immunized against GnRH using a recombinant GnRH fusion protein vaccine. The immunization was repeated twice monthly until slaughter at 9 months of age. Testes and epididymis biopsies were taken at the 6th month. After slaughter, testis, epididymis, prostate and seminal vesicles were extracted for histopathological investigation. Results: At the 6th month and at slaughter histopathology of all the sex glands, most evidently in the testes, indicated secondary infertility. In the study group, tubule diameter decreased and spermatogenetic activity disappeared. The ball of sperm cells seen in the epididymis tubules of the control group at the 9th month was not seen in the study group. Changes in prostate tissues between the study and control groups were not evident but stromal tissue in the seminal vesicles increased in the study group. Conclusion: In conclusion, the histomorphological changes showed that recombinant GnRH fusion proteins provided immune castration in male lambs when used at an early age.
Medikal Sempatektomi Yapılan Sıçanlarda Duktus Deferens Histomorfolojisi ve Epididimal Sperm Değerlendirmesi
(2002) Erdoğan, E.; Göçer, F.; Rağbetli, M. Ç.; Odabaş, Ö.; Özbek, H.; Aydınlıoğlu, A.
Bu çalışmamızda medikal sempatektomi yapılan sıçanlarda duktus deferensteki histomorfolojik değişikliklerle, kaput ve kauda epididimisteki sperm konsantrasyon ve hareketliliğindeki değişimin araştırılmasını amaçladık. Çalışmada 18'i çalışma grubunda ve 12'si kontrol grubunda olmak üzere toplam 30 adet erişkin Spraque-Dawley erkek sıçan kullanıldı. Çalışma grubuna 15 gün süreyle düşük doz (10mg/kg/gün) intraperitoneal guanethidin (CIBA), kontrol grubuna ise serum fizyolojik enjeksiyonu yapıldı. 15. günde eter anestezisi altında bilateral orşiepididimektomi yapıldı. Her iki grupta sağ taraftan çıkarılan spesimenler epididimal sperm hücresi sayımında, sol taraf ise vaz deferensin histomorfolojik incelemesinde kullanıldı. Kaput ve kaudadaki sperm sayıları çalışma grubunda kontrole göre daha düşük olmakla birlikte istatistiksel olarak anlamlı değildi (p>0.05). Her iki grup sperm hareketliliği yönünden karşılaştırıldığında hem kaput hem de kaudal sperm hücreleri arasında fark yoktu (p>0.05). Bu sonuçlara karşın sempatektomili grupta duktus deferens kas tabakası ve epitel yüksekliğinde azalma ve tümenlerinde genişleme gözlenmiştir. Sempatektomi yapılan sıçanlarda kaput ve kauda epididimisteki sperm yoğunluğu ve hareketliliğinde değişiklik saptanmazken duktus deferens histomorfolojisinde anlamlı değişiklikler bulunmuştur.
Primary Non-Mucinous, Non-Papillary Adenocarcinoma of the Ureter
(Akademiai Kiado Rt., 1998) Yilmaz, Y.; Dilek, H.; Odabaş, Ö.; Atilla, M.K.; Aydin, S.
We report a case of primary, non-mucinous, non-papillary ureteral poorly differentiated adenocarcinoma. The primary focus could only be detected during surgical exploration, because computed tomography (CT), ultrasonography (US), intravenous urography (IVU) and other radiologic and endoscopic procedures revealed no primary neoplastic focus, only lymph node and various bone metastases. Total nephroureterectomy with a bladder cuff was performed to decrease pain of the patient and to remove the primary tumoral focus.
Testicular Needle Biopsy: Is It a Safe and Adequate Method
(1997) Odabaş, Ö.; Uǧraş, S.; Yilmaz, Y.; Aydin, S.; Atilla, M.K.
We aimed to investigate if testicular needle biopsy is adequate and safe for the examination of testis. Needle biopsies were performed on 21 testes of 5 patients with advanced prostate cancer and 11 patients with cryptorchidism before orchiectomy. Biopsies were done with the prostatic tru-cut needle. After needle biopsy, the tract and puncture sites were explored and an incisional biopsy was performed on each testis. Both needle specimens and open biopsy specimens were fixed in Bouin's solution and sent for histologic examination. There were small haematomas in two testes and moderate heamorrhage between tunica vaginalis layers in another. The tissues obtained by needle biopsy were sufficient except for two specimens and diagnostic accuracy was perfect. Nevertheless, measurement of the seminiferous tubules of the lamina propria could not be achieved in many cases.