Browsing by Author "Odabaş, Dursun"
Now showing 1 - 11 of 11
- Results Per Page
- Sort Options
Article Atipik Seyirli Subakut Sklerozan Panensefalitli İki Çocuğun Sunumu(2003) Odabaş, Dursun; Atas, Bulent; Akbayram, Sinan; Çaksen, Hüseyın; Tepebaşılı, İbrahimBu makalede nadir görülmesi nedeniyle atipik seyirli subakut sklerozan panensefalitli (SSPE) iki olgu sunuldu. Yedi yaşında kız hasta ilk kez yedi gün önce başlayan yürüme ve konuşma bozukluğu şikayetleriyle getirildi. Üç gün sonra afazi ve ataksik yürüyüşü kendiliğinden düzeldi, klinik ve nörolojik muayenesi normal olarak tespit edildi. Ancak müracaatın 14. gününde miyoklonik jerkleri ortaya çıktı. Serum ve beyin omurilik sıvısında kızamık virüsüne karşı IgG antikorları pozitif bulundu. SSPE teşhisi kondu ve spesifik tedavi başlandı. Şu anda hasta takibinin dokuzuncu ayında ve III. evrede izlenmektedir. İkinci vaka 3 yaşında erkek çocuk ilk kez bir ay önce yürüyememe ve konuşamanıa şikayeti ile başvurdu. Kızamık IgG antikorları, pozitif bulunduğundan dolayı SSPE tanısı kondu ve spesifik tedavi başlandı. Ancak izleminin altıncı haftasında hasta kaybedildi.Other Diafragma Disgenezisli Bir Goldenhar Sendromu Vakası(1997) Bekerecioglu, Mehmet; Odabaş, Dursun; Kan, M. Cengiz; Cesur, Yaşar; Ozkaya, EminGoldenhar sendromu veya oküloaurikülovertebral displazi, birinci ve ikinci brankial arkları tutan heterojen bir alan defektidir. Vertebral anomalilere ek olarak epibulber dermoid, unilateral kapak kolobomu ve seyrek olarak mikroftalmi, katarakt veya iris atrofisi gibi göz defektleri, kulak anomalileri ve mandibular hipoplazi ile karakterizedir. Bu makalede ağır kulak anomalisi ve mandibula hipoplazisi ile literatürde daha önce tanımlanmamış diafragma disgenezisi olan Goldenhar sendromlu bir vaka sunularak ilgili literatür gözden geçirilmiştir.Article Epilepsili Çocukta Hipereozinofili ile Seyreden Toxocariazis: Olgu Sunumu(2006) Yılmaz, Hasan; Odabaş, Dursun; Bay, Ali; Doğan, MuratToxocariasis, kedi ve köpeklerin barsaklarında yaşayan Toxocara cati ve canis'in neden olduğu parazitik bir hastalıktır. Bu makalede epilepsi tanısı ile takip edilen beş yaşında bir erkek çocukta hipereozinofilik sendrom şeklinde prezente olan bir Toxocariasis olgusu sunuldu. Bu olgu sunumu ile paraziter enfeksiyonların çok değişik şekillerde prezente olabileceği vurgulanmıştır.Article Hastaneye Yatırılarak Tedavi Edilen Çocukluk Çağı Pnomonilerinde Farklı Tedavi Yaklaşımlarının Değerlendirilmesi(2009) Kaya, Ali; Acikgoz, Mehmet; Çakman, Hüseyin; Kaya, Avni; Odabaş, Dursun; Doğan, Murat; Bay, AliAmaç: Hastaneye yatırılarak tedavi edilen çocuklukçağı pnömonilerinde farklı tedavi yaklaşımlarınındeğerlendirilmesi.Materyal ve metod: Bu çalışmada bakteriyelpnömoni tanısı alan (pnömoniyle birlikte konjenitalveya kronik hastalığı olanlar çalışmaya dahiledilmedi) toplam 515 hasta retrospektif olarakincelenerek çalışmaya alındı. Hastalar yaşlarınagöre dört gruba ayrıldı. Grup I; 0-1 aylık, grup II;2–3 aylık, grup III; 4–59 aylık, grup IV; 5 yaş veüzeri hastalardan oluştu. Kliniğimizde yataraktedavi edilen bakteriyel pnömonili hastalara, yatıştauygulanan tedavi ve tedavi değişiklikleri, tedavihastanemize yatmadan kaç gün önce pnömonisemptomlarının başladığı, hastanemize yatmadanönce ayaktan veya yatarak başka bir merkezdetedavi alıp almadığı, yatışta tesbit edilenpnömoninin şekli (lober veya bronkopnömoni)hasta dosyalarındaki kayıtlardan elde edildi. İstatistik: Hasta verilerinin değerlendirilmesindeChi-square testi kullanıldı. P<0.05 değerleri anlamlıkabul edildi.Bulgular: Çalışmamızda, sultamisilin ve amikasintedavisi ile iyileşme oranı, grup I’de %84.7, grupII’de %98.3, grup III’de %100, sultamisilin vesefotaksim tedavisi ile iyileşme oranı, grup I’de%87.5, grup II’de %90, grup III’de %85.7,penisilin-G ve kloramfenikol tedavisi ile iyileşmeoranı, grup III’de %84.8, grup IV’de %90,vankomisin ve sefotaksim tedavisi ile iyileşmeoranı, grup III’de %93.7, grup IV’de %90 vepenisilin-G tedavisi ile iyileşme oranı, grup IV’de%75, olarak bulundu. Gruplardaki iyileşmeoranları istatistiksel olarakta anlamlı bulundu.Sonuç: Dirençli pnömokok ve stafilokok pnömonisidüşünülmüyorsa, 0–12 ay grubu hastalardasultamisilin ve amikasin, 4 ay–5 yaş grubuhastalarda, penisilin-G ve kloramfenikol tedavisigüvenle verilebilir.Other The Incidence of Idiopathic Hypercalciuria in School Children in Van(1997) Topal, Selim; Odabaş, Dursun; Öner, Ahmet Faik; Şekeroğlu, Mehmet Ramazan; Aydın, Sabahattin; Tarakcioglu, Mehmet; Cesur, YaşarUrine calcium-creatinine ratios (UCa/UCr) in 930 elementary school children in Van were determined to find out the epidemiology and etiopathogenesis of hypercalciuria in children. At least two determinations of calcium-creatinine ratios above 0.21 were accepted as criteria for hypercalciuria. Those who fit the hypercalciuria criteria were further examined. The hypercalciuria incidence in our area came out to be 6.23%. Seventeen of the 58 hypercalciuric children could be examined thoroughly. Although of those children had a family history of urolithiasis, the x-ray and laboratory examinations revealed no urinary stone, urinary infection or metabolic disorders.Article Kızamık, Doğu Anadolu Bölgesinde Hala Ciddi Bir Problem(2003) Köse, Doğan; Çaksen, Hüseyın; Odabaş, Dursun; Tepebaşılı, İbrahimBu çalışmada kızamığın önemine dikkat çekmek için 143 kızamıklı çocuğun klinik bulguları, demografik özellikleri ve komplikasyonları gözden geçirildi. 143 hastanın 75'i (%52.5) erkek, 68'i (%47.5) kızdı. Hastaların en küçüğü beş aylık, en büyüğü 13 (3.97 ± 3.11 yıl) yaşındaydı. Hastalığın pik yaptığı yaş 24 aylık olarak tespit edildi. Hastaların büyük çoğunluğu (%84.7) kızamığa karşı aşılı değildi. 143 vakanın, 104'ii (%72.7) malntttrüsyonlu idi, 57'sinde (%40) kızamığın bir ya da daha fazla komplikasyonu mevcuttu. En yaygın komplikasyon pnömoni idi ve iki (%1.3) çocuk eksitus oldu. Sonuçta bulgularımız, bölgemizde kızamık ve komplikasyonlarının ciddi bir problem olduğunu göstermektedir. Biz bu durumun primer olarak, bölgedeki çok düşük sosyo ekonomik seviye ile ilişkili olduğunu düşünüyoruz.specialization-in-medicine.listelement.badge Rubella Seroprevalance in Adolescant Girls in Van(1998) Ceylan, Nesrin; Odabaş, DursunÇalışma, adolesan dönemdeki kızlarda kızamıkçık IgG ve IgM antikor seviyelerinin belirlenerek seronegatif bireylerin tespit edilmesi ve bunların Konjenital Kızamıkçık Sendromu riskinden korunmaları için aşılanmalarının önerilmesi ve sakat doğumları önüne geçilmesi amacıyla yapıldı. Ayrıca, Van'da kızamıkçığın seroprevalansının belirlenmesi da amaçlandı. Bu amaçla. Kız Yetiştirme Yurdu, Sağlık Meslek Lisesi, Y.Y.Ü. Van Sağlık Meslek Yüksekokulu ve Van İmam Hatip Lisesindeki, yaşlan 11-21 arasında değişen toplam 400 kız, öğrenci çalışmaya alındı. Öğrenciler adolesan dönemlerine göre erken (11-13 yaş arası), orta (14-17 yaş arası) ve geç (18-21 yaş arası) adolesan dönem olmak üzere üç gruba ayrıldı. Ayrıca öğrenciler sosyo-ekonomik seviyelerine göre de iyi (150 öğrenci) ve kötü (250 öğrenci) olarak iki gruba ayrıldı. Bu öğrencilerden usulüne uygun olarak elde edilen serumlarda kızamıkçık IgG ve IgM antikorları Solid Faz ELISA yöntemiyle belirlendi. Çalışmaya alınan toplam 400 kişiden 18 (%4.5)'nin aktif kızamıkçık hastalığı geçirmekte olduğu, 360 (%90)'ının daha önce kızamıkçık hastalığını geçirmiş yani bağışık olduğu, kalan 22 (%5.5) kişinin ise hastalığa duyarlı oldukları tespit edildi (p<0.05). Erken adolesan dönemdeki 110 öğrenciden 5 (%4.5)'inin hastalığa duyarlı oldukları [IgM(-), IgG(-)], 6 (%5.4)'sının aktif hastalığı geçirmekte olduğu [IgM(+), IgG(+/-)], ve 99 (%90) tanesinin de bağışık olduğu [IgG(+)] tespit edildi. Orta adolesan dönemdeki 180 öğrenciden 10 (%5.6)'unun hastalığa duyarlı oldukları [IgM(-)], 12 (%6.6)'sinin aktif hastalığı geçirmekte olduğu [IgM(+)J, ve 158 (%87.8) tanesinin de bağışık olduğu [IgG(+)] tespit edildi. Geç adolesan dönemdeki 110 öğrenciden 7 (%6.3)'sinin hastalığa duyarlı oldukları, [IgM(-)] 103 (%93.7) tanesinin de bağışık olduğu [IgG(+)] tespit edildi. Bu grupta hastalığın aktif döneminde olan yoktu (p<0.05). Sosyo-ekonomik düzey açısından yapılan değerlendirmede, ekonomik durumu iyi olan 150 kişiden 14 (%9.4)'ünün kızamıkçık IgG ve IgM Meri negatif, ekonomik durumu kötü olan 250 kişiden 8 (%3.2)'nin IgG ve IgM negatif oldukları tespit edilmiş olup, kızamıkçık hastalığını geçirme oranları açısından aralarındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu (p<0.05) saptanmıştır. Sonuçta, toplam 400 öğrencinin 18 (%4.5)'inde IgM pozitif, 22 (%5.5) tanesinde IgM negatif, 360 (%90) tanesinde ise kızamıkçık hastalığına karşı bağışık durumda oldukları tespit edilmiştir. 400 öğrenciden %5.5'inin hamilelik döneminde kızamıkçık hastalığına yakalanmaları durumunda Konjenital Kızamıkçık Sendromlu çocuk doğurma riskine sahip olduğu belirlenmiştir. Sosyo-ekonomik durum açısından yapılan değerlendirmede ekonomik durumu iyi olduğu belirlenen 150 öğrenciden 14 (%9.4) tanesinin duyarlı, 8 (%5.3) tanesinin aktif enfeksiyon döneminde olduğu ve kalan 128 (%85.3) öğrencinin ise hastalığı geçirerek bağışık durumda oldukları belirlenmiştir. Yine ekonomik durumu kötü olarak belirlenen 250 öğrenciden 8 (%3.2) tanesinin enfeksiyona duyarlı, 10 (%4) tanesinin hastalığın aktif döneminde olduğu ve kalan 232 (%85.3) öğrencinin ise bağışık durumda oldukları tespit edilmiştir. Bu nedenle, bu risk faktörünün ortadan kaldırılması amacıyla ülkemizde de gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bir an önce ve kolay önlem olan aşılama programının rutin uygulanan zorunlu aşı programına dahil edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Other Swyer-James Leod Sendromu Ile Henoch-Schönlein Purpurası Birlikteliği: Olgu Sunumu(1998) Odabaş, Dursun; Ozkaya, Emin; Ceylan, Nesrin; Cesur, YaşarSwyer-James-Mc Lcod Sendromu (SJS) radyolojik bir antite olup tek veya iki taraflı olmakla beraber genelde tek taraflı akciğer hiprlusensi ve tutulan taraftaki akciğer artériel ağının yetersiz izlenmesi ile karakterize bir hastalıktır. Hastalıkta obstruktif pulmoner arteriel hipoplazi esas olmakla beraber kesin defekt tam olarak bilinmemektedir. SJS ile Henoch-Schönlein Purpurası birlikteliğinin literatürde bildirilmemiş olması nedeniyle olgunun sunumu uygun görülmüştür.Other Ürtikerya Pigmentoza: Bir Olgu Sunumu(1998) Ozkaya, Emin; Metin, Ahmet; Odabaş, Dursun; Uğraş, Serdar; Cesur, Yaşar; Güzeloğlu, MevlütÜrtikeıya Pigmentoza (ÜP) diğer ismiyle diffüz kutanöz mastositosiz, doku mast hücrelerinin çoğalmasıyla karakterize etiyolojisi kesin bilinmeyen bir hastalıktır.,Mastositosiz, deriye lokalize olabileceği gibi diğer organ tutulumları da görülebilir. ÜP, mastositozisin deri tutulumu gösteren şeklidir. Yedi aylık erkek çocuk tüm vücudunda değişik çapta popüler, yer yer veziküler ve aşırı kaşıntılı lezyonlarla polikliniğimize başvurdu. Diğer sistemik organ tulumu olmayan hastaya, cilt hiopsisinin histopatolojik incelemesi sonucu ÜP tanısı kondu. Uygulanan hidroksizin ve siproheptadin tedavisiyle lezyonlarda belirgin bir iyileşme gözlendi.Other Van ve Çevresinde Entamoeba Histolytica Enfestasyonları(1998) Ozkaya, Emin; Odabaş, Dursun; Akçay, Gürbüz; Cesur, Yaşar; Kırımi, Ercan; Yılmaz, HasanEntamoeba histolytica tarafından oluşturulan olan amebiazis, gelişmekte olan ülkelerde ve yurdumuzun birçok yöresinde olduğu gibi Van İli ve çevresinde de endemik olarak görülmektedir. Bu makalede polikliniğimizde 1995 Ocak ayı ile 1996 Mayıs ayları arasında tanı konulan 141 vaka sunulmuştur. Vakaların % 52.6'sında asemptomatik, % 42.3'ünde dizanterik, % 0.7'sinde karaciğer apsesi ve beraberinde plevral ampiyem, % 4.4'ünde tek taraflı plevral ampiyem tablosu vardı. Vakalarda görülen klinik bulgular sıklık sırasına göre ishal, ateş, kusma, karın ağrısı ve bulantı idi.Other Yenidoğanda Kloral Hidrat İntoksikasyonu: Bir Vaka Takdimi(1997) Ceylan, Nesrin; Odabaş, Dursun; Cesur, Yaşar; Kırımi, Ercan; Ozkaya, EminKloral hidrat çocukların sedatizasyonunda yaygın kullanılan, güvenli bir ilaçtır. Doz aralığı geniş \"olduğundan (25-100 mg/kg) literatürde intoksikasyonu konusunda bilgi bulunmamaktadır. Bu makalede yanlışlıkla yapılan bir uygulama sonucu toksik dozda (250 mg/kg) kloral hidrat alan bir yenidoğan vakanın bulguları sunulmuştur.