Browsing by Author "Okudum, Ramazan"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article 2011 Van Depremive Kentsel Nüfusta Mekânsal Farklılaşmalar(2016) Alaeddınoğlu, Faruk; Okudum, Ramazan; Sargın, SevilYeryüzünün bugünkü görünümünü kazanmasında temel değişkenlerden biri olan depremler, insanoğlunun yaşamında her zaman yıkım ve felaketin adı olmuştur. Yarattığı çevresel, sosyo-ekonomik ve insan yaşamına ilişkin etkiler bakımından hiç şüphe yok ki yeryüzünde meydana gelen doğal afetlerin en önemlilerindendir. Ölümün ve yıkımın adı olan depremler, pek çok insanın hayatını kaybetmesine ve sakatlanmasına sebep olduğu gibi binaların yıkılmasına, tarım, ticaret, sanayi, turizm gibi pek çok alanda da önemli ekonomik tahribatlara neden olmaktadır. 2011 yılında Van'da meydana gelen depremlerde il genelinde önemli zararlar görülmekle birlikte, Van kenti, depremin yarattığı yıkımların ve tahribatların merkezi olmuştur. Şüphesiz bu tahribatta konutların uygun olmayan alanlara inşa edilmesi, binalarda kullanılan yapı malzemesi, denetimlerin yetersizliği, bilgi eksikliği ve daha önemlisi umursamazlık gibi pek çok değişken etkili olmuştur. Kentin yaşadığı travma ve geçirdiği süreçleri ele alan bu çalışmada işlenen başlıca konular, depremin yarattığı yıkım ve zemin ilişkisi, ölüm ve ciddi sakatlık vakalarının gerçekleştiği mahalleler ile bu mahallelerin başta ekonomik olmak üzere diğer değişkenlerle ilişkisi, binaların hasar durumları ve kent içindeki dağılımı, yeni konut alanlarının yer seçimleri, yerleşmeye uygunluğu, kentin gelişmesini destekleyip desteklemediği, kentte gerçekleştirilen altyapı ve üstyapının kentsel dönüşüm süreçleri ile uyumlu olup olmadığı şeklindedir. Araştırma birçok değişken açısından irdelenmiş ve depremin kentte yarattığı etkiler Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı programlar kullanılmak suretiyle analiz edilmiştirArticle Current Analysis of Orcharding in the Isparta Province (Turkey)(de Gruyter Open Ltd, 2014) Sargin, Sevil; Okudum, RamazanIn this study, orcharding activity in the Isparta Province, Turkey, is analysed. Until a few years ago, the economy of Isparta was associated with hand carpet weaving, rose-growing and rose-oil extraction. However, over the last few years orcharding has attracted attention as the most important economic activity in Isparta. This is especially visible in the districts of Egirdir, Gelendost, Senirkent and Yalvac where many kinds of fruits, specifically apples and cherries, are grown for the market. Physical geography features of Isparta have an important potential for developing orcharding. Suitable climatic conditions, fertile soils and fresh water resources, both surface and underground, are distinctive elements of this potential. In addition, irrigation projects, modern agricultural techniques, quality and resistible fruit types, appropriate fertilisation, pruning and disinfecting are human activities effecting the development of orcharding. Moreover, establishing modern and high capacity cold stores nearby the areas where fruits are grown is regarded an important factor increasing the value of Isparta fruits on the national and international markets. Thus, developing commercial orcharding in Isparta is gaining importance as a profitable activity as well as an opportunity for rural population for employment in fruit picking, storing, packaging and transporting. The emphasis of this study is put on current development of orcharding, distribution of apple, cherry, grape and other fruits production, reasons for this distribution and problems associated with orcharding in Isparta. Besides formal data collection, the findings obtained during field studies in Bogazova as well as on the Uluborlu-Senirkent and Gelendost Plains enable the authors to conclude that orcharding has become the most important rural activity in the region. (C) 2014 Nicolaus Copernicus University Press. All rights reserved.Doctoral Thesis Organic Farming Applications in Aydin and Van Provinces (turkey): Culture, Space and Development (csd)(2021) Okudum, Ramazan; Alaeddinoğlu, FarukSağlıklı gıda tüketim talebi bir bireyin en doğal hakkıdır. Bu talebin karşılanması amacıyla başta organik tarım olmak üzere alternatif yetiştiricilik sistemleri geliştirilmiştir. Küresel ölçekte organik tarımın artan önemine paralel olarak Türkiye tarımında ve Türkiye'deki akademik araştırmalarda organik tarım giderek önem kazanmıştır. Organik tarımın yerel kültür ile bağlantısı ve organik tarım mekanlarının kavramsallaştırılması literatürde üzerinde durulmayan konulardır. Bu araştırma, literatürdeki bu boşluğu doldurmak amacıyla Aydın ve Van illerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada organik tarım sektöründe faaliyet yürüten paydaşlara yönelik anket ve derinlemesine görüşmeleri içeren karma yöntem uygulanmıştır. Araştırma iki konu üzerine odaklanmaktadır: Organik tarım ile kültür, mekan ve kalkınma dinamikleri arasındaki ilişki ile organik tarım politikasının sahadaki yansımalarıdır. Elde edilen bulgular ortaya koymaktadır ki organik tarım ile her iki yörenin kültürü arasında bir bağlantı vardır. Bu bağlantı tarımsal pratiklerde ve bilgi aktarımında ortaya çıkmakta ve tarımsal dirençle ilişkilidir. Ayrıca organik tarım mekanları altı başlık altında kavramsallaştırılmıştır. Organik tarım kırsal kalkınmaya ürün satışından ziyade devlet teşvikleri aracılığıyla katkı sunmaktadır. Türkiye'de organik tarım sektörü henüz istenilen gelişimi yakalayamamıştır. Bunun temel nedeni üretici ve tüketicinin organik tarım konusundaki bilgi ve bilinç düzeyinin yetersizliği ile organik ürüne ilişkin güven sorunudur. Ancak belirlenecek doğru politik stratejilerle sektördeki yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün görünmektedir.Article Organik Tarım Üzerinde Konvansiyonelleşme ve Kırsal Kalkınma Tartışmaları(2022) Alaeddınoğlu, Faruk; Okudum, Ramazan; Şeremet, MehmetKüresel iklim değişikliğinin en somut sonuçlarından biri olan kuraklığın, geleceğin tarım anlayı - şını köklü bir şekilde değiştireceği açıktır. Kuraklığa dayanıklı ve girdi maliyeti düşük olan ürünler daha yaygın yetiştirilecektir. Dolayısıyla organik tarım uygulamaları ve bu konuda geliştirilen po - litikaların önemi giderek artacaktır. Bununla birlikte organik tarımın ortaya çıkışı konvansiyonel tarımın felsefesine bir karşı çıkıştır. Organik tarımda konvansiyonelleşme tartışmaları 1990’lar- dan beri devam etmektedir. Aynı şekilde organik tarımda konvansiyonelleşme tartışmalarının bundan sonra da artacağı düşünülmektedir. Konvansiyonelleşme sürecinde organik üreticilerin temel motivasyonu kârı maksimize etmektir. Böylece bu sürecin kırsal kalkınmaya katkı sağla - ması beklenmektedir. Dahası küresel göçü azaltabilmenin alternatiflerinden birisi de değişen küresel dinamiklere uyumlu kırsal kalkınma stratejilerinin izlenmesidir. Bu bağlamda araştırma - nın amacı, organik tarım sektöründe yoğun bir şekilde tartışılan konvansiyonelleşme ve kırsal kalkınma argümanlarının nasıl irdelendiğini ortaya koymaktır. Teorik tartışmalardan oluşan bu araştırmada ortaya konan bazı sonuçlar bulunmaktadır. Bunların başında organik tarımda kon - vansiyonelleşme ve kırsal kalkınma olguları arasında derin bir bağlantının olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Konvansiyonelleşme kriterleri kırsal kalkınmayı tesis etmede önemli argümanlardan biridir. Bu çalışma organik tarım ekseninde kırsal kalkınma ve konvansiyonelleşme argümanlarını birbiriyle ilişkilendiren ilk araştırma olmasından dolayı literatürde önemli bir boşluğu doldur- maktadır.Article Precarity and Patriarchal Bargain: Women's Experiences in Post-Disaster Recovery Housing After the 2011 Van Earthquake(Routledge Journals, Taylor & Francis Ltd, 2024) Seremet, Mehmet; Phua, Voon Chin; Cihangir, Emine; Bayram-Oz, Ezgi; Okudum, Ramazan; Alaeddinoglu, FarukIn this paper, we frame women's experiences in post-disaster recovery housing to highlight the differential distribution of their vulnerabilities. While studies have reported women's resilience in their new residence, their social vulnerability is often exacerbated in post-disaster recovery housing as they disproportionately shoulder the familial responsibilities with limited resources. We collected and analyzed 350 face-to-face interviews with women survivors living in the post-disaster recovery housing after the 2011 Van earthquake. Using Butler's concept of precarity, we argue that under the prevailing patriarchal system, the physical location and the configuration of the new residence, and women's familial status continue to differentially pose challenges for displaced women and worsen their vulnerabilities even years after their relocation. We found that while some women experienced positive changes, they continue to bargain with patriarchy, underlining the oppressiveness of the patriarchal system