Browsing by Author "Okur, Mesut"
Now showing 1 - 17 of 17
- Results Per Page
- Sort Options
Article Acute Cyanide Poisoning After Eating Apricot Pits: a Case Report(Galenos Yayincilik, 2012) Kaya, Avni; Okur, Mesut; Ustyol, Lokman; Temel, Hayrettin; Caksen, HuseyinThe stones and seeds of some plants such as apples, apricots, and peaches contain significant amounts of cyanide glycosides. Apricot pits are more toxic as they contain higher amounts of cyanogens and release hydrogen cyanide more easily. A previously healthy 27-month old male patient was admitted to our emergency department as intubated. His history revealed that he was intubated in the hospital where he was taken to with the complaint of fainting after having eaten numerous apricot pits with other family members. His general status was poor and he was unconscious. Both of his pupils were reactive. His deep tendon reflexes were increased and his plantar reflex was extensor bilaterally. The case was diagnosed as cyanide intoxication and the patient was admitted to the intensive care unit. Oxygen was constinuosly given under observation. After administration of hydroxocobalamine and sodium bicarbonate and correction of sodium deficit the patient regained consciousness and his general health improved. On the second day of admittance, he was discharged with a stable condition. This case was presented to emphasize that parents should not feed small children with apricot pits. (Turk Arch Ped 2012; 47: 141-2)Article Acute Respiratory Distress Syndrome Occurred After Hanging Result of the Attached To Rope: a Case Report(Aves, 2012) Kaya, Avni; Okur, Mesut; Akbayram, Sinan; Avcu, Serhat; Acikgoz, Mehmet; Dogan, Murat; Akil, MuhammedA-13-year-old male patient was admitted to our emergency unit because of near-hanging while playing with a rope. On physical examination, his general condition was not good, his state of consciousness was evaluated to be stuporous and his spontaneous respiration was weak. The patient had been intubated. The Glasgow coma score was 7. Rope marks were observed on his neck. Thorax computed tomography revealed widespread ground-glass appearance and bilateral parenchymal consolidation in the lungs. This findings correlated with acute respiratory distress syndrome. This case was reported for reminding that acute respiratory distress syndrome can be associated with near-hanging. (Turk Arch Ped 2012; 47: 302-4)Article Ateş, Baş Ağrısı, Yürüme, Dik Durma ve Konuşmada Bozuklukla Başvuran Beş Yaşında Erkek Hasta(2010) Sal, Ertan; Üstyol, Lokman; Kaya, Avni; Çaksen, Hüseyın; Okur, MesutArticle Biotidinase Deficiency Accompanied by Diffuse Demyelination and Cerebral Atrophy(Modestum Ltd, 2012) Okur, Mesut; Bektas, Mehmet Selcuk; Temel, Hayrettin; Caksen, Huseyin; Acikgoz, Mehmet; Sal, ErtanBiotinidase deficiency is an inherited disorder which has autosomal recessive pattern; it occurs in approximately 1 in 60,000 live births. Usually it manifests seborrheic dermatitis, alopecia, ataxia, convulsions, hypotonia, developmental delay, hearing loss, chronic lactic acidosis and immune deficiency. Its diagnosis is made by the measurement of serum biotinidase enzyme activity and determination of the enzyme. Herein presented that a two and half-month-old boy with biotinidase enzyme deficiency which had cerebral atrophy without any skin signs. In the patients presented with refractory convulsions with unexplainable etiology without any skin lesions, as in our patient, biotinidase enzyme deficiency should be considered and the treatment should be established in early period to prevent many complications that may develop.Article A Case of Leptospirosis With Multiple Organ Dysfunction(Aves Yayincilik, Ibrahim Kara, 2010) Okur, Mesut; Akgun, Cihangir; Bektas, Mehmet Selcuk; Kaya, Avni; Temel, Hayrettin; Acikgoz, Mehmet; Dogan, Sekibe ZehraLeptospirosis is a zoonotic infection caused by a spirochete of the genus Leptospira, which may affect both humans and animals and is common worldwide. The disease may lead to distinct clinical pictures in humans varying from subclinical infection to multiple organ dysfunction and even death. In this paper, we presented a 8-year-old male patient admitted with the complaints of fever, malaise, fatigue and night sweating, who had been feeding a pet rabbit in the house, and who had jaundice of the sclera and skin, a rash, gastrointestinal bleeding and hepatosplenomegaly found on examination. He developed encephalopathy, bleeding diathesis, hepatic and renal failure; and was diagnosed with leptospirosis based on the clinical symptoms and laboratory tests. After 14-days of therapy with crystallized penicillin and intensive supportive treatment, the neurological and hematological anomalies improved as well as the renal and hepatic dysfunction. In conclusion, we would like to emphasize that the probability of leptospirosis should be considered in children presenting with jaundice, encephalopathy, multiple organ dysfunction and bleeding diathesis if there are any environmental risk factors.Article A Case of Leukocytoclastic Vasculitis With Membranoproliferative Glomerulonephritis(Duzce Univ, 2013) Akgun, Cihangir; Kaya, Avni; Akbayram, Sinan; Tuncer, Oguz; Okur, Mesut; ArsIan, Sukru; Ozen, SuleymanHenoch-Schonlein purpura is the most common vasculitis in childhood with the pathogenesis of immunoglobulin A deposition in small-vessel wall. As the end-organ vasculature involved, this disease is characterized by palpable purpura, abdominal pain, arthritis, and renal disease. Renal involvement may present with isolated haematuria and/or proteinuria from mild to severe as nephrotic levels. Membranoproliferative glomerulonephritis is the most common cause of chronic glomerulonephritis in older children and young adults and also one of the major causes of nephrotic syndrome. In this case, we reported the concurrent of leukocytoclastic vasculitis with membranoproliferative glomerulonephritis.Article Çoklu Organ Yetersizliği ile Seyreden Bir Leptospiroz Olgusu(2010) Okur, Mesut; Bektaş, Mehmet Selçuk; Acikgoz, Mehmet; Doğan, Şekibe Zehra; Temel, Hayrettin; Akgün, Cihangir; Kaya, AvniLeptospiroz, leptospira genusundan spiroketlerin neden olduğu, insanları ve hayvanları etkileyebilen, dünyada sık görülen zoonotik bir enfeksiyondur. İnsanlarda subklinik enfeksiyondan çoklu organ yetersizliği ve ölüme neden olabilecek kadar farklı klinik tablolara neden olabilir. Burada ateş, halsizlik, yorgunluk, gece terlemesi yakınmalarıyla getirilen, öyküsünden evde tavşan besledikleri öğrenilen, muayenesinde cilt ve skleralarda sarılık, döküntü, gastrointestinal kanama, hepatosplenomegali tespit edilen, izleminde ensefalopati, kanama diyatezi, hepatik ve renal yetmezlik gelişen, klinik ve laboratuar bulgularıyla leptospiroz tanısı konulan 8 yaşında erkek hasta sunuldu. 14 günlük kristalize penisilin ve yoğun destek tedavisi ile nörolojik ve hematolojik anormallikler ile birlikte renal ve hepatik yetmezliğin düzeldiği görüldü. Sonuç olarak, çocuklarda sarılık, ensefalopati, çoklu organ yetersizliği, kanama diyatezi kliniği ile başvuran hastalarda çevresel risk faktörü varlığında leptospiroz ihtimalinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulamak isteriz.Article Endemik Bölge Dışında (Patnos) Görülen Bir Kala-azar Olgusu(2005) Bay, Ali; Okur, Mesut; Öner, Ahmet Faik; Acikgoz, Mehmet; Doğan, MuratKala-azar tatarcıklar tarafından bulaştırılan, karaciğer, dalak ve kemik iliğinin makrofajlarmı infekte edip orada çoğalabilen intraselüler parazitik bir infeksiyondur. Hastalık düzensiz ateş, pansitopeni, hepatosplenomegali ve hipergamaglobulinemi ile karakterizedir. Burada 5 yaşında erkek kala-azar olgusu sunuldu. Hasta 2 aydan uzun süredir devanı eden ateş, solukluk ve karın şişliği öyküsü ile başvurdu. Endemik bölgelere seyahat öyküsü yoktu. Sonuç olarak endemik bölgelere seyahat öyküsü olmasa da uzamış ateş, hepatosplenomegali, ve sitopeni ile başvuran hastalarda kala-azar da ayırıcı tanıda dikkate alınmalıdır.Editorial A Five-Year Boy With Fever, Headache, Disturbances in Walking, Erect Posture and Speech(Galenos Yayincilik, 2010) Okur, Mesut; Kaya, Avni; Ustyol, Lokman; Sal, Ertan; Caksen, HuSeyinArticle Hastaneye Başvuran Malnutrisyonu Ve/veya Tekrarlayan Akciğer Enfeksiyonu Olan Çocuklarda Kistik Fibrozis Sıklığı Araştırılması(2010) Doğan, Şekibe Zehra; Peker, Erdal; Okur, Mesut; Akbayram, Sinan; Doğan, Murat; Arıyuca, Sevil; Cesur, YaşarKistik fibroz (KF), transmembran ileti regülasyonu genindeki mutasyon sonucu oluşur ve otozomal resesif kalıtım gösteren beyaz ırkın en sık rastlanan ölümcül hastalığıdır. Hastalığın sıklığı beyaz ırkta 1/2500-1/3500, Afrika kökenli Amerikalılarda 1/1700 civarındadır. KF’nin ülkemizdeki sıklığı ise bilinmemektedir. Bu çalışmada, hastaneye başvuran tekrarlayan akciğer enfeksiyonu ve/veya malnutisyonu olan çocuklarda Kistik fibrozis sıklığının bulunması amaçlanmıştır. Çalışmaya Şubat 2007 ile Ocak 2010 tarihleri arasında kliniğimize başvuran tekrarlayan akciğer ve/ veya malnutrisyonu olan vakalar alındı. Vakalarda kistik fibrozis tanısı, kistik fibrozis kliniği ile uyumlu bulgulara sahip olma, diğer hastalıkların dışlanması ve ter testi pozitifliği esaslarına göre kondu. Çalışmaya 491 çocuk vaka alındı. Vakaların yaşları minimum 2, maksimum 216 ay olup ortalama 26,1±35.01 ay idi. Vakaların 335 (%68.3)’si erkek, 156 (%31.7)’ü kız idi. Çalışmaya alınan vakalar ter testi sonucuna göre değerlendirildiğinde pozitif ter testi vaka sayısı 35 (%7.1) idi. Tekrarlayan akciğer enfeksiyonu olan çocuklarda KF sıklığı %5.3, malnutrisyonu olanlarda %8.8, malnutrisyonu ve/ veya tekrarlayan akciğer enfeksiyonu olan çocuklarda ise %7.1 (%95 Confidence interval 3.9 -9.2) olarak bulundu. Bu çalışma ile biz hastaneye başvuran malnutrisyon ve/veya tekrarlayan akciğer enfeksiyonu olan olgularda Kistik Fibrozis tanısının erken konulması ve geç komplikasyonlarının önlenmesi için mutlaka akılda tutulması gerektiğini vurgulamak istedik.Letter Infantile Masturbation in Monozygotic Twins(Wiley-blackwell, 2012) Kaya, Avni; Taskin, Gokmen A.; Okur, Mesut; Bektas, M. Selcuk; Caksen, HuseyinLetter Lamotrigine-Associated Thrombocytopenia and Leukopenia(Elsevier Science inc, 2012) Okur, Mesut; Kaya, Avni; Caksen, Huseyin; Taskin, GokmenArticle Occuring Transverse Sinus Thrombosis Secondary To Chronic Otitis Media and Pseudotumor Cerebri: Case Report(Duzce Univ, 2010) Okur, Mesut; Yilmaz, Cahide; Acar, Mehmet Nuri; Caksen, Huseyin; Kir, Faruk; Unal, Ozkan; Atas, BulentTransverse sinus thrombosis (TST), although not common as the former still, is a major complication of middle ear infection. In this study, with the diagnosis of middle ear infection for a period of 3 years followed outpatient and the developing transverse sinus thrombosis, 12 years old patient due to a rare case were presented. This case, therefore, children with chronic otitis media in terms of transverse sinus thrombosis and pseudotumor cerebri should be closely followed would like to emphasize.Article Purpura Ayırıcı Tanısında Akut İnfantil Hemorajik Ödem(2007) Epçaçan, Serdar; Çaksen, Hüseyın; Okur, Mesut; Tuncer, Oğuz; Murat, DoğanAkut İnfantil hemorajik ödem (AİHÖ) ateş, ödem ve purpurik deri döküntüleri ile karakterize derinin lökositoklastik vaskülitidir. Hastalık gürültülü ve kısa süreli bir başlangıç dönemi ile benign ve birkaç haftada spontan iyileşen bir karaktere sahiptir. Bu makalede AİHÖ nin tipik klinik bulgularının pnömoni ile birlikte görüldüğü ve dış merkezde meningokoksemi ön tanısı alan bir hastayı ele aldık. Amacımız, özellikle meningokoksemi, Henoch-Schönlein purpurası ve diğer döküntülü hastalıklarla ayırıcı tanıda bu nadir görülen hastalık hakkında klinik bulgu ve seyir ile ilgili bilgilere bir hatırlatma yapmaktır.Article Retrospective Clinical and Laboratory Evaluation of Children With Brucellosis(Wiley, 2012) Okur, Mesut; Erbey, Fatih; Bektas, Mehmet Selcuk; Kaya, Avni; Dogan, Murat; Acar, Mehmet Nuri; Uzun, HakanBackground: Acute brucellosis is a zoonotic disease seen in childhood, with non-specific complaints and clinical findings that can affect the locomotor, gastrointestinal, genitourinary, hematologic, cardiovascular, respiratory, and central nervous systems. Particularly in endemic regions, it occurs as a result of consumption of unpasteurized milk and dairy products. In this study, clinical and laboratory findings of children with acute brucellosis are presented. Methods: Data for 147 patients, aged 2-16 years, were evaluated retrospectively. Results: The most frequent complaints and clinical findings were abdominal pain and fever. Other complaints and clinical findings included arthralgia, myalgia, loss of appetite, weakness, sweating, fatigue, headache, arthritis, hepatomegaly, and splenomegaly. Anemia was the most frequent hematological abnormality detected; other abnormalities included leukopenia, thrombocytopenia, and pancytopenia. Conclusion: Childhood brucellosis can cause non-specific complaints and particularly anemia and leukopenia as hematological abnormalities. It is easily treated, however, with appropriate antibiotics.Article Reversible Posterior Leukoencephalopathy Syndrome(Nobel Ilac, 2010) Okur, Mesut; Yilmaz, Cahide; Kaya, Avni; Gueven, Ahmet Sami; Dogan, Murat; Caksen, HueseyinReversible posterior leukoencephalopathy syndrome (RPLS) is a clinico-radiological syndrome which includes symptoms such as headache, confusion, seizures, and visual disturbances and radiological findings of edema involving the white matter in the posterior regions of the cerebral hemispheres, and in particular bilaterally in the parietooccipital regions. RPLS was firstly described as a possible result of hypertension, eclampsia or immunsupresiye treatment. Recently reported with some other diseases that include iatrogenic and neurotoxicologycal etiologies. Usually, clinical and radiological abnormalities resolve when precipitating factors are treated with appropriate therapy. Although RPLS is reversible with early the treatment, permanent cerebral injury may occur if the treatment is delayed. In this article, we present 14 years-old-female patient who was brought with headache, fatigue, decrement at urine output complaints and at her physical examination revealed lethargy, ascite, pretibial edema and hypertension (145/ 90mmHg) and later diagnosed with chronic renal failurespecialization-in-medicine.listelement.badge The Screening of Hematuria and Proteinuria in School-Age Children(2008) Okur, Mesut; Arslan, ŞükrüHematüri idrarda mikrolitrede en az beş eritrositin varlığı ile tanımlanan ve okul çağı çocuklarının % 0,5-2'sinde ortaya çıkan bir durumdur. Asemptomatik, geçici ya da egzersize bağlı olarak ortaya çıkabileceği gibi ciddi hastalıkların bir bulgusu olarak ta görülebilir. Hematüri saptanan hastalarda altta yatan nedenin belirlenmesi büyük önem taşır.Proteinüri, renal hastalığa ait semptomların varlığında sık görülen bir bulgu olmakla birlikte sağlıklı çocuklarda da normal olarak bulunabilir. Çocuklarda normal protein atılımı 4 mg/m2/saatin altı olarak tanımlanır. 4-40 mg/m2/saat anormal atılım, >40 mg/m2/saat nefrotik sınırda proteinüridir. Okul çağı çocuklarında ve ergenlerde persistan proteinürinin en sık nedeni ortostatik proteinüridir. Bu durumdaki çocuklar genellikle asemptomatiktir ve proteinüri çoğu zaman rutin idrar analizinde farkedilir.Hematüri ve proteinürinin kalitatif değerlendirmesi, üriner dipstick vasıtasıyla yapılabilir. Bu çalışma, sağlıklı okul çocuklarında dipstick vasıtasıyla hematüri ya da proteinüri varlığını ve böylece olası böbrek hastalıklarını belirlemek amacıyla yapılmış bir çalışmadır. Bu amaçla Van iline ait üç farklı sosyo-ekonomik bölgedeki üç ilköğretim okulu belirlendi. Bu okullardan yaşları 7 ile 14 arasında olan 1848 öğrenci rastgele örnekleme metoduyla seçildi. Çalışmaya alınan çocuklarda okulda herhangi bir anda alınan idrar örneği dipstick ile değerlendirildi. Okullardaki değerlendirmelerde hematüri ve/veya proteinüri tespit edilen hastalar ikinci kez hastanede idrar dipstick testi ile değerlendirildi. Persistan hematüri ve/veya proteinürisi olan çocuklar ileri tetkik ve tedavileri için pediatrik nefroloğa yönlendirildi. Çocuk nefroloji polikliniğinde hastaların ayrıntılı öyküleri alınarak kan basıncı dahil olmak üzere ayrıntılı fizik muayeneleri yapıldı. Daha sonra tam idrar incelemesi, idrar kültürü, idrarda Ca/kreatinin ve protein/kreatinin oranları ile idrarla atılan kalsiyum ve protein miktarları, serum kreatinin, elektrolitler, albümin, C3, IgA, ANA, Anti-DNA, HbsAg, Anti-Hbs, tam kan sayımı ve periferik kan yayması, PT ve PTT, direkt üriner sistem grafisi, üriner sistem ultrasonografisi, voiding sistoüretero gram, renal sintigrafi (DMSA) ve böbrek biyopsisi endikasyon halinde yapıldı. Ayrıca proteinüri saptanmış olan çocuklarda ortostatik proteinüri açısından sabah ilk idrar örneği değerlendirildi. Santrifüje edilmiş idrarda her büyük büyütme alanında beşten fazla eritrosit varlığı ve saatte 4 mg/m2'den fazla protein olması anormal idrar bulguları olarak tanımlandı.Çalışmaya alınan vakaların 953 (% 51,1) tanesi erkek, 895 (% 48,5) tanesi kız olup erkek/kız oranı: 1,06 idi. Yüksek sosyo-ekonomik düzeye sahip bölgeden çalışmaya alınan vakaların 16'sında (% 3,89) izole hematüri, beşinde (% 1,2) izole proteinüri ve beşinde (% 1,2) kombine hematüri-proteinüri olduğu görüldü. Orta düzeyde sosyo-ekonomik bölgeden çalışmaya alınan vakaların 34'ünde (% 7,02) izole hematüri, sekizinde (% 1,65) izole proteinüri ve iki tanesinde (% 0,4) kombine hematüri-proteinüri olduğu görüldü. Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan bölgeden çalışmaya alınan vakaların 42'sinde (% 4,40) izole hematüri, üçünde (% 0,31) izole proteinüri ve üçünde (% 0,31) kombine hematüri-proteinüri olduğu görüldü. Çalışmaya alınan vakalarda yaş ve cinsiyet bakımından üç grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p<0.05). Bölgeler karşılaştırıldığında izole hematüri açısından da anlamlı bir fark yoktu; ancak izole proteinüri ve kombine hematüri-proteinüri açısından istatistiksel olarak anlamlı fark vardı (p<0.05). İzole proteinüri ve kombine hematüri-proteinüri oranları, yüksek sosyo-ekonomik düzeydeki bölgede sosyo-ekonomik düzeyi orta ve düşük olan bölgelere göre daha yüksek olarak bulundu. Vakaların tümü ele alındığında 92 (% 4,97) vakada izole hematüri, 16 (% 0,86) vakada izole proteinüri ve 10 (% 0,54) vakada kombine hematüri-proteinüri olduğu görüldü. Çalışamaya alınan vakalardan 11'inde (% 0,6) hematürinin sebat ettiği görüldü. Daha ileri incelemeler neticesinde bu vakaların sekizinde (% 73) nefrolitiazis, ikisinde (% 18) hiperkalsiüri, birinde (% 9) tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olduğu görüldü. Ayrıca izole hematüri saptanan bir vakanın menstrüasyona bağlı olduğu görüldü. Tarama ile izole proteinüri saptanmış olan 16 vakanın hiçbirinde proteinüri sebat etmedi. Bu yüzden daha ileri incelemeye gerek duyulmadı. Kombine hematüri-proteinürisi sebat eden beş vakada (% 0,27) ileri inceleme gerekti. Bunların ikisinde (% 40) tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu, birinde (% 20) grade II VUR, birinde (% 20) IgA Nefropatisi ve birinde (% 20) atrofik böbrek tespit edildi. Bu sonuçlar ışığında, kombine hematüri-proteinürisi olan vakaların prognozunun daha kötü olduğu ve bu hastaların mutlaka araştırılması gerektiği söylenebilir. İleri incelemeler neticesinde ortaya çıkan sonuçlar göz önüne alındığında, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek olan bölgedeki proteinüri ve kombine hematüri-proteinüri oranlarındaki yükseklik beslenme ve egzersiz gibi benign nedenlere bağlı iken, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan vakaların bulunduğu grupta daha düşük oranlarda izole proteinüri ve kombine hematüri-proteinüri sıklığı tespit edildi. Bununla birlikte düşük sosyo-ekonomik düzeyi olan bölgedeki kombine hematüri-proteinürisi olan vakalarda IgA nefropatisi ve atrofik böbrek gibi daha kötü prognoza sahip hastalıklar olduğu görüldü.Bu çalışma, okullarda tarama yapılması sonucu hematüri ve/veya proteinürili çocukların tespit edilmesi ile birçok böbrek hastalığı asemptomatik dönemde iken ya da kronik böbrek hastalığı erken dönemdeyken saptanabiliceğini ve kombine proteinüri-hematürisi olan çocuklarda daha kötü prognoza sahip hastalıkların tespit edilmiş olması nedeniyle bu çocukların daha dikkatle izlenmesi gerektiğini gösterdi. Çalışmamızda ayrıca izole hematüri ve proteinürisi olan çocukların büyük kısmında benign nedenlerin rol aldığı ve bu vakaların çoğunda daha sonraki değerlendirmelerde hematüri ve/veya proteinüri kaybolduğu ancak persiste eden hematüri vakalarının özellikle taş, hiperkalsiüri ve idrar yolu enfeksiyonu açısından araştırılması gerektiği de gösterilmiştir.