Browsing by Author "Oner, Ahmet Cıhat"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Anaplazmosis ile Meydana Gelen Oksidatif Dna Hasarı Üzerine İmidokarp Uygulamasının Etkisi(2021) Ayan, Adnan; Oner, Ahmet CıhatBu çalışmada DNA hasarını spesifik olarak gösteren Comet yöntemi ile doğal enfekte olan\rAnaplasmosisli koyunlarda şekillenen DNA hasarını tedavi öncesi ve sonrası değerlendirmek\ramaçlanmıştır. Çalışmada Anaplasmosis yönünden klinik belirti ve bulguları olan, Giemsa boyama\rile Anaplasmosis tanısı kesinleşmiş 10 enfekte ve 10 sağlıklı koyundan alınan kanlar çalışma\rmateryali olarak kullanıldı. Kontrol grubundan, Enfekte hasta grubundan, tedavi öncesi ve sonrasında,\rvena jugularisten uygun yöntemle alınan kanlardan Comet yöntemi kullanılarak DNA hasarı\ryönünden incelemeler yapıldı. Sonuçlar istatiksel metotlar ile karşılaştırıldı. Kontrol grubundan,\renfekte hasta grubundan, tedavi öncesi ve sonrasında, vena jugularisten uygun yöntemle alınan\rkanlardan Comet yöntemi kullanılarak DNA hasarı yönünden incelemeler yapıldı. Sonuçlar istatiksel\rmetotlar ile karşılaştırıldı. Anaplasmosis teşhisi konmuş hasta hayvanlarda DNA hasarı\rincelendiğinde kuyruk uzunluğu ve kuyruk momenti değerleri kontrol grubuna göre istatistiksel\rolarak anlamlı derecede yüksek saptanmıştır. İmidokarb uygulaması sonrasında ise elde edilen\rsonuçlar hastalık esnasındaki sonuçlar ile kıyaslandığında DNA hasarı ve kuyruk momentinin\ristatiksel olarak azaldığı ancak kontrol grubuna göre istatiksel olarak anlamlı fark olduğu ve\rdeğerlerinin yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu çalışma ile Anaplasmosis’li hayvanlarda tedavi öncesi\rve sonrasında, sağlıklı kontrol grubu kullanılarak Comet yöntemi ile DNA hasarı incelenmiştir.\rÇalışmadan elde edilen bulgular değerlendirildiğinde Anaplasma etkenlerinin DNA hasarına neden\rolduğu ve tedavi amacı ile verilen imidokarb uygulaması ile DNA hasarının azaldığı ve sağlıklı\rbireylere yakın sonuçlar elde edildiği görüldüArticle Babeziozisli Koyunlarda İmidokarb Uygulamasının Dna Hasarına Etkisi(2022) Oner, Ahmet Cıhat; Kılınç, Özlem Orunç; Ayan, Adnan; Oğuz, Fatma Ertaş; Usta, AyşeHasarının belirlenmesi ve imidokarb uygulaması öncesi ve sonrası hasarın değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışma materyali\rolarak babeziozis klinik belirti ve semptomları pozitif olan ve Giemsa boyama ve PCR yöntemleri ile tanısı doğrulanan 10 enfekte\rkoyundan alınan kan örnekleri ve 10 sağlıklı koyundan alınan kan örnekleri kullanıldı. Enfekte hasta grubu ve kontrol grubundan\rhastalık sırasında ve tedavi sonrasında alınan kan örneklerinden comet testi ile DNA hasarı incelendi ve sonuçlar istatistiksel\ryöntemlerle karşılaştırıldı. Babeziozis tanısı konulan hasta hayvanlarda DNA hasarı incelendiğinde kuyruk uzunluğu ve kuyruk\rmomenti değerleri kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (P<0.001). İmidokarb uygulaması\rsonrası elde edilen sonuçlara göre DNA hasarı ve kuyruk momentinin imidokarb ile istatistiksel olarak azaldığı ve aradaki farkın\ristatistiksel olarak anlamlı olduğu ve değerlerin kontrol grubuna göre daha yüksek olduğu belirlendi (P<0.001). Sonuç olarak Babesia\renfeksiyonunun DNA hasarına neden olabileceği, comet testi kullanılarak direkt DNA hasarının belirlenmesi ile doğrulanmış ve\rtedavi için verilen imidocarb başarılı olmuş ve hasarı azaltmıştırArticle Deneysel Diyabet Modelinde Solanum Nigrum Ekstraktının Antioksidan ve Antihiperlipidemik Etkisi(2023) Fethullah, Mohammed Nooraddin; Oner, Ahmet Cıhat; Yur, FatmagulDiabetes mellitus (DM), kronik, metabolik, bulaşıcı olmayan bir hastalıktır, dünya çapında beşinci ölüm nedeni olarak kabul edilir ve dünya çapında epidemik oranlara ulaşmıştır. Çalışmamızda kontrol grubu (K), diyabet grubu (D), Solanum nigrum özü (SN) ve diyabet + Solanum nigrum özü (D+SN) verilen gruplar kullanılarak Solanum nigrum ekstraktının diyabetik etkilerini araştırmayı amaçladık. Sonuçlarımız, Solanum nigrum ekstraktının glukoz seviyeleri üzerinde biyolojik etkinliği gözlenirken, serum glukoz seviyesinde (D) (663±21.8 mg/dL) C'ye (131±9.8 mg/dL) kıyasla anlamlı artış kaydedildi. Ancak C grubu (131±9.8 mg/dl) ve SN grubu (196.14±12.1 mg/dL) arasında glukoz düzeyi açısından anlamlı fark yoktu. Ayrıca D + SN grubunun glukoz düzeyi (484.8±40.0 mg/dL), C (131±9.8 mg/dl), D (663±21.8 mg/dl) ve SN gruplarına (196.14±12.1 mg/dL) göre anlamlı olarak yüksekti). D grubunda (1,85±0,15,7) toplam antioksidan durum (TAS) düzeyi, C grubu (1.28±0.17) ile karşılaştırıldığında anlamlıydı. D grubu ile D+SN grubu arasında anlamlı farklar gözlendi (154±007). Ancak TAS düzeyleri hem SN (1.27±0.10) hem de D+SN (1.54±0.07) gruplarında kontrole göre anlamlı farklılık göstermedi. D grubunda (6.30±1.41) toplam oksidan durum (TOS) düzeyi, kontrol C (3.87±0.34), SN (4.87±0,80) grubu ve D+SN (4.14±0.34) gruplarına göre anlamlı farklılık gösterdi. Aksine, tüm C, SN, D+SN grupları arasında anlamlı bir fark yoktu. Sonuç olarak Solanum nigrum bitki ekstraktının diyabet üzerinde etkili olduğunu ancak glikoz seviyesini normal seviyelere indiremediğini, farklı dozlarda ve farklı ekstraksiyon yöntemleri ile etkilerinin ileriki çalışmalarda araştırılması gerektiğini söyleyebiliriz.Article Deneysel Florozis Oluşturulmuş Ratlarda Tedavi ve Koruma Amaçlı Vitamin C ve Vitamin E Uygulamasının Serum Vitamin Düzeyleri Üzerine Etkisi(2021) Dede, Semiha; Çeti̇n, Ismail; Oner, Ahmet Cıhat; Yoruk, FatmaBu çalışmada, deneysel florozis oluşturulmuş, korunma ve tedavi için vitamin C ve E uygulanmış ratlarda A- D ve E vitamin düzeylerinin belirlenmesi amaçlandı. Çalışmada materyal olarak, 1 aylık Wistar-Albino ratlar kullanıldı. Her biri 8 hayvandan oluşan 9 grup üzerinde çalışıldı. İçme suyu içerisinde hazırlanan sodyum florür (NaF) çözeltileri (150 mg/kg), çalışma süresince ad-libitum olarak uygulandı. Koruma grubuna, 150 ppm NaF içeren su ile birlikte 16 hafta/gün aşırı Vitamin C (100 mg/kg), Vitamin E (300 mg/kg) ve Vitamin C + Vitamin E (100 mg/kg + 300 mg/kg) uygulandı. Tedavi grubuna, 16 hafta süresince 150 ppm NaF içeren su, ad-libitum olarak verildikten sonra 4 hafta süresince normal içme suyu yanında; Vitamin C (100 mg/kg), Vitamin E (300 mg/kg) ve Vitamin C + Vitamin E (100 mg/kg + 300 mg/kg) uygulandı. On altı hafta sonunda ratlardan kan örnekleri alınarak serumları çıkarıldı. Serum Retinol, α-Tokoferol, Vitamin D3, düzeyleri HPLC ile belirlendi. Florozis grubunda tedavi ve koruma amaçlı vitamin C ve E uygulaması ile serum vitamin A ve vitamin D düzeylerinde bir değişikliğin olmadığı, ancak vitamin E seviyesinde azalma olduğu tespit edildi. Sonuç olarak, florozis olgularında hem korunmada hem de tedavide vitamin E verilmesinin etkili olduğu sonucuna varılmıştır.Article Egzotik Hayvanlarda Antibakteriyel Tedavi(2009) Şahin, Ali; Oner, Ahmet CıhatDünyada ve ülkemizde son yıllarda evcil hayvan yetiştiriciliği artan bir şekilde devam etmekte, bunun sonucu olarak da hekimliğimiz içerisinde yeni bir alan meydana gelmektedir. Kuşlar, sürüngenler, balıklar, küçük memeliler ve kemirgenler [rat, hamster ve ferret (yaban gelinciği) gibi] bu yeni alanda yer alan egzotik hayvanlardır. Ülkemizde ve dünyada artan egzotik hayvan besleme oranı hekimliğimiz için çok önemli bir konu olmaktadır. Ayrıca; kedi köpek gibi pet hayvanları ile egzotik hayvanlar arasında derin farklılıklar olması hekimliklerinde de farklılıklar doğuracaktır. Egzotik pet hekimliğinde kullanılan ilaçlar, genelde FDA tarafından onay alınmamış ilaçlardır. Yapılan farmakokinetik çalışmalarının yetersiz olması, kullanılacak FDA onaylı ilaç eksikliği bu konuda çalışmalara gereksinim duyulduğunu göstermektedir.Article Endotoksemi Şekillendirilmiş Ratlarda Marbofloksasin, Diklofenak Sodyum ve Metilprednizolonun Serum Biyokimyasal Değerler Üzerine Etkisi(2021) Oner, Ahmet Cıhat; Şahin, AliEscherichia coli'den türetilen lipopolisakkarit (LPS), sepsis ve septik şok için bir model olarak yaygın olarak\rkullanılmıştır. Çalışmamızda LPS ile deneysel endotoksemi oluşturulan ratlarda, marbofloksasin, diklofenak\rsodyum, metilprednizolon kullanılarak, bu ilaçların organ yetmezliğinin indirekt belirteçleri olan alkalen\rfosfotaz (ALP), alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST), gama glutamil transferaz\r(GGT), kan üre azot (BUN), kreatinin değerleri üzerine olan etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.\rÇalışma için gerekli 186 adet rat, 5 gruba ayrıldı. Kontrol grubundan 0. saatte kan örnekleri alındı. Ratlarda\rendotoksemi oluşturmak amacı ile intraperitoneal (IP) yolla LPS (4mg/rat) uygulandı. Gelişen endotoksemiyi\rtedavi etmek için marbofloksasin IP yolla 100 mg/kg, diklofenak sodyum IP yolla 10 mg/kg, metilprednizolon\rIP yolla 10 mg/kg dozunda uygulandı. Daha sonra 1, 2, 4, 8, 12 ve 24. saatlerde tiyopental anestezisi altında\rkan örnekleri alınarak biyokimyasal değerler ölçüldü. Çalışmada serum ALP, ALT, AST, GGT, BUN ve kreatinin\rdüzeylerinin LPS uygulaması ile arttığı (P<0.05) ve sepsiste beklenilen etkinin şekillendiği tespit edildi. Sepsis\rtedavisinde, metilprednizolon dışında diğer ilaçların tek başlarına kullanılamayacağı ancak kombine\ruygulamanın tercih edilebileceği sonucuna ulaşıldı.Article Marbofloksasin, Diklofenak Sodyum ve Metilprednizolonun Sistemik Endotoksemide Serum Sitokin Düzeylerine Etkisi(2023) Oner, Ahmet Cıhat; Şahin, AliLPS ile deneysel endotoksemi oluşturulan ratlarda marbofloksasin, diklofenak sodyum ve metilprednizolon kullanımının serum sitokin seviyeleri üzerine etkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 186 adet rat, kontrol grubu (n: 6) ayrıldıktan sonra rastgele 5 eşit gruba ayrıldı. Kontrol grubundan 0. Saat te kan örnekleri alındı. Ratlarda endotoksemi oluşturmak amacı ile intraperitoneal (IP) yolla LPS (4mg/rat) uygulandı. Endotoksemi sonrası gelişen sepsisi tedavi etmek için marbofloksasin 100 mg/kg, diklofenak sodyum 10 mg/kg, metilprednizolon 10 mg/kg dozlarında IP yolla uygulandı. İlaç uygulaması takiben 1, 2, 4, 8, 12 ve 24. saatler de tiyopental anestezisi altında kan örnekleri alınarak serum sitokin değerleri ölçüldü. Araştırmada elde edilen veriler doğal şekillenen sepsise büyük ölçüde benzerlik gösterdi. Sitokin seviyeleri incelendiğinde diklofenak sodyum ile marbofloksasin uygulamasının tek başlarına sepsisi tedavi etmede etkisinin olmadığı, ancak metilprednizolon uygulamasının tek ve kombine yapılması durumunda etkili olabileceği belirlendi. Sepsis ile yükselen sitokin düzeyleri için kortikosteroid uygulamasının tek veya antibiyotik ve NSAİİ’lerle kombine kullanılmasının faydalı olabileceği önerilmektedir.