Browsing by Author "Oztay, Oguz Han"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Article Güney Azerbaycan`ın Basın Tarihi Üzerine Bir İnceleme(2021) Oztay, Oguz HanBasın ve yayın faaliyetlerinin etkili bir şekilde yürütülmesi ancak özgür bir ortamınvarlığında söz konusudur. Bilindiği gibi kitle iletişimin araçlarında düşüncelerin özgürceifade edilmesinin sosyal, kültürel ve siyasal hayatın gelişimine katkısı yadsınamaz.Ancak birçok ülkede örnekleri görüldüğü gibi, iktidarlar basın ve yayının gücündenkorktukları için sansür, ya da vergi yoluyla baskı kurmaya çalışmışlardır. XIX. yüzyılınortalarında Azerbaycan’da ilk yayın organlarının ortaya çıkması, idari yönden ayrılarakİran sınırlarının kuzeyinde bulunup Güney Azerbaycan’da yaşayan halkın edebî, sosyalaçıdan zayıflamış iletişimin geliştirilmesine teşvik edici bir rol oynadı. Azerbaycan Türkaydınları Güney Azerbaycan’da maarif, kültür, eğitim işlerinin yanı sıra, basının gelişimi veyaygınlaşmasında etkin bir rol almışlardır. Asırlardır İran’ın pekiştirilmesi ve terakkisindetemel rol oynayan, Azerbaycanlılar bugün de kendi haklarını korumak için mücadelevermektedirler. Bu çalışma XIX. ve XX. Yüzyılda Güney Azerbaycan basın ve yayımsürecinin genel durumunu ele almaktadır. Ayrıca çalışmada, bu süreçte yaşanılan zorluklarave basının gelişmesi için kurulan dergi ve gazetelere yer verilmiştir. Güney AzerbaycanTürklerinin baskı ve sansürlere rağmen kendi anadillerinde yürüttükleri basın yayınfaaliyetleri ile kendilerine karşı yapılan baskıya boyun eğmedikleri görülmüştür.Article Küresel İletişim Çağında Öğretmen Adaylarının Medya Okuryazarlık ve Eleştirel Düşünme Düzeylerinin İncelenmesi(2021) Oztay, Oguz Han; Oztay, Elif Selcanİçinde bulunduğumuz çağda yoğun olarak kullanılan medya ve kitlesel iletişim araçlarının bireyleri siyasi, kültürel, ekonomik ve eğitim açısından etkilediği söylenebilir. Medyanın doğru ve eleştirel bir şekilde kullanılması ise, 21. yüzyıl becerilerinden medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme becerilerine sahip olmayı gerektirmektedir. Bu becerilere sahip bireylerin, kitle iletişim araçları ile elde ettikleri bilgileri eleştirel bir bakış açısı ile yorumlamaları, değerlendirmeleri ve çözümlemeleri gerekmektedir. Medya okuryazarlığı kavramı hem iletişim bilimleri hem de eğitim bilimlerinin çalışma kapsamına giren disiplinler arası bir kavramdır. Çalışmanın amacı öğretmen adaylarının medya okuryazarlık ve eleştirel düşünme beceri düzeylerini ve medya okuryazarlığı ile eleştirel düşünme beceri düzeyleri arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmaktır. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini 2018-2019 eğitim öğretim yılında bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde farklı sınıf seviyelerinde öğrenim görmekte olan 185 Fen bilgisi, Türkçe ve Sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Veriler kişisel bilgi formu, Medya Okuryazarlık Ölçeği ve Eleştirel Düşünme Eğilimi Ölçeği kullanarak toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel istatistikler, dağılımların normalliğine bakmak için Kolmogorov-Smirnov testi, değişkenler arasındaki farklılık durumuna bakmak için Mann-Whitney testi ve Kruskal-Wallis testi kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda öğretmen adaylarının medya okuryazarlık ve eleştirel düşünme becerilerinin cinsiyete, interneti kullanma süresine ve TV programlarında aradıkları temel işleve göre anlamlı bir fark göstermediği bulunmuştur. Ayrıca, eleştirel düşünme beceri düzeyi öğretmen adayının okuduğu öğrenim seviyesi ve ana bilim dalına göre farklılık göstermezken, öğretmen adaylarının medya okuryazarlık beceri düzeyleri öğrenim seviyesine ve ana bilim dalına göre farklılık göstermektedir. Sosyal medya araçları açısından bakıldığında eleştirel düşünme düzeyi yüksek çıkan öğretmen adaylarının Twitter kullanmayı daha çok tercih ettiği, medya okuryazarlık düzeyi yüksek olan öğretmen adaylarının ise Twitter ve Facebook tercih ettiği bulunmuştur. Ayrıca, eleştirel düşünme ve medya okuryazarlığı düzeyleri arasında istatistiksel olarak pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.Article Siyasal İletişim ve Medya Bağlamında Siyasal Reklamlar: 2011 Türkiye Genel Seçimleri Örneği(2022) Oztay, Oguz HanSiyasal iletişim, siyasetin en temel karakteristiği olan siyasal söylemlerin seçmenin tutum ve davranışları üzerinde etki etmesine yönelik bir süreci ifade etmektedir. Siyasal iletişim sürecinde siyasal aktörler, halka mesajlarını çeşitli iletişim mecraları aracılığıyla iletmeye çalışır. Siyasal reklamlar ise en önemli ve etkili siyasal iletişim yöntemlerinden biridir. Bu çalışmada, siyasal iletişim sürecinde kullanılan ve siyasal iletişim de en etkili araç olduğu kanaatinin yaygın olduğu TV reklamlarında 12 Haziran 2011 Türkiye Genel Seçimlerinde yarışmış olan iktidar partisi Ak Parti ile Ana Muhalefet Partisi CHP’nin reklam filmleri, “Yeni İkonalar: Televizyonda Reklam Sanatı” adlı kitabında Rutherford (1996) tarafından ortaya konulan reklam analiz modeli kullanılarak analiz edilmiştir. Rutherford’un reklam analiz modeli Anlamlar, Estetik, Yapı, Mecazlar ve İmgeler, İkili Mantık, Kültürel Göndermeler, Simgeler ve İdeoloji alt başlıklarından oluşmaktadır. eçmenlerin seçime ilişkin görüşleri, seçim dönemlerinde medya ve siyasi partilerin propaganda faaliyetlerinden etkilenerek değişebilmektedir. Reklamların analizi sonucunda, her iki reklam filminde de pozitif ve birleştirici bir dilin kullanıldığı görülmektedir. Ak Parti reklamında farklı yaş grubu ve yöresel kıyafetler giyen insanlar bulunmaktadır. Böylelikle parti ve seçmen arasında duygusal bir bağ kurulmaya çalışılmıştır. Benzer şekilde CHP’nin reklamında da birlik beraberlik vurgusu yapılmış ancak daha karamsar bir atmosferde sunulmuştur. Reklamda daha çok genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun halkla buluştuğu anlardan kesitler vardır. Böylelikle seçmen ve lider arasındaki bağa yönelik bir strateji kullanılmıştır.Article Sosyal Medya Bağımlılığı ve Saldırganlık Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi(2022) Güler, Hilal; Oztay, Oguz Han; Ozkoçak, VahdetSosyal medya iletişim çağının yaygın bir şekilde kullandığı bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireylerin özgürce görüşlerini paylaştıkları ve kendilerini rahatça ifade ettikleri bu yeni sanal dünya ayrıca şahsi, kurumsal ve kamusal olmak üzere birçok farklı hedeflerde kullanılmaktadır. Sosyal medya sayesinde, geçmişte kurulan sosyal ilişkiler ve günümüze kadar yüz yüze yürütülen ilişkiler artık yerini yeni kurulan sanal ilişkilere bırakmıştır. Bu yeni dijital dünya aynı zamanda bireylerin günlük hayatta pek sergilemediği kaba ve hiçbir sorumluluk almadığı agresif davranışları rahatça sergilemelerine olanak sağlamaktadır. Sosyal medya bağımlılığı ve saldırganlık arasındaki korelasyon, dünya genelinde ve ülkemizde yaygın bir şekilde kendini gösterebilmektedir. Ruhsal erozyon diyebileceğimiz ve genellikle sosyal medya bağımlılığı ile ortaya çıkan, depresyon, asosyallik, duygusal boşluk vb. durumlar, saldırganlığı tetikler özellikteki durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın verileri Çorum ilinde ikamet eden 296 bireyden anket yoluyla toplanmıştır. Çalışmada sosyal medya bağımlılık ölçeği olarak Şahin ve Yağcı (2017) çalışmasında oluşturulan ölçek kullanılırken, saldırganlık tutumunu ölçmek içinse Buss ve Perry (1992) çalışmasında oluşturulan ölçek kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda katılımcıların sosyal medya bağımlılığı düzeyi eğitim seviyesine ve online alışveriş yapma durumuna göre değişirken, cinsiyet ve çalışma durumuna göre değişmemektir. Saldırganlık düzeyi ile ilgili de cinsiyete göre değişirken, çalışma durumu, eğitim seviyesi ve online alışveriş durumuna göre değişiklik göstermemiştir. Ayrıca, sosyal medya bağımlılığı ile saldırganlık puanı arasında doğrusal orta düzeyde pozitif bir ilişki vardır. Son olarak bu çalışmada cinsiyete göre sosyal medya kullanım süresi, paylaşım sayısı ve saldırganlık puanında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Sosyal medya bağımlılığı ve saldırganlık ile ilgili ileride yapılacak çalışmalar için de önerilerde bulunulmuştur.Article Sovyetler Birliği'nde Uygulanan Kollektivizasyon Politikaları ve Repressiya Döneminde Azerbaycan Basını (1930-1939)(2022) Oztay, Oguz HanSovyetler Birliği’ndeki Türk halklarının çeşitli unsurlarla bir araya gelmemeleri amacıyla uygulanan politikalar, zaman zaman şiddet eylemlerine dönüşmüştür. Özellikle Azerbaycan’ın nispeten diğer halklara göre daha güçlü görünmesi birbirine olan bağlılığı ve Türkiye ile yakın ilişkileri, Sovyet yönetiminin Azerbaycan Türklerine uyguladığı yaptırımların çeşitliliğini artırmıştır. Sosyal yaptırımların en üst seviyede olduğu dönem içerisinde Azerbaycan basını kontrol altına alınmış ve fikir, düşünce ve ifade özgürlüğü engellenmiştir. Sovyet yönetimi, sosyal ve tarım sisteminin bir parçası olan Kolhoz sisteminde önemli rol oynayan Azerbaycan Türkleri ve diğer azınlık için Kollektifleşme adı altında sürgün politikaları uygulamıştır. Azerbaycan Türkçesi’nin kullanımının yasaklanmasıyla birlikte Azerbaycan Türkleri’nin haberleşme kanalı da engellenmeye çalışılmış, devlet güdümündeki gazetelerle sosyal değerlere saldırılar başlatılmıştır. Ayrıca radyo ve sinema da Sovyet idaresi tarafından baskı ve denetim altında tutulularak propaganda aracı olarak kullanılmıştır. Hedef gösterilen kişiler devlet tarafından tutuklanmış, bir çatışma ortamı oluşturulmuş ve kişiler arası iletişim cepheleşmeye dönüşmüştür. Ekonomik durumu kötüye giden, toplumsallaşamayan ve dışlanan Azerbaycan halkı, giderek yalnızlaştırılmaya çalışılmıştır. Uygulanan Repressiya politikası ile Rus şovenizmi yükselirken, Ermeniler de Ruslardan aldıkları destek ile başta Azerbaycan halkı olmak üzere diğer azınlıklara karşı saldırılarda bulunmuşlardır. Kapatılan, basılan ve çoğunlukla saldırı ve sansüre maruz kalan Azerbaycan basını da kısıtlı imkânlar karşısında bireysel aydınların çalışmalarına muhtaç hale gelmiştir.Article Yazılı İletişim Tarihi ve Kültürel Etkileri Üzerine Bir İnceleme(2020) Koç, Fırat; Oztay, Oguz HanKaynak ve alıcının ortak faaliyetlerine iletişim denilmektedir. İletişim: sözlü, sözsüz, görsel ve yazılıiletişim olarak kategorize edilebilir. Yazılı iletişimin başlangıcı; M.Ö. 3500’de Anadolu uygarlıklarından biriolan Sümerlerin çivi aracılığıyla ortaya çıkardığı semboller olarak ifade edilebilir. Bu icat yalnızca insanlarınduygu ve düşüncelerine yönelik paylaşımlarını kayıt altına alan bir iletişim biçimi olmanın ötesinde; tarihinbaşlangıcı olarak tanımlanması bakımından büyük öneme sahiptir. İletilmek istenen mesajı resimler çizerek ifade eden bu yazı türü, daha sonra Fenike uygarlığının alfabeyi geliştirmesi neticesinde yaygınlaşmış heruygarlık bir iletişim aracı olan yazıya katkı sağlamıştır. Bu sayede bir iletişim türü olan sözlü iletişim, yazınınicadı ile birlikte düşüncelerin daha hızlı aktarılmasını sağlayan bir araç olan matbaa ile evrensel bir boyutkazanmıştır. İlk defa Çin uygarlığı tarafından M.S. 593’te bulunan ve 15.yüzyılda Gutenberg’in icadı ilegünümüzdekine benzer haline ulaşan matbaa ile iletişim kitlesel bir boyut kazanmıştır. Yazının ortaya çıkışıve geçirdiği değişim toplumların geçirdiği kültürel dönüşüm sürecinin sonucudur. Gerek kişilerarası gereksetoplumlararası bilgi alışverişi ile sağlanan yazılı iletişimin yaygınlaşması ile birlikte eğitim, din, siyaset, hukukgibi disiplinlerde ciddi etkiler görülmüştür. Sonuç itibariyle yazılı iletişim ile kültürel, sosyal ve bilimselgelişmeler ivme kazanmış ve dünyada okuma yazma oranı artmış eğitim olanaklarında gelişme kaydedilmiştir.Ayrıca matbaa ile yalnızca bilimsel değil dini kitapların da basımı yaygınlaşmış ve bu sayede dini kontrolaltında tutmaya çalışanların otoritelerinin sarsılması gibi etkiler de görülmüştür.