Browsing by Author "Rağbetli, Murat Çetin"
Now showing 1 - 20 of 30
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis A Reserach on the Effects of Different Doses of Streptozotocin on Optic Nerve of Rat by Sterological Methods(2011) Akyol, Veysel; Rağbetli, Murat ÇetinOptik sinir sağlıklı bir şekilde alınan uyarının beyne iletilmesi ve verilen cevabın da göze iletilmesinde sorumludur. Bu yüzden diyabette optik sinirin etkilenmesi ve bu işlevlerin yerine getirilememesi sonucu çok ciddi komplikasyonlara neden olduğu bildirilmektedir. Bu çalışma; farklı dozlarda uygulanan streptozotosin (STZ)'in sıçan optik sinirine etkilerini stereolojik metodlarla araştırmasıdır. Çalışmada 3?4 aylık, erişkin, ortalama 250g ağırlığında 20 adet erkek sıçan kullanıldı. Her grupta 5'er adet sıçan olmak üzere toplam 4 grup oluşturuldu. Deneyden önce grupların ağırlıkları ve kan glikoz değerleri ile deneyden sonra kan glikoz değerleri ve haftada bir olmak üzere dört hafta ağırlıkları ölçüldü. STZ 45mg/kg ve 65mg/kg intraperitonal olarak uygulanıp diyabet oluşturuldu. Toplam 4 hafta olan deney süresinin sonunda kontrol ve denek gruplarına ait tüm denekler, ketalar 50 mg/kg anestezisi altında açılarak perfüzyon uygulandı. Optik sinirin ışık mikroskobik incelemeleri için uygun takipleri yapıldı. Hacim için Masson trikrom ve sayım için crystal vıolet boyası uygulanan kesitler, Işık mikroskobu kullanılarak görüntüleri kaydedildi. Optik sinir dokusunun total hacmi için Cavalieri Prensibi, epinöryum oranları bileşen hacim oranları uygulaması, glia hücre sayıları için fiziksel Disektör-Cavalieri uygulaması kullanılarak her bir grup için ayrı hesaplandı. Elde edilen veriler istatiksel analizler için Kruskal Wallis, Tukey çoklu testleri kullanıldı. Kontrollere göre her iki diabet gruplarında optik sinir hacminde ve glia hücrelerinde anlamlı azalma gözlendi (P<0.05). Fakat epinöryum hacminde herhangi bir değişiklik gözlenmedi (P>0.05).Master Thesis A Reserach on the Effects of Different Doses of Streptozotocin on the Testis Leydig Cell Ratio Nerve of Rat by Stereological Methods(2013) Şahin, Duygu; Rağbetli, Murat ÇetinDaha Sonra Eklenecektir.Other Aksesuar Ulnar Stiloid(1998) Akpinar, Fuat; Dogan, Ali; Rağbetli, Murat Çetin; Tosun, Nihat; Aydınlıoğlu, Atıf: Aksesuar processus styloideus ulnaris el bileğinde nadir olarak görülen genellikle asemptomatik bir varyasyondur. Fakat travmatize olduğu zaman el bileği ulnar kenarında bir ağrı'dan sorumlu olabilir. Kronik, tekrarlayan travmaların el bileğinde injüri oluşturabilmesi ve tanıda kolayca bir kırık ile karışabilmesi gibi sebeblerle bu varyasyonun iyice tanınmasına ihtiyaç varıdr. Bu amaçla, gönüllü ve klinik olgulardan elde edilen l grafiler üzerinde aksesuar processus styloideus ulnaris ve varyasyonları araştırıldı. Bu kemikçiğin insidensi %2.5, \\ erkek/kadın oram 7/3 ve bir klinik olgu semptomatik bulundu. Literatür bilgileri ile bu varyasyonun klinik önemi | tartışıldı.Master Thesis An Inrestigations on Prenatal Effects of Diclofenac Sodium of the Pregnant Rat of Morphomety of Uterus: a Streological Study(2010) Karakoç, Şehri; Rağbetli, Murat ÇetinDiklofenak sodyum, analjezik, antiinflamatuar ve antipiretik etkili bir ilaçtır. Gebelikte kullanılması halinde ise gebeliğin ve doğumun uzamasına, özellikle plasenta bariyerinden geçerek fetüse etki etmektedir. Uterus armut şeklinde bir organ olup, bir gövde (korpus), asağıda uterus kavitesinin daraldığı internal orifis ile iç ağızdan aşağıya doğru uzanan silindirik bir yapı olan serviksten olusur. Çalışmamızın amacı gebe sıçanlara uygulanan diklofenak sodyumun doğum sonrası 4 haftalık yavru uterus morfometrisi üzerine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılmasıdır. İlk olarak, bir gece boyunca sıçanlar çiftleşmeye bırakıldı. Çiftleşmenin ertesi günü vaginal plak gözlenen dişi sıçanlar, gebeliğin sıfırıncı günü olarak kabul edildi. Hayvanlar normal ışık ve karanlık siklusu ile 21±2 ºC (derecede) normal diyetle takibe alındı. Denek ve sham grubuna enjeksiyon gebeliğin beşinci gününde başlandı, hergün 15gün süreyle 1mg/kg diklofenak sodyum ve serum fizyolojik 1cc olmak üzere uygulandı. Postnatal 28. günde (3-4 hafta arası) yavruların erkek ve dişileri ayrılarak farklı kafese alındı. Çalışmamızda denek, sham ve kontrol gruplarında altışar adet dişi vistar albino cinsi toplam 18 adet sıçan kullanılmıştır. Gruplar 4 haftalık olunca derin anestezi altında perfüzyona alınarak tuba uterina ve overler beraber çıkarıldı, sonrasında uteruslar overlerden ayrıldı ve rutin histolojik takip metotlarından sonra parafine gömüldü. Dokulardan belirli aralıklarla 5 mikron kalınlığında kesitler alındı. İlk kesit rastgele seçildi, her 100. kesit çifti alındı. Kesitler, Masson trikrom ile boyandı ve Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Epitel, mukoza, muskularis, seroza ve total doku volümleri noktalı alan cetveliyle ölçüldü. Stereolojik inceleme sonucu, gebelikte uygulanan diklofenak sodyumun postnatal 4 haftalık deneklerle karşılaştırıldığında, kontrol ve sham grublarında sıçan uteruslarında; tunika mukoza, tunika muskularis ve total doku volümlerine istatistiksel anlamda etkili olmadığı (P>0.05), ancak denek ve kontrol grublarının epitel ve seroza tabakaları volümlerinin sham grubuna göre azaldığı ve istatistikî açıdan anlamlı bulunduğu (P<0.05) tespit edildi.specialization-in-medicine.listelement.badge An Investigation of the Effects of Prenatally Applied Diclofenac Sodium on the Prostate Stroma?parenchyma Ratio in Rats: a Stereological Study(2010) Kara, Mikail; Rağbetli, Murat ÇetinGebelikte, diklofenak sodyum gebeliğin ve doğumun uzamasına ve özellikle plasentabariyerinden geçtiği için fetüse etki etmektedir. Çalışmamızın amacı diklofenak sodyumuygulanmış gebe sıçanlardan elde edilen 20 haftalık erişkin erkek sıçanların prostatmorfometrisinde stroma-parankim oranındaki değişikliklerin stereolojik metotlarlaaraştırılmasıdır.Sıçanlar bir gece boyunca çiftleşmeye bırakıldı. Çiftleşmenin ertesi günü vaginal plakgözlenen dişi sıçanlar, gebeliğin sıfırıncı (0.) günü olarak kabul edildi. Hayvanlar normal ışıkve karanlık siklusu ile 21 ±2 °C normal diyetle takibe alındı. Denek ve kontrol grubunaenjeksiyon gebeliğin beşinci gününde başlandı, 15 gün süreyle uygulandı. Postnatal 28. günde(3?4 hafta arası) yavruların erkek ve dişileri ayrılarak farklı kafese alındı. Çalışmamızdadenek, sham ve kontrol gruplarında altışar adet erkek vistar albino cinsi toplam 18 adet sıçankullanılmıştır. Gruplar 20 haftalık olunca derin anestezi altında perfüzyona alınarak prostattek parça olarak çıkarıldı, rutin histolojik takip metotlarından sonra parafine gömüldü.Dokulardan belirli aralıklarla 5 mikron kalınlığında kesitler alındı. İlk kesit rastgele seçildi,her 195. kesit çifti alındı. Kesitler; hematoksilen-eozin (HE) ve Masson trikrom ile boyandı.Stereolojik metotlardan Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Alınan kesitlerdestroma-parankim volüm oranı, bileşik alan ölçüm cetveliyle ölçüldü. Stereolojik incelemesonucu sham grubu ve kontrol grubunda asiner doku %55 bağ doku %45, denek grubunda iseasiner doku %60 bağ doku ise %40 bulundu.Sonuç olarak gebelikte uygulanan diklofenak sodyumun postnatal 20 haftalık denekve kontrol grubunda sıçan prostat stroma?parankim oranına etkisinin istatistiksel açıdananlamlı olmadığı (P>0.05) gözlendi.Anahtar Sözcükler: Asiner doku, bağ doku, diklofenak sodyum, gebelik, prostat,stereolojiArticle Anason (Pimpinella Anisum) Ekstresinin Deneysel Akut Karaciğer Hasarında Karaciğer Koruyucu Etkisi Var Mı(2004) Özbek, Hanefi; Kaya, Abdulgaffar; Erdoğan, Ender; Rağbetli, Murat Çetin; Cengiz, NureddinRatlarda karbon tetraklorür (CC14) ile oluşturulan akut karaciğer hasarı modelinde anason (Pimpinella anisum) uçucu yağı ekstresi ve antioksidan ajanlardan Vitamin C ve E'nin hepatoprotektif aktiviteleri plasebo ile karşılaştırılmalı olarak araştırıldı. Deney süreci sonrasında saptanan postmortem histopatolojik bulgular, Vitamin C ve E'nin karaciğer hasarını önleyici etkilerinin kuvvetli olduğunu anason (Pimpinella anisum)'un ise hepatoprotektif bir özelliğinin olmadığı, hatta karaciğer fonksiyonlarının kısmen daha da olumsuz etkilendiğini gösterdi. Vitamin C ve E gruplarında olumlu, anason (Pimpinella anisum) grubunda ise olumsuz yönde değişim gösteren serum aspartate aminotransferase (AST), alanine aminotransferase (ALT), alkaline phosphatase (ALP), Lactate dehydrogenase (LDH) ve indirekt bilirubin seviyelerinde kontrol ve CC14 gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı fark vardı. Ratların vücut ağırlıklarında meydana gelen değişiklikler de biyokimyasal sonuçları destekleyen niteliklerde idi. Sonuç olarak akut karaciğer hasarında anasonun karaciğeri koruyucu bir etkisinin olmadığı sonucuna varıldı.Master Thesis Applied Prenatal Rat Leydig Cell Count 20 Week Investigation of the Effects of Diclofenac Sodium: a Stereological Study(2011) Gezmen, Ümmügülsün; Rağbetli, Murat ÇetinDiklofenak sodyum; analjezik, antiinflamatuar ve antipiretik etkili bir ilaçtır. Özellikle fetüste ve yenidoğanda toksik etkiler meydana getirirken gebelerde ise gebelik ve doğum süresini uzattığı bilinmektedir. Testis sperm ve hormon üretiminin yapılğı iç üreme organlarına ait önemli bir dokudur. Çalışmamızın amacı gebe sıçanlara uygulanan diklofenak sodyumun doğum sonrası 20 haftalık yavru ratların testislerindeki leydig hücreleri üzerine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılmasıdır. İlk olarak, bir gece boyunca sıçanlar çiftleşmeye bırakıldı. Çiftleşmenin ertesi günü vaginal plak gözlenen dişi sıçanlar, gebeliğin sıfırıncı günü olarak kabul edildi. Hayvanlar normal ışık ve karanlık siklusu ile 21±2 ºC (derecede) normal diyetle takibe alındı. Denek ve sham grubuna enjeksiyon gebeliğin beşinci gününde başlandı. Postnatal 28. günde (3-4 hafta arası) yavruların erkek ve dişileri ayrılarak farklı kafese alındı. Çalışmamızda denek, sham ve kontrol gruplarında altışar adet dişi vistar albino cinsi toplam 18 adet sıçan kullanılmıştır. Gruplar 20 haftalık olunca derin anestezi altında perfüzyona alınarak testisleri çıkarıldı ve rutin histolojik takip metotlarından sonra parafine gömüldü. Dokulardan belirli aralıklarla 5 mikron kalınlığında kesitler alındı. İlk kesit rastgele seçildi, her 180. kesit çifti alındı. Kesitler, hematoksilen ve eozin ile boyandı ve Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Alınan kesitlerde leydik hücre sayımına bakıldı ve tüm gruplara ait hacim oranı, bileşik alan cetveliyle ölçüldü. Stereolojik inceleme sonucu testis leydig hücre sayısında anlamlı bir değişiklik gözlenmedi (P>0.05).Master Thesis Evaluation of Antiapoptotic, Antioxidant and Tissue Protective Effects of Curcumin and Alpha Lipoic Acid in Experimental Skin Damage Induced Ultraviolet a and B in Rats by Molecular Stereological and Biochemical Methods(2019) Yıldırımvuran, Derya; Rağbetli, Murat Çetin; Tülüce, YasinDeneysel olarak sıçan sırt derisinde oluşturulan Ultraviolet A ve B (UVAB) hasarına karşı Curcumin (CUR) ve Alfa Lipoik Asit (ALA)'nın tedavi etkinlerinin immünohistokimyasal (TUNEL), biyokimyasal ve stereolojik yöntemlerle araştırılması amaçlandı. 200-300 gram arasında ağırlığa sahip erişkin Albino Wistar cinsi 42 adet dişi sıçan kullanıldı. Sıçanlar rastgele seçilerek her biri yedi sıçandan oluşan altı grup oluşturuldu. Sırasıyla; Kontrol, UVAB, CUR, ALA, UVAB+CUR, UVAB+ALA grupları oluşturuldu. UVAB, UVAB+ALA ve UVAB+CUR grubundaki sıçanlar bir ay süreyle günde iki saat UVAB ışınına maruz bırakıldı. UVAB+ALA ve UVAB+CUR grupları UVAB'ye maruz bırakılmadan 30 dk önce sırasıyla gavaj yoluyla 100 mg/kg/gün ALA ve 100 mg/kg/gün CUR verildi. ALA grubuna 100 mg/kg/gün ALA ve CUR grubuna ise 100 mg/kg/gün CUR gavaj yoluyla 30 gün boyunca verildi. 30. günün sonunda sıçanlar perfüzyona alınarak sırt deri dokuları alındı ve ardından stereoloji, TAS, TOS, OSİ ve TUNEL çalışıldı. Stereolojik bulgularda UVAB ve Kontrol gruplarındaki sıçanların dorsal deri epidermis kalınlıkları ve epidermis hacim oranları kıyaslandığında UVAB'de artışın anlamlı olduğu gözlendi (p<0,05). UVAB+ALA ve UVAB+CUR grupları UVAB grubuyla kıyaslandığında ise anlamlı bir azalma gözlendi (p<0,05). Kontrol grubuyla UVAB grubu karşılaştırıldığında, UVAB grubunda Total Oksidan Seviyeleri (TOS) ve Oksidatif Stres İndeksi (OSİ) Seviyelerinde anlamlı düzeyde artış olduğu saptanmıştır (p<0,05). Ancak tedavi gruplarında TOS ve OSİ seviyelerinde anlamlı derecede azalış gözlendi (p<0.05). Çalışmada UVAB grubunda apoptotik hücre sayısı anlamlı olarak artmıştır (p<0,05). Tedavi grupları ise UVAB grubu ile kıyaslandığında apoptotik hücre sayısı anlamlı olarak azalış göstermiştir (p<0,05). Sonuç olarak çalışmamızda ALA ve CUR'un, UVAB ile indüklenen deri hasarında koruyucu etkisinin olduğu gözlenmiştir.Master Thesis Evaluation of the Effects of Resveratrol on Synaptic Plasticity in Rat Hippocampus by Immunohistochemical and Stereological Methods(2019) Aydınlıoğlu, Mustafa; Rağbetli, Murat ÇetinÇalışmamıza Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu'nun onayı alındıktan sonra başlandı. Bu amaç için nöroprotektif madde olan resveratrol'un sinaps ve nöron sayısal yoğunluğuna ait etkileri stereolojik ve immunohistokimyasal olarak incelendi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Deneysel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezinde yapılan çalışmada Wistar-Albino türü, her grupta altı adet olmak üzere iki grupta on iki erkek sıçan kullanıldı. Birinci gruba günde bir kez serum fizyolojik içinde çözünen resveratrol (20mg/kg/gün) oral yolla gavaj ile verildi, ikinci grup ise kontrol grubu olarak tek başına SF gavaj ile verildi. Bir haftanın sonunda sıçanlar anestezi altında kafatasları açılarak çıkarılan beyin dokular %30'lik sükroz solusyonu içerisinde bir gün boyunca ve %20'luk sükroz içerisinde dokular dibe çökene kadar beklendi. Ardından dokular kriyomatriks içerisine gömülerek çalısma ısısı -20 0C ayarlanmış frozende ortalama 4µm kalınlıkta ardışık kesitleri lamlara alındı. Sıçanlardan her 400 µm aralıkta sistematik rastgele örnekleme ile iki seri ve her biri ortalama beş çift kesit içeren preparatlar hazırlandı. Hematoksilen eozin ile boyama işlemi yapıldı. Disektör sayım işlemine uygun tarafsız sayım çerçevesi kullanıldı. Fiziksel disektor yöntemi ile nöron sayımında sayısal yoğunluk hesaplandı. İmmunohistokimyasal olarak sinaptofizin ile sinaps işaretleyici kullanıldı. Preparatlar fotoğraflandı ve şık mikroskopik olarak değerlendirildi. Gruplar arası karşılaştırılmalarında istatistik programı olarak Mann-Whitney U testi kullanıldı. Sinaptofizin immunohistokimyasal reaksiyon kontrol grubuna göre göreceli olarak koyu boyandığı gözlendi. Granüler nöron sayısı bakımından gruplararası istatistiksel bir fark gözlenmedi (P>0.05). Elde edilen sonuçlar literatür ışığında tartışıldı.Master Thesis Examination of Sperm Parameters of Smokers in Light Microscope Level(2018) Duran, Senem Çetin; Rağbetli, Murat Çetin. Bu çalışma sigara içen 35, sigara içmeyen 35 birey olmak üzere toplamda 70 birey üzerinde yapıldı. SB. SBÜ. Van Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji kliniğine gelen infertilite kriterlerimize uyan ve onay veren bireylerden alınan semen numuneleri mikroskobik ve makroskobik açıdan değerlendirilmek üzere çalışmaya alındı. Bu çalışmanın amacı sigaranın semen parametreleri üzerinde etkili olup olmadığını ve etkiliyorsa ne derece etkilediğini ortaya koymaktır. 3-5 günlük cinsel perhizden sonra alınan örnekler öncelikli olarak likefiye olmaları için yaklaşık olarak 20 dk. bekletildi. Ardından semen hacmi ölçülüp not edildi. Renk, görünüm, pH, likefaksiyon süresi, viskozitesi kaydedilerek makroskobik inceleme için hazırlıklara başlandı. Alt üst edilen sperm örneğinden lam üzerine 10µl damlatılarak lamelle yayılıp havada kurutulmuştur. Mikroskobik değerlendirme için elde edilen preparatlar 100'lük objektif ile ışık mikroskobunda incelendi ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO 2010) kriterlerine uygun olarak analizleri yapıldı. Çalışmamızda sigara kullanan grup ile kullanmayan grubun yaşa bağlı olarak semen parametreleri hareketli, hareketsiz, yavaş, toplam sperm konsantrasyonu, sayı ve kruger açısından değerlendirilip karşılaştırıldı. İstatistiksel olarak belirgin bir fark kaydedilmedi. Bu çalışma ile semen parametreleri üzerinde sigaranın etkisinin olmadığı gözlemlendi. Sonuçlar literatür ışığında tartışılmıştır.Master Thesis The Examination of the Morphological Changes in Blood Cells by Extra Corporeal Circulation With Peripherial Blood Smear Under Light Microscope(2019) Sular, Sabriye Çeçen; Rağbetli, Murat Çetin; Şahinalp, ŞahinÇalışmamıza Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu'nun 13/02/2019 tarihli ve Karar No: 07 onayı (bkz. Ek 1) alındıktan sonra başlanmıştır. Çalışmamıza katılan her hasta için Bilgilendirilmiş Gönüllü Onam Formu imzalatıldıktan sonra başlanmıştır. Bu çalışmada ekstrakorporeal dolaşım ile kan hücrelerindeki morfolojik değişikliklerin periferik yayma ile ışık mikroskobunda incelenmesi amaçlandı. Bunun için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi Kalp Damar Cerrahisi Polikliniğinde tanı alan ve takibi Kalp Damar Cerrahisi Servisinde yapılan olgularda yaş sınırı olmayan kardiyopulmoner baypas hastaları üzerinde yapıldı. Koroner damar hastalığı, koroner damar tıkanıklığı ve hasarı, kalp kapağı replesmanı, aort diseksiyonu tanısı almış, cerrahi müdahele gereken hastalar çalışmaya dahil edildi. Kronik böbrek yetmezliği, gebelik, hematolojik kan hastalığı olan ve hematolojik reaksiyon gösterebilen hasta grubu araştırmaya dahil edilmedi. Kardiyopulmoner baypas cerrahisi kararı alınan hastaların her birinden servise yatışı olduktan hemen sonra, Extrakorporeal Dolaşıma girip yoğun bakıma alındığı ilk saatte ve taburcu edileceği günde olmak üzere üç kez periferik yayma yapıldı ve kan hücrelerinin bütünündeki iyileşme süreci değerlendirildi. Ameliyat süresinin, kros klemp süresinin, eritrosit süspansiyonu miktarının, taze donmuş plazma miktarının, vaka çeşidinin, hemofiltrasyonun, ejeksiyon fraksiyon değerinin kanın şekilli elemanlarındaki etkileri incelendi. Periferik yayma değerleri ışık mikroskobunda, hemogramda ise Hb, Hct, Wbc değerleri karşılaştırıldı. Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine uygun olarak analizleri yapıldı. İstatistiksel olarak belirgin farklılıklar gözlendi ve sonuçlar literatür ışığında tartışıldı.Article Fare İn Vitro Merkezi Sinir Sistemi Kültürlerinde Yeni Bir Metot: Etkinlik Araştırması(2010) Erdoğan, Ender; Rağbetli, Murat Çetin; Öztürk, GürkanBu çalışmada; Periferik Sinir Sistemi (PSS) kültürlerinde kullanılmakta olan kollajenle kaplama metodunun Merkezi Sinir Sistemi (MSS) dilimleme doku kültürlerinde kullanılabilirliği ve buna etki eden diğer metodolojik faktörlerin etkinliğinin araştırılması amaçlandı. Genç Swiss albino tipi farelerden frontal girişimle çıkarılan beyinler derhal yapay beyin omurilik sıvısı (yBOS) içine alındı ve agaroz jel içinde bloklanıp; vibrasyonlu mikrotomda 200 μm kalınlığında alınan horizontal canlı dilimleme kesitler medyum içine alındı. Doku kesitleri 2 grupta incelendi. Grup 1 (kontrol): alınan taze kesitler doğrudan incelenirken, Grup 2: alınan kesitler kollajenle (Tip I) kaplanarak 3 gün boyunca %5 CO2’li etüvde inkübe edildi. Kesitler, viabilite için calcein ve nonviabilite için propidium iodide ile boyanarak, konfokal lazer taramalı mikroskopta incelenerek görüntüleri alınıp değerlendirildi. Normal agarların erime derecelerinin yüksek oluşu canlılığı etkilediğinden; düşük derecelerde eriyebilen agar ile bloklamanın, ayrıca yüksek frekansdüşük hıza ayarlanmış vibrotomda kesitlerin alınmasının daha uygun olduğu görüldü. 3 günlük kültür sonrası incelemelerde viabilite/ nonviabilite oranlarının kontrol preparatları ile karşılaştırıldığında olumlu düzeylerde olduğu belirlendi. MSS dilimleme kültürlerinde kollajenle kaplama metodunun mevcut metotlara etkin, çalışır ve daha kolay bir alternatif olarak uygulanabileceği histolojik ve fizyolojik olarak gösterildi.Article Farklı Dozlarda Uygulanan Streptozotosinin Sıçan Karaciğerine Etkilerinin Stereolojik Metotlarla İncelenmesi(2024) Yıldız, Saadet; Rağbetli, Murat Çetin; Tülüce, YasinDiabetes Mellitus, vücudun insülin üretememesinden veya insülin etkisine karşı dirençten veya her ikisinden kaynaklanan yüksek kan şekeri seviyeleri ile karakterize edilen bir grup kronik metabolik rahatsızlıktır. İnsülin, vücut dokuları ve organları tarafından glikoz üretimini ve kullanımını düzenleyen ana hormondur. Diyabet, karaciğer de dahil olmak üzere vücuttaki tüm sistemleri etkiler. Streptozotosin, pankreas β-hücre yıkımı gerçekleştiren bir antibiyotiktir ve deneysel diyabet oluşturmak için yaygın olarak kullanılır. Bu çalışmada, sıçan karaciğerinde sterptozotosin kaynaklı diyabetin neden olduğu morfometrik değişikliklerin hacim ve hücre sayılarının stereolojik yöntemler kullanılarak hesaplanması amaçlandı. Çalışmada erişkin 20 adet erkek sıçan kullanıldı. Rastgele dört grup oluşturuldu. Tüm grupların kan glikoz değerleri ölçüldü. Streptozotosinin farklı dozları (55 mg/kg ve 65 mg/kg) verilerek diyabet indüklendi. 48 saat sonra tekrar kan glikoz değerleri ölçüldü. Dört hafta sonra kontrol ve denek gruplarına ait tüm sıçanların anestezi altında karaciğer dokuları çıkarılarak %10’luk formaldehitte tespit edildi. Tespit edilen karaciğer dokuları fiziksel fraksiyonlama ile eşit parçalara ayrıldı. Dehidratasyon aşamalarından geçerek parafinde sabitlendi. Histolojik kesitler hazırlandı. Hematoksilen-Eozin ile boyandı ve ışık mikroskobunda incelenerek fotoğraflandı. Cavalieri Prensibi ile karaciğerin total hacmi, disektör yönteminin tarafsız sayım çerçevesi ile hepatosit sayıları hesaplandı. Diyabete bağlı gruplarda, kontrol grubuna göre karaciğer hacminde ve hücre sayısındaki artış anlamlıydı (p<0.05). Sonuç olarak, streptozotosin enjeksiyonu ve bunun sonucunda ortaya çıkan diyabet, karaciğer hacminde ve hepatosit sayılarında artışa yol açmaktadır.Article Gebe Sıçanlara Uygulanan Diklofenak Sodyumun Postnatal Uterus Üzerine Etkilerinin Araştırılması: Stereolojik Bir Çalışma(2018) Karakoç, Şehri; Rağbetli, Murat Çetin; Çölçimen, NeşeAmaç: Nonsteroidal Antiinflamatuvar ilaç (NSAİİ)‟larınanaljezik, antipiretik ve antiinflamatuar özelliklerimevcuttur. Bu özelliklerinden dolayı gebelikte dekullanılmaktadırlar. Biz de çalışmamızda gebe sıçanlarabu ilaç grubundan olan Diklofenak Sodyum‟uuygulayarak, postnatal dönemde yavru sıçanların uterusuüzerinde oluşturduğu etkileri stereolojik yöntemlerlearaştırmayı planladık.Yöntem ve Gereçler: 12 adet Wistar Albino sıçan alındı.Çalışma ve sham olmak üzere 2 gruba ayrıldı, gebeliğinbeşinci gününden itibaren, 15 gün süreyle her gün çalışmagrubuna 1mg/kg Diklofenak Sodyum ve sham grubunada aynı miktarda serum fizyolojik uygulandı. Postnataldördüncü haftada anestezi altında yavru sıçanlarınuterusu disseke edildi ve rutin histolojik takip metodlarıuygulandı. 5μm kalınlığında kesitler alındı. MassonTrikrom boyası ile boyandı. Stereolojik ölçümde,Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Totaldoku volüm oranları, Shetereom 1.5 version paketprogramında verilmiş noktalı alan cetveliyledeğerlendirildi.Bulgular: Grupların uterus epitel ve seroza tabakalarınınvolümleri karşılaştırıldığında, çalışma grubunda shamgrubuna göre azaldığı ve istatistikî açıda n anlamlıbulunduğu tespit edildi (p<0.05).Sonuç: Gebeliklerinde NSAİİ verilen sıçanlarınyavrularında endometriumda değişikliklere yol açtığıtesbit edildi. Bu sonuç bize bu grup ilaçların intrauterindönemde tercih edilmesini gerektiren durumların dahaözenli seçilmesi gerekliliğini gösterdi.Master Thesis Histopathological Diagnosis Analysis of Histerectomy in Van Training and Research Hospital Between 2012-2016(2019) Yılmaz, Havva; Rağbetli, Murat ÇetinBu çalışma 2012 ve 2016 yılları arasında histerektomi yapılan ve patoloji sonuçlarına ulaşılan 227 hastanın verileri üzerinde yapıldı. Tüm yaş gruplarının genel değerlendirilmesi yapıldı. En sık histerektomi nedenleri ve en çok uygulanan cerrahi işlemler tespit edildi. Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum kliniğine bu 5 yıllık süreç içerisinde gelen ve gerekli tetkik ve incelemelerden sonra histerektomi operasyonuna alınan hastalar çalışmaya dahil edildi. Retrospektif olarak kayıtların taranması şeklinde planlanmış olan bu çalışmanın amacı; benign hastalıklar nedeniyle yapılan histerektomilerin sayısı, yaş grupları, cerrahi endikasyonlarının neler olduğu ve nihai patoloji sonuçlarının araştırılması ve bu materyallerin histopatolojik sonuçlarının karşılaştırılarak incelenmesidir. Histerektomi operasyonu sonrası hastaların hazırlanan patoloji raporları tek tek incelendi. Histerektomi ameliyatının en çok ve en az yapıldığı yaş grupları, nedenleri, yaş gruplarına hangi cerrahi işlemin uygulandığı ve histopatolojik sonuçlarının neler olduğu retrospektif olarak incelenerek ortaya konuldu. Çalışmamızda istatistiksel olarak belirgin bir fark kaydedilmedi. Elde edilen bulguların daha önce yapılan çalışmalarla parallelik gösterdiği tespit edildi. Sonuçlar literatür ışığında tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Benign, histerektomi, retrospektif analiz.Master Thesis Inhibitör of Prostaglandinsynthesis in Pregnant Rats Administered Diclofenacsodium Stereologicalmethods To Invectigate the Efects of Postnatal Ovarian Morphometry(2011) Parıltı, Esra Kaptan; Rağbetli, Murat ÇetinKaptan Parıltı E, Gebe sıçanlara uygulanan prostaglandin sentez inhibitörü diklofenak sodyumun postnatal ovaryum morfometrisine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılması. Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tıp Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2011.Diklofenak sodyum, analjezik, antiinflamatuar ve antipiretik etkili bir ilaçtır. Gebelikte kullanılması halinde plasental bariyeri aşarak fötüsü etkilemekte ve gebelik süresinin uzamasına neden olmaktadır. Ovaryumlar dişi üreme hücresini (ovum) ve dişi üreme sistemi hormonlarını salgılayan organdır. Çalışmamızın amacı gebe sıçanlara uygulanan diklofenak sodyumun doğum sonrası 20 haftalık yavruların ovaryum morfometrisi üzerine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılmasıdır. . İlk olarak, bir gece boyunca sıçanlar çiftleşmeye bırakıldı. Çiftleşmenin ertesi günü vaginal plak gözlenen dişi sıçanlar, gebeliğin sıfırıncı günü olarak kabul edildi. Hayvanlar normal ışık ve karanlık siklusu ile 21±2 ºC normal diyetle takibe alındı. Denek ve kontrol grubuna enjeksiyon gebeliğin beşinci gününde başlandı, 15gün süreyle hergün 1mg/kg diklofenak sodyum ve serum fizyolojik olmak üzere uygulandı. Postnatal 28. günde (3-4 hafta arası) yavruların erkek ve dişileri ayrılarak farklı kafese alındı. Çalışmamızda denek, sham ve kontrol gruplarında 6' şar adet Wistar albino cinsi olmak üzere toplam 18 adet sıçan kullanılmıştır. Gruplar 20 haftalık olunca derin anestezi altında perfüzyona alınarak sağ ovaryumları çıkarıldı ve rutin histolojik takip metodlarından sonra parafine gömüldü. Dokulardan belirli aralıklarla 5 mikron kalınlığında kesitler alındı. İlk kesit rastgele seçildi, her 40. kesit çifti alındı. Kesitler, Masson trikrom ile boyandı ve Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Total doku hacimleri noktalı alan ölçüm cetveli ile ölçüldü. Stereolojik inceleme sonucu, gebelikte uygulanan diklofenak sodyumun postnatal 20 haftalık denek ve sham grubu ile karşılaştırıldığında, kontrol grubu total doku hacimlerinin arttığı gözlendi. Değerler istatistiki açıdan anlamlı bulundu (P<0,05). Grupların total primordiyal folikül sayısının değişmediği tespit edildi. Değerler istatistiki açıdan anlamlı bulunmadı (P>0.05).Master Thesis Investigating the Effects of Different Doses of Streptozotocin by Stereological Methods on Pancretic Langerhans Islet Volume of Rats(2010) Atış, Emrullah; Rağbetli, Murat ÇetinAtış E, Farklı Dozlarda Uygulanan Streptozotosinin Sıçan Pankreas Langerhans Adacık Volümüne Etkilerinin Stereolojik Metotlarla Araştırılması, Y.Y.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Tıbbi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2010. Diyabetin neden olduğu komplikasyonların incelenmesi ve tedavi yaklaşımlarının belirlenmesinde deneysel diyabet modelleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu çalışmanın amacı; sıçanlara farklı dozlarda uygulanan streptozotosin (STZ)'in pankreas langerhans adacık volümü morfometrisi üzerine etkilerini stereolojik yöntemler kullanarak araştırmaktır. Çalışmamızda 3?4 aylık, erişkin, ortalama 250g ağırlığında 20 adet erkek sıçan kullanıldı. Her grupta 5'er adet sıçan olmak üzere toplam 4 grup oluşturuldu. Deneyin ikinci ve onaltıncı günlerinde tüm deney gruplarının ağırlıkları ve kan glikoz değerleri ölçüldü. STZ 45mg ve 55mg intraperitonal olarak uygulanıp diyabet oluşturuldu. Toplam 17 gün olan deney süresinin sonunda kontrol ve denek gruplara ait tüm sıçanlar, ketalar 50 mg/kg anestezisi altında açılarak perfüzyon uygulandı. Pankreasların ışık mikroskobik incelemeler için uygun takipleri yapıldı. Hematoksilen - Eosin boyası uygulanan kesitteki Pankreas ve Langerhans adacıkları toplam volümü, hacim oranları, her bir grup için elde edildi. Işık mikroskobu kullanılarak fotoğrafları çekilen pankreas adacıklarının toplam alanlarının oranları toplam hacimle çarpılarak hesaplama yolu ile ölçüldü. Elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirildi. İstatiksel analizler için Kruskal Wallis, Tukey çoklu testleri kullanıldı. Tüm gruplarda Pankreas volümünde herhangi bir değişiklik gözlenmedi (P>0.05). Her iki diyabet grubunda Langerhans adacıkları volümünde azalmanın anlamlı olduğu tespit edildi (P< 0.05).Anahtar Kelimeler: Diyabet, streptozotosin, sıçan, farklı doz, stereoloji.Master Thesis Investigation of Protective Effect of Epigallokatechin Gallate Which Is Active Substance of Green Tea on Blood Tissue and Cells of Diethylnitrosamine Administered Rats(2018) Bilici, Zübeyt; Rağbetli, Murat ÇetinBilici, Z. 'Diethylnitrosamine uygulanan sıçanlarda yeşil çayın etken maddesi epigallokatechin gallate'nin kan dokusuna etkilerinin araştırılması' Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıbbi Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Van, 2018. Bu çalışmada çayın etken maddesi olan Epigallokatechin gallate (EGCG)'nin kanserojen ve karaciğere toksik etkileri bulunan Diethylnitrosamine (DEN)'nın maruziyetine karşı kan dokusundaki etkileri incelendi. Çalışmada 3 aylık, 50 adet (200-250 gr) Wistar albino cinsi rat kullanıldı. Grup olarak uygulama için her grupta onar adet olarak beş gruba ayrıldı. Grup I (Kontrol): Herhangi bir şey verilmedi. Grup II (Kontrol Sham): İlk gün serum fizyolojik 0,5 ml/kg/ IP tek doz uygulandı. Grup III (DEN) grubunda ilk günde 150 mg/kg/IP DEN tek doz enjekte edildi. Grup IV (EGCG ) ilk günden itibaren 10 gün boyunca her gün oral yolla EGCG 10mg/kg/gün verildi. Grup V (DEN+EGCG) İlk gün tek doz 150 mg/kg/gün DEN IP ile uygulandı. İlk günden itibaren 10 gün boyunca her gün oral yolla EGCG 10mg/kg/gün verildi. İncelenen parametreler periferik yayma, hemogram ve biyokimyasal parametrelerdir (Demir, demir bağlama, lipit profili, transferrin, ALT, AST, LDH, AlkP ve glikoz). EGCG grubunda WBC sayısı artmıştır. Periferik yaymada gruplar arasında anlamlı fark gözlenmemiştir. İncelenen hemogram parametrelerinden RBC, HGB ve HCT kontrol grubunda düşük olarak gözlenmiştir. Demir ile ilişkili parametrelerde anlamlı fark gözlenmemiştir. Kolesterol düzeyleri açısından DEN ve EGCG'nin birlikte uygulandığı grup en yüksek bulunmuştur. Bu çalışmamız DEN ve EGCG kimyasallarının ayrı ayrı ve birlikte uygulamasının periferik yaymada belirgin etkiye neden olmadığı ancak diğer hematolojik ve biyokimyasal parametrelerde farklılıklara neden olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçlar literatür ışığında tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: DEN, EGCG, hemogram, kan, periferik yaymaDoctoral Thesis Investigation of the Effect of Prenatally Exposed Diclofenac Sodium on the Postnatal Rat Heart Tissue Using Histological and Stereological Methods.(2011) Gevrek, Fikret; Rağbetli, Murat ÇetinDiklofenak sodyum steroit olmayan anti-inflamatuar bir ilaçtır. Bu tip ilaçların plasenta bariyerini geçip fetusu etkileyebildiğinden gebelik esnasında kullanımı hem insan hem de hayvan embriyosunda gelişme bozuklularına yol açtığı bildirilmektedir. Bu çalışmamızın amacı prenatal olarak uygulanan diklofenak sodyum 20 haftalık erişkin kalp morfometrisi üzerine etkilerini stereolojik yöntemler kullanarak araştırmaktır. Çalışmanın başında gebe bırakılan sıçanlar sham, kontrol ve denek grubu olmak üzere üç gruba ayrıldılar. Gebeliğin 5. gününden 20. gününe kadar her gün denek grubu sıçanlara diklofenak sodyum (1cc; 1mg/kg), Sham grubu sıçanlara ise serum fizyolojik (1cc; 1mg/kg) enjekte edildi. Fakat kontrol grubuna ise hiçbir madde enjekte edilmedi. Doğan bireyler postnatal 20. haftasında derin anestezi altında sakrifiye edildiler (erkek 18, dişi 18 adet). Doku örnekleri her gruptan 6 adet olmak üzere tüm bireylerden perfuzyon fiksasyon ile elde edildi. Erkek ve dişiler ayrı ayrı kendi aralarında değerlendirildi. Rutin histolojik prosedürden sonra parafin kesitleri hematoksilen-eozin ile boyandı ve stereoloji çalışma istasyonunda analizleri yapıldı. Her bireyin toplam kardiyak ventrikül hacmi Cavalieri metodu ile ölçüldü. Çalışma sonunda hem erkekler, hem de dişilerde diklofenak sodyum grubu ile kontrol gruplarının kalp ventrikül hacimleri arasında farklılık tespit edildi. Denek grubunun kalp ventrikül toplam hacmi belirgin bir şekilde azalmıştı (P<0.05). Sonuçlar göz önüne alındığında prenatal 1mg/kg doz uygulanan diklofenak sodyum kalp gelişmesini etkilediği gözlendi.Anahtar kelimeler: Diklofenak sodyum, kalp, gebelik, sıçan, stereoloji.Doctoral Thesis Investigation of the Effect of Prenatally Exposed Diclofenac Sodium on the Postnatal Rat Ovary Preantral Follicle Numbers Using Stereological Methods(2013) Çölçimen, Neşe; Rağbetli, Murat ÇetinNon selektif nonsteroidal antiiflamatuar ilaç grubundan olan Diklofenak sodyum, analjezik, antiinflamatuar ve antipiretik etkilere sahiptir. Bu etkilerinden dolayı gebelikte çeşitli endikasyonlarda kullanılmaktadır. Gebelik süresi ve doğumun uzamasına yol açmakta, plasenta bariyerini geçerek fetüse etki etmektedir. Dişi üreme sisteminin bir parçası olan Overler, ovum üretmekte ve hormon salgılamaktadırlar. Çalışmamızın amacı gebe sıçanlara uygulanan diklofenak sodyumun posnatal 4 haftalık yavru sıçanların over morfometrisi üzerine etkilerinin stereolojik yöntemlerle araştırılmasıdır. 9 adet erişkin Wistar Albino sıçan alıdı. Sıçanlar bir gece 3 dişi bir erkek oalcak şekilde çiftleşmeye bırakıldı. Çiftleşmenin ertesi günü vaginal plak gözlenen dişi sıçanlar, gebeliğin sıfırıncı günü olarak kabul edildi. Sıçanlar, 12/12 saat aydınlık/ karanlık ışık periyodunda, 21 ±2 ºC''lik oda ısısında barındırıldı ve standart pelet yem ve musluk suyu ile beslendi. Denek ve sham grubuna gebeliğin beşinci gününde enjeksiyona başlandı, her gün 15 gün süreyle 1mg/kg diklofenak sodyum ve 1cc serum fizyolojik olmak üzere uygulandı. Çalışmamızda denek, sham ve kontrol gruplarından 6' şar adet olmak üzere toplam 18 adet yavru sıçan 4 haftalık olunca derin anestezi altında perfüzyona alınarak sağ over dokusu çıkarıldı. Rutin ışık mikroskopik histolojik takip metodları uygulandıktan sonra dokular parafine gömüldü. Dokulardan belirli aralıklarla 5 mikron kalınlığında kesitler alındı.İlk kesit rastgele seçildi, her 40. kesit çifti alındı. Kesitler, Hematoksilen-Eozin ile boyandı ve Cavalieri prensibinin modifiye metodu kullanıldı. Total doku volümleri noktalı alan ölçüm cetveli ile ölçüldü. Stereolojik inceleme sonucu, gebelikte uygulanan diklofenak sodyumun postnatal 4 haftalık deneklerle karşılaştırıldığında kontrol grubu total doku volümlerinin ve preantral folikül sayısının değişmediği, istatistiki açıdan anlamlı bulunmadığı tespit edildi. Anahtar kelimeler: Diklofenak sodyum, gebelik, ovaryum, preantral folikül sayısı, sıçan, stereoloji