Browsing by Author "Sağlam, Mürsel"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Article Obsesif Kompulsif Bozuklukta Yaşam Kalitesi ile İlişkili Etkenler(2007) Uguz, Faruk; Aşkın, Rüstem; Ağargün, Mehmet Yücel; Beşiroğlu, Lütfullah; Sağlam, Mürsel; Yilmaz, ErtanAmaç: Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) kişinin aile, meslek ve sosyal işlevselliğini belirgin olarak etkileyen bir bozukluk olduğu için OKB ve yaşam kalitesi arasındaki ilişki giderek daha çok önem kazanmaya başlamıştır. Bu çalışmada OKB'ta en çok etkilenen yaşam kalitesi alanlarını ve OKB'ta azalmış yaşam kalitesi ile ilişkili etkenleri araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Yetmiş üç OKB hastası ve 69 sağlıklı katılımcının yaşam kalitesi puanları Dünya Sağlık Örgütü Yaşam Kalitesi Ölçeği Kısa Formu (WHOQOL-BREF) aracılığıyla karşılaştırıldı. Ayrıca regresyon analizleri aracılığıyla yaşam kalitesi ve olası klinik değişkenler arasındaki ilişkiler araştırıldı. Sonuçlar: Kontrol grubuna göre, OKB grubunun psikolojik sağlık ve sosyal ilişkiler puanları anlamlı olarak daha düşük bulundu. Yapılan çoklu regresyon analizleri sonucunda depresif belirtilerin şiddeti hem fiziksel sağlık, hem de psikolojik sağlık alanı ile en fazla ilişkili olarak bulundu. Kişilik bozukluğu eş tanısının varlığı psikolojik sağlığı yordayan ikinci önemli etken olarak bulundu. Kompulsiyonların şiddeti sosyal ilişki alanı ile ilişkili tek değişken olarak bulunurken, ikinci bir modelde depresif belirtilerin şiddeti de denkleme eklendi. Çevre alanı ile ilişkili tek etken hastalık süresi olarak bulundu. İkili bağıntı analizlerinde ise obsesyonların ve depresif belirtilerin şiddeti psikolojik sağlık ile ilişkili bulunurken, kompulsiyon şiddeti ile anlamlı bir ilişki saptanmadı. Tartışma: OKB'ta yaşam kalitesi değerlendirmesinde depresif belirtilerin etkisi belirgin olarak ortaya çıktığı için OKB'a özgü bir değerlendirme aracı geliştirilme zorunluluğu doğmaktadır.Article Otojen ve Reaktif Obsesyonlara Sahip Obsesif Kompulsif Hastalarda Psikofarmakolojik Tedaviye Yanıt(2007) Sağlam, Mürsel; Beşiroğlu, Lütfullah; Aşkın, Rüstem; Ağargün, Mehmet Yücel; Uguz, Faruk; Çilli, Ali SavaşAmaç: Obsesyonların farklı bilişsel süreçlerden kaynaklanan otojen ve reaktif obsesyonlar olarak ayrılabileceği önerilmektedir. Bu çalışmada otojen ve reaktif obsesyonlara sahip OKB hastalarının ilaç tedavisine yanıt düzeyi karşılaştırılmıştır. Yöntem: DSM-IV tanı ölçütlerine göre OKB tanısı konan, otojen obsesyonlara sahip 20 erişkin hasta (Otojen grup, OG) ve reaktif obsesyonlara sahip 22 erişkin hasta (Reaktif grup, RG) Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği (YBOKÖ), Hamilton Depresyon Derecelendirme Ölçeği (HDDÖ) ve Beyaz Ayı Supresyon Envanteri (BASE) ile değerlendirildi. Hastaların her birine geliş sırasına göre sertralin 100–200 mg/gün, şuvoksamin 200–300 mg/gün ya da paroksetin 40-80 mg/gün tedavilerinden biri 12 hafta boyunca uygulandı. Otojen grubun %80’i (n=16), RG’nin %68’i (n=15) 12 hafta sonra tekrar değerlendirildi. Bulgular: Her iki grupta tedavi sonrası YBOKÖ obsesyon, kompulsiyon, toplam puanları, HDDÖ ve BASE puanları, tedavi öncesi değerlerden anlamlı olarak daha düşük bulundu. Otojen grubun tedavi öncesi ve sonrası YBOKÖ obsesyon ve BASE değerlendirmeleri arasındaki fark ortancaları RG’den anlamlı olarak daha fazla bulundu. Tedavi öncesi ve sonrası YBOKÖ obsesyon, HDDÖ ve BASE puanları arasındaki fark ortalamaları OG’de anlamlı olarak birbirleri ile ilişki bulundu. Reaktif grupta ise obsesyon şiddetindeki azalma kompulsiyon şiddetindeki azalma ile ilişkili idi. Sonuç: Otojen obsesyonlara karşı reaktif obsesyonlar temelinde yapılan bir ayırımın OKB’de olası psikopatolojik mekanizmaların ve tedavi yanıtındaki farklılıkların anlaşılmasında yararlı olabileceği düşünülmektedir.(Klinik Psikofarmakoloji Bülteni Cilt 17, Sayı 1, 2007)specialization-in-medicine.listelement.badge The Comparison of Clinical Characteristics of Obsessive-Compulsive Disorder (OCD) Patients With Cognitively Different Obsessions(2007) Sağlam, Mürsel; Beşiroğlu, LütfullahObsesif kompulsif bozukluğun homojen özelliklere sahip alt tiplerini tanımlamaya yönelik çalışmalarda sıklıkla kullanılan uygulamalardan biri belirti yapısına dayanan ayırımdır. Yakın zamanda belirti yapısına dayanan ayırım açısından bilişsel süreçlerden köken alan obsesyonların otojen ve reaktif obsesyonlar olarak iki farklı gruba ayrılabileceği önerilmiştir. Bu çalışmada, otojen ve reaktif obsesyonlara sahip OKB hastalarının klinik özelliklerini karşılaştırmayı amaçladık.Otojen olarak tanımlanan obsesyonlara (Y-BOKÖ belirti kontrol listesine göre saldırganlık, cinsel ve dini obsesyonlar) sahip 27 hasta (otojen grup) ve reaktif olarak tanımlanan obsesyonlara (Y-BOKÖ belirti kontrol listesine göre kirlenme, kuşku, simetri, düzen, somatik vb obsesyonlar) sahip 35 hasta (reaktif grup) çalışmanın örneklemini oluşturdu. Tüm hastalar, SCID-I, SCID-II, Y-BOKÖ, DYÖ ve BASE ile değerlendirildi.Gruplar arasında cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve medeni durum açısından farklılık bulunmadı. Otojen grubun hastalık başlangıç yaşı (26.6±10.0) reaktif gruptan (21.1±7.9) anlamlı olarak daha geç bulundu. Otojen grupla karşılaştırıldığında reaktif grupta kompulsiyon şiddetinin daha fazla, içgörü düzeyinin daha zayıf, kirlenme obsesyonları ve kontrol kompulsiyonlarının daha sık, zihinsel kompulsiyonların daha az olduğu ve daha az düşünceleri bastırma eğilimi gösterdikleri tespit edildi. Otojen gruptaki hastalarda duygudurum bozukluğu eştanısı ve A kümesi kişilik bozukluğu eştanısı reaktif gruba kıyasla daha fazla bulundu. Ayrıca hastalığın başlangıcında stresli yaşam olayları, disosiyatif yaşantılar ölçeği (DYÖ) puanı, OKB dışında eş tanılı anksiyete bozukluğu, somatoform bozukluğu, eş tanılı B ve C kümesi kişilik bozukluklarının varlığı açılarından gruplar arasında fark bulunmadı. Sonuç olarak çalışmada elde ettiğimiz bulgular otojen ve reaktif obsesyonlu hastaların farklı fenotipik özelliklerinin olduğunu göstermektedir. OKB hakkındaki nosolojik tartışmalarda, yeni bir argüman olarak, otojen ve reaktif obsesyonlar temelinde yapılan bir ayırımın destekleyici rolü olabilir.