Browsing by Author "Sarp, Mustafa"
Now showing 1 - 1 of 1
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Evaluation of Natural Killer and Lymphocyte Subgroups Before and After Erythrocyte Transfusion in Anemic Premature Infants En(2019) Sarp, Mustafa; Öner, Ahmet FayikBu çalışmada anemik prematüre olan 40 (kırk) bebekte lenfosit alt grupları CD4–CD8, B Lenfosit CD19, T Lenfosit belirteci CD3, Doğal öldürücü Naturel Killer CD16+CD56 Monoklonal antikorlarının flow sitometri cihazında ışınlanmamış eritrosit transfüzyonu öncesinde ve sonrasında ölçümleri yapıldı sonuçları değerlendirildi. Her iki kategorinin sonuç değerlendirmesine ve karşılaştırma farklılıklarına bakıldı. Çalışmada anemik prematüre anemisi tanısı ile takip edilen postkonsepsiyonel 36. hafta ve altındaki prematüre 40 (kırk) bebekten K2 Edtalı kan tüplerine alınan kanları kullanıldı. Testlerde üç gurup oluşturuldu; Grup I (Kontrol): 37 ve 40 haftalık anemik olmayan prematüre 22 (yirmiki) bebekten alınan kanlar. Grup II: Eritrosit transfüzyonu öncesinde 40 (kırk) postkonsepsiyonel 36. hafta ve altındaki prematüre bebekten alınan kanlar. Grup III: Grup II deki bebeklere eritrosit transfüzyonu uygulandıktan sonra aynı 40 (kırk) bebekten alınan kanlarının oda ısısında en fazla 12 saat içerisinde BD Facs Canto II flow sitometri cihazında test analizleri yapıldı. Bu çalışmamızda anemik olmayan 37. ve 40. haftalarda doğmuş prematüre bebeklerden oluşturulan kontrol grubu ile çalışma gruplarındaki bazı parametreler arasındaki farklılıkların yapılan çalışmaların ortalamalarına bakıldığında anlamlı olmadığı görüldü. Çalışma gruplarını oluşturan postkonsepsiyonel 36. hafta ve altındaki prematüre bebeklerin lenfosit alt grupları ve naturel killer sonuç ortalamalarının daha önce yapılan benzer çalışmaların 6-12 ay, 1-2 yaş ve 2- 6 yaş ortalamalarıyla uyumlu olduğu gözlemlendi. Çalışmamız ES transfüzyonlarının prematüre immünitesinde özellikle lenfosit alt gruplarına ve dağılımlarına olumsuz etkisinin olmadığını göstermektedir. Bu nedenle organizmaya bu açıdan olumsuz olmayan, güvenilir bir tedavi yöntemi olarak kabul edilebileceğini düşünmekteyiz. Sonuçlar literatür ışığında tartışılmıştır.