Browsing by Author "Sevim, Mehmet"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Comparison of Smp and Eswl Technique in Renal Stones Between 10-20 Mm in Children(2022) Sevim, Mehmet; Demir, MuratGiriş ve Amaç: Üriner sistem taş hastalığı bilinen eski hastalıklardan birisidir. Türkiye taş hastalığı konusunda endemik bir bölge olarak kabul edilmektedir. Biz bu çalışmada, çocuklarda 10-20 mm arası böbrek taşları tedavisinde kullanılabilen ESWL ve SMP (Süper Mini-Perkütan Nefrolitotomi) yöntemlerinin etkinlik ve güvenirliğini retrospektif olarak değerlendirmeyi amaçladık. Materyal ve Metod: Bu çalışmaya Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlaç Dışı Klinik Uygulamalar Etik Kurulu tarafından izin varildi (Tarih: 10/09/2021 Karar No: 2021/10-01). Çalışmaya etik kurul izni aldıktan sonra Van YYÜ Dursun Odabaş Tıp Merkezi Üroloji Anabilim dalı tarafından Ocak 2017-Haziran 2021 tarihleri arasında 10-20 mm arası böbrek taşlarına Süper Mini-PNL ve ESWL yapılan hastaların verilerinin istatistiksel analizi planlandı. Araştırmaya 77 Süper Mini-PNL ve 82 ESWL yapılan hastaların verilerinin karşılaştırılması amaçlandı. Tedavi ile ilgili tüm parametreler (taşsızlık oranları, seans sayısı, tedavi süresi, hastanede yatış, kalıntı fragmanların varlığı, komplikasyonlar ve ek müdahale ihtiyacı) not edildi ve iki grup karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. Bulgular: Bu çalışma retrospektif olarak incelenmiş olup dışlanma kriterleri sonrası ESWL grubunda 82 SMP grubunda ise 77 olmak üzere toplam 159 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar 1-17 yaşları arasındaydı. Hastaların 91'ü (%57.2) erkek ve 68'si (%42.8) kadın idi. ESWL yapılan 82 hastanın, 47'si (%57.3) erkek, 35'si (%42.7) kadındı. PNL yapılan 77 hastanın, 44'si (%57.1) erkek, 33'ü (%42.9) kadındı. Gruplar arasındaki cinsiyet farklılığı karşılaştırıldığında anlamlı farklılık görülmedi (p= 0,87). ESWL yapılan grupta ortalama yaş 6,72±3,71, SMP grubunda ortalama yaş 6,63±3,59(1-17) olarak hesaplandı. Gruplar arasında yaş dağılımı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0,87). ESWL grubunun VKİ'sinin ortalama değeri 20.10±2,01 olarak hesaplanırken, SMP grubunda 20.23±2,05 olarak hesaplandı. ESWL ve PNL grubu karşılaştırıldığında VKİ açısından iki grup arasında istatistiksel olarak farklılık saptanmadı (p=0.68). Süper Mini-PNL yapılan grupta taşa uygulanan işlem yönüne bakıldığında, 42 hastada sağ (%54.54), 35 hastada (%45.46) sol tarafa işlem uygulandı. ESWL yapılan grupta ise 38 hastada (%46,35) sağ, 44 hastada (%53,65) sol tarafa işlem uygulandı. Gruplar arasında taraf yönü açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0.05). ESWL grubunun taş boyutu ortalama mm cinsinden 13.74±1,91(10-20mm), daha doğru sonuç verebilecek mm² cinsinden ise 149,75±45,46 olarak hesaplanırken, SMP grubunun ise ortalama değeri 14.064±2,6(10-20mm), mm² cinsinden ise 150,879±50,34 olarak hesaplandı. Gruplar arasında taş ortalaması açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p=(mm)=0,37 p=(mm² )=0.88). PNL ve ESWL grubunun taş lokalizayon dağılımı çoğunlukla pelviste mevcut olup gruplar arasında istatistiksel olarak fark izlenmedi (p>0,05). Eritrosit süspansiyonu replesmanına ESWL grubunda ihtiyaç duyulmazken, SMP grubundan 2 hastaya (5cc/kg) ihtiyaç duyuldu (p>0,005). SMP'nin erken dönem taşsızlık oranı %88,3 iken geç dönem taşsızlık oranı %91 olarak bulundu. ESWL grubunda ise erken dönem taşsızlık oranı %61 iken geç dönem taşsızlık oranı %70,73 olarak bulundu. SMP ve ESWL grubunun taşsızlık oranının kıyaslamasında hem erken hem de geç dönemde istatistiksel olarak anlamlı fark izlendi. SMP ve ESWL kendi grupları içinde erken ve geç dönemleri kıyaslandığında istatistiksel olarak fark izlenmedi (Pnl kısa-uzun dönem p>0,005 ESWL kısa-uzun dönem p>0,005). SMP ve ESWL grubundaki Clavien verileri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak farklılık izlenmedi (P>0,005). SMP grubunda ortalama yatış 60,0125±12,6 saat bulunurken, ESWL grubu ortalama işlem süresi 40 dk+4 saat takip sonrası taburcu edildi. ESWL grubunda sadece 1 hastada solunum arresti geliştiği için 24 saat takip edildi. SMP ort ameliyat süresi 55,18±21,5 dk bulunurken, ESWL işlem süresi tek seans ortalama 40 dk sürmektedir. Sonuç: ESWL güvenli ve non-invaziv doğası ile pediatrik böbrek taşlarının çoğunda halen tercih edilen ilk tedavi yöntemi olmasına rağmen, SMP modalitesi ile tek seansta elde edilen yüksek taşsızlık oranları ve düşük komplikasyon oranları ile 10-20 mm arası böbrek taşı olan çocuk hasta popülasyonunda güvenli ve etkili bir tedavi alternatifi olarak uygulanabilir.Article Comparison of Supine-Prone Percutaneous Nephrolithotomy Methods in the Treatment of Kidney Stones in Pediatric Patients: Prospective Randomized Study(Springer, 2024) Eryilmaz, Recep; Ertas, Kasim; Aslan, Rahmi; Sevim, Mehmet; Keles, Muhammed Fatih; Taken, KeremMini-PCNL is one of the most effective surgical methods in the treatment of kidney stones in pediatric patients. In this study, we aimed to compare PCNL in the supine-prone position in pediatric patients (especially operation time, postop complications, hospital stay and stone-free rates).We conducted our study in a randomized and prospective manner. Patients with lower pole stones larger than 1 cm, stones larger than 1.5 cm in the pelvis, upper pole, midpole or multiple locations, and patients who did not respond to ESWL or whose family that preferred mini-PCNL to be the primary treatment were included in the study. Patients with any previous kidney stone surgery, patients with coagulation disorders and patients with retrorenal colon were excluded from the study. Between 2021 and 2023, a total of 144 patients underwent PCNL. 68 of these patients had supine PCNL and 76 prone PCNL. Postoperative Clavien grade1 complication occurred in a total of 7 patients in the prone position; Clavien grade1 complication occurred in 1 patient in the supine position. The mean operation time for prone PCNL was 119.88 +/- 28.32 min, and the mean operative time for supine PCNL was 98.12 +/- 14.97 the mean hospitalization time in prone PCNL was 3.56 +/- 1.12 days, and 3.00 +/- 0.85 days in supine PCNL. In conclusion, supine PCNL is a safe and effective method in the treatment of pediatric kidney stones and postoperative complications were observed to be less; the operation time and hospital stay were shorter in supine PCNL.Article The Diagnostic Value of Ischemia-Modified Albumin in Prostate Cancer(Galenos Yayincilik, 2020) Aslan, Rahmi; Eryilmaz, Recep; Sevim, Mehmet; Demir, Murat; Taken, KeremAim: The aim of this study was to investigate whether serum ischemia-modified albumin (IMA) levels have a diagnostic value in prostate cancer (Pca). Methods: Thirty primary Pca patients and 30 age-matched healthy male subjects were included in this prospective case-control study. The patients were selected from the urology clinic of a tertiary university hospital. Healthy men included in the control group were selected from hospital staff and patient relatives. Patients with severe chronic diseases and other malignancies were excluded. Serum IMA level was measured using the colorimetric method. The results were reported in absorbance unit (ABSU). Results: Serum IMA levels were significantly higher in the study group when compared to the control group (0.843 +/- 0.76 and 0.443 +/- 0.49 ABSU, respectively; p=0.002). The mean IMA value in patients with a Gleason score >= 7 (1.08 +/- 0.053 ABSU) was significantly higher than in patients with Gleason score <= 6 (IMA 0.418 +/- 0.64 ABSU). According to the receiving operating characteristic (ROC) analysis, when the cut-off value was ABSU=0.57, the sensitivity and specificity were 80% and 56.7%, respectively. Conclusion: Serum concentrations of IMA are significantly elevated especially in clinically significant Pca patients. Its high sensitivity (80%) in ROC analysis suggests that IMA can be used an ancillary biomarker in diagnosis.Article Does Tamsulosin Use Before Ureteroscopy Increase the Success of the Operation(Coll Physicians & Surgeons Pakistan, 2022) Demir, Murat; Ertas, Kasim; Aslan, Rahmi; Eryilmaz, Recep; Sevim, Mehmet; Taken, KeremObjective: To investigate the effect of preoperative tamsulosin use on the success and complications rates of ureteroscopy for ureteral stone removal. Study Design: A randomised clinical trial. Place and Duration of Study: Department of Urology, Dursun Odabas Medical Center, Van Yuzuncu Yil University, Turkey, from December 2020 to June 2021. Methodology: Patients were scheduled for ureteroscopy due to ureteral stones, and were randomly divided into two groups; 67 patients preoperatively were given 0.4 mg tamsulosin for 7 days and 70 patients were not given tamsulosin. Each patient's intraoperative surgical complications, preoperative and postoperative pain, postoperative fever, need for analgesia, stone-free rate, and double J ureteral stent (DJ) insertion rates were recorded and evaluated. Results: A total of 137 patients, 103 (75.1%) males, and 34 (24.8%) females, were included. In 70 (51.1%) of these patients, the stone was on the right side, while in 67 (48.9%) the stone was on the left side. The stone was in the distal ureter in 47 (34.3%) patients, in the middle in 38 (27.7%) patients, and the proximal in 52 (37.9%) patients. The patients who were given tamsulosin had lower preoperative visual analog scale (p=0.02), operation time (p=0.003), post-ureteroscopic lesion scale (p=0.01), postoperative 24th-hour visual analog scale (p=0.03), fever (p=0.02), and analgesic need (p=0.04), while their rate of accessing the stone (p=0.02); and their stone-free rates (p=0.02) was higher. Conclusion: Preoperative tamsulosin use increases the success of the operation and reduces complications.Article Ortalama ve Maksimum Üreter Duvar Kalınlığı Üreteroskopi Sonuçları için Öngörücüfaktör Müdür(2022) Durmaz, Fatma; Ertaş, Kasım; Aslan, Rahmi; Taken, Kerem; Demir, Murat; Dündar, İlyas; Sevim, MehmetAmaç: Çalışmamızın amacı operasyon öncesi bilgisayarlı tomografi ile ölçülen ortalama ve maksimum üreter duvar kalınlıklarının üreteroskopi sonuçları üzerindeki etkisini araştırmaktır.Materyal ve Metot: Bu prospektif çalışma Temmuz-Aralık 2021 tarihleri arasında üreter taşı nedeniyle üreteroskopi yapılan 103 hasta ile yapılmıştır. Kontrastsız bilgisayarlı tomografi ile üreter taşının olduğu bölgedeki maksimum üreter duvar kalınlığı ve 3-6-9-12 hizalarından ölçülen üreter duvar kalınlıkları ortalaması alındı. Ortalama üreter duvar kalınlığı ve maksimum duvar kalınlığına göre operasyon süresi, rezidü taş ve double j takılma durumu ve intraoperative komplikasyon durumu incelendi.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 103 hastanın 77’si erkek, 26’sı kadındı. Hastaların yaş ortalaması 43,83±15,11 yıl idi. Ortalama taş uzunluğu 10,76±3,84 mm idi. Maksimum üreter duvar kalınlığı 4,9±1,8 mm iken ortalama üreter duvar kalınlığı 3,81±1,24 mm idi. Maksimum ve ortalama üreter duvar kalınlığı artıkça operasyon süresi, rezidü taş ve double takılma oranı, post üreteroskopik lezyon skala derecesinin arttığı görüldü (p<0,05).Sonuç: Maksimum ve ortalama üreter duvar kalınlıkları üreteroskopi sonuçlarını öngörmede prediktif faktörlerdir.Article Prostat Biyopsisi Yapılan Hastalarda, Histopatolojik ve Klinik Özellikler ile Yaş Faktörü Arasındaki İlişki(2020) Ertaş, Kasım; Sevim, Mehmet; Aslan, Rahmi; Eryılmaz, Recep; Taken, Kerem; Demir, MuratAmaç: Prostat biyopsisi yapılan hastaların klinik ve histopatolojik verilerini karşılaştırarak yaş faktörü ile biyopsi sonuçları arasındaki ilişkiyi analiz etmeyi amaçladık.Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde Ocak 2013-Şubat 2019 yılları arasında prostat kanseri ön tanısıyla prostat biyopsisi yapılan 1213 hastanın dosyası geriye dönük olarak incelendi. Toplam 309 hasta çalışmaya alındı. PSA>2.5 ng/dl ve/veya anormal parmakla rektal muayene bulguları olan hastalara biyopsi yapıldı. Grup 1’e 50 yaşından küçük (n=96) hastalar, grup-2’ye 70 yaşından büyük (n=213) hastalar alındı. Tüm hastaların klinik ve demografik verileri kaydedildi. Tüm hastalara 12 kor biyopsi protokolü uygulandı ve tek patolog tarafından incelendi. Daha önce prostat biyopsi öyküsü olan, dosyalarında yetersiz veri olan, bilinen üriner ya da genital malignensi, kanama diyatezi, aktif üriner sistem enfeksiyonu olan hastalar ile şiddetli ağrı ve benzeri nedenler ile işlemin erken sonlandırıldığı hastalar çalışma dışı bırakıldı.Bulgular: Ortalama PSA, prostat hacmi ve UPSS verileri Grup 1'de (<50 yaş hastalar) Grup 2'ye (>70 yaş arası) göre anlamlı olarak düşüktü. Ancak, Ortalama VAS skoru Grup 1'de Grup 2'den anlamlı olarak yüksekti. Biyopsi sonuçlarında Prostat kanseri tanısı alan hasta oranı Grup 2'de Grup 1'den anlamlı olarak yüksekti. Yine Gleason skoru ≤ 6 olan hasta sayısının Grup 1'de Grup 2'den anlamlı oranda yüksek olduğunu belirledik. Öte yandan, Grup 2'de Gleason skoru ≥7 olan hasta oranın Grup 1'den anlamlı derecede daha fazla olduğunu tespit ettik.Sonuç: Genç erişkin hastalarda görülen prostat kanserlerinin daha olumlu patolojik özelliklere (düşük gleason skoru) sahip olduğu görülmektedir. Bundan dolayı yaş faktörün bu hastalar için tedaviye karar verirken önemli bir parametre olduğunu düşünüyoruz.