Browsing by Author "Türközü, Tülin"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Comparison of Pes Echinovarus Patients and Healthy Children in Terms of Pedobarographic and Ankle Biomechanics(2023) Ismaılov, Ulan; Türközü, TülinBu çalışmada, PEV nedeniyle tedavi edilen hastaların; klinik, pedobarografik ve kas gücü ölçüm sonuçlarını değerlendirmesi ve kontrol grubu ile karşılaştırılması amaçlandı. Hastalar ve Yöntemler: Tek taraflı veya çift taraflı Ponseti tekniği ile tedavi edilip aşilotomi yapılan hastalar ile nüks PEV nedeni ile ameliyat edilen 3-10 yaş arasındaki toplam 52 hasta çalışmaya dahil edildi. Alt ekstremitesinde patolojisi olmayan, üst ektremite patolojisi nedeni ile ortopedi polikliniğine başvuran 3-10 yaş arasındaki çocukların ayakları kontrol grubu olarak belirlendi. Çalışmaya alınan bütün çocuklar yaş aralığına göre 3 gruba ayırıldı: 3-5 yaş arası grup A, 6-7 yaş arası grup B ve 8-10 yaş arası grup C olarak belirlendi. Hastaların tedavi sonuçlarının klinik değerlendirilmesi Dimeglio- Bensahel ve İCFSG skalasına göre yapıldı. Kas gücü ölçümleri manuel dinamometre ile, ayak bası analizi pedobarografi ile değerlendirildi. Alınan ölçümler üzerinde istatistiksel karşılaştırmalar ve korelasyon analizleri yapıldı. Bulgular: Tek taraflı tutulumu olan hastaların ayak bileği çevresi kas kuvveti ölçüm sonuçları incelendiğinde dorsifleksiyon, plantarfleksiyon, eversiyon ve inversiyon yönünde tutulum olan tarafın kas kuvvetinin sağlam tarafa göre istatistiksel açıdan anlamlıydı (p<0,002, p<0,005, p<0,0095, p<0,0025). Hem etkilenmiş ve etkilenmemiş tarafların kontrol grubu ile karşılaştırılmasında plantar fleksiyon ve inversiyonda istatistiksel anlamlıydı düzeyde zayıf görüldü. Bilateral PEV hastalarının kas küvveti olçümü kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede düşük bulundu (p<0001). Tek taraflı PEV hastalarının pedobarografik değerlendirilmesinde, etkilenmiş tarafın etkilenmemiş tarafa göre lateral orta ayak bölgesine fazla bastığı ve medial ön ayak bölgesine basamadığı görüldü. Etkilenmiş tarafın kontrol grubuna göre topuk bölgesine (p<0001), medial orta ayak (p<0002) ve medial ön ayak bölgesine (p<0001) zayıf bastığı görüldü. Etkilenmemiş tarafın kontrol grubuna göre karşılaştırılmasında medial orta ayağa anlamlı derecede fazla bastığı (p<0,0033) görüldü. Bilateral PEV hastalarının tek taraflı PEV hastalarına göre pedobarografik değerlendirilmesinde, topuk ve lateral orta ayak bölgesine anlamlı düzeyde fazla bastığı görüldü. Çıkarımlar: PEV'li hastaların takibinde hastaların pedobarografik ve kas kuvveti olarak değerlendirilmesi erken nüksleri önleyebilir. Unilateral PEV'li hastaların yalnızca tutulan ayakları vi değil etkilenmemiş ayaklarını takip etmek gelişebilecek Pes planus deformitesinin erken tespiti açısından faydalı olabilir. Tibialis anterior tendon transferi ayak bileği dorsifleksiyon kas kuvveti açısından düşünülenin aksine daha masum bir teknik olabilir. PEV tedavisinde sıklıkla kullanılan aşiloplasti ve posteromedial gevşetme müdahalelerinin, plantar fleksiyon kas gücü kaybına yol açması nedeniyle hastaların uzun süre fizik tedavi uygulamalarına katılmalarını ve yakın takipte tutulmalarını önermekteyiz. PEV'li hastalarda pedobarografik ölçümde, basınç alanlarının az olduğu bölgeleri destekleyen tabanlık kullanımının deformiteyi arttıracağını düşünüyoruz.Article Diyabetik Ayağın Anatomik Bozukluğu: Charcot Nöropatisi(2021) Türközü, Tülin; Tokyay, Abbas; Gökalp, Mehmet Ata; Özkan, Sezai; Adanaş, Cihan; Güven, Necip; Buru, EceDiyabetes mellitusun en önemli komplikasyonlarından biriside periferik dolaşım bozukluğuna bağlı meydana gelen diyabetik ayaktır. Diyabetik ayakta ileri dönemde meydana gelen charcot nöropatik artropatisi (CN) kronik, ilerleyici ve tedavisi oldukça zor bir hastalıktır. Bu çalışmada amacımız CN li hastaların ayak kemik ve ayak eklemlerinde meydana gelen değişikliklerin Sanders ve Frykberg sınıflamasına göre değerlendirmektir. Hastanemiz otomasyon kayıtlarından elde edilen verilere dayanılarak hastaların yaş, cinsiyet, diyabet tanı alma süreleri ve tutulan ekstremitelerinin yanı sıra ayak radyografileri Sanders ve Frykberg sınıflamasına göre incelendi. Çalışmaya dahil edilen 20 hastanın yaş ortalaması 66,7 yaş, 12 erkek ile 8 kadından oluşmakta idi. Sanders ve Frykberg anatomik sınıflamasına göre en çok 5 (%25) hasta ile Tip 2 hastaların olduğu görüldü. Diyabetes mellitusun tüm dünyada sıklığının artması bu hastalığa bağlı meydan gelen komplikasyonlarının iyi bilinmesi gereklidir. Çalışmamızda diyabetin önemli bir komplikasyonu olan CN' in erken teşhis edilmesi son derece önemli olup yapılacak erken müdahaleler ile ayak ampütasyonlarının önlenebileceği kanaatindeyiz.specialization-in-medicine.listelement.badge Early Results of Open Reduction Through Medial Aproach in Children With Developmental Hip Dysplasia(2011) Türközü, Tülin; Güner, SavaşAmaç; Kapalı redüksiyon için uygun olmayan 6-18 ay arası GKD'li hastalarda medial yaklaşımla açık redüksiyon uygulamalarımızın erken dönem klinik ve radyolojik sonuçlarını incelemekHastalar ve yöntem; Çalışmaya 2007?2011 yılları arasında tipik kalça displazisi nedeniyle, medial yaklaşımla açık redüksiyon yapılan 19 hasta retrospektif olarak tarandı ve erken tedavi sonuçları değerlendirildi.Çalışmaya 19 hastanın 15'i kız (%78,9), 4'ü erkek (%21,1) toplam 28 kalçası dahil edildi. Ortala yaş 12,11 (3 ay -18 ) ay ve ortalama takip süresi 18,58 (6-48) ay idi. Ameliyat öncesi hastaların yakınlarından anemnez alınarak tüm hastaların fizik muayeneleri yapıldı (pili asimetrisi ve abdüksüyon kısıtlılığı). Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası asetabular indeks açı ölçümleri yapılarak asetabuler indeks düzelme yüzdesi hesaplandı. Hastaların son kontrollerindeki femoral anteversiyon ölçümleri Craig testine göre yapıldı.Hastaların son kontrollerinde, avasküler nekroz varlığı Kalamchi ve MacEwen kriterlerine, klinik değerlendirme Modifiye McKay kriterlerine, radyolojik değerlendirme için Severin kriterleri kullanılarak yapıldı.Sonuçlar: Çalışmamızda, ameliyat edilen kalçaların ameliyat öncesi asetabuler indeksi ortalama 39,14 (32-50) derece olup, en son kontrol asetabuler indeks değerleri ortalama 30,50 (18-48) dereceydi. Preoperatif ve postoperatif asetabuler indeks arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulundu (p<0,001). Severin radyolojik kriterlerine göre değerlendirildiğinde, 9 (%32,1) kalça çok iyi (Grup 1), 9 (%32,1) kalça iyi (Grup 2), 7 (%25,0) kalça orta (Grup 3) ve 3(%10,7) kalça ise kötü (Grup 4) olarak tanımlandı MacKay klinik kriterlerine göre değerlendirildiğinde ise, 22 (78,6) kalça çok iyi (Grup 1), 6 (%21,4) iyi (Grup 2) olarak değerlendirildi. Bu çalışmada Kalamchi-McEwen avasküler nekroz kriterlerine göre 28 kalçadan 25 inde (%89,3) avasküler nekroz görülmezken, 2 kalçada (%7,1) Tip 1, 1 kalçada (%3,6) da Tip 4 düzeyinde avasküler nekroz mevcuttu..Sonuç: Bu çalışmadaki veriler medial yaklaşımla açık redüksüyon yönteminin 18 ay altı gelişimsel kalça displazili olgularda basit, güvenilir bir yöntem olduğunu, aynı anda her iki kalçaya uygulanabilir olduğunu ve düşük avasküler nekroz oranları bulunduğunu desteklemektedirAnahtar sözcükler: Gelişimsel kalça displazisi; kalça eklemi; açık redüksiyon; cerrahi; tanıArticle Eklem İçi Kalkaneus Kırıklarında Sinus Tarsi ve Ekstensil Lateral Yaklaşımın Karşılaştırılması(2022) Güzel, Fatih; Türközü, Tülin; Özkan, Sezai; Güven, Necip; Kaya, Sehmuz; Tokyay, AbbasAmaç: Bu çalışmada kalkaneus kırığı cerrahisinde ekstansil lateral (EL) yaklaşım ile sinüs tarsi (ST) yaklaşımının klinik ve radyolojik sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Bu retrospektif çalışmaya, EL grupta 22 hasta ve sinüs tarsi grubunda 18 hasta olmak üzere Sanders II-III kalkaneus kırığı olan toplam 40 hasta dahil edildi. Radyolojik değerlendirmede, preoperative ve postoperative dönemde Bohler ve Gissane açısı, kalkaneusun uzunluğu, genişliği ve yüksekliğindeki değişiklikler ölçüldü. Klinik olarak ise Amerikan Ortopedik Ayak ve Ayak Bileği Derneği (AOFAS) ve görsel analog skalası (VAS) değerlendirildi. Ayrıca postoperative komplikasyonlar da değerlendirildi. Bulgular: Demografik veriler açısından her iki grubun sonuçları benzerdi. ST grubundaki hastaların lateral ekstensil grubuna göre ameliyata alınma ve hastane kalış süresi açısından istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde daha kısaydı ( p=0.019, p=0.02, sırasıyla). Gruplar arasında radyolojik, klinik AOFAS ve VAS skorları açısından anlamlı fark bulunmadı. Ekstensile lateral grubunda %13,6 yüzeyel enfeksiyon görüldü ve sinüs tarsi grubunda herhangi bir yara sorununa rastlanmadı (p=0,102). Sural sinir yaralanması extensil lateral grupta 36.4% oranında, sinüs tarsi grubunda ise 5.6% oranında görüldü (p=0.003). Sonuç: Her iki yaklaşımın klinik ve radyolojik sonuçları benzerdi. Ancak hastanede kısa yatış süresi, yara yeri enfeksiyon problemlerinin ve sural sinir yaralanmasının az olması ST yaklaşımının avantajıydı.Article Kalça İntertrokanterik Kırıklarında Ameliyat Tipinin Planlanmasında Bilgisayarlı Tomografinin Etkisi(2022) Özkan, Sezai; Ersidar, Bayram; Türközü, Tülin; Güven, Necip; Tokyay, AbbasGiriş: Acil servise sık ba şvuru nedenlerinden biri kalça kırıklarıdır. Bu kırıklarda mortalite ve morbidite yüksek oranda görülmektedir. Birçok ortopedik cerraha göre bu kırıkların tedavi planlanmasında radyografik görüntülemenin yeterli olduğu bildirilmiştir. Ancak kompleks kırıkların daha iyi anlaşılması için bazen bilgisayarlı tomografi (BT)’ye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu çalışmadaki amacımız kalça intertrokanterik (İT) kırıklarında ameliyat planının belirlenmesinde radyografinin yanı sıra BT’ye gereksinim olup olmadığını tespit etmektir. Gereç ve Yöntem: Ocak 2016 ile Ocak 2020 yılları arasında kalça İT k ırıkları nedeniyle ameliyat edilen ve otomasyon kayıtlarında hem radyografisi hem de BT si olan 71 hasta, dokuz gözlemci tarafından de ğerlendirildi. Bunlar yalnızca radyografinin k ırığın konfigürasyonunu anlamada yeterli olup olmadığını ve BT’nin tedavi planına etkisini değerlendirdiler. Bulgular: Toplam 71 hastan ın (37 kad ın, 34 erkek) yaş ortalaması 80.8±8.35 olarak saptandı. Gözlemciler bu hastaların tedavi planlanmasında ve kırığın konfigürasyonunu daha iyi anlamak için hastaların %19.9’unda BT’ye gereksinim duydu. Gözlemcilerin k ırıkların BT görüntülerini incelemesi sonrası, hastaların %5.7’sinde tedavi planlamasında de ğişiklik yaptıkları tespit edildi. Sonuç: Kalça biyomekaniğinin daha iyi anlaşılması, anatomik olarak BT ile üç boyutlu görünt ünün elde edilmesi ve gelişen implant teknolojisi göz önüne al ındığında cerrahların kalça İT kırıklarında BT görüntülemesine olan gereksinimlerinin arttığı tespit edildi.