Browsing by Author "Türkdoğan, M. Kürşad"
Now showing 1 - 8 of 8
- Results Per Page
- Sort Options
specialization-in-medicine.listelement.badge Evaluation of the Lymphocyte Subgroups Before and After Treatment in Patients With Chronic Hepatitis B(2009) Tunahan, Hasan; Türkdoğan, M. KürşadHepatit B Virusu (HBV); tüm dünyada akut hepatit, fulminan hepatit, kronik hepatit, karaciğer sirozu ve hepatoselüler kansere, önemli mortalite ve morbiditeye neden olan en yaygın viral enfeksiyon etkenlerinden biridir. Kronik Hepatit B, HBsAg'nin 6 aydan uzun süre serumda pozitif olması ve HBV-DNA'nın yüksekliği ile karakterizedir.Çalışmaya Mayıs 2008 ile Ağustos 2009 arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve/veya Gastroenteroloji polikliniğine başvuran, klinik ve laboratuar değerlendirilmesi sonucu KHB tanısı konulup tedavi endikasyonu olan 35 hasta ve benzer yaş grubunda 20 sağlıklı erişkin kontrol grubu alındı.Hasta ve kontrol grubunda flow sitometri cihazı ile lenfosit alt grup yüzey antijenlerinden total T lenfosit yüzey antijeni (CD3), T helper (Th) yüzey antijeni (CD4), T sitotoksik (CTL) yüzey antijeni (CD8), B lenfosit yüzey antijeni (CD19), CD4/CD8 oranı ve natural killer hücre (NK cell) (CD3- ve CD16+/56+) oranları çalışıldı. İstatistiki yöntem olarak, yüzdelik sayılar kullanıldı. Pearson korelasyon testi ve Faktöriyel varyans analizi (Factorial ANOVA) yapıldı ve p< 0.05 olması durumu istatistiksel anlamlı farklılık olarak kabul edildi.Tedavi sonrasında tedavi öncesine göre CD8 oranı belirgin olarak yükseldi (%24.28 vs %26.89) ve CD4/CD8 oranı (1.95 vs 1.62) istatistiksel olarak anlamlı düştü. Tedavi sonrasında CD19 oranı (%10.51 vs %8.17) istatistiksel olarak anlamlı düştü ve NK hücre oranları belirgin (%9.73 vs %11.66) yükseldi. İstatistiksel anlamsız olarak CD4 azaldı ve CD3 arttı.Sonuç olarak, HBV enfeksiyonunun etkin tedavisi ile CD4, CD8 ve NK hücre oranları yükseldi, CD3, CD19 ve CD4/CD8 oranları düştü. Kronik HBV ve benzer hepatotrop viral enfeksiyonların tedavisinde immün sistemin aktivasyonunun rolünü detaylı olarak ortaya koyan geniş kapsamlı ve prospektif çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmalar ışığında, immün sistemin uygun modülasyonu ile kronik HBV ve benzer infeksiyonların tedavisinde önemli başarılar elde edileceği kuşkusuzdur.Other Gastrointestinal Kanserlerde Fibrinojenin Belirleyici Olarak Değeri(1997) Akman, Nevzat; Tuncer, İlyas; Ercan, Muhterem; Algün, Ekrem; Türkdoğan, M. KürşadGastrointestinal kanserlerde bazı koagülasyon faktörlerinde artış ve venöz tromboza eğilim bildirilmiş¬tir. Çalışmamızda mide özofagus ve pankreas kanseri teşhisleri konan toplam 24 vakada plazma fibrinojen düzeyleri araştırılmış ve özofagus kanseri grubunda an¬lamlı fibrinojen yüksekliği bulunmuştur(p<0.Ol).Pank¬reas kanserli iki hastada da fibrinojen düzeyleri yüksek-ti(9.52 ve 6.45 gri it).Mide kanseri grubunda ise fibrino¬jen düzeyleri normal sınırlarda idi (p>0.05).Bu sonuç¬lar fibrinojenin bazı gastrointestinal kanserlerde mar¬ker olma özelliğini göstermekte ve daha geniş sayıda hasta gruplarında konunun araştırılmasını önemli kıl¬maktadır.Other Mide ve Özofagus Kanserlerinde Serum Nitrik Oksit Oksidasyon Ürünleri ve Helicobacter Pylori(1999) Kahraman, Tahir; Testereci, Haluk; Dilek, F. Hüsniye; Akman, Emel; Türkdoğan, M. KürşadMide ve özofagus kanser (Ca) 'li 24 hasta ile sa¤lıklı 12 kişide serum nitrik oksit (NO) oksidasyon ürünleri (nitrat ve nitrit) modifiye Stahr yöntemi ve coupling ayıracı ile ölçüldü. Helicobacter pylori (H. pylori) infeksiyonu Mide Ca ve kontrol grublarında histopatolojik yöntemle de¤erlendirildi. Mide Ca grubunda serum nitrat ve nitrit düzeyleri (11.65 ppm ve 3.40 ppm) özofagus Ca ve kontrol gruplarına göre anlamlı yüksekti (p<0.05 ve p<0.001). Özofagus Ca grubunda serum nitrat düzeyi artmış (7.16 ppm, p<0.05), nitrit düzeyi (1.53 ppm) ise kontrol grubuna göre (1.70 ppm) farklı de¤ildi. Mide Ca grubunda H. pylori infeksiyonu (% 56.40) kontrol grubuna (%36.66) göre anlamlı yüksekti (p<0.05). Sonuç olarak, diyetle nitrat alımı benzer ölçüde olan her iki Ca grubundan mide Ca grubunda NO oksidasyon ürünlerinin H. pylori infeksiyonu ile birlikte anlamlı yüksekli¤i H. pylori'nin NO sentezi ve karsinojen nitrozo bileşiklerinin gelişmesindeki rolünü düşündürmektedir.Other Mide ve Özofagus Kanserlerinde Serum ve Dokuda A ve E Vitamini Düzeyleri(1996) Testereci, Haluk; Algün, Ekrem; Tuncer, İlyas; Kahraman, Tahir; Yörük, İbrahim H.; Türkdoğan, M. KürşadA ve E vitaminleri antioksidan özellikleri nedeniyle gastrointestinal sistem kanserlerinin lipid peroksidasyon yolu ile gelişiminin önlenmesinde önemli role sahiptirler. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Gastroenteroloji Bilim Dalında özofagus kanserli 7 hasta ile mide kanserli 12 hastanın serum ve biyopsi örneklerinde A vitamini esteri (retinol asetat) ve E vitamini izomerleri (alfa, gamma ve total tokoferoller) araştırıldı. Mide kanseri grubunda serum ortalama retinol asetat düzeyi anlamlı şekilde yüksekti. Her iki kanser grubunda serum ortalama tokoferol düzeyleri anlamlı olmamakla beraber düşük bulundu. îlginç olarak, her iki kanser grubunun doku örneklerinde retinol asetat ve tokoferol düzeyleri belirgin derecede düşük bulunmuştur (p<0.03, p<0.08). Bu sonuçlar özofagus ve mide kanserlerinde özellikle doku düzeyinde antioksidan özellikteki A ve E vitaminlerinin eksikliğinin kan¬ser etyopatogenezi ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.specialization-in-medicine.listelement.badge Parameters of Cellulary and Humoral Immunity Is Evaluated in Gastric and Oesophagial Cancer Patients(2008) Beğenik, Hüseyin; Türkdoğan, M. KürşadÇalışmaya Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları polikliniğine Ocak 2007-Haziran 2008 tarihleri arasında çeşitli semptom ve bulgular ile başvuran toplam 40 hasta alındı. Hastaların özofagus(n:20) ve mide(n:20) kanseri tanısı almıştı. Benzer yaş grubunda 20 sağlıklı erişkin kontrol grubu olarak alındı. Hasta ve kontrol grubunda flow sitometri cihazı ile lenfosit alt grup yüzey antijenlerinden total T lenfosit yüzey antijeni(CD3), T helper(Th) yüzey antijeni(CD4), T sitotoksik/supresör(Ts) yüzey antijeni(CD8), B lenfosit yüzey antijeni(CD19), CD4/CD8 oranı ve natural killer hücre (NK cell) (CD3- ve CD16+/56+) oranları çalışıldı.Özofagus kanserli hastaların 15'i kadın(%75), 5'i erkek(%25) olup; kadınların yaş ortalaması 59.27±2.43 yaş(46 ile 74 yaş), erkeklerin ise 58.80±3.58 yaş(51?71 yaş) idi. Mide kanserli hastaların 8'i kadın(%40), 12'si erkek(%60) olup; kadınların yaş ortalaması 66±4.86 yaş(52?83 yaş), erkeklerin ise 62.42±2.61 yaş (46?79 yaş) idi. Kontrol grubunun ise 12'si kadın(%60), 8'i erkek(%40) olup; kadınların yaş ortalaması 54.42±2.97 yaş(43-78 yaş), erkeklerin ise yaş ortalaması 56.63±3.84 yaş(40 ile 68 yaş) idi. Gruplar arasında yaş ve cinsiyet yönünden istatiksel olarak fark bulunmadı(p>0.05).Özofagus kanserli hastalarda CD4, CD4/CD8 ve NK hücrelerinin oranı kontrol grubundan anlamlı olarak farklı olmayıp(p>0.05); CD3, CD8 ve CD19 oranı kontrol grubundan anlamlı olarak farklı bulundu( sırasıyla p;0.012, p;0.003 ve p;0,031). Mide kanserli hastalarda CD3, CD4, CD8 ve CD4/CD8 oranı kontrol grubundan anlamlı olarak farklı olmayıp(p>0.05), CD19 ve NK hücrelerinin oranı kontrol grubundan anlamlı olarak farklı bulundu( sırasıyla p:0.031 ve p:0.001).Sonuç olarak çalışmamızda; özofagus ve mide kanserli hastalarda kontrol grubuna göre hücresel immünitenin bazı parametrelerinin artmış olduğu; hümoral immünite parametrelerinin ise her iki CA grubunda azalmış olduğu gözlenmiştir.specialization-in-medicine.listelement.badge The Comparison of the Treatment of Lamivudin and Pegile Interferon Alfa 2 With Chronic Hepatitis B.(2008) Mete, Rafet; Türkdoğan, M. KürşadBu çalışmaya 2003-2007 yılları arasında YYÜ Tıp Fakültesi Gastroenteroloji klini-ğine baş vuran ve kronik hepatit B infeksiyonu tanısı konup tedavi edilen toplam 61 hastanın (Erkek:48,Kadın:13) tedaviye cevapları retrospektif olarak izlendi.16 hasta HBeAg pozitif, 45 hasta HBeAg negatifdi ve 34 hastaya (HBeAg-pozitif = 8, HBeAg-negatif= 26) lamivudin (LAM) monoterapisi ortalama 24.4±2.3 ay ve 27 hastaya (HBeAg-pozitif = 8, HBeAg-negatif = 19) Pegileinterferon alfa (Peg-İFN) monoterapisi 12±0 ay verilmiş her iki grup tedavi son-rası 6 ay izlendi.Tedavi öncesi dönemde rutin hematolojik, biyokimyasal testler, hepatit serolojisi, HBV-DNA, ANA, AMA ve tiroid fonksiyon testleri yapıldı. Hastaların 46'sına karaciğer biyopsisi yapıldı. Onbeş hasta ise biyopsiyi kabul etmedi. Histopatalojik değerlendirmede Knodell skorlama sistemi kullanıldı. Tedavi bitiminde hiçbir hasta karaciğer biyopsisini kabul etmedi-ği için tedavi sonu histopatolojik değerlendirme yapılamadı.Virolojik cevap; tedavi sonunda serum HBV-DNA`nın kaybı, biyokimyasal cevap; tedavi sonunda serum ALT düzeylerinin normal sınırlara dönQmesi, tedavi sonu tam cevap; tedavi sonunda biyokimyasal ve virolojik cevabın olması ve /ve2ya HBsAg `nin kaybı, kalıcı cevap; tedavisi kesildikten altı ay sonra biyokimyasal ve virolojik cevapların devam etmesi ,cevapsızlık; tedavinin üç-altı ayında yüksek serum ALT düzeyi ve HBV-DNA pozitifliğinin devam etmesi, nüks; tam cevap veren hastalarda tedavi kesildikten altı ay sonra serum ALT düzeyinin yükselmesi ve /veya HBV-DNA `nın pozitifleşmesi tedaviye cevap kriterleri olarak tanımlandı.BULGULARYaşlar arasında istatistiksel olarak fark yoktu.(E:39.8, K:38.2, p>0,05 )Her iki tedavi grubunda HBeAg pozitifliği oranları arasında fark istatistik olarak anlamlı değildiHastaların HAİ ortalaması 9 p (LAM alanlarda 8 p, Peg-İFN alanlarda 10 p), FİB or-talaması 1 p (LAM alanlarda 1 p, Peg-İFN alanlarda 1 p) olup her iki tedavi grubunda HAİ ve FİB özelliklerinin Ortalama değerleri (Medyanları) arasındaki farklar anlamlı değildi ( p>0,05Tedavi öncesi HBV DNA düzeyleri; HBeAg pozitiflerde 105 kopy/ml, negatiflerde 104 kopy/ml yüksek olarak tanımlanmış olup tüm hastalar bu kriteri taşımaktaydıTedavi öncesi hastaların ortalama ALT düzeyi 129.0±15,5, (LAM alanlarda 136,7±25, Peg-İFN alanlarda 119,3±17,7) olup başlangıçtaki ALT ortalamaları arasındaki farklar anlamlı değildi (p>0,05).Tedavi sonrası cevaplar.1. HBeAg serokonversiyonu: Lam alanlarda 3(%37.5), İNF alanlarda 3(%37.5) olmak üzere toplam 6 hastada gözlendi. Her iki tedavi grubuna göre serokonversiyon yüzdeleri ara-sında istatistik olarak fark yoktu.2.Viral klirens (HBV DNA negatifleşmesi):LAM alan hastalarda %59, Peg-İFN alan hastalarda %59 klirens sağlandı. HBV DNA klirensinde LAM ve Peg-İFN eşit başarı göster-mişlerdir3.Biyokimyasal cevap (ALT normalleşmesi): LAM alanlarda ALT normaleşmesi %70.5, İFN alanlarda % 66.6 olup toplamda her iki tedavi grubu arasında fark anlamsızdır. (P>0.05).4.HBs Ag kaybı: Hiçbir hastada HBs Ag kaybı olmadı.5.Tedavi sonu tam cevap: LAM teavisi alanlarda %59, Peg-İFN alanlarda %59 olup eşit-tir.6.Nüks: LAM tedavisi alanlarda 4, Peg-İFN alanlarda 2 hastada gözlendi ancak istatistik fark yoktu (p>0.05).7.Kalıcı cevap:LAM alanlarda %47, Peg-İFN alanlarda %52 olup aralarında istatistik fark yoktur (p>0.05)Sonuç olarak: LAM ve Peg-İFN tedavileri arasında kalıcı cevap benzerdir. Literatürle karşılaştırıldığında her iki tedavide de daha başarılı olunmuştur, ancak bu bu durum istatistik olarak fark oluşturmamıştır. Ayrıca tedavi sonu izlem süremizin kısa olması ve hasta uyumu başarı oranımızın yüksekliğini etkilemiş olduğu kanaatindeyiz.Article Van Gölü Havzasında Gastrointestinal Kanserlerin Dağılımı: 1002 Olgunun Analizi(2003) Türkdoğan, M. Kürşad; Topçu, Nazan; Kösem, Mustafa; Tuncer, İlyas; Uğraş, Serdar; Kotan, ÇetinAmaç: Van Gölü havzasında gastrointestinal kanserlerin lokalizasyon, yaş ve cinsiyet dağılımını belirlemek ve bu dağılımını yöresel özellik gösterip göstermediğini saptamaktır. Materyal: 1995-2001 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Kliniği'nde tetkik edilip, histopatolojik olarak gatrointestinal kanser teşhisi konulmuş 1002 olgu (432 kadın, 670 erkek; ortalama yaş: 55) değerlendirildi. Bulgular: Olguların 466 (%47)'sında mide, 334 (%33)'ünde özefagus, 102 (%10,2)'sinde kolon, 39 (%3,8)'unda karaciğer metastazı, 20 (%2)'sinde primer karaciğer, 14 (%l,3)'ünde pankreas, 12 (%l,2)'sinde ince barsak, 11 (%1,l)'inde peritonitis karsinomatosa, 4 (%0,4)'ünde safra kesesi kanseri tespit edildi. Erkek/kadın oranı; , özefagus kanserinde 0.75, mide kanserinde l .98, kolon kanserinde l .0, karaciğer metastazında l .4, primer karaciğer kanserinde 19.0, pankreas kanserinde 2.5, ince barsak kanserinde 0.7, peritonitis karsinomatozada 4.5 olarak belirlendi. Kolorektal kanserler ve peritonitis karsinomatoza 4. dekad da; özefagus, mide, pankreas ve ince barsak kanserleri 5. dekad da; primer karaciğer ve safra kesesi kanserleri 6. dekad da daha yaygın görüldü. Sonuçlar: Yöremizde mide kanseri, gastrointestinal maligniteler içinde en sık görülen kanserdir. Özefagus ve mide kanseri, tüm gastrointestinal malignitelerin yaklaşık %80'nini oluşturmaktadır. Yöremizde kolorektal kanserler üst gastrointestinal kanserlere oranla daha nadir görülmektedir. Kadınlarda; özefagus ve safra kesesi, erkeklerde; mide, pankreas, primer karaciğer kanserleri daha yaygın görülmektedir. Patoloji kliniğimizin yörede tek olması nedeniyle, elde edilen sonuçlar bölgenin gerçek prevalansını yansıtmaktadır.Article Van ve Çevresinde Saptanan Mide Kanserlerinin Lokalizasyonu ve Histopatolojik Özellikleri: 466 Olgunun Analizi(2003) Türkdoğan, M. Kürşad; Kotan, Çetin; Uğraş, Serdar; Tuncer, İlyas; Topçu, Nazan; Uygan, İsmailGeçen 30 yıl içinde, gelişmiş ülkelerde midenin distal yerleşimli adenokanserlerinin azaldığı, proksimal adenokanserlerinin arttığı bildirilmektedir. Distal adenokanserlerin sıklığındaki azalmanın, Helicobacter pylori eradikasyonu ile paralellik gösterdiği iddia edilmektedir. Bu çalışmada 1995-2001 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı'nda endoskopik ve histolojik olarak mide kanseri tanısı almış 459 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların 304'ü (%66) erkek, 155'i (%34) kadın idi. Yaş ortalaması 56.7±12.4 (17-91 yaş arası) olup, erkek/ kadın oranı 1.9 olarak tespit edildi. Olguların %74'ü 40-70 yaş arasında olup, en küçük görülme yaşı erkeklerde 25, kadınlarda 17 olarak bulundu. Lokalizasyon olarak; olguların 163'ü (%35.5) mide orta kısım, 159'ü (%34.6) 1/3 mide distal, 132'si (%28.7) 1/3 mide proksimal, 5'i (%1) diffüz tutulum gösteriyordu. Histopatolojik özellikleri; 451'i (%98) adenokanser, 7'si (%1.5) epidermoid, biri küçük hücreli kanser idi. Sonuç olarak; son yıllarda proksimal gastrik kanserlerin sıklığında belirgin artış gözlenmesine rağ-men, serimizde korpus lokalizasyonu en yaygın tutulum yeri olarak belirlendi. Olguların ortalama %43'ünde doku düzeyinde (antrum %53, korpus %45, kardia %28) Helicobacter pylori pozitif bulundu.