Browsing by Author "Türkdoğan, M. Kürşat"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Akut Üst Gastrointestinal Kanamalı Olgularımızın Demografik Özellikleri ve Risk Faktörleri(2001) Uygan, İsmail; Türkdoğan, M. Kürşat; Tuncer, İlyasAmaç: Akut üst gastrointestinal kanama (AÜGİK) önemli morbidite ve mortalite nedenlerinden biridir. Tedavideki farmakolojik ve endoskopik ilerlemelere rağmen mortalitesi hala %10 düzeyindedir. Metod: 1997-2000 yılları arasında AÜGİK nedeniyle gastroenteroloji kliniğine yatırılan 161 olgu; geliş şikayeti, kanamanın yeri ve etiyolojik nedenler yönünden retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: AÜGİK teşhisi konulan 161 olgunun 55'i kadın (%35),106'sı erkek (%65), yaş ortalaması 50,2±15,3 (17-90 yaş arası) idi. Risk faktörü olarak olgularımızın 30 (%18)'ıı aspirin veya nonsteroidal antiinflamatuvar ilaç, dördü (% 2,4)'ü varfarin, biri alkol kullanıyordu. AÜGİK en sık nedeni peptik ülser (%26 mide, % 17 doudenunı) olup, tüm kanamalı olguların %43'ünü oluşturmakta idi. İkinci sıklıkta özofagus varis kanaması (%25), üçttncü sıklıkta mide ve gastrik erozyonlar (%19) AÜGİK nedeni olarak tespit edildi. Erkeklerde özofagus varis kanaması (%28), kadınlarda mide ülseri (%29) AÜGİK'm en sık nedeni olarak saptandı. Durdurulamayan veya tekrarlayan kanama nedeni ile yedi (%4.3) olguya cerrahi müdahale uygulandı. Sekiz (%4.9) olgu ise (altısı özofagus varis kanaması, biri mide karsinomu, biri mide ülseri) \"exitus\" oldu. Sonuç: Akut üst GİK'in en önemli nedeni peptik ülser bulunurken, ikinci sırada özofagus varis kanaması gelmekteydi.Article Buld-Chiari Syndrome Due To Echinococcus Multilocularis Infection: a Case Report(2007) Dülger, A.cumhur; Bora, Aydın; Mete, Rafet; Gündüz, A.mahir; Türkdoğan, M. KürşatHepatik ven obstruksiyonu; Budd- Chiari Sendromu olarak adlandırılan ve hepatik sinuzoidal dilatasyon, konjesyon, asit ve karın ağrısına neden olan klinik ve patolojik bir durumdur. Ekinokokkal hastalık ekinokokun metasestod evresiyle infeksiyon sonucu gelişir. En sık başvuru semptomları; halsizlik, kilo kaybı ve hepatomegaliye bağlı sağ üst kadran ağrısıdır. Echinococcus multilocularis infeksiyonuna bağlı Hepatik ven invazyonu nadiren tanımlanmıştır. Bizler burada E. Multilocularis infeksiyonuna bağlı Budd – Chiari sendromunu tanımlıyoruz. Bu infeksiyonun seyrinde Budd Chiari sendromunun tesbit edilmesi uygun tedavi için önemlidir.Article Görme Yakınması Olmaksızın, Asit ve Karaciğerde Kitle ile Seyreden Uveal Malign Melanom Vakası: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi(2003) Şimşek, Şaban; Dülger, Cumhur; Etlik, Ömer; Kösem, Mustafa; Tuncer, İlyas; Türkdoğan, M. KürşatGiriş: Karaciğer lokalizasyonu, kanlanması ve anatomik yapısı nedeniyle malign tümörlerin en sık metastaz yaptıkları organdır. Klinikte primer tümörün semptomları, metastatik semptomlardan daha ön planda görülmektedir. Nadiren de asemptomatik primer tümörlerde metastaza ait semptomlar kliniğe ilk başvuru nedeni olmaktadır. Olgu: Halsizlik, kilo kaybı ve karında şişlik nedeniyle müracaat eden erkek hastada asit ve karaciğerde kitle tespit edildi. Kitlenin histopatolojik incelemesi malin melanom metastazı ile uyumlu bulundu. Görme yakınması olmamasına rağmen metastazın uveal melanomdan kaynaklandığı saptanan hasta, tek kür kemoterapi sonrası kaybedildi. Sonuç: Uveal malin melanomlar erişkin yaş grubunda en sık saptanan intraoküler malinitelerdir. Bazen görme şikayeti olmaksızın ekstraoküler metastaz bulguları ile müracaat edebilirler. En sık metastaz yaptıkları organ karaciğer olması nedeniyle, metastatik karaciğer lezyonlarının ayırıcı tanısında uveal malign melanomlar dikkate alınmalıdır.Article İleri Evre Gastrik Adenokarsinomalı Olguların Serum ve Mide Sıvısında Vitamin B12, Folik Asit ve Vitamin C Düzeyleri(2005) Tuncer, İlyas; Uygan, İsmail; Türkdoğan, M. Kürşat; Mercan, Ridvan; Balahoroğlu, Ragıp; Noyan, TevfikAmaç: Gastrik kanserin etiyolojisinde diyet faktörleri önemli rol oynamaktadır. Gastrik dokuda antioksidan vitaminlerin düzeylerinin azalması, gastrik malignite riskini artırmaktadır. Çalışmamızda gastrik kanserli olguların serum ve mide sıvısında vitamin B12, folik asit ve vitamin C düzeylerini araştırdık. Materyal ve metod: Endoskopik ve histopatolojik olarak gastrik adenokarsinoma tanısı almış 51 olgu (16 K, 35 E, yaş ort: 56,l p 1,7), kontrol grubu olarak aktif kronik gastrit tanısı almış 44 olgu (18 K, 26 E, yaş ort: 52,8p 2,6) çalışmaya alındı. Kanserli olguların tümü ileri evre mide kanseri idi. Bulgular: Gastrik adenokarsinomada ortalama serum folik asit ve vitamin C konsantrasyonları, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak düşük bulundu (6,4 p 0,9 vs 9,5 p 1,2) ve (0,8 p 0,1 vs 1,5 p 0,2) (p<0.05). Serumda ortalama vitamin B12 düzeyleri yönünden gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark tespit edilmedi. Gastrik sıvıda ortalama folik asit düzeyleri kanserli grupta, kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksek bulunmasına karşın (27,4 p 2,5 vs 19,9 p 1,6) (p<0.05), vitamin B12 ve vitamin C düzeyleri yönünden gruplar arasında anlamlı farklar saptanmadı. Sonuç: Gastrik kanserli olgularda serum folik asit ve vitamin C düzeyleri kontrol grubuna göre düşük bulundu. Oysa mide sıvısında folik asit düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı oranlarda yüksek tespit edildi. Serumda folik asit ve vitamin C değerlerindeki bu düşüklüğün; kanserin oluşmasında birer etiyolojik faktör mü oldukları veya kanser sonrası oluşan malnutrisyona mı sekonder geliştikleri araştırılması gereken konulardır.specialization-in-medicine.listelement.badge Retrospectif Clinical and Epidemiologic Aspects of Tuberculous Peritonitis Patients(2009) Dülger, Ahmet Cumhur; Türkdoğan, M. KürşatPeriton tüberkülozu gelişmekte olan ülkelerde endemiktir ve Türkiye'de de görülmektedir. Hastalık herhangi bir sistemi ve karın organlarını tutabilir. Ayrıca inflamatuar barsak hastalığı, maligniteBu retrospektif çalışmada Haziran 2004 ile Mayıs 2008 arasındaki yetişkin tüberküloz peritonitlerinin epidemiyolojik ve klinik özellikleri araştırıldı. Bu araştırmada 21 tüberküloz peritonit hastasının klinik, laboratuar ve radyolojik özellikleri değerlendirildi.Bu zaman diliminde hastalar 17 kadın ve 4 erkekden oluşuyordu. Ortalama yaş 30 (18-60) idi. Klinik veriler hastane kayıtlarından elde edildi. Klinik bulgular, laboratuar testleri kaydedildi.Ateş, karın ağrısı ve iştahsızlık en sık görülen belirtilerdi. PPD deri testi sadece 15 hastaya yapılmıştı ve 8 tanesi pozitif bulundu.Asit analizinde lenfosit baskınlığı ve düşük albumin gradiyenti tüm hastalarda tespit edildi. Tüberküloz peritonitli hastaların ortalama asit sıvısı Adenozin Deaminaz ( ADA) düzeyleri 139 U/L (25-303) idi.Tüm hastalara abdominopelvik CT çekildi. Tüm hastalarda asitle birlikte periton tutulumu vardı. Kültür pozitifliği % 29 idi. Laparoskopi 6 hastaya yapıldı ve 4 tanesinde sonuç pozitif bulundu. Olguların yaklaşık yarısında tanı; klinik ve radyolojik bulgular ile ampirik anti-tüberküloz tedaviye yanıt ile konulabildi. Mortalite oranı yaklaşık % 4.6 idi.Sonuçta; tüberküloz peritonit düşük gradientli asitlerin ayırıcı tanısında ve yüksek riskli topluluklarda özellikle ön planda düşünülmelidir. Kesin tanı için pozitif kültür veya biyopsi örneklerinin histopatolojik analizi gereklidir. ADA tüberküloz peritonit tanısında ucuz ve güvenli bir yöntem olarak bulunmuştur. Bu konuda; klinik bulgu ve verilerin daha iyi anlaşılması amacı ile çeşitli merkezlerde ve daha ileri çalışmalara gereksinim olduğu açıktır.