Browsing by Author "Tanhan, Fuat"
Now showing 1 - 20 of 49
- Results Per Page
- Sort Options
Article An Analysis of Factors Affecting Teachers' Irrational Beliefs(Edam, 2014) Tanhan, FuatThe survival of living beings largely depends on their abilities to recognize and adapt to their environment. This is closely related to the cognitive processes by which information is processed. As they have decisive influence on the outcomes of education, teachers who have the ability to think rationally and make rational decisions are integral to achieving the goals desired from education. The aim of this study is to apply Albert Ellis' theory to an e analysis of the factors that affect the irrational beliefs of teachers working in primary and secondary schools. The research was carried out according to a descriptive approach, following a relational design of the general survey model. The study group consisted of 370 randomly-selected and voluntarily-participating teachers working in Van. The data was collected using Personal Information Forms and the Beck Depression Inventory. The regression model was analyzed with the CHAID method of analysis. Teachers' rational and irrational beliefs were selected as the dependent variables. As a result of the CHAID analysis, depression, satisfaction with the teaching profession, seniority, and industry variables were found to be significant.Master Thesis Analysis of the School Maturity Levels of the Primary School First Grade Students in Terms of Various Variables With 12-Year Compulsory Education System Abstract(2019) Karakaya, Feda; Tanhan, FuatAraştırmanın amacı 2012- 2013 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan, 12 Yıllık Zorunlu Eğitim Sistemi ile Birlikte ilkokula başlayan 5 ve 6 yaşındaki öğrencilerin okul olgunluk düzeylerini, yaş, cinsiyet, sosyoekonomik durum ve anne-baba eğitim seviyesi açısından karşılaştırmaktır. Araştırmanın evrenini 2014-2015 eğitim öğretim yılında Ardahan merkezde okuyan ilkokul 1. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem grubunu ise, 5 devlet okulu ile 1 özel okulda okumakta olan 222 ilkokul 1. sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Öğrencilerin 85'i 5 yaş grubu öğrencileri, 137'si 6 yaş grubu öğrencilerinden oluşmuştur. Veri toplama aracı olarak ''Metropolitan Okul Olgunluk Testi'' ve ''Kişisel Bilgi Formu'' kullanılmıştır. Metropolitan Okul Olgunluk Testi, öğrencilere araştırmacılar tarafından bireysel olarak uygulanmıştır. Her bir öğrenciyle yapılan uygulama ortalama 15 dakika sürmüştür. ''Kişisel Bilgi Formu'', ise aileler tarafından doldurulmuştur. Araştırma sonunda; yaşın, cinsiyetin, sosyoekonomik durumun ve anne babanın eğitim seviyesinin okul olgunluğu üzerinde anlamlı bir fark yarattığı görülmüştür.Doctoral Thesis Comparison of Schema Therapy and Bibliotherapy Based Psychoeducation Programs in Terms of the Effects on Teachers' Depression and Happiness Levels(2021) Korkmaz, Zafer; Tanhan, FuatBu araştırmada, Şema Terapi ve Bibliyoterapi temelli psikoeğitim programlarının öğremenlerin depresyon ve mutluluk düzeyine etkisi açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırmada deneysel modelin öntest-sontest- izleme testli deney gruplarının karşılaştırılıldığı desen kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan 2x3'lük split-plot (karışık) desenden birinci faktör işlem gruplarını (1. Deney grubu, 2. Deney grubu), ikinci faktör ise bağımlı değişkene ilişkin ölçümleri (öntest, sontest, izleme) göstermektedir. Araştırma modelinde iki bağımsız, iki bağımlı değişken bulunmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkenleri Şema Terapi Temelli Psikoeğitim Programı ve Bibliyoterapi Temelli Psikoeğitim Programı; bağımlı değişkenleri ise öğretmenlerin depresyon ile mutluluk düzeyleridir. Araştırmanın deneysel bir çalışma olduğu için bir evren ve örnekleme çalışması yoluna gidilmemiştir. Araştırmada 'çalışma grubu' kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu belirlemek için 2020- 2021 eğitim öğretim yılında Batman İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı Batman merkez ve ilçelerinde bulunan okul öncesi, ilkokul, ortaokul, lise, rehberlik ve araştırma merkezinde görev yapan 148'i kadın (%44), 194'ü erkek (%56) olmak üzere 342 öğretmen ile çalışılmıştır. Bu kişilere araştırmada kullanılan Beck Depresyon Ölçeği ve Oxford Mutluluk Ölçeği uygulanmıştır. Ölçeklerin değerlendirme sonucunda depresyon puanı yüksek, mutluluk puanı düşük olan 31 öğretmen seçilmiştir. Bu öğretmenler seçkisiz olarak 1. deney ve 2. deney gruplarına atanmıştır. Araştırma, 1. deney ve 2. deney grubu ile yürütülmüştür. Araştırmada toplanan veriler, kullanılan Beck Depresyon Ölçeği ve Oxford mutluluk Ölçeği ile elde edilmiştir. İlişkisel tarama modelinde yürütülen araştırmada verilerin analizi için SPSS programı kullanılmıştır. Şema Terapi Temelli Psikoeğitim Programının uygulandığı 1. deney grubunda psikoeğitim programının genel amaçları doğrultusunda katılımcıların erken dönem uyumsuz şemaları neticesinde gelişmiş içsel yanlarını(modlarını), yaşam örüntülerini anlayıp değiştirmelerine yardımcı olmaya çalışılmıştır. Bu içsel yanların(modların) katılımcılarda yarattığı problemlerin çözümlerine yönelik gerekli becerileri onlara kazandırarak, onların depresyon düzeyini düşürüp mutluluk düzeyini arttırmak hedeflenmiştir. 2. deney grubunda ise, Bibliyoterapi Temelli Psikoeğitim Programı uygulanmış, programın her oturumunda katılımcılarla mutluluk üzerine literatüre dayandırılarak hazırlanan metin okumaları yapılıp katılımcılar ile metinler üzerine karşılıklı tartışma yürütülmüştür. 1. Deney grubu katılımcılarının psikoeğitim programı öncesi Beck Depresyon Ölçeği ön-test uygulamasında aldıkları puanların ortalaması X̄ =19,937 iken, psikoeğitim uygulaması ardından aynı testten aldıkları puanların ortalamasının X̄ =9,153, izleme testinden ise X̄=10,538 olduğu görülmektedir. 2. Deney grubunun ise ön-test puan ortalaması X̄ =20,466 iken bu ortalama son-test uygulamasında X̄ =13,692, izleme testi uygulamasında ise X̄=15,250 olmuştur. Buna göre 1. deney grubunda uygulanan şema terapi temelli psikoeğitim programının ardından 1. deney grubu katılımcılarının depresyon düzeyinde azalma olduğu görülmektedir. Ayrıca 2. deney grubunda uygulanan Bibliyoterapi temelli psikoeğitim programının ardından da 2. deney grubu katılımcılarının depresyon düzeyinde azalma olduğu görülmektedir. Bu fark yapılan analizler sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. 1. Deney grubu katılımcılarının psikoeğitim programı öncesi Oxford Mutluluk Ölçeği ön-test uygulamasında aldıkları puanların ortalaması X̄ =86,625 iken, psikoeğitim uygulaması ardından puanların ortalamasının X̄=106,538, izleme testinden ise X̄=103,923 olduğu görülmektedir. 2. deney grubunun ise ön-test puan ortalaması X̄ =86,400 iken bu ortalama son-test uygulamasında X̄ =99,769 izleme testi uygulamasında ise X̄=98,333 olarak bulunmuştur. Buna göre 1. deney grubunda uygulanan Şema Terapi temelli psikoeğitim programının ardından 1. deney grubu katılımcılarının mutluluk düzeyinde artış olduğu görülmektedir. Ayrıca, 2. deney grubunda uygulanan Bibliyoterapi temelli psikoeğitim programının ardından da 2. deney grubu katılımcılarının mutluluk düzeyinde artış olduğu görülmektedir. Bu fark yapılan analizler sonucunda istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Yapılan analizler neticesinde hem 1. deney hemde 2. deney grubunda anlamlı düzeyde katılımcıların depresyon düzeyi düşmüş mutluluk düzeyi artmıştır. Fakat gruplar arası fark testlerine bakıldığında Şema Terapi Temelli Psikoeğitim Programı alan öğretmenlerin, Bibliyoterapi Temelli Psikoğitim Programı alan öğretmenlere oranla depresyon düzeylerinde anlamlı bir düşüş olduğu ve bu değişmenin uzun süreli olduğu gözlenmektedir. Ayrıca Şema Terapi Temelli Psikoeğitim Programı alan öğretmenlerin, Bibliyoterapi Temelli Psikoğitim Programı alan öğretmenlere göre mutluluk düzeylerinde anlamlı bir yükselişin olduğu ve bu değişmenin uzun süreli olduğu gözlenmektedir. Anahtar sözcükler: şema terapi, bibliyoterapi, depresyon, mutluluk.Master Thesis The Effect of a Mindfulness-Based Psychoeducation Program on Mindfulness, Digital Well-Being, Stress, Problematic Mobile Phone Use and Digital Addiction Levels(2024) Tayiz, Volkan; Tanhan, FuatBu araştırmada, bilinçli farkındalık temelli hazırlanan psikoeğitim programının üniversite öğrencilerinin bilinçli farkındalık, dijital iyi oluş, stres, problemli cep telefonu kullanımı ve dijital bağımlılık düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Programın hazırlanma sürecinde mevcut litaratür taranmış, hazırlanmış psikoeğitim programları incelenmiş ve gerekli eğitimler alınmıştır. Hazırlanan psikoeğitim programının etkinliği test etmek ve programda iyileştirme yapmak için 11 kişilik bir gruba 8 oturumluk pilot uygulama yapılmış, programın etkinliği test edilmiş ve programda gerekli değişiklikler yapılmıştır. Araştırma modelinde bir bağımsız ve beş bağımlı değişken bulunmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkeni 'Bilinçli Farkındalık Temelli Hazırlanan Psikoeğitim Programı', araştırmanın bağımlı değişkenleri ise öğrencilerin bilinçli farkındalık, dijital iyi oluş, stres, problemli cep telefonu kullanımı ve dijital bağımlılık düzeyleridir. Araştırmanın çalışma grubunu Van Meslek Yüksekokulunda eğitim gören 1.ve 2. sınıfa devam eden 310 gönüllü üniversite öğrencisi oluşmaktadır. Çalışmada öntest, sontest, izleme testli ve kontrol gruplu 2x3'lük split-plot deneysel desen kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla Bilinçli Farkındalık Ölçeği, Dijital İyi Oluş Ölçeği, Algılanan Stres Ölçegi (ASÖ-14), Problemli Cep Telefonu Kullanım Ölçeği (PCTKÖ) ve Dijital Bağımlılık Ölçeği (DBÖ) kullanılmış ve ölçeklerin güvenililirlik analizleri yapılmıştır. Elde edilen verilere göre dijital iyi oluşları düşük dijital bağımlılığı yüksek 60 öğrenci arasından seçkisiz bir şekilde 46 öğrenci deney (n=23) ve kontrol (n=23) gruplarına atanmıştır. Deney grubunda 9 kadın ve 14 erkek öğrenci ve kontrol grubunda ise 12 kadın ve 11 erkek öğrenci bulunmaktadır. Araştırma kapsamında deney grubuna 8 oturum süren 'Bilinçli Farkındalık Temelli Hazırlanan Psikoeğitim Programı' uygulanmıştır. Müdahale programı bitiminde deney ve kontrol gruplarına son test, sonra da izleme testi uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS-26 programı ile analiz edilmiştir. Veri analizinde, deney ve kontrol gruplarının başlangıçtaki puanlarını karşılaştırmak için t-testi, tekrarlı ölçümlerde ise ANOVA kullanılmıştır. Ayrıca, ölçeklerin ön test, son test ve izleme testi puanlarını karşılaştırmak için Posthoc testlerinden Bonferroni testi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre 'Bilinçli Farkındalık Temelli Hazırlanan PsikoEğitim Programının' bilinçli farkındalık ve dijital iyi oluşu arttırmada, stres, problemli cep telefonu kullanımı ve dijital bağımlılığı azaltmada etkili olduğu ve bu etkinin izleyen süreçte devam ettiği bulunmuştur. Elde edilen bu sonuçlar alanyazın ışığında tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.Doctoral Thesis The Effect of Acceptance and Commitment Oriented Psycho-Education Program on the Psychological Flexibility, Death Anxiety, Burnout and Life Satisfaction Levels of Parents With Disabled Children(2023) Marufoğlu, Mevlüt; Tanhan, FuatBu araştırmada Kabul ve Kararlılık Terapisi (KKT) yönelimli psiko-eğitim programının engelli çocuğu olan ebeveynlerin psikolojik esneklik, ölüm kaygısı, tükenmişlik ve yaşam doyumu düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmada deney, kontrol ve plasebo gruplarının yer aldığı, her bir gruba ön test, son test ve izleme testlerinin uygulandığı 3X3'lük split-plot karışık deneysel desen kullanılmıştır. Van ili Erciş ilçesinde bulunan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine devam eden engelli çocukların ebeveynleri araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Çalışmanın verileri Sosyo-demografik Bilgi Formu, Kabul ve Eylem Formu (KEF-2), Thorson-Powell Ölüm Kaygısı Ölçeği, Maslach Tükenmişlik Ölçeği ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Toplamda 465 kişiden veri toplanmış, verilerinde eksiklikler olan 81 katılımcı çalışmaya dâhil edilmemiş, kalan 384 katılımcının verileri ile çalışma sürdürülmüştür. Elde edilen verilere göre ölüm kaygısı ve tükenmişlik düzeyleri yüksek, yaşam doyumu ve psikolojik esneklik düzeyleri düşük ve çalışmaya katılma şartlarını taşıyan 39 katılımcı deney (n=13), kontrol (n=13) ve plasebo (n=13) gruplarına seçkisiz olarak atanmıştır. Deney grubuna yedi oturumluk psiko-eğitim programı uygulanmış, kontrol grubuna herhangi bir işlem uygulanmazken plasebo grubu ile çeşitli eğitsel etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Müdahale programı öncesi tüm gruplara ön test, program bitiminde son test ve program bitiminden dört hafta sonra da izleme testleri uygulanmıştır. Veriler SPSS-26 programı ile analiz edilmiştir. Ölçüm ve gruplar arasında anlamlı bir fark olup olmadığını tespit etmek amacıyla tekrarlı ölçümler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Sonuç olarak; uygulanan psiko-eğitim programının engelli çocuğu olan ebeveynlerin psikolojik esneklik ve yaşam doyumu düzeylerini istatistiksel olarak anlamlı düzeyde arttırdığı, ölüm kaygısı ve tükenmişlik düzeylerinde meydana gelen değişimlerin ise istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür. Anahtar sözcükler: Kabul ve Kararlılık Terapisi, engelli çocuğu olan ebeveynler, psikolojik esneklik, ölüm kaygısı, tükenmişlik, yaşam doyumu.Doctoral Thesis The Effect of Acceptance and Commitment Therapy Oriented Psycho-Educational Program on Psychological Flexibility, Psychological Resilience and Depressive Symptom Levels of Adolescents(2022) Vangölü, Mehmet Sıddık; Tanhan, FuatBu araştırmada Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT) yönelimli psiko-eğitim programının ergenlerin psikolojik esneklik, psikolojik sağlamlık ve depresif belirti düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu yaşları 15-17 arasında değişen 10. ve 11. sınıfa devam eden ergenlerden oluşturulmuştur. Çalışmada öntest, sontest, izleme testli ve kontrol gruplu 2x3'lük split-plot deneysel desen kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla Kaçınma ve Birleşme Ölçeği-Gençler 8 (KBÖ-G8), Psikolojik Sağlamlık Tutum Beceri Ölçeği (PSTBÖ) ve Çocuklarda Anksiyete ve Depresyon Ölçeği-Yenilenmiş (ÇADÖ-Y) formu kullanılmıştır. Veri toplama araçları 312 ergene uygulanmıştır. Elde edilen verilere göre psikolojik esneklik ve psikolojik sağlamlık düzeyleri düşük, depresyon puanları yüksek katılımcılar seçkisiz bir şekilde deney (n=14) ve kontrol (n=14) gruplarına atanmıştır. Araştırma kapsamda deney grubuna 8 oturum süren ACT temelli psiko-eğitim programı uygulanırken kontrol grubu ile eğitsel ve mesleki rehberlik etkinlikleri yapılmıştır. Müdahale programı bitiminde deney ve kontrol gruplarına sontest, 5 hafta sonra da izleme testi uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS-26 programı ile analiz edilmiştir. Bu ölçümlerden elde edilen verilerin analizinde, ölçüm ve gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı tekrarlı ölçümler için iki faktörlü varyans analizi (ANOVA) tekniğiyle incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre ACT yönelimli psiko-eğitim programının psikolojik esneklik düzeyini arttırmada ve depresif belirtileri azaltmada istatistiksel olarak etkili olduğu ve etkinin izleyen süreçte devam ettiği görülürken, psikolojik sağlamlık düzeyinde meydana gelen değişimin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı görülmüştür. Elde edilen bu sonuçlar alanyazın ışığında tartışılmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.Doctoral Thesis The Effect of Motivational Interviewing Basic Principles Based Psychoeducation Program on the Levels of Secondary School Students' School Burnout and School Alienation(2018) Hastunç, Yunus; Tanhan, FuatEğitim süreci uzun ve zorlu bir süreçtir. Bu süreç boyunca okul ortamlarında pek çok istenmedik durumla karşılaşılmaktadır. Bu durumların varlığı sürecin işleyişini zorlaştırmakta ve hedeflenen kazanımlara ulaşılmasını güçleştirmektedir. Okul ortamlarında istenmeyen davranış ve tutumlarla ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında bu durumların başta okulda şiddet, akran zorbalığı, akademik başarı düşüklüğü, iletişim problemleri, okul devamsızlığı ve nihayetinde okul terkine varan sonuçlar doğurduğu görülmektedir. Okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma, okul ortamında doğurduğu sonuçlar bakımından anlaşılması gereken iki önemli durumdur. Her iki durumda da yukarıda belirtilen istenmeyen davranışlar sergilenebilmektedir. Bu sebepten dolayı, okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma durumlarının anlaşılması, olumsuz sonuçlar doğurmadan fark edilmesi ve müdahale edilmesi oldukça önemlidir. Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma durumlarına müdahale amaçlı bir psikoeğitim programı geliştirilmiştir. Geliştirilen bu program, bir ortaokulda okuyan 6. ve 7. sınıf öğrencilerinden oluşan katılımcılara uygulanmış ve programın sonuçları değerlendirilmiştir. Çalışma, deney ve kontrol gruplu, ön-test, son-test ve izleme testi olan deneysel bir çalışmadır. Çalışma başında, gerekli izinler alınarak, Van Hacı Ömer Sabancı Ortaokuluna devam eden 6. ve 7. sınıf öğrencilerine Okula Yabancılaşma Ölçeği ve Okul Tükenmişliği Ölçeği uygulanmıştır. Yapılan ön-test uygulamasının ardından okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma düzeyleri ortalamadan yüksek olan öğrenciler belirlenmiş ve bu öğrenciler seçkisiz yöntemle deney ve kontrol gruplarına atanmıştır. Grupların oluşturulmasının ardından deney grubuna 8 hafta süren bir psikoeğitim uygulanmıştır. Bu psikoeğitim programı 8 oturumdan oluşmakta ve her bir oturum ortalama 75 ile 90 dakika arasında değişmektedir. Her bir oturumda içeriğine göre farklı etkinlik ve uygulamalar yapılmıştır. Kontrol grubunda ise film izleme ve kitap okuma etkinlikleri yapılmıştır. Psikoeğitim süreci sonunda, çalışma başında uygulanan ölçekler tekrar uygulanmıştır. Son-test uygulamasının istatistiksel sonuçlarına göre deney grubunun okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma düzeylerinin anlamlı bir şekilde düşüş gösterdiği görülmüştür. Bunun yanında kontrol grubunda ise anlamlı herhangi bir değişim olmamıştır. Buna göre, psikoeğitim sürecinin öğrencilerin okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma düzeyleri üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Son-test uygulamasından 4 ay sonra deney ve kontrol gruplarındaki öğrencilere izleme testi uygulanmıştır. İzleme testi sonuçlarına göre deney grubundaki öğrencilerin okul tükenmişliği ve okula yabancılaşma düzeylerindeki düşüşün kalıcılık gösterdiği görülmüştür. Bununla birlikte kontrol grubundaki öğrencilerin okul tükenmişliği puanlarının son-testten izleme testine anlamlı bir düşüş gösterdiği, fakat okula yabancılaşma düzeylerinde anlamlı bir değişim olmadığı görülmüştür.Doctoral Thesis The Effects of a Psycho-Educational Program Based on Acceptance and Commitment Therapy on Adolescents' Levels of Hope, Happiness and Resilience(2024) Aslan, Vildan; Tanhan, FuatBu araştırmanın amacı, Kabul ve Kararlılık Terapisi'ne dayalı psiko-eğitim programının umut, mutluluk ve yılmazlık düzeylerine etkisini incelemektir. Araştırma, 2022-2023 eğitim öğretim yılında 56 lise öğrencisiyle gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkenini Ergen Mutluluk Ölçeği (EMÖ), Bütüncül Umut Ölçeği (BUÖ) ve Çocuk ve Gençlik Yılmazlık Ölçeği (CYRM-28) puanları; bağımsız değişkenini ise 'Kabul ve Kararlılık Terapisi'ne Dayalı Psiko-Eğitim Programı' oluşturmaktadır. Bu araştırma, 6 Gruplu Solomon Deneysel Desen ile gerçekleştirilmiştir. Kabul ve Eylem Formu-2 (KEF-2)'den alınan puanlara göre oluşturulan deney gruplarına sekiz oturum psiko-eğitim uygulanmıştır. Plasebo grupları ile film izleme ve analiz etme etkinliği gerçekleştirilmiştir. Kontrol gruplarına yönelik herhangi bir işlem yapılmamıştır. Psiko-eğitim uygulanmadan bir hafta önce, Deney-1, Plasebo-1 ve Kontrol-1 gruplarındaki üyelere ön-testler uygulanmıştır. Tüm gruplara, psiko-eğitim programı uygulamasının tamamlanmasından bir hafta sonra son-test; bir ay sonra ise izleme testleri uygulanmıştır. Bu ölçümlerden elde edilen verilerin analizinde, Bağımlı Örneklem t-Testi, Spearman's Rho Korelasyon Analizi, ANCOVA, Lineer Regresyon Analizi, Mix Faktöriyel Analiz ve ANOVA kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, psiko-eğitim programının umut, mutluluk ve yılmazlık düzeyini anlamlı düzeyde etkilediği ve etkinin izleme ölçümlerinde de değişmediği görülmüştür. Bulgular, literatür ışığında tartışılmıştır.Doctoral Thesis Effects of Culturally Responsive Stress Program on Life Satisfaction, Mindfulness and Stress Levels(2018) Özok, Halil İbrahim; Tanhan, FuatStresin insan yaşamındaki yeri yadsınamaz hale geldiği için bu konu üzerine yapılan çalışmalar uzun süredir devam etmektedir. Stresle başa çıkma yollarının bireyden bireye, kültürden kültüre değişiyor olmasının yanı sıra stresin yaşanılan zaman ve koşullara göre değişkenlik gösteren farklı süreç ve belirtiler ile ortaya çıkması da, stres üzerine farklı türde çalışmaların yürütülmesine yol açmaktadır. Bu çalışma, kültüre duyarlı ve bilinçli farkındalık temelinde hazırlanan bir stres azaltma programının, bireylerin yaşam doyumu, bilinçli farkındalık ve stres düzeylerine olan etkisinin incelendiği deneysel bir çalışmadır. Araştırmada, deneysel çalışmalarda sıklıkla kullanılan ön-test, son-test kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Kullanılan 2x3'lük split-plot desende, birinci faktör işlem gruplarını (bir deney, bir kontrol); ikinci faktör ise bağımlı değişkene ilişkin ölçümleri (ön-test, son-test, izleme testi) göstermektedir. Araştırma modelinde bir bağımsız; üç bağımlı değişken bulunmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkeni 'Kültüre Duyarlı Stres Programı (KDSP)'; bağımlı değişkenleri ise yaşam doyumu, bilinçli farkındalık ve stres düzeyleridir. Çalışma, deneysel bir desen ile yürütüldüğünden evren ve örneklem çalışması yerine araştırmada 'çalışma grubu' kullanılmıştır. Çalışma grubunu, 2017/2018 akademik yılı içerisinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Erciş Meslek Yüksekokulunda eğitim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmada kullanılan 'Bilinçli Farkındalık Ölçeği', 'Yaşam Doyumu Ölçeği' ve 'Algılanan Stres Ölçeği' Erciş Meslek Yüksekokulunda öğrenim gören 331 öğrenciye uygulanmıştır. Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan ölçeklerden elde edilen sonuçlara göre, bilinçli farkındalık ve yaşam doyumu düzeyleri düşük, stres düzeyleri yüksek olan 40 öğrenci seçilmiştir. Bu öğrenciler seçkisiz olarak deney ve kontrol gruplarına atanmıştır. Deney grubuna KDSP içeriğinde yer alan teknikler sekiz oturum süresince uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Hazırlanan programın dikkate alınan üç değişken üzerinde etkili olduğunu ortaya koyan bulgular elde edilmiştir. Bilinçli farkındalık düzeylerinde deney grubunun ön-test puan ortalamaları x̄=39,85 iken, son-test puan ortalamaları x̄=76,10 düzeyine yükselmiştir. İzleme testinde ise deney grubunun puan ortalamaları x̄=72,60 olarak bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında, katılımcıların bilinçli farkındalık puan düzeylerinde artış olduğu ve izleme testi sonuçlarına göre kalıcılığının devam ettiği görülmektedir. Bu bulgular, programın bilinçli farkındalık düzeyleri üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Literatür araştırmaları sonucunda ise bu bulguların desteklendiği görülmektedir. Yaşam doyumu puanlarına göre, deney grubu katılımcılarının ön-testten aldıkları puan ortalaması x̄=9,95 iken, son-test puan ortalamaları x̄=19,20 düzeyine kadar yükselmiştir. İzleme testi açısından deney grubunun aldığı ortalama puan ise x̄=18,85'tir. Bu bulgular göz önüne alındığında, hazırlanan programın yaşam doyumu puanlarını arttırdığını ve yapılan tutum değişikliklerinin kalıcılığını desteklediğini söylemek mümkündür. Son olarak ise stres değişkenine bakıldığında deney grubunun ön-test ölçümlerinden aldığı ortalama puan x̄=23,70; son testten aldığı ortalama puan x̄=8,30 olmuştur. İzleme testinden ise deney grubunun aldığı ortalama puan x̄=8,80 olarak gerçekleşmiştir. Bu bulgular hazırlanan programın algılanan stres puanları üzerinde etkili olduğu ve katılımcıların puanlarını düşürdüğü görülmektedir. Elde edilen puan düşüşlerinin izleme testi ile devam ettirildiğini söylemek mümkündür. Yapılan analizler sonucunda, üç değişken açısından da ortalama farklarının gruplar arasında anlamlı farklılıklar gösterdiği bulunmuştur. KDSP'nin üç değişken üzerinde de etkili ve kalıcı olduğu bulgular sonucunda ortaya konmuştur.Master Thesis Ethical Violations in Psychological Counseling(2021) Yayla, Doğancan; Tanhan, FuatRehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri, hem fert hem de toplumsal planda gerekli bir yardımcı birim olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Okul, dershane, özel ve resmi kurumlarda faaliyet gösteren bu birim, uyum problemleri, gergin davranışlar, intibak sorunları, rol çatışmaları gibi bir dizi problemin çözümünde etkin rol oynar. Bu birim, genel çalışma alanlarında olduğu gibi belli yasalar çerçevesinde faaliyet yürütmektedir. Bu yasalar, hem danışanı, hem kurumu hem de danışmanı koruma altına almaktadır. Bununla beraber bu birim, sahip olduğu bazı hususiyetler dolayısıyla kendine has bazı mesleki etik kurallara bağlı olarak çalışmaktadır. Bu kurallar, yasalar gibi somut bir olgudan çok, kişilerin ahlaki, vicdanî ve insanî yönlerine hitap etmektedir. Çeşitli sebeplerden bu kurallar ihlal edilebilmekte, bu ihlaller sonucunda danışman, danışan hem de mesleğin güvenirliği bağlamında çeşitli problemler meydana gelebilmektedir. Bu nedenle etik ilke ihlalleri araştırmaya değer bulunmuştur. Araştırmanın amacı doğrultusunda 5 tane yarı yapılandırılmış soru hazırlanmış konu ile ilgili uzman görüşleri alınmıştır. Van Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Van il merkezinde bulunan 10 ayrı okulda görev yapan 10 psikolojik danışmanla görüşme tekniği ile veriler toplanmıştır. Verilen cevaplar betimsel analiz tekniği ile özetlenmiş ve içerik analizi yapılarak yorumlanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, danışmanlar tarafından uyulması gerekilen etik kodlar, gizlilik, çoklu ilişkiler, yetkin olma, ikili ilişkiler, mesleki gelişim, bireysel farklılıklara saygı gösterme şeklinde belirtilmiştir. En fazla ihlal, gizlilik, çoklu ilişkiler, mesleki gelişimin sürdürülmesi ilkelerinde yaşandığı ve bu ihlallere ise, okul yönetimi, psikolojik danışmanların bilgi eksikliği, etik kodların içerik eksikliği ve yayın azlığı gibi unsurların sebebiyet verdiği sonucuna ulaşılırken, cinsiyet farklılığının danışma sürecinde yaşanılan etik ihlallere kısmen etki ettiği sonucuna ulaşılmamıştır.Article An Examination of the Factors Affecting Prospective Teachers' Perceptions of Faculty Members Using Chaid Analysis(Edam, 2012) Tanhan, Fuat; Kayri, MuratThis study aims to examine prospective teachers' perceptions of faculty members and the demographic variables affecting these perceptions. The population of the study consists of undergraduate students attending the Faculty of Education of Van Yuzuncu Yil University in the 2003-2010 academic year. A total. of 500 students in their 1st, 2nd, 3rd and 4th year of university education. selected using stratified random sampling, made up the sample of the study For data collection, the Perception of Faculty Members Scale (PFMS) developed by the researchers was used. Considering that scores received by the participants from the scale may have a heterogeneous structure, indicating that the individuals in the sample may have come from different populations, the dependent variable was subjected to a two-step cluster analysis. Predictors that may affect students' perceptions' were modeled using Chaid analysis. The tree structure that emerged after the Chaid analysis of the Perception of Faculty Members Scale [PFMS] showed that the variables of whether the students perceive the university education they receive as adequate. whether they are attending the department of their choice, and gender were significant predictors of the dependent variable, in this order of significance.Master Thesis Examining of the Relation Between the High School Last Class Students Limitedness Perception and Test Anxiety(2014) Çiçek, İlhan; Tanhan, FuatBu araştırmanın temel amacı Üniversiteye hazırlanan lise son sınıf öğrencilerinde sınırlılık algısı ile sınav kaygısı arasındaki ilişki'yi saptamaktır. Bu amaç doğrultusunda araştırma Batman ili merkezinde 2011-2012 eğitim-öğretim yılında ortaöğretim son sınıfa devam eden öğrencilerin devam ettiği üç meslek lisesi, üç fen/anadolu lisesi ile üç genel liseden 210 kız, 254 erkek olmak üzere toplam 464 öğrenci üzerinde uygulanmıştır. Araştırma hipotezleri SPSS 20 programıyla analiz edildi. ilk önce Sınav Kaygısı Envanteri ile Sınırlılık Şemaları Ölçeği ile ilgi elde edilen bulgular (ortalama, yüzde ve standart sapmalar) betimsel istatistikle elde edildi. Daha sonra Kolmogorov-Simomor Normallik Testi ile ölçeklerin normal dağılmadığı saptandı. Bunun sonucunda Sınav Kaygısı Envanteri ile Sınırlılık Şemaları Ölçeği arasındaki ilişkinin saptanması için nonparamatik testler kullanıldı. Bu araştırmanın sonucunda, üniversiteye hazırlanan öğrencilerde sınırlılık algısı ile sınav kaygısı arasında aıılarnlı bir ilişkinin olduğu ortaya ÇıkmıŞtır. Ayrıca sınırlılık şema ölçeğinden alınan puanların dersaneye gidip-gitmeme durumuna ve öğrencilerin gittikleri lise türüne göre anlamlı bir faklılık olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Kaygı, Sınav Kaygsı, Sınırlılık Algısı, Bilişsel ŞemalarDoctoral Thesis Examining the Effect of the Midfulness Focused Self-Compassion Program on the Self-Compassion, Co-Dependency, Interoceptive Awareness and Sleep Quality Levels of University Students(2023) Aka, Pınar; Tanhan, FuatBu araştırmanın amacı Bilinçli Farkındalık Odaklı Öz-Şefkat Programının üniversite öğrencilerinin öz-şefkat, interoseptif farkındalık, uyku kalitesi ve eş bağımlılık düzeylerine etkisini incelemektir. Programın etkililiğini test etmek için ön-test, son-test, izleme testli ve deney-kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Kullanılan 2x3'lük split-plot desende, birinci faktör işlem gruplarını (bir deney, bir kontrol); ikinci faktör ise bağımlı değişkene ilişkin ölçümleri (ön-test, son-test, izleme testi) göstermektedir. Araştırma modelinde bir bağımsız; dört bağımlı değişken bulunmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkeni 'Bilinçli Farkındalık Odaklı Öz-Şefkat Programı'; bağımlı değişkenleri ise öz-şefkat, interoseptif farkındalık, uyku kalitesi ve eş bağımlılık düzeyleridir. Araştırmada Çok Boyutlu Bedensel Farkındalık Değerlendirmesi-II Ölçeği, Öz-Şefkat Ölçeği Kısa Formu, Eş Bağımlılık Belirleme Ölçeği ve Pittsburgh Uyku Kalitesi İndeksi veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Terapi ve Rehabilitasyon bölümünde eğitim alan 151 gönüllü öğrenciden oluşmaktadır. Çalışma grubuna geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan ölçekler uygulanmış ve Öz-Şefkat Ölçeği Kısa Formundan grup ortalamasının altında puan alan 50 öğrenci araştırmaya dahil edilmiştir. Programa katılmak isteyen öğrenciler arasından 30 öğrenci deney (15) ve kontrol grubuna (15) seçkisiz atanmıştır. Deney grubuna Bilinçli Farkındalık Odaklı Öz-Şefkat Programının oturumları 8 hafta boyunca uygulanmış, kontrol grubuna ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Program uygulaması sona erdikten 2 ay sonra izleme ölçümleri yapılmıştır. Araştırmanın istatistiksel çözümlemelerinde SPSS 23.0 programı kullanılmıştır. Veri analizinde, deney ve kontrol gruplarının başlangıçtaki puanlarını karşılaştırmak için t-testi, tekrarlı ölçümlerde ise ANOVA kullanılmıştır. Ayrıca, ölçeklerin ön test, son test ve izleme testi puanlarını karşılaştırmak için Post-hoc testlerinden Bonferroni testi kullanılmıştır. Tüm analizlerde kabul edilen hata payı düzeyi 0,05 olarak belirlenmiştir. Analizlerin sonucuna göre program sonunda deney grubundaki öğrencilerin öz-şefkat, interoseptif farkındalık, uyku kalitesi ve eş bağımlılık düzeylerinin kontrol grubundaki öğrencilere göre anlamlı düzeyde farklı olduğu ve 2 ay sonra yapılan izleme ölçümlerinde de deney grubunun lehine farklılığın devam ettiği görülmüştür. Deney grubundaki öğrencilerin program sonundaki öz-şefkat, interoseptif farkındalık ve uyku kalitesi düzeyleri program öncesine göre anlamlı olarak yükselmiş, eş bağımlılık düzeyleri ise program öncesine göre anlamlı düzeyde düşmüştür. Yapılan izleme ölçümlerinde, deney grubunun öz-şefkat, uyku kalitesi ve eş bağımlılık düzeylerinin program sonunda yapılan ölçümle benzerlik gösterdiği, interoseptif farkındalık seviyesinin ise son teste göre anlamlı bir şekilde yükseldiği belirlenmiştir. Bu sonuçlar, programın sağladığı faydaların sadece program süresiyle sınırlı olmadığını, programın sona erdikten sonra da etkisinin devam ettiğini ortaya koymaktadır. Kontrol grubunda yapılan ölçümlerde ise öz-şefkat, interoseptif farkındalık, uyku kalitesi ve eş bağımlılık ön test, son test ve izleme testi puanları arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Bu çalışmanın sonuçları, Bilinçli Farkındalık Odaklı Öz-Şefkat Programı'nın öz-şefkat, interoseptif farkındalık ve uyku kalitesini artırdığını, aynı zamanda eş bağımlılığı azaltma konusunda da etkili olduğunu açıkça göstermiştir. Anahtar sözcükler: psikoeğitim programı, öz-şefkat, bilinçli farkındalık, interoseptif farkındalık, uyku kalitesi, eş bağımlılık.Master Thesis Examinining of the Relationship Between the Codependency of the College Students and Some Variables(2013) Mukba, Gamze; Tanhan, FuatAraştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin ilişki bağımlılığı düzeyleri ile sahip oldukları bazı demografik değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Araştırma, ilişkisel tarama modeline uygun olarak hazırlanmıştır. Araştırma kapsamında Spann-Fischer İlişki Bağımlılığı Ölçeği?nin Türk Kültürü?ne uyarlama çalışması da yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Van Yüzüncü yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi?nde okuyan 1409 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada öğrencilerin bazı demografik değişkenlerine ulaşılabilmesi amacıyla araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu, Spann-Fischer İlişki Bağımlılığı Ölçeği, ölçüt geçerliliğinin yapılabilmesi amacıyla Genel Sağlık Anketi-12 ve Rossenberg Benlik Saygısı Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre Türkçe ?ye uyarlanan Spann-Fischer İlişki Bağımlılığı Ölçeği?nin iç tutarlılık katsayısı 0.65 düzeyinde güvenilir olduğu ve ölçüt geçerliliği kapsamında belirlenen ölçeklerle arasında anlamlı ilişki olduğu bulunmuştur. Araştırmanın amacı doğrultusundaki sonuçlara bakıldığında, aile içi fiziksel ya da ruhsal bozukluk olduğunda öğrencilerin ilişki bağımlılığı puanlarının olmayanlara göre daha yüksek olduğu ve aile içi şiddet davranışları algılanan öğrencilerin de olmayanlara göre daha yüksek ilişki bağımlılığı puanları aldıkları görülmüştür. Anahtar Kelimeler: İlişki bağımlılığı, ilişki bağımlılığı ölçeği, benlik saygısıArticle Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (FoMO): Güncel Bir Derleme(2022) Tanhan, FuatSon zamanlarda, insanlar arası iletişim ve etkileşimin büyük çoğunluğunun internet ve mobil cihazlar aracılığıyla gerçekleştirilmesi ve yaygın sosyal medya kullanımı, insanlara belli avantajlar sağlamanın yanı sıra yeni olumsuzluklar da katmaktadır. Alan yazında Fear of Missing Out (FoMO) olarak adlandırılan, Türkçeye Gelişmeleri Kaçırma Korkusu (GKK) olarak geçen kaygı türü, bu olumsuzlukların birçoğunun altında yer alan önemli bir kavramdır. Bu kaygı türünün iyi anlaşılması, önleyici adımların atılması ve doğru müdahale çalışmalarının yapılması açısından, kuramsal çerçevesinin iyi şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı, konu üzerine kapsamlı bir kuramsal çalışma ortaya koymak, GKK'nin özellikle gençler ve genç yetişkinlerin eğitim, sosyal, ekonomik ve psikolojik hayatlarında önemli bir olumsuzluğa sahip olduğuna dikkat çekmek ve bu kavramın ne olduğunun, nedenlerinin, belirtilerinin, olumsuz etkilerinin ve nasıl mücadele edileceğinin bilinmesinin bu sorunla baş etmedeki önemi üzerine temel bir bakış açısı oluşturmaktır. Literatür taraması yapılarak ortaya konan bu çalışmada, konu üzerine yapılan ulusal ve uluslararası çalışmaların sonuçları derlenmiştir. Gelişmeleri Kaçırma Korkusu, başkalarının sahip olduğu heyecanlı ve görkemli hayatlarına yönelik internet aracılığıyla sürekli takip etme isteği ve buna yönelik sürekli endişe hali olarak tanımlanabilir. Bu korkunun sonuçları kadar nedenlerinin de anlaşılması, bu noktada önem arz etmektedir. Çalışma sonucunda, konunun iyi anlaşılması ve bu kapsamda atılacak adımlara yönelik neler yapılmasına dair öneriler yer almaktadır.Doctoral Thesis The Impact of Filial Therapy on the Self-Regulation Skills and Academic Perseverance Levels of Gifted Children(2024) Yarcel, Helin; Tanhan, FuatBu araştırmanın amacı 10-Oturumluk Filial Terapi uygulamasının özel yetenekli çocukların öz-düzenleme becerileri ve akademik azmi üzerinde etkisini incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu 2023-2024 eğitim öğretim yılında Doğu Anadolu Bölgesi'nde bir BİLSEM'de öğrenim gören özel yetenekli çocuklar ve anneleri oluşturmuştur. Çalışmada 3x3 (deney, kontrol ve plesebo X ön test- son test-izleme testi) split-plot faktöriyel desen kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla Kişisel Bilgi Formu, Öz Düzenleme Ölçeği ve Akademik Azim ölçeği kullanılmıştır. Deney grubu annelerine 10 oturumdan oluşan Filial Terapi programı uygulanmıştır. Plasebo grubu ile terapötik etkisi olmayan etkinlikler içeren 3 oturumdan oluşan bir uygulama gerçekleştirilmiştir. Kontrol grubunda bulunan katılımcılara ise herhangi bir program uygulanmamıştır. Filial Terapi programı bitiminde deney, kontrol ve plasebo gruplarına sontest, altı hafta sonra da izleme testi uygulanmıştır. Elde edilen verilerin analizinde SPSS 22 programı kullanılmıştır. Araştırmanın ölçümlerinde Kruskal Wallis H Testi, Mann Whitney U Testi, Friedman Mertebeler Testi ve İkili Karşılaştırmalara Dayalı Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır. Araştırma sonunda Filial Terapi eğitiminin deney grubundaki ebeveynlerin çocuk-ebeveyn ilişkisinden hareketle çocukların öz düzenleme ve akademik azim düzeylerini artırmada etkili olduğu ve bu etkinin altı hafta sonra da devam ettiği saptanmıştır. Elde edilen bu sonuçlar alanyazın ışığında tartışılmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.Master Thesis Investigating Posttraumatic Stress Posttraumatic Growth and Hopelessness Levels of University Students Exposed To the Van Earthquake in Terms of Different Variables(2013) Kardaş, Ferhat; Tanhan, FuatBu araştırmanın amacı Van depremini yaşayan üniversite öğrencilerinin depremden Travma Sonrası Stres, Travma Sonrası Büyüme ve umutsuzluk belirtilerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmanın evrenini 2012-2013 eğitim öğretim yılında Yüzüncü Yıl Üniversitesi?nde öğrenim gören ve Van depremini yaşayan üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise üniversitenin farklı fakültelerinde öğrenim görmekte olan ve Van depremini yaşayan 1059 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Deprem Sonrası Stres Düzeyini Belirleme Ölçeği , Beck Umutsuzluk Ölçeği, Travma Sonrası Büyüme Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan katılımcı bilgi formu (KBF) kullanılmıştır. Verilerin analizinde, betimsel istatistiksel ölçüler (aritmetik ortalama, standart sapma, standart hata, varyans, frekans ve yüzde), parametrik olmayan verilerde kullanıma uygun korelasyon tekniklerinden spearman rho analizi, Chaid analiz yöntemi ve heterojen olan örneklemi homojen alt kümelere ayıran İki Aşamalı Kümeleme Analizi (Two Step Cluster) kullanılmıştır. Veriler SPSS paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler sonucunda travma sonrası stres ile travma sonrası büyüme arasında pozitif bir ilişki, travma sonrası büyüme ile umutsuzluk arasında negatif bir ilişki, travma sonrası stres ile umutsuzluk arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur. Chaid analizi bulgularına göre bağımlı değişkenler üzerinde en önemli yordayıcı etkiye sahip değişkenler olarak travma sonrası büyüme üzerinde umutsuzluk, travma sonrası stres ve cinsiyet; travma sonrası stres üzerinde umutsuzluk, travma sonrası büyüme, cinsiyet; umutsuzluk üzerinde ise travma sonrası stres, travma sonrası büyüme ve cinsiyet değişkenleri bulunmuştur. Araştırtmada bağımlı değişkenler iki aşamalı kümeleme analizi ile düşük, orta ve yüksek düzey olmak üzere üç farklı kategoriye ayrılmış, bu düzeylere göre farklı ilişkilere ulaşılmıştır. Yaş, sınıf düzeyi, depremde oluşan hasar düzeyi, yakın kaybı, önceki travmatik yaşantılar ve deprem sonrası psikolojik destek değişkenlerinin kurulan model içinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı görülmüştür. Bu bulguların travmatik yaşam olaylarına psikolojik müdahalelerde ve afetlerde ruh sağlığı politikalarını oluşturma sürecinde göz önünde bulundurulmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda travmanın olumlu etkileri ve bunlarla ilişkili değişkenler, umutsuzluğu travmayı olumlu ya da olumsuz etkilemedeki rolü üzerinde durulması gereken noktalardır. Diğer yandan travma sonrası süreçte yapılan araştırmaların daha kapsamlı modellerle yapılması, travmaya etki eden değişkenlerin etkilerinin bütüncül olarak değerlendirilebileceği yöntemlerin kullanılmasının daha yararlı olabileceği düşünülmektedir. Bundan dolayı Chaid analiz yönteminin ruh sağlığı alanında yapılan araştırmalarda kullanılması önerilmektedir.Master Thesis Investigation of Death Anxiety Level in Those Who Have and Not Able To Have Children With a Natural Way(2020) Demir, Sevgi; Tanhan, FuatBu araştırmanın amacı, öncelikle bireylerin çocuk sahibi olma nedenlerini incelemek ardından doğal yollarla çocuğu olan ve olamayan bireylerin ölüm kaygı düzeylerini belirleyerek; çocuk sahibi olma yönteminin ölüm kaygısı açısından farklılık yaratıp yaratmadığını incelemektir. Ayrıca ölüm kaygısı çocuğun varlığı (doğal yollarla çocuğu olamayanlar için) ve diğer çeşitli değişkenler açısından değerlendirilmiştir. Çalışma nicel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilmiş olup hem betimsel hem de ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışmanın örneklemini, amaçsal örnekleme yöntemlerinden kartopu örnekleme yöntemi ile seçilen doğal yollarla çocuğu olan ve olamayan bireyler oluşturmaktadır. Doğal yollarla çocuğu olan 154 kişi ve doğal yollarla çocuğu olamayan 146 kişi olmak üzere toplamda 300 kişiye çevrim içi anket yoluyla ulaşılmıştır. Veriler, 'Kişisel Bilgi Formu' ve 'Thorson-Powell Ölüm Kaygısı Ölçeği' kullanılarak elde edilmiştir. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler (aritmetik ortalama, standart hata, standart sapma, frekans, yüzde, varyans) ve parametrik testler (iki grup arasındaki fark için student t-testi, ikiden fazla grup arasındaki fark için tek yönlü varyans analizi) kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; ölüm kaygısının ve alt boyut puanlarının çocuk sahibi olma yöntemi durumuna göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Buna göre doğal yollarla çocuğu olamayan bireylerin doğal yollarla çocuğu olan bireylere göre ölüm kaygılarının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca doğal yollarla çocuğu olamayan bireyler arasında hiç çocuğu olmayanların, çocuğu olanlara göre ölüm kaygılarının anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Analizler neticesinde ölüm kaygısı düzeyinin bireyin cinsiyeti, dindarlık, yaratıcıya yönelik ifade biçimi ve yakınını kaybetme değişkenleri açısından anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.Master Thesis The Investigation of Stress Sources and Behavioral Addiction Inclinations of Teachers During Covid-19 Outbreak(2021) Kızılok, Gülşah Ezgican; Tanhan, FuatModern zamanların en büyük salgın hastalığı haline gelen COVID-19 döneminde ev sınırlandırması veya uzatılan karantina gibi virüsün yayılmasını engellemek için alınan tedbirler toplumsal düzeyde üstesinden gelinemez ekonomik yüklere yol açmakta ve kitlelerin çeşitli olumsuz duygu reaksiyonları, psikolojik zorluklar ve davranış değişiklikleri yaşamasına sevk etmektedir Bu araştırmanın amacı COVID-19 salgın sürecinde öğretmenlerin yaşadıkları stres kaynaklarını ile davranışsal bağımlılık eğilimlerini belirlemektir. Bu amaçla Van ili İpekyolu, Tuşba ve Edremit ilçelerinden 24 öğretmen araştırmaya katılmıştır. Katılımcıların 12'si erkek ve 12'si kadındır. Karma desenli tasarlanan bu araştırmada katılımcılara araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile 'Kısa Semptom Envanteri' uygulanmıştır. Nitel verilerin analizinde içerik analizi ve betimsel analiz kullanılırken envanterden toplanan verilerin analizi için betimsel istatistikler, ilişki analizi için de t testi uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda (1) öğretmenlerin en büyük stres kaynaklarının sosyal hayatın kısıtlanması ve virüsü kapma korkusu olduğu, (2) bu stresle baş edebilmek adına akıllı telefon ve sosyal medya bağımlılığı eğilimleri geliştirdikleri ve (3) kadın öğretmenlerin bu süreçte erkeklere göre daha fazla depresyon ve anksiyete geliştirdikleri bulunmuştur.Master Thesis Investigation of Teacher’s Attitude Towards Undesirable Intraclass Behaviours of Students Observed at Elementary Schools in Terms of Certain Variables(2010) Şentürk, Ece; Tanhan, FuatBu araştırmanın amacı öğretmenlerin sınıf içi istenmeyen öğrenci davranışlarına yönelik tutumlarının belirlenmesine dönük bir ölçeğin geliştirilmesi ve bu ölçek ile belirlenen öğretmen tutumlarının bazı değişkenler açısından incelenmesidir. Bu amaçla araştırma kapsamında ?Sınıf İçi İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına Yönelik Öğretmen Tutumları Ölçeği? geliştirilmiştir.Araştırma tarama modelinde olup tutumların bazı değişkenler ile ilişkisinin incelenmesi yönüyle ilişkisel tarama modelini de kapsamaktadır. Çalışmanın örneklemini Van ili belediye sınırları içindeki ilköğretim okullarında görev yapan 361 öğretmen oluşturmuştur. Örneklemde çeşitli branşlardan 191 erkek ve 170 bayan öğretmen yer almıştır. Örneklem seçiminde önce evren üst, orta ve alt olmak üzere üç sosyo-ekonomik düzeye ayrılarak tabakalanmıştır. Ardından bu tabakalardan seçkisiz olarak seçilen bireyler araştırma örneklemini oluşturmuştur.Araştırma sonucunda geliştirilen ?Sınıf İçi İstenmeyen Öğrenci Davranışlarına Yönelik Öğretmen Tutumları Ölçeği (SİDÖTÖ)? beşli Likert tipindedir ve 16 maddeden oluşmaktadır. Ölçek duyuşsal ve davranışsal boyut olmak üzere iki faktörlüdür. Ölçeğe ilişkin açıklanan toplam varyans %42'dir. Bunun %31.144'ün birinci faktör, %11.074'ünü ise ikinci faktör açıklamaktadır. Bu faktörlere ilişkin olarak Cronbach Alpha güvenirlik kat sayıları birinci faktör için .82, ikinci faktör için .78 bulunmuştur. Ölçeğin tümü için Cronbach Alpha Güvenirlik kat sayısı ise .85'tir. Ölçekte yer alan ifadelerin madde toplam korelasyonları .325 ile .585 arasında değişmektedir.Araştırmada toplam puanlar normal dağılmıştır. Ölçeğin puanlamasında dağılım ölçülerinden aritmetik ortalama ve standart sapma dikkate alınmıştır. Bunun yanında bireylerin tutum düzeyleri hakkında daha detaylı sonuçlar elde edebilmek için örnekleme sınıflandırma tekniklerinden ?İki Aşamalı Kümeleme Analizi? uygulanmıştır. Buna göre örneklemde yer alan öğretmenlerin yarısından fazlasının (%56,8) istenmeyen davranışlara yönelik tutum bakımından olumsuz ya da olumlu bir eğilime sahip olmadığı, olumsuz tutuma sahip bireylerin (%26) olumlu tutuma sahip olanlardan (%17,2) fazla olduğu belirlenmiştir.Öğretmenlerin SİDÖTÖ Ölçeğinden almış oldukları toplam puanlar ve tutum düzeyleri çalışılan okulun bulunduğu çevrenin sosyo-ekonomik düzeyi, cinsiyet, kıdem, branş, medeni hal ve mezun olunan fakülte değişkenleri bakımından incelenmiştir. Bu değişkenlerden sadece cinsiyetin öğretmenlerin tutumları arasında anlamlı bir farklılığa yol açtığı bulunmuştur. Buna göre istenmeyen davranışlara yönelik tutum bakımından kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere oranla daha olumsuz tutuma sahip oldukları belirlenmiştir.Anahtar Kelimeler: İstenmeyen Davranış, Tutum, Öğretmen Tutumları, Tutum Ölçeği, Ölçek Geliştirme, Temel Bileşenler Analizi, İki Aşamalı Kümeleme Analizi.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »