Browsing by Author "Tapan, Mücip"
Now showing 1 - 20 of 23
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Determination of Concrete Compressive Strength of Existing Buildings With Nail Penetration Method(2018) Koltaş, Mehmet; Tapan, MücipBu çalışmada, beton basınç dayanımını çivi penetrasyonu yöntemi ile belirlemek üzerine çalışmalar yapılmıştır. Aynı betondan elde edilen küp numunelerin sonuçları ile çivi penetrasyon değerleri ilişkilendirilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre çivi penetrasyon yöntemi ile beton dayanımının çok düşük hata payları ile belirlenebileceği anlaşılmıştır.Master Thesis Determination of Minimum Vertical Bearing Element for Reinforced Concrete Buildings(2022) Buzkan, Vahit; Tapan, MücipÜlkemiz bulunduğu konum itibariyle deprem riski yüksek bir bölgede bulunmaktadır. Geçmişte yaşanan bu depremlerden biri olan ve Van'da meydana gelen 2011 yılındaki 7.2 büyüklüğündeki depremde 644 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bu can kayıplarının yanı sıra çok ciddi boyutta ekonomik kayıplar da meydana gelmiştir. 2011 yılında meydana gelen Van depreminin ardından ülke olarak meydana gelen bu afetlere hazır olabilmek için kentsel dönüşümün gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu nedenden dolayı 2011 yılında meydana gelen 23 Ekim ve 9 Kasım Van Depremleri sonrası riskli yapı stoklarının bir an önce dönüştürülmesi için Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun 31.05.2012 tarihinde ve ilgili yönetmelik 15.12.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir Bu tez çalışmasında; 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 yılında meydana gelen Van depreminde ağır, orta, az hasarlı ve hasarsız olarak tespiti yapılan yapıların hasar durumlarının düşey taşıyıcı elemanlarla ilişkisi incelenerek mevcut binaların olası depremlerde can kaybına sebep olabilecek hasarın ötesinde hasar almasını engelleyebilecek kritik katta herbir deprem yönü için bulunması gereken minimum düşey taşıyıcı eleman kesit alanının belirlenmesi amaçlanmıştır.Master Thesis Determination of Physical and Mechanical Properties of Cellular Lightweight Concrete(2019) Çaçur, Yıldırım; Tapan, MücipSon yıllarda, özellikle ısı yalıtımı ve birim ağırlığı bakımından normal betona nazaran oldukça büyük avantajlara sahip olan hücresel hafif betonun kullanım alanı gün geçtikçe yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu malzemelerin tercih sebepleri hafifliği ve düşük ısı iletim katsayısına sahip olmasının yanında, malzemenin doğal ve yerel bir malzeme olmasıdır. Tez kapsamında çimento bağlayıcılı inorganik yalıtım malzemesi olan hücresel hafif betonun birim ağırlığının en düşük seviyelere indirilip en yüksek yalıtım özelliği kazandırılabilmesi için birçok deney yapılmıştır. Bu deneyler sonucunda en uygun numuneler elde edilmiştir. Kuru birim yoğunluğu 139 kg/m3 ile en düşük birim hacim ağırlığa sahip olduğu ve bu numunenin ısı iletkenlik değerinin 0.0398 mW/mK ile en düşük ısı iletkenlik değerine sahip olduğu gözlemlenmiştir. Bu numunelerin basınç ve çekme mukavemetleri yapılan mekanik deneyler ile elde edilmiştir. Basınç mukavemetleri min. 0.25 MPa iken max. 4.66 MPa olarak elde edilmiştir. Çekme dayanımı ise max. 0.921 MPa olduğu görülmüştür. Numunelerin ultrasonik ses deneyleri yapılmış olup genel anlamda numune yoğunlukları düşük olan numunelerin hız iletimlerinin düşük olduğu görülmüştür. Ultrasonik hızlarının min. 550 m/s iken max. 2604 m/s olduğu görülmüştür. Numunelerin su emme testleri yapılmış olup numunelerin su emme oranların çok yüksek olduğu ve bazı numunelerde %200 varan su emme oranları görülmüştür. Su emme yüzdesinin min. %37.19, max. %199.20 olduğu görülmüştür. Su emme oranları düşük olan numunelerin genel anlamda donma-çözülme testinde daha başarılı olduğu görülmüştür.Master Thesis Determination of the Basic Friction Angle on Undeteriorated and Deteriorated Surfaces in Different Rocks(2018) Yalçın, Ercan; Özvan, Ali; Tapan, MücipBu tez çalışmasında, farklı kayaçların bozunmamış ve yapay bozunma deneyleri sonrasında bozunmuş numuneleri üzerinde temel sürtünme açısının (b) belirlenmesi amacıyla Tilt testleri yapılmıştır. Bu testler, testere ile kesilmiş düz yüzeylerde, kuru, doygun-ıslak ve doygun-batık koşullarda ve iki farklı şekle sahip prizmatik numuneler üzerinde yapılmıştır. Temel sürtünme açılarının (b) sonuçları, kendi arasında ve bu çalışmada kullanılan kayaların fiziksel, mekanik ve kimyasal değerleri ile karşılaştırılmıştır. Bu testler sonucunda, şekilsel olarak 7x7x7cm'lik (uzun) numuneler yerine 7x7x3.5cm'lik (kısa) numunelerin kullanımının daha uygun olacağı belirlenmiştir. Genel olarak kısa numunelerin temel sürtünme açısının bozunma ile arttığı, doygun numunelerin temel sürtünme açısının ağırlığa bağlı olarak kuru numunelerden daha yüksek çıktığı, ıslak ve batık koşullarda adezyon kuvvetinden dolayı bazı numunelerde temel sürtünme açısının beklenenden daha yüksek çıktığı belirlenmiştir. Sonuç olarak; temel sürtünme açısının belirlenmesinde numune şeklinin, yüzeyin ıslaklığının ve bozunma derecesinin etkili olduğu ortaya konmuş olup, laboratuarda yapılacak testlerde kısa(7x7x3.5cm), kuru numunelerin kullanılması önerilmektedir.Master Thesis Determination of the Physical Propertes of Lightweight Concretes Produced Using Pumice After Treatment With Alkaline and Acidic Solutions(2021) Turfah, Omar Mohammed Shathar; Tapan, Mücip; Türkmenoğlu, MehmetYapısal Hafif Beton (Y H B), standart betona kıyasla gelişmiş termal yangın direnci ve daha düşük birim ağırlığı gibi önemli özellikleri nedeniyle inşaat mühendisliğinde yaygın olarak kullanılan bir beton şeklidir. Genel olarak, hafif beton (300 ila 2000) kg / m3 arasında değişen bir yoğunluğa sahiptir, pomza ayrıca hafif agregat olarak özellikle hafif yapısal beton için kullanılır. Bu araştırmada, pomza üç farklı ağırlıkta hafif beton (karışım 1, karışım 2, ve karışım 3) üretmek için farklı boyutlarda hafif bir agrega olarak kullanıldığından, alkali çözeltiler NaOH ve asit çözeltileri HNO3'ün hafif beton üzerindeki etkisi incelenmiştir. Bu çalışmada, alkali ve asit çözeltilerinin, hafif betonun basınç dayanımı, eğilme dayanımı, donma ve çözülme testleri gibi mekanik özellikleri üzerindeki etkisi ve bunların ultra sonik hız üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Alkali çözeltilere ve asit çözeltilerine batırılmış numunelerin basınç mukavemetinde bir azalma olduğu ve Molarite (12)'den (14)'e yükseldiğinde, basınç dayanımının azaldığı gözlendi (karışım 1, karışım 2, karışım 3), (12.81, 11.45, ve 10.61) MPa ila (11.44, 10.11, ve 9. 43) MPa sırasıyla, ayrıca fleksöral mukavemet, ultrasonik hız, donma ve çözme testleri için de aynı, yoğunluk ve emilim, asit çözeltilerine batırılmış numunelerde olduğu gibi, molarite (1) ila (5) arasında artırırken basınç dayanımında bir azalma gözlenmiştir (karışım 1, karışım 2, ve karışım 3).Master Thesis Effect of Number of Neurons and Layers in Artificial Neural Network and Membership and Defuzzification Functions on Fuzzy Logic for Prediction of Lateral Confinement Coefficient of Carbon Fiber Reinforced Polymer (cfrp) Strengthened Columns(2024) Kaynar, Esengül; Tapan, Mücip; Dilbas, HasanTürkiye aktif bir deprem kuşağı bölgesinde yer almaktadır ve günümüze kadar birçok deprem geçirmiştir. Bunun sonuçlarını hem maddi hem manevi olarak ağır ödemiştir. Türkiye'de gün geçtikçe artan nüfus ile birlikte mevcut yapı stoğu artmaktadır. Ortaya birçok plansız yapılaşma ve kontrolsüz konutlar çıkmıştır. Yaklaşık son 30 yıldır bu plansız yapılaşma ve kontrolsüzlükle birlikte ortaya çıkan yapıların güçlendirmesi kavramı dünyadaki mühendislik uygulamalarına taşınmıştır. Ülkemiz, son yıllarda 1998 Adana-Ceyhan depremi, 1999 Düzce depremi, 2011 Van depremi ve en yakın tarihte 2023 Kahramanmaraş depremleri ile çok şiddetli sarsılmıştır. Bugüne kadar birçok deprem olmuş ve ardından yönetmelikler güncellenerek yenileri çıkarılmıştır. 1940 yılından bugüne kadar 7 adet deprem yönetmeliği yayınlanmıştır. Son yıllarda gelişen teknoloji ve ihtiyaçlar doğrultusunda yönetmelikler çağa uygun revize edilmiş, kullanılan malzeme çeşitliliği ve yapı modelleri artmıştır. Betonarme yapı elemanlarında onarma-güçlendirme ya da yapının iyileştirilmesi için farklı yöntemler veya malzemeler tercih edilmektedir. Bu malzemelerden Lif Takviyeli Polimerler (LP), betonarme yapı elemanlarının güçlendirilmesinde kullanılmaktadır. Geleneksel güçlendirme yöntemlerine göre daha hızlı ve kolay uygulanabilen hafif bir malzeme ve yüksek mukavemete sahip olması nedeniyle LP iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, karbon esaslı lifli polimerle (CFRP) güçlendirilmiş farklı kesitlerdeki dairesel, dikdörtgen ve kare beton numunelerin literatürde yer alan deneysel verileri kullanılarak yanal kuşatma katsayıları yapay zekâ yöntemleri ile modellenmiştir. MATLAB yazılım programı kullanılarak yapay sinir ağları ve bulanık mantık yöntemleri ile litertürden elde edilen deneysel veriler modellenmiş ve farklı kesitlerdeki numunelerin yapay zekâ modelleri optimize edilerek numune yanal kuşatma katsayısı tahminleri gerçekleştirilmiştir.Master Thesis Effect of Polypropylene Fiber on the Strength Properties of Structural Lightweight Concrete With Different Unit Weights(2019) Mahmod, Faraydon Hama Rash W. Mahmod W.; Tapan, MücipTaşiyici hafif ağırlıklı beton (THAB) genellikle normal betona göre daha düşük ısıl iletkenliğe, daha iyi yangın dayanımına ve daha düşük birim hacim ağırlığa sahip olduğundan dolayı inşaat mühendisliği uygulamalarında kullanılmaktadır. Bu çalışmada, tane büyüklüğü 0.5-2 mm olan pomza agregası ile farklı oranlarda (0.0%, 0.25%, 0.50%) polipropilen lif katkılı farklı birim hacim ağırlığa sahip taşıyıcı hafif beton üretilerek, beton birim hacim ağırlığının taşıyıcı hafif betonların basınç, eğilme ve yarmada çekme dayanımları, ile termal iletkenlik ve yangın dayanımları üzerindeki etkileri belirlenmiştir. Üretilen numunelerin ultrasonik hız (UPV) ölçümleri ile basınç dayanımları arasındaki ilişki ayrıca incelenmiştir. Çalışma sonucunda, taşıyıcı hafif betonların işlenebilirlik özellikleri birim hacim ağırlığı ile ters orantılı olduğu polipropilen lif miktarının artmasıyla da azaldığı görülmüştür. Lif katkılı taşıyıcı hafif betonların optimum eğilme dayanımları %0.5 lif katkısı ile 2.5 MPa olarak elde edilmiştir. Sonuç olarak, birim hacim ağırlığı 1585 kg/m3 ve silindirik basınç ve yarmada çekme dayanımları sırasıyla 30 ve 2.11 MPa olan taşıyıcı hafif beton üretilmiştir.Master Thesis Effect of Steel Fiber on Punching Shear Capacity of Two Way Reinforced Concrete Slab(2021) Hamko, Hersh Jafar Hamko; Tapan, MücipBu tez, çelik tellerin betonarme döşeme üzerine etkisi üzerine deneysel bir çalışma sunmaktadır. Çelik fiberle güçlendirilmiş 7 adet betonarme döşeme 1000 x 1600 x 70mm boyutlarında test edilmiştir. Deneylerde döşemenin dört kenarı basitçe mesntlenmiş ve döşeme ortasındaki kolonun ortasından yük uygulanmıştır. İncelenen değişkenler çelik liflerin türü ve yüzdesi (%0.0, 0.6 ve 1.2) idi. Sonuçlar, döşemenin zımbalama dayanımının lif içeriği artırılarak geliştiğini ve döşmede iki tip lif birleştirildiğinde daha da geliştiğini göstermiştir. Örneğin, lif yüzdesinin %0,0'dan 1,2'ye artması ile zımbalama kapasitesinin % 27.76 ve %54.03 oranında arttığı görülmüştür. Lif katkısı aynı zamanda zımbalama durumundaki hasarı ve zımbalama şeklini de etkilemiştir. Bu deneylerin sonuçlarına göre, çelik lif takviyeli betonarme döşemenin zımbalama dayanımını hesaplamak için bir denklem önerilmiştir. Sonuçlar, uluslararası standartlarda önerilen denklemler ve önceki araştırmacıların önerdiği denklemler ile karşılaştırıldıktan sonra elde edilen sonuçların tatmin edici olduğu görülmüştür.Master Thesis Effect of Waste Glass Powder (wgp) on the Strength and the Mechanical Properties of Pumice Lightweight Concrete(2022) Al-handhal, Mundher Oraıbı; Tapan, Mücip; Erdil, BarışÖzel bir beton türü olan hafif beton, inşaatla ilgili projelerde tercih edilen diğer beton türlerine göre avantajlı görülmesinin nedeni hem uygun ısıl dirence sahip olması hem de birim ağırlığının düşük olmasıdır. Bu araştırmayla; atık cam tozunun, hafif betonun işlenebilirlik ve sertleştirilmiş özellikleri (basınç, eğilme ve ayrılma mukavemeti dahil mekanik özellikler) ve dayanıklılık özellikleri (su emme, donma ve geçirme gibi) üzerindeki etkisini belirlemektedir. Hafif betonun birim ağırlığını ve işlenebilirliğini Gp dozajı arttırmış olup cam tozu içeriğinin(%0'dan %20'ye kadar) arttırılması ile birim ağırlık yarma çekmesinde ve beton basınç dayanımında artışa yol açmıştır. Cam tozu yüzdesi 0'dan 20'ye yükseldiğinde su emmesi azalmış olup, gözlemlenen maksimum eğilme mukavemet değeri yüzde 20 cam tozu ilavesiyle 2.00 MPa olmuştur. Ayrıca basınç ve yarma çekme dayanımlarının nihai değerleri 15.88 ve 1.61 Mpa olarak elde edilmiştir. GP içeriği %15'i geçtiğinde basınç dayanımı düşer. Hafif beton ve cam tozu kullanılarak, cam tozu içermeyen betona göre, yüksek performansa sahip, daha ekonomik, çevreci ve dayanıklı hafif beton karışımı üretmek mümkündür. Bu şekilde çimento üretimi sırasında karbondioksit emisyonu sorunları da azaltılmış olur.Master Thesis Experimental Study of the Balcony With Thermal Break Element(2022) Ibrahım, Bıkhtıyar Ismael; Tapan, MücipBinalardaki uygun yapı, termal verimlilik, sahip olduğu özellikler bakımından modern dünyada kendisinden söz ettirmektedir. Bu bakımdan bir yapıdaki termal köprü-leme önemli bir konu olarak bina boyunca ısı transferini optimize etmek amacıyla iyi düşünülmesi gerekli görülmüştür. Bununla beraber bir binanın dış ve iç havası arasındaki ısı yalıtımını sağlamak için gerekli malzemeyi seçerek binadaki enerji kullanımını en aza indirmek için bir bina inşa etmeyi planlarken, balkonun mimari seçimi önemli bir unsur olarak kabul edilmiştir. Bu bakımdan bu çalışma, ısı kaybını en aza indirmek, yeterli ya-pısal performansa sahip bir balkon inşa etmek için yeni bir ısı bariyeri projesinin ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada, balkon yapımında kullanılabilecek bu yeni termal bloğun üretim süreci tanıtılmış ve termal bloklu bir balkon örneğinin belirli yükler altında analizi ele alınarak yorumlanmaya çalışılmıştır. Yüksek bir dayanıklılığa sahip beton ve yüksek bir dayanıklılığa sahip çelik çubuk köpükten ve normal betondan üretilen bir termal blok tasarlanmaktadır. Bu çalışma içindeki teze ek olarak, numunenin kırıldığı moment kapa-sitesi ve izin verilen yer değiştirme durumunu araştırmak için balkon döşeme numuneleri üzerinde de bir eğilme ve eğme durumu testi uygulanmaktadır. Bu çalışmanın sonucuna göre yalıtım amaçlı yapılan bu işlem, etkin bir şekilde kullanılabilecek, minimum ısı transferine ve yüksek yapısal performansa sahip bir balkonun olması gerekli olan şekli sunulmaya çalışılmıştırArticle İgnimbiritlerdeki Kılcal Su Emme Özelliğinin Ahlat Selçuklu Mezar Taşlarının Bozunmasındaki Rolü(2016) Oyan, Vural; Özvan, Ali; Tapan, Mücip; Akin, Mutluhan; Dinçer, İsmailSelçuklular dönemine ait Ahlat Selçuklu mezar taşları, dünya üzerindeki bilinen en büyük Müslüman Mezarlığı olması ve taşıdığı tarihsel önem nedeniyle UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'nde yer almaktadır. Mezar taşı olarak, bölgede oldukça yaygın olarak bulunan ve piroklastik bir kaya türü olan ignimbiritler kullanılmış olup, yumuşak olmaları ve kolay işlenebilmelerini nedeni ile üzerlerine çeşitli motifler ve yazıtlar işlenmiştir. Ancak söz konusu mezar taşları, yaklaşık 800 yıllık süreç içerisinde bozunma etkilerine maruz kalmıştır. Mezar taşları incelendiğinde dikkati çeken en önemli unsur, birçok mezar taşının orta bölgelerine yakın kısımlarından kırılmış olmasıdır. Bu çalışma kapsamında Ahlat Selçuklu mezar taşlarının bozunmasına neden olan unsurların açığa çıkarılması amacıyla taze ignimbirit örnekleri üzerinde deneysel çalışmalar yapılmış ve özellikle kılcal su emmenin bozunma üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Buna göre, ignimbiritlerin yüksek gözenekliliği ve kılcal su emme özelliği mezar taşlarının bozunmasındaki en önemli etkendirMaster Thesis Investigation of the Earthquake Performance of the Heat-Layered Front Casted Concrete Curtain Wall(2019) Erçetin, Mehmet Ali; Tapan, MücipTez kapsamında tasarlanan yenilikçi yüksek ısıl dirence sahip yalıtım malzemesinin entegre edildiği sistemin deprem performansına taşıyıcı olarak önemli bir katkı sağlaması beklenmese de bu yükleme etkisinde genel davranışı incelenerek; ağır hasar alıp almayacağı, bütünlüğünü koruyup korumayacağı yapılan testlerle raporlanmıştır. Önerilen sistemle yüksek ısı izolasyon kapasitesine sahip ön dökümlü betonarme duvar elemanları standart yapılarda kullanılan konvansiyonel betonarme perde duvarlar ile deprem davranışları düzlemleri içerisinde uygulanan depremi benzeştiren tersinir tekrarlanır yatay statik yükleme etkisi altında test edilerek karşılaştırılmıştır. Tasarlanan ön üretimli çift katmanlı betonarme panel sisteminin deprem performansı hakkında fikir elde edilebilmesi için düzenlenen deneysel çalışma kapsamında boşluksuz ve kapı boşluklu (ısı katmanlı ve ısı katmansız) olmak üzere seçilen 2 farklı tip panel için toplamda dört adet gerçek boyutlarda 1/1 ölçekli panel test edilmiştir. Anahtar kelimeler: Deprem dayanımı, Isı yalıtımı, Köpük beton, Ön dökümlü betonarme sandviç duvar, Pomza.Research Project Kerpiç ve Harman Tuğlası ile İnşa Edilmiş Yığma Duvarların Düzlem Dışı Davranışlarının Eğilme Masası Yardımı ile Belirlenmesi(2020) Tapan, Mücip; Erdil, BarışProjenin amacı kerpiç ve harman tuglası ile insa edilmis farklı tiplerdeki tasıyıcı yıgma duvarların egilme masası yardımı ile düzlem dısı davranıslarının arastırılmasıdır. Harman tuglası kullanılan duvarlar harçlı ve harçsız olarak insa edilerek harç malzemesinin davranısa olan etkisi incelenmistir. Toplamda 106 duvar deneyi yapılmıstır. Duvar tipleri düzlem dısı davranısa etkisi oldugu düsünülen, duvar yüksekliginin uzunluguna oranı (düzlemsel narinlik), kapı boslukları, pencere boslukları, kapı ve pencere boslukları, yan duvar etkisi dikkate alınarak belirlenmistir. Deneylerde ½ ölçekli duvarlar kullanılmıstır. Düzlem dısı deplasman profillerinin ve yatay yük kapasitelerinin belirlenebilmesi amacı ile deneylerde dogrudan deplasman ölçümleri alınmıstır. U, I ve harç kullanılan L duvarlarda düzlemsel narinlik arttıkça yatay yük kapasitesinin arttıgı, fakat harcın bulunmadıgı L duvarlarda kapasitede bir degisim olmadıgı, harcın bulunmadıgı I duvarlarda kapasitesinin her durumda artmadıgı belirlenmistir. Bütün narinlik durumlarında ve bütün duvar gruplarında yan duvar sayısı arttıkça kapasiteler önemli seviyede artmıstır. U tugla duvarların ön duvarında bırakılan kapı ve pencere bosluklarının yatay yük kapasitelerine olumsuz bir etkisinin olmadıgı fakat kapı ve pencere bosluklarının beraber kullanıldıgı durumda yatay yük kapasitelerinin önemli oranda azaldıgı görülmüstür. Kerpiç duvarlarda ise pencere boslugunun kapasiteye hiç etkisinin olmadıgı fakat kapı boslugunun kapasiteyi bir miktar arttırdıgı belirlenmistir. Harçlı ve harçsız L tipi tugla duvarlarda kapı veya pencere boslugundan bagımsız olarak herhangi bir bosluk bırakıldıgında yatay yük kapasiteleri önemli oranda düsmektedir. I duvarlarda duvar bosluklarının harç kullanımı ile olumlu bir katkıya yol açtıgı görülmüstür. Malzeme deneyleri ile analitik model parametreleri belirlenerek duvarlar ABAQUS-2019 ile mikro modelleme ve basitlestirilmis mikro modelleme teknikleri kullanılarak analiz edilmistir. Analiz sonuçları incelendiginde göçme profillerinin ve yük-deplasman grafiklerinin harçsız tugla duvarlarda iyi yakalandıgı, harçlı tugla duvarlar ile kerpiç duvarlarda göçme profillerinin yaklasık olarak benzerlik gösterdigi, yük-deplasman grafiklerinin ise kabul edilebilir oldugu belirlenmistir. Deneylerden elde edilen model parametrelerinin analitik modellerde dogrudan kullanılabilecegi sonucuna varılmıstır.Master Thesis Modeling of Balcony With Thermal Break Element(2022) Murad, Zaytun Mohammed; Tapan, MücipBinalarda enerji verimliliği giderek daha önemli hale geldiğinden, bina parçalarının ısıl ve dayanım özelliklerini doğru bir şekilde tahmin etmek gerekir. Bu amaca ulaşmak için binalarda balkon konsollarındaki ısıl kayıpların önüne geçmek için kullanılan taşıyıcı ısı yalıtım bileşenlerinin yük taşıma kapasitelerinin belirlenmesi gerekir. İnovan Yapı Teknik tarafından geliştirilen, çekme çubukları ve basınç modülleri ve yalıtım malzemeleri, İzoBlock adlı taşıyıcı ısı yalıtım elemanını oluşturan ana bileşenlerdir. Balkon-döşeme bağlantısını simüle etmek için taşıyıcı ısı yalıtım bloğu IzoBlock'un dayanım özellikleri, laboratuvar testlerinden toplanan verilere dayanılarak belirlenmiştir. Modellerdeki karmaşık geometrilerle yük aktarımı ve ısı yalıtımının sağlanmış olması, daha gerçekçi iki veya üç boyutlu modellerin hesaba katılmasını gerektirecektir. Abaqus Yazılımı kullanılarak 3 boyutlu model oluşturulmuş ve farklı özelliklere sahip İzoBlock'un etkinliğini araştırmak için parametrik bir çalışma yapılmıştır.Master Thesis Numerical Analysis of Pile-Soil Interaction for Different Soil Conditions(2019) Naiboğlu, Hivren; Tapan, Mücip; Bildik, SelçukTürkiye büyük depremlerin meydana geldiği bir coğrafyada yer almakta olup, yapıların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesine yönelik birçok yönetmelik yayınlanmıştır. 2019 yılında yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (TBDY) ile yapı-zemin-kazık etkileşiminin zayıf zemin koşullarında hesaplanması zorunlu hale gelmiştir. Bu tez çalışması kapsamında yapı – zemin - kazık etkileşimi TBDY 2018'de önerilen Yöntem III dikkate alınarak incelenmiştir. Kum ve kil zeminlerde farklı boy-çap oranlarındaki kazıkların davranışı incelenmiş olup, deprem düzeyinin kazık davranışına etkisi araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlardan, taban kayası derinliğinin artmasıyla birlikte kum ve kil zeminlerde kazıklarda dinamik etkiler nedeniyle oluşan deplasmanların önemli mertebelerde arttığı görülmüştür. Kil zeminlerde kohezyon parametresi davranışı doğrudan etkilemekte olup, kohezyonun artmasıyla birlikte oluşan deformasyonun azaldığı görülmüştür. Çalışmada ayrıca TBDY 2018'de yer alan deprem düzeylerinin tasarıma etkisi incelenmiş olup aynı deprem datası DD1 ve DD2 deprem düzeyleri için ayrı ayrı uygulanmıştır. Deprem düzeyinin DD2'den DD1'e çıkması durumunda kesit tesirlerinin yaklaşık iki kat mertebesinde arttığı görülmüştür.Master Thesis Performance Analysis of Existing Reinforced Concrete Buildings With the Rapid Evaluation Method (pera)(2022) Yılmaz, Mehmet; Tapan, MücipBinaların deprem etkisine karşı dayanımının tespit edilmebilmesi için bazı mühendislik kabulleri yapılarak hızlı bir şekilde deprem performans seviyesi belirlenmektedir. Bu çalışmada, Van İlinde 2011 yılında meydana gelen depremde hasar görmüş 10 adet binanın hızlı değerlendirme yöntemleriyle hasar tespitleri yapılmaktadır. Seçilen binalar perde taşıyıcı sistemli binalar olup çalışmada kullanılan PERA Yöntemi de çerçeve sistemli binalardaki kabullere göre hesaplamaları yaptığından taşıyıcı sistem özellikleri değiştirilerek çalışmadaki hesaplamalar yapılmaktadır. Bu çalışmada piyasada inşaat mühendisleri tarafından kullanılan STA4CAD paket programından elde edilen sonuçlar ile PERA Yöntemi'nde yapılan hesaplamaların sonuçları kıyaslanmaktadır. Çalışma kapsamında yapılan değerlendirmelerde 2018 TBDY'nde belirtilen performans seviyelerine uyum araştırılmış ve genel değerlendirme olarak birebir uyumlu olduğu görülmektedir. Hesaplamada dikkate alınan binaların mevcut beton dayanımı, donatı sınıfı değiştirilerek PERA Yöntemi'nin sonuç değerlendirme parametresi olan etki/kapasite oranlarına olan etkisi de araştırılmaktadır. Yapılan hesaplamalarda beton ve donatı kalitesinin arttrılması halinde etki/kapasite oranının düştüğü ve deprem güvenliği açısından olumlu olduğu sonucu elde edilmektedir. Binalarla ilgili genel bir hasar tespit durum değerlendirmesi yapılmış ve yeni hesaplama araçlarında ve kabul esaslarında da Yöntemin doğruluğu ve uygulanabilirliği görülmektedir.Master Thesis Physical and Mechanical Properties of Pervious Concrete Produced With Pumice(2021) Tayan, Yunus Emrah; Tapan, MücipGünümüzde geçirimsiz betonla yapılan yollar, yaya yürüyüş yolları, otoparklar vs. gitgide artmaktadır. Geçirimsiz betonun şehirlerde yoğun kullanımı sebebiyle şehirlerde sel taşkınları artmakta, suyun doğal zemine iletilmesi azalmakta ve yeraltı sularının beslenmesi azalmaktadır. Geçirimli beton içerdiği bağlantılı boşluklar sayesinde yağış sularını doğal zemine kolaylıkla iletebilmektedir. Bu çalışma kapsamında Van ili ve çevresinde yoğun rezervi bulunan pomza ile geçirimli beton üretilmiş ve bu betonun mekanik ve fiziksel özellikleri değerlendirilmiştir. Çalışmada pomza tozu ve pomza agregası farklı oranlarda kullanılmıştır. İlk olarak çimento yerine farklı oranlarda pomza tozu kullanılarak geçirimli beton üretilmiştir. Üretilen bu betonun mekanik ve fiziksel özellikleri değerlendirilmiştir. Daha sonra ise pomza agregası farklı oranlarda bazalt agregası ile yer değiştirilerek geçirimli beton üretilmiştir ve mekanik ve fiziksel özellikleri değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda pomza tozu ve agregası kullanılarak üretilen geçirimli betonun mekanik ve fiziksel özelliklerini ciddi derecede etkilediği tespit edilmiştir. Belli oranlara kadar pomza tozu kullanılarak üretilen betonun 7 ve 28 gün basınç dayanımlarında ve kuru birim hacim ağırlığında artış sağlamıştır. Ancak geçirimliği ve poroziteyi azaltmıştır. Pomza agregası kullanılarak üretilen geçirimli betonda ise basınç dayanımı ve kuru birim hacim ağırlık sürekli azalırken, geçirimlilik ve porozite artmıştır. Anahtar kelimeler: Geçirimli beton, Pomza agregası, Pomza tozuMaster Thesis Seismic Isolation of Industrial Prefabricated Reinforced Concrete Structures(2024) Almalı, Ahmet Talha; Tapan, MücipÜlkemizde aktif fay hatlarının bulunmasından dolayı deprem oluşumu fazladır. Yapısal hasarlara neden olan en önemli etmen depremdir. Depremin yapıda oluşturacağı hasarları önlemek amacı ile sismik izolatör sistemleri de kullanılmaktadır. Bu çalışmada prefabrik bir sanayi yapısı kullanılmıştır. Ülkemizdeki sanayi yapıların büyük bir kısmını, uzun yıllardır kullanılan, çok açıklıklı veya tek açıklıklı genellikle bir katlı betonarme prefabrike yapılar oluşturmaktadır. Bu çalışmada prefabrik bir sanayi yapısının kolon ve çatı birleşim bölgesine sismik izolatör yerleştirilerek yapının davranışı üzerindeki etkiler belirlenmiştir. Yapılan bu çalışmada üç yüzey sürtünme sarkaç izolatörü kullanılmıştır. Tez kapsamında kullanılan endüstriyel prefabrik yapı ankastre mesnetli ve sismik izole olacak şekilde modellenmiş ve daha sonra seçilen dört depreme ait deprem ivme değerleri yapıya etki ettirilmiştir. Modellenen yapı SAP2000 paket programı kullanılarak zaman tanım alanında doğrusal olmayan dinamik analiz yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen veriler karşılaştırılıp ankastre mesnetli yapı ve sismik izolatörlü yapı arasındaki davranış ve iç kuvvetler arasındaki farklar incelenmiştir.Master Thesis Strength and Durability Characteristics of Pumice Based Geopolymer Paste(2019) Mahmood, Zrar Safarı Mahmood; Tapan, MücipÇimento tüketimi, büyük miktarda enerji kullanımı ve gaz emisyonlarının serbest bırakılması nedeniyle çeşitli çevresel sorunlara neden olmaktadır. Yeni bir teknolojik süreç olan jeopolimerizasyon, çimento kullanmadan beton üretmek için yenilikçi bir çözümdür. Bu çalışmada, uçucu kül ve metakaolin gibi silika ve alüminyum bakımından zengin olan pomza tozu, jeopolimer betonu üretmek için bağlayıcı olarak kullanılmış ve pomza tozu inceliğinin, farklı sodyum hidroksit konsantrasyonunun, kürlenme sıcaklığının ve kürlenme süresinin, pomza tozu ile üretilen jeopolimer betonların basınç ve eğilme dayanımı ile donma ve çözülmeye karşı dayanıklılık özelliklerine etkisi araştırılmıştır. Tüm örneklerde, sodyum silikat çözeltisinin kütlece sodyum hidroksite oranı ve alkali aktivatör/bağlayıcı oranı sırasıyla 2.50 ve 0.35 alınmıştır. Farklı konsantrasyonda (8, 10, 12, 14, 16 ve 18M) sodyum silikat ve sodyum hidroksit çözeltisi, 24 saat bekletme süresine tabi tutularak jeopolimer beton numunelerinin hazırlanmasında kullanılmıştır. Farklı kürlenme sıcaklıklarına (ortam sıcaklığı, 60 oC, 80 oC ve 100 oC) tabi tutulan beton örnekleri 24, 48, 72 ve 120 saat kürlendikten sonra test edilmiştir. Jeopolimer betonların mikroyapısal özelliklerini belirlemek üzere SEM analizleri yapılmıştır. Sonuç olarak, optimum eğilme ve basınç dayanımı, 12 molariteye sahip jeopolimer betonların altmış derecelik fırında 120 saatlik kürlenmesi ile elde edilmiştir. Her ne kadar yüksek kürlenme sıcaklıklarında daha az kürlenme süresi ile daha yüksek dayanımlar elde edilebilmesine rağmen, düşük sıcaklık ve sertleşme süresi ile karşılaştırıldığında eğilme ve basınç dayanımı kazançları daha azdır.Master Thesis A Survey Was Carried Out To Assess the Damage To Sewer Lines in the Erçi̇ş District Following the 2011 Van Earthquake(2024) Ağaçkaya, Çağrı; Tapan, MücipÜlkemiz deprem açısından sürekli risk taşıyan bölgelere sahiptir. Deprem etkisi ile gerek üstyapı gerek altyapı olmak üzere birçok yapıda kalıcı hasarlar meydana gelebilmektedir. Bu hasarlar neticesinde milli servetimiz ciddi yaralar almakta olup depremin yıkıcı etkisi ile uzun vadede ülkemizde ciddi maliyetler doğmaktadır. Deprem sonrasında yaraların hızlıca sarılabilmesi için altyapı tesislerinin işlevselliği çok önemlidir. Bu tez kapsamında kanalizasyon sistemlerinde kullanılan boru tipleri ve imalat yöntemleri bir bütün olarak ele alınarak 2011 Van Depremi sonrasında Erciş ilçesindeki kanalizasyon hatlarında meydana gelen hasarlar tespit edilmiştir. Deprem sonrasında meydana gelen hasarların tespiti için CCVT'li görüntüleme aracı ile kanalizasyon hatlarından görüntü alınmıştır. Alınan görüntülerdeki hasarlar tespit edilerek hasarın boyutuna yönelik çalışma yapılmıştır. Görüntüler yaklaşık 13 saat olup hasarın derecesine göre bazı görüntülerde sağlıklı bir veri elde edilememiştir. Alınan görüntüler irdelenerek literatürde daha önceden bulunmayan kanalizasyon hasar skalası oluşturulmuştur. Bu skala dikkate alınarak kanalizasyon hatlarında meydana gelen hasarlar hafif, orta ve ağır hasar olmak üzere üç sınıfta irdelenmiştir. Hasar gören kanalizasyon hatlarının koordinat verisi oluşturularak hasara sebep olabilecek hususlar belirlenmiştir. Meydana gelen hasarların deprem merkez üslerine yakınlığı ile ilişkisine, fay hatları ile ilişkisine, zemin tipleri ile ilişkisine ve yer altı su seviyesi ile ilişkisine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bu tez çalışması sayesinde yeni yapılacak atık su altyapı sistemlerinde deprem sonrasında hasarların oluşmaması için hangi tedbirlerin alınması belirlenmiştir. Özellikle yer altı su seviyesinin 5 metreye kadar olan mesafesinde ve bu değerle beraber alüvyon zemine denk gelen bölgelerde beton veya betonarme boru dışındaki deprem performansı yüksek boruların kullanılmasının daha faydalı olacağı tespit edilmiştir. Kalıcı yer değiştirme hareketleri potansiyelinin yüksek olduğu alanlarda ise daha esnek boru tiplerinin kullanılmasının uygun olacağı belirlenmiştir. Ayrıca deprem sonrasında etkili bir afet yönetiminin sağlanabilmesi için hasar görme potansiyeli yüksek bölgelere kanalizasyon toplayıcı ve kolektör hatlarının projelendirilmemesinin ne denli önemli olduğu tespit edilmiştir.