Browsing by Author "Turgut, Ergin"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Buried Bumper Syndrome Treated With Savary-Gilliard Dilator(2015) Ölmez, Şehmus; Sarıtaş, Bünyamin; Turgut, Ergin; Aydın, MesutPerkütan endoskopik gastrostomi, normal bağırsak fonksiyonları olan, ancak değişik nedenlerle yutamayan hastalarda uzun dönemli beslenmeyi sağlamada etkin ve güvenilir bir yöntemdir. Bazı hastalarda gastrostomi tüpünün mide duvarı içine ilerlemesi sonucu nadir görülen bir komplikasyon olan buried bumper sendromu görülebilir. Burada buried bumper sendromu olan ve Savary-Gilliard bujisi ile başarılı bir şekilde tedavi edilen bir hastayı sunacağızArticle Evaluation of Clinical and Prognostic Features and Treatment Outcomes in Patients With Chronic Lymphocytic Leukemia(Mattioli 1885, 2021) Ekinci, Omer; Turgut, ErginObjective: We aimed to investigate the demographic and clinicopathologic characteristics, treatment responses, survival rates, and prognostic factors affecting survival in patients with chronic lymphocytic leukemia (CLL). Material and Methods: We retrospectively evaluated a total of 131 patients with CLL and-divided into two groups, alive and deceased, based on their situation at the time the data were collected for comparison. Results: The majority of the patients were male (n = 95; 72.5%) and the median age was 62 (35-82) at disease baseline. The mean follow-up time was 31.7 months and overall 3- and 5-year survival rates (OS) were 93.4% and 87.4%, respectively, for all patients. There were significant differences between the alive and deceased group with respect to age, platelet count, hemoglobin level, lactate dehydrogenase, albumin, Rai, modified Rai, and Binet stages, B symptoms, splenomegaly, hepatomegaly and autoimmune hemolytic anemia (AIHA) < 0.05). Regardless of treatment regimen, the treatment response rate in patients receiving first-line treatment was better in alive than in deceased (p < 0.001). Multivariate Cox regression analysis showed the following independent prognostic factors to affect both overall survival (OS) and treatment-free survival (TFS): age <= 64, Binet <= stage B, B symptoms, albumin > 4.1 g/dL, and presence of hepatomegaly. Also, AIHA was an independent prognostic factor affecting only TFS rates. Conclusion: The demographic characteristics of our patients were consistent with the literature, while our 3- and 5-year survival rates were higher. Notably, hepatomegaly and hypoalbuminemia were associated with low OS and TFS. The limitation of the study was the lack of a clear comparison between treatment regimens due to the uneven distribution of the number of patients receiving treatment.specialization-in-medicine-thesis.listelement.badge Evaluation of General Clinical Features and Treatment Response in Chronic Lymphocytic Leukemi̇a Patients(2018) Turgut, Ergin; Ekinci, ÖmerAmaç: Kronik Lenfositik Lösemi (KLL) değişken klinik özeliklere sahip, daha çok ileri yaşlarda ortaya çıkmakla birlikte genç hastalarda da görülebilen lenfoproliferatif bir hastalıktır. KLL hastalarında risk durumunun ve prognozun optimal düzeyde tespiti için geleneksel prognostik faktörlerin yanında son yıllarda prognozu tahmin etmede yeni prognostik faktörler ve skorlama sistemleri araştırılmaktadır. Yeni moleküller ve tedavi rejimleri ile sağkalım ve mortalite oranlarında anlamlı iyileşmeler gözlenmektedir. Biz bu çalışmada KLL tanısı ile takipli hastalarda prognostik faktörlerin hastalarda prognoz ve risk durumunun tespitindeki etkinliğini ve uygulanan tedavi rejimlerinin sağkalım ve mortalite üzerine etkinliğini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Çalışmamızda Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Hematoloji Kliniğince Ocak 2006 - Ocak 2018 yılları arasında takip edilen 131 KLL tanılı hastanın dosyaları retrospektif olarak incelendi. Hastaların klinik ve laboratuvar özellikleri ile akım sitometri analizleri (CD38 ve CD5), sitogenetik analizleri (del(17p) ve del(11q)), kemik iliği tutulum paterni, laktat dehidrogenaz (LDH) ve β2 (beta2) mikroglobulin düzeyleri ve tedavi yanıt durumlarına göre mortalite, tedavisiz sağkalım (TFS) ve total sağkalım (OS) analizi yapıldı. Bulgular: Hastaların erkek/kadın oranının 2,5/1, ortanca yaşının 62 olduğu ve hastaların %25'inin 55 yaş altındaki bireylerden oluştuğu saptandı. Hastaların %73,3'ünün yaşamakta olduğu görüldü. Yapılan mortalite analizinde yaşın 64'ten büyük olması, hemoglobin düzeyinin ≤13,8 g/dL, trombosit düzeyinin ≤130000/mcL, albumin düzeyinin ≤4,1 g/dL olması, LDH yüksekliği, hepatosplenomegali, B semptomu varlığı ve OİHA varlığı artmış mortalite ile ilişkili bulundu. Univariate sağkalım analizlerinde ise yaşın 64'ten büyük, hemoglobin düzeyinin ≤13,8 gr/dL, trombosit düzeyinin ≤130000/mcL, albumin düzeyinin ≤4,1 g/dL, LDH yüksekliği, hepatosplenomegali, B semptomu ve OİHA varlığının tedavisiz sağkalım süresini anlamlı düzeyde kısalttığı tespit edildi. Toplam sağkalım süresini anlamlı düzeyde kısaltan faktörler ise hemoglobin düzeyinin ≤13,8 gr/dL, trombosit düzeyinin ≤130000/mcL, albumin düzeyinin ≤4,1 g/dL, LDH yüksekliği, hepatosplenomegali, B semptomu varlığı olduğu saptandı. Rai, Modifiye Rai ve Binet evrelemesine göre evre arttıkça mortalitenin anlamlı düzeyde arttığı, tedavisiz ve toplam sağkalım sürelerinin anlamlı düzeyde kısaldığı tespit edildi. Cox multivariate modeline göre tedavisiz sağkalımı bağımsız olarak belirleyen faktörler yaş (≤64), Binet evresi (evre A ve B) iken toplam sağkalımı bağımsız olarak belirleyen faktörler ise yaş (≤64), Binet evresi (evre A ve B), B semptomlarının varlığı olarak saptandı. Evre olmadan yapılan Cox multivariate modeline göre ise tedavisiz sağkalımın bağımsız belirleyici faktörleri yaş (≤64), albumin düzeyi (>4,1 g/dL), B semptomu, hepatomegali ve OİHA'nın görülmemesi, toplam sağkalımın bağımsız belirleyici faktörleri ise yaş (≤64), albumin (>4,1 g/dL) ve hepatomegalinin görülmemesi olarak tespit edildi. Tedavi rejimine göre yapılan mortalite analizinde FCR rejimi dışındaki tedavi rejimleri ile mortalite artışı arasında anlamlı ilişki saptandı. Tedavi yanıtı ile mortalite ilişkisi incelendiğinde ise birinci ve ikinci basamak tedavilerine yanıtsız veya progresyon (R) gelişen hastalarda mortalitenin anlamlı düzeyde arttığı görüldü. Hastaların birinci basamakta aldıkları kür sayısının ≤4, ikinci basamakta aldıkları kür sayısının ≤2 olmasının da mortaliteyi anlamlı düzeyde arttırdığı, toplam sağkalımı da anlamlı düzeyde kısalttığı saptandı. Sonuç: KLL'de tanı aşamasında prognostik faktörler ve risk durumunun belirlenmesi ile optimal değerlendirme yapılabilmekte ve kontraendikasyonu olmayan ve tolere edebilen hastalarda FCR rejiminin ideal tedavi süresince verilmesi ile mortalitede anlamlı düzeyde azalma elde edilmektedir.Article Overin Granüloza Hücreli Tümörleri: Tek Merkez Deneyimi(2017) Yildizhan, Recep; Turgut, Ergin; Öter, Ayşe Almalı; Doğan, Erkan; Kolusarı, Ali; Kalkan, Nurhan ÖnalAmaç: Granüloza hücreli tümörler (GHT), overin epitelyal tümörlerine kıyasla nadir görülen daha iyi prognozlu düşük gradeli ve seks kord stromal kaynaklı tümörleridir. Tüm over kanserlerinin yaklaşık %5-8'ini oluştururlar. Biz bu çalışmada, kliniğimizde overin granüloza hücreli tümörü tanısıyla takip edilmiş olan hastaların klinik ve patolojik özeliklerini araştırdık. Gereç ve Yöntem: 2010 ile 2015 yılları arasında overin granüloza hücreli tümörü tanısı almış olan 16 hastanın, klinikopatolojik özellikleri ve uygulanan tedavileri ile ilgili verileri restrospektif incelendi. Bulgular: Hastaların klinik evrelemesinde FIGO evrelemesi kullanıldı. Hastaların ortalama yaşı 45 (2162)olarak saptandı. Hastalarımızdan 14 tanesi adult tipte iken 2 tanesi juvenil alt tipte idi. Makroskobik incelemede ortalama tümör çapı 7 cm (2-20 cm) idi. Hastaların %68'si premenopozal idi. En sık başvuru şikayeti karında kitle idi. Bu çalışmada cerrahi evre dışında hastalarımızın mitoz oranları, hücresel atipi durumları gibi diğer önemli prognostik faktörler açısından da değerlendirilmiştir. Hastalarımızın hiç birinde endometrial proliferasyon tespit edilmedi. Hastalarımızın sadece 3 tanesine adjuvan kemoterapi verilmişti. Takipteki hiçbir hastamızda nüks veya metastaz izlenmedi. Sonuç: Overin granüloza hücreli tümörleri oldukça iyi prognozlu, nüks riski oldukça düşük tümörlerdir. Tedavi kararları multidisipliner olarak alınmalı ve hasta tedavi ile ilgili karar alma sürecine dahil edilmelidir.Article Sorumlu Yazar: Dr. Ömer Ekinci, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı-van(2017) Turgut, Ergin; Kızılkaya, İsmet; Dogan, Ali; Demir, Cengiz; Ekinci, Ömer; Kayran, Mehmet MarufRomatoid artrit (RA) etiyolojisi tam olarak bilinmeyen, eklemlerde sinoviyal hücre çoğalması ve inflamasyona bağlı eklem harabiyeti ile karakterize sistemik inflamatuar bir hastalıktır. Metotreksat (MTX) romatoid artrit tedavisinde düşük dozlarda ve haftalık periyotlarla kullanılan hastalık modifiye edici bir anti-romatizmal ajandır (DMARD). Yüksek dozlarda MTX kullanımına bağlı toksisite tablosu olarak kemik iliği süpresyonu, mukozit, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozukluğu gibi ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir. MTX'in toksik etkisi ile meydana gelen pansitopeni ve mukozit tablosu filgrastim ve kalsiyum folinat tedavisi ile düzeltilebilir. Düşük doz olarak haftalık 15 mg MTX kullanması gerekirken, yanlışlıkla günlük olarak 15 mg kullanmaya bağlı pansitopeni ile mukozit tablosu gelişen olgumuzu sunduk. Özellikle dikkatli kullanım gerektiren ilaçlar için hasta ve hasta yakınlarına uygun eğitim verilmesi ve hastaların sık aralıklı takibe alınması gerektiğine inanıyoruz