Browsing by Author "Yüce, Serdar"
Now showing 1 - 7 of 7
- Results Per Page
- Sort Options
Article Bipediküllü Fibular Flep ile Tibia Rekonstrüksiyonu(2016) Tekin, Hakan; Sultanoğlu, Yılmaz; Yüce, Serdar; Kahraman, Ahmet Nedim; Canbaz, YasinTibia kemik kayıpları konjenital, enfeksiyon, tümöral oluşumlar ve travmalara bağlı olarak gelişebilir. Ekstremite kaybını önlemek için tibial kemiğin rekonstrüksiyonu şarttır. Rekonstrüksiyon için, distraksiyon osteogenezis, otojen kemik greftleri veya kemik flepleri kullanılabilir. Tibia yerine geçebilecek büyüklükte ve dayanıklılıkta otojen bir kemik bulmak oldukça zordur. Özellikle büyük tibia defektlerinde fibula kemik flebi rekonstrüksiyonda sıklıkla kullanılır. En büyük dezavantajı kalınlığının yeterli olmaması sebebi ile stres kırıklarına maruz kalabilmesidir. Burada sunulan olguda 22 yaşında sağ tibiada Gustilo tip III yaralanması olan hastanın 15 cm boyutundaki tibial kemik ve cilt-yumuşak doku defekti vardı. Aynı bacaktan hazırlanan bipediküllü fibula filebi ile onarım yapıldı. Cilt defekti örtümü için serbest anterolateral uyluk flebi (ALT) ile kapatıldı. Fibula flebi başarılı oldu. ALT flebi ise 72. saatte kullanıldı. Fibula üzeri ikinci seans uygulama ile kısmi kalınlıkta cilt grefti ile kapatıldı. Hastanın 12 aylık düzenli takibinde fibulaya kontrollü yük uygulandı. X-ray görünümünde fibula tamamen tibiaya adapte olmuş ve kalibrasyonu orijinal tibia çapının ¾ seviyesine ulaşmış olduğu görüldü. Her iki ekstremite boyu eşitti. Hasta desteksiz şekilde ayakta durabiliyor ve yürüyebiliyordu. Cerrahinin süresinin kısa olması, güvenilir ve dönor alan morbiditesinin düşük olması tekniğin avantajı iken kalibrasyon zayıflığına bağlı stres kırıklarına karşı dayanıksız olması dezavantajıdırArticle Eldeki Yumuşak Doku Defektlerinin Rekonstrüksiyonunda Kasık Flebi Deneyimlerimiz(2016) Öksüz, Mustafa; Işık, Dağhan; Yüce, Serdar; Ersöz, Muhammet Eren; Koçak, Ömer Faruk; Kahraman, Ahmet Nedim; Atik, BekirAmaç: Pediküllü kasık flebi uzun süredir elin rekonstrüktif cerrahisinde önemli rol oynamaktadır. Bu çalışmada, eldeki yumuşak doku defektlerinin rekonstrüksiyonunda pediküllü kasık flebi kullanılan olgular literatür eşliğinde değerlendirilerek sunuldu.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 2010-2014 yılları arasında Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı'nda el defektleri için kasık flebi kullanılan olgular dahil edildi. Yaş, cinsiyet, defekt nedeni, lokalizasyonu, kasık flebi büyüklüğü, verici saha kapatılma yöntemi, flep ayrılma zamanı, eşlik eden tedaviler ve komplikasyonlar gözden geçirildi. Bulgular: On üç erkek, yedi kadın olmak üzere toplam 20 hastada 22 kasık flebi kullanıldı. Kasık flebi sekiz hastada parmak amputasyonu ve degloving yaralanma sonrası ampute parçayı kapatmak için, üç hastada el ve parmak ezilme yaralanmasına bağlı defekt, bir hastada yanığa bağlı parmaklarda doku defekti, 5 hastada yanık sekeline bağlı ekstansiyon kontraktürü, üç hastada yanık sekeline bağlı fleksiyon kontraktürü nedeniyle kullanıldı. Hiçbir olguda flep kaybı olmadı.Sonuç: Pediküllü kasık flebi el defektlerinin rekonstrüksiyonunda önemli bir yeri olan güvenli, kolay uygulanabilen uygun vakalarda akılda bulundurulacak iyi bir alternatifdirspecialization-in-medicine.listelement.badge Evaluation of Effect of Thymoquinone, St. John Wort, and Silver Sulfadiazine on Experimental Burn Wound(2014) Canbaz, Yasin; Yüce, SerdarAmaç: Yara iyileşmesi, insanlığın var olmasından beri göz önünde olup en bilinen fizyolojik olaylardan biri olmasına karşın halen tam olarak anlaşılamamış, karmaşık, multisistemik bir süreçtir. Tam anlaşılamamış olması, birçok yeniliğe ve araştırmaya açık olması sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, antioksidan, antiinflamatuar, antitümöral, antihistaminik ve antibakteriyel özellikleri olan Timokinon, dünyanın birçok tarafında yüzyıllardır yanık ve yara tedavisinde kullanılan Kantaron yağı ve yaygın kullanım alanı olan Gümüş Sülfadiazin'in yanık yarası üzerine etkilerinin karşılaştırılması planlandı. Materyal ve Metod: Çalışmada ağırlıkları 200-250 gram arası olan 63 adet Wistar-Albino cinsi sıçan kullanıldı. Her grupta 7 sıçan olacak şekilde 9 gruba ayrıldı. 1. Grup (sham) her hangi bir işlem uygulanmadı, 2. Grup (kontrol) yanık yarası oluşturuldu, tedavi verilmedi, 3. Grup (topikal timokinon) topikal 2 mg/kg Timokinon uygulandı, 4. Grup (topikal Kantaron yağı) topikal 0.75 cc Kantaron Yağı uygulandı, 5. Grup (gümüş sülfadiazin) topikal gümüş sülfadiazin uygulandı, 6. Grup (sistemik Timokinon) intraperitoneal 2 mg/kg Timokinon uygulandı, 7. Grup (sistemik Kantaron yağı) intraperitoneal 0.75 cc Kantaron Yağı uygulandı, 8. Grup (topikal+sistemik Timokinon) topikal 2 mg/kg ve intraperitoneal 2 mg/kg Timokinon uygulandı, 9. Grup (topikal+sistemik Kantaron Yağı) topikal 0.75 cc ve intraperitoneal 0.75 cc Kantaron Yağı uygulandı. Çalışma sonunda kan ve doku örnekleri alınıp histopatolojik, biyokimyasal ve elektron mikroskobik değerlendirme yapıldı. Bulgular: Histopatolojik olarak Timokinon grupları daha fazla epitelize oldu ve granulasyon dokusu daha fazla gelişti. Biyokimyasal olarak, TOS düzeyi azalmış, Vitamin E artmış, 8OHdG ve MDA azalmış olarak saptandı. Elektron mikroskopisinde Timokinon gruplarında mitokondri bütünlükleri korunmuş olarak gözlendi. Kantaron yağı gruplarında epitelizasyonun arttığı, inflamasyonun azaldığı, granulasyonun ve vaskülarizasyonun geri kaldığı, TAS ve vitamin E düzeyinin arttığı, TOS, MDA ve 8OHdG'nın azaldığı ve elektron mikroskopisi olarak mitokondri yapısının kontrol grubundan iyi olmakla beraber Timokinon gruplarından biraz kötü olduğu gözlendi. Gümüş sülfadiazinde ise epitelizasyon ve antienflamatuar etki kontrolden daha iyi saptandı. Granulasyon dokusu gelişimi, neovaskülarizasyon ve fibrozis açısından ise daha kötü olduğu gözlendi. TOS, MDA, 8-OHdG düzeylerini azalttığı, TAS, Vitamin E ve KoenzimQ10 düzeylerini artıramadığı gözlendi. Elektron mikroskopisinde mitokondriyal yapıların korunduğu gözlendi. Sonuç: Timokinon' nun yara iyileşmesini artırıcı ve koruyucu antioksidan etkileri mevcuttur. Kantaron yağı Timokinon' un bir miktar gerisinde kalmakla birlikte, yara iyileşmesini artırıcı ve koruyucu antioksidan etkilere sahiptir. Gümüş sülfadiazin ise yara iyileşmesini geciktirmekle birlikte oksidan ajanları nötralize etmektedir. Anahtar Kelimeler: Timokinon (Thymoquinone/ TQ), Kantaron yağı, gümüş sülfadiazin, deneysel yanık yarası.specialization-in-medicine.listelement.badge The Effects of Ozone Therapy on Viability of Skin Flaps With Random Pattern in Rats(2014) Öksüz, Mustafa; Yüce, SerdarRATLARDA RANDOM PATERNLİ CİLT FLEPLERİNDE OZON TERAPİNİN FLEP YAŞAYABİLİRLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ Giriş ve Amaç: Flepler açık yaraların kapatılmasında sıklıkla kullanılırlar. Ancak fleplerin uç kısmında meydana gelen beslenme problemleri gibi durumlar önüne geçilemez bir sorun olarak karşımıza çıkar. Bu gibi durumlarla başa çıkmak için literatürde periferik vazodilatörler, antitrombotik ajanlar, antioksidanlar gibi birçok farmakolojik ajanlar ve cerrahi geciktirme işlemleri uygulanmıştır. Günümüzde bunlardan en sık araştırılan yöntemlerden antioksidan ajanların serbest radikalleri yok etme yolu ile flep yaşamı üzerine olumlu etkileri bilinmektedir. Bu deneysel çalışmanın amacı ozon terapinin flep yaşamı üzerine olası etkilerini göstermek, cerrahi öncesi ve sonrası uygulayarak bu etkileri birbirleriyle karşılaştırmak ve flep yaşamında nasıl bir etki oluşturacağını incelemektir. Materyal ve Metod: Ağırlıkları 250-290 gram arası olan 40 adet Wistar Albino cinsi sıçan kullanıldı. Yapılan çalışmada 10'ar sıçandan oluşan 4 grup oluşturuldu. Sıçanlarda 9x3 cm.lik McFarlane flep modeli kullanıldı. 1 gruptaki sıçanlara (n=10) sadece flep elevasyonu yapıldı. 3 gruptaki sıçanlara (n=10) flep elevasyonu öncesi 1 hafta boyunca intraperitonal olarak 1 mg/kg dozunda medikal ozon verildi. 4. Gruptaki sıçanlara (n=10), flep elevasyonunu takiben 1 hafta boyunca intraperitoneal 1 mg/kg medikal ozon verildi. 2. gruptaki sıçanlara (n=10) ise işlem uygulanmadı.1 hafta sonunda deney sonlandırılarak sırt fleplerin yüzey alanının incelemesi için fotoğraflama, elektron mikroskobisi ve histopatolojik değerlendirme için fleplerden biyopsi alındı. Bulgular: Flep nekroz alan oranları kontrol grubunda(grup 1) ort. % 35, 3. grupta % 21, 4. grupta %27 olarak hesaplandı. Kontrol grubundaki nekroz oranları diğer gruplarla karşılaştırıldığında belirgin yüksekti (p=0,001). Fleplerden alınan tam kat örneklerin histopatolojik incelemelerde nekroz oranları ve yerleşimleri, ödem, kollagen ve damar yoğunluğu bulguları incelendi. Kontrol grubundaki nekroz bulguları diğer gruplara göre anlamlı şekilde artmış bulundu (p=0,001). Preop ozon terapi uygulanan gruptaki damar yoğunluğu bulguları kontrol grubuna göre istatiksel olarak anlamlı şekilde artmış bulundu (p=0,011). Yine preop ozon terapi uygulanan grupta ödem oranı kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha az saptandı (p=0.001) Elektron mikroskopi incelemelerinde mitokondri hasarı en fazla kontrol grubunda (grup-1) gözlendi. Grup 3 ve 4, preop ve postop ozon uygulanan gruplarda ise mitokondri hasarının ılımlı olduğu ve grup 1 e kıyasla mitokondri krista ve membran hasarının daha az olduğu saptandı. Sonuç: Ozon terapinin flep yaşayabilirliği üzerine olumlu etkileri saptandı. Ozon terapinin preop ve postop verildiği her iki grupta da kontrol grubuna oranla nekroz oranını azalttığı saptandı. Her geçen gün yaygınlaşan medikal ozon terapi, flep yaşayabilirliğini arttırarak, distal nekrozları önlemek amacıyla klinikte kullanılabilir.specialization-in-medicine.listelement.badge The Investigation About the Rats in Random Pattern Flaps, the Effects of Active Substance Thymoquine on Flap Survival(2014) Koçak, Ömer Faruk; Yüce, SerdarGiriş ve Amaç: Vücudun değişik yerlerinde travma, kanser ablasyonları ve değişik faktörlere bağlı oluşan defektlerin kapatılmasında flepler plastik cerrahi uygulamalarında sıklıkla kullanılır. Geniş çaplı defektlerde kullanılacak fleplerin distalinde meydana gelen dolaşım yetmezliği gibi problemleri çözmek için literatürde oldukça fazla sayıda yayın bulunmaktadır. Yaptığımız bu çalışmada amacımız flep dolaşımı üzerine thymoquinone maddesinin etkilerini gözlemlemektir. Materyal ve Metod: Bu çalışmada ağırlıkları 200-250 gram arası olan 42 adet Norveç cinsi sıçan kullanıldı. Sıçanlar her grupta 7 sıçan olacak şekilde 6 gruba ayrıldı. 1.gruptaki sıçanlara(Shame grup.n=7) herhangi bir işlem uygulanmadı. 2.gruptaki sıçanlara (Kontrol grubu.n=7) sadece cerrahi işlem uygulandı. 3. gruptaki sıçanlara (n=7) cerrahi işlem (3*10 cm Mc Farlane modeli flep kaldırılması) öncesi 10 gün boyunca oral 2 mg/kg DMSO (dimetilsulfoksit) çözeltisi içinde sıvı hale getirilmiş TQ(thymoquinone) verildi. 4.gruptaki sıçanlara (n=7) cerrahi işlemden sonraki 10 gün boyunca DMSO içinde çözülmüş ve sıvı hale getirilmiş 2 mg/kg oral TQ verildi. 5.gruptaki sıçanlara cerrahi işlem öncesi 10 gün ve sonrasında 10 gün boyunca günlük 2 mg/kg sıvı hale getirilmiş TQ oral yolla verildi. 6.gruptaki sıçanlara cerrahi işlem öncesi ve sonrası 10 günlük periyot boyunca 10 mg/kg DMSO verildi. Çalışma bitiminde fleplerin fotoğraflanmasından sonra biyokimyasal analizler için her sıçandan 3 cc kan örneği, elektron mikroskopi, biyokimya ve histopatoloji değerlendirmeleri için biyopsiler alındı. Bulgular: Flep nekroz oranları olarak bakıldığında en az nekroz oranının grup-5 te olduğu en fazla nekroz oranının grup-2 ve 6 da olduğu gözlendi. (Grup-5;%8.42,Grup-2;%29.7,Grup-6;29.03,Grup-3;19.18,Grup-4;13.05). Bu değerler istatiksel açıdan kontrol grubuna göre anlamlıydı. Histopatolojik bulgulardan dermal ödem ve proksimal PMNL(polimorf nükleer lökosit infiltrasyonu) istatiksel olarak karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı fark izlenmedi. Ancak damarlanma artışı ve kollajen yoğunluğu TQ uygulanan gruplar lehine anlamlı olarak artmış izlendi. Elektron mikroskopi incelemelerinde mitokondri hasarının en fazla grup-2 ve grup-6 da olduğu en az grup-4 ve grup-5 gibi TQ uygulanan gruplarda olduğu gözlendi. Sonuç: TQ maddesinin flep viabilitesi üzerine olumlu etkilerinin olduğu düşünüldü. Çelişkili bulgular olmakla beraber TQ maddesinin antioksidan olmadığı, vaskülariteyi arttırdığı, nekroz oranını azalttığı gözlendi. Bu sonuçlara göre TQ maddesinin flepler üzerine olumlu etkilerinin olduğunu düşündüğümüz için plastik cerrahi uygulamalarında kullanılabileceğini düşünmekteyiz. Anahtar Kelimeler: Thymoquinone, flep viabilitesi.Other Travma Olgusunda Rastlantısal Bulgu: Bifid Median Sinir(2016) Ersöz, M Eren; Öksüz, Mustafa; Koçak, Ö. Faruk; Yüce, SerdarArticle Unutulan Bir Hastalık \"lepra\" ve Ekstremite Lezyonları(2016) Sultanoğlu, Yılmaz; Topkara, Adem; Yüce, Serdar; Koçak, Ömer Faruk; Öksüz, MustafaUnutulan bir enfeksiyöz hastalık olan Lepra; primer olarak periferik sinir ve deri lezyonlarıyla bulgu vermektedir. Nöropatik ülserler sıklıkla izlenmekte ve özellikle ekstremitelerde deformitelere neden olabilmektedir. Kronik ülser zemininde görülebilen malign tümörlerin Lepraya bağlı oluşan nöropatik ülser zemininde de görülebileceği unutulmamalıdır. Çalışmamızda, sağ el ikinci parmak volar yüzde yaklaşık altı aydır mevcut olan ve iyileşmeyen, ülsere lezyon nedeniyle başvuran 61 yaşında lepralı erkek hasta sunulmuştur. Lepra ile günümüzde sık karşılaşılmamasına rağmen, erken defekt onarımları bu hastalarda osteomyelit ve maligniteye bağlı amputasyon sekellerinin önüne geçilmesini sağlayacaktır