Browsing by Author "Çiçek, Mehmet Halil"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis A Statistical Aproach on Quranic Repitition(2007) Mamiş, Mehmet Emin; Çiçek, Mehmet HalilKur'ân-ı Kerim, Arap diliyle nâzil olmustur. Kutsal kitapların sonuncusu olan Kur'ân-ı Kerim, nâzil oldugu dönemde Arapların meshur edip ve hatiplerinin kullandıkları edebî teknik ve unsurların büyük bir çogunu kullanmakla birlikte bu metinlerin hiç birine benzemez. Bu teknik ve unsurları, mevcut edebî türlerden ayıran kendine has bir kullanım biçimi vardır. Kur'ân-ı Kerim, edip, sair, hatip ve bilginlerin tamamına meydan okuyarak bu alandaki essizligini haykırmıstır. Kendine has ilâhi bir orijinallige sahiptir. Bu durumu olusturan, Kur'ân i'câzının en önemli unsurlarından biri olan Kur'ân'ın dil ve üslûbudur. Kur'ân'ın üslûbu o dönemde kullanılan edebî tekniklerden meydana gelen bir üslûp olmasına karsın Kur'ân, söz konusu olan bu edebî unsurları beseri hiçbir gücün yetisemeyecegi bir seviyede kullanmıstır. Kur'ân'da yabancı bir dilden geçme kelime bulunup bulunmadıgı konusu öteden beri tartısılan bir konudur. Kur'ân'ın, evrensel bir dil kullanmasının dogal bir sonucu olarak baska bölgelerde yasayan insanların dillerinden Arapça'ya geçmis ve Arapçalasmıs birtakım sözcükleri kullanmıs olması, onu Arapça ile indirilmis bir kitap olmaktan çıkarmaz. Kur'ân âyetlerinin mânâları ile mânâyı olusturan kelimeler arasında hatta kelimenin mânâsı ile kelimeyi olusturan harfler arasında bile mucizevi bir ahenk vardır. Bir kelimenin yeri degistirilir ya da bir kelime eklenir veya çıkarılırsa, ya anlam bozulur, ya da eksik kalır. Çünkü bu dizilis kimsenin taklît edemeyecegi bir incelige sahiptir. 134 Lafzın azlıgı ile mânânın çoklugu, çok önde olan dil ustaları için ancak birkaç azıcık cümlede mümkün olabilmisken, bu durumu Kur'ân ifadelerinin büyük bir ekseriyetinde görmek mümkündür. `Tekrar', insanın dogası geregi dilde tabii bir olgu olarak yerini almıs, `tekrar'ın varlıgı, insanın var olmasıyla mevcuttur. Bu itibarla diger dillerde oldugu gibi Arapçada da tekrar, kullanılan bir ifade teknigidir. Kur'an-ı Kerim'de çok sayıda `tekrar'ın bulundugu bir gerçektir. Ancak bu durum Kur'an'ın fasahat ve belagatı açısından bir ifade kursuru degil, belki onun için bir güzellik ve zenginliktir. Çünkü Kur'an'ı Kerim, gereksiz sayılabilecek hiçbir `tekrar'ı yapmamıs, aksine onun tekrarları üslûbuna edebî bir üstünlük ve zenginlik katmıstır. Arastırma neticesinde, Manevi ve Lafzî (Aynî, Kısmi) Tekrar kısımlarına ait elde edilen örneklerin sayısal dökümanı söyledir: a-Manevi Tekrar; Kur'ân'da tekrarı bulunan kıssaların, tekrarsız toplam sayısı 19, tekrarlarla birlikte toplam sayıları ise 151'dir. b-Lafzî Tekrar; b.1-Aynî tekrar: Tekrarsız toplam sayısı 104; tekrarlarla birlikte toplam sayıları ise 402'dir. b.2-Kısmî tekrar: Tekrarsız toplam sayısı 150; tekrarlarla birlikte toplam sayıları ise 512'dir. Kur'ân'da kullanılan kelime ve lafızların bir kısmı birden fazla tekrar edilmis, bir kısmı da hiç tekrar edilmemistir. Bu kelimelerin tekrarsız toplam sayısı 6287, tekrarlarla birlikte toplam sayıları ise 49939'tür. Kur'ân'da sadece bir defa kullanılan ve baskasına kök olmayan kelimelerin toplam sayısı 393, baskasına kök olmadıgı halde birden fazla kullanılan kelimelerin toplam sayısı ise 273'dir. Kur'ân-ı Kerim, kelime hazinesi açısından çok fazla kelime bulundurmamakla birlikte, mânâ bakımından büyük bir hacme ve zengin bir derinlige sahiptir. Her devirde ciltlerle tefsiri yapılmıstır. Zira Kur'ân, evrensel bir kitap oldugundan içerdigi mesajlar, her devirde ve her cografyada degisen sosyal, ekonomik ve kültürel sartlarla birlikte insanların ihtiyacına cevap verebilmelidir. Bu durum ancak mânâ derinligine sahip az ve öz ifadeler kullanmakla mümkündür. Aksi 135 taktirde Kur'ân, tasınması, okunması ve anlasılması bir hayli zor olan, onlarca hatta yüzlerce ciltten olusan bir kitap olurdu.Master Thesis Şheikh Cüneyd and His Commentary Method(2008) Gündüz, Mehmet Tahir; Çiçek, Mehmet HalilBu çalışmamızda ?Haşiye ala Tefsiri'l-Kâdî li Sureti'l- Kehf? adlı eserini incelediğimiz Şeyh Cüneyd Efendi, XIX. asrın sonu ile XX. asrın ilk yarısında yaşamıştır. Medrese tahsilinin çoğunu babası Şeyh Fethullah Verkanisî'nin yanında alan Şeyh Cüneyd, Bitlis'in Hizan ilçesinin Koyunlu beldesinde doğmuştur.Şeyh Cüneyd Efendi; Tefsir, Nahiv, Fıkıh, Arap Dili ve Tasavvuf Edebiyatıyla ilgili olarak toplam altı eser yazmıştır. Ayrıca biri Arapça, ikisi Farsça olmak üzere üç tane de şiiri olup bütün eserleri elimizde mevcuttur. Bu eserler incelendiğinde onun İslamî ilimlerde bilgi ve birikim sahibi olduğu görülmektedir.Şeyh Cüneyd Efendi, genel olarak bütün ilim dünyası, özel olarak da medrese geleneğinde çok meşhur olup takdir edilen Kadı Beydavî'nin ?Envaru't-Tenzîl ve Esraru't-Te'vîl? adlı eserinin Kehf Suresi bölümüne bir haşiye yazmıştır. Bu haşiye onun Tefsir ilmindeki vukufiyetini göstermesi açısından önemlidir. Şeyh Cüneyd, bu haşiyesinde Kur'ân metnini ve tefsirin ibarelerini incelerken Lügat, Nahiv, Sarf, Belagat ve Tasavvuf ilimlerinden istifade etmiştir. Gerek duyduğu yerlerde Kur'ân lafızlarının sözlük anlamlarına, hangi kökten türediğine ve cümle içindeki konumuna temas etmektedir. Kur'ân ve tefsirin ibareleri üstünde durarak bunlardan nükteler çıkarma ve hüküm istinbat etmeye özen göstermektedir. Böylece tefsirinin önemli bir kısmını Kur 'an ve tefsirden çıkardığı kendi görüş ve tercihlerine hasrettiğini söylemek mümkündür.