Browsing by Author "Özok, Halil İbrahim"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Applying Tpack To Foster Dynamic Language Acquisition in an Esl Efl Classroom: a Systematic Review(2019) Alamleh, Emad Jamal Sh.; Özok, Halil İbrahimProblem Durumu ve Amaçlar Teknoloji gelişiminin hızla tüm alanları etkilediği 21. yüzyılda bireylerin yaşam tarzını geliştirmek için yeni kavram ve uygulamaların oluşturulması sınırsız hale gelmektedir, bunun üzerine eğitimciler ve akademisyenlerin insanlar arasında iletişimi ve işbirliğini kolaylaştırmak için web tabanlı araçları teşvik eden ortamlar geliştirmektedirler. Bu nedenle, öğretme ve öğrenme stratejilerinin, öğrenmedeki inovasyonun gelişmesine bağlı olarak değişmesi gerektiği düşünülmektedir. Mevcut gelişmelere ayak uydurabilmesinde, uygulanabilir öğretim içeriğiyle dinamik ve yaratıcı olmak öğretmenlerin temel talepleri ve gereksinimleri durumundadır. Geleneksel öğretim yöntemleri öğrencilerin ilgisini çekmede başarısız bir hal almaktadır. Bu nedenle, eğitimciler değişiklikleri kabul etmeye hazır bireyler olarak kendilerini yetiştirmeli ve aynı zamanda öğretme ve öğrenmenin daha aktif ve tamamen sürükleyici hale geldiği değişiklikleri etkili bir şekilde yönetmeye hazır olmalıdır (Jouneau – Sion and Sanchez, 2013). Bu sebepten ve teknolojiyi sınıf ortamlarına etkili bir şekilde entegre etmek için, yabancı dil öğretimini güncelleme zorunluluğu doğmuştur. Bu bağlamda, bir çerçeve olarak TPACK (teknoloji, pedagoji ve içerik bilgisi) Mishra & Koehler (2006) tarafından ortaya konmuş ve özellikle ikinci/yabancı bir dilin eğitimi verilmiş ve teknolojiyi sınıfta bütünleştirilerek kapsamlı olarak değerlendirilmiştir. Literatürde geniş yer kaplayan ve bir çok eğitimci tarafından uygulanan bu dinamik öğrenme tekniği üzerine çalışmaların bir araya getirilerek genel bir değerlendirme yapılması ve etkisinin ortaya konması amacıyla bu araştırma yapılması planlanmıştır. Bu noktada, Türkiye'de yapılan çalışmalar göz önüne alındığında ise TPACK hala yabancı bir dilinin öğretiminde gerekli odak ve araştırmadan yoksundur. Bu derleme, bu konuyu ele almak için aşağıdaki soruları sırayla incelemeyi amaçlamıştır: • Bir sınıfta etkili bir EFL (Yabancı bir Dil olarak İngilizce) / ESL (İkinci Dil olarak İngilizce) öğretimini teşvik etmek için, 'Uygulanan ilkeler, yöntemler ve faaliyetler nelerdir'? • TPACK çerçeve programı nedir? • Dinamik bir Yabancı/İkinci dil öğretimini desteklemek için EFL / ESL sınıfını yapılandırmak için TPACK çerçevesi nasıl kullanılabilir? • 2011-2019 yılları arasında TPACK uygulamasının yer aldığı aday öğretmenler üzerinde yapılan çalışmaların sonuçları nelerdir? 21. yüzyılın eğitim eğilimi, genel olarak teknolojiye eğitimin dahil edilmesine ve özellikle yabancı/ikinci dil olarak İngilizce öğretmeye ve özellikle İngilizce konuşulmayan bölgelerde yoğunlaşmaya odaklandığından, bu çalışma, literatürde daha önce yapılan çalışmaların bir arada toplanmasına odaklanmıştır. Teknolojiyi eğitime entegre etme kavramının başlangıcından bu yana, bu yoğun çalışmalardan elde edilen olumlu sonuçların toplanması amaçlanmaktadır. Bu alandaki normatifleri belirlemek için ve araştırmacıları çalışmalarını ilerletmeye yönlendirmek amacıyla bu konunun detaylı ele alınması ve sistematik bir derleme çalışması ortaya koymak amaçlanmaktadır. Program geliştiricileri ve eğitimcileri teknoloji ağırlıklı derslere devam etmeleri için izlenmesi gereken aydınlatıcı yol ve teknikler ile öğrencileri üretkenliğe yönlendirme amacıyla doğru politika ve yaklaşımları belirlemek bir başka hedef olarak belirlenmiştir. Kuramsal Çerçeve Dil, çeşitli bileşenlerden oluşur ve belirli ilkelerin bütünü olarak kabul edilir ve bu ilkelerin sınıfta dinamik dil öğrenimini teşvik etmek için kullanılması önemlidir. Brown (2002) yabancı dil öğretiminde uygulanmasına yönelik genel araştırma ilkelerini; bilişsel, duyuşsal ve dilsel ilkeler olarak önermektedir. Yabancı dil olarak İngilizce: günlük iletişim için yaygın olarak kullanılmayan ve öğretim dili olarak kullanılmayan bölgelerde ele alınır (Carter ve Numan, 2001). Bu bölgelerde İngilizce, okul sisteminde eğitim planının ve anlayışlarının temel bir yönü olarak kullanılmaz ve öğretilme şekli, dilbilgisi yoğunluklu ve sınıf dışındaki dili kullanmak için potansiyel sonuçları kısıtlanan durumlarda yabancı dil olarak ele alınır. İngilizcenin konuşulmadığı Türkiye, Orta-Doğu, Avrupa, Rusya, vb. yerlerde eğitimcilerin, 'dili günlük hayatta kullanma fırsatını ya da kullanma konusunda kendine güven duyma imkânı bulamadıkları' durumlar için geçerlidir (Carter ve Numan, 2001). İkinci dil olarak İngilizce: anadili İngilizce olan ya da ikinci bir dil olarak kullanıldığı ülkelerde, kültürlerde İngilizcenin öğretilip öğrenilmesi anlamına gelmektedir (Carter ve Numan, 2001). Bu, İngilizcenin baskın dil olduğu ülkelere seyahat eden insanların; ABD, İngiltere, Avustralya, Kanada vb. İngilizceyi ikinci dil olarak öğrenip ve kullanması anlamına gelir. En önemlisi, çevresel düzenlemelerin ve yapılanmaların, öğretilmesi yerine edinilmesi gereken bir dil olarak İngilizcenin ele alınmasıdır. TPACK: Teknolojik Pedagojik İçerik Bilgisi: İnovasyonun son zamanlarda hızla itibaren gelişmesi, inovasyona uygun alt yapının sınıflara katılmasını sağladı. Teknolojik ürünleri kullanan eğitmenler, bu ürünlerin daha aktif ve etkili kullanılması amacıyla yeni yaklaşımlar aramaktadır. Mishra ve Koehler (2006), Shulmans Pedagojik İçerik Bilgi çerçevesine bağlı bir inovasyon kombinasyon modeli önermiştir. Bu yeni yapıyı inşa etmenin amacı, 'yeni teknolojilerin sınıfın niteliğini değiştirdiği ya da bunu yapma potansiyeline sahip olduğu' şeklinde açıklanmaktadır. Mishra ve Koehler'in bakış açısına göre yenilik, konuyu öğrencinin kullanımına daha da açık hale getirecek açıklamalara, portrelere, analojilere ve gösterilere erişim sağlayabilmesini ve yine de bu yeniliğin nesneden ziyade onun tasvir ettiği ve kolaylaştırdığı şekilde öğrencileri dile maruz bırakmayı işaret etmektedir. Mishra ve Koehler'in içerik bilgisi (CK), eğitim bilgisi (PK) ve öğretici içerik bilgisi (PCK) tanımlamaları Shulmans'a benzemektedir: İçerik bilgisi, 'öğretilmesi gereken asıl konu hakkında bilgi' olarak görülmüştür. Bu tanım, öğretmenlerin, konu içeriğini derinlemesine kavramasını ve alanlar arasında öğrenme fikrini içerir; öğretici bilgiler (PK) 'öğretme ve öğrenme süreçleri ve uygulamaları ya da yöntemleri hakkında derin bilgi' olarak tanımlanmıştır. Önceki tanım, son derece temel olmasına rağmen, neyin öğretilmesi gerektiği ve nasıl eğitilmesi gerektiği konusundaki bilgilere atıfta bulunur. Ayrıca kuramcılar, öğrencilerin özniteliklerine ilişkin bilgilerin öğrencilerin geçmiş bilgilerini, öğrenme stillerini, yanlış yorumlamaları ve yanlış uygulamalarını içerdiğini ortaya koymuşlardır. Yöntem Bu çalışmada, EFL / ESL sınıfındaki TPACK uygulaması ile ilgili kaynakları araştırmak ve toplanan sonuçlara bakmak için sistematik bir derleme yöntemine gidilmiştir. Sistematik bir derleme, analiz sonuçlarını en kabul edilebilir yöntemle araştırmak amacıyla uzmanlar tarafından benzer yaklaşımla yürütülen birçok çalışmanın kapsamlı bir sentezi olarak bir araya getirilmesi olarak açıklanabilir (Kaya ve ark., 2013). Öte yandan, bilimsel bir derleme bir konunun çözümünü bulmak ve konuyla ilgili kriterlere uygun olarak sonuçları tespit etmek ve bulguları sentezlemek için tüm ilgili çalışmaları araştırmak ve bulguları sentezlemektir (Burns ve Grove, 2007; Higgins ve deneyimsiz, 2011). Sistematik gözden geçirmelerin sınıflandırılması hakkındaki en önemli düşünce, gözden geçirilecek araştırmaların belirlenmesi ve seçilmesidir. Sistematik toplama yöntemi ve bu nedenle sentez aşaması normal ve geleneksel yöntemleri içermektedir. Buna rağmen, sistematik olarak gözden geçirmelerin eleştirel olarak ele alınan yönleri de vardır. Örneğin, küçük bir ölçekte ele alınan bir çalışma ile ve daha geniş bir ölçekte bilimsel bir derlemenin toplanması, tamamen farklı sonuçlara sahip olacaktır. Veya sürekli olarak farklı kaynakları tek tek gözden geçiren iki araştırmacı sürekli aynı soruya cevap aradığında bile iki inceleme sonucunda farklı bulgular elde edebilecektir (Ata ve Urman, 2008). Kullanılan yöntem ile 2011-2018 yılları arasında yapılan çalışmalar için farklı veritabanlarına başvurulmuştur, bu çalışmada ele alınan veritabanları şunlardır: Google-Scholar, Web of Knowledge, ERIC, ERIC (Department of Education). Kullanılan anahtar kelimeler ise: 'Technological Pedagogical Content Knowledge', TPACK, TPCK; EFL; ESL; Pre-service teachers, Language Teaching', technique*, approach* Kelimeler arasında Boolean komutları olarak OR ve AND kullanılmıştır. Bulgular Çalışmanın bu bölümünde, araştırma amacına uygun olarak öncelikle detaylı şekilde TPACK uygulamasının tanımı, kriterleri ve ilkeleri ele alınmıştır. Daha sonrasında bu konu üzerinde yapılan çalışmaların bir araya getirilmesi sonucunda sistematik bir derlemeye gidilmiş ve aşağıdaki bulgular elde edilmiştir. İngilizcenin yabancı dil ve ikinci dil öğretimine yönelik yapılan çalışmalar arasında TPACK odaklı araştırmalar (2011-2018) çeşitli yönlerden ayırt edilerek belirli anahtar kelimeler ile tespit edilmiş ve gözden geçirilmiştir. Bu çalışmada, makaleleri toplamak için bir literatür taraması ve TPACK çerçevesini öğretmen eğitimi programları ile karakterize eden birkaç bildiriye ulaşılmıştır. Bu hedefe ulaşmak için, ilk olarak Google Akademik'te listelenen elli dokuz makale yer almaktaydı. Arama, çevrimiçi JSTORE, Pro-Quest, New Platform ve Taylor & Francis gibi elektronik veritabanlarında devam etti. Pro-quest'te yapılan aramada 18 makale, Taylor & Francis'dem çevrimiçi elde edilen 22 makale, JSTOR'da yer alan 12 makale aramalar sonucunda elde edildi. Toplam 111 makale alındı. Arama kriterlerinin tamamını içermesi açısında bu makaleler tek tek incelendiğinde, 51 makalenin TPACK açısından ele alındığı, Teknoloji entegrasyonunu içeren 23 makale, Öğretmen adayı anahtar kelimesini içeren 37 makale olduğu görülmüştür. Çalışma ile ilişkili detaylı taramalarda 48 makale ve bildirinin arama kriterlerinin tamamına uygunluk göstermediği, öğretmen adayları arasında yapılmayan çalışmalar çıkarıldığında ise tezde detaylı şekilde yer alan yirmi çalışmanın olduğu görülmüştür. Tartışma ve Sonuç İngilizcenin yabancı dil / ikinci dil olarak öğretimine teknolojinin entegre edilmesinin Teknolojik pedagojik ve içerik bilgisi TPACK çerçevesinin Mishra & Koehler (2006) tarafından tanıtıldığı gibi, 21. yüzyılda teşvik edilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Eğitimin pedagojik gelişimi, halen araştırmacılar ve eğitimciler için yeni bir alan olarak görülüyor. Eğitimcilerin, bir sınıf ortamında BİT kullanımına ilişkin bilgi ve yetkinlikleri, öğrenme hedeflerine ulaşmada büyük önem arz etmektedir. Sonuç olarak, 2011-2019 yılları arasında yayınlanan 100'den fazla makalenin Yabancı dil öğretim sınıfındaki TPACK başvurusunu içeren sistematik bir literatür taraması yapılmış ve makaleler incelenmiştir. Makalelerin ilgili sonuçları tezde verilmiş ve hangi yöntemleri kullandıkları ele alınmıştır. Yapılan çalışmaların gene anlamda sonuçları ele alındığında TPACK uygulamasının dil edinimde dinamik ve olumlu neticeler veren bir yere sahip olduğu görülmüştür. Öte yandan yaygınlaşması açısından bir çok eksikliğin olduğu kanısına varılmıştır. Bir yandan, İngilizce öğretimi ilkeleri, yöntemleri ve faaliyetleri TPACK ile ilgili olarak özellikle incelenmiş ve tartışılmıştır, diğer yandan öğretmen adayları arasında teknoloji entegrasyonunu ve TPACK çerçevesini incelemeye odaklanmıştır. Gözden geçirmelere dayanarak, TPACK çerçevesinin derinlemesine araştırılması gerektiği ve dinamik Yabancı Dil / İkinci Dil öğretme ve öğrenmesini teşvik eden ve aynı zamanda iyileştirme için entegre önerilere yol açan teknoloji entegrasyonunu sağlamak için TPACK'i uygulayan ek ampirik çalışmaların yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır. öğretmen eğitimi programlarında öğretmen adaylarına yönelik TPACK çerçevesinin daha detaylı şekilde aktarılması gerektiği düşünülmektedir.Master Thesis Determination of Life Satisfaction, Stress and Compassion Levels of Individuals With Special Needs Parents and Investigation in Accordance With Their Opinions (mixed Methods Research)(2022) Kancınar, Fatih; Özok, Halil İbrahimSosyal bir varlık olan insanın ilk eğitim aldığı yerin aile, ilk model aldığı kişilerin ebeveynleri olduğu gerçeğine bakıldığında; anne ve babanın içinde bulundukları sosyal, duyuşsal, bedensel, bilişsel durumun çocuklarının duyuşsal, bilişsel, sosyal ve diğer gelişim alanlarını ne derece de etkileyebileceği hakkında önemi görülebilir. Bu çalışmada özel gereksinimleri olan ebeveyne sahip bireylerin yaşam doyumları, algılanan stresleri ve merhamet düzeyleri arasındaki ilişki analiz edilerek, bu durumlarının kendi görüşleri doğrultusunda incelenmesi amaçlanarak, karma araştırma desenlerinden açıklayıcı sıralı desen kullanılmıştır. Erzurum il sınırları içerisinde ikamet eden 300 özel gereksinimli ebeveyne sahip bireye YDÖ-ASÖ-MÖ uygulanarak ve aynı katılımcılar içerisinden rastgele seçilen 50 bireyle yarı yapılandırılmış görüşme formu kapsamında çalışmanın verileri toplanmıştır. Toplanan nicel veriler, düzenlenerek SPSS İstatistik Programı aracılığıyla analizleri (t-testi, ANOVA varyans analizi, Post-hoc Analizi, Korelasyon analizi) yapılmıştır. Nitel veriler ise nicel veri sonuçlarına göre hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla, uzman görüşü ve katılımcılar tarafından anlaşılırlık onayı alındıktan sonra toplanmaya başlanmış olup elde edilen verilerin tema ve alt temaları görüşler doğrultusunda oluşturulmuştur. Çalışmanın nicel bulguları arasında yaşam doyum, stres ve merhamet arasında korelasyonel olarak negatif yönlü anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Nicel ve nitel bulgular bir arada tartışılmış olup, elde edilen bulguların birbirlerini destekleyip desteklemedikleri açıklanarak ilgili literatürle tartışılmıştır. Çalışmanın sonunda özel gereksinimli ebeveyne sahip bireyler hakkında yapılan çalışmaların az olması sebep gösterilerek konu hakkında çalışmaların yapılması gibi önerilerde bulunulmuştur. Anahtar sözcükler: özel gereksinim, yaşam doyumu, merhamet, algılanan stres, ebeveyn.Master Thesis The Effect of the Web Assisted Accurate and Speed Reading Program on the Reading Skills of Primary School Students(2022) Çelik, Rumeysa Nur; Özok, Halil İbrahimBu araştırmanın temel amacı, Web Destekli Doğru ve Hızlı Okumayı Geliştirme Programı'nın (DHOGP) ilkokul öğrencilerinin okuma becerisi üzerindeki etkisini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda araştırmada 'Öntest – Sontest Kontrol Gruplu Deneysel Model' kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, 2021 – 2022 eğitim öğretim yılının ilk yarıyılında Van ili Çaldıran ilçesindeki Atatürk İlkokulu'nda öğrenim gören 2. sınıf öğrencileri (n=40) oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında oluşturulan deney (n=20) ve kontrol (n=20) grupları yansız atama ile seçilmiştir. Bir deney ve bir kontrol grubunun yer aldığı çalışmada deney grubuna Türkçe ders programında yer alan etkinliklerin yanında Web destekli içeriklerle oluşturulmuş DHOGP uygulanırken, kontrol grubuna sadece Türkçe ders programında yer alan etkinlikler uygulanmıştır. Hazırlanan program haftada 5 ders saati olmak üzere 6 hafta boyunca uygulanmıştır. Araştırma kapsamında hazırlanan program bir web sitesi ile desteklenmiştir. Araştırmanın verileri okuma hızı ölçümleri, doğru okuma düzeyi ölçümleri ve 'Okuma Becerisi Ölçeği' aracılığıyla toplanmıştır. Veriler iki farklı metin türü üzerinden toplanmıştır. Veri toplama araçları deneysel işlemler öncesi öntest olarak, deneysel işlemler sonrası sontest olarak uygulanmıştır. Veri toplama araçlarından elde edilen verilerin çözümlemeleri SPSS paket programlarından yararlanılarak gerçekleştirilmiştir. Grupların okuma hızı, doğru okuma düzeyi ve 'Okuma Becerisi Ölçeği'nden aldıkları puanlar arasında farklılaşma olup olmadığını belirlemek amacıyla t-testi yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda deney ve kontrol grubu arasında okuma hızı, doğru okuma düzeyi ve Okuma Becerisi Ölçeği' den elde edilen puanlarda deney grubu lehine anlamlı bir fark bulunmuştur. Bu doğrultuda Web Destekli Doğru ve Hızlı Okumayı Geliştirme Programı'nın okuma becerisi üzerinde olumlu etkisinin olduğu görülmektedir. Yapılacak bir araştırmada programın okuma becerisi üzerindeki etkisi farklı sınıf düzeylerinde sınanabilir.Doctoral Thesis Effects of Acceptance and Commitment Therapy-Based Psyceducation Programs on Social Media Addiction, Psychological Flexibility, Mindfulness, and Self-Esteem(2023) Kaya, Alican; Özok, Halil İbrahimBu araştırmada Kabul ve Kararlılık (KKT) terapisi temelli psiko-eğitim programının sosyal medya bağımlılığı, psikolojik esneklik, bilinçli farkındalık ve özsaygı düzeylerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 18 yaş üstü üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada öntest, sontest, izleme testli ve kontrol gruplu 2x3'lük split-plot deneysel desen kullanılmıştır. Veri toplamak amacıyla Bergen sosyal medya bağımlılığı ölçeği (BSMBÖ), Kabul ve eylem formu (AAQ-II), Bilinçli farkındalık ölçeği (BFÖ) ve Rosenberg özsaygı ölçeği (RÖÖ) kullanılmıştır. Uygun örnekleme yöntemi kullanılarak ulaşılan 657 katılımcıdan veri toplanmıştır. Daha sonra latent profil analizi kullanılarak en yüksek sosyal medya bağımlılığı gösteren, en düşük psikolojik esneklik, bilinçli farkındalık ve özsaygı puanlarına sahip katılımcılar seçkisiz bir şekilde deney (n=20) ve kontrol (n=20) gruplarına atanmıştır. Araştırma kapsamında deney grubuna 8 oturum süren KKT yönelimli psiko-eğitim programı uygulanırken kontrol grubu ile eğitsel etkinlikleri yapılmıştır. Psiko eğitim programının uygulanmasından sonra deney ve kontrol gruplarına son test, 4 hafta sonra da izleme testi uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler Spss (versiyon 26), Jamovi ve Mplus paket programları kullanılarak analiz edilmiştir. Gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olup olmadığı tekrarlı ölçümler için Faktöriyel ANOVA kullanılarak incelenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, KKT yönelimli psiko-eğitim programının sosyal medya bağımlılığını azaltmada ve psikolojik esneklik, bilinçli farkındalık ile özsaygıyı arttırmada etkili olduğu, ayrıca etkinin kalıcı olduğu saptanmıştır. Anahtar sözcükler: Kabul ve kararlılık terapisi, sosyal medya bağımlılığı, psikolojik esneklik, bilinçli farkındalık, özsaygı.Doctoral Thesis Effects of Culturally Responsive Stress Program on Life Satisfaction, Mindfulness and Stress Levels(2018) Özok, Halil İbrahim; Tanhan, FuatStresin insan yaşamındaki yeri yadsınamaz hale geldiği için bu konu üzerine yapılan çalışmalar uzun süredir devam etmektedir. Stresle başa çıkma yollarının bireyden bireye, kültürden kültüre değişiyor olmasının yanı sıra stresin yaşanılan zaman ve koşullara göre değişkenlik gösteren farklı süreç ve belirtiler ile ortaya çıkması da, stres üzerine farklı türde çalışmaların yürütülmesine yol açmaktadır. Bu çalışma, kültüre duyarlı ve bilinçli farkındalık temelinde hazırlanan bir stres azaltma programının, bireylerin yaşam doyumu, bilinçli farkındalık ve stres düzeylerine olan etkisinin incelendiği deneysel bir çalışmadır. Araştırmada, deneysel çalışmalarda sıklıkla kullanılan ön-test, son-test kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Kullanılan 2x3'lük split-plot desende, birinci faktör işlem gruplarını (bir deney, bir kontrol); ikinci faktör ise bağımlı değişkene ilişkin ölçümleri (ön-test, son-test, izleme testi) göstermektedir. Araştırma modelinde bir bağımsız; üç bağımlı değişken bulunmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkeni 'Kültüre Duyarlı Stres Programı (KDSP)'; bağımlı değişkenleri ise yaşam doyumu, bilinçli farkındalık ve stres düzeyleridir. Çalışma, deneysel bir desen ile yürütüldüğünden evren ve örneklem çalışması yerine araştırmada 'çalışma grubu' kullanılmıştır. Çalışma grubunu, 2017/2018 akademik yılı içerisinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Erciş Meslek Yüksekokulunda eğitim gören öğrenciler oluşturmuştur. Araştırmada kullanılan 'Bilinçli Farkındalık Ölçeği', 'Yaşam Doyumu Ölçeği' ve 'Algılanan Stres Ölçeği' Erciş Meslek Yüksekokulunda öğrenim gören 331 öğrenciye uygulanmıştır. Geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan ölçeklerden elde edilen sonuçlara göre, bilinçli farkındalık ve yaşam doyumu düzeyleri düşük, stres düzeyleri yüksek olan 40 öğrenci seçilmiştir. Bu öğrenciler seçkisiz olarak deney ve kontrol gruplarına atanmıştır. Deney grubuna KDSP içeriğinde yer alan teknikler sekiz oturum süresince uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Hazırlanan programın dikkate alınan üç değişken üzerinde etkili olduğunu ortaya koyan bulgular elde edilmiştir. Bilinçli farkındalık düzeylerinde deney grubunun ön-test puan ortalamaları x̄=39,85 iken, son-test puan ortalamaları x̄=76,10 düzeyine yükselmiştir. İzleme testinde ise deney grubunun puan ortalamaları x̄=72,60 olarak bulunmuştur. Ortalamalara bakıldığında, katılımcıların bilinçli farkındalık puan düzeylerinde artış olduğu ve izleme testi sonuçlarına göre kalıcılığının devam ettiği görülmektedir. Bu bulgular, programın bilinçli farkındalık düzeyleri üzerinde etkili olduğunu göstermektedir. Literatür araştırmaları sonucunda ise bu bulguların desteklendiği görülmektedir. Yaşam doyumu puanlarına göre, deney grubu katılımcılarının ön-testten aldıkları puan ortalaması x̄=9,95 iken, son-test puan ortalamaları x̄=19,20 düzeyine kadar yükselmiştir. İzleme testi açısından deney grubunun aldığı ortalama puan ise x̄=18,85'tir. Bu bulgular göz önüne alındığında, hazırlanan programın yaşam doyumu puanlarını arttırdığını ve yapılan tutum değişikliklerinin kalıcılığını desteklediğini söylemek mümkündür. Son olarak ise stres değişkenine bakıldığında deney grubunun ön-test ölçümlerinden aldığı ortalama puan x̄=23,70; son testten aldığı ortalama puan x̄=8,30 olmuştur. İzleme testinden ise deney grubunun aldığı ortalama puan x̄=8,80 olarak gerçekleşmiştir. Bu bulgular hazırlanan programın algılanan stres puanları üzerinde etkili olduğu ve katılımcıların puanlarını düşürdüğü görülmektedir. Elde edilen puan düşüşlerinin izleme testi ile devam ettirildiğini söylemek mümkündür. Yapılan analizler sonucunda, üç değişken açısından da ortalama farklarının gruplar arasında anlamlı farklılıklar gösterdiği bulunmuştur. KDSP'nin üç değişken üzerinde de etkili ve kalıcı olduğu bulgular sonucunda ortaya konmuştur.Article İdeal Turizm Okulu Yöneticisinin Nitelikleri: Bir Repgrid İncelemesi(2024) Yetkin, Yasemin; Kancınar, Fatih; Özok, Halil İbrahimOkul yöneticisi, bir kurumun başarısında ve özellikle turizm gibi pratik kısımları da içeren bazı alanlarda süreçlerin yürütülmesinde en önemli rollerden birine sahiptir. Bu başarı ve etkili yönetim için okul yöneticisinin sahip olması gereken bazı nitelikler vardır. Bu çalışmanın amacı öğretmenlerin bilişsel yapılarını incelemek ve turizmde çalışan yöneticinin sahip olması gereken nitelikleri ortaya koymaktır. Nitel araştırma desenlerine göre hazırlanan çalışmada Repertory Grid Tekniği kullanılmıştır. Çalışma grubunu turizm okullarında görev yapan ve en az 6 farklı yöneticinin yanında görev yapan 40 öğretmen oluşturmuştur. Araştırma sonucunda dürüstlük (η=8, %20,0), (2) adaletlilik (η=6, %15,0), (3) kişisel özellik; duygusal zeka; duyarlılık (η=5, %12,5) en önemli niteliklerdir. Bu sonuçlar dikkate alındığında ideal okul yöneticilerinin bu niteliklere dikkat etmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Turizm okulu yöneticilerinin seçiminde bu niteliklere dikkat edilmesi önemli bir öneridir.Master Thesis Investigation of Personal Characteristics, Social Media Addiction, Academic Procrastination, Perceived Stress and Sleep Levels of High School Students(2023) Kaya, Tuğba; Özok, Halil İbrahimBu araştırmanın amacı Lise öğrencilerinin kişisel özellikleri, sosyal medya bağımlılığı, akademik erteleme, algılanan stres ve uyku düzeylerinin incelenmesidir. İlişkisel tarama modeli ile yürütülen bu çalışmada çalışma grubunu 719 kız ve 327 erkek öğrenci olmak üzere toplam 1046 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmaya katılan öğrencilere Bilgilendirilmiş Onam Formu, Demografik Bilgi Formu, Sosyal Medya Bağımlılık Ölçeği, Akademik Erteleme Ölçeği, Algılanan Stres Ölçeği ve PUKİ Uyku Kalite İndeksi uygulanmıştır. Verilerin analizinde, IBM SPSS 22.00 ve SPSS Prosess Macro (v.4.2) programları kullanılmış olup bağımsız örneklem t testi, tek yönlü Anova, Pearson korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda, araştırma kapsamında ele alınan kişisel bilgilere yönelik değişkenlerin anlamlı farklılıklara sahip olduğu gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, sosyal medya bağımlılığı, akademik erteleme, algılanan stres ve uyku düzeyleri arasında pozitif yönlü ve anlamlı ilişkiler bulgulanmıştır. Sosyal medya bağımlılığı ile uyku düzeyleri arasında pozitif yönlü ve anlamlı ilişkiler bulgulanmıştır. Sosyal medya bağımlılık düzeyi ile uyku süresi alt boyutu arasında negatif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Lise öğrencileri arasında yapılan çalışmada, kız öğrencilerin sosyal medya bağımlılık düzeyleri yüksekken, erkek öğrencilerde akademik erteleme eğilimi daha yüksek olarak bulunmuştur. Kız öğrencilerin algıladıkları stres düzeyi, baş etme puanları, uyku kalitesi ve uyku bozuklukları puanları erkek öğrencilere kıyasla anlamlı derecede yüksek çıkmıştır. Sosyal medya bağımlılığı ile algılanan stres arasında pozitif, uyku süresi ile negatif bir ilişki bulunmuştur. 12.sınıf öğrencilerinde akademik erteleme davranışı diğer sınıf düzeylerine göre daha yüksek, 11. sınıf öğrencilerinde ise algılanan stres, uyku süresi ve uyku bozuklukları daha yüksek olarak ortaya çıkmıştır. Evde kalan öğrencilerde stres düzeyi yüksek bulunmuştur. Düşük başarı düzeyine sahip öğrencilerin sosyal medya bağımlılığı, akademik erteleme, algılanan stres düzeyi ve uyku kalitesi açısından diğer öğrencilere kıyasla farklılık gösterdiği bulgulanmıştır. Baba eğitim seviyesi ile sosyal medya bağımlılığı ve akademik erteleme arasında ilişki bulunmuştur. Sosyal medya bağımlılığı ile öznel uyku kalitesi, uyku bozukluğu, uyku ilacı kullanımı, alışılmış uyku etkinliği ve gündüz işlev bozukluğu gibi alt . iii faktörlerde pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte, sosyal medya bağımlılığı ile uyku süresi arasında negatif yönlü ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Aracı model analizleri sonucunda, stres, uyku ve uyku bozuklukları değişkenlerinin, sosyal medya bağımlılığı ile akademik erteleme ilişkisinde aracı etkiye sahip oldukları görülmektedir. Sosyal medya bağımlılığı ile akademik erteleme arasındaki ilişkide algılanan stres, uyku değişkenlerinin aracılık rolünü inceleyen bu araştırmada, ayrıca algılanan stres ve uyku bozuklukları alt boyutunun da aracılık role sahip olduğu ortaya konmuştur. Elde edilen sonuçlar, ilgili literatüre katkı sağlama potansiyeline sahip olsa da daha detaylı araştırmalarla desteklenebilir.Master Thesis Investigation of Social Media Addiction Tendencies in Terms of Obsessive Selfie Behavior and Social Appearance Anxiety Variables(2023) Dinçer, Ramazan Ender; Özok, Halil İbrahimBedensel görünümün ve buna ilişkin tutumların kadın-erkek, genç-yaşlı hemen her kitle tarafından önemsendiği; yaşam biçimlerinin bu hedef çerçevesinde şekillendiği ve bireylerin bedensel görünümlerine yönelik ciddi anlamda maddi yatırımlar yaptıkları, sürekli büyüyen kozmetik, estetik ve fitness sektöründen anlaşılmaktadır. Toplumun her demografisinde az çok bireylerin gündemini işgal eden sosyal görünüş kaygısı, onları bu kaygının etkilerini azaltacak çözümlere yöneltmektedir. Bu çözümlerin belki de en pratik ve masrafsız olanı ise sanal dünyada kendini göstermektedir. Sosyal görünüşüyle alakalı sorun yaşayan bireylerin gerçek kimliklerini gizleyebildikleri, sanal profiller kurgulayabildikleri ve sayısız efekt ve görsel düzenleme araçlarıyla manipüle ettikleri özçekimleriyle kendilerine yer bulabildkileri bir ortam haline gelmiştir, sosyal medya. Sosyal medya kullanımının dünya genelinde giderek yaygınlaşması ve insanların sosyal hayatlarını yeniden şekillendirmesi, sosyal hayatın önemli bir unsuru olan sosyal medyanın problemli kullanımı ile buna neden olan etkenlerin araştırılması, sosyal bilimler alanının önemli bir misyonu haline gelmiştir. Bu misyon doğtultusunda bu çalışma, sosyal görünüş kaygısı ile bunun doğal bir sonucu olarak görülen takıntılı özçekim davranışı değişkenlerinin birbirleri arasındaki ve sosyal medya bağımlılığı arasındaki ilişkilerini değerlendirmiş; sosyal görünüş kaygısı ve takıntılı özçekim davranışının bireylerin problemli sosyal medya kullanımını pozitif yönde etkileyebileceğini, dolayısıyla daha yüksek sosyal görünüş kaygısının, özçekim davranışı aracılığıyla daha fazla problemli sosyal medya kullanımına yol açacağı hipotezini araştırmıştır. Ayrıca, cinsiyete bağlı olası farklılıklar göz önüne alındığında ve literatürdeki önceki bulgulara göre, özçekim pratiğinin, sosyal görünüş kaygısının ve sosyal medya kulanımının altında yatan beklentilerin, kadınlarla erkekler arasında ne tür yönelim farklılıkları olşuturduğu araştırmanın konusu olmuştur. Bununla birlikte kullanıcıların sosyal görünüş kaygısı, takıntılı özçekim davranışı ve sosyal medya bağımlılığı düzeylerinin en sık kullandıkları sosyal medya uygulamasına göre anlamlı değişimler gösterip göstermediği de bu çalışmayla ortaya konmuştur. Çalışmanın konusu olan davranış yönelimlerini ölçmek amacıyla Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeği, Takıntılı Özçekim Davranışı Ölçeği, BERGEN Sosyal Medya Bağımlılığı Ölçeği ve kişisel bilgi formundan oluşan anket formu online ortamda 18 – 62 yaş arası sosyal medya kullanıcılarından oluşan çalışma grubuna (n= 502) uygulanmış ve elde edilen veriler IBM SPSS programı ile Hayes tarafından geliştirilen Process Makro uygulaması aracılığıyla analiz edilmiştir. Analizler sonucunda elde edilen veriler, kadınlarla erkeklerin Sosyal Görünüş Kaygısı Ölçeğinden, Takıntılı Özçekim Davranışı Ölçeğinden ve BERGEN Sosyal Medya Bağımlılığı ölçeğinden aldıkları puanlarda istatistiksel olarak anlamlı farklar olmadığını göstermiştir (p > .05). Bununla birlikte sosyal medya bağımlılığı ve takıntılı özçekim davranışı düzeylerinin en sık kullanılan sosyal medya uygulamasına göre anlamlı farklılıklar gösterdiği (p < .05); sosyal görünüş kaygısının ise anlamlı bir farklılık göstermediği (p= .184) yapılan analizler sonucunda ortaya konmuştur. Yapılan regresyon analizleri sonucunda ise sosyal görünüş kaygısının, hem sosyal medya bağımlılığını hem de takıntılı özçekim davranışını istatistiksel olarak pozitif yönde anlamlı bir şekilde yordadığını göstermiştir (p < .001). Aracılık modeline uygun olarak yapılan analizler sonucunda takıntılı özçekim (selfitis) davranışıyla buna ait tüm alt faktörlerin (sosyal uyum, özgüven, duygudurum değişikliği, ilgi çekmeye çalışma, sosyal rekabet, çevre geliştirme), sosyal görünüş kaygısı ile sosyal medya bağımlılığı arasında anlamlı bir şekilde aracılık rolünde olduğu sonucuna ulaşılmıştır (p < .001). Sonuç olarak bu çalışmanın ortaya koyduğu bulgular, sosyal görünüş kaygısı yüksek olan ve beden imajlarını sunma noktasında daha fazla motivasyona sahip olan bireylerin, bu ihtiyaçlarını yoğun özçekimler aracılığıyla sosyal medyada aktif olarak göstermeleri nedeniyle sosyal medya bağımlılığı risklerinin yüksek olduğunu göstermektedir.Master Thesis An Investigation of the Relationship Betweenuniversity Students 'wellness, Personal Development Initiativeand Attitude Toward the Future(2021) Öcal, Esra; Özok, Halil İbrahimBu araştırmanın temel amacı,üniversite öğrencilerinin iyilik hali,kişisel gelişim yönelimi ve geleceğe yönelik tutumları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Nicel veri ve nitel verinin birlikte kullanıldığı karma araştırma yöntemlerinden açıklayıcı desen kullanılmıştır. Araştırmanın evreni Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde öğrenim gören öğrencilerdir. Nicel araştırma örneklemi tıp, diş hekimliği, eğitim fakültesi ve meslek yüksek okulunda öğrenim gören 450 öğrenci; nitel araştırmanın çalışma grubu aynı üniversitede öğrenim gören 30 öğrenciden oluşmakta. Veri toplama araçları olarak nicel çalışma için Kişisel Bilgi Formu, İyilik Hali Yıldızı Ölçeği, Kişisel Gelişim Yönelimi Ölçeği- II ve Geleceğe Yönelik Tutum Ölçeği; nitel çalışma için Görüşme Formu kullanılmıştır. Nicel verilerin analizinde SPSS 22 Paket Programıyla betimsel istatistik, ANOVA, t-test, Pearson korelasyon analiz yöntemleri kullanılmıştır. Nitel veriler ise içerik ve betimsel analiz yöntemleriyle değerlendirilmiştir. Bu çalışma sonucunda nicel ve nitel veriler birbirini desteklemiştir. Araştırmada genel iyilik hali, kişisel gelişim yönelimi ve geleceğe olumlu yönelim arasında yüksek düzeyde korelasyon olduğu saptanmıştır. Üniversite öğrencilerinin iyilik halinin artırılması,kişisel gelişim yönelimlerinin desteklenmesi ve geleceğe yönelik tutumlarının iyileştirilmesine yönelik çalışma, program, modellerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.Article Üniversite Öğrencilerinde Memnuniyet Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması(2022) Özok, Halil İbrahim; Kayrı, Murat; Tanhan, FuatNitelikli bir eğitim hem kendisinden beklenen amaçları gerçekleştirmesine hem de bu hizmetten yararlananların memnuniyet düzeyine bağlıdır. Yükseköğretim kurumları açısından sunulan hizmetin niteliğinin belirlenmesinde öğrenci memnuniyetinin belirlenmesi önemli bir yer tutmaktadır. Bu bağlamda, üniversite öğrencilerinin memnuniyet düzeylerini ölçülmesinde kullanılabilecek bir ölçme aracının geliştirilmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda “Üniversite Öğrencilerinde Memnuniyet Ölçeği”nin (Ü-ÖMÖ) 1569 kişi üzerinden Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA), 1337 kişi üzerinden ise Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) yapılmıştır. Yapılan AFA sonucunda, varyansın %58,219 açıklandığı 40 maddeden oluşan dört faktörlü (i. Üniversitenin Sosyal, Kültürel ve Fiziki İmkânları, ii. Eğitim Görülen Programın Olanakları, iii. Üniversite Hizmet Alanı ve iv. Üniversite Algısı) bir yapı elde edilmiştir. Nihai ölçek formunda bulunan 40 maddeye ilişkin Cronbach alfa (α) iç tutarlık katsayısı .94 olarak bulunmuştur. DFA sonucunda elde edilen yapı doğrulanmıştır. Sonuç olarak, “Üniversite Öğrencilerinde Memnuniyet Ölçeği”nin (Ü-ÖMÖ) üniversite öğrencilerinin memnuniyetlerini geçerli ve güvenilir şekilde ölçebilen bir ölçme aracı olduğu tespit edilmiştir.