Browsing by Author "Şen, Özgür Genç"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Specialist Thesis The Effect of Irrigation With Sodium Hypochlorite Enhanced by Twodifferent Methods on Postoperative Pain(2023) Karadak, Numan; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, kök kanal irrigasyonunda sodyum hipoklorit (NaOCl) solusyonunun sürfaktan ilave edilmiş veya edilmemiş formlarının geleneksel iğne irrigasyonu ve pasif ultrasonik aktivasyon ile uygulanmasının postoperatif ağrı üzerindeki etkisinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya nekrotik pulpalı mandibular molar dişlere sahip 120 hasta dahil edilmiştir. Hastalar, kullanılacak solüsyon tipi ve irrigasyon prosedürüne göre rastgele 4 gruba ayrılmıştır: Grup 1: NaOCI+Geleneksel İğne İrrigasyonu, Grup 2: Sürfaktanlı NaOCI+Geleneksel İğne İrrigasyonu, Grup 3: NaOCI+Pasif Ultrasonik Aktivasyon, Grup 4: Sürfaktanlı NaOCI+ Pasif Ultrasonik Aktivasyon. Hastaların kök kanal tedavileri tek seansta ve lateral kondensasyon tekniği kullanılarak tamamlanmıştır. Postoperatif ağrı yoğunluğu, kök kanal tedavisini takiben 6, 24, 48, 72. saatler ve 7. günde, 11 seviyeli sayısal derecelendirme ölçeği (NRS) kullanılarak ölçülmüştür. Ayrıca var ise ağrı kesici kullanım adeti kaydedilmiştir. Ağrı skorları bakımından grupları karşılaştırmada; Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Grup içinde, zaman dilimlerini karşılaştırmada ise Friedman testi kullanılmıştır. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemede Ki-kare testi kullanılmıştır. Aynı irrigasyon yöntemi ve aynı zaman diliminde sürfaktanlı NaOCI ile sürfaktansız NaOCI solüsyonları arasında postoperatif ağrı açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır (p0.05). Aynı solüsyon ve aynı zaman diliminde geleneksel iğne irrigasyonu ile pasif ultrasonik aktivasyon yöntemleri arasında postoperatif ağrı açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır (p0.05). Aynı solüsyon ve aynı aktivasyon tekniği kullanıldığında postoperatif ağrının değerlendirildiği zaman dilimleri arasında anlamlı fark bulunmuştur (p0.05). En yüksek ağrı düzeyi 6.ve 24. saatlerde görülürken, 48.saatten itibaren tüm gruplarda ağrı tamamen sıfırlanmıştır. Sonuç olarak, bu çalışmanın sınırlılıkları dahilinde, nekrotik pulpalı dişlerde sürfaktanlı ve sürfaktansız NaOCI'nin geleneksel iğne irrigasyonu ve pasif ultrasonik aktivasyonu ile uygulanmasının, kök kanal tedavisi sonrası oluşan ağrı üzerinde önemli bir etkisi olmadığı ve tüm gruplarda ağrının ilk günden sonra kaybolduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Postoperatif ağrı, Sodyum hipoklorit, Sürfaktan, Geleneksel iğne irrigasyonu, Pasif ultrasonik aktivasyonSpecialist Thesis The Effectiveness of Three Different Irrigant Activation Methods in Removal of Enterococcus Feacalis From Root Canals(2019) Erdemir, Ali; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, kanal içi Enterococcus faecalis'in (E faecalis) azaltılmasında, geleneksel iğne irrigasyonu ve üç farklı irrigan aktivasyon yöntemiyle yapılan final irrigasyonların karşılaştırılmasıdır. Çekilmiş küçük azı dişlerinin kök kanalları döner enstrümanlar kullanılarak hazırlandı. Biyomekanik şekillendirme esnasında, her eğe değişiminden sonra sodyum hipoklorit (NaOCl) ile irrigasyon yapıldı. Etilendiamintetraasetik asit (EDTA) ve NaOCl'nin ardışık kullanımıyla smear tabakanın uzaklaştırıldı. Kök kanal preparasyonunun tamamlanmasını takiben, kök kanalları E faecalis ile kontamine edildi ve üç hafta süreyle inkübasyona bırakıldı. Örnekler, uygulanacak son yıkama işlemine göre, herbirinde 15'er diş olacak şekilde rastgele 4 deney grubuna ayrıldı: 1. grup, iğne ile geleneksel irrigasyon; 2. grup, pasif ultrasonik irrigasyon (PUI); 3. grup, XP-endo Finisher aktivasyon; 4. grup, lazerle aktive irrigasyon (LAI).Total irrigasyon süresi ve kullanılan irrigan hacmi tüm gruplarda sabit tutuldu. Final irrigasyon işlemlerinden önce ve sonra alınan bakteri örnekleri kültüre edildi, koloni sayımı yapıldı ve azalma yüzdeleri hesaplandı. İstatistiksel değerlendirmeler için Kruskal-Wallis ve Dunnet testleri kullanıldı. Bulgular, tüm gruplarda bakteri oranlarında istatistiksel olarak oldukça önemli bir azalma olduğunu gösterdi. Tüm aktivasyon yöntemleri geleneksel iğne irrigasyonuna göre istatistiksel olarak daha etkili bulundu. LAI, daha çok negatif örnekle sonuçlanmasına rağmen PUI ile arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. LAI, XP-endo Finisher'a göre de istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha etkili bulunurken, PUI ve XP-endo Finisher arasında istatistiksel olarak önemli bir fark bulunamadı. Bu çalışma koşullarında, E. feacalis kolonileri üzerinde en yüksek azaltma etkisini LAI ve PUI grupları gösterdi. LAI'nin daha çok sayıda negatif örnekle sonuçlanmış olması göz önüne alındığında, bu yöntem kök kanal dezenfeksiyonunun geliştirilmesinde bir alternatif olarak görülebilir.Article Endodontide Çalışma Boyu Belirleme Yöntemleri(2018) Erdemir, Ali; Şen, Özgür GençÇalışma boyunun doğru belirlenmesi, başarılı endodontiktedavinin en önemli basamaklarından biridir. Çalışma boyu,koronalde belirlenen bir referans noktasından apikalde kanaltedavisi işlemlerinin sonlandırılacağı sınıra kadar devam edenmesafe olarak tanımlanır. Genel olarak, minör apikal foramen,bu tedavi işlemlerinin bitirileceği son nokta olarak kabul görmektedir. Kök kanal uzunluğunun belirlenmesinde; parmakhassasiyeti, radyografik incelemeler, dijital görüntülemeyöntemleri, kağıt koni yöntemi, elektronik yöntem ve bu yöntemlerin farklı kombinasyonları kullanılabilmektedir. Bu derlemenin amacı, çalışma boyu belirleme yöntemlerinin çalışmaprensipleri, avantajları, dezavantajları ve teknik gelişimleriningözden geçirilmesidir.Specialist Thesis Evaluate the Technical Quality of Root Canal Fillings Performed by Preclinical Undergraduate Dental Students(2022) Aksan, Mehmet; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi klinik öncesi lisans öğrencilerinin yapmış olduğu kök kanal dolgularının teknik kalitesinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya fakültenin preklinik öğrencileri tarafından çekilmiş dişlere yapılmış olan 1050 adet kök kanal dolgusu dahil edildi. Kök kanal dolgularının incelenmesinde sabit açılardan çekilen dijital periapikal röntgenler kullanıldı. Tedavi kalitesi Endodonti Anabilim Dalı'nın iki yüksek lisans öğrencisi tarafından kök kanal dolgusunun uzunluğu, homojenliği ve konikliği kriter alınarak değerlendirildi. Her kritere belirli bir skor (0, 1 veya 2) atandı, veriler kaydedildi ve istatistiksel olarak değerlendirildi. İki incelemecinin uyumunu karşılaştırmak için Kappa testi ve kök kanal dolgu kalitelerinin orantısal değerlerini karşılaştırmak için Z testi kullanıldı. 1050 kanal dolgulu dişin %65,9'unun (692) yeterli teknik kaliteye sahip olduğu ve alt premolar dişlerin kök kanal dolgu kalitesi oranının en yüksek olduğu belirlendi. Kanal sayısı arttıkça kanal dolgu kalitesinin düştüğü ve alt azı diş grubunun kanal dolgu kalitesi açısından en düşük değere sahip olduğu görüldü. Sonuç olarak, preklinik öğrencileri tarafından yapılan kanal dolgularının çoğunluğunun yeterli kalitede olduğu belirlendi. Öğrencilerin azı dişlerinde de diğer diş grupları gibi başarılı tedaviler yapabilmeleri için klinik öncesi eğitimde çok köklü dişlerin tedavisine daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Anahtar Kelimeler: Diş Hekimliği Öğrencisi, Eğitim, Endodonti, Kök Kanal Tedavisi, PreklinikSpecialist Thesis Evaluation of Pulp Tissue Dissolving Efficiency of Sodium and Calcium Hypochlorite Solutions Activated by Different Methods(2022) Öztürk, Öznur; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, sodyum ve kalsiyum hipoklorit solüsyonlarının, geleneksel iğne irigasyonu ve iki farklı irrigan aktivasyon yöntemiyle kullanıldıklarında pulpa dokusunu çözme kapasitelerinin karşılaştırılmasıdır. Çalışmada 108 sığır kesici dişine standart dentin kaviteleri açıldı. İrrigasyon solüsyonları ve aktivasyon işlemlerine göre, her birinde 12'şer örnek olacak şekilde dişler rastgele 9 gruba ayrıldı: 1, 2 ve 3. gruplarda NaOCL solusyonu sırasıyla geleneksel iğne, pasif ultrasonik (PUI) ve lazer aktive irrigasyon (LAI) ile birlikte uygulandı. 4, 5 ve 6. gruplarda sırasıyla aynı irrigasyon teknikleri Ca(OCl)2 kullanılarak yapıldı. 7, 8 ve 9. gruplarda ise aynı sıra ve tekniklerle distile su kullanıldı ve bu gruplar kontrol olarak işlev gördü. Ağırlıkları işlem öncesi tartılmış olan pulpa dokusu örnekleri, dentin kavitelerine yerleştirilerek yukarıdaki irrigasyon işlemleri yapıldı. Uygulama sonrası çıkarılan pulpa doku örnekleri kurutuldu ve tekrar tartıldı. Son ağırlıklar ilk ağırlıklardan çıkarılarak her bir örneğin işlem sonrasındaki ağırlık kaybı hesaplandı. İstatistiksel değerlendirmeler için İki Faktörlü (Faktöriyel) Varyans Analizi ve Duncan çoklu karşılaştırma testleri kullanıldı. Bulgular, NaOCI ve Ca(OCI)2 solüsyonlarının doku çözme etkinlikleri arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Her iki solusyon distile suya göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha etkili bulundu. Aktivasyon uygulanan gruplar (LAI ve PUI ), geleneksel iğne grubundan anlamlı düzeyde daha fazla miktarda pulpa doku çözünmesi sağladı. LAI grubunun, PUI grubuna göre anlamlı düzeyde daha etkili olduğu belirlendi. Distile su uygulanan grupların hiç birinde pulpa doku çözünmesi gözlenmedi. Bu çalışmanın sınırlamaları dahilinde, NaOCI ve Ca(OCI)2 solüsyonlarının pulpa dokusunu çözme kapasitelerinin benzer olduğu ve aktivasyon uygulanmasıyla her iki solusyonun da etkinliklerinin arttırılabileceği sonucuna ulaşıldı. Anahtar Kelimeler: Sodyum hipoklorit, Kalsiyum hipoklorit, Lazerle aktive irrigasyon, Pasif ultrasonik irrigasyon, Pulpa doku çözünmesiSpecialist Thesis Evaluation of the Dentin Tubule Penetrations of Two Different Sodium Hypochlorite Solutions Activated by Different Irrigation Methods(2022) Korkmaz, Selin Ecem; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, sürfaktanlı (S-NaOCl) veya sürfaktansız (NaOCl) sodyum hipoklorit solüsyonlarının geleneksel iğne, sonik ve ultrasonik irrigasyon yöntemleriyle uygulanmasının dentin tübül penetrasyonuna etkisinin değerlendirilmesidir. Çekilmiş 56 adet tek köklü insan dişinin kronları uzaklaştırıldı. Kök kanallarına kemomekanik preparasyon yapılmasının ardından örnekler %10'luk bakır sülfat ve %1'lik rubeanik asit solüsyonu ile boyandı. Dişler final irrigasyon prosedürüne göre, her birinde 8 diş olacak şekilde rastgele yedi gruba ayrıldı: Grup 1: Kontrol grubu, Grup 2: Geleneksel iğne + NaOCl, Grup 3: Sonik + NaOCl, Grup4: Ultrasonik + NaOCl, Grup 5: Geleneksel iğne + S-NaOCl, Grup 6 Sonik + S-NaOCl ve Grup7: Ultrasonik + S-NaOCl. İrrigasyon prosedüründen sonra kök kanalı açığa çıkacak şekilde kökler dikey olarak iki eşit parçaya ayrıldı. Her bir parça stereomikroskoba bağlı dijital kamera ile fotoğraflandı. Solüsyonun dentin tübüllerine penetrasyonu Image J programında ölçüldü. Verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesinde İki Faktörlü Varyans analizi ve çoklu karşılaştırmalar için Duncan testi kullanıldı. Bulgular, sürfaktanlı NaOCl ile sürfaktansız NaOCl arasında dentin tübüllerine penetrasyon açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığını gösterdi. Koronal üçlüde, sonik ve ultrasonik aktivasyon yöntemleri geleneksel iğne ile irrigasyona göre dentin tübül penetrasyonu açısından istatistiksel olarak anlamlı derecede daha etkili bulundu. Orta üçlüde, sürfaktansız NaOCl grubunda sonik teknik aktivasyonsuz yönteme göre istatistiksel olarak daha etkili bulunurken, ultrasonik ve geleneksel yöntem arasında istatistiksel bir fark bulunamadı. Ultrasonik yöntem sürfaktanlı NaOCl ile birlikte kullanıldığında, geleneksel yöntemden anlamlı düzeyde daha iyi penetrasyon gösterdi. Kullanılan solusyon türünden bağımsız olarak sonik ile ultrasonik uygulamaların etkinliklerinin her bölgede istatistiksel olarak benzer olduğu görüldü. Sonuç olarak, irrigasyon aktivasyon yöntemleri genel olarak irrigasyon solüsyonlarının dentin tübül penetrasyonuna olumlu katkı sağlamıştır. NaOCl'ye sürfaktan ilavesi hiçbir aktivasyon grubunun değerlerinde önemli bir fark yaratmasa da penetrasyon derinliklerini bir dereceye kadar artırmıştır. Anahtar kelime: İrrigasyon aktivasyon yöntemleri, Sürfaktan, Kök kanal tedavisi, PenetrasyonSpecialist Thesis Evaluation of the Effect of Different Activation Techniques on Intracoronal Bleaching and Dentin Microhardness(2021) Kırlı, Melike Çakır; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı, walking bleaching tekniğine ilave olarak sonik, ultrasonik ve lazer yöntemleri ile aktivasyon yapılmasının intrakoronal beyazlatmada ek etkinlik sağlayıp sağlamadığının değerlendirilmesi ve kullanılan bu yöntemlerin dentin mikrosertliği üzerine etkisinin araştırılmasıdır. 80 adet çekilmiş tek köklü insan alt kesici dişi, koyun kanı ile yapay olarak renklendirildi. Dişler rastgele 4 deney grubu ve bir kontrol grubuna ayrıldı (n=16). Bir deney grubuna %35'lik hidrojen peroksit ile 'Walking Bleaching (WB)' yöntemi aktivasyonsuz olarak uygulandı. Diğer deney gruplarında ise Walking Bleaching'e ek olarak sonik, pasif ultrasonik veya Er,Cr:YSGG lazer yöntemlerinden birisi ile aktivasyon uygulandı. Sonuç olarak gruplar şu şekilde oluşturuldu: Grup 1: Kontrol grubu (beyazlatma yapılmayan grup). Grup 2: Aktivasyonsuz WB. Grup 3: WB + Sonik Aktivasyon. Grup 4: WB + Pasif Ultrasonik Aktivasyon. Grup 5: WB + Lazer Aktivasyon. Renk tespiti, renklendirme sonrası ve beyazlatmanın 1., 3. ve 7. günlerinde spektrofotometre ile CIE L*a*b parametreleri kullanarak yapıldı. Renk ölçümlerinin tamamlanmasından sonra, pulpa odasının ortasından kesilen dişlerin dentin mikrosertlik değerleri ölçüldü. İstatistiksel değerlendirmede varyans analizi (ANOVA) ve Duncan çoklu karşılaştırma testleri kullanıldı. Bulgular, tüm deney gruplarında kontrol grubuna göre anlamlı ölçüde daha fazla beyazlatma elde edildiğini gösterdi. Deney grupları kendi aralarında karşılaştırıldığında ise beyazlama miktarları arasında anlamlı fark saptanmadı. Beyazlatma işlemleri sonrası ölçülen dentin mikrosertlik değerleri açısından kontrol grubu ve deney grupları arasında anlamlı fark bulunmadı. Bu çalışmanın sınırlılıkları altında, devital renklenmiş dişlerin beyazlatılmasında 'walking bleaching' tekniğinin herhangi bir ek aktivasyon yöntemi kullanılmadan da etkili ve güvenli bir şekilde kullanılabileceği sonucuna varılmıştırSpecialist Thesis Evaluation of the Time-Dependent Chemical Alterations in Sodium Hypochlorite Solution Waited During the Treatment Period(2024) Güven, Elif Baştuğ; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasının amacı endodontide en sık kullanılan sodyum hipoklorit (NaOCl) solüsyonunun farklı sürelerle açıkta bekletilmesinin pH, aktif klor miktarı ve yüzey gerilim değerleri üzerindeki etkisinin değerlendirilmesidir. Her bir grup için 10 adet şeffaf kap içerisine 20'şer ml taze NaOCl koyuldu. 1. Grupta solüsyon bekletilmeden ölçümler yapıldı (kontrol grubu), ikinci ve üçüncü gruplarda ise NaOCl solüsyonları sırasıyla 1 ve 2 saat sürelerle açıkta bekletildikten sonra aynı ölçümler yapıldı. Tüm gruplarda pH ölçümleri için dijital pH ölçüm cihazı, yüzey gerilim ölçümleri için Traube stalogmometresi ve aktif klor içeriklerinin belirlenmesi için iyodometrik titrasyon kullanıldı. Verilerin istatistiksel analizinde, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve çoklu karşılaştırmalar için Duncan testlerinden faydalanıldı. Solüsyonların pH değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu gözlendi (p0.05). Bir saat ve iki saat bekletilen solüsyonların pH değerlerinin taze solüsyonunkinden anlamlı düzeyde düşük olduğu; yine iki saat bekletilen solüsyonun pH'ının bir saat bekletilene göre önemli düzeyde düşmüş olduğu belirlendi (p0.05). Yüzey gerilimi değerleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı. Gruplar aktif klor miktarları açısından değerlendirildiğinde, taze örneklerle bir saat bekletilen örnekler arasında fark görülmezken (p0.05), iki saat bekletilen örneklerdeki aktif klor miktarının hem taze hem de bir saatlik örneğe göre anlamlı düzeyde artmış olduğu belirlendi (p0.05). Bu çalışma koşullarında, NaOCl solüsyonunun bekleme süresi arttıkça pH değerinin düştüğü, aktif klor miktarının arttığı, yüzey geriliminin ise değişmediği sonucuna ulaşıldı. Anahtar kelimeler: Aktif klor, İyodometrik titrasyon, pH, Sodyum hipoklorit, Traube stalogmometresi, Yüzey gerilimiArticle Hplc Analysis of Monomers Eluted From Self-Adhesive Resin Cements(2016) Arısu, Hacer Deniz; Eskitaşcıoğlu, Gürcan; Ömürlü, Hüma; Şen, Özgür Genç; Dalkılıc, Evrim EliguzelogluAMAÇ: Bu çalışmanın amacı, Light Emitting Diode (LED) veya halojen ışık kaynaklarıyla sertleştirilmiş iki kendin-den bağlanabilen rezin simanın artık monomer salımını belirlemektir.GEREÇ VE YÖNTEM: Clearfil SA (grup A, n = 48) ve BisCem (grup B, n = 48) simanlar plastik kalıplara yerleştirildi. Her grup kendi içinde ikiye ayrıldı. Grup A1 ve B1'deki örnekler LED, grup A2 ve B2'deki örnekler halojen ışık kaynaklarıyla polimerize edildi. Distile suda tutulan örneklerden salınan trietilen glikol-dimetakrilat (TEGDMA) ve bisfenol A glisidilmetakrilat (Bis-GMA) bileşikleri, 1 saat ve 24 saat enkübasyon sonrasında yüksek performanslı likit kromotografisi (HPLC) ile incelendi. İstatistiksel değerlendirmeler için faktöriyel deneysel dizayn ve t tes-tleri kullanıldı.BULGULAR: Kendinden bağlanabilen rezin simanlar LED ışık kaynaklarıyla sertleştirildiğinde daha fazla Bis-GMA ve TEGDMA monomeri saldılar (p<0.05). Zaman periyodları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05). Clearfil SA siman BisCem'den daha fazla Bis-GMA saldı (p<0.05); BisCem ise Clearfil SA'dan daha fazla TEGDMA saldı (p<0.05).SONUÇ: Bu çalışmanın bulguları, kendinden bağlanabilen rezinsimanlardansalınanBis-GMAveTEGDMA miktarlarının ışık kaynağı ve rezin simanın tipinden etkilendiğini göstermiştir.Doctoral Thesis Rejenerasyon Tedavisinde Kullanılan Son Yıkama Solusyonlarının Diş Renklenmesi Üzerine Etkisi(2022) Saed, Yousef M. K.; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasında, rejeneratif endodontik tedavi sırasında kullanılabilecek farklı final irrigasyon solüsyonlarının kan veya PRF iskeleleri ile birlikte uygulanmalarının diş renklenmesi üzerindeki etkileri değerlendirildi. Çalışmada seksen tek köklü diş kullanıldı. Diş örneklerinin hazırlanmasını takiben kök kanallarına kalsiyum hidroksit pansuman yerleştirildi ve dişler üç hafta süreyle 37 C°'de inkübe edildi. Kalsiyum hidroksit uzaklaştırıldıktan sonra, örnekler final irigasyon maddelerine göre rastgele dört gruba (n = 20) ayrıldı. 1. grupta NaOCl, 2. grupta EDTA, 3. grupta MTAD ve 4. grupta Qmix solusyonlarıyla kanal içi yıkamalar yapıldı. Daha sonra her gruptaki örneklerin yarısına iskele olarak kan, diğer yarısına PRF uygulandı. Dişler 37 °C'de üç ay süreyle inkübe edildi. Renk ölçümleri, tedavi öncesi, tedaviden bir ve üç ay sonra olmak üzere üç farklı zaman diliminde yapıldı ve veriler kaydedildi. İstatistiksel değerlendirmeler için İki-Yönlü ANOVA ve Duncan testleri kullanıldı. Bir ve üçüncü ay ölçümlerinde, tüm iriganların renklenmeye sebep olduğu görüldü. Kan kullanılan gruplar arasında hem 1. ay hem de 3. ay değerlendirmelerinde istatistiksel fark bulunamadı (p > 0,05). PRF gruplarında ise her iki zaman diliminde NaOCl ve EDTA grupları arasında istatistiksel olarak önemli fark yokken (p > 0,05), MTAD ve Qmix'in neden olduğu renklenme diğer irriganlardan önemli ölçüde yüksek bulundu (p < 0,05). Bu çalışmanın sınırlamaları altında, estetik açıdan bakıldığında, Qmix ve MTAD'ın RET'te kullanılması uygun görünmemektedir. Minimal renklenme etkileri düşünüldüğünde; NaOCl, kan veya PRF ile kullanım için ilk tercih olabilir. Anahtar Kelimeler: Rejenerasyon, Diş Renklenmesi, Yıkama, Kan, PRF.Article Renklenmiş Kanal Tedavili Dört Farklı Olgununbeyazlatma Tedavisi ile Estetiklerinin Yeniden Kazandırılması(2021) Kirli, Melike Cakir; Şen, Özgür GençDevital dişlerde renklenme, estetik açıdan önemli bir problemoluşturmaktadır. Çoğunlukla ön dişlerde görülen bu renklenmenin se bebi endodontik tedavi, travma ve pulpa nekrozu gibi çeşitli etkenler dir. Beyazlatma tedavisi protetik uygulamalara göre daha konservatifbir yaklaşımdır. Dişlerinde renklenme şikâyetiyle kliniğimize başvu ran 4 olgunun, beyazlatma tedavi öncesi ve sonrası fotoğrafları kulla nılarak tedavi aşamaları anlatılmıştır. Olgu 1 ve olgu 4’ün yetersiz kanaltedavileri yenilenmiş, ardından intrakoronal beyazlatma tedavisi uygu lanmıştır. Olgu 2 ve olgu 3 de kanal tedavisi yenilenmesine gerek gö rülmemiş ve sadece intrakoronal beyazlatma tedavisi uygulanmıştır.Bütün olgularda, “walking bleaching” tekniği kullanılarak başarılı es tetik sonuçlar elde edilmiştir.Doctoral Thesis Taşkin Prepare Edilmiş Kök Kanallarinda Farkli İrigasyon Uçlarinin Apikalden Taşan Solusyon Miktarina Etkisi(2023) Al-qassab, Safa Hazım Yahya; Şen, Özgür GençBu tez çalışmasnda, sağlam ve bozulmuş apikal konstriksiyonları olan dişlerde farklı tipte irigasyon iğnelerinin apikalden ekstrüde irigasyon miktarına etkisini değerlendirmeyi amaçlanmıştır. Kırk mandibular dişin apikal foramenleri dental operasyon mikroskobu altında belirlendi ve örnekler iki gruba ayrıldı (n=20). Gruplardan biri apikal foramenin 0,5 mm altından, diğeri ise apikal foramenin 0,5 mm ilerisinden taşkın olarak enstrümante edildi. Son irigasyon işlemlerinde dört farklı iğne kullanıldı: tek taraflı havalandırmalı kapalı uçlu iğne, çift taraflı havalandırmalı kapalı iğne, açık uçlu iğne ve yandan havalandırmalı plastik iğne (Trunatomy). Tüm numuneler, randomize çapraz tasarım kullanılarak tüm iğne tipleri ile ayrı ayrı irrige edildi. Taşan solusyonlar, irigasyon prosedürlerinden önce tartılmış olan çiçek köpüğü yerleştirilmiş plastik kaplarda toplandı. Taşan solüsyon miktarları, kapların başlangıç ağırlıklarının son ağırlıklarından çıkarılmasıyla hesaplandı. İstatistiksel değerlendirmeler için Tekrarlanan İki Yönlü ANOVA ve Tukey post-hoc testleri kullanıldı. Taşkın enstrümantasyon yapılan gruplarda, kullanılan iğnelerden bağımsız olarak, tüm iğne grupları sağlam apikal foramene sahip dişlere göre önemli ölçüde daha fazla irrigan ekstrüzyonuyla sonuçlandı. Sağlam apikal daralmaya sahip irigasyon gruplarında ekstrüzyon miktarı çift delikli kapalı uçlu iğnede en az, açık uçlu iğne grubunda en fazlaydı. Taşkın enstrümantasyon yapılmış gruplarda, en az tek taraflı delikli iğnede, en fazla ise açık uçlu iğnede ekstrüzyon gözlendi. Bu çalışmanın sınırlamaları altında, taşkın enstrümantasyon yapılmış dişlerdeki irigasyon işlemleri için yandan tek delikli kapalı uçlu iğnenin kullanımı önerilebilir.Article Waveone ve Waveone Gold ile Şekillendirilmiş Kanallarda Sisteme Özel Guta-perka Konların Uyumunun Karşılaştırılması(2019) Şen, Özgür Genç; Kaya, MelihGiriş ve Amaç: Tek kon guta-perkanın kanal preparasyonu ileiyi uyum göstermesi, kök kanal dolgusunun tıkama etkinliğiaçısından büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı,WaveOne (WO) ve WaveOne Gold (WOG) ile şekillendirilenve bu sistemlere özel üretilmiş guta-perka (GP) kullanılarakdoldurulan kanallardaki guta-perka (GP) oranlarının belirlenmesidir.Gereç ve Yöntem: Otuz adet çekilmiş tek köklü insan dişi kullanıldı.Diş kronları elmas frezlerle uzaklaştırıldı ve kök kanalboyları belirlendi. On beş dişin preparasyonu WO Primary eğeile yapılıp, WO Primary tek konlarla dolduruldu. Kalan 15 dişinpreparasyonu için WOG Primary eğe, doldurulması içinseWOG Primary tek konlar kullanıldı. Kökler apekse 3, 5, 8 mmmesafelerden kesildi ve büyütme altında fotoğraflandı. GP iledoldurulmuş alanların yüzdesi, Imaje J programında hesaplandı.İstatistiksel analizler için bağımsız t testi ve Mann-WhitneyU testleri kullanıldı.Bulgular: İki grup arasında, 8 mm seviyesinde anlamlı farkbulundu (p<0,05). WOG grubunda GP ile dolu alanların yüzdesininanlamlı düzeyde yüksek olduğu belirlendi. Grup içikarşılaştırmalar, her iki grupta da üç seviyedeki guta perkayüzdeleri arasında önemli istatistiksel fark bulunamadığınıgösterdi (p>0,05).Sonuç: Bu çalışma koşullarında WOG kökün koronal üçlü seviyesindeWO'a göre daha iyi tıkama sağlamıştır.