1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Akdemir, Zülküf"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 6 of 6
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Arka Çapraz Bağ Ganglion Kisti: Olgu Sunumu
    (2020) Karabacak, Süleyman; Akdenız, Hüseyın; Akdemir, Zülküf
    Ganglion kistleri, jel kıvamında, visköz, sarımsı renktesıvı içeren kistik lezyonlardır. Ganglion kistlerinin kesinetyolojisi bilinmemektedir. Sıklıkla el, el bileği veayaklarda görülürler. Dizin intra-artiküler ganglion kistinadirdir ve arka çapraz bağdan kaynaklanan kistler önçapraz bağ kistlerine göre daha az görülür. Bu yazıda,arka çapraz bağ ganglion kisti saptadığımız bir hastanınmanyetik rezonans görüntüleme bulgularını sunmayıamaçladık
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Bilateral Alt Ekstremite Ameli: Olgu Sunumu
    (2021) Arslan, Harun; Akdemir, Zülküf; Ozen, Ozkan; Akdenız, Hüseyın
    Ameli bir ekstremitenin tamamen olmaması anlamına gelir. Bu anomali izole olabileceği gibi multipl konjenital anomalilerin bir parçası olarak da bulunabilir. Ender görülen ve genellikle etyolojisi saptanamayan bir durumdur. Antenatal dönemde 24. gebelik haftasında bilateral alt ekstremite amelisi tespit edilen bir vakanın sunulması amaçlanmıştır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Duodenal Lipom: Bilgisayarlı Tomografi Bulguları
    (2019) Akdemir, Zülküf; Arslan, Harun; Toprak, Nurşen; Akdenız, Hüseyın
    Duodenal lipomlar, gastrointestinal sistemin iyi huylutümörleri olup, literatürde sınırlı vaka bildirileri vardır.En sık yerleşim yeri kolondur (% 64), bunu incebağırsak (% 26), duodenum (% 4), mide (% 3) ve yemekborusu (% 2) izlemektedir. Duodenumda, lipomlarçoğunlukla ikinci kısımda görülme eğilimindedir ve ensık submukozal düzlemde bulunur, fakat aynı zamandasubserozal olabilir ve sapsız veya pedinküllü olabilir.Çoğunlukla asemptomatiktirler ancak daha büyükolanlar karın ağrısı, bağırsak tıkanması veya kanamayaneden olabilir. Endoskopi ve modern görüntülemetekniklerindeki son gelişmeler nedeniyle, daha fazlavaka teşhis ve tedavi edilmektedir. BilgisayarlıTomografi (BT) tanı için ilk tercihtir. Tedavi hastanındurumuna, tümörün büyüklüğüne ve lokalizasyonunabağlıdır. Bu çalışmada, son altı aydır yemek sonrasıdevam eden üst karın dolgunluğu ve mide ekşimesi ilebaşvuran ve duodenal lipom tanısı alan bir hastanın BTbulguları sunulmaktadır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Gergin Omurilik Sendromu ve Tip I Ayrık Omurilik Malformasyonu Birlikteliği
    (2021) Ozen, Ozkan; Akdemir, Zülküf; Arslan, Harun; Akdenız, Hüseyın; Yokuş, Adem
    Gergin omurilik sendromu; doğumsal veya edinsel nedenlerle omuriliğin gerilmesi sonucu ortaya çıkan ilerleyici nörolojik, ürolojik ve ortopedik fonksiyon kayıplarıyla karakterize bir hastalık grubudur. Nadiren, başlangıçta asemptomatik olup ciddi nörolojik sekel ilerleyen dönemlerde ortaya çıkabilir. Lumbosakral hipertrikoz ve kapiller hemanjiyomlar, dermal sinüs traktları, orta hatta cilt altı lipomları, lumbosakral cilt ekleri gibi cilt bulgularının dikkate alınması, belirtilerin olmadığı dönemde gergin omurilik sendromunun tanınmasını sağlayan ipuçları olabilir. Ayrık omurilik malformasyonları; çocukluk çağında görülen okkült spinal disrafizmin ender bir formudur. Ayrık omurilik malformasyonları tek veya çift dural kılıf içerisinde, omuriliğin iki ayrı yarıdan oluştuğu konjenital anomaliyi tanımlar. Asemptomatik kalabileceği gibi nörolojik, ürolojik ve ortopedik yakınmalara neden olabilir. Bu problemlerin gelişmesinin önlenebilmesi malformasyonun erken teşhis ve tedavisine bağlıdır. Bu çalışmada, hastanemize lumbosakral bölgede aşırı kıllanma şikayeti ile başvuran 3 yaşındaki kız çocukta saptadığımız Gergin omurilik sendromu ve Tip 1 Ayrık omurilik malformasyonunun Manyetik Rezonans Görüntüleme bulgularını sunmayı amaçladık.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Plunging Ranula: Olgu Sunumu
    (2020) Karabacak, Süleyman; Akdemir, Zülküf; Arslan, Harun; Yokuş, Adem; Akdenız, Hüseyın
    Ranulalar sublingual gland’dan gelişen mukusekstravazasyon kistleri olup basit veya plunging olaraksınıflandırılırlar. Mylohyoid kasla sınırlı alanda görülenvakalar basit ranula adını alırken, mylohyoid kasıgeçerek submandibüler mesafe ve komşu bölgelereuzanması plunging ranula veya servikal ranula olarakisimlendilir. Plunging ranulanın tedavisinde ilk seçenekcerrahi eksizyonudur. Basit eksizyon, marsüpiyalizasyonve intraoral veya servikal yaklaşımla ranula vesublingual gland eksizyonu gibi çeşitli cerrahivaryasyonlar bulunmaktadır. Tedaviye rağmen hastalarınbir kısmında rekürrens görülmekte ve daha büyüklezyonlar ortaya çıkabilmektedir. Bu yazıda, plungingranula tanısı koyduğumuz hastanın magnetik rezonansgörüntüleme (MRG) bulgularını ve servikal yaklaşım ilesublingual gland ve ranulanın total eksizyonunu sunup,tartışmayı amaçladık.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Specialist Thesis
    The Comparison of Endoscopy and or Biopsy Results With Gastric Antropylor Wall Thickening Measurements on Ct Images
    (2014) Akdemir, Zülküf; Yavuz, Alpaslan
    Giriş ve Amaç: Endoskopi(gastroskopi) ve/veya biyopsisi yapılan hastaların tüm abdomen BT görüntülerinde ölçülen antropilor cidar kalınlık artışlarının benign ve malign patolojiler açısından ayırımını yapabilecek bir eşik değer bulmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Çalışmaya 18-84 yaşları arasında (72 erkek, 46 kadın ortalama yaş: 49.47 ± 15,3) toplam 118 hasta alındı. Çalışmamızda tüm hastaların endoskopi(gastroskopi) sonuçları mevcut iken bu hastaların 73'ünde biopsi yapılmıştır. Hastalar endoskopi sonuçlarına göre normal, antral gastrit, antral erozyon ve antrum kanseri olmak üzere 4 grupta değerlendirildi. Biyopsi yapılan 73 hasta ise patolojik değerlendirme sonuçlarına göre kronik gastrit, hafif-orta-şiddetli aktif kronik gastrit ve kanser olmak üzere 5 grupta incelendi. Ayrıca patolojik incelemede 17 kanser hastası dışında kalan 56 benign bulguya sahip hastada H.pylori açısından değerlendirilme yapılmıştır. Hastaların tümünde radyoloji departmanınca daha önce protokolü belirlenmiş İV ve oral kontrast uygulamalı üst ve alt abdominal tomografi tetkikleri mevcuttu. Hastalar ortalama 12 saatlik açlık sonrası tetkike alındı. Hastalara tetkikten önce 1 saat içerisinde 1000-1500 ml suyu (kontrastsız) 10 dakikada bir 2 bardak (200-300ml) içerek tüketmeleri söylendi. Son 2 bardak çekimden hemen önce içirilip inceleme sırasında midenin dolu olması sağlandı. BT görüntüleri 16 dedektörlü çok kesitli bilgisayarlı tomografi cihazı ile elde edildi. Daha sonra hastalara otomatik bir enjektör aracılığı ile önkol veninden 100 mL iyonize olmayan intravenöz kontrast madde 3 mL/saniye hızında uygulandı. Kontrast madde verilmeye başladıktan 70 saniye sonra hastanın nefesi tutturularak diyafragma üzerinden başlayarak simfizis pubis düzeyine kadar kesitler elde edildi. Sürekli değişkenler bakımından grupları karşılaştırmada Tek yönlü Varyans analizi yapılmıştır. Varyans analizini takiben farklı grupları belirlemede Duncan testi kullanılmıştır. Kategorik değişkenler arasındaki ilişkileri belirlemede ise Ki-kare testi kullanılmıştır. Ayrıca, malign ve benign patolojileri ayırmada cidar kalınlığı için kesim değerini belirlemede ROC analizi yapılmıştır. Sonuç: Tüm hastalarda endoskopi sonuçlarına göre normal ve antral erozyon grupları arasında cidar farkı istatistik olarak anlamlı iken antral gastrit ile bu gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır(p=0,001).. Cidar farkı her ne kadar istatistik olarak anlamlı çıkmış olsa dahi hasta popülasyonun az olması ve biyopsi endoskopi ilişkisinin istatistiksel olarak anlamlı çıkmaması nedeniyle BT' de cidar kalınlığı bakımından ayrımının yapılamayacağını düşünmekteyiz. H.pylori pozitif hastalarda antral gastrit ve antral erozyon grupları arasında cidar farkı istatistik olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,001). Antral gastrit ve antral erozyon arasında cidar kalınlığı bakımından saptanan istatistik farklılık, antral erozyon olgularının az olması ve biyopsi sonuçlarına göre her iki grup arasında anlamlı bir ilişki bulunamadığından BT' de cidar kalınlığı bakımından ayrımının yapılamayacağını düşünmekteyiz. Malign ve benign natürlü antral kalınlaşmalar için kesim değeri 11,9 mm olarak alınması durumunda; gerçek pozitif değer (duyarlılık): %100 ve gerçek negatif değer (spesifite): %98 olarak bulunmuştur. Tartışma: BT' de sadece antropilor cidar kalınlığı ölçümü ile benign ve malign patolojiler ayrılabilmektedir. Fakat optimal bir kesim değeri için çok sayıda, geniş kapsamlı hasta popülasyonlarında çalışmaya ihtiyaç vardır. Ayrıca benign patoloji alt gruplarında saptadığımız cidar farklılıklarının klinik kullanımda yer edinebilmesi için endoskopi ve biyopsi incelemelerinin standardize edilmesi ve geniş kapsamlı hasta popülâsyonlarında çalışmaların yapılması gerekmektedir. Çalışmamızda cidar kalınlığı için kesim değeri 11,9 mm olarak alındığında mide kanserli olgular ile benign patolojik durumlar arasında istatistik olarak anlamlı fark bulunmuştur