Browsing by Author "Alkan, İsmail"
Now showing 1 - 18 of 18
- Results Per Page
- Sort Options
Article Ağrı ve Postoperatif Analjezi(2003) Baydas, Burhanettin; Alkan, İsmailBu derlemede, ağrının fizyolojisi, ağrıyı oluşturan etmenler ve ağrının iletimi ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra ağrıya farmakolojik yaklaşımlar ve anestetik kullanımı konularına yer verilmiştir. Bu bilgiler ışığı altında yeterli düzeyde bir postoperalif aneljezi sağlamak için olguya göre uygun analjezik kullanılmasının önemi ve gerekliliği üzerinde durulmuştur.Master Thesis An Experimental Comparative Study Using Gambee and Modified Gambee Sutures of Small Intestinal Anastomoses and Enterectomies in Rabbits and Dogs(2007) Karabulut, Alev; Alkan, İsmailÇalısmanın amacı, barsak lezyonlarında alternatif bir yöntem olarak Gambee ve Modifiye Gambee dikisinin avantaj ve dezavantajlarını ortaya koymaktır. Bu çalısma değisik yas, kilo ve cinsiyette toplam on iki köpek ile on Yeni Zelanda tavsanı üzerinde gerçeklestirildi. Olgular xylazine premedikasyonundan sonra, ketamine 20 mg/kg (köpek), 40 mg/kg (tavsan) dozunda im uygulandı. Köpeklere operasyondan yirmi gün önce ivermectine 1 ml, sc enjekte edildi. Enteretomi ve enterektomiden sonra her iki dikis yöntemi de uygulandı. Sonuç olarak küçük hayvanlarda Gambee ve Modifiye Gambee dikisinin sızıntı, barsak çapında daralma ve yapısmaya neden olmadığı anlasıldı. Çalısma sırasında köpeklerden biri kanlı ishal sonucu öldü. Anahtar sözcükler: Gambee ve Modifiye Gambee DikisiArticle Bir Buzağıda Rastlanan Atresia Ani Et Recti Ve Coccigeal Agenesis (Perosomus Elumbus) Olgusu(1998) Şındak, Nihat; Aslan, Logman; Alkan, İsmail; Gençcelep, MusaDefekasyon yapamıyor şikayetiyle Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine getirilen 2 günlük erkek bir buzağıda Perosomus elumbus olgusuna rastlandı. Buzağıda atresia ani et rektinin yanı sıra kuyruk yoktu. Klinik muayenede hayvanın genel durumununda dışkılayamamanın haricinde önemli bir komplikasyona rastlanmadı. Yapılan şirurjikal girişimde sol fossa paralumbalisten rektuma ulaşılarak rektum sol açlık çukurluğundan bölge derisine tespit edildi (Anus preaternaturalis).Article Bir Danada Rastlanan Özefagus Divertikulumu Olgusunun Sağaltımı(1998) Akgül, Yakup; Aslan, Logman; Alkan, İsmail; Şındak, NihatVeteriner Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesine 11.06.1998 tarihinde \"Yem yemiyor, yedikten hemen sonra kusuyor, zayıflıyor\" şikayetiyle getirilen 1 yaşında Holstein ırkı erkek bir danada klinik muayene sonucunda aşırı kaşeksi ve dehidrasyonla birlikte metabolik asidoz saptandı. Radyografide hastada özefagus divertikulumu olduğu tespit edildi. Olgu 3 gün boyunca antibiyotik ve iv. sıvı (%1.3'lük sodyum bikarbonat, isolyte, Dextrose, Macrodex, % 0.9'luk NaCl) tedavisinden sonra operasyona alınarak bölgedeki fazla oluşumlar kama tarzında alınıp erozyonlar dikildi. Bölge temizlendikten sonra 1 numara ipek ile Schmieden ve üzerine uygulanan lembert dikişleriyle özefagus kapatılarak, 5 gün süreyle iv. sıvı uygulamasına devam edildi. Bu süre içinde oral gıda verilmedi. İzleyen süreçte hasta 1 hafta boyunca lapayla beslenerek normal gıdaya geçildi ve taburcu edildi.Article Bir Köpekte Leyomiyosarkom Olgusu(2001) Yüksel, Hayati; Atasoy, Nazmi; Yener, Zabid; Alkan, İsmailBu raporda 3 yaşlı, erkek, melez bir köpeğin sırt bölgesinde görülen leyomiyosarkom olgusu tanımlanmaktadır. Tümör makroskobik olarak 8x3x3 cm boyutlarında soliter, subkutan yerleşimli ve grimtirak-beyaz renkte olup lobüllü bir yapıya sahipti. Mikroskobik incelemelerde tümör bol sitoplazmalı, küt uçlu ve sentral çekirdekli anaplastik hücrelerden oluşmuştu. İmmunohistokimyasal olarak araştırılan düz kas aktin, desmin, vimentin ve S-100 proteini tümör markerlerinden sadece vimentin pozitif bulundu.Article Bir Montafon İnekte Sekum Dilatasyonu ve Dislokasyonu(2009) Karasu, Abdullah; Düz, Erkan; Aslan, Logman; Akgül, Yakup; Alkan, İsmail; Yavuz, EdaBu makalede 5 yaşlı Montafon bir inekte karşılaşılan sekum dilatasyon ve dislokasyonunun operatif sağaltımı ve sonuçları sunulmuştur. Ani iştahsızlık, süt veriminde gerileme ve gaita miktarında azalma şikayeti ile kliniğimize getirilen olguda gerekli fiziksel muayenelerin ardından sekum dilatasyonu ve dislokasyonu tanısı konularak operasyona karar verildi. Sekumun, ileo-ceacecolic bölgesinde tesbit edilen sekumun dilatasyonu ve torsiyonuna neden olduğu anlaşılan fitobezoar uzaklaştırıldı. Gerekli postopertif bakım yapılarak hayvan 20 gün izlendi ve herhangi bir komplikasyon şekillenmeksizin hayvanın iyileştiği gözlendi..Other Buzağılarda Göbek Lezyonları(1996) Bakır, Bahtiyar; Atasoy, Nazmi; Alkan, İsmail; Belge, AliBu çalışmada, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine 1.1.1992 - 31.12.1995 tarihleri arasında getirilen buzağılarda saptanan göbek lezyonlarının toplu bir değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Adı geçen dört yılık süre içerisinde toplam 112 göbek lezyonu saptanmıştır. Bunların içerisinde en fazla karşılaşılan göbek lezyonunun 45 olgu ile omphalitis olduğu ; bunları hernia umbilicalis (30 olgu), hernia umbilicalis + omphalitis (16 olgu), göbek apsesi (12 olgu), omphaloarterophlebourachitis (5 olgu) ve urachus fistülü (4 olgu) olgularının takip ettiği gözlenmiştir. Buzağıların ırklara göre dağılımı, Holstein (33 olgu), Yerli ve Melez (30 olgu), Montofon (26 olgu) ve Simmental (23 olgu) olarak tespit edilmiştir. Buzağıların 66'sı erkek, 46'sı dişi olarak belirlenmiştir. Lezyonların 86'sı 0 - 3 ay; 20'si 3 - 6 ay ve 6'sı 6 ay ve daha yukarı yaş gruplarında gözlenmiştir. Sonuç olarak, 1992 ve 1995 yılları içerisinde kliniğe gelen tüm hastaların % 15.2'sinin buzağı hastalıkları, buzağı hastalıklarının da. % 58.63'ünün göbek lezyonları olduğu anlaşılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; süt inekçiliğinin gelişimine parelel olarak kliniklere gelen hasta buzağı sayısında da bir artış dikkati çekmiştir. Keza, kültür ırkı sığırların bölgeye adaptasyonda problem gösterdikleri; yetersiz doğum hijyeni ve bakım, kolostrumun verilmemesine ilişkin olarak göbek lezyonlarının gözlendiği anlaşılmıştır.Doctoral Thesis Comparison of the Effects of Medetomidine Hydrocloride-Ketamine Hydrochloride Anesthesia and Atipamezole Hydrocloride Used for Early Awakening From Anesthesia on Oxidative Stress Parameters in Rats(2023) Yurderi, Özlem Gizey; Alkan, İsmailBu çalışmanın amacı cerrahi müdahalelerde anestezi uygulamaları ve anestezi sonrası antisedan uygulamasının, oksidatif stres parametrelerinde oluşturduğu değişiklikleri karşılaştırmaktır. Bu amaçla çalışmada 24 Adet Wistor Albino ırkı erkek rat kullanıldı. Ratlar rastgele 3 gruba ayrıldı. 1. grupta bulunan 8 adet rat kontrol grubunu oluşturdu ve bu gruptaki ratlara herhangi bir uygulama yapılmadı. 2. grupta bulunan 8 adet rata Medetomidin HCI-Ketamin HCI kombinasyonu uygulandı. 3. grupta bulunan 8 adet rata ise Medatomidin HCl-Ketamin HCl ile anestezi sonrasında Atipamezol HCI uygulandı. Oksidatif stres parametrelerimin ölçümü için ratlardan EDTA içeren tüplere kan örnekleri alındı. 1. gruptaki kontrol grubundaki ratlara herahngi bir anestezik madde verilmeden vena coccygealisten kan örneği alındı. İkinci grupta olan ratlardan anestezi uygulama sonrasında ve üçüncü gruptaki ratlarda ise anestezik madde uygulaması sonrasında antisedan uygulamasını takiben kan örnekleri alındı. Alınan kanlardan oksidatif stres parametreleri (8-OHdG, MDA, protein oksidasyonu; GPX, GST, SOD, CAT) incelendi. Sonuç olarak bu çalışma ile; Atipamezol HCl uygulanan grupta oksidatif stres varlığı, kendiliğinden uyanan gruba göre daha az saptanmıştır. Postoperatif dönemde, Atipamezol HCL uygulanmasının hastalarda, oksidatif stresle daha az karşılaşılacağı gözlemlenerek, Atipemazol HCI'ün veteriner hekimliğinde hayvan refahı açısından güvenle kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.Doctoral Thesis Investigation of the Effects of Medical Ozone on the Treatment of Experimentally Induced Corneal Alkali Burns in Rabbits(2018) Kuşcu, Yağmur; Alkan, İsmailÇalışmada tavşanlarda sodyum hidroksitle (NaOH) deneysel olarak oluşturulan kornea alkali yanıkların sağaltımında medikal ozonun farklı uygulama şekillerinin korneal iyileşme üzerine olan etkinliğinin klinik ve histopatolojik olarak incelenmesi amaçlandı. Bu amaçla araştırmada toplam 32 adet Yeni Zelanda ırkı erkek tavşan kullanıldı. Deneklerin sadece sağ gözlerinin sentral korneasına 1 N NaOH emdirilmiş 6 mm çaplı filtre kağıdı 1 dk süre ile uygulandı. Deneklerin hiç birinde diğer oküler yapılar alkali ajandan etkilenmedi. Tavşanlar rastgele dört gruba ayrıldı. Alkali ajan oluşturulduğu gün 1. gün kabul edildi. Sağaltıma alkali yanık oluşturulduktan hemen sonra başlanıldı. Birinci grup (K) kontrol grubu olarak bırakıldı. Bu gruba medikal ozon uygulaması yapılmadı. İkinci gruba (M), üçer (3) gün aralıklarla subkonjuktival ozonlanmış kan uygulandı. Üçüncü gruba (S), üçer (3) gün aralıklarla subkonjuktival medikal ozon uygulaması yapıldı. Dördüncü gruba (O), üçer (3) gün aralıklarla major otohemoterapi uygulandı. Klinik değerlendirme amacıyla, korneada alkali yanık oluşturulduktan sonraki 1, 3, 7, 14 ve 21. günlerde (günün sabah saatlerinde), schirmer gözyaşı testi, korneal opasite (bulanıklık) değerlendirilmesi ve korneal erozyon alanının ölçümü yapıldı. 21. günün sonunda sakrifiye edilen tavşanların bulbus oculi ekstirpasyonu yapılarak, doku örnekleri alınıp % 10' luk formol solüsyonunda tespit edildi. Klinik değerlendirmeler neticesinde, epitelyal iyileşme açısından M grubu istatistiksel açıdan en iyi grup olurken, bunu S grubu ve ardından O grubu takip etti. Herhangi bir sağaltımın uygulanmadığı K grubu iyileşme açısından en zayıf grup olarak belirlendi. Gruplar arasından reepitelizasyon açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardı. Çalışmada sağaltım grupları ile kontrol grubu arasında opasite açısından istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. 21. günün sonunda M grubu opasifikasyonu diğer gruplara göre bir miktar daha küçüktü. Sonuç olarak histopatolojik bulguların klinik bulgularla uyum gösterdiği ortaya çıktı. Elde edilen klinik, istatistiksel ve histopatolojik bulgular ışığında; korneal alkali yanığında medikal ozon sağaltımının farklı uygulama tekniklerinin, kontrol grubuna kıyasla oluşan komplikasyonları büyük oranda giderdiği ve korneal reepitelizasyonu hızlandırdığı görüldü. Anahtar Kelimeler: Kornea Alkali Yanığı, Medikal Ozon, TavşanArticle Köpeklerde Oluşturulan Üçüncü Derece Termal Yanıklarda, Sağlatım Amacıyla Kullanılan Antioksidan Kan Gazları ve Bazı Hematolojik Parametreler(1998) Karaca, Mehmet; Alkan, İsmail; Belge, Ferda; Bakır, Nihat Bahtiyar; Şındak, Nihat; Sağlam, KamilBu çalışma değişik yaş ve cinsiyette 20 adet melez köpekte gerçekleştirildi. Hayvanlar l'i kontrol 3'ü (C vitamini, E vitamini ve pentoxijylline) deneme olmak üzere 5 'erli 4 gruba ayrıldı. Deneysel olarak göğüs çeperinde 16 cm çapında derin yanık oluşturuldu. Yanığı takiben 10 gün süreyle tüm gruplara gümüş sülfadiazine kremi sürülürken deneme gruplarına bu süre boyunca C grubuna Cvitamini im, E grubuna E vitamini im ve P grubuna da pentoxifylline peros uygulandı. Yanık öncesi ve sonrası 1, 3 ve 7. günlerde kan gazları ve hematolojik parametreler incelenerek sonuçlar değerlendirildi. Kan parametrelerinden lölcosit sayısı hariç önemli bir değişikliğe rastlanmazken kan gazlarında hem grup içi hem de gruplar arası istatistiki değerlendirmelerde anlamlı değişikliklere rastlanmıştır.Article Köpeklerde Tiletamin-zolazepam ve Tiletamin-zolazepam-xylazin Kombinasyonunun Ekg Üzerine Etkileri(1998) Aslan, Logman; Kılınç, Dide Kılıçalp; Alkan, İsmail; Şındak, NihatOlgular iki gruba ayrıldıktan sonra deneysel amaçla birinci gruba Tilelamin-zolazepam (10 mg/kg), ikinci gruba ise Tiletamin-zolazepam (10 mg/kg) ve Xylazin (lmg/kg) im yolla uygulanarak nabız sayısı ve EKG kayıtlarında oluşan değişiklikler incelendi. Tiletamin-zolazepamın tek başına uygulandığı köpeklerde nabız sayısının arttığı ve fizyolojik aritminin kaybolduğu gözlendi. Tiletamin-zolazepam-xylazin verilen olgularda ise nabız sayısının düşerek fizyolojik aritminin daha da arttığı anlaşıldı.Article Ruminantlarda Konjenital Anorektal Anomali Olgularının Değerlendirilmesi(2009) Karasu, Abdullah; Aslan, Logman; Bakır, Bahtiyar; Gençcelep, Musa; Alkan, İsmailBu çalışmada 2005–2008 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen buzağı, kuzu ve oğlaklarda gözlenen anorektal anomalilerden atresia ani, atresia ani et recti ve atresia ani et rectovaginal fistülün teşhisi, uygulanan tedavi şekli ve sonuçları değerlendirilmiştir. Çalışmanın materyalini farklı ırk ve cinsiyette 12 buzağı, 13 kuzu ve 3 oğlak olmak üzere toplam 28 hayvan oluşturdu. Olguların klinik ve radyografik muayeneleri sonucunda 17 olguda (6 buzağı, 9 kuzu, 2 oğlak) atresia ani, 6 olguda (4 buzağı, 2 kuzu) atresia ani et recti ve 5 olguda (2 buzağı, 2 kuzu, 1 oğlakta) ise atresia ani et rectovaginal fistül teşhis edildi. Tedavi amacıyla tüm olgulara operatif müdahale yapıldı. Anorektal anomalilerde erken tanı ve operatif tedavi ile ekonomik kayıpların en aza indirilebileceği, atresia ani et recti olgularında radyografik muayenenin cerrahi tedaviye yön verebileceği sonucuna varıldı.Article Sığırlarda Değişik Ayak Lezyonlarının Tedavisinde Otolog Fibrin Kullanımı(2001) Bakır, Bahtiyar; Karasu, Abdullah; Gençcelep, Musa; Gonenci, Ramazan; Aslan, Logman; Alkan, İsmailBu çalışmanın materyalini 1999 yılı içinde Y.Y.Ü. Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine ayak hastalıkları şikayeti ile getirilen yaşları 3-6 arasında değişen, Taban ülseri (12 olgu), Rusterholz ülseri (10 olgu) ve limax (4 olgu) olmak üzere toplam 26 lezyonlu sığır oluşturdu. Lezyonlar 2 gruba ayrıldı. Birinci grup lezyonlara hayvanın kendi kanından elde edilen otolog fibrin pıhtısı, ikinci grup lezyonlara ise klasik tedavi uygulandı. Taban ülserli bütün olgularda lezyon arka ayaklarda idi. Bir olguda medial tırnakta, diğer olgularda ise lateral tırnakta rastlandı. Limax olgularda lezyon iki olguda arka sağ, bir olguda arka sol ayak ve bir olguda ön sağ ayaktaydı. Sağaltımda otolog fibrin uygulanan taban lezyonlu olguların dördünde birinci haftanın sonunda, dördünde ikinci hafta sonunda ve iki olguda ise üçüncü hafta sonunda iyileşme şekillendi. Klasik tedavi uygulanan taban lezyonlu olgularda ise birinci hafta sonunda hiçbir olguda iyileşmenin tamamlanmadığı görüldü, ikinci ve üçüncü hafta sonunda dörder olguda, iyileşme tamamlanırken, bir olguda üçüncü hafta sonunda topallığın kaybolmasına rağmen iyileşmenin tamamlanmadığı saptanmıştır. Otolog fibrin uygulanan grupta bir.klasik tedavi uygulanan grupta ise iki olgunun ilk uygulamalar sonrası takibi yapılamadı. Limaxh olgularda sağaltımı takiben iki gruptaki tüm olgularda topallığın 1. hafta sonunda kaybolduğu görüldü. Ancak tam iyileşme 3. hafta sonunda gerçekleşti. Bu çalışma ile taban lezyonlarının tedavisinde kullanılan otolog fibrinin iyileşmeyi hızlandırarak tedavi süresini kısalttığı ve sağaltım giderlerini düşürdüğü ortaya konulmuştur.Doctoral Thesis Thermographic and Histopathological Evaluation of Injectable Platelet Rich Fibrin on Treatment of Second Degree Burn Wounds: Rabbit Model(2018) Sancak, Tunahan; Alkan, İsmailBu çalışmada enjekte edilebilen trombositten zengin fibrin (E-TZF) kullanımının yara iyileşmesindeki rolünün histopatolojik ve termografik olarak karşılaştırılması yapılmıştır. Bu amaçla ikinci derece yanık yarası oluşturulan 36 adet Yeni Zellanda tavşanı çalışma ve kontrol olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Çalışma grubundaki tavşanlara yanık oluşturulduktan sonra E-TZF 1., 3. ve 7. gün uygulanırken, kontrol grubundaki tavşanlarada %0,9'luk izotonik solüsyonu aynı günlerde uygulanmıştır. Yanık oluşturulduktan sonra yanık bölgesinin sıcaklığı 1., 2., 3., 7., 14. ve 21. günlerde infrared termal kamerayla ölçüldü. Yanık yarasının 2. gün ölçümlerinde yanığın ikinci derece olduğu gözlemlendi. Çalışma ve kontrol grubundan rastgele seçilen 6'şar tavşan 7., 14. ve 21. günlerde sakrifiye edilerek yanık bölgesinden histopatolojik inceleme için örnekler alındı. Yapılan incelemelerde E-TZF'nin hücresel aktiviteyi artırdığı ve buna bağlı olarak çalışma grubunda yanık bölgesiyle normal deri arasında 7. 14. ve 21. günlerde kontrol grubuna göre daha anlamlı sıcaklık farklılıkları oluştuğu gözlemlendi (p<0,05). Sonuç olarak; E-TZF'nin yanık yaralarında epitelizasyonu ve kollejenizasyonu hızlandırdığı ve yanık yaralarının derecesinin saptanmasında infrared termal kameranın yararlı olduğu tespit edildi. Anahtar Kelimeler: i-PRF, Sağaltım, Termografi, Yanık, Yara.Doctoral Thesis Tiletamin-Zolazepam and Tiletamin-Zolazepam-Xylazin Anesthesia in Dogs(1998) Şındak, Nihat; Alkan, İsmail59 8. ÖZET Bu çalışma köpeklerde tiletamin-zolazepam ve tiletamin-zolazepam-xylazin kombinasyonlarının anestezik etkilerini araştırmak amacıyla değişik ırk, yaş, canlı ağırlık ve cinsiyette toplam 40 köpek üzerinde gerçekleştirildi. 1. grup köpeklere (n=20) tiletamin-zolazepam (10 mg/kg), 2. grup köpeklere (n=20) ise tiletamin-zolazepam (10 mg/kg) ve xylazin (1 mg/kg) kombinasyonu im uygulandı. Anestezi öncesi, sırası ve anesteziden 24 saat sonra klinik bulgular, hematolojik parametreler ve biyokimyasal kan parametreleri ile ilgili sonuçlar belirlendi. Buna göre her iki gruptaki ilaç uygulamasının hematolojik ve biyokimyasal kan parametrelerinde minimal etkiler meydana getirdiği, ayrıca mükemmel kas gevşemesi sağlayarak uygun anestezik koşullar oluşturduğu tespit edildi. Tiletamin-zolazepam uygulanan olgularda ortalama 5.9 dk'da indüksiyon ve 97 dk'lık şirurjikal anestezi süresi sağlandı. Tiletamin-zolazepam-xylazin verilen köpeklerde ise ortalama 3.7 dk'da indüksiyon ve 101 dk süren şirurjikal anestezi süresi elde edildi. İndüksiyon dönemi, anestezi sırası ve uyanma periyodunda saptanan değişiklikler kaydedildi. Ayrıca anestezi sırasında köpekler üzerinde osteosentez, otektomi, prostatektomi ve enterektomi gibi şirurjikal girişimler gerçekleştirilerek sağlanan anestezinin etkinliği ve süresi ortaya konuldu. Çalışmada köpeklerde tiletamin-zolazepam ve tiletamin-zolazepam-xylazin kombinasyonlarının pratikte uygulanabileceği, tiletamin-zolazepam-xylazinle, tiletamin- zolazepamdan daha etkili ve daha uzun süreli anestezi sağlandığı ortaya konuldu.Doctoral Thesis Treatment of Distal Femur Fractures in Cats With Hybrid External Fixator(2020) Gülaydın, Ali; Alkan, İsmailBu araştırmada, kedilerde distal femur kırıklarının hibrid eksternal fiksatörü ile sağaltımının klinik ve radyolojik bulguları değerlendirildi. Bu amaçla Siirt Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Kliniği'ne getirilen ve femur kırığı tanısı konan, değişik yaş, ırk ve cinsiyette toplam 10 adet kedi kullanıldı. Çalışmada, osteosentez materyali olarak sirküler ve linear fiksatörden meydana gelen hibrid eksternal fiksatörler kullanıldı. Kapalı kırık tanısı konulan iki olguda şekillenen kapalı redüksiyon ve eksternal fikzasyon yöntemi, açık kırık veya aşırı dislokasyon teşhisi konulan 8 olguda ise sınırlı açık redüksiyon ve eksternal fikzasyon yöntemi uygulandı. Hastaların tamamında post-operatif bakım için hospitalize edildi. Radyolojik muayene bulgularında kırık konsolidasyonun 9 olguda post-operatif 7. günde, 1 olguda ise 10. günde başladığı belirlendi. Olguların 2'sinde 4 haftada, 2'sinde 5 haftada, 6'sında ise 6 haftada kırık iyileşmesi tamamlandı (osseoz kallus tesbit edildi). Hastaların tamamında iyileşme tamamlandıktan 1 hafta sonra fiksatörler çıkartıldı. Çalışmada 3 olguda ilgili ekstremitede ödem, 3 olguda hafif pin dibi enfeksiyonu ve 4 olguda açık yara gibi yumuşak dokuya ilişkin komplikasyonlara rastlanıldı. Fakat bu komplikasyonların iyileşme süresini olumsuz yönde etkilemediği gözlendi. Sonuç olarak bu araştırmadan elde edilen veriler ile çalışma kapsamındaki yaş ve ağırlık skalasında bulunan kedilerde femur kırıklarının hibrid eksternal fiksatör sistemi ile başarılı bir şekilde tedavi edilebileceği kanısına varıldı.Article Van Kedilerinde Kalça Eklemi Displazisi(1997) Bakır, Bahtiyar; Atasoy, Nazmi; Belge, Ali; Yiğit, M Furkan; Alkan, İsmail1996-1998 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Klinik'lerine getirilen, değişik yaş ve cinsiyette 72 Van Kedisi'nin kalça displazisi yönünden, klinik ve radyolojik muayeneleri yapıldı. Displazının radyolojik değerlendirilmesinde Norberg yöntemi ve $\\beta$ açısı ölçümleri kullanıldı. Van Kedilerinde displazi insidansı % 25 oranında saptanırken, bunun cinsiyete göre dağılımı erkeklerde % 26.31 olmasına rağmen, dişilerde % 23.52 olarak tesbıt edildi. Çalışmada; displazili kedilerde barız klinik bulgulara rastlanmazken, radyografilerde asetabulumun sığlaşması ve kollum femorisin kalınlaşması dışında, önemli sekonder değişimlere pek rastlanmamıştır.Article Van Kedilerinde Tiletamin-zolazepam Anastezinin Klinik Tablo ve Kan Gazları Üzerine Etkisi(1998) Baydas, Burhanettin; Akkan, Hasan A.; Alkan, İsmail; Şındak, Nihat; Ağaoğlu, Z.tefik; Aslan, LoğmanBu çalışma Van Kedilerinde tileiamin-zolazepam kombinasyonunun aneştezik etkilerini araştırmak amacıyla değişik yaş, canlı ağırlık ve cinsiyette toplam 5 kedi üzerinde gerçekleştirildi. Kedilere tiletamin-zolazepam kombinasyonu 10 mg/kg dozunda im uygulandı. Anestezi öncesi, sırası ve anesteziden 24 saat sonra klinik bulgular kan gazı parametreleri ile ilgili sonuçlar belirlendi. Buna göre bu .kombinasyonun kan gazı parametrelerinde minimal etkiler meydana getirdiği, ayrıca mükemmel kas gevşemesi sağlayarak uygun aneştezik koşullar oluşturduğu tespit edildi.Olgularda ortalama 6.6 dk'da indüksiyon ve 107 dk'lık şirurjikal anestezi süresi sağlandı. İndüksiyon dönemi, anestezi sırası ve uyanma periyodunda saptanan değişiklikler kaydedildi. Ayrıca anestezi sırasında kedilere nosiseptif şümuller uygulanarak sağlanan anestezinin etkinliği ve süresi ortaya konuldu.Çalışmada kedilerde tiletamin-zolazepam kombinasyonunun pratikte uygulanabileceği ortaya konuldu.