Browsing by Author "Ayaz, Gulan"
Now showing 1 - 10 of 10
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Griffin in Urartian Art(2023) Şen, Dicle; Ayaz, GulanMÖ 9. ve 6. yüzyıllar arasında yaşamış Urartu Krallığı Van Gölü havzasının doğusunda (Tuşpa) tarih sahnesine çıkmıştır. Yayılmacı bir politikaya sahip krallığın sınırları batıda Fırat Nehri'ne, doğuda İran Azerbaycanı'na, kuzeyde Gökçe Göl ile Aras Vadisi'nden, güneyde Toroslar ve Urmiye Gölü'nün güneyine kadar uzanır. Urartu Krallığı'nın kurulduğu topraklar oldukça engebeli ve dağlık yanısıra sert iklim koşullarına sahiptir. Bu zorlu Doğu Anadolu coğrafyasında ilk defa siyasi bir otorite kurmayı başarabilen Urartular çağdaşı güçlü Assur Devleti ile uzun yıllar mücadele edebilecek güce ulaşmışlardır. Urartu sanatı, sürekli savaş halinde oldukları Assur'dan önemli ölçüde etkilenerek gelişmiş bir sanattır. Bu nedenle Urartu saray sanatı bir dönem Assur eyalet stili olarak değerlendirilmiştir. Urartu sanatı Assur'un yanı sıra çevre kültürlerin sanatından da izler taşır. Bununla birlikte Urartulu sanatçıların bu etkileri kendi kültürleri ile harmanlayarak özgün eserler ortaya çıkardıkları söylenebilir. Urartu sanatında çok sık karşılaştığımız bazı mitolojik öğeler, Assur sanatından alınmıştır. Bu öğelerin başında ise mitolojik bir yaratık olan grifon gelir. Grifon, genel olarak kanatlı veya kanatsız bir aslan gövdesine, arka bacaklarına ve kuyruğuna sahip baş kısmı ise bir kuşa ve genellikle kartala ait karışık mitolojik bir yaratıktır. Grifon figürü MÖ 3. binden sonra ilk olarak Mısır ve Mezopotamya sanatında ortaya çıkmış daha sonra bu bölgelerin sınırlarını aşarak Ön Asya'ya yayılmıştır. Urartu sanatında çok sevilerek kullanılan bu mitolojik yaratığa, savaş aletlerinden taşıt aksamları ve koşum takımlarına, kozmetik kutusundan mühürlere ve kemerlere, heykelciklerden duvar betimlemelerine kadar pek çok alanda rastlanılmaktadır.Master Thesis Jewelleries From An Urartian Nekropol: Van Altıntepe(2006) Ayaz, Gulan; Özfırat, AynurM.Ö. 9-7. yüzyıllarda Urartu, Yakın Doğu'nun, güçlü uygarlıklarındanbiridir. Bu uygarlığın merkezi, bugün Van Kalesi olarak bilinen Tuşpa'dır.Urartuların bilinen en büyük özellikleri Doğu Anadolu Bölgesi'nin madenizenginliğini iyi değerlendirmiş olmalarıdır.Bölgede yapılan kazılarda birçok metal silah ve takı bulunur. 1997-1999yılları arasında Prof. Dr. Veli Sevin başkanlığında yürütülen Altıntepe Nekropolükazısı bunlardan biridir.Nekropolün sayısı 97'yi bulan takıları bu çalışmanın konusunu oluşturur.Tipolojik analizleri yapılmış olan takılar pazubent, bilezik, iğne, küpe, yüzük, fibula,amulet, saç spirali ve saç halkaları olmak üzere 9 farklı gurupta incelenmiştir. Her birtür biçimsel özelliklerine göre alt başlıklarına ayrılmıştır. Katalogda yer verilen cinsayrımlarına göre, takıların çoğunun tunç ve daha sonra kurşun, gümüş ve altındanyapıldığı anlaşılmıştır.Yapılan tüm inceleme ve değerlendirmelerin sonucunda, AltıntepeNekropolü takılarının, belli standartları olan Urartu mücevher sanatının, özelliklerinitekrarladığı görülmüştür.Master Thesis Libation in Neo Assyrian Kingdom With the Light of Written Documents and Described Works(2019) Aşan, Emrullah; Ayaz, GulanLibasyon, tanrı veya tanrıçaya adanmış bir sıvının zemine veya belirli bir noktaya dökülmesi ile yapılan içki sunumu anlamına gelir. Libasyon, törenin yapıldığı mekânda kutsal kabul edilen bir takım yerlerin önüne, yanına veya üzerine uygulanmaktadır. Yeni Assur dini yaşamında birçok dinsel tören ile birlikte libasyonun da önemli bir yerinin olduğu anlaşılmaktadır. Yeni Assur görsel sanatında kabartmalar ve mühürler üzerinde işlenmiş sahnelerde libasyon törenleri de işlenmiştir. Bu tasvirlerde libasyon erkekler (kral ve veliaht) tarafından uygulanmaktadır. Söz konusu bu figürler aynı zamanada libasyondan sorumlu din görevlileri olmalıdır. Libasyon ritüellerinde kâse ve çömlek gibi kaplar kullanılmıştır. Bu kaplar kendi içinde malzeme, üslup ve yapım tekniği olarak farklılıklar göstermektedir. Kaplardaki bu durum libasyon ritüelinin yapılma amacının çeşitliliğini bağlanabilir. Arkeolojik verilerden Yeni Assurluların libasyon törenlerini, av sonrası, askeri seferler sonrası ve tapınak inşası gibi özel durumlarda düzenledikleri anlaşılmaktadır. Ancak şimdilik elde her ne kadar bu konu ile ilgili arkeolojik veri bulunmasa da Yeni Assurlular'ın çağdaşı Urartu'da olduğu gibi libasyonu muhtemelen baharın gelişi, tarımsal faaliyetler ve ölü gömme törenlerinde de düzenlemiş olmalıdırlar. Yeni Assur'da libasyon üzerine cevaplanmayı bekleyen birçok soru vardır. Bu sorulara açıklık getirebilmek ancak bu konu ile ilgili bilgi veren arkeolojik kaynakların ortaya çıkarılması ile mümkün olacaktır. Yeni Assur'un egemenlik kurduğu coğrafyada bilimsel çalışmalar devam etmektedir. Nitekim bu çalışmalar neticesinde elde edilecek verilerin Yeni Assur'da libasyon ritüeli konusuna da açıklık ve yeni öneriler getireceği düşüncesindeyiz.Review Mersin-Yumuktepe: a Reappraisal(Peeters, 2007) Ayaz, GulanMaster Thesis Middle Iron Age Urartu Pottery Found in Muş Tepeköy Mound Salvage Excavations(2021) Zirekbilek, Dilek; Ayaz, GulanUrartu Krallığı, MÖ 9-7. yüzyıllar arasında Tuşpa merkez olmak üzere Doğu Anadolu'da kurulmuş önemli bir krallıktır. Sınırları; batıda Fırat Irmağı, doğuda İran Azerbaycan'ı, kuzeyde Ermenistan'a kadar olan bölgeyi kapsamaktadır. Urartu Krallarının izlemiş oldukları yayılmacı politikaları sınırlarının bu denli genişlemesinde önemli bir etkendir. Bu yayılmacı politika krallık süresince oldukça fazla sefer düzenlenmesini zorunlu kılmıştır. Düzenlenen bu seferlerden bazıları batıya yöneliktir. Batıya açılan yol güzergahı üzerinde olması nedeniyle Muş Bölgesi Urartu izlerinin açıkça izlendiği önemli bir bölgedir. Tez çalışmamızın konusu olan Tepeköy Höyük, Muş ili Varto ilçesinin 22 km güneyinde, Muş il merkezinin 45 km kuzeyinde yer alır. Höyüğün doğusunda Bingöl Çayı, batısında ise eski Muş-Erzurum karayolu bulunmaktadır. Konumu itibari ile önemli bir lokasyonda yer alan Tepeköy Höyük, Urartu'nun önemli kalelerinden biri olan Kayalıdere Kalesi'nin 5 km kuzeybatısında yer alması ve bölgede yapılan ilk tabakalı höyük kazısı olması açısından önemli bir yere sahiptir. Yapılan kazılar sonucunda höyükte; Orta Çağ, Demir Çağ ve Tunç Çağı tabakalarına ulaşılmıştır. Orta Demir Çağ/Urartu tabakasında ele geçen çanak-çömlekler tezimizin konusunu oluşturmaktadır. Tezimiz kapsamında, ele aldığımız çanak-çömlekler üzerinde yapmış olduğumuz incelemeler sonucunda 158 parça içerisinde beş mal grubu tespit edilmiştir. Bunlar: Kahve-Kiremit Mal, Kiremit Astarlı Mal, Gri-Siyah Mal, Krem Astarlı Mal ve Kahve Astarlı Mallardır. Belirlenen mal grupları, çalışmamız kapsamında istatiksel olarak verilmiştir. Yapılmış olan istatistiksel çalışmalarda her mal grubu içerisinde görülen kapların tipolojik ayrımları yapılıştır. İncelemiş olduğumuz kaplar içerisinde form olarak çanaklar, çömlekler, tabaklar, testiler, bardaklar, kandiller ve minyatür kaplar yer almaktadır. Bu ana tipler kendi içerisinde de farklı formlar sunmaktadır. Tepeköy Höyüğü 2014-2017 ve 2018 yıllarına ait kazılarda ele geçen çanak-çömlekler incelenerek, Orta Demir Çağ/Urartu çanak-çömlek buluntuları değerlendirilmeye ve yayılımı hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.Article Muş Tepeköy Höyüğü Orta Demir Çağ/urartu Çanak Çömleği(2022) Zirekbilek, Dilek; Ayaz, GulanTepeköy Höyük, Muş il merkezinin 45 km kuzeyinde; Varto ilçesinin 22 km güneyinde yer alır. Yukarı Murat havzasında kazısı yapılan ilk tabakalı höyük olan Tepeköy’ün doğusundan Kaynarca Deresi (Bingöl Çayı), batısından eski Muş-Erzurum karayolu geçer. Urartu Krallığı’nın batıya açılan yol güzergahındaki önemli kalelerinden biri olan Kayalıdere Kalesi’nin yalnızca 5 km kuzeybatısındaki konumu ile Orta Demir Çağ’ında önemli bir lokasyonda olduğu anlaşılmaktadır. 2017-2018 yıllarında Ahlat Müze Müdürlüğü Başkanlığı’nda yapılan kurtarma kazıları sonucunda höyükte; Tunç Çağları, Demir Çağları ve Orta Çağ tabakalarına ulaşılmıştır. Höyükte Demir Çağ tabakalarının mimari izleri zayıftır; bununla birlikte metal buluntu ve özellikle çanak çömlekler Orta Demir Çağ/Urartu dönemi hakkında önemli katkılar sunmaktadır. Bu makalede Orta Demir Çağ tabakasının çanak çömlek buluntuları değerlendirilmiştir. Çanak, çömlek, tabak, testi, bardak, kandil ve minyatür kaplardan oluşan formlar büyük oranda Kahve-Kiremit Mal özellikleri gösterir. Bununla birlikte Kahve Astarlı, Kiremit Astarlı, Krem Astarlı ve Gri-Siyah Mallar da görülür. Seramikler form ve mal özellikleri bakımından Urartu yerleşimleri ile benzer özellikler sergiler. Bununla birlikte Muş Havzası’nın yerel özellikleri de görülür.Article Muş/Varto Tepeköy Höyüğü Tunç Çağları(Istanbul Univ, 2021) Çiftçi, Yunus; Biber, Hanifi; Ayaz, Gulan; Erdogan, Sabahattın; Ercek, Mikail; Yilmaz, HakanDoğu Anadolu Bölgesi, dağlık bir bölge oluşu ya da iklimsel elverişsizliğine rağmen\rönemli bir güzergâh veya önemli bir mesken konumunda olmuştur. Tarih öncesi\rçağlardan beri sürekli yerleşim görmüş, çoğu büyük kültürün, krallığın ve devletin\rodak noktası olmayı başarmıştır. Özellikle Kalkolitik Çağ sonlarında başladığı düşünülen\rbüyük göçler ve bunun devamında gelen kültürler bölgeyi anayurtları gibi kullanmaya\rdevam etmiştir. Aynı şekilde Muş Bölgesi içinde geçerli olan bu göç dalgaları sadece\ryüzey araştırmaları ile belirlenirken, Tepeköy Höyük kazıları ile bu veriler belgelenmiştir.\rTepeköy, Muş Bölgesinde yapılan tabakalı ilk höyük kazısı olması açısından önemlidir.\rHöyükte yapılan kazılar sonucu; Orta Çağ, Demir Çağ ve Tunç Çağı tabakalarına\rulaşılmıştır. Özellikle Erken Tunç Çağı (ETÇ) ve Orta Tunç Çağı (OTÇ) kültürlerinin çok\riyi izlenebildiği yerleşimde hem mimari hem de buluntular açısından zengin özellikler\rgörülebilmektedir. Demir Çağlarının Erken ve Orta Demir (Urartu) Dönemleri’ne ait\rveriler sunması açısından da oldukça önemli bir höyüktür. Erken Transkafkasya Kültürü\rile başlayan ve günümüze kadar sürekli kullanılan höyük hem Muş Bölgesi hem de\rDoğu Anadolu Bölgesi tarihi için çok önemli veriler sağlamaktadır. Tabakalanması,\rmimari öğeleri ve diğer buluntu grupları ile birlikte birçok soruya cevap vermektedir.Article A New Iron Age Chamber Tomb Near Catak, South of Van Lake(Peeters, 2016) Kuvanc, Rifat; Ayaz, Gulan; Isik, Kenan; Erdogan, Sabahattin; Genc, BulentOur knowledge of the period preceding the Kingdom of Urartu, which was established in the mid-ninth century BC with Van as its centre, is quite limited. From Assyrian sources from the reign of Shalmaneser I on, we learn about communities living on the high plateaus of Eastern Anatolia. However, archaeological research in the region has provided little information. This period, known as "pre-Urartian" in the Lake Van basin, is evaluated here in the light of data from the Ernis, Karagunduz, Dilkaya, and Yoncatepe necropolises. Archaeological research in Lake Van basin indicates a tradition of chamber tombs. The latest example of an underground chamber tomb built of stones is the Catak chamber tomb. The burials in the tomb bear anthropological features suggesting that the buried individuals belonged to the same family, and they provide new data on grave goods and burial practices. In addition, it can be argued that the social structure hypothesised in relation to burials to the north and east of the lake can also be applied to burials south of Lake Van.Master Thesis Post-Urartu Period in the Van Lake Basin and Cultural Environment(2019) Bayat, Murat; Ayaz, GulanUrartular'ın, MÖ 7. yüzyılın sonlarına doğru ortadan kalkmasıyla hem Doğu Anadolu'nun hem de krallığın yayılım alanları içerisinde yer alan kuzeybatı İran, Azerbaycan, Ermenistan gibi yerlerdeki merkezlerinde eş zamanlı yeni bir dönem sözkonusudur. Urartu sonrasında ortaya çıkan bu yeni dönem Akhaimenidler döneminin başlangıcına kadar kapsayan bir süreci kapsamaktadır. Bu dönem, mimari ve seramiğinin etki alanı ve karakteristik özellikleri açısından başta İran'ın birçok yerinde ve Anadolu'nun içlerine kadar yayılım göstermiş Med kültürüyle bağlantılı görünmektedir. Ortaya çıkan bu yeni kültürel durum, Urartu döneminden izler taşımakla birlikte seramik ve mimarisindeki farklılıklarla Urartu döneminden ayrılmaktadır. Post-Urartu/ Med olarak adlandırılan bu dönem MÖ 600-550 yıllarını kapsamaktadır. Van Gölü Havzası'nda kazısı yapılmış Van Kalesi Höyüğü (IIa-1), Karagündüz (IVc) ve Çavuştepe Kalesi'ndeki (IIa) post Urartu/ Med dönemine ait kültür tabakaları birbirleriyle benzer olduğu gibi kültür çevresinde yer alan merkezlerle de uyum içindedirler. Arkeolojik araştırmalar sonucunda, Van Gölü Havzası başta olmak üzere Doğu Anadolu Bölgesi, İran, Azerbaycan ve Ermenistan'ın bu döneme ait bulguları, stratigrafik verilerle desteklenebilmektedir. Van Gölü Havzası ve yakın çevresinde yapılan yüzey araştırmalarından gelen sonuçlarla da desteklenen post Urartu/ Med Dönemi (MÖ 600-550), yeni bir kültürel oluşumu göstermektedir. Bu çalışmamızda Urartular'ın ortadan kalkmasının ardından mimari ve seramik olarak ortaya çıkan post Urartu/ Med tabakalarının son çalışmalarla birlikte toplu bir şekilde incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma konumuzu oluşturan post Urartu/Med dönemini yansıtan coğrafyanın kısmen antik kaynaklarla birlikte daha çok son dönem kazı ve araştırmalar sayesinde yayılım alanları detaylandırılmış ve bu döneme ait bulgular sunulmuştur. Bu dönemin seramik formları Urartu ve daha sonra ortaya çıkacak Akhaimenid dönem seramikleriyle karşılaştırılmış bulunduğu bölgeler ayrı ayrı ele alınmış form renk ve hamur özellikleri birbirleriyle eşlenerek çalışmalarımıza eklenmiştir. Bu çalışma bu ara dönemde karşımıza çıkan yeni kültürel sürece ilişkin bulgulara ayrıntılı bir şekilde bir bakış açısı sağlamak açısından yararlı görünmüştür.Article Van/çatak Dağlık Yüksek Kırsalında Yeni Arkeolojik Keşifler: Uzuntekne/sakıt Kalesi ve Kaniya Bekan Nekropolü(2023) Ayaz, GulanVan Gölü Havzası’nın güneyinde Güneydoğu Toroslar’ın devamı Doğu Toroslar doğu-batı doğrultusunda uzayarak havzanın güneyi ile arasında doğal bir set oluşturur. 2021 yılında Van Gölü Havzası’nın güneyini araştırmaya yönelik sistemli yüzey araştırmalarına başlanmıştır. Van’ın Çatak, Bahçesaray, Gevaş ilçelerini kapsayan yüzey araştırmasının ilk yılında Çatak İlçesi’nde çalışılmıştır. Çatak İlçesi’nin 15 km kuzeyinde yer alan Uzuntekne Köyü’nün aynı isimdeki Uzuntekne Düzlüğü ulaşımı oldukça zor etrafı yüksek dağ sırtları ile çevrili çanak biçiminde karstik bir çökeltidir. Kuzey-güney yönünde 7 km uzunluğunda kapalı bir havza konumundaki düzlüğün güneyindeki Sakıt Kalesi, Sitiya Kele Yerleşimi, Dirhe Yapısı ve Nekropolü ile kuzeyinde ilk defa tespit edilen Kaniya Bekan Nekropolü Doğu Anadolu’nun güçlükle ulaşılan kırsal yerleşim karakteristiğini yansıtır. Sakıt Kalesi’nin 3,5 km kuzeyindeki henüz bir yerleşim alanı ile organik bağı kurulmamış olan Kaniya-Bekan Nekropolü kapalı havzanın tamamında daha uzun araştırmalara ihtiyaç duyulacağını göstermiştir.