1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Balta, Sabri"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 5 of 5
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    A Collective Approach to Kafka’s Characteristic Structure and Spiritual Atmosphere in His Works
    (2025) Balta, Sabri
    Franz Kafka is recognized as one of the leading writers of contemporary German literature. His life and work continue to attract the attention of researchers, the literature and the art world. This study aims to reveal Kafka's character structure and the spiritual atmosphere in his works with a collective approach using hermeneutic and psychoanalytic methodologies through his novels The Castle, The Trial and The Metamorphosis, which are among his well-known works. Without evaluating the novels one by one, the images considered within the framework of the general atmosphere of the novels are interpreted with a collective and holistic perspective. Kafka includes basic existential feelings, such as anxiety and alienation, that are unique to humans in his works, and he fictionalizes characters who try to hold on to life and give it meaning. He skillfully blends real and fantastic elements throughout his narratives. He skillfully depicts how the social problems of the modern world turn into a hopeless and merciless scene for people. The messages he gives in his works transform him into a writer who transcends his time and makes it permanent and up-to-date. Although his friends described him as an extremely cheerful and relaxed, Kafka's personality and character structure are not reflected in his works, and he even conflicts with the subjects and atmosphere he deals with in his works.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Fuzûlî ve Yaman Dede’nin Şiirlerinde Hazreti Muhammed Övgüsü
    (2021) Balta, Sabri
    Klasik Türk şiirinde geçmişten günümüze çok sayıda şair Hz. Muhammed hakkında övgü dolu şiirler yazmışlardır. Yazdıkları şiirlerde Hz. Muhammed’e olan sevgilerini, özlemlerini ve duygularını mısralara dökmüşlerdir. 15. yüzyıl sonları ile 16. yüzyıl başlarında yaşamış olan Fuzûlî (?-1556) bu şairlerinden birisidir. Klasik Türk şiirleri arasında onun Hz. Muhammed’e deruni sevgisini sunduğu “Su Kasidesi” çok meşhur olmuştur. Fuzuli, şiirinde su’yu bir motif olarak kullanarak, akıcı bir üslupla Hz. Muhammed’in üstün niteliklerini dile getirmiştir. Şiiri, söz güzelliği, anlatım ve manâ derinliği bakımından zirve örneklerle doludur. Bununla birlikte, yakın dönem Türk şiirinin aşk şairlerinden olan ve “Yamandi Molla” lakabıyla anılan Yaman Dede (Mehmed Abdülkadir Keçeoğlu 1887-1962) de, Hz. Muhammed’e derin sevgi besleyen şairlerdendir. O, gönlüne düşen Hz. Muhammed sevgisinden dolayı “Yanar Dede” olarak anılmaktadır. O’nun “Dahilek Yâ Rasulallah” na’ti, yakın dönem klasik Türk edebiyatında peygamber sevgisini anlatan na’tlerden biridir. O, şiirinde Hz. Muhammed sevgisini hal diliyle ifade etmiştir. Bu çalışmamızda Fuzûli’nin “Su Kasidesi” ve Yaman Dede’nin “Dahilek Yâ Rasulallah” şiirlerinde iki şairin Hz. Muhammed’e bakış tarzları, sevgileri, övgüleri ve onun vasıflarını anlatış üslupları incelenmiştir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Mûsikî ve Hayat Bağlamında Mehmet Ȃkif ve Neyzen Tevfik’in Dünyâsı
    (2025) Balta, Sabri
    Klâsik Türk edebiyatında mȗsikî şiire âheng kazandıran bir unsurdur. Pek çok şairimiz şiirle beraber mȗsikîye de ilgi duymuştur. İnsanın sezgisel anlayışını geliştirmesi, rûhunu mânen beslemesi ve bedenini iyileştirmesi bakımından da mûsikî âdeta gizemli ve esrârengizdir. Bestelenen, çalınan ve dinlenen mûsikî şâyet beklenen amacı karşılıyorsa insanı rûhen ve mânen tedâvi eder ve hayatın gizemli büyüsünden haberdar kılar. İnsanı coşturan, etkileyen ve ayrıca sarsan hakiki mûsikî, kişiyi bir yandan yaratılıştaki mûcizevî birliğin içine gark ederken, diğer yandan ona rûhun ve sesin birbiriyle olan vazgeçilmez bağlılığının bilincini verir. Böylelikle insan ilâhî sevgiyi ve gücü rûhunda hissederek mânen beslenir. Mehmet Ȃkif’in (1873-1936) hayâtında vazgeçilmez bir yeri olan mûsikî çocukluğundan vefâtına kadar bütün çeşitliliğiyle var olmuştur. O, bir yandan Doğu-Batı fark etmeksizin dinî ve lâ-dinî eserlerle kulak aşînalığı kazanırken, diğer yandan döneminin müzisyenleriyle mûsikî meclislerinde olabildiğince bir arada bulunmuş, onları dinlemiş ve onlarla meşk etmiştir. Ayrıca başta “İstiklâl Marşı” olmak üzere şiirlerinden bazıları bestelenmiştir. Mûsikîşinaslığı ve üflemiş olduğu ney ile ismi aynîleşen Neyzen Tevfik’in (1879-1953) de hayâtında mûsikî vazgeçilmez bir tutkudur. O da çocukluğundan îtibâren ney’in etkileyici sesine âdeta kendisini kaptırmış ve ondan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Mehmet Ȃkif vesilesiyle dönemin seçkin müzisyenleriyle tanışarak pek çok önemli mûsikî meclislerinde ve hattâ saray çevresinde bile isminden bahsettiren Neyzen Tevfik de Mehmet Ȃkif gibi özgün bir kişiliktir. Bu çalışmada mûsikî kavramı üzerinden, mûsikî ve hayat ilişkisine değinilerek, bu bağlamda edebiyat dünyamızda iz bırakan iki önemli şahsiyet Mehmet Ȃkif ’in ve Neyzen Tevfik’in çocukluklarından beri mûsikîyle iştigalleri, ona olan tutkuları ve mûsikî üzerinden kurmuş oldukları dostluklar üzerinde durulmuştur.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Şeyh Gâlib ve Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî’de Mevlânâ Celâleddin-i Rûmi Bahsi
    (2022) Balta, Sabri
    Dünya tarihinde adına anma yılı ilân edilmiş bir şahsiyet olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (1207-1273) “Hz. Muhammed’in bastığı yolun toprağı olmayı en büyük şeref” addeder. Mevlevîliğin en tanınmış Pîri olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, 13. yüzyılda yaşamış, mesnevî sahibi bir tasavvuf büyüğüdür. Eserleri Türk edebiyatını etkilemesinin yanı sıra dünya çapında da ilgi görmektedir. Eserlerindeki hikmetlerin insanlığa ilham kaynağı olduğu, yaygın bir görüştür. O, takriben 800 yıl öncesinden insanlığa içinde hayatın inceliklerini barındıran, erbabınca hazineler değerinde görülen kıymetli eserler bırakmıştır. Onun için, “Yalnızca İslam dünyasının değil, tüm insanlığın Mevlânâ’sıdır” dense yeridir. Bilindiği gibi, klasik şiirin konularından birini tasavvufî temalar oluşturmaktadır. Günümüze kadar pek çok ünlü divân sahibi mutasavvıf şair, şiirlerinde Mevlânâ’yı konu edinerek, onu çeşitli vasıflarıyla manzum olarak övmüşlerdir. Şeyh Gâlib (1757-1799) ve Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî (1847-1931) de bunlar arasındadır. Bu çalışmada, Şeyh Gâlib’in Hüsn ü Aşk eserindeki “Der Vasf-ı Şerif-i Cenâb-ı Hüdâvendigâr” manzumesi ve Şeyh Muhammed Es’ad Erbilî’nin Dîvân’ındaki Mevlânâ gazeli çerçevesinde her iki şairin Mevlânâ’ya bakış tarzları, onun hakkındaki duygu ve düşünceleri ve onun vasıflarını dile getiriş şekilleri ortaya konmuştur.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Doctoral Thesis
    Sufism in Divan Theology of Aziz Mahmud Hüdâyî and East-West Di̇van of Johann Wolfgang Von Goethe
    (2019) Balta, Sabri; Demirbağ, Ömer
    Bu tezimiz mukayeseli bir çalışmadır. Bu tezde, Aziz Mahmûd Hüdâyî'nin Divân'ı İlâhîyat'ı ile Johann Wolfgang von Goethe'nin Doğu-Batı Divânı'nda Tasavvuf konusu incelenmiştir. Öncelikle, tasavvufun genel mahiyeti hakkında bilgiler verilmiştir. Bilahare, Hüdâyi'nin yaşadığı dönemin siyasi, sosyal, kültürel ve edebi karakteri irdelenmiştir. Hüdayi'nin hayatı, ilmî, edebî ve manevî şahsiyeti hakkında bilgiler sunulmuştur. Onun kurmuş olduğu Celveti Tarikatı ele alınarak, Hüdâyî Yolu anlatılmış ve Hüdâyi'nin duasının tesirinden bahsedilmiştir. Yine aynı şekilde Goethe'nin yaşadığı dönemin siyasi, sosyal, kültürel ve edebi karakteri incelenmiştir. Goethe'nin İslam Dini ile ilgili görüşleri ele alınarak, onun doğuya olan ilgisi ele alınmıştır. Daha sonra Doğu-Batı Divanı hakkında bilgiler verilerek, Goethe'de Allah, Kur'an ve Peygamber tasavvuru hakkında bilgiler sunulmuştur. Her iki divandaki ilahi aşk, Allah ve Peygamber tefekkürü konuları tasavvufi açıdan incelenmiştir. Tezin son kısmında ise her iki şahsiyetin ve eserin mukayesesi yapılmaya çalışılmıştır.