1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Bekmez, Ayşegül"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 2 of 2
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    14. Yüzyıl Sivas’ından Ahilikle İlgili Bir Kesit
    (2021) Bekmez, Ayşegül
    Anadolu’da Ahilik ve Fütüvvet anlayışı Türklerin devlet kurmasıyla birlikte\rteşkilatlı bir yapıya dönüşmüştür. Ancak toplum üzerindeki etkisinin en fazla\rhissedildiği dönem Moğol İstilası sonrasıdır. Kaynaklarda ahiler ile ilgili bilgiler\rözellikle bu dönemle birlikte artmaya başlamaktadır. İbn Bîbî Konya ve Kayseri\rgibi Selçuklu kentlerinde Moğol direnişi sırasında ahilerin ön saflarda yer\raldığını vurgulamaktadır. Bu durum ahi teşkilatının kent yaşamında sadece bir\resnaf birliği olmadığını başka anlamlar da kazandığını ortaya koymaktadır.\rAnadolu Selçuklu Devleti’nin gücünün zayıfladığı 14. yüzyılda ise ahiler şehir\ryönetimlerinde de söz sahibi olmuştur. Bu durumu en net örnekleyen seyyah\rİbn Battûta (ö. 1368-1369)’dır. İbn Battûta Antalya limanından Anadolu’ya\rindiği ilk andan itibaren ziyaret ettiği çeşitli şehirde ahiler tarafından\rağırlanmıştır. İbn Battûta’nın seyahatnamesi bu anlamda 14. yüzyıl Anadolu\rtoplumunun tasvirlerini de içermektedir. Araştırma, İbn Battûta’nın\rizlenimlerini merkeze alarak 14. yüzyılda Sivas’ın ahilik geleneğine ve bunun\rtoplum ve mimari geleneğe nasıl yansıdığına dair fikirler üretmeyi\ramaçlamaktadır. Ahilik teşkilatıyla doğrudan ilişkili iki yapı türü bulunmaktadır.\rBunlardan ilki ticaret faaliyetlerinin yürütüldüğü şehir içi hanlarıdır. Bu tür\ryapılarda mimari düzen, aynı meslek kollarının bir arada bulunduğu açık avlu\retrafındaki dükkânlar şeklindedir. Ahiliğe kabul gibi törenlerin yapıldığı ve\rzaman zaman bir araya gelinen zaviyeler ise bu esnaf birliğiyle ilişkilendirilen\rdiğer yapı türüdür. Zaviyeler ahi teşkilatını dini ve toplumsal bir mahiyeti\rolduğuna da işaret etmektedir. Kaynaklarda Sivas’taki ahilik geleneği ile ilgili\rveriler oldukça sınırlı olmasına karşın İbn Battuta eserinde 14. yüzyıl Sivas’ına\rdair güzel bir panorama sunmaktadır. Sivas’ta bu dönemde günümüze ulaşan ahilikle bağlantılı bir yapı günümüze ulaşmamıştır. Ancak kaynaklardan ahilik\rgeleneğinin mimari özelliklerinin yüzyıllar boyunca devam etmiş olduğu\ranlaşılmaktadır. Sivas’ta bugün merkezdeki terziler, bıçakçılar, çorapçılar gibi\rçarşı isimleri bu durumun halen devam ettirildiği göstermektedir. Ayrıca Sivas’ın\rçok bilinmeyen ahilik geleneği ve bunun mimari izlerine ışık tutulmaya\rçalışılmaktadır\r
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Doctoral Thesis
    Change Transformation and Continuity in Anatolian Seljuk Architecture After Mongol Invasion
    (2020) Bekmez, Ayşegül; Baş, Gülsen
    Anadolu bulunduğu coğrafi konum nedeniyle her dönem göçlerin odak noktası olmuştur. 1071'den sonra Türkler Anadolu'ya yerleşmiş ve yaklaşık 100 sonra mimari faaliyetlere başlamışlardır. Anadolu'daki inşa geleneği, Türklerin beraberinde getirdiği mimari gelenekle bir araya gelince ortaya yeni bir üslup çıkmıştır. 13. yüzyılın başında tüm Ortaçağ dünyasını etkisi altına alan Moğol İstilası Anadolu'yu da etkilemiştir. Bu tez Moğol İstilasından sonra Anadolu'da mimari faaliyetlerin ve üslubun yaşadığı değişim, dönüşüm ve sürekliliği ortaya koymaya çalışmaktadır. Çalışmanın ilk aşamasında bu kavramların ortaya çıkışı ve etkileşimlerinin doğru anlaşılması için siyasi toplumsal ve kültürel ortam 1243 öncesi ve sonrası karşılaştırılarak incelenmektedir. İkinci bölümde ise mimari üslubun ortaya çıkmasında rol oynayan etkenler yine karşılaştırmalı bir şekilde ele alınmaktadır. Bu kısımdaki başlıklar; yapı türleri, yapıların inşa edildiği kentler, yapım organizasyonu ve vakfiyelerdir. Yapı türleri başlığında 1243 öncesi ve sonrasında inşa edilen cami, mescit, medrese, zaviye-tekke-hankâh, türbe, han, darüşşifa, kale, hamam, köprü, çeşme, sarnıç- buzhane-sebil namazgâh gibi yapı türleri üzerinden iki dönem arasındaki değişimler ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır. Yapıların inşa edildiği kentler başlığında Afyonkarahisar, Amasya, Ankara, Antalya, Bayburt, Bitlis, Denizli, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Iğdır, Isparta, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Nevşehir, Niğde Sinop, Sivas, Tokat, Tunceli ve Uşak'ta 1243 öncesi ve sonrasında imar faaliyetleri ve bu şehirlerde istiladan sonra yaşanan değişimler incelenmektedir. Yapım organizasyonu başlığında bânîler, yapı yöneticileri ve sanatçılar karşılaştırmalı bir şekilde ele alınmaktadır. Tezin üçüncü kısmında 1243 öncesi ve sonrasında inşa edilen yapıların inşa kitabeleri, plan, malzeme ve süsleme özellikleriyle Moğol istilasından nasıl etkilendiği ortaya konulmaktadır. Sonuç kısmında ise ortaya çıkan bütün bulgular değişim, dönüşüm ve süreklilik kavramlarıyla değerlendirilmektedir.