Browsing by Author "Ceylan, Ebubekir"
Now showing 1 - 20 of 22
- Results Per Page
- Sort Options
Article Changes in Some Macro Minerals and Biochemical Parameters in Female Healthy Siirt Hair Goats Before and After Parturation(Medwell online, 2009) Tanritanir, Pinar; Dede, Semiha; Ceylan, EbubekirThe aim of this study, was to evaluate the changes of electrolytes (Na, K), minerals (Ca, Mg, P, Fe) and some parameters related to mineral metabolism (iron binding capacity, Transferrin, Ferritin, Folate, Vitamin B-12), just before and after parturition, in healthy Siirt hair goats. For this aim, 10, healthy, 2-4 years old, female Siirt hair goats, were used as material. The blood samples were collected I week before and after parturition. The levels of Na, K, Ca, Mg, of blood serum did not change with gestation. P, Fe, IBC, transferrin, ferritin, vitamin B-12 and folate concentrations increased after parturition (p<0.05). It was found out, in this study that iron especially and protein levels related to iron had significant differences before and after parturition in a short time.Article Cuminum Cyminum L. ( Kimyon ) Meyvesi Uçucu Yağının Median Lethal Doz (Ld50) Düzeyi ve Sağlıklı ve Diyabetli Farelerde Hipoglisemik Etkisinin Araştırılması(2003) Özbek, Hanefi; Ağaoğlu, Zahid; Ceylan, EbubekirAmaç: Cuminum cyminum L. (kimyon) meyvesi uçucu yağının, median lethal doz (LD50) düzeyinin ve sağlıklı ve diyabetli farelerde hipoglisemik etkisinin araştırılması. Yöntem: Alloksanla diyabet oluşturulmuş farelere ve sağlıklı farelere Cuminum cyminum L. uçucu yağı ekstresi, glibenclamide (referans) ve serum fizyolojik (kontrol) uygulanıp; sıfırıncı, birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde, farelerin kuyruk veninden kan alınarak açlık kan şekeri düzeyleri ölçüldü; sonuçlar tek yönlü varyans analizi ile test edildi.Bulgular: Cuminum cyminum L. ekstresinin; alloksanla diyabet oluşturulmuş farelerde serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci, ikinci (p<0.01), dördüncü ve 24. saatlerde (p<0.05) anlamlı derecede düşürdüğü; glibenclamide'in, serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci (p<0.01), ikinci (p<0.001), dördüncü (p<0.01) ve 24. saattelerde (p<0.05) anlamlı derecede düşürdüğü; glibenclamide ile Cuminum cyminum L.'nin açlık kan şekerini düşürme yönünden aralarında anlamlı bir farklılık bulunmadığı gözlenmiştir (p>0.05). Sağlıklı farelerde gruplar arasında açlık kan şekeri yönünden yapılan ölçümlerde yalnızca dördüncü saatte Cuminum cyminum L. grubunda kan şekerinin serum fizyolojik ve glibenclamide gruplarına göre anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (p<0.05). Sonuç: Cuminum cyminum L. meyvesi uçucu yağ ekstresinin, referans ilaç olarak kullanılan glibenclamide ile aynı düzeyde olmak üzere, birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde hipoglisemik etki gösterdiği gözlendi. Cuminum cyminum L. uçucu yağ ekstresinin LD50 dozu ise 0.780 ml/kg olarak tespit edildi.Article Diagnosis and Treatment of Umbilical Cord-Derived Tetanus in Neonatal Calves(Tubitak Scientific & Technological Research Council Turkey, 2017) Altug, Nuri; Yuksek, Nazmi; Karasu, Abdullah; Ilhan, Fatma; Ceylan, Ebubekir; Ekin, Ismail Hakki; Arslan, SezaiIn this study, umbilical cord-derived neonatal tetanus in calves was identified in Turkey. Four calves with tetanus-specific history and clinical findings were used. Blood samples were taken before and after treatment, and clinical findings were recorded. A tetanus-specific treatment procedure was performed. However, the calves died from not responding to treatment. Pretreatment white blood cell, peripheral blood polymorphonuclear leukocyte, creatine kinase (CK), and lactate dehydrogenase (LDH) levels were determined to be high. Aspartate aminotransferase, alanine aminotransferase, CK, and LDH activities were found to increase after treatment compared to before treatment. Gram-positive terminal spore-forming bacilli were observed in bacterioscopic examination of the necrotic tissue and swab samples from the umbilical cord region. The umbilical cord region was determined to be infected in all calves. In histopathological examination, pyogranuloma formation was observed in the wound area, and in Gram staining agents morphologically concordant with Clostridium tetani in necrotic material were observed. Blood serum of the calves was inoculated into mice. All mice died within 2 days after the inoculation, showing tetanus-specific clinical findings. As a result, bacterioscopy and histopathology of the umbilical cord region may be useful for diagnosis in addition to clinical findings. Mice trials may be used in confirming the diagnosis.Article Doksorubisin Uygulanan Ratlarda Coq10 ve Vitamin E’nin Kanda Lipit Peroksidasyonu, Bazı Antioksidan ve Biyokimyasal Parametrelere Etkisi(2021) Ceylan, Ebubekir; Yaşar, Semih; Yur, FatmagulBu çalışmada doksorubisin uygulanan ratlarda, Koenzim $Q_10$ ($CoQ_10$) ve vitamin E’in lipitperoksidasyonu, antioksidan profil ve bazı biyokimyasal parametreler üzerine etkisi araştırıldı.Çalışmada altı aylık 40 adet Wistar-Albino ırkı erkek rat kullanıldı. Hayvanlar dört gruba ayrıldı.Birinci grup ratlara doksorubisin 2.5 mg/kg/serum fizyolojik i.p. olarak haftada bir kez 6 haftasüreyle uygulandı. İkinci grup ratlara doksorubisine ilave olarak $CoQ_10$ 4 mg/kg/canlı ağırlıkoranında i.p. olarak hergün uygulandı. Üçüncü grup ratlara sadece $CoQ_10$ 4 mg/kg/canlı ağırlıkoranında yine günlük olarak verildi. Dördüncü grup ratlara doksorubisine ilave olarak vitamin E 10mg/kg/subkutan/haftada iki kez 6 hafta süreyle uygulandı. Çalışma süresi altı hafta olarakplanlandı. Çalışmaya başlamadan önce ratlardan alınan kanlar kontrol grubu oluşturmak amacıylakullanıldı. Altıncı hafta sonunda tüm ratlardan kan örnekleri alındı. Analizler sonucunda tümgruplarda malondialdehit ve seruloplazmin düzeylerinde önemli artışlar gözlendi. Tüm gruplardaglutatyon düzeylerinde kontrol grubuna göre düşüşler gözlendi. Retinol ve α-tocopheroldüzeylerinde farklılık gözlenmedi. Albumin düzeylerinde önemli azalmalar ve globülin düzeylerindeönemli artışlar belirlendi. Total protein düzeylerinde önemli artışlar, alanin aminotransferazdüzeylerinde DXR grubunda önemli bir artış diğer guruplarda düşüşler gözlendi. Glukozdüzeylerinde ise belirgin düşüşler görüldü. Çalışmada DXR’nin oksidatif etkisi belirgin bir şekildegörüldü ancak verilen $CoQ_10$ ve vitamin E’nin antioksidan etkileri istenilen düzeyde belirgin olarakgözlenemedi. Çalışma verilerine göre $CoQ_10$ ve vitamin E gibi antioksidan maddelerin, çeşitliilaçların neden olduğu stres ve hasarı azaltmak için kullanılabileceği ancak verilen ilaçların kullanımsüresinin antioksidan maddelerin başarısını azaltabileceği sonucuna varıldı.Article Effect of Lycopene Application in Rats With Experimental Diabetes Using Lipoprotein, Paraoxonase and Cytokines(Springer, 2013) Yegin, Sevim Ciftci; Yur, Fatmagul; Ceylan, EbubekirThis study was conducted with the purpose of researching the effect of lycopene application on lipoprotein, paraoxonase (PON) and cytokines that are projected to be used in the diagnosis and treatment of diabetes by making experimental diabetes. At the end of a 1-month trial period, under ether anesthesia with jelly tubes, blood samples were taken from rat hearts. Blood samples were centrifuged and serum was obtained. From the serum samples, HbA(1c), paraoxonase activity, lipoprotein levels and cytokines were determined. HbA(1c) levels and PON activity were found to be p < 0.001. At the triglyceride level, with regard to the control group, in all the groups a significant rise occurred (p a parts per thousand currency sign 0.001). At the cholesterol level, with regard to the control group, a decline was observed in the other groups (p < 0.05). At the VLDL level, with regard to the control group, a significant rise was observed in the other groups (p < 0.05). At the HDL (p < 0.001) and LDL (p < 0.05) levels, with regard to the control group, a significant decline was observed in the other groups. At the TNF-alpha, IL-2, IL-6 and IL-10 levels no difference was found (p > 0.05). Experimental diabetes models have an important place in analyzing diabetes complications and determining treatment approaches.Article The Effect of Lycopene Treatment on Ace Activity in Rats With Experimental Diabetes(Sage Publications inc, 2012) Ozmutlu, Serif; Dede, Semiha; Ceylan, EbubekirIn this study, the anti-inflammatory and antioxidant known as lycopene was applied to rats with experimental diabetes with the aim of investigating the detection of diabetes-related complications, and to determine the possible role of lycopene in diabetes complications regarding the effects of ACE activity. In order to induce diabetes in rats in the diabetes (D) and diabetes+lycopene (DL) groups, rats were given 45 mg/kg single-dose streptozotocin (STZ) intraperitoneally (i.p.); lycopene (10 mg/kg/day dissolved in sunflower oil) was administered to the rats in the lycopene-only (L) and DL groups. Blood glucose levels and HbA1c% in diabetes+lycopene group and diabetes group increased (p < 0.05) compared to control and only lycopene treated group. The highest level of ACE activity was observed in the (D) group (p < 0.05). Activity in the (L) group was also significantly greater than in the control group (p < 0.05). The (DL) group had lower (p < 0.05). ACE activity than the (D) group. Lycopene implementation was found to be effective in the inhibition of ACE activity, an important indicator of diabetes-related complications.Article The Electrophoretical Determination of Serum Protein Fractions in Lycopene Treated Experimental Diabetic Rats(Humana Press inc, 2013) Yuksek, Veysel; Dede, Semiha; Ceylan, EbubekirThis study was planned to determine the effects of lycopene treatment on serum protein fractions in experimental diabetic rats. In order to induce diabetes in rats in the diabetes (D) and diabetes + lycopene (DL) groups, rats were given 45 mg/kg single-dose streptozotocin intraperitoneally. Lycopene (10 mg/kg/day dissolved in sunflower oil) was administered to the rats in the lycopene-only (L) and DL groups. Blood glucose levels and HbA1c% in DL group and diabetes group increased (p < 0.05) compared to control and L group. Total protein, albumin, alpha(1), alpha(2), and beta globulin fractions of diabetic and DL groups were lower than control and L groups (p < 0.05). D group had lowest gamma (gamma) globulin levels among other groups (p < 0.05). The gamma globulin levels was slightly increased than diabetic groups (D and DL), but it was still lower than control and L groups (p < 0.05). The highest value of A/G ratio was observed in diabetic group. Similarly, the % level of A/G ratio of D group was higher than other groups. It was noted that the A/G ratio decreased and reached to control group levels after lycopene treatment.Article Eugenia Caryophyllata Myrtaceae (Karanfil) Uçucu Yağının Median Letal Doz (Ld50) Düzeyi ve Sağlıklı ve Diyabetli Farelerde Hipoglisemik Etkisinin Araştırılması(2004) Ceylan, Ebubekir; Özbek, Hanefi; Öztürk, AbdurrahmanBu çalışmada Eugenia caryophyllata Mrytaceae(karanfil)uçucu yağının,median letal doz(LD50)düzeyinin ve sağlıklı ve diyabetli farelerde hipoglisemik etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Alloksanla diyabet oluşturulmuş farelere ve sağlıklı farelere Eugenia caryophyllata Myrtaceae uçucu yağı ekstresi, glibenclamide (referans) ve serum fizyolojik (kontrol) uygulanıp; uygulama öncesi, birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde, farelerin kuyruk veninden kan alınarak açlık kan şekeri düzeyleri belirlenmiştir. Eugenia caryophyllata Myrtaceae ekstresinin alloksanla diyabet oluşturulmuş farelerde kontrol (serum fizyolojik) grubuna göre açlık kan şekerini ikinci ve 24. saatte anlamlı derecede düşürdüğü, birinci ve dördüncü saatlerde bu etkinin görülmediği; glibenclamide'in, serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde anlamlı derecede düşürdüğü; glibenclamide'le E. Caryophyllata arasında kan şekerini düşürücü etkileri açısından birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde anlamlı bir farklılık bulunmadığı gözlenmiştir. Sağlıklı farelerde £ Caryophyllata grubu kan şekeri düzeyinin yalnızca dördüncü saatte diğer gruplara göre daha az düştüğü saptanmıştır. Sonuç olarak Eugenia caryophyllata Myrtaceae uçucu yağ ekstresinin, referans ilaç olarak kullanılan glibenclamide ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak aralarında anlamlı bir farklılık bulunmadığı; yani ikinci ve 24. saatlerde aynı düzeyde hipoglisemik etki gösterdiği, birinci ve dördüncü saatlerde ise kontrol grubu ile arasında anlamlı bir farklılık olmadığı gözlenmiştir. Ayrıca Eugenia caryophyllata uçucu yağ ekstresinin LD50 dozu ise 0.613 ml/kg olarak tespit edilmiştir.Article Influence of Aflatoxin Present in Forages and Concentrated Feedingstuffs on Milk and Some Serum Biochemical Parameters in Goats(Natl veterinary Research inst, 2007) Bingol, N. Tugba; Tanritanir, Pinar; Dede, Semiha; Ceylan, EbubekirEight private farms as groups were used in the study. Each group contained randomly selected ten goats. These animals were fed forage and concentrated feed. Serum glucose, total protein.. albumin, globulin, cholesterol, and triglyceride levels, and ALP (alkaline phosphatase), ALT (alanine -amino transferase), AST (aspartate amino transferase), GGT (gamma-glutamyl transferase), and LDH (lactate dehydrogenase) activities were analysed. There were no correlations between glucose, ALP, AST, GGT and feed total aflatoxin (AF) concentrations. There were positive correlations between feed AF and LDH activities (P < 0.01), between feed AF and milk aflatoxin M1 (AFM1) (P < 0.01). On the other hand, there was a negative correlation (P < 0.01) between feed AF and total protein levels were also present. There was negative correlation between ALT concentration (P < 0.05) and AF in feed. There was negative correlation between concentrations of albumin and globulin (P < 0.01) and positive correlation between triglyceride concentration (P < 0.05) and AF level in feed. It was noticed that a marked increase in the level of AFM1 in milk due to an increase in total aflatoxin levels in feeds (P < 0.01).Master Thesis Investigation of Vitamin a in Cattle With Food-And-Mouth Disease in Region of Ağri(2011) Anığı, Kenan; Ceylan, EbubekirŞap hastalığı sığır, koyun, keçi gibi bütün geviş getiren çift tırnaklı hayvanlar ile domuzlarla birlikte 70'den fazla vahşi türde görülen akut, ateşli ve bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Picornaviridae ailesinin bir üyesi olan Aphtovirus alt grubunda yer alan şap virusu zarsız, tek iplikçikli RNA içeren bir virüstür. Virüsün O, A, C, SAT 1, SAT 2, SAT 3, ve Asia 1 olmak üzere 7 farklı serotipi vardır. O serotipinin 2, A serotipinin 32, C serotipinin 5, SAT 1 sertipinin 1, SAT 2 serotipinin 3, SAT 3 serotipinin 4 ve Asia serotipinin de 1 alt tipi bulunmaktadır. Serotip ve suşlar her coğrafi bölgeye göre değişiklik gösterebilir Dünyada en yaygın görülen O serotipidir. Bir serotipe olan bağışıklık diğer serotiplere karşı çapraz koruma sağlamamaktadır. Bu çalışmanın materyalini Ağrı yöresindeki doğal şap hastalığı ile enfekte 60 adet yerli kara ırkı sığır ve şap hastalığı ile enfekte olmayan 20 adet sağlıklı 2-4 yaş arasındaki inekten oluşturuldu. Hastalığın tanısı, Ankara'daki Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Şap Enstitüsü Müdürlüğü'nce PCR (polimer zincir reaksiyonu) ve ELISA yöntemleriyle şap teşhisi konuldu. Laboratuvarda şap hastalığı tanısı konulan mihraklardan ve sağlıklı hayvanlardan gerekli kan örneklerinden vitamin A analizleri yapıldı. Şap hatalığı teşhisi konulma üzere değerlendirilen örneklerde 27 adet A serotipinde, 33 Adet O serotipinde hastalık tespit edildi. Serum vitamin A düzeyleri kontrol grubunda 0,295±0,012 ?g/ml, hasta grubunda 0,234±0,019 ?g/ml olarak tespit edildi. Bu çalışmada elde edilen sonuçların değerlendirilmesi sonucunda, Ağrı bölgesinde bulunan ve şap hastalığı teşhisi konulan sığırların kan serumu vitamin A düzeylerinin, sağlıklı kontrollere göre önemli oranda azaldığı saptandı. Bu durumun; şap hastalığı yanında immun sistemin baskılanması nedeniyle sekonder enfeksiyonun gelişmesi, doku ve mukoza kayıplarından kaynaklanmış olabileceği sonucuna varıldı. Diğer tüm enfeksiyon kaynaklı hastalıklardan korunma ve tedavi için vitamin takviyesinin önemini vurgulaması bakımından önemli bulundu.Article Köpeklerde Rokuronyum ve ve Kuronyumun Etkilerinin Karşılaştırılması(2001) Ceylan, Ebubekir; Tombul, Temel; Abuzer, Taş; Atasoy, Nazmi; Altuğ, Muhammed Enes; Özbek, Hanefi; Aslan, LogmanBu çalışmada, 20 adet vekuronyum grubu, 20 adet de rokuronyum grubu olmak üzere toplam 40 adet sokak köpeği kullanıldı. Rokuronyum 0.25 ve 0.5 mg/kg'hk dozlarda, vekuronyum ise 0.06 ve 0.1 mg/kg'hk dozlarda kullanıldı. Bu ilaçların etki başlama ve etki süreleri ile uygulama öncesi, 15. dakikası ve- sonrası kalp atım sayıları, vücut ışılan ve oksijen saturasyon değerlerine bakıldı. Her iki grupta da vücut ısısında hafif azalma ve oksijen saturasyon değerlerinde hafif artış gözlendi. Kalp atım sayısına bakıldığında rokuronyum grubunda yüksek dozlarda artış, vekuronyum grubunda ise bazı vakalarda bradikardiye varan bir azalma gözlendi. Sonuç olarak kısa süreli entübasyon gerektiren durumlarda rokuronyumun, uzun süreli kas gevşemesi istenen olgularda vekuronyumun güvenli bir şekilde kullanılabileceği kanısına varıldı.Article Köpeklerde Soğanın (Allium Cepa) Bazı Hematolojik ve Biyokimyasal Parametreler Üzerine Etkisi(1998) Baydas, Burhanettin; Yoruk, Mecıt; Ceylan, Ebubekir; T.ağaoğlu, Zahid; Ertekin, AliBu çalışmada, köpeklerde soğanın bazı hematolojik ve biyokimyasal parametreler ile Heinz cisimciklerinin oluşumu üzerine etkisi irdelendi. Araştırmada 8-19 kg canlı ağırlıkta, 1-3 yaşında, sağlıklı 12 adet köpek kullanıldı. Hayvanlar deneme ve kontrol grubu olmak üzere iki eşit gruba ayrıldı. Deneme grubu köpeklere, 24 saatlik bir açlık periyodundan sonra kıyılmış soğanın (300 g/kg) suda 15 dk kaynatılmış-soğutulmuş ekstraktından 500 mi verildi. Uygulamanın 2,4,8,12 ve 24. saatlerinde normal, heparinli ve EDTA 'lı tüplere kan alındı. Yapılan analizlerde deneme grubu Hb, PCV ve RBC miktarlarında kontrol grubuna göre bir düşüş saptanmasına karşın bu fark istatistiki olarak önemli bulunmadı (p>0.05). G-6-PD aktivitesinde kontrol grubuna göre en fazla düşüş 8. saatte saptandı. Bu değer istatistiki olarak p<0.00l düzeyinde anlamlı bulundu. Uygulamanın 8. saatinde Heinz cisimciklerinin şekillendiği saptandı. SA ve LSA düzeylerinde denemenin 2. saatinden itibaren bir yükselme olduğu, 8. saatte en yüksek düzeye ulaştığı ve 24. saatte ise kısmen düştüğü gözlendi. Bu değerler kontrol grubu ile karşılaştırıldığında istatistiki olarak önemli bulundu (p<0.001). ALT ve ALP düzeylerinde ise herhangi bir değişiklik saptanmadı. Araştırmada elde edilen bulgulara göre, soğandaki n-propil disülfitten kaynaklanan lipid peroksidasyonuna ve eritrositlerdeki deformasyona bağlı olarak SA ve LSA düzeylerinin arttığı, G-6-PD ile Heinz cisimcikleri arasında negatif bir korelasyonun var olduğu söylenebilir.Article The Occurrence and Antibiotic Resistance of Motile Aeromonas in Livestock(Springer, 2009) Ceylan, Ebubekir; Berktas, Mustafa; Agaoglu, ZahidThe present study was carried out to assess the prevalence of motile Aeromonas spp. in the faeces of clinically healthy sheep, cattle and horses and evaluate their susceptibility to some anti-microbial agents. Rectal swabs from 120 sheep, 85 cattle and 20 horses were examined for Aeromonas species using alkaline peptone water (pH 8.4) as the enrichment medium and Aeromonas Selective Agar containing 5 mg/l ampicillin as the isolation medium. Identification and antibiotic resistance of motile Aeromonas strains was performed using Gram Negative Enteric ID panel. Motile aeromonads were isolated from 12 (10%) sheep, 7 (8.2%) cattle and 1 (5%) horse. Of these 20 aeromonad isolates, 13 were A. caviae, 6 were A.sobria and 1 was A. hydrophila. Aeromonas species in the faeces of livestock might pose a public health problem for humans who are in direct contact with contaminated animals. However, further studies should be performed on aeromonads relating to their transmission between animals and humans.Article Patojen Bakterilerin Üremesi Üzerine Protozoonların Etkileri(2003) Kurtoğlu, M. Güzel; Gülmez, Selma; Berktaş, Mustafa; Tuncer, Oğuz; Göz, Yaşar; Ceylan, EbubekirAmaç: Bu çalışma, barsak protozoonları ve barsak patojeni bakterilerin birbirleri üzerine olabilecek muhtemel etkilerinin ve birlikte bulunma oranlarının araştırılması amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışmanın birinci grubunu, dışkı incelemesinde protozoon saptanan 50 hasta oluşturmuştur. İkinci grupta ise protozoon saptanmayan 50 hastaya ait dışkı örneği incelemeye alınmıştır. Bulgular: Yapılan inceleme sonucunda protozoon saptanan birinci gruptaki 50 hastanın 3'ünde (%6) Salmonella typhi, l'inde (%2) Shigella dysenteriae olmak üzere toplam 4 dışkı örneğinde (%8) patojen bakteri saptanırken, protozoon saptanmayan ikinci gruptaki 50 dışkı örneğinden hiçbir patojen izole edilememiştir. Sonuç: Protozoon saptanan dışkı örneklerinde patojen bakteri üreme olasılığı bulunduğu saptanmış olup, her iki incelemenin birlikte planlanmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır.Article Prevalence of Cryptosporidiosis in Goats of Van Province Turkey(indian veterinary Journal, 2006) Goz, Yasar; Ceylan, Ebubekir; Aydin, AbdulalimCryptosporidium is a minute coccidian protozoon belonging to phylum Apicomplexa. Twenty species of this parasite have been described from a variety of vertebrates including mammals, birds, reptiles and fish. Development of the Cryptosporidium occurs within the brush border. of the epithelial cells of the intestine. Sporulated oocysts, containing four sporozoits are passed in the faeces and are transmitted by ingestion (Markell, et al., 1992). The aim of this study was to determine the prevalence of Cryptosporidiosis in goats in province Van. This paper is the first report on the prevalence of Cryptosporidiosis in goats in Van province, eastern Turkey.Other Sağlıklı Köpek Dışkılarından Oksidaz Pozitif Gram Negatif Bakterilerin İzolasyon ve İdentifikasyonu ile Antimikrobiyal Duyarlılıklarının Belirlenmesi(2002) Körkoca, Hanefi; Kurtoğlu, Muhammed G.; Ağaoğlu, Zahit T.; Berktaş, Mustafa; Ceylan, Ebubekir; Hamza, BozkurtÇalışmada, yan yöresindeki köpeklerden alınan gaita örneklerinden oksidaz pozitif Gram negatif basillerin izolasyon ve İdentifikasyonu ile antimikrobiyal ajanlara duyarlılıklarının araştırılması amaçlandı. Bu amaçla, köpeklerden alınan 55 gaita örneği uygun besiyerlerine ekim yapılarak şüpheli kolonilerden hareket, Gram boyama ve oksidaz testleri yapıldı. Uygun bakterilerin identiflkasyon ve antibiyogramlarının saptanması için Sceptor Gram Negatif ID panelleri (Panel code: 430, Beckton Dickinson-USA) kullanıldı.Çalışmada birer adet Pseudomonas fleurescens (P. fleurescens) (%I,82), Pasteurella haemolytica (P. haemolytica) (%1.82), Pasteurella multocida (P. multocida) (%1.82), Aeromonas sobria (A. sobria) (%l,82), iki adet Aeromonas caviae (A. caviae) (%3.63), üç adet Vibrio alginolyticus (V. alginolyticus) (%5.45) ve IO adet Pseudomonas aeruginosa (P. aeruginosa) (%18.18) olmak üzere toplam 19 (%34.5) oksidaz pozitif Gram negatif bakteri saptanmıştır.İzole edilen susların 20 antibiyotiğe (arnikasın, amoksisilin-klavulanat, ampisilin, ampisilin/sulbaktam, aztroneam, sefazolin, sefoperazon, sefotaksim, sefotetan, seftazidim, seftriakson, sefuroksim, siprofloksasin, gentamisin, imipenem, piperasilin, tikarsilin, tikarsilin/klavulanat, tobramisin ve trimetoprim/sulfametoksazol) karşı duyarlılık durumları araştırıldı. Duyarlılık testleri sonucunda; P. haemolytica, P. fleurescens, ve V. alginolyticus'un suşlannın tüm ajanlara duyarlı olduğu, P. multocida susunun ampisilin, ampisilin/sulbaktam ve trimetoprim/sulfametoksazole, A. sobria susunun ampisilin vè ampisilin/sulbaktama dirençli olduğu saptanmıştır. İki A. caviae susunun ikisi de ampisilin ve ampisilin/sulbaktama dirençli bulunmuş, ayrıca suşlardan birisinin aztroneama da dirençli olduğu tespit edilmiştir. P. aeruginosa suşlannın sefoperazona %40, aztreonama %70, sefotetana ise %90 oranında direnç gösterdikleri, diğer antimikrobiyal ajanlara ise duyarlı oldukları saptanmıştır.Article Sağlıklı Siirt Kıl Keçilerinde Doğum Öncesi ve Doğum Sonrasında Bazı Kan Parametrelerinin Araştırılması(2010) Ceylan, Ebubekir; Dede, Semiha; Tanrıtanır, PınarBu çalışma, klinik olarak sağlıklı olduğu belirlenen 20 Siirt kıl keçisinde bazı biyokimyasal parametrelerin, doğum öncesi ve doğum sonrası dönemlerdeki değişiklikleri belirlemek amacıyla planlandı. Gebeliğin yaklaşık olarak son haftasında ve doğumdan sonraki 7. günde V. jugularis’ten kan örnekleri toplandı. Toplanan örneklerde kan serumunda glikoz, üre, BUN, total protein, albümin, kolesterol ve trigliserit konsantrasyonları ve ALT, AST ve ALP enzimlerinin aktiviteleri ölçüldü. Sonuç olarak, ALP enzim aktivitesi, total protein ve kolesterol miktarlarının doğumdan sonra önemli oranda arttığı (p<0.05), diğer parametrelerde ise farklılıklar görülmesine rağmen, bu değişiklilerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı saptandı.Article Secale Cereale L. (Çavdar) Meyvesi Dekoksiyon Ekstresinin Sağlıklı ve Diyabetli Farelerde Hipoglisemik Etkisinin Araştırılması(2002) Özbek, Hanefi; Tas, Abuzer; Tunçtürk, Murat; Özgökçe, Fevzi; Ceylan, EbubekirAmaç: Secale cereale L. (çavdar) meyvesi dekoksiyon ekstresinin, sağlıklı ve diyabetli farelerde hipoglisemik etkisinin araştırılması. Yöntem: Alloksanla diyabet oluşturulmuş farelere ve sağlıklı farelere Secale cereale L. ekstresi, glibenclamide (referans) ve serum fizyolojik (kontrol) oral yolla verilip; sıfırıncı, birinci, ikinci, dördüncü ve 24. saatlerde, farelerin kuyruk veninden kan alınarak açlık kan şekeri düzeyleri ölçüldü; sonuçlar tek yönlü varyans analizi ile test edildi. Bulgular: Secale cereale L. ekstresinin; alloksanla diyabet oluşturulmuş farelerde serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci saatte (p<0.05) ve ikinci saatlerde (p<0.01) anlamlı derecede düşürdüğü, dördüncü ve 24. saatlerde bu etkinin görülmediği (p>0.05); glibenclamidein, serum fizyolojik grubuna göre açlık kan şekerini birinci, ikinci ve dördüncü saatlerde anlamlı derecede düşürdüğü (p<0.001), 24. saatte bu etkisinin ortadan kalktığı (p>0.05); glibenclamide'in, Secale cereale L.'ye göre açlık kan şekerini birinci ve ikinci saattlerde p<0.001, dördüncü saatte p<0.05 düzeyinde anlamlı derecede daha fazla düşürdüğü, 24. saattte ise her ikisi arasında anlamlı bir fark bulunmadığı gözlenmiştir (p>0.05). Sağlıklı farelerde gruplar arasında açlık kan şekeri yönünden yapılan ölçümlerde anlamlı bir fark saptanmamıştır. Sonuç: Secale cereale L. meyvesi dekoksiyon ekstresinin, referans ilaç olarak kullanılan glibenclamideden anlamlı derecede düşük düzeyde, yaklaşık dört saat süren zayıf bir hipoglisemik etki gösterdiği gözlendi.Article Seroprevalence of Coxiella Burnetii Antibodies in High Risk Groups in Eastern Turkey(Ortadogu Ad Pres & Publ Co, 2011) Berktas, Mustafa; Ceylan, Ebubekir; Yaman, Gorkem; Ciftci, I. HakkiObjective: The objective of this study is to estimate and evaluate the prevalence of antibodies of Coxiella burner]] (C. burned]) in people considered to be at risk; such as farmers, slaughterhouse-workers and butchers in Eastern region of Turkey. The number of relevant studies concerning the subject is inadequate especially in our region. Material and Methods: Five hundred fifty two serum samples were collected from the people considered to be at risk of contacting with C. burned], such as farmers, abattoir workers and butchers in four cities and their 14 districts in the Eastern Turkey. Serum samples were centrifuged and stored at -20 degrees C. The serum samples were tested with an ELISA kit to detect IgG antibodies against C. burnetii phase II antigen in order to determine the prevalence of Qfever. Results: The mean seropositivity rate across the region was detected as 36.6%. Among different high risk professions, the highest prevalence rates were detected in abattoir workers (65.9%), followed by butchers (42.9%), and farmers (32.8%). The prevalence rates among butchers were detected as 63.2% in Bitlis, 39.1% in Van and 25% in Mu. Among farmers, the prevalence rates were 36.6% in Bitlis, 34% in Van, and 18.2% in Mus. Conclusion: Significantly high seropositivity rates among the people with high risk professions in the Eastern Anatolia is reported for the first time in this study. It is essential to identify the reservoirs in order to diagnose C. burner]] infection correctly. It is essential to take the necessary control and prevention precautions in high-risk occupations due to high seropositivity rates determined in this study.Article Seroprevalence of Q Fever in Cattle and Sheep in the East of Turkey(Academic Journals inc, 2009) Ceylan, Ebubekir; Berktas, Mustafa; Keles, Ihsan; Agaoglu, ZahitThe present study was carried out to determine the seroprevalence of antibodies to C. burnetii in cattle and sheep in the east of Turkey. Serum samples collected randomly from 92 cattle and 92 sheep were examined by ELISA (Vircell-SL, Spain) to detect IgG antibodies against C. burnetii phase II antigen. Seropositivity was observed in 16.3% of the cattle and in 5.4% of the sheep. Coxiellosis has an important seropositivity in both cattle and sheep and it can cause serious health problem in humans living in Eastern Turkey.