Browsing by Author "Demirok, Ahmet"
Now showing 1 - 20 of 33
- Results Per Page
- Sort Options
Specialist Thesis Axiel Eye Lenght and Central Corneal Thickness Changes After Pediatric Cataract Surgery(2006) Türkyılmaz, Kemal; Çinal, Adnan; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet4. ÖZET1999-2006 yılları arasında 6 ay-12 yaş arasında pediatrik katarakt cerrahisi geçiren187 hastanın 374 gözü AGU ve SKK açısından incelendi.3 yıllık takip sonucunda preoperatif ortalama AGU opere gözde 21.97 mm ikenpostoperatif 22.62 mm ölçüldü. Opere edilmeyen gözde AGU preoperatif 21.87 mm ikenpostoperatif 22.67 mm ölçüldü. Unilateral afak bırakılan 17 gözde ortalama AGU 23.36(±1.97) iken hastaların diğer gözlerinde ortalama AGU 22.90 (±1.68) idi. Unilateral operepsödofak 113 gözde ortalama AGU 22.50 (±1.01) mm iken opere edilmeyen diğer gözdeortalama AGU 22.64 (±0.87) mm olarak ölçüldü.Buna göre afak gözlerin hastaların diğer gözlerine göre daha uzun olduğu saptandı.Unilateral psödofak gözlerde AGU, opere gözlerde diğer gözlere göre istatiksel olarak anlamlışekilde kısa bulunurken bu farkın klinik olarak anlamlı olmadığı tespit edildi.Unilateral opere gözlerde ortalama SKK 569.8 (±43.2) µm, opere edilmeyen gözlerdeortalama SKK 539.9 (±30.1) µm bulundu. Bilateral opere gözlerde ise ortalama SKK 576.3(±41.01) µm idi. Unilateral afak gözlerde ortalama SKK 586.0 (±35.4) µm iken aynıhastaların diğer gözlerinde ortalama SKK 540.4 (±25.8) µm idi. Unilateral psödofak gözlerdeortalama SKK=565.3 (±44.7) µm iken aynı hastaların diğer gözlerinde ortalama SKK=539.8(±31.7) µm idi.Unilateral afak opere gözler aynı hastaların diğer gözlerine göre daha kalın bulunurkenbenzer şekilde unilateral psödofak opere gözlerin de aynı hastaların diğer gözlerine göre dahakalın olduğu bulundu.Tüm bu değerler göz önüne alındığında pediatrik katarakt cerrahisi yapılan hastalardagörsel işlevsellik yanında santral korneal kalınlık ve göz uzunluk değişimi göz içi lensiyerleştirilenlerde fizyolojiye çok daha uygun bir şekilde sağlanmaktadır.Article Brucellosis and Uveitis(Amer Soc Contemporary Medicine Surgery & Ophthalmology, 2008) Karahocagil, Mustafa Kasim; Demirok, Ahmet; Kilic, Adil; Cinal, Adnan; Caksen, Hueseyin; Yasar, TekinA 30-year-old-lady, (Case 1) was found to have brucella uveitis in her left eye. Serum agglutination (SAT) and SAT/Coombs titers were positive at 1:320 and 1:160, respectively. In Case 2, a 12-year-old-girl diagnosis of left brucellosis uveitis was made. Both SAT and SAT/Coombs titers were positive at 1:1280. This report confirms that Brucellae organisms as a cause of uveitis.Article Causes of Visual Impairment in the Van City Area According To the Health Committee's Reports(Turkish Ophthalmological Soc, 2012) Ceyhan, Dogan; Yasar, Tekin; Demirok, Ahmet; Cinal, Adnan; Esmer, Oktay; Batur, MuhammedPurpose: In this study, disability reports of the Health Committee of the Hospital of the Yiiziincii Yil University School of Medicine will be evaluated. The demographic characteristics, causes and degree of visual loss, visual system impairment rating and whole body impairment rating of the people with visual impairment will be determined. Material and Method: Health committee disability reports of our hospital, between September 2006 and August 2010, were evaluated. Relevant variables of each patient were recorded and evaluated. Results: 415 health committee reports for visual impairment were found to be prepared during the period of the study. One hundred fifty three (36,9%) of the cases were female and 262 (63.1%) were male and the mean age was 41.8 +/- 22.4 years. The most frequent causes of visual impairment were macular diseases, evisceration and phitisis, amblyopia, optic nerve diseases, degenerative myopia, acquired corneal and hereditary retinal diseases. The patients who had a disability report had a mean of 41.69 +/- 25.92% visual system impairment rating and 60,76 +/- 24,67% whole body impairment rating. Discussion: This research was planned for contributing to the epidemiologic information about visual impairment in our country. This data may serve to compute the cost of visual disability reports. The information is also expected to contribute to determine the causes and measures for the prevention of diseases and conditions leading to visual disability.Article Conjunctival Myxoma: a Clinicopathologic Report(Slack inc, 2008) Kilic, Adil; Kosem, Mustafa; Demirok, Ahmet; Cinal, Adnan; Yasar, TekinA conjunctival myxoma was identified in a specimen obtained from a 45-year-old woman via excisional biopsy. The patient presented with a slowly growing painless epibulbar mass. The paucicellular tumor included stellate and spindle-shaped cells, mast cells, and dilated lymphatic channels embedded in a loose collagenous matrix. The differential diagnosis of conjunctival myxoma should include tumors that have myxoid patterns and richly myxoid malignant neoplasms. [Ophthalmic Surg Lasers Imaging 2008;39:514-516.]Other Ekstrakapsüler Katarakt Cerrahisi Sonrası Kornea Topografisi Değişimleri(1999) Andı, İnayet; Topuz, Habibe; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Özdemir, Murat; Çinal, Adnan; Şimşek, ŞabanBu çalışmada PEKKE+GİL ameliyatının kornea topografisi üzerine etkileri bilgisayarlı kornea topografisi nokta analizi ile incelenmiştir. Kataraktlı 40 hastanın 40 gözü çalışmaya alındı. Standart PEKKE öncesi ve postoperatif 3. gün, 2. hafta, 1. ay ve 2 ay sonrasına kadar olan dönemlerde tüm gözlerden EyeSys v.2.1 cihazı ile kornea topografileri alınarak cerrahi ile meydana gelen topografik değişimler değerlendirildi. Tüm olgularda postoperatif erken dönemde korneanın vertikal aksının ileri derecede dikleştiği, bunun aksine nazal ve temporal kadranlarında düzleştiği saptandı. Meydana gelen bu değişimlerin postoperatif erken dönemden itibaren hızla gerilediği ve 2. ay sonunda preoperatif değerlere çok yaklaştığı görüldü. PEKKE sonrasında tüm korneada ciddi topografik değişimlerin olduğunu ve bu değişikliklerin ameliyat sonrası erken dönemden itibaren hızla normal topografi yönünde ilerlediğini söyleyebiliriz.Article Enzimatik Kanalostomi (Glokom Tedavisinde Enzim: Deneysel Tavşan Modeli)(2004) Yazıcıoğlu, Atilla; Demirok, Ahmet; Çinal, Adnan; Uğraş, Serdar; Öztürk, GürkanAmaç: Enzimler oftalmolojide değişik amaçlarla kullanılmaktadır. Bu çalışmada ise enzimlerle aközün dışa akım yollarının etkilenmesi ve böylece göz içi basıncının düşüşünün sağlanması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 5mg pankreatin 0.2 ml çözelti olarak 5 adet tavşanın sağ göz ön kamaralarına topikal anestezi ve sedasyon altında verildi. Enjeksiyonlar 26 gauge lik insülin enjektörleri ile korneadan yapıldı. Sol gözler kontrol grubu olarak alındı. Sol gözlerede aynı yolla ve aynı miktar ringer laktat çözeltisi verildi. Daha sonra tüm tavşanlar hem klinik olarak hemde göz içi basıncı yönünden günlük olarak takip edildi. Göz içi basınçları Perkins aplanasyon tonometresi ile ölçüldü. 2 hafta sonra gözlerden histolojik kesitler alınarak enzim ile kontrol grubu gözler karşılaştırıldı. Bulgular: Enjeksiyon sonrası hem enzim, hemde ringer laktat verilen gözlerde göz içi basıncı arttı. Ancak enzim grubu gözlerde göz içi basıncı artışı hem daha şiddetli (41.5 ınmHg) hemde daha uzunsüreli oldu. Bu ilk günlerdeki göz içi basıncı artışından sonra enzim uygulanan gözlerdeki basınç kontrol grubu gözlerden daha alt seviyelere indi ve bu düşüş 2. haftaya kadar devam etti. Klinik olarak enzim grubu gözlerde ilk birkaç gün devam eden yoğun inflamatuvar reaksiyonlar gelişti ve daha sonra düzeldi. Yapılan histolojik çalışmalarda enzim uygulanan gözler ile kontrol grubu gözler arasında herhangi bir farklılık tespit edilemedi. Sonuç: İntrakameral enzim uygulaması, normal göz içi tansiyonlu tavşalarda, göz içi dokularda çok önemli bir yan etkiye ve histolojik değişikliğe neden olmaksızın göz içi tansiyonunu düşürebilmektedir.Article Intracorneal Inlay To Correct Presbyopia: Long-Term Results(Elsevier Science inc, 2011) Yilmaz, Omer F.; Alagoz, Nese; Pekel, Gokhan; Azman, Engin; Aksoy, Ebru F.; Cakir, Hanefi; Demirok, AhmetPURPOSE: To evaluate the long-term visual results of Acufocus ACI-7000 (now Kamra) intracorneal inlay implantation in presbyopic phakic patients. SETTING: Beyoglu Eye Training and Research Hospital, Istanbul, Turkey. DESIGN: Clinical trial. METHODS: This study comprised patients with emmetropic or post-laser in situ keratomileusis (LASIK) presbyopia. Patients had an uncorrected near visual acuity (UNVA) of 20/40 or worse, correctable to 20/25 or better at distance. The inlay was implanted on the stromal bed after the LASIK flap was relifted or a flap created. The inlay was centered on the presurgical position of the first Purkinje reflex. The main outcome measures were distance and near vision and the complication rate. RESULTS: The study enrolled 39 patients aged 45 to 60 years. At the 4-year follow-up, all patients (N = 22) had 2 or more lines of improvement in UNVA with no significant loss in distance vision. The mean final UNVA was 20/20 (Jaeger [J1]); 96% of patients could read J3 or better. The uncorrected distance acuity was 20/40 or better in all eyes. Five patients had cataract progression, and 2 had a change in refractive status. No eye with an intracorneal inlay had intraoperative complications during cataract extraction. Four inlays were explanted during the study. There were no severe corneal complications that affected final vision. CONCLUSION: Intracorneal inlay implantation was an effective, safe, and reversible procedure for the long-term surgical treatment of presbyopia.Other Katarakt Cerrahisi Sonrası Yüksek Korneal Astigmatizma için Sütür Kesiminde Yeni Bir Protokol(2000) Çinal, Adnan; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Özdemir, MuratAmaç: Katarakt cerrahisi sonrasında sütüre bağlı gelişebilen yüksek astigmatizma için güvenilir, etkin ve sonuçları önceden tahmin edilebilir bir tedavi protokolu belirlemek. Gereç ve Yöntem: Katarakt cerrahisi uygulanmış, üç ve üç diyoptrinin üzerinde kurala uygun astigmatizması olan 40 göz çalışma kapsamına alındı. Her olguda birden beşe kadar değişen sayıda sütür kesildi ve her sütür kesimi öncesi ve sonrası 2.,15.,30.,60. dakikalarda ve 1.haftada keratometre ile korneal astigmatizma ve akslar ölçüldü. Bulgular: Her sütür kesimini takip eden 1.haftanın sonunda astigmatizmada ortalama 3.86D azalma, aksta ise ortalama 20.7 derecelik bir değişiklik tespit edildi. Bir hafta sonunda meydana gelen toplam astigmatik azalmanın %83'ü ve aks değişikliklerinin %78'i sütür kesiminden sonra ilk 30 dakika içinde oluşurken, değişimlerin kalan kısmı ise ilk 30 dakikadan sonraki süre içinde meydana geldi. Sonuç: Katarakt cerrahisi sonrası oluşan yüksek korneal astigmatizmanın tedavisi için bir sütür kesildikten sonra eğer hala astigmatizma yüksek ise 30 dakika beklenip bir sonraki sütür de kesilebilir. Bu işlem aynı seansta, astigmatizma 3D altına ininceye kadar güvenli bir şekilde devam ettirilebilir.Other Keratoglobus ve Distikiyazis(2001) Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Çinal, AdnanHer iki gözünde keratoglobus ve distikiyazis bulunan 55 yaşındaki bir hasta sunuldu. Kirpiklerin korneada oluşturduğu travma sonucu gelişen kurala aykırı yüksek astigmatizma kornea topografisi ile gösterildi.Other Keratokonuslu Olgularda Javal Keratometre ve Bilgisayarlı Kornea Topografisinin Karşılaştırılması(1999) Çinal, Adnan; Özdemir, Murat; Yaşar, Tekin; Demirok, AhmetAMAÇ: Bu çalışma keratokonuslu olgularda Javal keratometre ile EyeSys bilgisayarlı kornea topografisinden elde edilen keratometrik sonuçları karşılaştırmak amacıyla yapıldı. YÖNTEM: 34 keratokonuslu hastanın 68 gözünün keratometre ve bilgisayarlı kornea topografisi (EyeSys, sim-K değeri) ölçümleri aynı oftalmolog tarafından yapıldı (TY). BULGULAR: Ortalama refraktif değer keratometre grubunda 48.5 ± 4.7 D, topografi grubunda ise 48.7 ± 5.6 D olarak bulundu (p>0.05). Her iki grup değerleri arasında kuvvetli doğrusal bir ilişki mevcuttu (rp: 0.65, p<0.001). Ortalama vertikal aks keratometre grubunda 98.9 ± 27.7 derece ve topografi grubunda ise 97.0 ± 31.2 derece olarak bulundu (p>0.05). Her iki grup arasında kuvvetli doğrusal bir ilişki mevcuttu (rp: 0.69, p<0.001). Ortalama horizontal aks keratometre grubunda 26.6 ± 15.0 derece ve topografi grubunda ise 28.8 ± 16.2 derece olarak bulundu (p>0.05). Her iki grup arasında doğrusal bir ilişki mevcuttu (rp: 0.25, p<0.04). SONUÇ: Keratokonuslu olguların Javal keratometre ve EyeSys bilgisayarlı topografiden elde edilen keratometri sonuçları anlamlı derecede uyumlu bulundu.Article Latanoprost Monoterapisinin Uzun Dönem Sonuçları(2007) Çinal, Adnan; Kurt, Ali; Demirok, Ahmet; Karadağ, Fatih; Yaşar, TekinAmaç: Bu çalışmada uzun süreli kullanımda latanoprost teda- visinin göz içi basınç (GİB) düşürücü etkinliğini sürdürüp sürdürmediğini ve diğer antiglokomatoz ilaçlarda olduğu gibi tedaviye herhangi bir direnç gelişip gelişmediğini de- ğerlendirmek amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 1999-2004 yılları arasında kliniğimizde primer açık açılı glokom (PAAG) tanısı alıp latanoprost %0.005 tedavisi başlanan ve uzun süre takip edilebilen (48-65 ay arası, ortalama 61.27±6.51 ay) 24 hastanın 36 gözü retrospektif olarak değerlendirildi. Has- talarda önceden geçirilmiş herhangi bir intraoküler cerrahi veya üveit ve herpetik keratit gibi inflamatuar bir hastalık mevcut değildi. Hastalara günde tek doz %0.005 latanop- rost başlandı. Olguların 10’u kadın ve 14’ü erkek ve orta- lama yaş 66.33±11.60 (45-87) yıl olarak saptandı. Bulgular: Tedavi öncesi ortalama GİB 22.18±3.15 mmHg iken, tedavi sonrası ortalama GİB ilk yıl için 16.45±3.29 mmHg (%25.81 düşüş), 2. yıl için 15.0±1.84 mmHg (%32.37 düşüş), 3. yıl için 16.40±2.4 mmHg (%26.06 dü- şüş), 4. yıl için 16.00±1.41mmHg (%27.86 düşüş) ve 5. yıl için 16.75±2.50 mmHg (%24.48 düşüş) olarak saptandı. Başlangıca göre, tüm takiplerdeki düşüş anlamlı iken, 1. ve 5. yılın sonundaki düşüş oranları arasında anlamlı fark yoktu. Sonuç: PAAG’lu hastalarda günde tek doz uygulanan latanop- rost monoterapisi, GİB’nı düşürmede etkinliğini beş yıl gibi uzun bir dönem sonunda da sürdürebilmektedir.Other Molluskum Kontagiozum: Olgu Sunumu(2001) Uğraş, Serdar; Yaşar, Tekin; Özdemir, Murat; Demirok, AhmetGöz kapağında şişlik şikayeti ile kliniğimize getirilen 6 ve 3 yaşlarında iki çocuk olgudan birinde sağ, diğerinde sol göz üst kapak serbest kenarında yuvarlak, ağrısız, üzeri normal ciltle kaplı kitle saptandı. Eksize edilen kitlelerin patolojik incelemesi sonucunda molluskum kontagiozum tanısı kondu. Bazı sistemik ve oküler patolojilere de eşlik edebilen hastalığa dikkat çekmek maksadıyla bu olguların sunulması amaçlandıArticle Nd:yag Laser Posterior Capsulotomy After Pediatric and Adult Cataract Surgery(Humana Press inc, 2007) Cinal, Adnan; Demirok, Ahmet; Yasar, Tekin; Yazicioglu, Atilla; Yener, H. Ibrahim; Kilic, AdilWe evaluated neodymium-doped yttrium-aluminum-garnet (Nd:YAG) laser posterior capsulotomy procedure with or without anesthesia in 35 pediatric eyes and 51 adult eyes. We concluded that Nd:YAG laser posterior capsulotomies in children are similar to adults in general aspects and that Nd:YAG laser capsulotomy can be performed safely and effectively in children under topical or no anesthesia.Article Normal Santral Kornea Kalınlıklı Bireylerde Göz İçi Basıncı Ölçümünde Goldmann Applanasyon Tonometri ile Dinamik Kontör Tonometrinin Karşılaştırılması(2007) Yaşar, Tekin; Yener, Halıl Ibrahım; Demirok, AhmetAmaç: Normal santral kornea kalınlığı olan bireylerde, göz içi basıncı (GİB) ölçümünde santral kornea kalınlığına (SKK) göre düzeltilmiş Goldmann applanasyon tonometrisi (GAT) ölçümlerinin, Dinamik kontör tonometri (DCT) değerleri ile karşılaştırılması. Gereç ve Yöntem: Oküler yönden sağlıklı 43 hastanın 86 gözü çalış- maya alındı. Olguların önce GAT ile daha sonra DCT ile GİB’leri ölçüldü. Yeterli kalitede DCT ölçümü alınamayan 7 hasta ile hiç ölçüm alınamayan bir hastanın 1 gözü çalışma kapsamı dışında bırakıldı. Sonra tüm hastaların santral korneal kalınlıkları ölçüldü. Çalışmaya alınan 36 hastanın 20 si (%56) erkek, 16 sı (%44) ba- yandı ve yaş ortalamaları 26.63±3.58 idi. SKK değerlerine göre 520 μ dan ince (17 göz), 520 μ -540 μ arasında olanlar (34 göz) ve 540 μ dan büyük olanlar (20 göz) olmak üzere üç guruba ay- rıldılar. Bulgular: SKK ortalaması 546.22±34.96 μ idi. Ortalama GİB de- ğerleri GAT ile 15.95±2.80 mmHg ve santral kornea kalınlığına göre düzeltilmiş GAT ölçümleri 15.58±3.30 mmHg iken, DCT ile 16.14±3.52 mmHg olarak saptandı. Her 3 değer arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi (p≥0.05). SKK 520 μ dan ince olanların DCT ve GATd ile ölçülen ortalama GİB değerleri ve 520 μ -540 μ arasında olanların DCT ve GATd ile ölçülen ortalama GİB değerleri arasında anlamlı fark yoktu. SKK 540 μ dan yüksek olan gurupta GATd ile DCT ile ölçülen ortalama GİB değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu. Sonuçlar: Yeni bir GİB ölçüm yöntemi olan DCT ‘nin yapılan çalışma- larda SKK’dan etkilenmediği vurgulanmaktadır. SKK’nın normal sınırlarda olduğu sağlıklı bireylerde, bu yeni yöntemle ölçülen GİB değerlerinin, standart kabul edilen GAT ölçümleri ile uyumluluğu bu çalışma ile desteklenmektedir. GİB ölçümü ile birlikte SKK ölçü- mü mutlaka yapılmalıdır. Çalışmamızda SKK arttıkça DCT ile ölçü- len değerler ile GATd ile ölçülenler arasından anlamlı farklılıklar bulunmuştur. SKK arttıkça DCT ile daha yüksek değerler ölçül- mektedir. SKK’nın normal bulunduğu olgularda GAT ölçümü yine en güvenilir yöntemdir. Ancak özellikle refraktif cerrahi geçirmiş hastalar başta olmak üzere SKK değerlerinin değiştiği hastalarda DCT yöntemi tercih edilebilir. Öte yandan, cihazın bazı hastalarda tekrarlanan ölçümlerde çok farklı sonuçlar verebilmesi ve bir grup hastada da istenilen kalitede ölçüm alınamaması cihazın eksiklik- leri olarak saptanmıştır.Other Obsessif Kompulsif Bozukluğu Olan Hastalarda Görme Alanı Değişiklikleri(1999) Kara, Hayrettin; Yaşar, Tekin; Çinal, Adnan; Özdemir, Murat; Demirok, Ahmet; Şimşek, ŞabanBu çalışmada obsessif kompulsif bozukluğu olan hastalarda olası görme alanı patolojileri araştırılmıştır. Bu amaçla obsessif kompulsif bozukluğu (OKB) olan 8 erkek, 6 kadın, kontrol grubu olarak ta yaş ve cinsiyet olarak eşleştirilmiş tamamen sağlıklı 10 erkek, 6 kadın çalışmaya alındı. Medmont M600 versiyon 1 bilgisayarlı perimetre, full alan (500,164 nokta) tarama testi ile görme alanı alındı. OKB grubunda ortalama eşik değer kontrol grubuna göre 122 noktada anlamlı düşük bulunmuştur. Bu noktalardan 33'ü ileri derecede anlamlı farklı (p<0.001), 89'u ise anlamlı (p<0.05) derecede farklı bulundu. 41 noktada farklılık bulunmadı (p>0.05). Kontrol grubu görme alanı defektler yönünden normal olarak bulundu. OKB grubu incelendiğinde 14 olgudan bir olgunun (%7.14) görme alanı tamamen normal olarak bulundu. Üç hastada bilateral, iki hastada da sağ gözde olmak üzere 8 gözde (%28.5) ileri derecede, yine üç hastada bilateral, iki hastada da sol gözde olmak üzere 8 gözde de (%28.5) orta derecede görme alanı kaybı saptandı. İncelemede 5 (%14.28) adet step tarzında görme alanı defekti tespit edildi. Bunlardan 2 tanesi temporal, 3 tanesi nazal stepti. Bu bulguların ortaya çıkardığı sonuç OKB'li olgularda görme yollarının anatomik lezyonlarıyla açıklanamayacak görme alanı defektleri görülebileceğidir. Yeterli tedaviye ve regüle göz içi basıncına rağmen görme alanında beklenmeyen defektlerin geliştiği glokom olgularında OKB olabileceğinin hatırlanması gereklidir. Bu tür olgularda psikiyatri konsültasyonu istenmesi gereksiz tedavi ve cerrahi müdahalelerin önüne geçilmesini sağlayacaktır.Other Optik Sinir Başı Melanositomasının Klinik Özellikleri ve Ayırıcı Tanısı(1997) Sarıçoğlu, Ahmet; Demirok, Ahmet; Şimşek, ŞabanOptik sinir başı melanostoması oldukça nadir görülen yoğun pigmentli, koyu siyah renkli, düz veya hafif evelasyon gösteren, çoğu zaman görmeyi bozmayan ve büyüme göstermeyen benign lezyonlardır. Tedavileri gerekmez. Altı ayda bir kez yapılacak oftalmoskopik \"muayene ile izlen¬meleri yeterlidir. Bu makalede üç yıldır takip edilmekte olan bir olgu nedeniyle optik sinir başı melanositomalarının klinik ve FFA özellikleri tartışıldı.Article Ortamdaki Işığın Bilgisayarlı Kornea Topografisi Ölçümlerine Etkisi(2000) Yaşar, Tekin; Andı, İnayet; Çinal, Adnan; Demirok, Ahmet; Özdemir, Ali Murat; Topuz, HabibeAMAÇ: Bu çalışmada farklı şiddette aydınlatılmış ortamların korneal topografi ölçümüne etkilerinin araştırılması planlanmıştır. YÖNTEM: 25 kornea ve 4 kalibrasyon topunun iki farklı aydınlatma altında iki kez Corneal Analysis System (CAS) (EyeSys Laboratories, Inc., version 2.1) ile topografileri alındı, iki farklı ortamda elde edilen sonuçlar karşılaştırıldı. Kalibrasyon topları ile aydınlıkta yapılan ölçümler 1.grup, karanlıkta yapılan ölçümler 2.grup olarak değerlendirildi. Normal olgular ile aydınlıkta yapılan ölçümler 3., karanlıkta yapılan ölçümler de 4.grup olarak isimlendirildi. BULGULAR: Tüm kornea için ortalama kırıcılık değeri 1.grup için 45.72±0.04 D, 2.grup için 45.72±0.06 D olarak bulundu. Bu değerler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (t=0.72, p=0.47). İki grup arasındaki ortalama fark 0.002±0.06 D olarak tespit edildi. Tüm kornea için ortalama kırıcılık değeri 3.grupta 42.6010.60 D, 4.grupta 42.76±0.66 D olarak bulundu. İki grup arasında total kornea kırıcılığı yönünden anlamlı farklılık vardı (t=-14.43, p<0.001). İki değer arasındaki ortalama fark 0.16±0.20 D olarak saptandı. SONUÇ: Sonuç olarak bilgisayarlı kornea topografisi ölçümleri birçok faktör tarafından etkilenmektedir. Bunlardan birisi olabilecek olan ortam aydınlatması (tamamen karanlık odadan, iyice aydınlatılmış odaya kadar değişen oranlarda) sferik yüzeylerde ölçümü etkilememektedir. Gerçek kornealardaki ölçüme olan etkisi ise varsa bile klinik kullanımda önemsenmeyecek seviyededir.Article Profile of Uveitis in Van and Surrounding Provinces (Agn, Mus, Hakkari, Igdir, Bitlis)(Turkish Ophthalmological Soc, 2010) Gul, Adem; Kilic, Adil; Yener, Halil Ibrahim; Demirok, Ahmet; Cinal, AdnanPurpose: The aim of this study was, by analyzing data from uveitis patients living in Van province or referred from the surrounding provinces (i.e. Agri, Mus, Hakkari, Igdir and Bitlis), to reveal the profile of uveitis in that district. Material and Method: In this study, we retrospectively investigated 855 eyes of 678 uveitis patients who were examined and followed in Yuzuncu Yil University, Ophthalmology Department between 1996 and 2008. Results: The mean age of the patients was 29.86 +/- 16.01 (range 1-79) years. 403 (59.4%) were male and 275 (40.6%) patients were female. Monocular involvement was present in 501 (73.9%), while binocular involvement was observed in 177 (26.1%) patients. According to the involved area, 395 (58.3%) patients had anterior, 85 (12.5%) intermediate, 33 (4.9%) posterior and 165 (24.3%) patients had panuveitis. No accompanying findings were detected in 406 (59.9%) patients. The most frequent accompanying disease was Behcet's disease seen in 109 (16.1%) patients. Discussion: In this study, the profile of uveitis of Van and the surrounding provinces was revealed. We think that this study is important, because it reflects the profile of uveitis of the Eastern part and together with data obtained from the other parts of Turkey, it will contribute to the development of uveitis map of the country.Other Pterjium Gelişimi için Yeni Bir Risk Faktörü: Kornea Dikliği(2000) Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Özdemir, Ali Murat; Çinal, Adnan; Topuz, HabibeAMAÇ: Pterjiumlu korneaların topografik özelliklerini incelemek YÖNTEM: Çalışmada bilgisayarlı kornea topografisi sistemi kullanılarak kornea topografileri değerlendirilmiştir. Çalışmaya 53 hastanın primer pterjiumlu 98 gözü alınmıştır. Kontrol grubu olarakta 40 normal olgunun 80 gözü değerlendirilmiştir. Pterjium olguları horizontal boyuna göre üç farklı gruba bölünerek incelenmiştir. BULGULAR: Ortalama pterjium boyu 1. grupta 0.92 ± 0.42mm, 2.grupta 2.15 ± 0.29mm ve 3. grupta 3.79 ± 0.68mm olarak bulundu. Tüm yüzeyin ortalama korneal kırıcılığı kontrol grubunda 40.69 ± 0.42 D, 1,grupta 42.39 ± 0.78 D, 2.grupta 42.40 ± 0.67 D ve 3. grupta da 41.92 ± 0.63 D olarak tespit edildi. Tüm pterjium olgularında korneanın en dik kısmını orta hatta, yukarıdan aşağıya doğru uzanan bir bölge oluşturmaktaydı. Pterjiumlu kornealar çok küçük boyutlu pterjiumlarda bile normal kornealardan anlamlı derecede daha dik ve kırıcı olarak bulundu. SONUÇ: Pterjium gelişen korneaların normal kornealara göre daha kırıcı ve daha dik olduğu gözlendi. Pterjium gelişimi tüm korneayı etkileyerek kornea topografisini değiştirmekte ve daha düz hale getirmektedir. Bu sonuçlar bizi kornea dikliğinin pterjium gelişimi için bir risk faktörü olabileceği düşüncesine ulaştırmıştır.Other Pterjium ve Kornea Topografisi ( Ön Çalışma )(1999) Topuz, Habibe; Yaşar, Tekin; Demirok, Ahmet; Çinal, Adnan; Şimşek, Şaban; Özdemir, MuratPterjiumlu korneaların topografik özelliklerini incelemek. Elli pterjiumlu ve 50 normal gözden oluşan çalışma ve kontrol gruplarının korneaları EyeSys korneal topografi cihazı ile incelendi. Korneanın nazal, temporal, üst ve alt kadranlarında 3, 5, 7 mm'lik zonlarda elde edilen sonuçlar değerlendirildi. Pterjium grubunda tüm noktalardaki kırıcılık değerleri kontrol grubunun aynı noktalarına göre daha büyüktü. Her iki grupta da, pterjium grubundaki farklar daha yüksek olmak üzere, tüm zonlarda (3,5,7 mm) nazal kadranlar temporalden, alt kadranlarda üst kadranlardan anlamlı olarak daha düz bulundu (p<0.05). Üç mm'lik zonda keratometrik astigmatizma kontrol grubunda ortalama 0.38±0.38 D (-0.56/1.55), hasta grubunda ise 0.77±0.80 D (-0.45/4.06) olarak saptandı (p=0.012). 3mm'deki keratometrik astigmatizma ile pterjium boyu arasında korelasyon tespit edilemedi (p>0.05). Pterjiumlu korneaların normal kornealardan daha dik olması ve bu bulgunun pterjium boyundan bağımsız olduğunun bulunması, kornea dikliğinin pterjium için bir predispozan faktör olabileceği kanısını uyandırdı.