Browsing by Author "Deniz, Orhan"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Fertility Analysis in Syrian Refugees in the Context of Migration and Place(2019) Kaya, Vedat; Deniz, OrhanBu çalışma Mersin kent merkezinde yaşayan Suriyeli sığınmacı kadınların doğurganlık özelliklerini belirlemeye yönelik olarak yapılmıştır. Özellikle Suriyeli sığınmacıların sosyoekonomik özellikleri ve doğurganlıkları arasındaki ilişki, Suriye ve Türkiye gibi farklı mekânlarda yaşamanın göçle bağlantısı kurularak mekân değişikliğinin Suriyeli sığınmacıların doğurganlıkları üzerindeki etkisi ölçülmeye çalışılmıştır. Göç ve doğurganlık üzerine ayrı ayrı çalışmalar literatürde ziyadesiyle yer almasına rağmen göç ve doğurganlık arasındaki ilişki pek incelenmemiştir. Bu amaçla 302 Suriyeli sığınmacı kadına Demografik, Sosyoekonomik ve Sağlık-Doğurganlık özelliklerinden oluşan 75 sorudan oluşan bir anket uygulanmıştır. Elde edilen verilerde SPPS ile çeşitli analizlere tabi tutularak yorumlanmaya çalışılmıştır. Elde edilen önemli bulgulara göre eğitim seviyelerinin düşüklüğü, olumsuz ekonomik koşullar, gebeliği engelleyici yöntemlerin pek kullanılmaması ve din gibi faktörlerin kadınların doğurganlıklarını pozitif yönde etkilediğidir. Yine Suriyeli kadınlar arasında çocuk yaşta evlilikler oldukça yaygın görülmekte ve bu da Suriyeli kadınlar arasında doğurganlığın oldukça yüksek olmasına yol açmaktadır. Ayrıca elde edilen bulgulara göre her 10 kadından 4'ü Türkiye'de doğum yapmış bulunmaktadır.Master Thesis The Impact of Universities on Urban Development: The Case of Siirt(2024) Çelebi, Ümit; Deniz, OrhanTürkiye'de son yıllarda artan yükseköğretim kurumu sayısı ve bu kurumların bulundukları kentlere etkilerinin daha belirgin bir şekilde ortaya çıkması, literatürde konuya yönelik daha fazla çalışma yapılmasına yol açmıştır. Üniversitelerin öncelikli misyonları eğitim ve araştırmadır. Fakat üniversiteler günümüzde bu görevlerinin dışında, bulundukları kentlerde demografik yapı, ekonomik kalkınma, mekânsal gelişim ve sosyokültürel yapıda değişim gibi birtakım etkiler ortaya çıkarmaktadır. Üniversitelerin ortaya çıkardığı bu etkiler, büyük kentlerde daha az hissedilirken, gelişmemiş ve nüfus bakımından küçük olan kentlerde daha belirgin bir şekilde kendini göstermektedir. Günümüzde küçük ve orta ölçekli kentlerde üniversitelerin kurulma amaçlarından bir tanesi de bulunduğu şehri ekonomik açıdan kalkındırarak bölgelerarası gelişmişlik farkını azaltmaya çalışmaktır. Bu çalışmada üniversitenin Siirt kentine olan etkileri ve neden olduğu değişimleri ortaya çıkarmak amaçlanmaktadır. Gelişmişlik ve nüfus bakımından küçük ölçekli bir kent olan Siirt'e üniversite 2007 yılında kurulmuştur. Üniversitenin kente olan etkileri birçok farklı alanda ortaya çıkmıştır. Çalışmada üniversitenin kente olan etkilerini daha ölçülebilir bir konuma getirmek için 397 üniversite öğrencisi, akademik ve idari olmak üzere toplamda 177 üniversite personeli ile anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilmiştir. Ayrıca üniversitenin kent üzerindeki yansımalarını incelemek için kentte farklı mesleki alanlarda 25 katılımcı ile mülakat gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular sonucunda, öncelikle üniversite 18.980 öğrenci ve 1213 personel sayısı ile kentin nüfusunda önemli bir artışın yaşanmasında katkıda bulunmuştur. Kentte kişisel giderler, barınma ihtiyacı ve alışveriş için harcama yapan öğrenci ve üniversite personeli, Siirt'in ekonomik olarak gelişmesine katkı sağlamıştır. Üniversitenin etkisiyle kentte kafe, eğlence, yemek, kırtasiye ve inşaat sektöründe önemli gelişmelerin yaşandığı anlaşılmıştır. Kentin mekânsal olarak hızlı bir şekilde geliştiği ve üniversite yerleşkesinin de içinde bulunduğu Veysel Karani Mahallesi, üniversite etkisine bağlı önemli bir yerleşme konumuna gelmiştir. Ayrıca üniversite güzergâhı üzerinde bulunan Afetevleri ve Kooperatif mahallelerinde de yapılaşma oldukça hızlı bir şekilde meydana gelmiştir. Üniversite güzergâhında bulunan bu alanlarda arsa ve konut fiyatlarında belirgin artışlar ortaya çıktığı görülmektedir. Kentin konut yapısında değişiklikler yaşanmış, 8-10 katlı yüksek binalar inşa edilmiş, öğrenci ve memurların taleplerine yönelik 1+0,1+1 ve 2+1 gibi daireler çoğalmıştır. Kentin öğrenci ve memur nüfusundaki büyüme ile kira fiyatları olması gerekenden 2-3 kat artış göstermiş ve yerel halk kiralık ev bulmakta güçlük çekmiştir. Ulaşım ağı hem kent içi hem de şehirlerarası alanda gelişme kat etmiş ancak altyapı yetersizliğinden dolayı trafik sorunu ortaya çıkmıştır. Kentin okuryazarlık oranında artış yaşanmış ve özellikle üniversite etkisi ile kız çocuklarının okuma oranında yükselme olmuştur. Üniversite etkisine bağlı olarak kentin toplumsal yapısında değişimler meydana gelmiş, bunun sonucunda da sosyal ve kültürel faaliyetlerde çeşitlilik meydana gelmiştir. Anahtar Kelimeler: Mekânsal Gelişim, Kentleşme, Üniversiteler, Siirt Üniversitesi, SiirtDoctoral Thesis The Impacts of Global Climate Change on Migrations and Predictions for Turkey(2023) Tekin, Mehmet Kadri; Deniz, OrhanAntropojenik iklim değişikliğinin neden olduğu olaylar günümüz dünyasının en önemli tartışma konuları arasındadır. Etkileri, her geçen gün çok daha yoğun ve şiddetli bir biçimde tüm dünyada hissedilmeye başlandı. İklim ve hava ile ilişkili afetlerden dolayı her yıl binlerce insan yaşamını yitirirken, milyonlarcası yerinden olmakta ve milyarca dolarlık hasarlar meydana gelmektedir. İklim değişikliğinin gerek doğrudan gerekse de dolaylı yoldan neden olduğu en önemli olaylardan biri de birtakım göçlere yol açtığı gerçeğidir. Bugün iklimle ilişkili olaylardan ötürü yerinden olan insan sayısı farklı karakterdeki olayların neden olduğu tüm göçlerden daha büyüktür. Güncel veriler bu göçlerin artan bir şekilde devam edebileceğini gösteriyor. Çok güncel bir konu olması sebebiyle henüz yerleşik, sınanabilir ve güçlü ampirik bulgulara dayalı bir literatür oluşmamıştır. Konuyla ilgili uluslararası literatür özelikle 2000'lerden sonra gelişim gösterirken, Türkiye boyutunda iklimsel göçe dair henüz bir tartışma alanı bile açılmış değildir. Halbuki Türkiye iklim değişikliği bağlamında dünyanın en riskli yerleri arasında gösterilmektedir. Türkiye gerek bulunduğu konum itibariyle gerekse de iç yapısal özellikleri itibariyle iklimsel göç olayından ziyadesiyle etkilenebilecek ülkeler arasındadır. Bu çalışmanın temel amacı iklimsel göç olayına dair hem küresel ölçekte hem de Türkiye boyutunda çok kapsamlı ve bütünlüklü bir fotoğraf ortaya koymaktır. Uluslararası veri tabanlarından (EM-DAT, IDMC vb.) ve ulusal kurumlardan (MGM, OGM vb.) temin edilen birtakım istatistiki veriler aracılığıyla ve yine Türkiye'nin birçok yerinde (15 ilde) ve farklı gruplarla (çiftçiler, köylüler, ziraat mühendisleri, ilgili kurum temsilcileri) yapılan görüşmeler yoluyla iklimsel afet ve göçlerin bir röntgeni çıkarıldı. Veriler, mekânsal ve betimsel analiz tekniklerine imkân tanıyan CBS ve MAXQDA gibi programlarda işlenerek görselleştirildi. Bulgular, iklimsel afet ve göç riski bağlamında dünyada ön plana çıkan üç bölgeden en kötüsünün Güneydoğu Asya, diğer iki bölgenin sırasıyla Orta Afrika ve Orta Amerika olduğunu göstermektedir. Türkiye boyutunda ise iklimle ilişkili afetlerde anlamlı bir artışın tespit edildiği ve buna bağlı olarak etkilenmenin fazla olduğu; tüm iklimsel afetler içinde özellikle kuraklık ve onunla ilintili olayların göç hareketleri üzerinde belirleyici etkisinin olduğu söylenebilir. Bölgesel düzeyde bakıldığında kurak ve yarı kurak iklim koşullarının varlık gösterdiği özellikle kuru tarım faaliyetlerinin yoğun olarak yapıldığı ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu bölgeleri ve daha az yoğunlukta İç Anadolu ile birlikte diğer bölgelerin kırsal yerlerinin göçün kaynak merkezleri, buna karşın iş imkanlarının nispeten daha iyi olduğu batıdaki büyük kentlerin, sulamalı tarım olanaklarının geliştiği kırsal/kentsel özellikteki yerlerin ve kıyı bölgelerinin göçün hedef mekanları olacağı düşünülmektedir. Çalışma hem küresel ölçekte hem de Türkiye boyutunda iklim değişikliği ile mücadelede ve iklimsel göçün yönetişimi konularında politika yapıcılara öneriler sunmaktadır.Article Kapalı Havza Göllerinde Seviye Değişimlerinin Kıyı Yerleşmelerine Etkisi: Van Gölü Örneği(2005) Deniz, Orhan; Yıldız, Mehmet ZeydinDoğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Van Gölü, 3.626 km2 lik alanıyla dünyanın en büyük sodalı gölü durumundadır. Asya kıtasında yer alan Hazar, Aral, Balkaş ve Urmiye göllerinde olduğu gibi, Van Gölü'nde de su seviyesi sabit kalmayıp yağış, sıcaklık ve diğer çevresel faktörlere bağlı olarak sürekli değişiklikler göstermektedir. Kapalı havza göllerinin genel bir özelliği olan bu durum, Van Gölü'nde uzun zamandan beri gözlenmektedir. Van Gölü çevresindeki tarım alanları ve kentsel - kırsal yerleşmeler üzerinde uzun yıllık, yıllık ve mevsimlik seviye değişmeleri, büyük etkilerde bulunmuş ve yapılan ölçümlere göre, son 50 yıl içinde (1950-2000) göl seviyesinde yaklaşık 3 m. yükselme meydana gelmiştir. 1993-94 yıllarındaki hızlı yükselme sonucu yüzlerce konut ve binlerce dekar tarım alanı su altında kalmış ve önemli bir çevresel probleme neden olmuştur.Bu çalışmada, Van Gölü'ndeki seviye değişmelerinin yönü, kıyıdaki yerleşmelerin bundan etkilenme biçimi ve alınması gereken önlemlerin ortaya konulması amaçlanmaktadır.Doctoral Thesis Livestock Activities in Van as a Means of Rural Development(2019) Ertaş, Numan; Deniz, Orhan19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kırsal alana yönelik bilimsel çalışmaların arttığı görülmektedir. Dünyada ve Türkiye'de kırsal alanların içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum, kırdan kente göçün artmasına neden olmuştur. Göç olgusu kentleşmeyi de beraberinde getirmiş fakat kentlileşme aynı hızda gerçekleşmemiştir. Bu durum kırsal sorunların kentlere taşınmasına neden olmuş ve kırsal yapının bir bütün olarak kentlere taşınması 'Kırsal Kalkınma' olgusunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kırsal nüfusun ekonomik gelirlerini ve yaşam kalitelerini arttırmayı amaçlayan kırsal kalkınmanın kapsadığı çalışmaların başında özellikle tarım ve hayvancılık faaliyetleri gelmektedir. Bu çalışmanın temel amacı bölge ve Türkiye küçükbaş hayvancılığında birinci sırada yer alan Van'ın hayvancılık faaliyetlerinin kırsal kalkınma üzerindeki etkisini ortaya çıkarmaktır. Yörenin sosyo-ekonomik yönden kalkınması bakımından hayati öneme sahip olan hayvancılık faaliyetlerinin önünde yatan engelleri tespit etmek hedeflenmektedir. İl hayvancılığının kültürel temellere dayanması, coğrafi koşullardan dolayı tarımın sınırlı olması ve kırsal nüfusun büyük çoğunluğunun temel geçim kaynağının sadece hayvancılık olması bu çalışmanın en önemli gerekliliklerindendir. Van, toplam hayvan sayısı bakımından Türkiye'de Konya'dan sonra ikinci sırada, küçükbaş hayvan sayısı bakımından da 2,7 milyon hayvan ile birinci sırada yer almaktadır. Buna rağmen yeterli verim sağlanamamakta ve hayvancılık faaliyetleri gittikçe azalmaktadır. Bu durumun temel nedenlerini ise toplam kırsal alanın yaklaşık % 30'unda güvenlik gerekçesiyle uygulanan yayla ve mera yasakları, yem ve saman fiyatlarının yüksek olması, yayla ve meraların aileler tarafından bölünmesi-sahiplenilmesi ve bazı yıllar etkili olan kuraklık oluşturmaktadır. Hayvan sayısı bakımından önemli olması, verimin yetersiz olması ve aşılabilir engellerin olması bu çalışmanın gerekli olduğu sonucuna varılmıştır. 'Kırsal Kalkınmanın Aracı Olarak Van'da Hayvancılık Faaliyetleri' adını taşıyan bu çalışma doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Çalışma beş ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümü alan ile ilgili temel coğrafi bilgileri ve çalışmanın metodolojisini içermektedir. Çalışmanın ikinci bölümünde kırsal kalkınma olgusuna yönelik temel kavramlar ve dünya ile Türkiye'deki durumları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın üçüncü bölümünde dünyada ve Türkiye'de hayvancılığın tarihsel gelişimi, mekânsal dağılışı ve güncel durumu değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde Van'da hayvancılığının coğrafi temelleri, mekânsal dağılışı, yapılan hayvancılık faaliyetleri ile türleri, Van'da hayvancılığın tarihsel gelişimi, hayvancılığın il ekonomisi üzerindeki etkisi ve hayvansal üretim ele alınmıştır. Çalışmanın alan araştırmasına dayanan son bölümünde ise elde edilen bulgular üzerinde durulmuştur. Alan araştırması kapsamında Van'ın 75 kırsal mahallesinde (köyünde) 225 kişi ile görüşülerek karma yöntem ile veri elde edilmiştir. Sahadan elde edilen veriler ışığında Van'da hayvancılığın temel sorunları tespit edilmiş ve muhtemel çözümleri üzerinde durulmuştur. Bu veriler Coğrafi Bilgi Sistemlerinin mekânsal betimleme teknikleriyle görselleştirilmiş ve çalışmanın zenginleşmesi sağlanmıştır. Çalışmada aynı zamanda TÜİK ile Tarım ve Ormancılık Bakanlığı verilerinden faydalanılmıştır.Article Mülteci Hareketleri Açısından Van Kentinin Durumu ve Kentteki Mültecilerin Demografik Profili(2009) Deniz, OrhanGöçlerin en trajik olanı, kuskusuz mülteci göçleridir. Dünyada her yıl milyonlarca insan yaşadığı toprakları terk ederek başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, coğrafi konumu geregi Asya, Avrupa ve Afrika arasında gerçekleşen mülteci ve diğer yasadışı göç hareketlerinin en önemli kavşak noktalarından biri durumundadır. Türkiye-İran sınırı ve Van, özellikle Asya ve Ortadoğu ülkelerinden gelen mülteciler için önemli bir yere sahiptir. Sınırın dağlık, dolayısıyla kaçak geçisler için uygun bir yapıda olması ve ayrıca kent merkezinde Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne ait bir ofisin bulunması Van’ı doğudan gelen mülteciler için önemli bir merkez haline getirmiştir. Van kent merkezdeki mültecilerin % 94’ü pasaportsuz ve kimliksiz olarak kaçak yoldan Türkiye,’ye giriş yaparken, sadece % 6’sı resmi yollardan Türkiye’ye girmiştir. Mültecilerin % 50’si siyasi, % 16’sı dinsel, % 11’i savas, % 8’i ekonomik, % 15’i ise diğer nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır. Kentteki mültecilerin çoğunluğu 20-40 yas arasındadır. Mültecilerin % 40’ı kadınlardan oluşmakta ve orta düzeyde gelire sahiptirler. Genellikle gecekondularda oturan mülteciler, dini inanç bakımından Müslüman, Hıristiyan ve ateist insanlardan oluşmaktadır.Article A Political and Ecological Approach To Environmental Disasters in the Vortex of Human Intervention, Climate Change, and Social Issues: the Case of Lake Marmara (Manisa)(Istanbul Univ, Fac Letters, dept Geography, 2024) Tekin, Mehmet Kadri; Deniz, OrhanThis research aims to examine the process experienced in Lake Marmara (Manisa), which has completely dried up over the last 10 years because of the combined effects of climate change and human factors, from the perspective of political ecology by focusing on the interrelationship between climate change, conflict, and migration. In this context, this study contributes to the literature that explains the sources of environmental problems arising from the combined effects of human and natural processes through the lens of political ecology. While the main data sources for the study consist of qualitative interviews and observation notes, significant use has also been made of statistical data and literature related to the lake and its surroundings. The findings reveal that climate change has a multiplier effect in places where the environment is viewed as a commodity and, consequently, poor governance practices are prevalent, significantly affecting agricultural yield losses, low-intensity conflicts, and migration movements. This study investigates the potential consequences of failing to implement healthy, sustainable, and equitable policies in climate-related sectors, particularly water resources, in today's Turkey, where human-induced environmental problems are increasingly affecting larger areas because of climate change. It emphasizes that taking measures in this regard is an urgent necessity rather than a choice and suggests that all relevant institutions should pay attention to developing environmentallyMaster Thesis A Study on Karapapak Immigrants' Adaptation Process: the Case of Tutak (ağrı)(2020) Uğurlu, Cihat; Deniz, Orhanİnsanların bulunduğu mekânI belli bir zaman için ya da dönmemek üzere değiştirmesi olayı olarak tanımlanan göç eylemi, aslında göründüğünden çok daha kompleks bir konudur. Zira göçe neden olan çok sayıda faktör olabildiği gibi göçün kendisinin de çok sayıda sonucu olabilmektedir. Bu açıdan göçün kökenine inmek; yani göç nedenlerini ortaya çıkarmak önemlidir. Çünkü zorunlu ya da isteğe bağlı göçler ve bunların doğurdukları sonuçlar çok farklı olmaktadır. Fakat neden ne olursa olsun uzun süre yaşadığı ve dolayısıyla alışmış olduğu toplumu bırakıp başka bir kültürel ortama dâhil olan insanların yaşadığı sorunların başında uyum sorunu gelmektedir. Bu açıdan göçe neden olan faktörler tekrar devreye girmektedir. Nitekim kendi rızası ile göç eden bireylerin uyum süreci ile zoraki sebeplerden göç edenlerin uyum süreci farklılık göstermektedir. Çünkü girdiği topluma uyum sağlayamayan bir kişinin tekrardan göç etme potansiyeli daha yüksektir. Bu açıdan zorunlu yer değiştirmiş kişilerin uyumu daha zor ve geç gerçekleşmekte olup tekrar yer değiştirme meselesi de ortaya çıkabilmektedir. 'Karapapak Göçmenlerin Uyum Süreci Üzerine Bir Çalışma: Tutak (Ağrı) Örneği' adlı yüksek lisans tezi, Rusya'nın baskı politikaları karşısında direnemeyerek Türkiye'ye gelen ve Ağrı ilinin Tutak ilçesine iskânları sağlanan Karapapak göçmenlerinin uyum süreçlerini ele almak amacıyla hazırlanmıştır. Bu çalışmanın temel amacı; halk arasında 93 Harbi olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı ile Rusların eline geçen Kars'tan göç eden ve Tutak'a yerleşen Karapapak göçmenlerin yerleştikleri yerdeki uyumlarını ele almaktır. Yerleşim yerlerinin zapt edilmesi sonucunda göç eden bu insanların Tutak'taki nüfus ve etkinlikleri zaman içinde erimiştir. Her yıl yüzlerce Karapapak'ın terk ettiği ilçede, Karapapak nüfusu 1950'li yıllara göre yarı yarıya azalmıştır. Göçe katılanların Ağrı'ya göç süreçlerini ortaya çıkarmak ve göçmenlerin uyum meselelerini belirlemek tez çalışmasının en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Zira 1990'lara kadar ilçede çok büyük ağrılıkları olan Karapapakların günümüzde varlıklarından bile çoğu kimse habersizdir. Farklı nedenlerden dolayı ilçede tutunamayan Karapapaklar batı illerine göç etmeyi tercih etmişlerdir. Kalanların ise topluma uyum gösterebilmek adına adeta kültürel değerlerinden feragat ettikleri görülmektedir. Bu noktada, ortaya çıkan bu tablonun nedenlerini araştırmak için ilçede yaşayan Karapapaklar ile hem mülakat hem de anket gerçekleştirilmiştir. Çalışmada 250 anket ve 30 adet mülakat gerçekleştirilmiş olup bilimsel manada göçün tüm boyutlarını ortaya çıkarmak için ilçede yaşayan Kürtlerle de mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Dört bölümde tamamlanan tez çalışmasının ilk bölümünü araştırmanın yöntem ve metodoloji oluştururken ikinci bölümünü göç ve göçmenlikle ilgili kavramsal ve kuramsal çerçeve oluşturmuştur. Üçüncü bölümde göçe neden olan faktörler ve Karapapaklarla birlikte Anadolu'ya gelen diğer Kafkasyalı göçmenler ele alınmış olup, son bölümde çalışmamızın da aynı zamanda asıl konusunu oluşturan göç eden bireylerin uyum süreci üzerinde durulmuştur.Master Thesis The Birth Analysis of Van’s Counties Center(2012) Eşin, Mehmet Şirin; Deniz, OrhanGünümüzde dünyada doğurganlık düzeyleri ülkelerin gelismislik göstergelerinden birisi kabul edilmektedir. Sanayide gelismis ülkelerde doğurganlık oranları düsük ve yaslı nüfus oranları fazladır. Az gelismis ve gelismekte olan ülkelerde ise doğurganlık oranları yüksek, genç nüfus fazla ve yaslı nüfus oranı azdır. Doğal kaynakların kıtlığı ve ekonomik yetersizlikler gibi nedenlerden dolayı bu ülkelerde bir takım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Hızlı nüfus artısını kontrol altına almak için doğurganlık oranları düsürülmeye çalısılmaktadır. Doğurganlık oranlarının fazla olduğu ülkelerden biri de Türkiye'dir. Son yıllarda doğurganlık oranları düşmeye başlamış olsa da bölgesel anlamda bir dengesizlik söz konusudur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri'nde bu oran halen çok yüksek seviyelerde seyretmektedir. Van merkez ilçede, Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Murat-Van Bölümünde yer almaktadır.Arastırmanın evrenini Van kenti ve buraya bağlı belde ve köy yerleşmeleri oluşturmaktadır. Van merkez ilçede yasayan insanları temsil eden random seçilmiş 603 kisi ile görüsülmüstür. Görüsülen kisilerin doğurganlık düzeyleri, aile planlaması yöntem kullanımı, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yapıları hakkında bilgi yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıstır. Veriler toplandıktan sonra yüksek doğurganlığa etki eden etmenler ile hızlı nüfus artısının sonuçları değerlendirilmeye çalısılmıstır.Van merkez ilçede yüksek doğurganlık oranları; kırsal kesim ile Van kentinde sonradan yerlesmeye açılan kenar mahallelerde daha fazla, Van kentinde ise bu oran daha azdır.Arastırmanın sonuçlarına göre Van merkez ilçede hızlı nüfus artısına neden olan etmenlerin ilki yüksek doğurganlık diğeri ise 1980'lerden sonra çevre il ve ilçelerden buraya yapılan yoğun göçlerdir. Yüksek doğurganlığa neden olan etmenler;eğitim ve bilinç düzeyinin düşüklüğü, gelir düzeyinin düsüklüğü, gelenek ve görenekler, dini inanıslar ve aile planlaması yöntemlerinin yeteri kullanılmaması gibi etmenlerdir.Anahtar Kelimeler: Türkiye, Van Merkez ?lçe, Doğurganlık Düzeyi, Aile Planlaması, Gelir Düzeyi, Kırsal Kesim.Master Thesis Transition From Seasonal Worker Migration: the Case of Van Still(2022) Yıldız, Faruk; Deniz, OrhanTarihsel süreç içinde sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi ve coğrafi nedenler insanların doğduğu alanları toplu veya bireysel olarak terk etmesinde etkili olmuştur. Sanayi ve teknolojiye dayalı gelişmelerinin hızlanmasıyla göç hareketleri artış göstermiştir. Özellikle tarım ve hayvancılığa dayalı bir ülke olan, Türkiye'nin bu gelişmeler neticesinde, tarımda makineleşme de kırsal alanlarda var olan toprakların miras yoluyla bölünmesi ve her geçen gün toprakların verim değerinin düşmesi, nüfusun kitleler halinde göç etmesine neden olmuştur. Bu gelişmelerin beraberinde getirdiği yeni atılımların, ortaya çıkardığı değişimlerle birlikte, kentsel alanlar ile kırsal alanlar arasındaki dengesizlikler giderek artmıştır. Kırsal alanların içinde bulunduğu sosyal, kültürel ve ekonomik yapı, kentlerin daha cazip alanlar olarak görülmesine ve kırsal alanlardan kentlere doğru, göçlerin artmasına yol açmıştır. Göç ile kentlere yoğun bir nüfus kitlesinin yönelmesi, beraberinde ulaşım, altyapı, sağlık, eğitim ve kentsel gelişme alanları, açısından sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu sorunlar kentleşme hareketi üzerinde etkili olmakla birlikte kırsal alanda var olan sorunların kentlere taşınmasına yol açmıştır. Bu çalışmada, göç ve mevsimlik işçi göçü tanımı, mevsimlik işçi göçünün tarihsel gelişimi, çeşitleri ve göçün nedenleri hakkında bilgiler verilmiştir. Son yıllarda mevsimlik işçi göçü ile yüksek bir nüfus kaybeden, Van'ın Çaldıran ilçesi ele alınmıştır. İlçenin tarihsel süreç içerisindeki yeri, coğrafi, sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri ortaya konularak, göç hareketin de ön planda olan kırsal mahalleler (köyler) tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu alanlarda göç faaliyetine etki eden faktörler ile göç sonucu ortaya çıkan sorunları irdelemek, bu sorunların geçici ve kalıcı göç hareketine katılan, nüfus kitlesi üzerindeki etkileri ortaya koymak amacıyla, saha çalışmasındaiv mevsimlik işçi göçüne ve bu göç sonucunda daimi yerleşme hareketine katılan işçilerle anket ve mülakatlar yapılmıştır. Çalışma neticesinde verilerin elde edilmesi için nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin bir arada kullanıldığı karma araştırma yöntemi kullanılmıştır. Karma araştırma yönteminin tercih edilmesinin temel nedeni, nitel ve nicel yöntemler arasında gerçekleşen sentez ile bu yöntemlerin eksiklerinin ortadan kaldırılması araştırmanın güvenirliği açısından fırsat oluşmaktadır (Tunalı, Gözü, & Özen, 2016: 107-108). Bu yöntemin tercih edilmesi tek bir araştırma yönteminde ortay çıkabilecek zayıflıkların giderilmesine ve araştırma alanında kullanılan sayısal ve sözel değerlerin bir arada kullanılması ve açıklama üstünlüğü açısından avantaj sağlaması, açıklamaların anlama gücünü attırmasında yardımcı olduğu için tercih edilmiştir. Bu doğrultuda elde edilen veriler, sanal ortamda deşifre edilerek tezin ilgili alanlarında kullanılmıştır. Araştırma konusu ve çalışmanın gidişatına bağlı olarak 90 anket çalışması yapılmıştır. Anket çalışmasına katılan bireylerin yaş aralığı dikkate alındığında, %74,5'lik dağılım ile en fazla katılım sağlayan 20-45 yaş grubundaki denekler yer alırken, %1,1'lik dağılım ile 15-19 yaş aralığında en az katılım sağlayan denekler yer almaktadır. Deneklerin %16,6'sı ise 46 yaşı aralığı ve bu yaş grubunun üstündekiler kapsamaktadır. Katılımcıların medeni durumları dikkate alındığında %92,'si evli %7,8'i ise bekâr medeni durumda olan katılımcılar yer almıştır. Katılımcıların %58,9'ü ilkokul eğitim düzeyinde mezunlar oluştururken, %11,1'lik dağılım ortaokul mezunu %10'ü okur-yazar %7,8'i üniversite mezunu %7,8'i okur-yazar olmayan katılımcılar yer alırken %4,4'ü ise lise mezunu bireylerden oluşmaktadır. Araştırma alanında dikkate alında diğer bir husus ise katılımcıların hane halkı büyüklüğü ve meslek grubudur. Bu doğrultuda deneklerin %83,4'ü' 3 ile 7 kişilik hane halkı büyüklüğüne sahiptir. Katılımcıların meslek grupları dikkate alındığında en fazla katılım sağlayan %92,3'ü (83 Kişi) işçi meslek grubundaki bireyler oluşturmaktadır. % 2,2'si çiftçi %1,1'i memur %2,2'si işsiz %2,2'si ise diğer meslek grubunda yer alan katılımcılar oluşturmaktadır. Çalışmanın sonucunda geçici ve kalıcı mevsimlik işçi göçüne katılan bireylere yönelik sosyal, kültürel, ekonomik, sağlık, eğitim gibi alanlarda birçok sorun tespit edilmiştir. Kırsal alanda meydana gelen göçün gelecekte bu alanların nüfus açısından nasıl etkileyeceği temel sorunlardan birini oluşturmaktadır. Göç ile birlikte tarım ve hayvancılık faaliyetlerine giderek önemv kaybetmiş ve bölge canlı hayvan sayısı giderek azalma eğilimi göstermiştir. Temel ekonomik olanakların yetersiz olması deneklerin eğitim düzeyini nasıl etkilediği ise çalışma alanında ele alınan diğer sorunlardan birini oluşturmaktadır. Mevsimlik işçi göçüyle başlayan göçün zamanla yön değiştirmesi, çalışma alanını giderek nüfus kaybetmesine neden olmakla birlikte, genç nüfus potansiyeli açısında kayıpların giderek artmasına neden olmuştur. Kalıcı göçün artmasıyla birlikte kırsal nüfusun kentlerde yer edinmesine ve geri dönüşlerin giderek azalmasına, kırsal alanda yapılan ekonomik faaliyetlerin yanı sıra, sağlık, eğitim ve hizmet gibi alanlarda faaliyet gösteren kurum ve/veya kuruluşların giderek azalmasına veya durma noktasına gelmesine neden olmuşturArticle Türkiye-iran Sınırı: Sınırın Coğrafi Durumu ve Sınır Köylerimizin Sosyo-ekonomik Yapıları(2008) Dogu, Alı Fuat; Deniz, OrhanTürkiye-İran sınırı, Ortadoğu’nun en istikrarlı siyasi sınırlarından birisidir. Karlofça Antlaşması’ndan buyana, küçük değişiklikler dışında, yaklaşık 370 yıldır hemen hemen aynı şeklini koruyan sınır, yükseltisi yer yer 3000 metreyi aşan dağlık bir alandan geçmektedir. Sınır bölgesinin coğrafi yapısı, burada sınır güvenliği ve alan hâkimiyetini zorlaştırsa da sınırın siyasi istikrarında önemli bir rol oynamaktadır.Sınırın dağlık ve kontrolünün zor olması, doğal olarak beraberinde bir takım yasadışı faaliyetlere de zemin hazırlamaktadır. Her yıl onbinlerce insan ve tonlarca uyuşturucu madde, ülkemize bu bölgeden sokularak Avrupa ülkelerine taşınmaktadır. Ayrıca, Sınır hem İran, hem de Türkiye’nin iç piyasasında tüketilen, başta akaryakıt olmak üzere, tekstil, elektronik eşya, tarımsal ilaç, gıda ve tekel ürünleri gibi çeşitli malların yasadışı ticaretine sahne olmaktadır. Bu durum, bölgede geleneksel ekonomik yapıyı oluşturan hayvancılık ve tarımın yanı sıra, üçüncü bir sektörün (kaçakçılığın) de doğmasına neden olmuştur. Son yıllarda, kaçakçılık ve onun getirdiği refahla birlikte köylerin nüfusundan, evlerinin yapı malzemesi ve dizaynına, insanların yaşam ve tüketim alışkanlıklarından, kültürel gelişimlerine kadar bir dizi alanda değişmeler yaşanmaya başlanmıştır.Büyük ölçüde arazi çalışmasına dayanan bu araştırmada, Türkiye İran sınırının bölge içerisindeki konumu, hukuki durumu ve coğrafi yapısı ile coğrafi yapıya bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar incelenmiştir. Ayrıca, İran sınırında yer alan ilçe ve sınır köylerimizin ekonomik, sağlık, eğitim, ulaşım ve güvenlik gibi temel sorunları analitik yöntemle değerlendirilmeye çalışılmıştır.Article Van Gölü Güney Kıyılarının Ekoturizm (Mavi Tur) Amaçlı Değerlendirme Olanakları(2008) Deniz, OrhanNüfus artışı, yapılaşma ve kirlenme nedeniyle bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de koy ve kıyılar, son yıllarda büyük bir baskı altına girmiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak, deniz turizmi açısından yerleşim alanlarının uzağında kalmış ve karadan erişilmesi güç, koy ve kıyılar özel tur alanları olarak değer kazanmaya başlamıştır. Van Gölü’nün çevresinde, bu amaçla değerlendirilebilecek en uygun koy ve kıyılar, gölün güney kıyılarında bulunmaktadır. Burası, anayollar ve yerleşmelerin uzağında kaldığı için insanların kolaylıkla her zaman ulaşabileceği bir yer değildir. Bu nedenle, gölün diğer kıyılarında görülen nüfus ve yerleşme baskısı, burada henüz hissedilmemektedir. Topografyanın ulaşım ve yerleşmeyi güçleştirmesi, burada doğal ortamın korunmasında etkin rol oynamıştır. Van Gölü’nün güney kıyıları, özellikle Reşadiye-Altınsaç köyleri arasındaki alan, Van Gölü havzasında ormanın görüldüğü tek yer olması, son derece temiz koy ve plajlara sahip olması yanında, doyumsuz manzarasıyla, çok az insanın uğradığı adeta saklı bir cenneti anımsatmaktadır.Turizm potansiyeli yüksek olan bu kıyıların, “mavi tur alanı” olarak değerlendirilmesi, sürdürülebilir ekoturizm açısından da uygun düşecektir. Bu çalışmada, Van Gölü güney kıyılarında kıyı şekilleri, plajları, tur güzergâhları ve uygun kamp yerlerinin belirlenmesiyle birlikte, göl turizmi açısından kıyıların sınıflandırılması yapılmıştır.Master Thesis Van'da Ulaşım Sistemleri ve Ulaşım Sistemlerinin Tarihi Gelişimi(2014) Baytar, İrfan; Deniz, OrhanTürkiye'de ulaşım sitemlerinin gelişimi incelendiğinde, ilk karayolunun Hititler zamanında yapıldığı görülmektedir. Persler tarafından yapılan Kral Yolu ile Anadolu'nun önemi artmaya başlamıştır. Roma ve Osmanlı dönemlerinde yapılan çalışmalarla Anadolu'daki ulaşım ağı daha da gelişmiştir. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Osmanlıdan kalan ulaşım hatlarına ilave olarak ilk dönemlerde kaynak yetersizliğinden, önemli bir çalışma yapılamamıştır. 1950'li yıllara kadar demiryolu ağırlıklı bir ulaşım politikası izlenmiştir. Bu tarihten sonra karayolu ulaşımına ağırlık verilmeye başlandığı görülmektedir. Dünyanın, küresel köy haline gelmesinde, ulaşım ve iletişimdeki gelişmelerin önemi oldukça büyüktür. Gelişmiş ülkelere bakıldığında, ulaşım sistemlerindeki gelişmenin çok belirgin olduğu görülmektedir. Türkiye'de özellikle son yıllarda, ulaşım sistemlerinde, ciddi gelişmelerin olduğu, önemli projelerin hayata geçirildiği görülmektedir. Marmaray projesi, metro hatları, tramvay hatları, otoyollar, duble yollar ve havaalanları gibi projeler hayata geçirilmiştir. Van'da ulaşım sistemleri ve ulaşım sistemlerinin tarihi gelişimi adını taşıyan bu çalışma; yüksek lisans tezi çalışması olarak hazırlanmıştır. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm de Türkiye'de ulaşım sistemleri ve genel özellikleri üzerinde durulmuştur. Ulaşımı etkileyen coğrafi koşullardan, fiziki unsurların ulaşımı nasıl sınırlandırdığı veya olumlu etkiler yaptığı üzerinde durulmuştur. Ayrıca beşeri unsurların Van'da ulaşımı nasıl etkilediği konusu ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Van'da ulaşımı belirleyen doğal ve beşeri koşullar üzerinde durulmuştur. Bu bağlamda nüfus artışına paralel olarak, Van'daki ulaşım sistemlerinde ne gibi değişimlerin olduğu, alternatif ulaşım sistemlerinin değişim ve gelişimi üzerinde durulmuştur. Yer şekillerinin, Van Gölü havzasındaki ulaşım sistemleri içinde özellikle demiryolu üzerinde bozucu bir etkisi olmuştur. Yer şekilleri Tatvan-Van arasındaki demir yolu ulaşımının yapılmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Buradaki topoğrafik yapı demiryolu için büyük engel teşkil etmektedir. Van Gölünün güneyinin engebeli bir araziye sahip olması, kuzeyinde ise yolun uzaması sonucu artan maliyetten dolayı demiryolu hattı yapılamamıştır. Alternatif olarak göl üzerinde feribotlarla demiryolu ulaşımı göl üzerinden feribotlarla sağlanmaya çalışılmıştır. Göl ulaşımı da, tamamıyla demiryolu ulaşımına endeksli düşünüldüğü için, özellikle yolcu taşımacılığında gelişme sağlanamamıştır. Van'da Havayolu ulaşımı istikrarlı bir gelişme göstermektedir. Özellikle son yıllarda THY (Türk Hava Yolları)'ye alternatif firmaların pazara girmesi, bilet fiyatlarının düşmesi, insanların alım gücünün yükselmesi, havayolu ulaşımının daha güvenli olması ve ulaşım süresinin kısa olması gibi nedenlerden dolayı karayolları ulaşımından sonra Havayolu Van'da en fazla tercih edilen ikinci ulaşım sistemi olmuştur. Van'daki ulaşım sistemleri, içerisinde en fazla gelişen, yaygınlaşan, bütçeden en fazla payı alan ulaşım sistemi, karayolları olmuştur. Son yıllarda duble yollar ile alternatif yolların yapılması, konforun ve güvenliğin ön planda olduğu taşıtların üretilmesi bu ulaşım sisteminin gelişmesinde etkili olmuşlardır. Bu çalışmada farklı kaynaklardan yararlanılmıştır. Ulaşımla ilgili kurumlardan istatistikî veriler ve bilgiler almanın yanında kurum yetkilileri ile mülakatlar yapılmış, şehirlerarası otobüs firmaları, ilçe minibüs durakları, şehir içi otobüs ve minibüs durakları, belirli taksi durakları ziyaret edilerek ilgililerle mülakatlar yapılmıştır. Bu çalışma'da ayrıca daha önce yapılmış kuramsal ve akademik yayınlardan da yararlanılmış ve eldeki duruma getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ulaşım, Van'da Ulaşım Sistemleri, Yol, Van