Browsing by Author "Durak, Emre Demirer"
Now showing 1 - 20 of 27
- Results Per Page
- Sort Options
Article Biber Genotiplerinde Peroksidaz ve Katalaz İçeriklerinin Phytophthora Capsici’ye Dayanıklılık Üzerine Etkileri(2018) Durak, Emre Demirer; Karipçin, Muhemet ZekiYerel biber genotiplerinde Phytophthora capsici’ye dayanıklılık amacıyla yürütülen bu çalışmada, 60 adetbiber genotipi kullanılmıştır. Araştırmada; kontrol olarak P. capsici’ye dayanıklı CM 334 (Criollos de Morelos334) genotipi seçilmiş, peroksidaz ve katalaz enzim içerikleri araştırılan tüm materyallere iki inokulasyonuygulanmıştır. İlk inokulasyon sonucunda CM 334 no’lu genotip ve 3 (P1), 13 (Urfa), 25 (UKST), 38 (Uİ), 48(UKDT) ve 57 (ANKSB) no’lu yerli genotipler ölmemiştir. İkinci inokulasyon sonucunda ise sadece CM 334 no’lu genotiphayatta kalarak sürgün oluşumuna devam etmiştir. Her iki inokulasyonda da kısmi veya tam dayanıklılık gösterengenotiplerin enzim içeriklerinin de yüksek seviyelerde olduğu, özellikle peroksidaz enzim içeriğinin belirgin bir şekildeayırıcı olduğu sonucuna varılmıştır. İlk inokulasyonda dayanıklılık gösteren tüm genotiplerin peroksidaz içeriği yüksekolarak belirlenirken, katalaz içeriği dayanıklı ve hassas çeşitlerde çok belirgin olarak ortaya çıkmamıştır. Ayrıca, P.capsici’ye dayanıklılığın gelişmenin ilk evrelerinden daha çok, bitki gelişiminin son evrelerinde ortaya çıktığı belirlenmiştir.Çalışma sonucunda, ilk inokulasyonda dahi kısmi dayanıklılık gösteren materyallerin ıslah materyalleri olabileceği vemelezleme programlarına dâhil edilebileceği tespit edilmiştir.Master Thesis Biocontrol of Trichoderma spp. and Saccharomyces cerevisiae against Fusarium oxysporum f.sp. Lycopersici in tomato(2019) Rasul, Shawen Zrar Rasul; Durak, Emre DemirerBu çalışmada biyolojik mücadele elemanları Trichoderma spp. ve kuru maya Saccharomyces cerevisiae' nın tek ve kombinasyonlarının domates bitkisinin gelişim parametrelerine ve Fusarium solgunluğu hastalığına etkileri araştırılmıştır. In vivoda biyokontrol elemanları tohum kaplama ve toprak uygulaması olarak iki farklı şekilde denenmiştir. In vitro sonuçlarına göre Trichoderma virens patojenin misel gelişimini önemli oranda engellemiştir. Fusarium oxysporum f. sp. lycopersici' yi sırasıyla T. virens % 44.60, T. asperellum % 21.77 ve T. harzianum % 19.03 oranında engellemiştir. In vivoda bütün Trichoderma türleri ve maya patojenin domates bitkilerindeki hastalık şiddetinde azalmaya neden olmuşlardır. Tohum kaplama yönteminde T. virens uygulanan bitkilerde patojenin oluşturduğu hastalık şiddeti değeri en düşük (% 10.22) bulunurken T. asperellum (% 53.33) en yüksek değeri vermiştir. Trichoderma türlerinin birlikte kullanıldığı toprak uygulamasında ise patojenin engellendiği belirlenmiştir. Toprak uygulamasında diğerlerine göre T. asperellum en yüksek hastalık şiddetine (% 25) sebep olmuştur. Ayrıca, en iyi sonuç toprak muamelesinde S. cerevisiae' nin Trichoderma türleri ile birlikte uygulandığında görülmüştür. In vivo ve in vitro sonuçlara göre T. virens F. oxysporum' a en etkili antagonist olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu çalışma ile T. harzianum, T. virens ve T. asperellum' un domateslerde patojeni kontrol edebildiği belirlenmiştir ve bu türler ile biyolojik mücadele uygulanabilir bir hastalık kontrol yaklaşımı olarak düşünülebilir. Anahtar kelimeler: Biyolojik kontrol, Fusarium oxysporum f. sp. lycopersici, Saccharomyces cerevisiae, Domates, Trichoderma spp.Article Biological Control of Three Fungal Diseases in Strawberry (Fragaria X Ananassa) With Arbuscular Mycorrhizal Fungi(Mdpi, 2023) Demir, Semra; Durak, Emre Demirer; Gunes, Hasret; Boyno, Gokhan; Mulet, Jose M.; Danesh, Younes Rezaee; Porcel, RosaSimilar to many other plant-based products, strawberries are susceptible to fungal diseases caused by various pathogen groups. In recent years, efforts have been made to combat these diseases using biological control methods, particularly the application of arbuscular mycorrhizal fungi (AMF). This study aimed to determine the effects of AMF (Funneliformis mosseae (Fm) and Gigaspora margarita (Gm)) on Rhizoctonia fragariae (Rf), Fusarium oxysporum (Fo), and Alternaria alternata (Aa), which are major pathogens for strawberry. The results showed that the effects of AMF on disease severity and plant growth varied depending on the pathogens involved. Rf caused the highest disease severity, followed by Fo and Aa, but all AMF treatments significantly reduced the disease severity compared to control treatments. The study also found that the specific AMF species and their combinations influenced plant growth responses under different pathogenic conditions. Different AMF treatments resulted in varying increases in plant fresh weight, dry weight, and length, depending on the pathogen. Moreover, the application of AMF led to increased levels of total phenolic content, antioxidant activity, and phosphorus content in pathogen-infected plants compared to control treatments. Fm was more efficient than Gm in increasing these biochemical parameters. The levels of root colonization by AMF were similar among different AMF treatments, but the effects on fungal spore density varied depending on the pathogen. Some AMF treatments increased fungal spore density, while others did not show significant differences. In conclusion, our research sheds light on the differential effects of AMF species on disease severity, plant growth, and biochemical parameters in strawberry plants facing diverse pathogens. These findings underscore the potential benefits of AMF in disease management, as they reduce disease severity and bolster plant growth and defense mechanisms.Article Bitlis İli Ceviz Yetiştiriciliği Yapılan Tarım Alanlarında Görülen Ceviz Antraknozu (Ophiognomonia Leptostyla) Hastalığının Morfolojik ve Moleküler Karakterizasyonu(2020) Çelik, Ali; Durak, Emre Demirer; Demır, Semra; Mirtagioğlu, Hamit; Koç, İbrahim; Demir, İbrahim; Bayman, SerkanBitlis, ceviz üretiminde ülkemizde öne çıkan illerimiz arasında yer almaktadır. Ceviz insan beslenmesi açısından oldukça yüksek besin değerlerine sahiptir. Ceviz antraknozu (Ophiognomonia leptostyla) hastalığı dünyada olduğu gibi ülkemizde de cevizin en önemli fungal hastalıkları arasında yer almaktadır. Bu çalışmada Bitlis il genelinde (Adilcevaz, Ahlat, Güroymak, Hizan, Merkez, Mutki ve Tatvan) sürveyler yapılmış ve gözle görülür simptomların çıkış zamanının Haziran sonu (Temmuz başı) olduğu gözlenmiştir. Bahsi geçen ceviz üretimi yapılan alanlardan hastalık etmeninin kültür ortamına izolasyonu yapılmış olup, besi ortamında meydana getirdiği kolonial özelliklere göre hastalık etmeni morfolojik olarak doğrulanmıştır. Ayrıca gelişen kolonilerden DNA izolasyonu yapılarak etmene ait ITS (Internal Transcribed Spacer) bölgeleri PCR ile çoğaltılmıştır. PCR sonucu elde edilen yaklaşık 560 bp uzunluğundaki amplikonlar dizilenmiştir. Etmenin ITS bölgesine ait diziler diğer dünya izolatları dikkate alınarak “Blastn” analizine tabi tutulmuş ve Genbank veri tabanına erişim numaraları (MK685678 ve MK685679) altında kaydedilmiştir. Çalışma ülkemizde hastalık etmeninin moleküler düzeyde incelendiği ilk araştırma özelliğindedir.Article Bougainvillea Spectabilis Willd. Bitkisinin Biyolojik Olarak Aktif Rekombinant Bouganin Proteininin Antiviral Ve Antifungal Aktivitesi(2018) Durak, Emre Demirer; Sipahioglu, Hikmet Murat; Usta, Mustafa; Güller, AbdullahBougainvillea spectabilis Willd. bitkisinden ribozom inaktive eden proteinlerden olan Bouganin antiviral protein (BAP) geni izole edilerek klonlanmış, ifade edilmiş, antiviral ve antifungal özellikleri araştırılmıştır. Bouganin proteinini kodlayan genin tamamı bitkinin olgun yapraklarından ekstrakte edilen mRNA’dan Reverse Transkripsiyon-PCR yöntemi ile çoğaltılmıştır. Gen, uçtan uca bölgeyi kapsayacak şekilde tasarlanan spesifik primerler yardımı ile prokaryotik ekspresyon vektörü pETDuet-1’de klonlanmıştır. BAP geninin ifadesi rekombinant plazmitin Escherichia coli (BL21(DE3)pLysS) hücrelerine transferi sonrası isopropyl β-D thiogalactopyranoside (IPTG) ile teşvik edilmiştir. Molekül ağırlığı yaklaşık 28 kDa olan BAP transforme edilmiş bakterilerden izole edilmiştir. BAP ‘ın antiviral aktivitesi Zucchini yellow mosaic virus (ZYMV) kullanılarak mekanik inokulasyon yöntemi ile araştırılmıştır. Antifungal aktivitenin belirlenmesi disk difüzyon metodu yardımıyla patojen ve patojen olmayan Rhizoctonia solani, Trichoderma harzianum ve Fusarium oxysporum fungusları ile araştırılmıştır. BAP uygulama miktarı arttıkça ZYMV’nin neden olduğu hastalık şiddetinin azaldığı tespit edilmiştir. BAP 72 saatlik kontrol uygulaması ile karşılaştırıldığında, Rhizoctonia solani’nin gelişimini % 30.7, Trichoderma harzianum’unun gelişimini ise % 20 oranında inhibe etmiştir. Fusarium oxysporum’un gelişiminde herhangi bir inhibisyon etkisi gözlenmemiştir. In vitro’da ifade edilen BAP proteininin uygulandığı tüm bitkiler (sadece BAP protieni uygulanan kontrol grubu da dahil) uygulama yapılmayan bitkilere oranla şiddetli gelişme geriliği sergilemiştir.Article Çeşitli Organik Atıkların Barbunya Fasulyesi (Phaseolus Vulgarisl. Var. Pinto) Bitkisinin Gelişimine ve Arbusküler Mikorhizal Funguslar’a Etkisi(2021) Durak, Emre Demirer; Demır, Semra; Güneş, Hasret; Boyno, GökhanBu çalışmada, farklı organik atıkların [Üzüm cibresi (ÜC),fındık zurufu(FZ) ve fındık koruğu (FK)] barbunya fasulyesi(Phaseolus vulgaris L. var. Pinto)’nin gelişimine ve Arbusküler Mikorhizal Funguslar (AMF)’a [Rhizophagus irregularis(Ri), Gigaspora margarita(Gm) ve Ticari AMF (ERS)]etkisinin belirlenmesi hedeflenmiştir.Bitkiler,organik atıklardan % 3 oranındatoprağakarıştırılarakhazırlananyetiştirme ortamındaiklim odası koşullarında yetiştirilmiştir. Deneme sonunda, AMF kök kolonizasyonu, mikorhizal bağımlılık, topraktaki spor yoğunluğu, bitkide toplam fosfor (P) miktarı belirlenmiş ve bitki gelişimparametreleri (sürgün çapı, sürgün boyu, kök uzunluğu, toplam bitki yaşve kuru ağırlık) değerlendirilmiştir. Elde edilen verilere göre ÜC’nin, AMF kök kolonizasyonuna ve toprak spor yoğunluğuna etkisi olmamış ancak mikorhizal bağımlılığı ve P miktarını arttırmıştır. FK, Ri ve Gm’nin kök kolonizasyonu, mikorhizal bağımlılık ve topraktaki spor yoğunluğunda artış sağlarken, FZ ise Gm’ninmikorhizal bağımlılığıve topraktaki spor yoğunluğunu olumlu yönde etkilemiştir. FK ve ERS’nin birlikte uygulaması barbunya bitkisinde bazı gelişim parametrelerini artırırken, kullanılan bütün organik atıkların AMF türleri ile interaksiyonu toplam P miktarını arttırmıştır. Sonuç olarak, söz konusu tarımsal atıkların hem bitki gelişimi hem de topraktakiyararlı mikroorganizma popülasyonunun teşvik edilmesi açısından ümitvar olduğu görülmektedir. Bu bağlamda tarımsal atıkların geri dönüşümünün sağlanmasının toprak ve çevre sağlığının korunmasının yanı sıra tarımsal üretimin sürdürülebilirliğininsağlanması yönünde de faydalı olacağı düşünülmektedirMaster Thesis Effect of Absinth Wormwood (artemisia Absinthium L.) Extract on Root Rot Disease (rhizoctonia Solani Kühn) and Charcoal Rot Disease (macrophomina Phaseolina Goid.) in Beans(2023) Ergün, Eren; Tepe, Işık; Durak, Emre DemirerBu çalışmada acı pelin (Artemisia absinthium L.) bitkisinin içerdiği allelokimyasallardan dolayı fasulyede kök çürüklüğü (Rhizoctonia solani Kühn) ve kömür çürüklüğü (Macrophomina phaseolina Goid.) hastalık etmenleri üzerine antifungal etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu sayede söz konusu bitki hastalıklarının mücadelesinde kimyasal yöntemlere alternatif olabilecek biyolojik bir preparatın belirlenmesi, hastalıklarla entegre mücadeleye katkıda bulunulması, çevre ve insan sağlığına zarar vermeden tarımda sürdürülebilirliğin sağlanmasına katkıda bulunulacaktır. Acı pelin toz haline getirilerek toprak üstü aksamlarından elde edilen etanol özütünün ilk aşamada %0, %5, %10, %15, %20 ve %40'lık dozları, daha sonraki aşamada %0, %1, %2, %4 ve %8'lik dozları Petri kaplarında her iki hastalık etmenine ve iklim odasında fasulye bitkisine uygulanmıştır. Değerlendirmeler bitkinin toprak üstü ve kök aksamlarının yaş ve kuru ağırlıkları, kök uzunluğu, kökte nodül sayısı ve hastalık şiddetine bakılarak yapılmıştır. Elde edilen verilere göre acı pelin özütünün %10 ve üzeri dozları fasulyede fitoksik etki göstermiştir. Sonraki aşamada kullanılan özütler Petri kaplarında her iki fungusun da gelişimini artan dozlara paralel olarak engellemiştir. Saksı çalışmalarında ise acı pelin özütü her iki fungusun hastalık yapma şiddetini azaltmış ve bitkinin gelişimini olumlu etkilemiş; en yüksek etki ise %4'lük dozlarda görülmüştür. Ayrıca fasulye köklerinde bulunan nodül sayısını da artırdığı gözlenmiştir. En yüksek nodül sayısı %4'lük dozda elde edilmiştir. Sonuç olarak acı pelin özütünün bazı toprak kökenli fungal hastalıklarla mücadelede pestisitlere alternatif olarak kullanılabileceği anlaşılmıştır.Article The Effect of Arbuscular Mycorrhizal Fungal Species Funneliformis Mosseae and Biochar Against Verticillium Dahliae in Pepper Plants Under Salt Stress(Springer, 2024) Gunes, Hasret; Demir, Semra; Durak, Emre Demirer; Boyno, GoekhanBoth biotic and abiotic stress factors play an important role in reducing the growth and productivity of many crops. In this study, the effects of arbuscular mycorrhizal (AM) fungi and biochar (Bc) were investigated against Verticillium dahliae (Vd) disease in pepper plants grown under salt stress. These effects were evaluated on enzyme activities, salt tolerance, disease severity, plant growth and physiological characteristics. In this study, pepper was treated with 2% biochar, Funneliformis mosseae (Fm), Vd and different concentrations of salt (0 mM, 50 mM, 100 mM, 150 mM). The interaction of Fm and 2% Bc significantly increased the morphological parameters of the plant and the plant tolerated salt and Vd under combined high stress conditions of biotic (Vd) and abiotic (salt) stresses. It was also shown that Fm had a different effect than Bc on the membrane injury index (MII; %) and had a significant effect on leaf relative water content (LRWC; %). In addition, Vd increased mycorrhizal reliance, with the higher spore density of AMF higher disease severity observed in treatments involving Fm and Fm + Bc. Furthermore, phenol and antioxidant values were altered in Vd treatments, while Fm decreased CAT enzyme activation. Therefore, this study supports that AMF + biochar used in sustainable agriculture increases plant resistance to the soil pathogen (V. dahliae) and the salt stresses.Article The Effect of Arbuscular Mycorrhizal Fungi (Amf) Applications on the Silage Maize (Zea Mays L.) Yield in Different Irrigation Regimes(Elsevier France-editions Scientifiques Medicales Elsevier, 2010) Celebi, Seyda Zorer; Demir, Semra; Celebi, Rafet; Durak, Emre Demirer; Yilmaz, Ibrahim HakkiIn this study the effect of AMF (Arbuscular Mycorrhizal Fungi) Glomus intraradices on the silage yield of maize (Zea mays L) under five different irrigation regimes was studied. Plant height, green herbage yield, dry matter yield, leaf, stem and ear ratios were evaluated as yield criteria in the study. It was found that AMF inoculation increased the silage yield in the whole irrigation when compared to those which were not applied with AMF. In addition, it was particularly established that AMF application brought about significant increase even in restricted irrigation conditions in green and dry matter yield. It was also realised that, with AMF application, there was an increase in leaf and stem ratios but a decrease in ear ratios. (C) 2010 Elsevier Masson SAS. All rights reserved.Master Thesis Effect of Jimsonweed (datura Stramonium L.) Extracts on Root Rot Disease (rhizoctonia Solani Ag-4) in Tomato(2022) Özmen, Yekbun; Tepe, Işık; Durak, Emre DemirerBu tez çalışmasında, canlılar üzerinde zehirli etkisi olan bazı alkaloitler içeren şeytan elması (Datura stramonium L.)'nın domateste kök çürüklüğü (çökerten) etmeni Rhizoctonia solani AG-4 üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Böylece söz konusu patojenlerin oluşturdukları bitki hastalıklarıyla mücadelede, pestisitlere alternatif olabilecek biyokimyasal preparatların kullanılmasına, insan sağlığına ve çevreye duyarlı yöntemlerin geliştirilmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Şeytan elmasının toz haline getirilen yeşil aksamlarından elde edilen su özütünün %5, %10, %20 ve %40'lık konsantrasyonları içirme, daldırma ve tohum kaplama olmak üzere üç farklı yöntem ile Rhizoctonia solani AG-4 fungal etmenine karşı uygulanmıştır. Hastalık bulaştırılmış domateslerde özüt uygulama yöntemleri arasında en etkili tohum kaplama yöntemi bulunmuş, buna kıyasla içirme ve daldırma yöntemlerinin daha az etkili olduğu görülmüştür. Özütlerin antifungal etkilerinin kontrol (%0) uygulamasına göre tüm dozlarda farklılık gösterdiği, tohum kaplama yönteminde en etkili dozun %10 ve %20'lik doz aralığı olduğu anlaşılmıştır. Bu durum içirme ve daldırma yöntemleri için ise anlamlı bulunmamıştır. Sonuç olarak bitkilerden elde edilen özütlerin doğal olması, insan sağlığını ve doğayı tehdit etme olasılıklarının düşük olması pestisitlere alternatif olabilecekleri açısından ümit vermektedir.Master Thesis Effect of Propolis on Rhizoctonia Solani Kühn. and Macrophomi Naphaseolina (tassi) Goid. in Bean (phaseolus Vulgaris L.)(2022) Alırız, Tuğçe; Durak, Emre DemirerBu çalışmada, fasulye bitkisinde Rhizoctonia solani ve Macrophomina phaseolina (Kömür çürüklüğü) gibi önemli toprak patojenlerine karşı farklı dozlarda ticari propolisin etkisi in vitro ve in vivo koşullarda araştırılmıştır. In vitroda propolisin antifungal etkilerini belirlemek için patojenler ile biyolojik kontrol etmeni Trichoderma harzianum üzerinde etkileri incelenmiştir. Çalışmada propolisin 1 ml, 2 ml, 5 ml ve 10 ml dozları kontrolde ise fungisit ve glikol uygulamaları kullanılmıştır. Buna göre propolis dozu arttıkça patojen gelişimleri azalmıştır. Özellikle 5 ve 10 ml propolis oranlarında fungal gelişimin çok az olduğu saptanmıştır. Patojen gelişiminde fungisit uygulaması ile propolis dozlarının etkinliğinin paralel olduğu belirlenmiştir. Ayrıca T. harzianum propolis dozlarından da patojenlere göre daha az etkilenmiştir. In vitro sonuçlarına göre en etkili propolis dozu (10 ml) seçilerek iklim odasında fasulye tohumlarına kaplama şeklinde uygulanmıştır. Deneme sonucunda veriler değerlendirildiğinde M. phaseolina'ya karşı propolisin etkili olmadığı tespit edilirken M. phaseolina+ T. harzianum uygulamasının hem bitki gelişiminde hem de hastalık şiddetinde en iyi sonuçları verdiği belirlenmiştir. Propolis ise R. solani' ye karşı M. phaseolina' ya olduğundan daha etkili bulunmuştur. R. solani bulaştırılmış bitkilerin gelişim parametrelerine en çok fungisit ve propolis uygulamaları etki etmiştir. Propolis uygulamasının R. solani' nin %80 olan hastalık şiddetini %48'e düşürdüğü, fungisitin ise bu değeri en çok düşüren (%28,3) uygulama olduğu tespit edilmiştir.Article Effects of Arbuscular Mycorrhizal Fungi in Melon (Cucumis Melo L.) Seedling Under Deficit Irrigation(Parlar Scientific Publications (p S P), 2017) Cakmakci, Ozlem; Cakmakci, Talip; Durak, Emre Demirer; Demir, Semra; Sensoy, SuatMelon (Cucumis melo L.) is an important vegetable and is growth in Eastern Anatolia region of Turkey since the early times. Drought is effective abiotic stress factors for plants. As is known that arbuscular mycorrhizal fungi (AMF) have positive effects on plant growth and arbuscular mycorrhizal symbiosis can play a prominent role in tolerance to abiotic stress factors. Plant material used in this study is cv. Napolyon F-i cultivated commonly in the Lake Van Basin. The effects of two different mycorrhiza applications (Glomus intraradices and Glomus spp.) on some growth parameters in melon seedlings under water deficit were investigated. There were four different water deficit applications (control, 20 %, 40 % and 60 % water deficit). At the end, it was found that mycorrhiza improved the physiological and photosynthetic parameters of inoculated plants compared with non-AMF plants in water deficit conditions. Moreover, AM Fungi increased the chlorophyll content of melon seedlings. Results indicated that AMF can ameliorate the tolerance to deficit irrigation in melon seedlings.Article Effects of Arbuscular Mycorrhizal Fungus, Humic Acid, and Whey on Wilt Disease Caused by Verticillium Dahliae Kleb. in Three Solanaceous Crops(Tubitak Scientific & Technological Research Council Turkey, 2015) Demir, Semra; Sensoy, Suat; Ocak, Elvan; Tufenkci, Sefik; Durak, Emre Demirer; Erdinc, Ceknas; Unsal, HusamettinThis study examined the effects of arbuscular mycorrhizal fungi (AMF), humic acid (HA), and whey (W) application on wilt disease caused by Verticillium dahliae Kleb. in tomato, pepper, and eggplant. Single, dual, and triple applications of AMF (2.5 g inocula of either Glomus mosseae or G. intraradices), HA (500 ppm), and W (50 mL kg(-1)) were found to improve the morphological growth and nutritional status of all three host species. Moreover, dual and triple applications reduced the severity of wilt disease caused by V. dahliae by between 40% and 70.5%. Triple application of AMF, HA, and W decreased the number of V. dahliae microsclerotia by 50%. Furthermore, W and HA application promoted AMF growth, with HA application resulting in significantly higher levels of AMF colonization and spore density when compared to untreated controls.Master Thesis Fungal Agents and Pathogenicity in Tomatoes in Van Lake Basin(2018) Ok, Fatma; Durak, Emre DemirerBu çalışma, 2014 yılında Van Gölü Havzası' nda yetiştirilen domates bitkilerinin köklerinden fungusların izole edilmesi, teşhislerinin yapılması ve en sık bulunan cinse ait izolatların patojenitelerinin saptanması amacı ile yapılmıştır. Edremit, Gevaş, Tatvan ve Erciş ilçelerinden toplanan hastalıklı bitki örneklerinden Sclerotinia spp., Alternaria spp., Macrophomina spp., Rhizoctonia spp., Fusarium spp., Phytophthora spp., Aspergillus spp., Trichoderma spp., fungusları izole edilmiştir. Sclerotinia spp.'den 25 tane izolat elde edilmiş ve bu izolatların 22 tanesi Sclerotinia sclerotiorum, 3 tanesi de Sclerotinia minor olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda Sclerotinia izolatlarının miselyum uyum grupları (MUG) tespit edilmiştir. Buna göre S. sclerotiorum populasyonu içerisinde 4 ayrı MUG oluştuğu, S. minor izolatları arasında ise uyumsuzluk görülmediği belirlenmiştir. Elde edilen Sclerotinia spp. izolatlarıyla yörede en fazla yetiştiriciliği yapılan Toprak ve Alsancak domates çeşitleri kullanılarak patojenite denemesi kurulmuştur. Patojenite sonuçlarına göre S. sclerotiorum izolatları arasında en tahripkar izolatlar S1, S2, S17 olurken S. minor'de S25 izolatı olmuştur. Alsancak (RNF1) çeşidinde S23 (S. minor), Toprak (F1) çeşidinde ise S25 (S. minor) en tahripkar izolatlar olarak tespit edilmiştir. Bu iki tür arasında ise S. minor, S. sclerotiorum' a göre daha virülant olarak belirlenmiştir. Kullanılan domates çeşitlerinden Toprak çeşidi hastalığa karşı Alsancak çeşidine göre daha duyarlı bulunmuştur. Anahtar kelimeler: Domates, Miselyum uyum grupları, Sclerotinia minor, Sclerotinia sclerotiorumArticle Hydrothermal Liquefaction of Biomass With Molybdenum, Aluminum, Cobalt Metal Powder Catalysts and Evaluation of Wastewater by Fungus Cultivation(Pergamon-elsevier Science Ltd, 2023) Genel, Salih; Durak, Halil; Durak, Emre Demirer; Gunes, Hasret; Genel, YasarIn this study, the Ammi visnaga plant was liquefied in the presence of Mo, Al and Co metal powder catalysts and without catalyst. Liquefaction trials were carried out at 225, 250, 275 and 300 degrees C reaction temperatures and reaction times of 0, 15, 30 and 45 min. The highest liquid product yield was determined as 42.31% in the experiment without catalyst and 39.42% with Mo catalyst at 300 degrees C. GC-MS, XRD, TOC, SEM-EDX and Elemental analysis methods were used to characterization of solid and liquid product. The highest energy values were determined as 25.34 MJ/kg for light oil and 29.69 MJ/kg for heavy oil with Co catalyst. In order to investigate the agricultural application potential, the effects of the wastewater obtained at the end of the trials on Tricho-derma harzianum, Clonostachys rose and Rhizoctonia solani fungi were investigated. It was determined the bioagent fungi developed and pathogen growth was inhibited.Article Hydrothermal Liquefaction Process of Ammi Visnaga and a New Approach for Recycling of the Waste Process Water: Cultivation of Algae and Fungi(Springer Heidelberg, 2024) Durak, Halil; Genel, Salih; Durak, Emre Demirer; Ozcimen, Didem; Kocer, Anil TevfikIn this study, biomass was tried to be liquefied by catalytic hydrothermal process. In addition, the effects of waste process water on growth of beneficial-pathogenic fungi and algae were investigated. Ammi visnaga as biomass source; Cu, W, and Fe metal powders as catalysts; Trichoderma harzianum, Trichoderma vixens, and Verticillium dahliae as fungus species; and Chlorella minutissima as algae were used. In trials, 250, 275, 300, and 325 degrees C temperatures and 0, 15, 30, and 45 min parameters were determined. GC-MS, TOC, XRD, and elemental analysis methods were used for characterization. The optimum temperatures for light bio-oil and heavy bio-oil were 300 degrees C and 325 degrees C, respectively. The highest HHV value was obtained as 30.30 Mj/kg in the presence of Fe catalyst. It was determined that waste process waters support beneficial fungus and algae growth and suppress pathogen growth.Master Thesis Identification and Pathogenicity of Fusarium Spp. and Rhizoctonia Spp. Isolated From Tomato, Pepper and Melon Plants in Van(2020) Teniz, Necmettin; Durak, Emre DemirerBu çalışma 2018 yılında Van ilinin Edremit, Gevaş ve Erciş ilçelerinde domates, biber ve kavun bitkilerinden Fusarium ve Rhizoctonia türlerini izole etmek, teşhislerini yapmak ve hastalık şiddetini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Sürvey çalışmaları sonucunda bitkilerin köklerinden toplam 47 tane Fusarium, 10 tane de Rhizoctonia izolatı elde edilmiştir. İzolatların klasik yöntemlerle teşhisleri yapılmış ve anastomosis grupları (AG) belirlenmiştir. Van ilinin üç farklı ilçesinde domateslerden 31 Fusarium (13 adet Fusarium solani, 18 adet Fusarium oxysporum), 6 Rhizoctonia (2 adet binükleik AG-K, 2 adet Rhizoctonia solani AG-4, 2 adet Rhizoctonia solani AG-2-1) izolatı, biberlerden 6 Fusarium (3 adet F.solani, 3 adet F. oxysporum), 4 Rhizoctonia (tamamı Rhizoctonia solani; 2' si AG-3, 1'i AG-5, ve 1'i de AG-2-1) izolatı ve kavunlardan 10 Fusarium (6 adet F. oxyporum, 2 adet F. solani ve 2 adet F. equiseti) izolatı olmak üzere toplamda 57 fungal izolat elde edilmiştir. Çalışma kapsamında yapılan patojenite denemesinde bölgeleri temsil edecek şekilde 14 Fusarium izolatı ve sayılarının az olmaları sebebiyle elde edilen bütün Rhizoctonia izolatları kullanılmıştır. Patojenite denemesi sonucunda Fusarium türlerinde domates ve kavunlarda F. oxysporum, biberlerde ise F. solani' nin daha patojen oldukları belirlenmiştir. Rhizoctonia türlerinde ise domateslerde R. solani AG-4, biberlerde R. solani AG-3' ün daha patojen olduğu bulunmuştur. Bu çalışma ile Van' da ilk defa domates ve biberden R. solani AG-2-1, domatesten Binükleik Rhizoctonia AG-K, biberden R. solani AG-5 ve R. solani AG-3 izole edilmiş ve anastomosis grupları belirlenmiştir. Anahtar kelimeler: Anastomosis grup, Biber, Domates, Fusarium, Kavun, Patojenite, Rhizoctonia.Article Marul (Lactuca Sativa) Bitkisinde Sorun Olan Verticillium Dahliae’ Ya Karşı Bazı Biyo Etmen ve Organik Maddelerin Etkisi(2022) Güneş, Hasret; Durak, Emre Demirer; Demır, SemraBu çalışmada, Verticillium dahliae’nın gelişimi üzerine bazı fungal (Trichoderma harzianum, Trichoderma virens, Trichoderma asperellum, Trichoderma viride) ve maya (Saccharomyces cerevisiae) biyolojik kontrol etmenleri ile vermikompost ve salisilik asit organik maddelerin etkisi araştırılmıştır. Çalışma in vitro ve in vivo koşullarda yürüyülmüş ve in vitro’da antagonizmin derecesi ve yüzde olarak engelleme oranı belirlenmiştir. In vitro’da inhibisyon oranı en yüksek olarak belirlenen T. asperellum ve S. cerevisiae ile vermikompost ve salisilik asit organik maddelerin, in vivo’da marul (Lactuca sativa) bitkisinde sorun teşkil eden V. dahliae’nın gelişimine etkisi incelenmiştir. Ayrıca organik maddelerden salisilik asitin V. dahliae’ nın gelişimini tamamen engellediği belirlenmiştir. S. cerevisiae ve salisilik asit, V. dahliae patojeninin olduğu uygulamalarda kontrol grubuna oranla bitkilerin sürgün boyunu ve kök uzunluğunu arttırmıştır. Gerek yeşil aksam gerek gövde kesiti skala değerlerinde salisilik asit ve T. asperellum, V. dahliae patojeninin etkinliğini azaltmıştır.Article A New Technique for the Extraction of Arbuscular Mycorrhizae Fungal Spores From Rhizosphere(Mdpi, 2023) Boyno, Gokhan; Demir, Semra; Danesh, Younes Rezaee; Durak, Emre Demirer; Cevik, Rojbin; Farda, Beatrice; Pellegrini, MarikaMonitoring the dynamics of the spore bank of arbuscular mycorrhizal fungi (AMF) is essential for the sustainable management and protection of agroecosystems. The most common method for extracting AMF spores from soil is the wet-sieving technique (WST). However, this method has many disadvantages. In this study, we modified the WST using new approaches: the ultrasound wet-sieving technique (UWST) and the ultrasound centrifuge technique (UCT). We enumerated and compared the numbers and quality of spores obtained from WST, UWST, and UCT to validate the new modified techniques. We extracted AMF spores from the rhizospheres of different plants, including wheat (Triticum aestivum L.), bean (Phaseolus vulgaris L.), tomato (Solanum lycopersicum L.), pepper (Piper nigrum L.), parsley (Petroselinum crispum Mill.), and turfgrass (Lolium perenne L.) collected from the Van Lake basin, Turkey. The highest and lowest AMF spore numbers were observed in wheat and turfgrass rhizospheres. The UCT allowed for the extraction of the highest number of spores from all rhizospheres, followed by the UWST and WST. The UWST and WST allowed for the extraction of similar spore numbers from wheat, pepper, parsley, and turfgrass rhizospheres. Beyond the high extracted spore number, UCT was shown to be a fast and low-material-consuming approach. These findings demonstrate that the UCT can be used to efficiently extract AMF spores in future research.Article Relationship Between Brassicaceae, Chenopodiaceae and Urticaceae Families With Arbuscular Mycorrhizal Fungi (Amf)(Kahramanmaras Sutcu Imam Univ Rektorlugu, 2019) Gunes, Hasret; Demir, Semra; Durak, Emre DemirerThis study was carried out to determine the interact ion of some plant species belonging to these families [Raphanas sativus (radish), Brassica oleracea (cauliflower), Spinacia oleracea (spinach) and Urtica dioica (stinging nettle)] with commercial AMF, Ghnints intraradices and Gigaspora margarita. The experiment was carried out in controlled conditions in a growth room as a randomized plot design. At the end of the experiment. AMF root colonization, mycorrhizal dependence, spores density in soil, phosphorus (P) amount were determined and plant development parameters were evaluated. Results indicated that the plant species (except stinging nettle) were symbiotic with AMF. The highest. AMF root colonization and mycorrhizal dependency ratio were determined in spinach x commercial AMF combination. Commercial AMF performed better than other plants in terms of mycorrhizal adaptation and development with cauliflower and spinach plants. Mycorrhizal dependence was determined to be the lowest AMF Gigaspora margarita. In addition, there was no statistically significant difference between mycorrhizal and non-micorhizal plants in terms of total phosphorus content.