Browsing by Author "Gülcü, Elif"
Now showing 1 - 5 of 5
- Results Per Page
- Sort Options
Article Hastane Çalışanlarında Karpal Tünel Sendromu ile Uyumlu El-el Bileği Ağrısı Sıklığı ve Risk Faktörleri(2008) Gülcü, Elif; Tekeoglu, Ibrahım; Kara, MehmetAmaç: Üniversite hastanesinde çalışan doktor, öğrenci, hemşire ve diğer sağlık personelinin el-el bileği ağrısı prevelansı, karpal tünel sendromu (KTS) ile ilgili bulguları ve ağrıyı etkileyen kişisel ve meslekle ilgili faktörleri ve bireylerin tedavi tercihlerini saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Veriler iki ana kısımdan oluşan anket formu ile toplandı. Ankette demografik veriler haricinde el-el bileği ağrısı sıklığı, karpal tünelle ilgili semptomların sıklığı, bireysel ve mesleksel risk faktörleri ve tedavi tercihleri sorgulandı. Çalışmaya 100 doktor, 100 hemşire, 100 öğrenci ve diğer idari personel olmak üzere toplam 300 denek katıldı.Bulgular: Deneklerin 148’i bayan (%49,4) 152’si erkekti (%50,6), yaş ortalaması 26,9±4,85 (17–44) olarak saptandı. KTS ile uyumlu el-el bileği ağrısı prevalansı %5,3 idi. Hemşirelerde, çok sayıda gebelik geçirenlerde, meslekte uzun süre çalışmış olanlar ve gece gündüz sürekli çalışanlarda KTS daha sık görüldü. Hemşirelerde diğer çalışanlara göre (doktor, öğrenci ve idari personel) KTS ile uyumlu el-el bileği ağrısı sıklığı yaklaşık altı kat daha fazla bulundu. El-el bileği ağrısı olan hastane çalışanları büyük oranda branş hekimine başvurmamış (%54) olup en çok başvurulan klinik Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon (%30), daha sonra sırasıyla ortopedi, nöroloji ve birinci basamak hekimi idi.Sonuç: El-el bileği ağrısı tüm toplumda olduğu gibi profesyonel hastane çalışanlarında da sık görülen önemli bir problemdir. Sağlık personeli içinde hemşireler el-el bileği ağrısı açısından ciddi risk altında olup, korunmaya yönelik eğitim verilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasına ihtiyaç vardır.Article Karpal Tünel Sendromunda Uyku Kalitesi ile Depresyon ve Anksiyete Bulguları(2008) Yazmalar, Levent; Beşiroğlu, Lütfullah; Sayın, Refah; Tekeoglu, Ibrahım; Gülcü, ElifAmaç: Bu çalışmanın amacı, KTS’li hastalarda KTS sebebiyle ortaya çıkan uyku bozuklukları, tasalanma ve depresyonu incelemek ve hastalardaki bu belirtilerin şiddetinin elektrodiagnostik çalışma bulguları ile bağlantısını saptamaktır. Gereç ve Yöntem: Olgu-kontrol yöntemi kullanılarak, elektrofizyolojik olarak doğrulanmış yaş ortalaması 45±13 (27-62) yıl olan (%86,9 kadın, n=73) 87 KTS hastası ve yaş ortalaması 40±9,2 (21-56) yıl olan (%54 kadın, n=27) 50 kontrol olgusu muayene edildi. Olgu hikayelerinin bilgilerinin gizliliğinin sağlanması ve KTS hastalarının klinik nörolojik muayenelerin yapılmasına ek olarak, hastaların kendi beyanından derlenerek Uyku Kalite İndeksi (UKİ), Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) ve Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ)’nin onaylanmış Türkçe versiyonları kullanıldı. Bulgular: KTS grubundaki hastaların büyük çoğunluğunun, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında (p<0,05), daha kötü depresyon ve anksiyete semptomları gösterdiği gözlemlendi. KTS’nin şiddeti, sağ-sol el kullanımı ve hasta tarafından beyan edilmiş uyku bozukluğu, anksiyete ve depresyon ölçeklerindeki semptomların şiddeti ile açık bir şekilde bağlantılı değildi. Elektrodiagnostik bulgularla, hastanın fonksiyonel durumu ve semptomların şiddeti arasında istatistiksel olarak kayda değer herhangi bir bağlantı bulunamadı. Sonuç: Elektodiagnostik bulgular, hastanın KTS-ilişkili semptomları ile uyku, anksiyete ve depresyonun bağımsız ölçütler olduğu anlaşıldı. KTS sonuçları ile ilgilenen klinisyen ve araştırmacılar ikisini de değerlendirmek durumundadırlar. KTS’de depresyon ve anksiyete seviyeleri yüksek olmakla birlikte uyku kalitesi nispeten düşüktür. Bununla birlikte, hastalığın şiddeti ve semptom sayısı ile bu değişkenler arasında bağlantı olmadığı göz önünde bulundurulursa, hastalığın şiddetinin öznel olarak algılandığı düşünülür. Bu sebeple, hastalığın fiziksel etkileri de öznel olarak değerlendirilmelidir.Other Multipl Skleroz ve Antifosfolipid Sendromu Birlikteliği(2009) Gülcü, Elif; Toprak, Murat; Hız, Özcan; Tombul, Temel; Tekeoglu, IbrahımAntifosfolipid sendromu (AFS) ve Multip Skleroz (MS) benzer klinik ve radyolojik bulgular gösterebilen ve bazen tanıda karışıklığa yol açan iki hastalıktır. Tromboz, tekrarlayan düşük hikâyesi, lupus antikoagülan antikorları veya antikardiolipin antikorlarının varlığında AFS düşünülmelidir. Ancak, yapılan çalışmalarda MS hastalarında da otoantikor düzeyleri normal popülâsyona oranla yüksek tespit edilmiştir.1995 yılında ateş, halsizlik, eklem ağrısı ve ayak bileklerinde morarma şikâyetleri başlayan ve özgeçmişinde iki kez 6 haftalık düşük öyküsü tespit edilen hastanın laboratuarında; C-reaktif protein: (++++), eritrosit sedimantasyon hızı: 70 mm/saat, antinükleer antikor (ANA): 1/1000 homojen, LE hücresi pozitif, tespit edilmiş. 1999 yılında yürümesinde bozulma, dengesizlik ve halsizlik şikâyetleri ile Nöroloji kliniğine başvuran hastanın yapılan beyin magnetik rezonans görüntüleme, vizüel uyarılmış potansiyel, somatosensoriyel uyarılmış potansiyel ve oligoklonal bant tetkikleri MS ile uyumlu gelmiş. Bu tarihten itibaren birçok kez atak geçiren ve son olarak 2007'de dizlerinde ağrı, sağ ayak bileğinde makuler tarzda cilt lezyonu gelişmesi üzerine Sistemik Lupus Eritematozus ön tanısı ile kliniğimize yönlendirilen hastanın altı hafta ara ile yapılan tetkiklerinde antikardiolipin IgG: pozitif, antikardiolipin IgM: negatif, ANA pozitif bulundu. Hastadaki ANA ve antikardiolipin IgG pozitifliği ve düşük hikâyesi birlikte değerlendirildiğinde MS'ye eşlik eden AFS olduğuna karar verildi ve tedaviye günde 100mg aspirin eklendi.Sonuç olarak; MS ve AFS birlikte görülebildiği gibi birbirlerini taklit edebilirler. Bu nedenle MS tanısı konmuş olgular AFS'nin klinik ve laboratuar bulguları açısından dikkatli değerlendirilmelidir.Article Prevalence of the Absence of Palmaris Longus Muscle Assessed by a New Examination Test (hiz-Ediz Test) in the Population Residing in the Area of Van, Turkey(2011) Gezici, Emrullah; Ceylan, Mehmet Fethi; Ediz, Levent; Hız, Özcan; Gülcü, Elif; Erden, MetinAmaç: Bu çalışmanın ana amacı Palmaris Longus Kası (PLK) agenezinin tespiti için yeni geliştirdiğimiz bir test tekniği ile (Hız-Ediz test), önceki testler arasındaki (Schaeffer ve Mishra ikinci testleri) arasındaki uyumluluğu göstermek idi. Gereç ve yöntem: Bu çalışmaya 1000 olgu alındı. Tüm olgulara Schaeffer testi, Mishra ikinci testi ve Hız-Ediz testi uygulandı. Cinsiyetler ve her iki el arasındaki farklar tespit edilmeye çalışıldı. Her üç test arasındaki tutarlılık araştırıldı. Bulgular: Hız-Ediz testinde, PLK agenezi olguların %15.1’inde tespit edildi. Üç test tarafından tespit edilen unilateral ve bilateral tendon agenezi oranları açısından testler arasında herhangi bir fark yoktu (p>0.05). Her üç testin tutarlılığı kappa test ile değerlendirildiğinde Mishra ikinci test ve Hız-Ediz test arasında tam tutarlılık tespit edildi; bununla birlikte Schaeffer ve diğer iki test arasında tam tutarlılık tespit edilmedi. Ancak, üç test arasında istatistiksel bir fark bulunmadı. Sonuç: PLK agenezi prevelansının textbook bilgileri ile uyumlu olduğunu göstermektedir. Hız-Ediz testi, Mishra ve Schaeffer ikinci testleri ile kıyaslandığında PLK agenezisini görmede ve tespit etmede kolay ve güvenilir olarak uygulanabilir. Klin Deney Ar Derg 2011; 2 (2): 254-259.Specialist Thesis Romatoid Artrit Hastalarında Antioksidan Enzim Düzeyleri ile Hastalık Aktivitesi Arasındaki İlişki(2010) Gülcü, Elif; Tekeoğlu, İbrahimSistemik otoimmün bir hastalık olan romatoid artritte (RA) oksidan/antioksidan enzim düzeylerinde hastalığın patolojisiyle alakalı değişimlerin olduğu bilinmektedir ve denge antioksidan sistem aleyhine bozulmaktadır. Bu çalışmada RA hastalarında kan ve sinovyal sıvıda oksidan ve antioksidan enzim düzeylerinin ağrı, uyku kalitesi, depresyon ve fonksiyonel durum ve yaşam kalitesi ölçeklerine etkisi ve inflamasyonun klinik belirteçleri olan C-Reaktif Protein, Eritrosit Sedimantasyon Hızı ve radyolojik erezyonla ilişkisini ortaya koymak amaçlanmıştır.Bu tez çalışmasına American College of Rheumatology (ACR) kriterlerine göre tanı almış 42 kadın RA hastası alınmıştır. Grup 26-57 yaş aralığında olup, yaş ortalaması 41.02±8.253 idi. Hastalık süresi incelendiğinde 5 hasta (% 12.19) 0-1 yıl, 15 hasta 1-5 yıl, 21 hasta (% 51.21) 5 yıl ve üzerinde hastalık süresine sahipti.DAS-28 sonuçlarına göre 3 hasta (%7.31) düşük aktivasyonda, 24 hasta (%58.53) orta aktivasyonda, 14 (%34,14) hasta ise ileri aktivasyondaydı.Oksidan enzim olan Malondialdehit'in (MDA) laboratuar ve klinik parametrelerle ilişkisine bakıldığında; MDA düzeyleri artarken WHO çevresel skor (p<0.05) ile SF-36 testinin alt birimlerinden rolatif güçsüzlük skoru (p<0.01) artmakta ve VAS skoru (p<0.05) azalmaktaydı. Bakılan diğer labortuvar ve klinik parametrelerle korelasyonu anlamsız düzeyde kaldı. Bu bulgularımızla Malondialdehit (MDA) hastalık aktivesini gösteren bir değer olarak kabul edilmedi (p>0.05).Antioksidan enzimler olan katalaz, glutatyon peroksidaz (GSH), myeloperoksidaz (MPO) ile laboratuvar ve klinik parametreler arasındaki ilişki ise ; glutatyon peroksidaz (GSH) değeri arttıkça Sharp skoru (p<0.05), sedimantasyon değeri (p<0.05) ve RF düzeyi (p<0.01) artmaktaydı. Benzer şekilde glutatyon peroksidaz (GSH) artışıyla WHO sosyal ilişki skoru (p<0.01) ve WHO çevresel skor (p<0.01) artmaktaydı.Katalaz düzeyleri arttıkça Visüel Ağrı Skoru (VAS) skoru (p<0.01) , Sharp skoru (p<0.05) ve RF düzeyi (p<0.01) artmaktaydı. Aynı şekilde katalaz düzeyinin artışıyla WHO ruhsal skor (p<0.05) , WHO sosyal ilişki skoru (p<0.01) ve SF-36 testinin alt birimlerinden rolatif güçsüzlük skoru (p<0.05) artmaktaydı.Myeloperoksidaz (MPO) düzeyleri arttıkça Visüel Ağrı Skoru (VAS) skoru (p<0.05) , Beck depresyon skoru (p<0.05) , WHO bağımsızlık skoru (p<0.05) ve HAQ skoru (p<0.05) azalıyor ve WHO ruhsal skor (p<0.05) ve SF-36 testinin alt birimlerinden rolatif vitalite skoru (p<0.05) ile mental sağlık skoru (p<0.05) artmaktaydı. Bu bulgulardan antioksidan enzimlerin laboratuvar ve klinik parametrelerle daha güçlü korelasyon gösterdiği anlaşılmaktsadır.Sonuç olarak oksidan enzim olan Malondialdehit (MDA), hastalık aktivitesini belirlemede anlamlı bulunmazken antioksidan enzimlerden katalaz, glutatyon peroksidaz (GSH) ve myeloperoksidaz (MPO) ile romatoid artritin klinik ve laboratuvar bulguları arasında anlamlı ilişki saptandı.