Browsing by Author "Güner, Savaş"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Article 2008-2012 Yılları Arasında Kliniğimize Başvuran, Sınıkçı Müdahalesi Gören, Hastaların Analizi(2015) Güner, Savaş; Gözen, Abdurrahim; Gökalp, Mehmet Ata; Ünsal, Seyyid Şerif; Dogan, AliAmaç: Bu çalışmadaki amacımız sınıkçılara gittikten sonra acile veya polikliniğimize başvuran hastaların yaş, cinsiyet, başvuru zamanı gibi özellilkleri ile birlikte komplikasyonları, tedavi seçeneklerini ve sınıkçıya başvuru nedenlerini değerlendirmekti. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmaya kısa veya uzun süre önce sınıkçı müdahalesi görmüş ve sonrasında polikliniğimize başvurmuş hastalar dahil edildi.Hastalara daha önceden hazırlanmış sınıkçı müdahalesi ile ilgili bir takım soruları içeren form doldurtuldu. Başvuran tüm hastaların sınıkçı müdahalesi sonrası meydana gelen fizik muayene bulguları kaydedildi. Hastaların yaş, cinsiyet, yaşadıkları şehir gibi demografik verileri ve sınıkçıya başvurma sebepleri ile meydana gelen komplikasyonlarla ilgili veriler kaydedildi. Hastaların bu verileri istatistiksel olarak değerlendirildi. Bulgular: Çalışmada yer alan hastaların 85'i (%66 ) erkek, 43'ü (%34) ise kadındı. 18 yaşından küçük hasta sayısı 71(%55), 18 yaşından büyük hasta sayısı ise 57(%45) idi. Hastaların 93'ü (%73) Van merkez ve ilçelerinden, 16'sı (%13) Bitlis ve ilçelerinden, 12'si (%9) Hakkari ve ilçelerinden, 5'i (%3,6) Ağrı ve ilçelerinden, 1'i (%0,7) Şırnak İlçesinden ve 1'i (%0,7) de Muş'tan gelmişti. Hastaların 108'i (%84) alt veya üst ekstremitede kırık, 14'ü (%11) yumuşak doku yaralanması, 1'i (%1) radius başı çıkığı, 1'i (%1) dadı çıkığı, 1'i (%1) Perthes Hastalığı, 1'i(%1) enkondrom ve 1'i (%1) de yabancı cisim batması tanısı aldı Hastalara sınıkçı tarafından en sık uygulanan yöntem rendelenmiş sabun ve yumurta bulamacının ekstremite üzerine bir bezle sarılması şeklindeydi. Sınıkçı müdahalesi sonrası en erken hastaneye başvuru; 2 saat sonra düşme sonrası el bileğindeki ağrı için sınıkçı tarafından bez üzerine yumurta konularak sarılmış radius distal uç kırığı, en geç başvuran hasta ise 20 yıl önce sınıkçı müdahalesi görmüş olan ve malunion gelişmiş olan distal femur kırığıydı. Hastalara en sık konservatif tedavi uygulanırken ikinci sıklıkta cerrahi tedavi uygulandı. Hastalardan 31'i önerilen tedaviyi kabul etmedi, bir hasta da başka bir merkeze sevk edildi. Sonuç: Halkın bilinçsiz tıbbi uygulamalara karşı her türlü basın, medya, yayın kuruluşları ve eğitim-öğretim kurumları vasıtası ile ciddi anlamda bilgilendirilmesi ve uyarılması gerekmektedirSpecialist Thesis Early Results of Open Reduction Through Medial Aproach in Children With Developmental Hip Dysplasia(2011) Türközü, Tülin; Güner, SavaşAmaç; Kapalı redüksiyon için uygun olmayan 6-18 ay arası GKD'li hastalarda medial yaklaşımla açık redüksiyon uygulamalarımızın erken dönem klinik ve radyolojik sonuçlarını incelemekHastalar ve yöntem; Çalışmaya 2007?2011 yılları arasında tipik kalça displazisi nedeniyle, medial yaklaşımla açık redüksiyon yapılan 19 hasta retrospektif olarak tarandı ve erken tedavi sonuçları değerlendirildi.Çalışmaya 19 hastanın 15'i kız (%78,9), 4'ü erkek (%21,1) toplam 28 kalçası dahil edildi. Ortala yaş 12,11 (3 ay -18 ) ay ve ortalama takip süresi 18,58 (6-48) ay idi. Ameliyat öncesi hastaların yakınlarından anemnez alınarak tüm hastaların fizik muayeneleri yapıldı (pili asimetrisi ve abdüksüyon kısıtlılığı). Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası asetabular indeks açı ölçümleri yapılarak asetabuler indeks düzelme yüzdesi hesaplandı. Hastaların son kontrollerindeki femoral anteversiyon ölçümleri Craig testine göre yapıldı.Hastaların son kontrollerinde, avasküler nekroz varlığı Kalamchi ve MacEwen kriterlerine, klinik değerlendirme Modifiye McKay kriterlerine, radyolojik değerlendirme için Severin kriterleri kullanılarak yapıldı.Sonuçlar: Çalışmamızda, ameliyat edilen kalçaların ameliyat öncesi asetabuler indeksi ortalama 39,14 (32-50) derece olup, en son kontrol asetabuler indeks değerleri ortalama 30,50 (18-48) dereceydi. Preoperatif ve postoperatif asetabuler indeks arasında, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulundu (p<0,001). Severin radyolojik kriterlerine göre değerlendirildiğinde, 9 (%32,1) kalça çok iyi (Grup 1), 9 (%32,1) kalça iyi (Grup 2), 7 (%25,0) kalça orta (Grup 3) ve 3(%10,7) kalça ise kötü (Grup 4) olarak tanımlandı MacKay klinik kriterlerine göre değerlendirildiğinde ise, 22 (78,6) kalça çok iyi (Grup 1), 6 (%21,4) iyi (Grup 2) olarak değerlendirildi. Bu çalışmada Kalamchi-McEwen avasküler nekroz kriterlerine göre 28 kalçadan 25 inde (%89,3) avasküler nekroz görülmezken, 2 kalçada (%7,1) Tip 1, 1 kalçada (%3,6) da Tip 4 düzeyinde avasküler nekroz mevcuttu..Sonuç: Bu çalışmadaki veriler medial yaklaşımla açık redüksüyon yönteminin 18 ay altı gelişimsel kalça displazili olgularda basit, güvenilir bir yöntem olduğunu, aynı anda her iki kalçaya uygulanabilir olduğunu ve düşük avasküler nekroz oranları bulunduğunu desteklemektedirAnahtar sözcükler: Gelişimsel kalça displazisi; kalça eklemi; açık redüksiyon; cerrahi; tanıArticle Gelişimsel Kalça Displazili Çocuklarda Tedavi Yöntemleri(2017) Güner, Savaş; Güner, Şükriye İlkayGelişimsel kalça displazisi, femur başı ile asetabulum arasındaki normal ilişkisinin bozulmasıdır. Erken dönemde tanı konulduğunda konservatif yöntemlerle tedavi edilirken, geç dönemde karmaşık ve uzun süren tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Tedavide amaç femur başı- asetabulum ilişkisini doğal şekline getirmektir. Çocuk ortopedisinde önemli bir yer tutan gelişimsel kalça displazisinin erken tanı ve tedavisinde sağlık çalışanlarının önemli görev ve sorumlulukları vardır. Tedavi öncesinde standart bir hasta yakını bilgilendirmesi yapılması tedavi sırasında ortaya çıkabilecek problemleri en aza indirebilecektir. Bu noktada özellikle risk gruplarının doğru yönlendirilmesi açısından hemşire, ebe, çocuk doktorları, aile hekimleri, ortopedistlere önemli görevler düşmektedir.Specialist Thesis The Evaluation of Family Factors, Treatment Modalities and Results of Clubfoot Dissease(2013) Gözen, Abdurrahim; Güner, SavaşPes ekinovarus (PEV) olarak adlandırılan deformite Hipokrat zamanından beri bilinen en sık doğumsal ayak deformitesi olup doğumdan itibaren yoğun ortopedik tedavi gerektiren; hakkında pek çok çalışma yapılmış ve çok değişik tedavi yöntemleri uygulanmıştır. Bu çalışmada Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesine 2011-2013 yılları arasında PEV nedeni ile başvuran 38 hastanın 56 ayağının Ponseti yöntemi ile erken dönem tedavi sonuçları ve bu tedaviyi etkileyen faktörleri değerlendirildi. Hastaların tümü tedavi edilmeden önce ve tedavi bitiminde sistemik olarak muayene edildi ve anomalili ayaklar için Dimeglio ve arkadaşlarının kullandığı skala kullanıldı. Hastaların ayaklarına ortalama 7,5 (dağılım:3-16) alçı yapıldı. PEV?li hastalarda topuk varusu ve ayak adduksiyonu düzelmesinin ardından ekinizmin devam ettiği 48 ayakta, lokal anestezi altında mini open teknik ile aşilotomi uygulandı. Alçılama sonrası ayaklara Stenbeek ortezi takıldı. Ortalama takip süresi 14 ay (dağılım: 5-28 ay ) idi. PEV hastalarında tespit edilen en sık komplikasyon ayak önü adduksiyonu idi (% 36). Orteze uyum gösteren 15 hastanın 7?sinde (%46) uyum göstermeyen 7 hastanın 6?sında (% 85) ayak önü adduksiyonu vardı. İdiopatik PEV?li hastalarda plantigrade yürüyebilen hasta oranı %92 idi. Kompleks PEV hastalarında ortez uyumu %33 olup biri hariç tümünde nüks olduğu gözlendi ve bu hastalara ek tedaviler yapıldı. İdyopatik PEV?li hastaların son Dimeglio skoru ise 16 ayakta çok iyi ve 6 ayakta iyi, komplex PEV?li hastalarsa ise 4 ayakta çok iyi, 3 ayakta iyi ve bir ayakta da kötü idi. PEV tedavisinde yıllarca birçok yöntem kullanılmış; konservatif olarak düzeltilemeyen vakalardan iyi sonuç alabilmek için cerrahi tedavinin gerektiği düşünülmüştür. PEV?in en önemli nüks sebebi ortez uyumsuzluğudur. Ayak abdüksiyon ortezine uyumsuzluğun sebepleri ise; sürenin uzun olması, ortezin aileler üzerindeki olumsuz psikolojik etkisi ve ayağın düzelmiş olduğunu gören ailenin ortezi gereksiz görmesidir. Aile eğitim düzeyinin nüks gelişimi için ciddi bir risk faktörü olduğu, lise ve altı eğitim düzeyine sahip ailelerde üniversite eğitim düzeyine sahip ailelere göre nüks risikinin 10 kat fazla olduğu saptanmıştır. PEV?in Ponseti yöntemi ile yapılan manipulasyon ve alçılama tedavisinde % 92 oranında başarılı olundu. Tedaviyi etkileyen en önemli faktör ailenin tedaviye devamlılığı ve oretez uyumu idi. Anahtar kelime: PEV, Ponseti Yöntemi, Aşilotomi, Dimeglio SkoruOther Türkiyedeki Van Depreminde Mobil Sağlık Hizmetleri(2015) Dursun, Recep; Gönüllü, Hayriye; Güner, Savaş; Sevimli, Sukran; Çetinkaya, Orhan; Bilvanisi, Sevdegül KaradaşSpecialist Thesis Use of Muscle Flap With a Grooving Procedure in the Surgical Treatment of Chronic Osteomiyelitis of the Long Bones(2010) Gökalp, Mehmet Ata; Güner, SavaşBu çalışmamızda 2005-2009 yılları arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne başvuran 30 kronik osteomyelitli hasta, Lök ve Sebik'in 1980 yılında tarif ettiği oluklaştırma ve kas flebi yerleştirme yöntemiyle tedavi edilerek değerlendirildi. Bu hastaların 11'i kadın (%36.7), 19'u erkek (%63.3) idi. Yaş ortalaması 24.4 olarak saptandı ( 2-75).Çalışmamıza uzun kemiklerin etkilendiği her yaş grubundaki kronik osteomiyelitli hastalar dahil edildi. Kronik osteomiyelitte en sık kullanılan sınıflama sistemi olan Cierny ? Mader evreleme sistemi kullanıldı. Olgular bu evreleme sistemine göre evre 1-2-3-4 A-B idi. Diyabetik ayak ve dekübit ülserine bağlı osteomiyelit düşünülen hastalar çalışma dışı bırakıldı.Hastaların tanısı, başvuru sırasında yapılan fizik muayene ve laboratuar testleri ile konuldu. Osteomiyelit tanısı için; etkilenen bölgede kemikte ağrı, kızarıklık, ısı artışı, fistülize akıntı, hareket kısıtlılığı, ateş gibi klinik şikayetleri ile, BK, ESH, CRP yüksekliği, biyopsi, kültür ve radyoloji gibi laboratuvar yöntemler kullanıldı.Hastaların ameliyat öncesi, ameliyat sonrası üçüncü hafta, altıncı ay ve son kontrollerindeki tetkikleri yapılarak kayıt altına alındı. Hastaların hepsinden, cerrahi debritman sırasında biyopsi ve kültür örnekleri alındı. Çıkan kültür antibiyogram sonucuna göre antibiyotik tedavileri düzenlendi. Hastalara ortalama 3,9 (3-12) hafta intravenöz antibiyotik tedavisi, ilave olarak ayrıca ortalama 2,5 (0-4) hafta oral antibiyotik tedavisi verildi.Başarılı tedavi kriteri olarak, Majid ve arkadaşlarının, kronik osteomiyelit tedavisinde kullandıkları başarı kriterleri kullanıldı. Cerrahiden sonra tüm hastalara patolojik kırıktan korumak için ameliyat sonrası iki hafta süreyle alçı-atel tespiti uygulandı. Sonraki ilk bir ay koltuk değneği yardımıyla sağlam tarafa basarak mobilizasyona izin verildi. Birinci aydan sonra yavaş yavaş ağırlık vermeye müsaade edildi. Femur osteomiyelitli 2 hastada patolojik kırık gelişti.Lök ve Sebik'in tarif ettiği uzun kemiklerdeki kronik osteomiyelitin tedavisinde kullandığımız oluklaştırma ve kas flebi yerleştirme yönteminde başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Takip süresi kısa olmakla birlikte elde ettiğimiz sonuçlar nedeniyle kronik osteomiyelit tedavisinde uygulanmasını tavsiye ediyoruz.