Browsing by Author "Güngör, İbrahim"
Now showing 1 - 3 of 3
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis Arapçada Cem'u Teksîr Olgusu(2014) Güngör, İbrahim; Timurtaş, AbdulhadiŞüphesiz Arapça özellikle Kur'ân dili olması münasebetiyle her konuda çok geliş-miş bir dildir. Bu dilin çok önemli bir gelişme kaydettiği konulardan biri de çoğul konusu-dur. Çoğul konusunun Arapçada tartışma konusu olmasının tarihi Hassan b. Sabit r.a. e kadar götürülmektedir. Bu uzun geçmiş, onun hem bu dildeki önemini hem de gelişimini göstermektedir. Bu öneminden dolayı biz de Yüksek Lisans Tezi olan bu çalışmamızda çoğulun önemli bir kısmı olan kırık çoğul konusunu ele aldık. Araştırmalarımız neticesinde vardığımız sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz. Arap-çada çoğul öncelikle iki kısma ayrılmaktadır. Düzenli çoğul ve kırık çoğul dediğimiz dü-zensiz çoğul. Düzenli çoğul: müfredden çoğul yapılınca müfredin herhangi bir değişime uğramadığı çoğuldur. Konumuz olan kırık çoğul ise: müfredden çoğul yapılınca müfredin bir şekilde değişime uğradığı çoğuldur. Bu da azlık çoğulu ( cem'u kılle) ve çokluk çoğulu ( cem'u kesre) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Azlık çoğulu sadece üç, on ve aralarındaki sayıları ifade ederken çokluk çoğulu on birden başlayarak sınırsız sayıları ifade eder. Azlık çoğulun اَفْعِلَة- اَفْعاَل- اَفْعُل- فِعْلَة şeklinde dört kalıbı vardır. Geri kalan kırık çoğulun tüm kalıpları çokluk çoğulu içindir. Düzenli çoğul ise ihtilaflı olmakla beraber sahih olan onun mutlak olmasıdır. Yani onda azlık ve çokluk gibi bir ayırım söz konusu değildir. Ayrıca azlık ve çokluk çoğulların her ne kadar kalıpları belliyse de çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılırlar. Kırık çoğulun i'rabı müfred ismin i'rabı gibidir. Bu kısımdan olan siyeğu'l-munteha'l-cumu' dediğimiz nihai çoğulun kalıpları gayrı munsarif olup cerr ve tenvin ka-bul etmemektedirler. Özne, yüklem, zamir ve ismi işaret uyumu konusunda ise akıl sahiple-ri için olup olmadıklarına bakılır: şayet gayrı akıl sahipleri içinse o zaman müfred müennes muamelesi görür. Ama akıl sahipleri içinse, o zaman erilliği (müzekkerliği) ve dişilliği (müennesliği) dikkate alınır ve bunların çoğuluna uygun kelimeler kullanılır.Article Arapçada Çoğulun Sayısal Değeri Üzerinebir İnceleme(2017) Güngör, İbrahimİslâm dininin başta Kur‟ân ve hadis olmak üzere tüm kaynaklarının doğru şekilde anlaşılması Müslümanların en kutsal ve başlıca görevidir. Tefsir, hadis, fıkıh, usûl, sarf, nahiv ve belagat ilimleri başta olmak üzere birçok ilim dalı bu kutsal amaca hizmet etmektedir. Bu ilimlerin birbirlerinin üzerinde önemli etkileri vardır. Fakat nahiv ilminin diğer ilimlere etkisi çok büyüktür. Çünkü kaynakların doğru anlaşılması onlardan doğru hüküm çıkarılması, ancak dil ilimleri ile olabilir. Biz de bu makalede nahiv ilminin Fıkıh usulü ve fıkıh ilimlerindeki önemi ve etkisini gösteren meselelerden biri olan çoğulun sayısal değeri konusunu ele alarak, özellikle de çoğulun en az sayısının kaç olduğu problemi üzerinde durduk.Doctoral Thesis Classification and Order of Topics in Arabic Syntax (example of Majduddin Ibn Al-Athîr)(2022) Güngör, İbrahim; Timurtaş, Abdulhadi'Arap Gramerinde Konuların Tasnif ve Tertibi (Mecduddîn İbnu'l-Esîr Örneği)' adlı bu çalışmada, nahiv kitaplarında uygulanan tasnif ve tertip metotları ve bunlarda etkili olan önemli faktörler saptanmaya çalışılmıştır. Çünkü temelde aynı konuları ele almalarına rağmen müellifler genelde konuların tasnif ve tertibi hususunda birbirlerinden farklı metotlar izlemişlerdir. Bu amaçla hicri ikinci yüzyıl ile yedinci yüzyılları arasında telif edilen ve ilim dünyasında genel kabul gören bazı önemli eserler detaylıca incelenmiştir. Ayrıca nahiv konularını çok kapsamlı bir tasnif sistemine tabi tutmakla diğer müelliflerden önemli ölçüde ayrıldığı için Mecduddîn İbnu'l-Esîr'in el-Bedî' fî İlmi'l-Arabiyye adlı eseri de örnek olarak alınmıştır. İlk dönemde telif edilen eserlerin konu tasnifi mesele bazında yapıldığı için tertip hususunda da daha çok meseleler arasındaki ilişki esas alınmıştır. Bu nedenle bir ana konuya ait meselelerden her biri müstakil bir bâb olarak ele alınmıştır. Bu da hem eserdeki bâb sayısının çok artmasına hem de temelde aynı konuya ait olan meselelerin birbirinden koparılarak farklı yerlerde zikredilmesine neden olmuştur. Bunun eğitim üzerindeki olumsuz etkilerini fark eden İbnu's-Serrâc (öl. 316/929) yeni bir tasnif ve tertib modelini geliştirerek bu alanda önemli bir çığır açmış ve kendinden sonraki müellifleri de büyük oranda etkilemiştir. Çünkü aynı ana konuyla ilgili olup birbirleriyle doğrudan ilişkili olan tüm meseleleri tek ana başlık altında toplamaya özen gösteren müellif bu meselelerden herbirini de uygun bir alt başlık altında ve belli bir tertib metoduyla ele almıştır. Böylece tümden gelim metodunu kullanarak konu birliğini sağladığı gibi ana konu ile tâlî konuları da birbirinden net bir şekilde ayırmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda konuların tasnif ve tertibinde; i'râb, 'âmil, kelime çeşidi, 'amel, güçlülük – zayıflık, asıl – fer' ve cümle çeşidi gibi birçok unsurun etkili olduğu tespit edilmiştir. Her müellif kendi nahiv felsefesine, benimsediği eğitim metoduna, yaşadığı dönemin ilmî anlayışına ve muhataplarının bilgi düzeylerine uygun gördüğü unsuru esas alıp ön plana çıkarmıştır. Ancak nahiv konularının doğası gereği tek bir faktörün tüm konularda etkili olması mümkün olmadığı için aynı eserin tasnif ve tertibinde birden fazla faktör etkili olmuştur. Fakat bu faktörlerden bazıları ana konularda bazıları ise alt konularda rol almıştır. Eserler arasındaki genel tasnif ve tertib farkı da ağırlıklı olarak bundan kaynaklanmaktadır. Çünkü bazı müelliflerin ana konularda esas aldığı bir unsur başka müellifler tarafından alt konularda dikkate alınmıştır. Örneğin eserini ilk olarak isim, fiil ve harf şeklinde taksim eden bir müellif ana konularda kelime çeşidi faktörünü esas almıştır. Fakat eserini; merfû'ât, mansûbât, mecrûrât ve tevâbi şeklinde bölümlere ayıran müellif ise i'râb faktörünü esas almıştır. Ancak her ikisi de alt bölümlerin tasnif ve tertibinde diğer müellifin ana bölümlerde esas aldığı unsuru dikkate almak durumundadır. Çünkü ana konularda kelime çeşidini dikkate alan müellif isim ve fiil ana bölümlerinin kendi içindeki tasnifi ve tertibinde i'râbı görmezden gelemeyeceği gibi ana konularda i'râbı esas alan müellif de merfû'ât ve mansûbât bölümlerinin kendi içindeki tasnifinde kelime kısımlarını görmezden gelemez. Çalışmada örnek olarak alınan Mecduddîn İbnu'l-Esîr ise önceki eserlerde dikkate alınan unsurların yanı sıra konu tasnifinde en ayrıntılı meseleyi dahi dikkate aldığı için diğer müelliflerden farklı olarak çok teferruatlı ve farklı faktörlere dayalı bir tasnif sistemini geliştirmiştir. Araştırmacıya farklı bakış açıları kazandırdığı için araştırma kaynaklarında istifade edilebilen bu sistem öğrencinin zihnini dağıtıp öğrenimi zorlaştırdığından dolayı eğitim kitapları için uygun değildir.
