Browsing by Author "Nalbantoğlu, Özlem"
Now showing 1 - 2 of 2
- Results Per Page
- Sort Options
Article Megaloblastik Anemili 45 Olgunun Klinik ve Hematolojik Yönden Değerlendirilmesi(2006) Acikgoz, Mehmet; Nalbantoğlu, Özlem; Demirtaş, Maşuk; Bay, Ali; Öner, Ahmet FaikAmaç: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hematoloji Kliniğinde 1997-2005 yılları arasında takip ve tedavi edilen megaloblastik anemili 45 olgunun klinik ve hematolojik özelliklerinin değerlendirilmesi. Metod: Hasta dosyaları retrospektif olarak incelendi. Megaloblastik anemi tanısı periferik yayma ve kemik iliği aspirasyon bulguları ve vit B12 ve folik asit serum düzeylerine bakılarak kondu. Bulgular: Hastaların 15 (%33,3)i kız 30 (%66,6)u erkekti. Yaş ortalaması 34,4 (9-174) aydı. Hastaların en sık başvuru nedeni solukluk, halsizlik ve iştahsızlıkdı. Hastaların 3'ünde folik asit, 42'sinde vit B12 eksikliği saptandı. Olguların ortalama hemoglobin konsantrasyonu 5.5 g/dl, ortalama MCV değeri 96.3 fl, ortalama beyaz küre sayısı 9334/mm3, ortalama RDW değeri 24,2 idi. Proteinüri 6 (%13,3) olguda saptandı. Olgularımız parenteral B12 vitamini ve oral folik asit ile tedavi edildi ve hepsinde düzelme saptandı. Tedavi sonrası 3 (%6,6) olguda demir eksikliği anemisi gelişti. Megaloblastik anemi saptanan olgularımızın yaklaşık olarak 1/3 ünde ilk başvuru anında MCV değeri 90 fl nin altında idi. Sonuç: Sonuç olarak bu olguları sunarak makrositer olmayan anemi durumlarında da megaloblastik anemi olabileceğini ve yöremizde özellikle hamile kadınlarda ve süt çocuklarında dengeli beslenmenin önemini vurgulamak istedik.Specialist Thesis The Prevalence of Gluten Sensitif Enteropathy in Short Stature Children and the Diagnostic Value of Serolgical Markers(2007) Nalbantoğlu, Özlem; Cesur, YaşarGlüten duyarlı enteropati, gliadine karsı kalıcı intolerans sonucu gelisen, ince barsagın proksimal kısmında histopatolojik anormalliklerle karakterize malabsorpsiyon ile giden bir hastalıktır. Çocuklarda hastalıgın ortaya çıkıs sekli degisken olup, pekçok vaka klinik bulgu vermeden latent kalabilmekte, bazen de büyüme geriligi hastalıgın tek klinik bulgusu olabilmektedir. Endoskopik biyopsi hala glüten duyarlı enteropatinin tanısında altın standarttır. Çalısmada izole boy kısalıgı ile basvuran vakalarda glüten duyarlı enteropati sıklıgı ve tanıda kullanılan serolojik markerlerin degeri arastırıldı. Subat 2005-Agustos 2006 tarihleri arasında Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Saglıgı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Pediatrik Endokrinoloji Bilim Dalına boy kısalıgı yakınması ile basvuran 176 hasta alındı. Kronik hastalık ve endokrinolojik bir patoloji saptanmayan ve antiendomisyum, doku transglutaminaz IgA, doku transglutaminaz IgG, antigliadin IgA, antigliadin IgG markerlarından bir veya birkaçı pozitif saptanan 57 vakanın 48'inde endoskopik ince barsak biyopsisi yapıldı. 25 vakada endoskopi bulguları glüten duyarlı enteropati ile uyumlu bulundu. Antiendomisyum için duyarlılık %24, özgüllük %100, PPV % 100, NPV % 45; doku transglutaminaz IgA için duyarlılık %56, özgüllük %100, PPV % 100, NPV % 32,3; doku transglutaminaz IgG için duyarlılık %52, özgüllük %60, PPV % 59, NPV % 46 olarak hesaplandı. Antigliadin IgG için duyarlılık %48, özgüllük %34, PPV % 44.4, NPV % 61,9; Antigliadin IgA için duyarlılık %28, özgüllük % 73,9, PPV % 53,8, NPV % 51,4 olarak hesaplandı. Çalısmada, izole boy kısalıgı ile gelen çocuklarda %14,2 oranında glüten duyarlı enteropati tespit edildigi, belirgin gastrointestinal sistem yakınması olmasa da kısa boylu çocuklarda bu hastalıgın arastırılması gerektigi; glüten duyarlı enteropati tanısında boy, boy yası, boy yası geriligi, vücut agırlıgı, agırlık yası, boya göre ideal agırlık, kemik yası, kemik yası geriligi gibi klinik verilerin anlamlı olmadıgı; glüten duyarlı enteropati tanısını dıslamada EMA, TTA ve TTG markerlerinin önemli oldugu, serolojik tanı duyarlılıgının artırılması için bu markerlerin kombine kullanılmaları gerektigi sonucuna varıldı.