Browsing by Author "Sürücü, Ramazan"
Now showing 1 - 6 of 6
- Results Per Page
- Sort Options
Article Amnion Sıvısında Mekonyum Olan Gebeliklerde Fetal Eritropoietin Düzeyleri(2004) Üstün, Yusuf; Şahin, H. Güler; Üstün, Engin Yaprak; Zeteroğlu, Şahin; Sürücü, Ramazan; Şahin, H. AvniAmaç: Amnion mayisinde mekonyum varlığının fetal eritropoetin ve kan gazları ile ilişkisinin araştırılması.Gereç ve Yöntemler: 01.11.2001 ile 15.05.2002 tarihleri arasında doğumları kliniğimizde gerçekleştirilen, gebelik yaşı 37-41 hafta arasında olan 28 normal gebe (grup 1) ve 25 mekonyumlu gebe (grup 2) çalışmaya dahil edildi. Umbilikal arterden alınan kan örneklerinden eritropoietin ve kan gazı analizleri yapıldı.Bulgular: Gruplar arasında maternal yaş, gravida, parite ve gebelik yaşları açısından anlamlı farklılık saptanmadı. Mekonyumlu grupta umbilikal arter pH değeri anlamlı olarak daha düşük (7.19±0.14’e karşılık 7.35±0.05, p<0.001), sO2 daha düşük (p=0.003), pCO2 daha yüksek (p=0.001), baz açığı daha fazla (p<0.001) ve laktat anlamlı olarak daha yüksek (p<0.001) bulundu. Birinci ve beşinci dakika Apgar skorları arasında da anlamlı farklılık olup, her ikisi de mekonyumlu grupta daha düşük olarak saptandı (p<0.05). Bebek doğum ağırlığı birinci grupta 3489.29±420.18, ikinci grupta 3177.27±784.5 gram olarak saptandı ve aradaki farklılık anlamlı değildi (p=0.073). Umbilikal arter eritropoietin düzeyleri birinci grupta 32.25 (9.7-125)mIU/ml ve ikinci grupta 124 (10.2-911) mIU/ml olarak saptandı ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.001).Sonuç: Amnion mayideki mekonyum varlığı fetal hipoksi ile ilişkilidir ve yüksek eritropoietin düzeyleri de olayın kronik bir zeminde geliştiğine işaret edebilir.Article Ektopik Gebeliklerde Risk Faktörleri ve Tanı Yöntemlerinin Değerlendirilmesi(2004) Şahin, H. Güler; Zeteroğlu, Şahin; Kamacı, Mansur; Sucaklı, M. Haki; Sürücü, RamazanAmaç: Bu retrospektif çalışmada kliniğimizde 1996-2001 yılları arasında görülen ektopik gebelik olgularının genel olarak risk faktörleri açısından incelenmesi ve tanı yöntemlerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde tanıları konulan ve tedavileri yapılan 31 ektopik gebelik olgusu risk faktörleri, semptomlar, fizik muayene bulguları, ultrasonografi bulguları, idrarda ve kanda bakılan gebelik testleri, douglas ponksiyonu bulguları ve operasyon bulguları açısından değerlendirildi. İstatistik inceleme SPSS paket programı kullanılarak yapıldı. İstatistiksel anlamlılık sınırı p<0.05 olarak kabul edildi.Bulgular: Bu çalışmaya 31 dış gebelik olgusu dahil edildi. Hastalarımızın yaş ortalaması 29.74±5.92 yıl, gravida 3.83±1.98, parite 2.61±1.74 idi. Risk faktörleri sıklık sırasına göre rahim içi araç (RİA) öyküsü (%16.10), geçirilmiş abdomino-pelvik cerrahi öyküsü (%6.4), pelvik inflamatuar hastalık öyküsü (%3.2) ve geçirilmiş ektopik gebelik öyküsü (%3.2) idi. Hastalardaki en sık semptom abdomino-pelvik ağrı (%77.40), daha sonra sırasıyla vajinal kanama (%45.20), kanama ve ağrı birlikte (%35.50), bulantı ve kusma (%12.90) idi. Başvuru anındaki fizik muayenede sıklık sırasına göre; batında hassasiyet (%80.64), vajinal kanama (%48.4), kollum gerilmesine karşı hassasiyet (%45.20), douglas'ta dolgunluk (%41.93) olarak saptandı. Çalışmamızda USG'nin ektopik gebeliği öngörmedeki başarısı %92.59 olarak saptanmıştır. ßHCG düzeyi ölçümleri ise, uygulandığı hastaların % 92.85'inde pozitif sonuç vermiştir. Kuldosentez yapılan 20 olgunun (%64.5) 13'ünde (%65) pozitif sonuç alınmıştır. Sonuç: Bu çalışmadan elde ettiğimiz bulgular tanıda en güvenilir tetkiklerin serum ßHCG düzeyi ölçümü ve USG olduğunu göstermiştir.Article Hiperemezis Gravidarum Olgularında Tiroid Fonksiyon Testleri Değerlendirilmeli mi(2004) Şahin, H. Güler; Zeteroğlu, Şahin; Kolusarı, Ali; Şahin, A. Hüseyin; Sürücü, RamazanAmaç: Bu çalışmada kliniğimizde yatarak tedavi gören hiperemezis gravidarum olgularında tiroid hormonlarının ve antitiroid tedavinin etkilerinin araştırılması amaçlandı. Yöntem: Bu çalışma prospektif olarak planlandı. Haziran 2000-Nisan 2002 tarihleri arasında kliniğimizde yatarak tedavi gören, öncesinde herhangi bir medikal problemi olmayan, hiperemezis gravidarum tanısı almış hastaların demografik verileri, laboratuar bulguları, uygulanan tedaviler ve sonuçları hazırlanmış olan formlara kaydedildi. Bulgular: Çalışmanın sonunda 44 olgu değerlendirildi. Yaş, gravida ve parite ortalamaları sırasıyla; 27.24±4.12, 3.04±2.25, 1.58±1.88 idi. Standart tedaviye yanıt alınan 31 olguda tiroid hormon profili normal sınırlarda iken, standart tedaviye yanıt alınamayan 10 olguda (%22.72) ise hipertiroidi bulguları mevcuttu. Endokrinoloji kliniğince konsülte edilen bu hastalara propiltiurasil tedavisi başlandı. Bu gruptaki hastaların hepsinde klinik olarak olumlu cevap gözlendi.Sonuç: Özelikle standart tedaviye yanıt vermeyen hiperemezis gravidarum olgularında, tiroid hormon profiline bakılması ve hipertiroidi saptananlarda antitiroid tedavinin eklenmesi klinik olarak anlamlıdır.Article İntrapartum Fetal Monitorizasyonun Etkinliği(2005) Üstün, Yusuf; Üstün, Yaprak E.; Zeteroğlu, Şahin; Şahin, H. Güler; Kamacı, Mansur; Kolusarı, Ali; Sürücü, RamazanAmaç: İntrapartum elektronik fetal monitorisazyonun (EFM) fetal asidozu ve yenidoğan yoğun bakım ihtiyacını belirlemedeki etkinliğinin araştırılması. Gereç ve Yöntem: Kliniğimize doğum amacıyla başvuran, gebelik yaşı 37-42 hafta arasında olan 100 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastalar eylem süresince eksternal olarak kardiotokografi ile monitorize edildi. Variabilite kaybı, değişken deselerasyon ve geç deselerasyon varlığı non-reaktif test olarak kabul edildi. Doğum sonrası çift klemplenmiş umblikal arterden fetal kan gazı analizi yapıldı ve Apgar skorları değerlendirildi. pH<7.20 ve baz açığı <-12 mmol/L, sınır değerler alınıp, çapraz tablolar oluşturularak, anormal EFM varlığının belirtilen durumları ve asfiksi ön tanısıyla yenidoğan yoğun bakıma yatırılan bebekleri saptayabilmedeki değeri araştırıldı. İstatistiksel analizler SPSS 9.05 paket program kullanılarak gerçekleştirildi. Bulgular: Anormal fetal kalp hızı paternlerinin düşük Apgar skorlarını belirlemedeki sensitivite, spesifite, pozitif prediktif değer ve negatif prediktif değeri birinci dakika için sırasıyla; %61.9, %91.1, %65.0 ve %90.0, aynı değerler beşinci dakika için sırasıyla; %75.0, %87.5, %45.0 ve %96.3 olarak bulundu. Aynı değerler pH<7.20 için sırasıyla; %58.8, %88.0, %50.0 ve %91.3 olarak saptandı. Baz açığı <-12 olması için aynı değerler sırasıyla; %45.5, %83.1, %25.0 ve %92.5 olarak saptandı. Yenidoğan yoğun bakım ihtiyacını belirlemedeki sensitivitesi %75.0, spesifitesi %84.8, pozitif prediktif değeri %30.0 ve negatif prediktif değeri %97.5 olarak saptandı. Sonuç: Travayda saptanan normal kalp hızı paternleri yüksek oranda olumlu fetal iyilik haliyle birliktedir. Ancak anormal paternlerin varlığı aynı şekilde yüksek oranda kötü fetal sonuçla birliktelik göstermemektedir.Article Preeklamptik Gebelerde Umbilikal Arter Eritropoetin Değerleri(2006) Üstün, Yusuf; Kamacı, Mansur; Şahin, H. Güler; Kolusarı, Ali; Üstün, Y. Engin; Zeteroğlu, Şahin; Sürücü, RamazanAmaç: Bu çalışmada preeklamptik gebelerde umbilikal arter eritropoetin (EPO) değerlerinin saptanması ve klinikle ilişkisinin araştırılması amaçlandı. Materyal ve Metod: Prospektif olarak planlanan bu çalışmaya gebelik yaşı 37-42 hafta arasında değişen 26 normal (1. Grup), 25 hafif preeklamptik (2. Grup) ve 17 ağır preeklamptik gebe (3. Grup) dahil edildi. Hastalardan doğum sonrası çift klemplenmiş umbilikal kordonda, umbilikal arterden kan gazı ve EPO ölçümleri için kan örnekleri alındı. Sosyodemografik veriler, eylem ve doğum özellikleri ile yenidoğan muayene bulgular› kaydedildi. Gruplar arasındaki kan gazı parametreleri ve EPO düzeylerinin birbirleriyle ve klinik bulgular ile ilişkileri araştırıldı. İstatistiksel analizler SPSS paket programı kullanılarak yapıldı. Bulgular: Gruplar arasında gravida, parite ve gebelik yaşları açısından farklılık yoktu (p>0.05). Maternal yaş 2. grupta diğer iki gruba göre anlamlı olarak yüksekti (p<0.05). Sistolik ve diastolik kan basınçları açısından her üç grup arasında anlamlı farklılık olup (p<0.05), en yüksek değerler 3. grupta saptandı. Bebek doğum kilosu bir, iki ve üçüncü grupta sırasıyla; 3480.76±431.75, 3373.20±846.83 ve 2497.05±859.83 gram olarak saptandı (p<0.05). Birinci dakika Apgar skoru değerleri sırasıyla; 8 (7-10), 8 (3-9) ve 6(3-9) olarak saptandı (p<0.05). pH değerleri sırasıyla 7.35±0.06, 7.25±0.11 ve 7.19±0.09 olarak, baz açığı (BA) değerleri -4.71±2.02, -6.53±3.98 ve -9.29±3.82 mmol/L olarak, EPO değerleri ise 30.0 (9.2-122), 62.5 (11.0-549) ve 167.4 (10.1-908) mU/ml olarak saptandı ve gruplar arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). Spearman ikili bağıntı analizinde maternal yaş ile EPO değerleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. EPO değerleri ile sistolik, diastolik kan basıncı ve pCO2 değerleri arasında pozitif yönde, birinci ve beşinci dakika Apgar skoru, doğum kilosu, pH ve BA değerleri arasında ise negatif yönde anlamlı bir korelasyon saptandı. Sonuç: Doğumda umbilikal arter EPO düzeyleri preeklampsinin şiddetiyle, perinatal hipoksinin klinik ve biyokimyasal belirleyicileri ile anlamlı bir ilişki göstermektedir. Bulgularımız eritropoetinin preeklampsinin neden olduğu kronik fetal hipoksinin biyokimyasal bir belirleyicisi olarak kullanılabileceği fikrini desteklemektedir.Other Preeklamptik Ve Komplike Olmayan Gebeliklerde Serum Lipid Profili(2002) Sürücü, Ramazan; Güvercinci, Mehmet; Şahin, H. Güler; Şahin, Hüseyin AvniAmaç:Preeklamptik eklamptik ve normal gebelerdeki serum Kolesterol, Trigliserid, HDL, LDL ve VLDL düzeylerini karşılaştırmak ve hastalığın şiddeti ile ilişkisini araştırmak. Gereç ve Yöntem:45 hafif, 36 ağır preeklamptik ve 50 normal gebe çalışma gruplarını oluşturdu. Gebelerin doğum öncesi ve postpartum 72. saatte serum Kolesterol, Trigliserid, HLDL, LDL ve VLDL düzeyleri kaydedildi. Buldular: Benzer demografik özelliklere sahip grupların doğum öncesi ortalama serum Kolesterol, Trigliserid, HDL, LDL ve VLDL değerleri sırasıyla hafif preeklamptik grupta 246,42 mg/dl, 251,0 mg/dl, 45,9 mg/dl, 134,6 mg/dl, 45,0 mg/dl, ağır preeklamptik grupta 251,15 mg/dl, 313,90 mg/dl, 51,11 mg/dl, 149,62 mg/dl, 92,0 mg/dl, 169,0 mg/dl, 167,36 mg/dl, 40,98 mg/dl, 85,18 mg/dl, 40,90 mg/dl olarak saptandı. Postpartum 72. saatteki değerler ise sırasıyla hafif preeklamptik grupta 238,04 mg/dl, 237,66 mg/dl, 44,33 mg/dl, 131,46 mg/dl , 40,66 mg/dl, ağır preeklamptik grupta 266,23 mg/dl, 273,18 mg/dl, 49,73 mg/dl, 138,50 mg/dl, 56,42 mg/dl, eklamptik grupta 216,16 mg/dl, 308,71 mg/dl, 43,0 mg/dl, 116,27 mg/dl, 83,57 mg/dl normotansif gebelerde 152,42 mg/dl, 151,58 mg/dl, 34,44 mg/dl, 82,32 mg/dl, 31,86 mg/dl, olarak saptandı. Preeklamptik ve eklamptik gruplarda hem doğum öncesi hem de doğum sonrası serum Kolesterol, Trigliserid, LDL-K değerleri normal gruba göre anlamlı olarak yüksek bulundu. HDL seviyeleri arasındaki farklar ise anlamlı değildi.VLDL-K değerleri ise sadece eklamptik grupta anlamlı olarak yüksek idi. Preeklamptik gruplar ile eklamptik grubun lipid düzeyleri birbirleri ile karşılaştırıldığında arada anlamlı farklar mevcut değildi. Sonuç: Preeklamptik ve eklamptik gebelerde HDL haricindeki serum lipid düzeyleri normal gebelerle kıyaslandığında daha yüksek bulunmuş olup, bunun preeklampsi patofizyolojisinde bir faktör olabileceğini düşünmekteyiz. Ancak hastalığın şiddeti ile korelasyon saptanmamıştır.