Browsing by Author "Sancak, Tunahan"
Now showing 1 - 15 of 15
- Results Per Page
- Sort Options
Article Artritis ve Omfalitisli Buzağılarda Serum İmmünoglobulin ve Nitrik Oksit Seviyeleri(2023) Gençcelep, Musa; Karasu, Abdullah; Ozkan, Cumalı; Aslan, Logman; Sancak, Tunahan; Kayıkcı, CanerOmfalitis ve artritis buzağılarda sıklıkla karşılaşılan ve ciddi ekonomik kayıplara sebep olan hastalıklardandır. Bu çalışmada omfalitisli ve artiritisli buzağılarda serum immünoglobulin ve NO düzeylerinin belirlenmesi ve sağlıklı buzağılara göre bu parametrelerdeki değişimlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmanın hayvan materyalini Van ili ve çevresinden sağlanan 20 artritisli ve 20 omfalitisli değişik ırk, yaş ve cinsiyette buzağı (çalışma grubu) ile klinik olarak sağlıklı 15 buzağı (kontrol grubu) oluşturmuştur. Hayvanların klinik ve radyolojik muayeneleri yapılarak kan örnekleri toplandı. Kan örneklerinden, immünoglobulin A (IgA), immünoglobulin M (IgM), immünoglobulin G (IgG), gama glutamil transferaz (GGT) ve nitrik oksit (NO) düzeyleri ELİSA cihazı ile tespit edildi. Çalışmamızda artritisli buzağıların ortalama kan serum IgA, IgM, IgG, GGT ve NO seviyeleri sırasıyla 0.55 mg/ml, 4.63 mg/ml, 4.33 mg/ml, 29.63 ng/ml, 624.1 µmol/L olarak bulunmuştur. Omfalitisli buzağıların ortalama kan serum IgA, IgM, IgG, GGT ve NO seviyeleri sırasıyla 0.52 mg/ml, 4.39 mg/ml, 2.04 mg/ml, 28.51 ng/ml, 538.75 µmol/L olarak bulunmuştur. Sonuç olarak, omfalitis ve artritis tanısı konan hayvanların serum IgA, IgM, IgG ve GGT seviyelerinde istatistiki olarak anlamlı bir fark gözlemlenmemiştir. Serum NO seviyelerinde ise omfalitis grubunda istatistiki olarak anlamlı bir fark gözlemlenmezken, artritis grubunda anlamlı bir fark gözlemlenmiştir.Article Bir Montofon Melezi Süt İneğinde Kutanöz Aktinobasilloz Olgusu(2018) Karasu, Abdullah; Kayıkcı, Caner; Yildirim, Serkan; Kuşcu, Yağmur; Sancak, TunahanBu çalışmada, montofon melezi bir inekte gözlenen kutanöz aktinobasilloz olgusunun klinik ve histopatolojik bulgularıile sağaltım sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlandı. Anamnez bilgisinde, hayvanın sol açlık çukurluğu ile arkaekstremitelerin medial yüzlerinde değişik boyutlarda kitleler şekillendiği ve giderek büyüdüğü ifade edildi. Yapılan klinikmuayenede, sol açlık çukurluğunda yumurta büyüklüğünde bir adet, sol arka ekstremitenin medial yüzünde cevizbüyüklüğünde 2 adet ve sağ arka ekstremitenin medial yüzünde fındık büyüklüğünde 5 adet kutanöz granülomatöz kitlelergözlendi. Sol açlık çukurluğunda ve sol arka ekstremitede yer alan kitleler total olarak ekstirpe edildi ve sağ arka bacağınmedial yüzeyindeki kitlelere cerrahi müdahale yapılmadı. Ekstirpe edilen kitlelerin histopatolojik inceleme sonucunda kronikpiyogranülomatöz yangının sebebi olarak Actinobacillus-benzeri bakteri olduğu tespit edildi. Postoperatif oral sodyumiyodür ile birlikte parenteral prokain penisilin ve dihidrostreptomisin sülfat kombinasyonu uygulandı. Sonuç olarakActinobacillus lignieresii tarafından oluşturulan pyogranülamatöz kutanöz lezyonlar sığırlarda oldukça nadir şekillendiği içinderide şekillenen pyogranülamatöz lezyonların ayırıcı tanısında aktinobasillozun göz ardı edilmemesinin gerektiğidüşünülmektedir. Ayrıca lezyonların tedavisinde, cerrahi yöntemin yanı sıra sodyum iyodür ile birlikte uzun süre antibiyotikuygulaması ile tedavide başarılı sonuçlar alınabileceği kanısına varıldı.Master Thesis Clinical and Istopathological Comparison of the Efficacy of Ointments Containing Centella Asiatica Extract, Zinc Oxide and Alaptidum in Wound Healing(2022) Korkmaz, Murat; Sancak, TunahanYara, canlı dokunun anatomik ve fiziksel büütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak; dokunun mevcut fizyolojik faliyetlerinin tamamının veya bir kısmının ortadan kalktığı durum olarak tanımlanabilir. Günümüzde yara iyileşmesini hızlandırmak ve süreci kısaltmak adına birçok pomad ve merhemler güncel yara tedavilerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji ve tıp alanındaki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan medikal ürünler tedavinin seyrinide etkilemiştir. Bu çalışmada Winstar albino ratlarda oluşturulan kesik yaralarında, C. asiatica ekstraktı (Madecasol®), çinko oksit (Sudocrem®) ve alaptidum (Alaptid®) içeren merhemlerin yara iyileşmesi üzerine olan etkilerinin histopatolojik olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 36 adet winstar ırkı rat rastgele önce onikişerli daha sonra bu gruplar kendi aralarında altışarlı gruplara ayırılmıştır. Oluşturulan çalışma grupları 5. ve 10. gün olmak üzere gruplandırılmıştır. Gruplara genel anastezi altında tıraş ve dezenfeksiyonun ardından sırtın sağ ve sol bölgesine tüm katları içerek şekilde 2 adet kesik yarası oluşturulmuş ve bu yaralara sabah akşam olmak üzere merhemler uygulanmıştır. 5. ve 10. gün sonunda sakrifiye edilen ratlardan alınan örnekler laboratuvara histopatolojik inceleme için gönderilmiştir. Yapılan çalışma sonunda alaptidum ve çinko oksit içeren merhemlerin uygulandığı gruplarda epitelyal rejenerasyonun daha erken tamamlandığı ve dermiste fibrovasküler bağ doku proliferasyonunun daha erken olgunlaştığı görülmüştür.Article Comparison of Magenstrasse and Mill Gastroplasty and Sleeve Gastrectomy Techniques as an Experimental Study on Rabbits(Edizioni Luigi Pozzi, 2020) Sumer, Aziz; Celik, Sebahattin; Aktokmakyan, Talar Vartanoglu; Peksen, Caghan; Sancak, Tunahan; Kuscu, Yagmur; Eren, EryigitAIM: Bariatric surgery is an important option when lift-style modification, diet, and medical treatment are inadequate in lose weight. Bariatric surgical methods have gained popularity in recent years. In this paper, we compared the Magenstrasse and Mill(M&M) technique, with performing a simpler and more physiological type of gastroplasty without implanted foreign material such as band and reservoir, to the Sleeve Gastrectomy (SG) technique. This study aimed to determine the effects of the M&M for obesity on the rabbits in comparison with the SG, which is accepted as a standard bariatric technique with creating a gastric tube. MATERIAL AND METHODS: The study was approved by the University of Van Yuzuncu Yil Regional Committee of Ethics (Institutional Animal Care and Use Committee). 20New Zealand Rabbits underwent operations. After prestudy with 2 rabbits, the remaining 18 rabbits were divided into 2 groups; Group 1 (SG) and Group 2 (M&M). RESULTS: Group 1 rabbits were observed to lose weight in all, while Group 2 rabbits; 2 of them died 5 of them lost weight, 2 of them gained weight. When the pre and post-operative weight of the rabbits were compared; preoperative median weight values of 9 rabbits in Group 1 were significantly higher than postoperative values. On the other hand, there was no significant change in the mean weight of Group 2 of 7 rabbits (living up to 8weeks). The mean weight of rabbits undergoing standard SG was significantly lower than the MeM technique. CONCLUSION: We believe that this animal experimental study, which we conducted intending to compare MeM and SG techniques, will contribute to the literature as a pilot study and determine the survey of M&M technique as a pioneer in other studies.Article Deneysel Omurilik Hasarı Oluşturulan Ratlarda Shilajitin Karaciğer ve Böbrek Üzerine Etkisinin Histopatolojik ve Biyokimyasal İncelenmesi(2023) Akyol, Mehmet Edıp; Sancak, Tunahan; Okulmuş, Çağlar; Keles, Omer Faruk; Cetin, EyupAmaç: Bu çalışmada deneysel omurilik hasarı oluşturulan ratlarda shilajitin karaciğer ve böbrek üzerine olan etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada omurilik hasarı oluşturulan ratlara 150 mg/kg ve 250 mg/kg dozlarda 1., 2., ve 3. günlerde shilajit tedavisi uygulanmıştır. Uygulama sonrasında ratlar 14. günde sakrifiye edilerek kan, karaciğer ve böbrek dokuları alınmıştır. Bulgular: Karaciğer ve böbrek histopatolojik olarak incelendiğinde shilajitin yüksek dozlarının dokularda daha iyi koruyucu etkiye sahip olduğu düşük doz shilajitin ise kısmi düzeyde koruyucu etki gösterdiği belirlenmiştir. Biyokimyasal analizde ise shilajit uygulanan grupların kontrol grubuna istinaden serum serum aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), laktat dehidrojenaz (LDH), kreatin kinaz (CK), kreatin ve üre konsantrasyonlarının daha düşük, albümin (ALB) ve total protein (TP) konsantrasyonlarının ise daha yüksek çıkmıştır (P aralığı: 0.05–0.001). Öneriler: Sonuç olarak, bu çalışmada ratlarda spinal kord hasarı sonrasında Shilajit uygulamasının antiinflamatuar özelliği ile karaciğer ve böbrekte lezyon oluşumunu önemli ölçüde baskıladığı histopatolojik ve biyokimyasal olarak ortaya konmuştur.Article The Effect of Chemical and Surgical Castration on the Live Weight Gain and Some Hormones of Male Norduz Sheep(Zoological Soc Pakistan, 2017) Karakus, Kadir; Comba, Bahat; Tas, Abuzer; Sancak, Tunahan; Comba, Arzu; Aksu, Devrim Saripinar; Tariq, Mohammad MasoodThe aim of this study was to investigate the effects of surgical and chemical castration on body weight and some hormones. In the present study, 2.5-3-month-old weaned male Norduz sheep were used. The sheep were obtained in the year 2015 from Livestock Application and Research Directorate of Yuzuncu Yil University. The sheep were randomly allocated into three groups each of which contained 10 sheep. The groups were formed as; Group 1 The Control Group (No castration), Group 2 (Surgical castration group) and Group 3 (Chemical castration group), respectively. Blood sample was taken from vena jugularis of the animals before the application and every two months for a total of 4 times for 6 months and hormone analyses were performed. The order of statistical significance for TSH (thyroid stimulating hormone) were found as Surgical > Control > Formol (P<0.05). The order of statistical significance for growth hormone was Formol = Surgery > Control (P<0.05). In August month, the application factor was found to be significant only in testosterone (P<0.05). No significant difference between the control and surgical groups in testosterone was noted. In this study, although the application of different castration methods in 4-month-old male Norduz sheep resulted in changes in the blood hormone levels, it was determined that these changes did not affect body weight. In conclusion, the evaluation of the process in castrated six-month-old sheep revealed an increase in the body weight which was similar to that in the control group.Article Effects of Injectable Platelet-Rich Fibrin in Experimental Periodontitis in Rats(Springer, 2021) Aydinyurt, Hacer Sahin; Sancak, Tunahan; Taskin, Cem; Basbugan, Yildiray; Akinci, LeventInjectable platelet-rich fibrin (i-PRF) is an effective biological material that positively contributes to angiogenesis, wound healing, inflammation, regeneration processes, etc. This research aimed to evaluate the effect of i-PRF in rats with experimental periodontitis. Following the development of ligature-induced periodontitis, 24 Wistar albino rats were divided into three groups. Group-1: scaling and root planing (only-SRP); Group-2: SRP + i-PRF; Group-3: only- i-PRF. Heart blood from six donors was used for the i-PRF application. i-PRF was administered as a subgingival injection in the relevant groups on the 1st, 3rd, and 7th days. The tissues were evaluated histopathologically and immunohistochemically. Also, bone structures were examined using micro-CT. According to the data obtained, no statistically significant difference was observed among the groups in terms of bone resorption, inflammation, bone volume, bone levels (mesial/distal), and IL-1 beta, IFN-r, TNF-alpha, VEGF values (p > 0.05). However, bone mineral density was statistically significantly different among the groups (Group3 > Group2 > Group1) (p < 0.0001). Subgingival injection of only-i-PRF showed promising results in periodontitis treatment but contribution to SRP has not been proved according to this study results. The study results suggested that the i-PRF application was as effective as SRP in reducing bone loss, modulating inflammatory process, and effecting cytokines in experimental periodontitis. The significant effect of i-PRF on bone mineral density was the most remarkable result.Article Experimental Study of In-Vitro Bioanalysis and In-Vivo Living Tissue Biocompatibility of Mg-Zn Alloys(Springer Heidelberg, 2023) Comba, Bahat; Cicek, Bunyamin; Comba, Arzu; Sancak, Tunahan; Akveran, Gonul Arslan; Koc, Erkan; Afshar, Milad TorkamanianIn this study in-vitro bioanalysis and in-vivo living tissue biocompatibility were evaluated. Pure Mg and Mg + x Zn (x = 1 and 3 wt%) alloys have been used in the study. In vitro immersion and potentiodynamic corrosion were applied to these alloys in Hank's and artificial seawater solution. The materials were kept in living tissue (gluteus-superficial) for 7 weeks in-vivo (albino-rat). After 4 and 7 week, the control and experimental groups' urine parameters, blood mineral substance levels, and radiographic image controls were evaluated. It was observed that the bio-dissolution level decreased as the Zn-ratio increased. As a result, successful results were obtained in the biocompatible and biodegradable material class of Zn-doped Mg alloys used in the study. The dissolution amount of 1.03 mm/y (for Mg + 3Zn alloy) in Hank's solution was calculated. The % vitality was determined at the level of 117%.Article Histopathological and Immunohistochemical Investigation of the Effect of Shilajit in Rats With Experimental Spinal Cord Injury(Turkish Assoc Trauma Emergency Surgery, 2023) Cetin, Eyup; Sancak, Tunahan; Keles, Omer Faruk; Unlu, Ilker; Akyol, Mehmet Edip; Arabaci, OzkanBACKGROUND: This experimental study was designed to investigate the histopathological and immunohistochemical effects of Shilajit in rats with experimentally induced spinal cord injury (SCI). METHODS: The rats were divided into three groups: Control group: The group in which spinal cord damage was created but no drug was administered. Low-dose group: This is the group in which intraperitoneal Shilajit is given at a dose of 150 mg/kg at the 1st h, 1st day, 2nd day, and 3rd day after spinal cord damage was induced. High-dose group: This is the group in which intraperitoneal Shilajit is given at a dose of 250 mg/kg at the 1st h, 1st day, 2nd day, and 3rd day after spinal cord damage was induced. Thin sections taken from the spinal cord after euthanasia were sent for histopathological and immunohistochemical examination. RESULTS: Histopathological examination of the high-dose group showed lower amounts of morphological findings compared to the low-dose group and control group. While a significant CD68 immune reaction was observed in the control group of rats with spinal injury, the positive immune reaction was found to be significantly decreased in the Shilajit-applied groups. CONCLUSION: It is thought that the use of Shilajit in SCI will reduce the effects of secondary damage in SCI and that its administration to such patients will have positive effects on the results.Article Investigation of In-Vitro Biocompatibility and In-Vivo Biodegradability of Am Series Mg Alloys(Taylor & Francis Ltd, 2022) Comba, Arzu; Cicek, Bunyamin; Comba, Bahat; Sancak, Tunahan; Akveran, Gonul Arslan; Sun, Yavuz; Afshar, Milad TorkamanianIn this study, in vitro/vivo biocompatibility experiments of Mg-Al-Mn alloy were carried out, and AM50 and AM60 alloys were used in the experiments. Immersion and potentiodynamic corrosion have been applied to these alloys in vitro. For biocompatibility, cytotoxicity test was performed. A total of 40 rats were used for the in-vivo experiment. AM series alloys were surgically placed in the femoral condyle as mini screws and monitored radiographically. AM alloys were removed together with the femur at the end of 7 weeks and further examined. After in-vivo application, the biodegradability level was successfully concluded with blood mineral analysis and urinalysis. In this study, the bioprocess of AM series Mg alloys with Al and Mn additions has been completed. As a result, the AM alloys used can be classified as biocompatible and biodegradable materials.Article A New Approach in Bariatric Operations: Bridged\rmini Gastric By-Pass. Is Rabbit Model Suitable for An\rexperimental Study(2021) Talih, Tutkun; Sumer, Aziz; Peksen, Caghan; Sancak, Tunahan; Çelik, Sebahattin; Kuşcu, Yağmur; Aktokmakyan, Talar VartanogluObjective: Obesity is a global health epidemic with considerable co-morbidities. The increasing demand for bariatric surgery has led to the emergence\rof new techniques. We modified previously described Mini Gastric By-pass(MGB) technique via leaving a bridge at the most cranial 2 cm of the fundus\rof the human stomach to the follow-up and treatment of the remnant stomach and duodenum. We would like to entitle this new technique as Bridged\rMGB and aimed to apply on rabbits as an experimental study.\rMaterial and Methods: The study was performed in the experimental animal laboratory of university after ethical approval was taken from the local\rethics committee. Described new technique was applied to 2.1 and 3.2 kg 2 New Zealand rabbits.\rResults: As a result of the operations, one of the rabbits died on the day of the operation; the other rabbit was exitus postoperatively on the third day.\rIn autopsies, although no problem was detected at the anastomoses, necrosis was detected in the large curvature of both rabbits.\rConclusion: Rabbit, one of the popular experimental animals, has been shown to be different from the human gastrointestinal system in both arterial\rand topographic aspects and it has been emphasized that it varies according to the species and even the diet and the climate. We believe that our study\rfailed as a result of these differences and that animals more similar to humans should be used in gastrointestinal experimental studies.Doctoral Thesis Thermographic and Histopathological Evaluation of Injectable Platelet Rich Fibrin on Treatment of Second Degree Burn Wounds: Rabbit Model(2018) Sancak, Tunahan; Alkan, İsmailBu çalışmada enjekte edilebilen trombositten zengin fibrin (E-TZF) kullanımının yara iyileşmesindeki rolünün histopatolojik ve termografik olarak karşılaştırılması yapılmıştır. Bu amaçla ikinci derece yanık yarası oluşturulan 36 adet Yeni Zellanda tavşanı çalışma ve kontrol olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Çalışma grubundaki tavşanlara yanık oluşturulduktan sonra E-TZF 1., 3. ve 7. gün uygulanırken, kontrol grubundaki tavşanlarada %0,9'luk izotonik solüsyonu aynı günlerde uygulanmıştır. Yanık oluşturulduktan sonra yanık bölgesinin sıcaklığı 1., 2., 3., 7., 14. ve 21. günlerde infrared termal kamerayla ölçüldü. Yanık yarasının 2. gün ölçümlerinde yanığın ikinci derece olduğu gözlemlendi. Çalışma ve kontrol grubundan rastgele seçilen 6'şar tavşan 7., 14. ve 21. günlerde sakrifiye edilerek yanık bölgesinden histopatolojik inceleme için örnekler alındı. Yapılan incelemelerde E-TZF'nin hücresel aktiviteyi artırdığı ve buna bağlı olarak çalışma grubunda yanık bölgesiyle normal deri arasında 7. 14. ve 21. günlerde kontrol grubuna göre daha anlamlı sıcaklık farklılıkları oluştuğu gözlemlendi (p<0,05). Sonuç olarak; E-TZF'nin yanık yaralarında epitelizasyonu ve kollejenizasyonu hızlandırdığı ve yanık yaralarının derecesinin saptanmasında infrared termal kameranın yararlı olduğu tespit edildi. Anahtar Kelimeler: i-PRF, Sağaltım, Termografi, Yanık, Yara.Erratum Tilapia (Oreochromis Niloticus) Balıklarında Farklı Dikiş Yöntemlerinin Kullanımı(2022) Sancak, Tunahan; Önalan, ŞükrüBu çalışmada, su ürünleri alanında farklı amaçlarla oluşturulan yaralarda dikiş metotlarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla, Sıcak ülkelerin iç sular balık yetiştiriciliğinde sazanlardan sonra ikinci sırayı alan Tilapia balıkları kullanılmıştır. Çalışmada, Kontrol grubu (n=3), Basit dikiş, U dikişi ve X (Sultan) dikişi uygulamaları gerçekleştirilmiştir. Balıklar çalışmaya başlamadan önce 7 günlük adaptasyona maruz bırakılmıştır. Çalışma esnasında Tetra Discus yemi ile günde bir kez yemleme gerçekleştirilmiştir. Kesik yarası oluşumu için anestezi altındaki Tilapia balıklarında pullar kaldırılarak 2 cm uzunluğunda esizyonlar gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda kesik yaralarının U dikişi grubunda 6. günde, Kontrol grubu ve basit dikiş gruplarında 7. Günün sonunda ve X dikişi grubunda 9. günde kapandığı gözlenmiştir. Kullanılan emilebilir özellikteki dikiş ipliklerinin uygulandığı tüm balıklarda emildiği ancak X dikişi grubunda 1 balıkta 9. günün sonunda emildiği gözlenmiştir. Dikiş metotlarının balıklarda markalama, uzaktan algılama, izleme ve yönetim, balık sağlığı gibi kullanım alanlarında basit dikiş ve U dikişinin öncelikli olarak tercih edilmesinin daha sağlıklı olduğu kanaatine varılmıştır.Article Treatment and Rehabilitation of Wild Birds and Mammals(Agricultural Research Communication Centre, 2018) Aslan, Logman; Adizel, Ozdemir; Sancak, TunahanToday, the ecosystem is being rapidly destroyed due to habitat loss, animal hunting, road construction, raising of transmission lines, general pollution, and agricultural activities, in addition to many other factors, all of which directly and indirectly affect wildlife. By necessity, rehabilitation units are available for the care and treatment of wild birds and mammals in need of life support. This paper discusses data collected regarding the treatment and rehabilitation of wild mammals and birds brought to the Center for Wildlife Conservation and Rehabilitation at Van Yuzuncu Yyl University from 2009-2016. During the course of the present study, total 145 wild animals including 117 birds and 28 mammals. Out of the total treated, 96 wild birds and 21 wild mammals recovered, 12 birds and 4 mammals died without responding to treatments, whereas 9 birds and 3 mammals were euthanized. Additionally, of the 96 birds and 21 mammals that recovered, 15 birds and 6 mammals were determined to be unable to survive in their natural habitats, and were sent to zoo gardens or wildlife conservation and rehabilitation centers. The remaining 96 animals that fully recovered were released back into their natural habitats.Article Yara İyileşmesinde Centella Asiatica Ekstraktı, Çinko Oksit ve Alaptidum İçeren Merhemlerin Etkinliğinin Klinik ve Histopatolojik Olarak Karşılaştırılması(2022) Korkmaz, Murat; Sancak, TunahanYara, canlı dokunun anatomik ve fiziksel bütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak; dokunun mevcut fizyolojik faaliyetlerinin tamamının veya bir kısmının ortadan kalktığı durum olarak tanımlanabilir. Günümüzde yara iyileşmesini hızlandırmak ve süreci kısaltmak adına farklı birçok tedavi protokolü güncel yara tedavilerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Gelişen teknoloji ve tıp alanındaki gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan medikal ürünler tedavinin seyrinide etkilemiştir. Bu çalışmada Winstar albino ratlarda oluşturulan kesik yaralarında, C. asiatica ekstraktı, çinko oksit ve alaptidum içeren merhemlerin yara iyileşmesi üzerine olan etkilerinin histopatolojik olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla 36 adet winstar ırkı rat rastgele önce onikişerli daha sonra bu gruplar kendi aralarında altışarlı gruplara ayırılmıştır. Oluşturulan çalışma grupları 5. ve 10. gün olmak üzere gruplandırılmıştır. Gruplara genel anastezi altında tıraş ve dezenfeksiyonun ardından sırtın sağ ve sol bölgesine tüm katları içerecek şekilde 2 adet kesik yarası oluşturulmuş ve bu yaralara sabah akşam olmak üzere merhemler uygulanmıştır. 5. ve 10. gün sonunda sakrifiye edilen ratlardan alınan örnekler laboratuvara histopatolojik inceleme için gönderilmiştir. Yapılan çalışma sonunda alaptidum ve çinko oksit içeren merhemlerin uygulandığı gruplarda epitelyal rejenerasyonun daha erken tamamlandığı ve dermiste fibrovasküler bağ doku proliferasyonunun daha erken olgunlaştığı görülmüştür.