Browsing by Author "Tarakcioglu, Mehmet"
Now showing 1 - 15 of 15
- Results Per Page
- Sort Options
Other Bronş Astmalı Olgularda Serum Lipid Düzeyleri(1997) Gülsün, Abdullah; Gencer, Mehmet; Ceylan, Erkan; Kara, Mehmet; Aslan, Recep; Şekeroğlu, M. Ramazan; Tarakcioglu, MehmetBu çalışma bronş astmalı hastaların serum lipid seviyelerini incelemek amacıyla yapıldı. Çalışmada 61 bronş astmalı hasta (34 erkek, 27 kadın) ile 32 sağlıklı kişinin (19 erkek, 13 kadın) serum total kolesterol, trigliserid, HDL kolesterol, LDL kolesterol seviyeleri tespit edildi. Her iki gruba ait bireylerin PEF ölçümleri yapıldı. Bronş astmalı hastalarda ortalama HDL-kolesterol seviyesi kontrol grubundan düşük, trigliserid seviyesi yüksek bulunmasına rağmen istatistiksel açıdan önemli bir fark yoktu (p>0.05). Diğer parametrelerde de iki grup arasında önemli bir fark bulunmadı (p>0.05). Hasta grubuna ait PEF değerleri ile lipid parametreleri arasında önemli bir korelasyon gözlenmedi (p>0.05). Sonuç olarak, bronş astmalı hastaların lipid metabolizmalarında lipid parametrelerini etkileyecek oranda önemli bir değişikliğin olmadığı kanaatine varıldı.Other Effect of Acute and Regular Exercise on Antioxidative Enzymes, Tissue Damage Markers and Membran Lipid Peroxidation of Erythrocytes in Sedentary Students(1998) Meral, İsmail; Bayıroğlu, Fahri; Şekeroğlu, M. Ramazan; Tarakcioglu, Mehmet; Aslan, Recep15 healthy sedentary men, 19-25 years old an did not have any programmed physical activity, were studied. The subjects were asked to run submaximal 15-20 min every day for 5 weeks. Erythrocyte lipid per-oxidation, Superoxide dismutase (SOD), glu-tathione peroxidase (GSH-Px) activities and glucose and uric acid levels were determined in blood samples which were taken before and immediately after acute exercise and after the end of 5-week training program. Malonaldialdehyde (MDA), sing of lipid perox-idation, creatin phosphokinase (CK), CK-MB, lactate dehydrigenase (LDH) concentrations increased (p<0.0001, p<0.01, p<0.05, p<0.05, respectively) and GSH-Px and SOD activities decreased significantly (p<0.0001 and p<0.05, respectively) after acute exer-cise. Although MDA level after the 5 week training program was lower than the MDA level after acute exercise period, it was still higher than sedentary period (p<0.01). GSH-Px activity after the 5-week training program was significantly higher than this of seden-tary period (p<0.0001). SOD activity after S-week training program was also higher than this of sedentary period but it was not statis-tically significant (p>0.05). We also found that uric acid and glucose levels increased immediately after acute exercise (p<0.05), but there was no significant differences between uric acid and glucose levels of seden-tary and training period. It is concluded that acute exercise causes oxidative stress in sedentary men. Thus irregular exercise, "weekend physical activities", may be harmful in contradiction with the common concept. On the other hand, regular exercise may pre-vent this deleterious condition by decreasing lipid peroxidation, augmenting antioxidant system and decrease the exercise-induced muscle damage.Other Hemodiyaliz Hastalarında Serum Leptin Düzeyinin Beslenme Durumu, Vücut Kitle İndeksi ve Vücut Yağ Oranıyla İlişkisi(2000) Tarakcioglu, Mehmet; Dülger, Haluk; Algün, Ekrem; Uygan, İsmail; Aksoy, Halis; Topal, Cevat; Erkoç, RehaLeptin yakın zamanda tanımlanmış, vücut ağırlığı, iştah ve ısı üretimi ile ilgili bir hormondur, adipositler tarafından üretilir, vücut yağ kitlesi ile korelasyon gösterir ve katabolizmasında böbreğin rolü vardır. Hemodiyaliz hastalarında leptin düzeyinin nasıl etkilendiğini ve beslenme durumunu etkileyip etkilemediğini araştırmak amacıyla kesitsel bir çalışma planladık. Çalışmaya 46 hemodiyaliz hastası (28 erkek, 18 kadın, ortalama yaş 42.5 +/- 15.9) ve 25 sağlıklı gönüllü (15 erkek, 10 kadın, ortalama yaş: 32.8 +/- 12.5) alındı. Hastalarda ve kontrol grubunda boy ve kilo ölçümü, \"Holtain skinfold caliper\" ile dört bölgeden cilt altı yağ dokusu kalınlığı ölçümü, yapıldı ve \"radioimmunoassay\" ile serum leptin düzeyleri (Linco Research, St Louis, Mo, USA) saptandı. Hemodiyaliz hastalarında diyaliz öncesi serum albumin, kolesterol ve BUN değerlerine bakıldı. Vücut kitle indeksi (VKİ) hemodiyaliz grubunda (21.7 +/- 4.0 kg/$m^2$) kontrol grubuna göre (24.1 +/- 4.4, p:0.027) anlamlı olarak düşüktü, yağ oranı (YO) (sırası ile % 21.0 +/- 6.49'ye karşı 21.7 +/- 9.8, p>0.05), yağ kitle indeksi (YKİ) (% 4.71 +/- 2.13'e karşı 5.52 +/- 3.11, p>0.05), leptin düzeyi (2.38 +/- 2.00 ng/ml'ye karşı 3.49 +/- 2.42, p>0.05) ve leptin/yağ kitle indeksi (L/YKİ) (0.51 +/- 0.41 ng/ml'ye karşı 0.62 +/- 0.34, p>0.05) açısından gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanmadı. Hemodiyaliz ve kontrol gruplarının her ikisinde de leptin düzeyi ile VKİ, YO, YKİ ve L/YKİ değerleri arasında pozitif anlamlı korelasyon saptandı. Ancak hemodiyaliz grubunda leptin ile serum BUN, kolesterol ve albumin değerleri arasında anlamlı bir korelasyon saptanmadı. Sonuç olarak serum leptin düzeyi hemodiyalize giren son dönem böbrek yetersizlikli hastalarda ve sağlıklı bireylerde farklılık göstermemekte, vücut kitle indeksi ve yağ oranı ile pozitif ve anlamlı korelasyon göstermektedir. Leptinin hemodiyaliz hastalarında BUN, kolesterol ve albumin değerleri ile belirlenen beslenme durumu ile korelasyonu yoktur. Leptinin üremik anoreksi ve beslenme yetersizliğindeki rolünün açıklığa kavuşturulması ve bunun da ötesinde üremik bir toksin olarak kabul edilip edilemeyeceğinin anlaşılabilmesi için ileri çalışmalara gereksinim olduğu açıktır.Other Hiperlipoproteinemilere Eşlik Eden Romatizmal Sendromlar: Bir Olgu Sunumu(1995) Tarakcioglu, Mehmet; Adak, Burhan; Tekeoglu, Ibrahım; Tuncer, İlyasFamilyal hiperkolesterolemili.heterozigot veya homozigot hastalar, özellikle ayak bileği^ dizler, el bileği ve proksimal interfalanjiyal eklemlerde tekrarlayıcı poliartrit veya tenosinovit atakları geçirebilirler. Yapılan bir çalışmada yetişkin heterozigot hastaların % 40'ında en az bir eklem atağı görülmüştür. Asil ağrısı veya tendonit % 29 hastada, oligaartiküler artrit % 7 hastada ve poliartiküler veya romatizmal ateş benzeri artrit % 40 oranında görülmüştür. Ateş, lökositoz ve yüksek ESR nadiren görülür. Antiinflamatuvar ilaçlar bu'atakların seyrini etkilemektedir. Sedimantasyon yüksekliği muhtemelen yüksek plazma LDL düzeyleriyle bağlantılıdır, Bu makalede hiperkolesteroleminin eşlik ettiği romatizmal ateş benzeri olgu klinik ve laboratuvar bulguları sunularak tartışıldı.Other The Importance of Creatine Phosphokinase (Cpk) and Lactate Dehydrogenase (Ldh) in the Early Diagnosis of Testicular Torsion(1998) Odabaş, Öner; Kara, Mehmet; Topal, Selim; Aydın, Sabahattin; Şekeroğlu, M. Ramazan; Tarakcioglu, Mehmet; Yılmaz, YükselWe aimed to reveal the value of serum CPK and LDH levels in he early diagnosis of testicular tortion in this study. 15 adult male New Zealand rabbits were divided into 2 groups. The first group included 7 animals that experienced sham operation and approved as control animals. In the second group (n=8), the left testes were just twisted 720 degrees and fixed by a transmesorchial suture like Ryan described. Blood samples were obtained by venapuncture at O, 4, 8, 24 hours and 4 weeks in each group; creatine phosphokinase (CPK) and lactate de-hydrogenase (LDH) were determined. There was slight increase in LDH level in the second group but not statistically significant (p>0.05). On the other hand, significant increase in CPK levels (p>0.05) in 4 hours after torsion were seen (mean 6297±2012 compared to the level in the first sample, 2768±982). CPK tended to decrease after 8 hours (mean 4459±1867). No significant alterations were noted in both enzyme levels in those having sham operation (p>0.05). Thus, determination of serum CPK may be an auxiliary alternative in the diagnosis of testicular torsion.Other The Incidence of Idiopathic Hypercalciuria in School Children in Van(1997) Topal, Selim; Odabaş, Dursun; Öner, Ahmet Faik; Şekeroğlu, Mehmet Ramazan; Aydın, Sabahattin; Tarakcioglu, Mehmet; Cesur, YaşarUrine calcium-creatinine ratios (UCa/UCr) in 930 elementary school children in Van were determined to find out the epidemiology and etiopathogenesis of hypercalciuria in children. At least two determinations of calcium-creatinine ratios above 0.21 were accepted as criteria for hypercalciuria. Those who fit the hypercalciuria criteria were further examined. The hypercalciuria incidence in our area came out to be 6.23%. Seventeen of the 58 hypercalciuric children could be examined thoroughly. Although of those children had a family history of urolithiasis, the x-ray and laboratory examinations revealed no urinary stone, urinary infection or metabolic disorders.Article Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığında Oksidatif Stres(1998) Tarakcioglu, Mehmet; Avcı, Emin; Ceylan, Erkan; Özbay, Bülent; Uzun, KürşatAmaç: KOAH'lı hastaların serumunda malondialdehit (MDA) düzeyini ölçerek KOAH gelişiminde oksidatif stresin rolünü araştırmak. Yöntem: 50 KOAH'lı olgunun (yaş 53.5±2.1 yıl) ve kontrol grubu olarak seçilen 20 sağlıklı kişinin (yaş 49±17.5 yıl) serumlarında TBARS yöntemi ile MDA ölçüldü. Sigara öyküsü hasta grubunun 39'unda, kontrol grubunun 10'unda vardı. Bulgular: Ortalama serum MDA düzeyi hasta grubunda 10.3±6.7 nmol/ml, kontrol grubunda 3.5±2.1 nmol/ml bulundu. Bu değerlere göre ortalama serum MDA düzeyi sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksekti. Sigara öyküsüne göre serum MDA düzeyleri ise sigara içmeyen KOAH'lı olgularda 8.7±5.0 nmol/ml, sigara içenlerde 11.9±7.9 nmol/ml ve sonradan sigarayı bırakanlarda 9.0±4.8 nmol/ml idi. Buna göre sigara içen KOAH'lı olgular ile içmeyen ve sonradan sigarayı bırakanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Kontrol grubunda da sigara içenler ile içmeyenler arasında anlamlı fark yoktu. Sonuç: Oksidatif stresin bir göstergesi olan lipid peroksidasyonunun son ürünü MDA'nın KOAH'da yüksek olmasının oksidatif stresin KOAH'da artmış olduğunu ve KOAH patogenezinde rolü olabileceğini gösterdiği kanısına vardık.Other de Lorme ve Oxford Egzersizlerinin Koroner Kalp Hastalığı Risk Faktörleri Üzerine Etkileri(1997) Büyükbeşe, Ali; Adak, Burhan; Celik, Ismail; Şekeroğlu, M. Ramazan; Kara, Mehmet; Tarakcioglu, Mehmet; Tekeoglu, IbrahımBu çalışmanın amacı, izotonik konsantrik tipteki De Lorme ve Oxford egzersizlerinin koroner risk faktörleri üzerine etkilerini araştırmaktı. Çalışmaya, 20 gönüllü, erkek, üniversite öğrencisi katıldı. Öğrenciler iki gruba ayrılarak 10 kişilik bir gruba günde bir defa olmak üzere bir ay süreyle De Lorme tekniğine göre, diğer gruba ise Oxford tekniğine göre quadriceps egzersizi yaptırıldı.' Egzersiz sonunda her iki grup için kan lipid değerlerinde istatistiksel açıdan önemli bir değişiklik gözlenmedi (p>0.05). Glukoz değerleri Oxford grubunda, egzersiz sonunda biraz yükseldi ancak, bu artış da önemsizdi (p=0.059). Egzersiz sonunda yalnızca Oxford grubundaki deneklerin fibrinojen değerlerinde önemli bir azalma oldu (p<0.05). Sonuç olarak, ağırlık azaltılarak yani Oxford tekniğine göre yapılan egzersizin kan fibrinojen düzeyinde bir azalmaya sebep olduğu, bunun dışında bir ay süreyle yapılan De Lorme ve Oxford egzersizlerinin koroner kalb hastalığı risk faktörleri üzerine önemli bir etkisinin olmadığı kanaatine varıldı.Other Malign ve Nonmalign Plevra Sıvılarında Serbest Oksijen Radikallerinin Tanısal Değeri(2000) Dülger, Haluk; Tarakcioglu, Mehmet; Uzun, Kürşat; Gencer, Mehmet; Özbay, BülentBu çalışmada 75 plörezili olgunun plevra sıvısı ve serumunda reaktif oksijen metabolitleri (ROM) ile kontrol grubu olarak seçilen sağlıklı 21 kişinin serum ROM düzeyleri araştırılarak malign-nonmalign plevra sıvılarında tanısal değeri araştırıldı. Olgularımızın 25'inde plörezinin malignite kaynaklı olduğu 50'sinde ise malignite dışı hastalıklara bağlı olduğu saptandı. Ortalama serum ROM düzeyi maligniteli grupta 423±180IU/L olup malignite dışı olgularda 531±240 IU/L ve kontrol grubunda 247±89IU/L idi. Buna göre her iki hastalık grubunda ROM değerleri kontrol grubundan anlamlı yüksek olmasına rağmen kendi aralarında istatiksel anlamlılık yoktu. Çalışmamızda elde edilen ortalama plevra sıvısı ROM düzeyi ise maligniteli olgularda 358±127, malignite dışı olgularda 497±234 olup aralarında istatiksel anlamlılık yoktu. Bu bulgular plörezili hastalarda serum ROM düzeylerinin kontrollere göre oldukça artmış olduğunu ve bunun tedavide dikkate alınması gerektiğini, ancak plevra sıvısı ROM düzeylerinin malignite ve malignite dışı sebebli plörezinin ayırıcı tanısında faydalı olamıyacağını göstermektedir.Conference Object The Radioprotective Effects of Propolis and Nigella Sativa Oil on Oxidative/Nitrosative Stress in Liver Tissue of Rats Exposed To Total Head Irradiation(Elsevier Science inc, 2016) Taysi, Seyithan; Cikman, Oztekin; Gulsen, Murat Taner; Demir, Elif; Tarakcioglu, MehmetArticle Sedanter Erkeklerde Akut ve Programlı Egzersizin Serum Apolipoproteinleri ve Lipitleri Üzerine Etkileri(1997) Tarakcioglu, Mehmet; Aslan, Recep; Kara, Mehmet; Şekeroğlu, M. RamazanAmaç: Bu çalışma akut ve programlı egzersizin serum lipoproteinleri üzerine etkilerini araştırmak amacıyla yapıldı. Yöntem: Çalışmaya daha önce herhangi bir egzersiz programına katılmamış 19-25 yaşlarında (ort± SS=21.1± 1.9 yıl) 15 gönüllü sedanter erkek denek katıldı. Deneklere 5 hafta süreyle her gün submaksimal koşu (15-20 dk/gün) yaptırıldı. Koşu programına başlamadan, ilk koşudan hemen sonra ve 5 haftalık programın sonunda apo A1, apo B, total kolesterol, HDL-kolesterol, LDL-kolesterol ve trigliserit tayinleri yapıldı. Bulgular: Akut egzersiz sonunda parametrelerde önemli bir değişiklik gözlenmedi. Programlı egzersiz sonunda sedanter döneme göre trigliserit ve apo B seviyeleri önemli oranda düşerken, HDL-kolesterol’de artış vardı. Ayrıca apo B/apo A oranı 5. hafta sonunda önemli derecede düşük bulundu. Diğer parametrelerde ise önemli bir değişiklik gözlenmedi. Sonuç: Programlı egzersizin serum lipoproteinleri üzerine olumlu etkilerinin olduğu düşünüldü.Other Seminal Ldh-X Activity in Normal and Infertile Men(1997) Topal, Selim; Odabaş, Öner; Kara, Mehmet; Yılmaz, Yüksel; Aydın, Sabahattin; Tarakcioglu, Mehmet; Şekeroğlu, M. RamazanLDH-X, an isoenzyme of lactate dehydrogenase specific for germinal epithelium activity, was measured in the seminal plasma of infertile and fertile subjects. A total of 96 semen samples were classified into the following four groups: 1- men with proven fertility (n=27); 2- moderate oligozoospermic subjects (n=25): 3- severe oligozoospermic subjects (n=22): 4- azospermic subjects (n=22). LDH-X was analyzed quantitatively in semen. A good correlation was found between LDH-X activity and totol sperm count (r=0.686, P<0.001 ). In conclusion, seminal LDH-X seems to be a practical index of germinal cell activity in human, seminiferous tubule giving some information about the spermatozoid quality.Article Van ve Çevresinde Yaşayan Sağlıklı Yetişkin Bireylerde Tiroid Hormonlarının Referans Değerleri(1997) Şekeroğlu, M. Ramazan; Tarakcioglu, Mehmet; Aslan, Recep; Algün, Ekrem; Topal, Selim; Akman, Nevzat; Tuncer, İlyasAmaç: Bu çalışma, Van bölgesinde yaşayan tiroid hormonu değerlerini elde etmek amacıyla yapıldı. Yöntem: Çalışmaya yaşları 21-63 arasında olan tiroid hastalığını düşündüren herhangi bir şikayeti olmayan ve fizik muayenesi normal olan 596 sağlıklı kişi alındı. Tiroid hormon tayinleri serum örneklerinde radioimmunoassay (RİA) yöntemiyle gerçekleştirildi. Bulgular: Çalışma sonunda, normal değer ortalamaları total T3 için 1.92± 0.44 nmol/L, total T4 için 117.03± 22.71 nmol/L, serbest T3 için 5.20± 0.60 pmol/L, serbest T4 için 17.06± 2.96 pmol/L ve TSH için 1.33± 0.73 m IU/ml olarak bulundu. Sonuç: Tiroid değerlerinin normal sınırlarda, TSH değerlerinin ise düşük olduğu sonucuna varıldı.Other Van Yöresinde Hastanemize Anemi Nedeni ile Başvuranlarda Beta Talasemi, Demir Eksikliği Anemisi Sıklığı ve Glukoz-6-fosfat Dehidrogenaz Düzeyi: Bir Ön Çalışma(1998) Çürük, M. Akif; Yüregir, Güneş T.; Tarakcioglu, Mehmet; Şekeroğlu, M. Ramazan; Aksoy, KıymetAmaç: Anemi pek çok hastalıkta görülen klinik bir semptomdur. Talasemiler, demir eksikliği ve kronik hastalıklar aneminin en yaygın sebeplerindendir. Ayrıca glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzim eksikliği de anemiye yol açan genetik bir bozukluktur. Van yöresinde hastanemize anemi ön teşhisi ile gelen hastaların fazlalığı dikkat çekmektedir. Bu nedenle, çalışmada Van yöresinde beta talasemi, demir eksikliği anemisi sıklığı ve yöre için eritrosit G6PD düzeyi araştırılması amaçlanmıştır. Hastalar ve yöntem: Kan sayımı, hemoglobin elektroforezi, Hb A2, Hb F, eritrosit G6PD ve plazma ferritin düzeyleri 163 olgudan alınan kan örneklerinde ölçülmüştür. Bulgular: Hb A2'si yüksek beta talasemi taşıyıcılığı %6.8, demir eksikliği anemisi sıklığı %41 , Eritrosit G6PD için referans değer 9.8±1.6 Ü/gHb olarak bulunmuş ve bölgede anormal hemoglobine rastlanmamıştır. Sonuç: Bu ön çalışma talasemi, demir eksikliği anemisi ve G6PD enzim eksikliği yönünden, Doğu Anadolunun çeşitli bölgelerini de kapsayan, daha geniş araştırmalara gereksinme olduğunu göstermektedir.Other Van Yöresinde Yaşayan Sağlıklı Yaşlı Bireylerde Serum Protein Düzeyleri(2002) Tarakcioglu, Mehmet; Avcı, Emin; Dülger, Haluk; Aksoy, Halis; Erkoç, Reha; Dilek, İmdat; Şekeroğlu, M. RamazanYaşlanma sürecinde bir çok biyokimyasal ve fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Bu çalışmada Van merkez ve çevre yerleşim birimlerinde yaşayan sağlıklı yaşlılarda serum total protein düzeyleri ve bunların elektroforetik fraksiyonlarının serum düzeylerinin araştırılması amaçlandı.Bu çalışmaya merkez ve çevre yerleşim birimlerinde yaşayan yaşları 50-85 (ortalama yaş 63± 7 yıl) arasında olan sağlıklı 165 yaşlı birey alındı. Kontrol grubunu ise yaşları 20-40 (ortalama yaş 32±8 yıl) arasında olan 25 sağlıklı yetişkin bireyler oluşturdu. Yaşlı grupta ortalama total protein 7,3±0,8 (g/dl), albumin 3,6±0,53 (g/dl) ve globulin 3,75±0,60 (g/di) olarak bulundu. Total protein ve albumin düzeyleri yaşlılarda kontrol grubuna oranla düşük bulundu, fakat sadece albumin düşüklüğü istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.05). Elektroforetik olarak da serum albumin düzeyleri anlamlı olarak düşük (p<0.01) ve alfa-1 globulin ve gama-globulin düzeyleri anlamlı olarak yüksekti (p<0.05).Van ve çevresinde yaşayan sağlıklı yaşlılarda total protein düzeyleri normal sınırlar içinde bulunmakla birlikte, yaşlanmaya bağlı olarak albumin düzeylerinin azaldığı ve globulin düzeylerinin ise arttığı gözlenmiştir.