1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Teke, Cevdet"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 5 of 5
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    1950 Genel Seçimlerinde Van
    (2021) Teke, Cevdet
    1945 yılından itibaren tek parti sisteminin popülaritesini kaybetmesi üzerine Türkiye’de çok partili demokrasi yolunda hızlı adımlar atılmaya başlandı. Demokrasinin en önemli öğelerinden biri sayılan çok partili siyasal hayat, Türkiye’nin politik yaşantısında önemli değişmelere neden olduğu gibi taşradaki siyasi hayatı da ciddi bir şekilde etkiledi. Çok partili yaşama geçişle birlikte, siyasî partilerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yönelik politik faaliyetleri de arttı. Kuruluşunun akabinde DP’nin tüm Anadolu’da teşkilatlanmaya başlaması, CHP’nin, Şeyh Sait ve Ağrı İsyanları sonrasında daralttığı veya kapattığı Doğu vilayetlerindeki teşkilatlarını yeniden genişletmek amacıyla yapılandırma çalışmalarını başlatmasına sebebiyet verdi. Türkiye’nin çok partili hayata geçmesi, tüm memlekette olduğu gibi Van’daki siyasi hayata da etki ederek yeni bir dinamizm getirdi. DP, kuruluşunun hemen ardından, 1946 yılında Van’da teşkilatlanmaya başlarken, CHP gibi 23 yıllık bir parti Van’daki teşkilatını bu tarihten 2 yıl önce, yani 1944’te kurdu. Bu çalışmada, CHP ve DP’nin Van ilindeki teşkilatlanmaları ve iki parti arasındaki çekişmenin Van’daki 1950 seçimlerine yansımaları irdelenmiştir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Adnan Menderes (Ertekin)’İn Teftiş Raporuna Göre İçel Parti Teşkilatı
    (2023) Teke, Cevdet
    Erken Cumhuriyet Dönemi’nin ilk siyasi partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’dir Kısa süren Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyimleri haricinde CHP, 1923-1945 yılları arasında tek parti sistemiyle tartışmasız olarak kontrolü elinde tuttu ve partiyle devlet özdeşleşti. Cumhuriyet ideali ve ulus devlet anlayışı doğrultusunda siyasal, sosyal ve kültürel icraatlar yapma gayretinde oldu. Ülke genelinde teşkilatlanmaya giden parti, taşra teşkilatlarının çalışmalarını kontrol etmek, onları sürekli aktif tutmak ve partinin merkeziyetçi yapısını kuvvetlendirmek amacıyla parti müfettişleri aracılığıyla teftiş uygulamalarına gitti. Parti müfettişlerinin yazdıkları raporlar ışığında ilgili bölgenin siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel yanları analiz edilebilmektedir. Bu bağlamda teftiş raporları ışığında dönemin tek partili Türkiye’si üzerinden taşra vilayetlerinin işleyişi hakkında fikir sahibi olunabilmektedir. Bu çalışmada, Dönemin Aydın Mebusu Adnan Menderes (Ertekin)’in 1936 yılında İçel’de yaptığı teftişler doğrultusunda hazırladığı rapor ele alınarak bölgenin parti teşkilatı yapılanmaları ve çalışmaları irdelenmiştir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Almanya'nın II. Dünya Savaşı'nda Rusya'daki Türkler ve Kafkas Milletlerine Yönelik Politikaları: İdeoloji ve Stratejik Hedefler
    (2025) Teke, Cevdet
    II. Dünya Savaşı’nda çok çetin muharebelere sahne olan Almanya-Sovyet Rusya Savaşı, Doğu Cephesi’nde 1941’den 1945’e kadar sürdü. Almanya'nın Sovyet Rusya’ya karşı gerçekleştirdiği ve milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bu savaş, geniş kapsamlı ve stratejik sonuçları bakımından önem arz eden bir özellik taşımaktaydı. Söz konusu savaşın askeri boyutu yanında göze çarpan özelliklerinden birisi de kullanılan ideolojik propagandalardı. Sovyet Rusya, Avrupa'daki Alman hâkimiyetine stratejik bir tehdit, ideolojik bir rakip ve aynı zamanda ırksal bir düşmandı. Dolayısıyla hem Nazi Almanya’sı hem de Sovyet Rusya için kritik bir savaş oldu. Her iki taraf da propaganda araçlarını, savaşı bir ideolojik çatışma olarak tanımlamak ve destekçilerini harekete geçirmek amacıyla yoğun bir şekilde kullandı. Bu çalışmada, Almanya-Sovyet Rusya Savaşı yıllarında Almanya’nın Bolşeviklikten kurtarma adı altında Sovyet topraklarında yaşayan halklara yönelik yürüttüğü propagandanın milliyetler nezdinde ne gibi neticeler doğurduğu, buna karşılık Komünizm ve Sovyetlerin faşizme karşı nasıl bir propaganda refleksinde bulunduğu ve bu durumun savaşın gidişatına nasıl etki ettiği hususu irdelenmektedir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    In the World War Ii Turkey and Turkish Press
    (2008) Teke, Cevdet; Mercan, M. Salih
    I. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte 1919 ? 1939 yılları arasında meydana gelen gelişmeler, bir dünya savaşından başka bir dünya savaşına gidişin hazırlayıcısı olmuştur. I. Dünya Savaşı sonunda Avrupa, temelsiz bir barış düzenine sürüklendi. Dengesiz bir kuvvetler düzeni içinde, her gün yeni gelişmelere doğru yürüdü ve bu gelişmeler 1939'da II. Dünya Savaşı'nın sert kayasına çarptı.II. Dünya Savaşı, tarihin gördüğü en yıkıcı savaşlardan biri olmuştur. Savaş, askeri boyutları yanında siyasi boyutlarıyla da uluslararası ilişkiler ve dünya güç dengelerindeki gelişmeleri derinden etkileyen bir savaş olmuştur. Özellikle jeopolitik konumunun da etkisiyle, savaşın etkilerini derinden yaşamış ülkelerden birisi de Türkiye'dir. Türkiye II. Dünya Savaşı'na askeri anlamda katılmamış olmasına karşın, bu topyekûn savaşın etkilerini her an yaşamıştır. Savaş boyunca Türkiye, maceracılığa kaymadan, tek bir tarafa baştan bağlılığı vurgulamayan ve mümkün olduğunca savaş dışı kalmaya çalışan bir denge politikası izledi. Savaşın zorlukları karşısında gerek iç ve gerek dış politikasını, savaşın dalgalanmalarına göre, günü gününe ayarladı.II. Dünya Savaşı'nın süreç ve yankıları, Türk basını üzerindeki tutumuna yansıması Türk siyasetinin çizgisine etkisi bakımından önemlidir. Savaş boyunca Türk basını, Türk Hükümeti'nin ihtiyatlı politikasını sürdürmüştür. Basın, Türkiye'yi saran tehdit ve itelemeler karşısında ülkenin tepkisini yansıtmıştır. Türk gazetelerinde yer alan yazılar, Mihverden yana olanlardan Müttefiklerden yana olanlara kadar, geniş bir yelpaze içinde bunu gerçekleştirmiştir.Anahtar Kelimeler: II. Dünya Savaşı, Avrupa, Dış Politika, Denge, Demeç, Türkiye, İttifak, Mihver, Müttefik, Basın, Türk Basını.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Memduh Şevket Bey’in Tahran Büyükelçiliği Dönemi Türkiye- İran İlişkileri (1925-1930)
    (2021) Aydoğan, Erdal; Teke, Cevdet
    Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren uluslararası ilişkilerde eşitliğe dayanan karşılıklı dostlukların tesisine büyük önem verdi. Türkiye konumu dolayısıyla, Avrupa, Asya ve Afrika kıtaları arasında bir geçiş özelliği arz ediyordu. Dolayısıyla Türkiye, bir Balkan, bir Kafkas ülkesi olduğu gibi, aynı zamanda bir Orta Doğu ülkesiydi. Bu durağan ve değişmez faktör, Türkiye’yi daha kuruluşundan itibaren sınır komşularıyla ortak sorunlar ve konular üzerinde ilişki kurmaya zorladı. Bu bağlamda Türkiye’nin takip ettiği politikalardan biri de sınır komşusu İran ile ilişkilerin tesisini sağlamaktı. Erken Cumhuriyet döneminde Türkiye ve İran’ın yürüttüğü harici siyasetteki gayeleri ve menfaatleri uyuşmaktadır. Bu süreçle birlikte komşu iki ülkenin ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığı görülmektedir. 1922’de başlayan Türkiye-İran resmi ilişkileri, 29 Temmuz 1925’te ılımlı ve sanatkâr yaradılışlı Memduh Şevket (Esendal) Bey’in Tahran Büyükelçisi olarak atanmasıyla yeni bir yön kazanmıştır. Bu çalışmada, 1925-1930 yılları arası Tahran Büyükelçiliği görevini ifa eden Memduh Şevket Bey’in, Türk-İran yakınlaşmasına hukuki zemin teşkil edecek münasebetleri başlatması yanında, komşu iki ülkenin halledilemeyen sınır problemlerinin giderilmesi yönündeki gayretlerinin Türkiye-İran ilişkilerine yansıması irdelenmiştir.